• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/kirmizicember/
                                       BAĞIŞBAĞIŞ
        
    

O, size gelir.

 

Özgürlük serisi

SHOUD 7: “ O, size gelir

ADAMUS,  Geoffrey Hoppe kanallığıyla

6 Nisan 2013’de Kırmızı Çembere sunulmuştur.

 

Ben o benim. Egemen alandan Adamus. (Yalnızca birkaç kişi alkışlar.) Hımm. Teşekkür ederim. Bir kez daha yapalım.(Gülüşmeler)

Ben o benim.( Bazı dinleyiciler birlikte söyler.) Egemen alandan Adamus ( Bazı dinleyiciler neşeyle moral alkışı yaparlar.)Teşekkürler, teşekkürler. Ama hala tam kendimde değilim.(Gülüşmeler) Hayır. Hayır, hayır. Bu benim açılışım, sizin değil. Bu, böyle büyük bir Yükselmiş Üstat için- kendi kendini takdim etmek durumunda olmak  biraz yavan oldu.(Dinleyiciler ooooo diye yanıtlar) Ooooo,oooo. Orada kendi kendime oturup, yanımda Easa’lı Linda bile olmadan, kendi başıma oturup “Ben O benim, Adamus “ demek zorunda olmak.

Ben de insanlar gibi yapacağım.(Adamus kıkırdar.) O evet. Ben de insanların yolunu izleyeceğim. Bazen duyuyorum, ünlüler takdim edilirken - büyük bir yükselmiş üstadın takdimi de belki daha çok, şöyle olmalı. ( Sunucu sesini taklit ederek konuşur) ‘” Ve şimdi, Melekler Zirvesindeki  En Yüksek Yükselmiş Üstatlar Kulübünden –Büyük Yükselmiş Üstat Adamus Saint Germainnnn.”    ( Birçok dinleyici onaylayarak alkışlarlar.) Bunu benim için yapacak biri, böyle bir ses-Şambra sesi ya da şöyle bir ses “Aşağıdan, uzaklardan, ışıklandırılmış kristal mağaraların derinliklerinden Dünya’ya uzanan, işte hizmetkârınız Adamus Saint Germainnnn!’ (Bazı dinleyiciler onaylarlar) İşte bunun gibi bir şey yani. Ve ben böyle bir anonstan sonra gelip şöyle diyebilirim. “ Şüphesiz, Ben O benim -“

 

Sunucu Seçmeleri

Belki de..belki de, sunucu rolü için seçmeler yapmalıyız.(Gülüşmeler)  Evet Linda, mikrofon kolayda mı? Evet. Sunucu rolü.

Hımm Marc Litter’le başlayalım. Öne gel Marc. Şimdi ben bu bir talk-şovmuş yâda bir yarışma programıymış gibi yan tarafta duracağım. Yan tarafa geçiyorum ve geri sayım başlıyor. John Kuderka‘dan işareti aldın. Ben sahne dışında bekliyorum.

MARC: Perdenin arkasında olmalıydın.(Gülüşmeler.)

ADAMUS: ( Adamus perdenin arkasına geçmek için yol ararken, gülüşmeler olur.)  Tamamdır. Tamamdır. Tamam. Aaa, arkada kutular var… Geride, şurada piyano var! (Gülüşmeler.) Ben, benn sadece öyleymiş gibi yapacağım. Tamam. Sahnenin yanındayım ve sen John Kuderka’dan işareti alıyorsun. (John başlama işaretini verir.)

MARC:  Ve şimdi, her ay olduğu gibi, bizim sevgili konuğumuz…

ADAMUS: Bu ay için özel bir şey yokmuş gibi? (Gülüşmeler) Ama devam et. Benim karışmama izin verme. Ben burada oturup kahvemi içeceğim.

MARC: Ne söyleyeceğimi şaşırdım. Ne diyeceğimi bilemedim..

ADAMUS: “ Ve şimdi Çok Yüksek Melek Zirvesinden Yükselmiş Üstatlar Kulübünden-  işte o, sizin konuğunuz Adamus Saint-Germain!”  Böyle yapabilir misin?

MARC: Hayır. (Gülüşmeler) Sen? Yapabilir misin? .(Daha da gülüşmeler)

ADAMUS:  Herhangi bir şey dene. Sadece bir şans ver.

MARC: Imm …  Ve şimdi Çok, çok Yüksek Melek Zirvesinden…

ADAMUS: (Keser) Teşekkürler, sunumunu değerlendireceğiz (Gülüşmeler.) Bizi arama!  Biz seni ararız. Teşekkürler. Teşekkürler.( Bazıları alkışlarlar.)

Linda belki de, bu kez bir gönüllü almalısın. Bu gösteriyi açacak biri. Bu Uyanış Gösterisini.

 LINDA: Mofo!

ADAMUS:  Uyanış Gösterisi! (Marty havalı bir şekilde sahneye gelir. Çokça gülüşmeler)

MARTY: ( Dramatik ve aptalca bir sunucu sesiyle)  Onu rüyalarınızdan tanıyorsunuz. Günlük planlarınızı berbat eden ve o, tek, biricik, kolay kızmayan, durdurulamaz, temkinli, onu tanıyorsunuz-Adamus Saint-Germain! ( Birçok izleyici Adamus sahneye çıkarken onaylar ve alkışlarlar.)

ADAMUS:  Burada olmak güzel. Teşekkürler. Teşekkürler. Başka bir seçme yapalım Linda.

LINDA: Ohh!

ADAMUS:  Bu önemli bir iş.

LINDA:  Özür dilerim. Elimden geleni yapacağım. Bakalım.

ADAMUS:  Biraz heyecan! Kaç tane ruhsal Workshop’a yâda çalışmaya gittiniz?

ALAIN: Oh Hayır.!

ADAMUS:  Çok sıkıcı ohhhh evet.! Evet.  Ve bunu Fransızca yapabilirsiniz. Evet. (Adamus kıkırdar.)

ALAIN: Et maintenant, du plus profond des cavernes de cristaux, le grand maître Adamus Saint-Germain. ( Türkçesi: Şimdi, kristal mağaraların derinliklerinden Büyük Üstat Adamus Saint-Germain. (Dinleyiciler onaylar ve alkışlarlar)

ADAMUS: Mersi! Mersi!  Hiç fena değil. Bir tane daha. Larry. Larry. Larry.  Senin sesin güzel. Şahane sesin var. Tek ihtiyacın onu kullanmak. Şöyle diyorsun  “Lütfen, beni seç Adamus.”

LARRY: Öyleydi.

ADAMUS:  “Lütfen beni seç. Öyle olduğunu biliyorum.”

LARRY:  Kahretsin, doğru öyleydi.

ADAMUS:  Tamam, senin sıran.

LARRY:  Pekâlâ, haydi, hep beraber alkışlıyoruz!  Sallayalım burayı! ( İzleyiciler alkışlarlar ve oooo diye bağırırlar!”)  Onu cehennemin derinliklerinden cennete getirdik.  Adamus Saint-Germain!!! ( Birçok dinleyici alkışlar ve onaylar, Adamus kıkırdar ve Larry sahneden çıkmaya hazırlanır.)

ADAMUS: Ohh Larryyyy!

LARRY: Oh. ( Sahneye geri döner) Evet?

ADAMUS:  Biz seninle  bir kaç ay önce konuşmamış mıydık …?

LARRY: Hayır, o gelecek aydı. Gelecek ay. Gelecek ay.

ADAMUS: Ama biz birkaç ay önce bu bolluk konusunu konuşmamış mıydık?

LARRY:  Sen bana 6 ay dedin ve bu da mayıs oluyor.

ADAMUS:  Biliyorum. Gelişmeyi kontrol ediyorum. Nasıl gidiyor Larry?

LARRY: Ahh berbat. ( İkisi de gülerler.)

ADAMUS: Niye Larry? (Adamus iç çeker)

LARRY:  Bilmiyorum.

ADAMUS: “ Bilmiyorum.”  Gerçekten mi? Geçen toplantıda demedim mi?

LARRY: Milyoner olmak zorundayım! Hayır!

ADAMUS: Asla şu sözcüğü bir daha duymak istemiyorum. “ Bilmiyorum”

LARRY: Oh,  haklısın.

ADAMUS: Söylemedim mi? Söylemedim mi? Larry?

LARRY: Evet.

ADAMUS:  Ve ağzından çıkan ilk şey ne?

LARRY: Ahh…

ADAMUS: “Bilmiyorum.” Neden Larry? Eh, böyle söyleme. Neden Larry? Eh-eh. Ehh! Neden?

LARRY: (Mırıldanır ve omuz silker.)

ADAMUS:  Evet , evet Larry neden? Burada yakışıklılığın, keskin zekân, espri yeteneğin ve güzel sesinle duruyorsun ama öz-değer eksik.

LARRY: Mm hmm.

ADAMUS: Neden? ( Larry “Bilmiyorum” gibi bir şeyler mırıldanır.) Ahh! (Adamus kıkırdar.)

LARRY:  O dedi. Ben demedim. Ben öyle demedim.… Ehhh.

ADAMUS:  Belki de senin içinde, şu sözcük pek revaçtadır– “ Bilmiyorum ”

LARRY: Öyle.

ADAMUS: “Bilmiyorum.” Larry,  ben sana kristalin içindeki hikâyemi anlatmış mıydım? (Güler)

LARRY: Gerçekten.

ADAMUS: Yüz bin yıl…

LARRY: Lütfen anlat bana..

ADAMUS: … şunu dedim…

LARRY: Ne oldu?!

ADAMUS: … Bilmiyorum. Sonunda bir gün “Biliyorum. Biliyorum” diyene kadar.  (Birisi “Biliyorum!” der.)

LARRY: Evet, biliyorsun.

ADAMUS: “ Buraya kendim girdim, kendim çıkabilirim.” Bu kadar kolay yani, biliyorsun.

LARRY: Mm hmm.

ADAMUS:  Biliyorsun. Gelecek aya kadar hoşça kal Larry. Görüşme gelecek ay olacak. Teşekkürler Linda. ( İzleyiciler alkışlarlar)  “Bilmiyorum”

Sanırım geçen ay, bir bilme Merabh’ı yaptık - orada moral takviyesi yok- Güzel bir yeniçağ müziği çaldık. İskemlelerinize oturdunuz ve Bilme’nize girdiniz.  O zaman dedim ki Larry, artık “Bilmiyorum” demek yok.  Çünkü evren olduğu gibi (bire bir) anlar. Birebir ve sen “ Bilmiyorum”  dediğinde, tam da aynısını alırsın. “Bilmiyorum”

Larry, “ Yanıtın gelmesini bekliyorum ve yanıt tam da köşede” demeye ne dersin? “ Zaten biliyorum. Sadece henüz ortaya çıkaramadım” demeye ne dersin? Demin burada bize gösterdiğin güzel sesinle, topluluğun önüne çıkma ve eğlendirme, aydınlatma, güldürme yeteneğinle- bunu  kendi başına  yapmaya  ne dersin?  Bunu, sadece burada oturanlar için yapma. Aynaya bak. Video-şovdaki gibi. Bak, neye benzediğini fark ettin mi? ( Kanal mesajından önce gösterilmiş olan videoya gönderme yapar. Bazıları güler.)

 

Aydınlanma Hakkında Her Şey

Oh,  Şambra, sevgili Şambra, ben hala beşi arıyorum. Beş’i. Ne hakkında konuştuğumu biliyorsunuz. “Bilmiyorum.” demeyin. Beş-yâda–  50 ya da 50,000, konu bu değil.  Aydınlanmaya o adımı atacak olan o beş, kim? “Ben biliyorum. Hep biliyordum. Biraz komik bir oyunla, sadece eğleniyordum”   “Ben aydınlandım” diyecek. Ve bunu gerçekten diyecek, zihinden değil,  sadece kalbinden söyleyecek. Olan o beş kim? “Ben aydınlandım.”

Şimdiye kadar bu beşten, hatta birden bile biraz uzaktaydık ama yakınlaşıyoruz. Yaklaşıyoruz..

Alışılmışın dışında bazı öğretim yöntemleri kullanmakla suçlandım, ama …(kıkırdar) onlara öğreti diyemezsiniz.( Norma’ya )   Tamam (Güler)  Biraz öğreti vardı. Neden? Neden? Neden? Neden?

GARRET:  Ben de bunu merak ediyorum.(Güler.)

ADAMUS:  Ve bende, aydınlanmanızın nerede olduğunu merak ediyorum. Onun üstünde oturuyorsunuz.(Daha çok güler) Geçen aydan biraz daha farklı, eh. (Birisi “Eh” der.) Eh.

Çünkü sevgili Şambra, dürtüklemeli, dikkat dağıtmalı, arada bir gülmeliyiz. Bu kadar ciddiye almak, sıkıcı olmak zorunda değiliz.

Ben, Şambra grubunu aldım. Size söylemiştim, buraya sizinle çalışmak için geldim. Çünkü siz, gerçekten öncülersiniz. Gerçekten, korsanlarsınız.(Dinleyiciler aaghh der, Adamus kıkırdar.) Ve biliyorum, aydınlanmayı seçtiniz. Ama süreçte minicik bir sıkışıklık durumu var.. Evet, kullandığımız geleneksel olmayan bir kaç yöntem var.

Evet, bugünün geleneksel olmayan yöntemi,-bugünkü Şaud’u Talk Şov gibi yapalım. (Dinleyiciler pek tepki vermez.) Ödüllü bir yarışma programı.(Dinleyiciler “Evet” derler.) Ödüllü yarışma/ talk şov programı gibi yapalım. Geçen ay muhteşemdi. Ama hayır. Hayır.  Aydınlanmada büyük bir değişiklik görmedim, bu nedenle biraz farklı yapalım. Sanki yarışma programıymış gibi yapalım.

Ben, Amerika da başlayıp, tüm dünyaya yayılan talk şov ve yarışma programlarına aşinayım. Format, çoğunlukla monologla başlıyor ki, birazdan ben de öyle yapacağım ve bir komedi rutini bunu izliyor ki, birazdan siz böyle yapacaksınız.(Adamus kıkırdar.) Ve devamında çoğunlukla bir konuk olur. Ama şimdi, bugün ve bundan sonra gerçek bir Adamus tiyatrosunun çeşitlemelerini yaparken, bugün konuk yerine  “Üstatla unutulmaz anlar” şeklinde yapacağız.

Format çok belli ve bunun bir nedeni var. Benim küçük söylevim. Kürsümü kapacağım ve biraz sohbet edeceğiz. Söyleşi programlarında (Talk şov) genellikle bir de müzik konuğu olur. Bugün ise müzikal bir Merabh yapacağız.(Dinleyiciler onaylarlar.) Ah.  Bakın, siz Merabh’ları seviyorsunuz. Seviyorsunuz.… Ama beni Merabh’ları sevdiğiniz kadar sevmiyorsunuz. (Adamus kıkırdar, bazıları “Seni seviyoruz” derler) Teşekkür ederim. Teşekkür ederim.

Hadi o zaman, bunu söyleşi programı (Talk şov) gibi yapalım ve başlayalım. Biliyorum ki Larry var. Marty var. Başka kim var? Bugünün sunucusunun kim olduğuna siz karar vereceksiniz. Oh,  Alain var. Evet, başka kim var? Ve Marc.  Marc’tan yapmasını istenen; programı sunarken, neşelendirmek, alkışlatmak yâda bunun gibi bir şeyler.( Bazıları coşkuyla alkışlar) Evet, evet, evet. Tamam, güzel. Ve Alain, Fransız sunucumuz (Bazıları alkışlar, birkaç kişi de vavv der.)  Evet ve Marty ve Larry. (Bazıları alkışlarlar) Marty, Marty, öne gel. Pekâlâ. Bugünün şovuna başlayalım.. Bugününün şovuna başlayalım.

Şimdi, lütfen unutmayın, baştan söylüyorum, şova başlamadan önce, sunumdan önce söylüyorum. İşimizin bir kısmı dikkat dağıtmak, çünkü şimdi siz program boyunca 100 dakika orada oturup, gülüp, eğlenip, ne halt ediyoruz diye merak ederseniz, ben işimi yaptım demektir.. Çünkü bu, zihinden çıktınız anlamına gelir. Kısmen, yani bir yerlerde çok derin bilgiler var. (güler) Onu bulmaya çalışacağız.(Adamus kıkırdar.) Kısmen dedim ve bunu yüzümde bir gülümsemeyle ciddi dedim. Ama kısmen de burada daha önce bulunmamış olan yeni katılımcılar için ve onları başımızdan savmak için söyledim. (Bazıları kıkırdar.)

Başka bir yere gidin. Uyuklayan, güzel yeniçağ web sitelerine gidin. Orada mantra söyleyin ya da çocukluk sorunlarınızı konuşun ya da her ne yapacaksanız yapın. Burası böyle bir yer değil. Bu Kırmızı Çember, bu yaşamında aydınlanmayı bedenlemeyi seçmiş olanların yeri. Nokta. (Dinleyiciler  “Tamam!”  ve  “Vaavv!” derler ve bazıları alkışlarlar.)  Aydınlanma yollarında, Om yapmış bir tek Üstat tanımıyorum. Kesinlikle yok, kesinlikle yok. Acı çekerek, kulluk ederek, itaat ederek aydınlanmış bir Üstat tanımıyorum. Tanımıyorum. Bu gibi şeylerle aydınlanmış tek bir Üstat bile tanımıyorum.

Böylece, arada bir buraya uğrayanlar, yeni katılanlar, burada yeniçağ bir şeyleri oluyor diye duyanlar, onların gerçekten başka yerlere gitmelerini istiyorum. Çünkü enerjinin saflığını, samimiyetini ve bu enerjiye odaklanmayı sürdürmek istiyorum. Her şey aydınlanmaya ilişkin ve buradan, buradan, buradan sizinle aydınlanma hakkında konuşuyorum. Ve evet Linda, baştan aşağı böyle. Sonuna kadar ve aydınlanma içinizde yerleşmeye başlayana kadar konuşacağım.

Haydi, o zaman bugününün programına başlayalım.

 

Uyanış Şovu

MARTY: ( Büyük bir sunucu sesiyle)  Bayanlar baylar, hazır mısınız? Sayılamayacak kadar yıl bir kristalin içindeydi. Kurtuldu. Kendinizi kötü hissettiğinizde, sizi ayağa kaldıracak. Havanızda olduğunuzda sizi batıracak!  Adamus Saint-Germain!! (Dinleyiciler onaylar ve alkışlarlar)

ADAMUS: Ahh! Ohhh!  Burada, bugün sizinle olmak ne güzel! Ohhh evet!  Sen git, otur.      (Marty’ye söyler.). Bu benim sahnem. Teşekkürler Martyyyy! (Kıkırdar, dinleyiciler alkışlarlar)

Dükkânda bugün bizim için neler var?  Birazdan bakacağız, ama önce Edith’le konuşmak için kısa bir ara verelim. (Bazıları kıkırdar)

Edith, sen benim kalbimi kırıyorsun.

EDITH: Güzel.

ADAMUS: Güzel, diyor. Güzel! (Güler) Edith! Şimdi biraz zıtlaşalım. Edith. Eeedithhhh, yeni araban nasıl?

EDITH: Vaaaah!

ADAMUS: (Kıkırdar)  Şu yeni araban nasıl, Edith?

EDITH: Geliyor.

ADAMUS: Geliyor. Dur bir dakika, bekle gidip, dışarıya şu parkta mı diye bir bakayım. Yook, orada değil.! Orada değil! Edith. Edith…

EDITH: Biliyorum, yok orada.

ADAMUS: Edith, nerede hata var… Şöyle başlayayım.  Bir araba neyi sembolize eder?

EDITH:  Her çeşit bolluk eksikliğini, kendini sevmediğini gösterir.

ADAMUS:  Evet ve bir araba yolculuğunu sembolize eder. Yolculuğunu. Şimdi ki araban için ne dersin Edith? Böylece o da işitir ve bir hayli gücenir. Araban için ne dersin Edith? Araban, bir nevi seni, fiziksel bedenini,  hayatta ki yolculuğunu, hayat yolculuğunu nasıl yaptığını temsil eder. Duyuyor musun Edith?

EDITH: Cadillac.

ADAMUS: Cadillac. Kaç model. Edith?

EDITH:  Eski,15 yıllık.

ADAMUS:  15 yıllık. Nesi var peki?

EDITH: Ciddi şekilde kaçak yapıyor.

ADAMUS:  Araba, söylediğim gibi sizi sembolize eder.

EDITH: Şüphesiz.

ADAMUS: Şüphesiz. Belki de sen, bir yerlerden enerji kaçağı yapıyorsun. Bunu kastetmedin ama kaçak yapıyor Edith. Ve sen, oh.  Okuduğumda çok gücendim. Facebook’ta arabanın eskidiğini, yorgun olduğunu ve de onu artık istemediğini yayınlıyorsun.

EDITH: Sevmiyorum demedim!

ADAMUS:  Hissi oradaydı.(Güler) Araban, onu sevmediğini düşünüyor. Araban…

EDITH:  Hayır, arabama da böyle demedim. Arabamı seviyorum, ama benim sevmediğim...

ADAMUS: Ama…

EDITH: … Tamiri için $8,000 gerekiyor.  Kendi $8,000 etmez. Yani, şey yapmak zorunda… Sordum…

ADAMUS: Kedine, köpeğine, çocuğuna $8,000 harcar mıydın? ( Dinleyiciler arasından birkaç kişi “Hayır” der, gülerler)  Uğraştığım şeye bakın?!  Edith, neden… Neden Edith, neden, oh neden kalbimi kırdığını söylüyorum?

EDITH: Hiçbir fikrim yok.

ADAMUS: Fikrin yok. Bu da bir çeşit “ Bilmiyorum.” demek gibi. (Bazıları kıkırdar) Şimdi buraya bir yıldız işareti yerleştirelim ve aşağıdaki açıklamada da  “Mankafa yanıtı!”  yazsın.  Bu böyle olmaz! Bu sadece senin için değil Edith, herkes için.

Edith,  senin bu yolculuğunun neresinde aksama var da sen yeni bir araba tezahür ettiremiyorsun ya da şimdiki arabanı tamamen pırıl pırıl, nerdeyse yepyeni olacak şekilde tamir ettiremiyorsun?  Yanlış nerede Edith?

EDITH:  Lanet bolluk yokluğu.

ADAMUS: Hayır Edith. Hayır Edith.

EDITH:  Şey, ne bu yani böyle?

ADAMUS:  Bu klasik video kliplerden biri olacak.  “Hayır Edith! Hayır Edith! (Güler) Böyle olmaz, Edith! Edith, hayır!”

Edith, probleme… nasıl yaklaşıyorsun- yeni araba ihtiyacı. O gerçekleşir. Çözüm için ne yaptın Edith?

EDITH:  Şey, önce aynanın önüne oturdum ve kendimi ne kadar çok sevdiğimi söyledim.

ADAMUS:  Doğru. Güzel. Güzel adım. Mm hmm. Mm hmm.

EDITH:  Ama garajdan eve döndüğümde oturup biraz ağladım.

ADAMUS: Evet.

EDITH:  Ve sonra tüm Şambra’ya benimle…

ADAMUS: Şimdi tam burada duralım. Facebook… (Edith iç çeker) öyle olacağını biliyordun. Facebook- oh, ben kimin yaramaz ya da tatlı olacağını biliyorum-(Güler) Facebook. Şambra’ya gittin ve onlardan ne yapmalarını istedin?

EDITH:  Daha yeni bir araba için, lütfen benimle birlikte biraz bilinçli derin nefes alın dedim.

ADAMUS:  Edith. Hemen hemen öyle, benim yeni arabam için lütfen nefes alın, dedin.

EDTH: Evet.

ADAMUS: “ Bunu ben yapamayacağım, siz yapın” gibi.

EDITH:  Hayır. Ben de yapıyorum. Ben onlardan benimle birlikte nefes almalarını istedim. Benimle birlikte nefes almalarını ve özellikle…

ADAMUS: Neden? Neden?

EDITH: … alsaydılar…

ADAMUS: Neden?

EDITH: …bu inançlarla içim rahat…

ADAMUS:  Öyle mi??? Michelle, perdeyi açar mısın?

EDITH: Oh tanrım!

ADAMUS: Sadece biraz aç. Önemli değil. Kameralarda ışık patlayacak ama sorun yok. Ben dışarıda yeni bir araba göremiyorum Edith.  İstedin… Sen… (İnsanlar, pencereden Geoff’un yeni römorkunu görürüler, gülerler) Gördün mü?  Baba yeni bir römork almış, Edith de çer çöp! (Daha da gülüşmeler) Onu alaşağı edebilirsin ( Michelle’e söyler). Yeni bir araba yok, Hayır Edith.  Hayır, yeni bir araba yok. Orada duran yeni bir araban olabilirdi. (Birisi “Şampanya rengi” der) Şampanya rengi.

EDITH: Hayır, şampanya rengini sevmem. 

ADAMUS: O senin zevkin. Edith pembe sever. Yeni bir araban olabilirdi ama stratejik bir hata yaptın ve hepinizin bunu hatırlamasını istiyorum.

Tüm bu derslere, konuşmalara, tartışmalara, esprilere ve bezmeye-yıllardır yaptıklarımızdan –bezginliğe rağmen –

Sadece nefes almak gerektiğini ve tezahür ettireceğinizi bilmenize –Edith gibi bilmenize-rağmen-

Son on bin yılın harikulade mücevheratının biriktirilip toplanmasını ve Dünya’nın her yerindeki mağaralara yerleştirilmesini sağlamanıza ve “Şimdi bu enerjilere ulaşabilirsiniz” dememe rağmen, bütün bunlara rağmen Edith, sen, şu deli eden araban için, herkesten nefes almasını istiyorsun. Ve işte bundan dolayı, o orada değil. Sen onlardan istedin. Hata yaptığın yer burası. Çünkü bunu kendin yapabilirsin sevgilim.

EDITH: Bunu biliyorum. Ben egemen bir varlığım. Ama sadece. Düşündüm ki… sadece, bazı… şey

ADAMUS: Bir daha söyle!

EDITH: Biliyorum, dedim. Çünkü ben egemen bir varlığım. İsterken de bunu biliyordum ama sadece biraz yardım istedim. Bunun lanet olası yanlışlığı nerede?

ADAMUS: Nasıl? Her şeyde.  Bunun her şeyi yanlış, çünkü  (Edith engellenmiş gibi hırıldar) … bunun her şeyi yanlış. Bu şovda sana takılıp duruyorum.

EDITH: Evet, öyle yapıyorsun.

ADAMUS:  Bunun her şeyi yanlış, çünkü…

EDITH; Beni ağlatacaksın.

ADAMUS: Güzel! Ağla, kurtul şundan!

EDITH:  Ama sonra suçlu hissedersin.

ADAMUS: Oh, çıkar şunu! Evet. Beni de delirt!  Beni deli eden insanların listesi var. (Adamus, bir an için yazı tahtasının arkasına saklanır, birçok kişi güler.)  Ve aldırmıyorum!  Sadece bu yaşamda aydınlanacak olan beş yâda 50 yâda 5,000 ile ilgileniyorum.

EDITH: Ben de öyle istiyorum ve teşekkür ederim.

ADAMUS:  İşte onun için, sana şimdi zorluk yaşatıyorum.

EDITH:  Evet,  bunu biliyorum… Hata nerede onu bilmiyorum. Ayrıca, bolluğumu tezahür ettiremediğim için de üzgün hissediyorum.

ADAMUS: Fakat fakat…

EDITH: Kalbim kırılıyor.

ADAMUS: Evet, tamam.

EDITH: Üzülüyorum, demek istiyorum.

ADAMUS: Tamam,  Edith hepinizi örnekliyor, yalnızca sizi temsil ediyor. Edith’in yeni bir arabaya ihtiyacı var. Bu iyi.. Edith istediği her arabaya sahip olabilir. Edith, yeni bir arabaya sahip olmalı ve o yeni araba gelmeye hazır, çok yakında duruyor. Buradakilere yâda internette, Facebook’ta, herhangi bir yerde, başkalarına  “Benimle beraber nefes alır mısınız?” dediğiniz anda. Hayır!  Bu sizin yaratımınız. O anda, onların tüm enerjilerine, bolluk sorunlarına, enerji kaçaklarına ve diğer şeylerine bağlandınız “Hey!”  dediniz. Facebook’ta söylediğiniz tam olarak bu. Siz… Burada doğru mu yapıyorum?  Acaba, kimseyi kızdırıyor muyum? ( Dinleyiciler katılır ve bazıları güler) Zannetmiyorum. Bir şeyler duymuştum da, şöyle diyen “Geçen ay ki St. Germain fonuna ne oldu? (daha  da gülerler) Neler oluyor burada?!” Biz aydınlanıyoruz.

 

Böylece. Ne yaptınız, gerçekten ne yaptınız.  Sözlerinizle değil ama enerjisel olarak, büyük bir işaret koydunuz. “ Parasızım. Arabam bozuk. Bolluğa sahip değilim.  Bunu kendi başıma yapamam. Birileri bana yardım edebilir mi?” Ve kesin olarak, meydana gelen şey, çektiğiniz şey ne oldu?  Siz… (Kameraya bakarak) kimler yardıma gitti. Buraya bakalım  (Edith’le beraber diğer kameraya bakarlar)

EDITH: Oh hayır.

ADAMUS:  Siz, Edith’e yardıma koşanlar, bolluk konusunda aynı kahrolası soruna sahip olanlar, yokluk sorunu ve kendi egemenliklerini anlayamayanlar. İşte bu yüzden yeni bir arabanız yok ve bu yüzden siz yeni arabaya sahip değilsiniz. Kesin olarak. Nedeni budur.

EDITH: Kusura bakmayın, arkadaşlar. (Adamus kıkırdar)

ADAMUS: Edith, enerji kaçırıyorsun. Bu da başka bir klasik deyim olacak. “Edith, enerji kaçağın var .” Artık kaçak yapma “İçinde tut ve sadece olmasına izin ver, bu kadar.” Edith, hepiniz– bu kadar kolay. Onu aldığınızda ağlayacaksınız. Orada. İnkâr etseniz bile, biliyorsunuz. Tam orada. Hiçbir şey sevgilim, izin vermek dışında sizinle bolluk arasında hiçbir şey yok. Bu kadar, sadece izin vermek. Onu sizden saklayan, cennete bir Tanrı yok. Onu sizden saklayan rehber ruhlar ya da şu eski makyolardan hiç biri yok. Sadece tek bir şey. Edith diyeceği, “Kahretsin!” Hatta “ Siktir et! Arabayı istiyorum”  Böyle söyleyebilirsin. Söyle. İlerle.

EDITH: Hayır, böyle söylemek istemiyorum. .

ADAMUS: Böyle demek zorunda değilsiniz.

EDITH: O sözcükten utandım.

ADAMUS: Gerçekten mi?

EDITH: Hoşuma gitmedi. Evet.

ADAMUS: Benim niye hoşuma gittiğini biliyor musun?

EDITH:  Hayır. Senin niye hoşuna gittiğini bilmiyorum.

ADAMUS: Engelleri aştırır…

EDITH:  Ayrıca, niye hoşlandığına da aldırmıyorum! (Güler)

ADAMUS: Engelleri aştırır. (Adamus kıkırdar) Engelleri aştırır. İnsanların sahip olduğu o kadar çok engel var ki.

LINDA:  200 papele ben söyleyeyim! (Gülüşmeler. Adamus para arar ve bir dolar çıkarır)

ADAMUS: Linda bir dolara söyleyecekti. ( Linda parayı reddederken, daha çok gülüşmeler)

LINDA: Bebeğim, ben ucuz değilim!

ADAMUS: Edith, Edith, Edith.  Onu içinden getir. Bugün biraz deneyim yapacağım ve bu senin için. Senin için ve başkasını bağlamayacak. Senin için ve belki de ne kadar kolay olduğunu anlayacaksın. Ve bazen engelleri aştırır. Sadece kendi engellerini aşmak için, söylemek zorunda olsaydın söyleyebileceğin bir kötü söz söyle çünkü çok engel var. Sadece engeller değil, kaçaklar var. Öz değerle ilgili kaçaklar var. Kendin için ne kadar değerli olduğun konusunda kaçaklar var.

Enerji kaçağı; enerjiyi dışa vermek, önce kendine vermek yerine, her zaman diğer insanlara vermek demektir. Önce kendine verirsen, kaçak yapmazsın, Herkese ışırsın. Senin ışıltın, onların hayatlarındaki tanrıyı görmeleri için aydınlatma yapar. Böylece, artık şunu yapmayalım “ Yeni bir araba için, benimle birlikte nefes al, ,sağlığım için benimle birlikte nefes al ” bunları yapmayalım. Daha fazla sempati, rica yok. Tam şimdi, ona içinizde sahipsiniz. Hayal kırıklığına uğradım ama hala arkadaş mıyız?

EDITH: Hala arkadaşız.

ADAMUS: Sevgili?

EDITH: Hayır!

ADAMUS: Hayır!  Onu demek istememiştim, biliyorsun- yakın arkadaş gibi-demek istedim.

EDITH: Evet. Evet. Tamam.

ADAMUS: Evet, Evet.  İyi arkadaş. Gerçekten iyi arkadaş.

EDITH: Güçlü arkadaşlar.

ADAMUS: Güzel arkadaşlar.

EDITH: Evet.

ADAMUS: Şimdi Edith, nazikçe söyleyeceğim – senin durumundan ve diğer herkesin durumundan, senin durumundan bahsedeceğim, çünkü tam şimdi, orada olan bu. Gerçekten o orada ve o, sadece engeller ve bir sürü çöp. Ama bu çöplerin ne olduğunu konuşmak bile istemiyorum. Geçin bunu, hepiniz geçin bunu. Gerçekten geçin ve bunda anlaşalım. 

Teşekkürler. Teşekkürler. Şimdi, şimdi – öhö öhö –Açılış monoloğumu yaptım.(Güler) Evet, güzel iş. Ben bu yarışma programını sevdim. Şimdi Uyanış Yarışması zamanı! (Dinleyicilerden birkaç tanesi “Vaaay” der.)  Bunu tahtaya yazar mısın? (Linda’ya hitaben) Uyanış Yarışması…  Burada neon ışıklarımız yok. Evet, Uyanış Yarışması.

 

Uyanış kibar-nazik değildir.

Uyanış kibar değildir. Siz de kibar olmamalısınız. Bu gösterinin alt yazısı. Bunu biliyor muydunuz? Uyanış kibar değildir, ama siz öyle olmaya çabalıyorsunuz. Onunla ilgili çok nazik olmaya çabalıyorsunuz. Çok zarif-hoş olmaya. “ Uyanışımda zarif-hoş olacağım. Atlayın bunu.”  Edith. (Güler) Bu iş görmez. İş görmez...

Uyanış kabadır. Kabadır. Kaba. Uyanış, Uyanış zalimdir, sizin yaratıp ta “Ez beni” dediğiniz bir ejderhadır. Hm, evet. Ve öyledir. Uyanış çok, çok kabadır. Sosyal becerilerden yoksundur, şefkat duyumlarından - belki en derinde olanların dışında - yoksundur. Zarifliklerden yoksundur.  Bazılarımızın yaptığı gibi, düşüncelilik ve incelikten yoksundur. Espriden yoksundur, daha ziyade aşındığını-zedelendiğini anladığında sizi tamamen pelteye çevirir. (Birkaç kişi haykırır, o güler)  Uyanış Yarışmasına-gösterisine hoş geldiniz. Size ………tarafından getirildi.(Adamus kıkırdar)

Belirtmek istediğim şey, siz niye kendi uyanışınıza bu kadar kibar davranıyorsunuz?  Ona izin-yetki veriyorsunuz Gerçekten, öyle yaptınız.  Siz bu Uyanışa yetki verdiniz ve gelsin sizi lime lime ayırsın, düşünceden düşünceye, inançtan inanca lime lime etsin diye. Siz izin verdiniz, beni işe alma hakkını verdiniz. Uyanış kibar değil. Öyle değil mi? (Adamus kıkırdar)  Uyanış kibar değildir. Öyleyse…  Evet, zarif de değildir. Çok özür dilerim. Biraz alındım, ama uyanışınızda beni kucaklayıp, öpeceksiniz ve güzel bir  yeni arabayı sürdüğünüz zaman.. Güzel.  Citroen’e ne derdiniz? Ya da hoş bir… Siz bilirsiniz… Bir Cadillac? Evet?

EDITH:  Çünkü onu beğeniyorum.

ADAMUS: Hepsi güzeller.

EDITH: Ben onu seviyorum.

ADAMUS:  Hepsi güzeller. Evet. Tamam. Hangisini seçersen seç, ama sen seç, tüm Şambra değil.

EDITH: Evet.

ADAMUS: Uyanış…

EDITH:  Düşünemedim. Özür dilerim.

ADAMUS:  Benden özür dilemen gerekmiyor. Kendinden özür dile. Şimdi lavaboya git, aynaya bak ve kendinden özür dile. (Bazıları kıkırdar)  Ciddiyim.

EDITH:  Ben zaten kendimle konuşuyordum.

ADAMUS: Edith, Edith.  Bak, en kötü şey, kendine yenilmek. En iyi şey, tebessüm etmek ve gülmek. Ve “Ah,  biz bu uyanışı niye böyle zorlaştırıyoruz?  Bir aptal arabayı buraya getirmek için, neden tüm dünyadan bu kadar insanı toplamak zorundayız?  Ben sadece yarım bir nefes alırım- Gümmm-İşte burada. Bu kadar kolay. Ben bunu kendi başıma yapabilirim” demek.

EDITH:  Bolluğumu buraya getirememekten bezginim. En moral bozucu olan bu.

ADAMUS:  Bugün bunun üstüne çalışacağız. Bolluğunu buraya getirememekten bezgin olduğunu söylüyor. Evet. Edith, sen şimdi gerçekten, dünya ölçeğinde, aynı konudan muzdarip birçok insanın temsilcisi olarak öne çıkıyorsun. Sana karşı pek nazik olmamama izin verdiğin için teşekkür ederim. 

Uyanış kibar değildir, siz de ona karşı kibar olmamalısınız. Şimdi onunla devinme vakti. Ona açılma vakti ama ona karşı bu derece kibar olmayı, ona karşı nazik olma çabasını durdurmak vakti, yoksa o sizi, lime lime edecek.

 

Uyanış Yarışması

Şimdi, Adamus Saint-Germain’le Uyanış Şovumuzun bir sonra ki bölümüne geçelim. Biraz yarışma da yapacağız. Burada öne iki tabure daha gerek ve toplamda dört tabure dizili olacak. Gösterinin bu bölümü için, dört katılımcıya ihtiyacımız var. Bu ruhsallık yapmanın farklı bir yolu değil mi? (Dinleyiciler onaylar) Biraz güzel bir müzik çalabilir ve biraz hımmlayabiliriz.  Dört katılımcı, Linda.  Bir dizi sorumuz var.

LINDA:  Seçmeleri yapayım mı, seçimi?

ADAMUS: Evet.

LINDA: Tamam. 

ADAMUS:  Sıraya diz onları.

LINDA:  Buyurun.

ADAMUS:  Uyanış Yarışması, size getirildi………

LINDA: Pete.

ADAMUS:  Bize sponsor gerek. Bize sponsor gerek. Bunun için kim uygun sponsor olur? (Linda katılımcıları seçerken, dinleyicilerden biri kıkırdar.)

LINDA: Bu senin için tamam mı?

ADAMUS:  Evet. Bir çikolata şirketi. Güzel. Şimdi dört katılımcımız var. Lütfen, kısaca kendinizi tanıtır mısınız? İsminizi söyleyin bize. Nerelisiniz ve hala neden uyanmadınız? (Güler)

PETE: Loveland, Colorado’dan Pete Gibbon.

ADAMUS: Güzel. Seni görmek güzel Pete. ( TV konuk mimiğiyle)

PETE: Evet. (Bazıları kıkırdar.)

ADAMUS: Senin TV gösterilerini izlerdim.

PETE: Evet. Neden mi uyanmadım. Çünkü gerçekten ona değer olduğuma inanmıyorum..

ADAMUS: Ah! Pete’den güzel yanıt ve bugün stüdyo dinleyicisisin. (Dinleyiciler alkışlarlar) Sonra ki.

JULIE: Longmont, Colorado. Julie Mack

ADAMUS: Güzel. Seni burada görmek güzel Julie. Hayatını nasıl kazanıyorsun?

JULIE:  Psikoloji ile oynuyorum.

ADAMUS: Oh güzel.

JULIE:  Çok şefkatli psikoloji işi.

ADAMUS:  Mükemmel. Kaç kişi… ( Julie kıkırdarken birisi “Güzel reklam” der.) Evet, Website adresin nedir?  Bunu geçelim. Evet ve kaç kişi…

JULIE:  Ve hayvan iletişimi de var.

ADAMUS: Ve kaç danışanınız zihin ilaçları (anti-depresan yâda psikiyatrik ilaçlar) alıyor?

JULIE: Iım, çok değil…

ADAMUS:  Beyin bonbonları. Güzel, güzel, güzel.

JULIE: Bu ay birkaç kişi. 

ADAMUS:  Bu ay birkaç kişi. Kale direğinden döndüler.

JULIE: (Kıkırdar) Tam kenarından sıyırdılar.

ADAMUS:  Daha çok gelenler olacak. Güzel. Teşekkür ederim ve siz hala neden uyanmadınız?

JULIE:  Buna nefes alıyorum.

ADAMUS: Oh güzel, güzel. Nerede o?

JULIE: (Kıkırdayarak) Tam burada.

ADAMUS:  Burada. Tamam. Onu dışarı nefesler misin, böylece onu görebilirsin. (Julie kıkırdar) Güzel. Pekâlâ, bugünkü gösteriye katıldığın için teşekkürler. (Bazıları alkışlarlar)  Ve sonra ki. Evet.

ALAYA: Benim adım Alaya Holman ve ben Longmont, Colorado’danım.

ADAMUS:  Evet. Ama bunu söylerken, neden ona bakıyorsun?

ALAYA: Çünkü biz ikimizde Longmont’da yaşıyoruz.

ADAMUS: Oh, gerçekten mi. Ne tesadüf. (Kıkırdarlar) Evet, uyanmanız ne durumda? Nerede o?

ALAYA:  Geliyor. ( Bazıları kıkırdarlar)

ADAMUS:  Bu biraz belirsizmiş gibi geliyor.  Öyle değil mi?

ALAYA: Hayır. Aslında açılıp, ortaya çıkıyor.

ADAMUS: Pencereyi yeniden açar mısın Michelle? Böylece buradaysa görebiliriz (Güler) Oh evet! Orada, senin uyanışın ve Edith’in yeni arabası!

ALAYA:  Uyanıyorum. Uyanıyorum.

ADAMUS:  Güzel. Güzel. Teşekkür ederim. Bugün eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim. Ve…

DENISE: Benim adım Denise.

ADAMUS: Evet Denise.

DENISE: Ve ben Pierce, Colorado’danım.

ADAMUS: Güzel.

DENISE:  Fort Collins’in doğusuna 20 mil.

ADAMUS: Güzel

DENISE:  Bu ay çok muazzamdı.

ADAMUS: Gelecek aya kadar bekle. (Bazıları kıkırdar.)

DENISE: Öyle büyük, muazzam bir karanlık noktam vardı ki,  gerçekten aydınlığa kavuştu ve kendimi ancak toplayabiliyorum.

ADAMUS: Güzel.

DENISE:  Ve şimdi kollarımı açıyorum ve bolca ağlıyorum.

ADAMUS: Güzel!  Ağlamak iyidir. Burada, Uyanış Gösterisinde ağlayabilirsin, çünkü…

DENISE: Galiba öyle yapacağım!

ADAMUS: …bunun için buradayız. Evet. Güzel. Böylece herkes kendini tanıttı. Bugünün sorularına hazırız.

Şimdi, bugün büyük ödül var. Evet. Büyük ödül, seçtiğiniz bir restoranda, ruhunuzla akşam yemeği. Kırmızı Çember hesabı ödeyecek. Ve bir de Adamus ödülü. Böylece yarışmak için bir şeyiniz var. Dinleyiciler, her bir sorunun kazananını belirleyecekler ve en iyi yanıt için 44 puan ödül verilecek. Kırk dört. Toplayabilir misin?

LINDA:  Burada skor tutmamı mı istiyorsun?

ADAMUS:  Evet. Evet, lütfen. İsimler, sütunlar. Ve geri kalan her şey. Eğer yeni katılıyorsan, çıkmayı isteyebilirsin (Güler) Aslında, geçen aya gidip, o Şaud’u izlemek de isteyebilirsin. O şimdi oluyormuş gibi yap, çünkü biz, aydınlanmaya farklı bir yaklaşım getiriyoruz.

Tamam. Sorulara başlayalım.. Bu kolay bir tane, yalnızca ısınmak için. Bahse girerim ki, bugün bunu yapacağımızı düşünmemiştiniz. Düşünmüş müydünüz? Ben de düşünmemiştim.

 

~Soru 1 

Tamam. İlk soruyla başlayalım. Lütfen, bize tanrı kavramının İbranice kadim ismini söyleyin. Tanrı kavramının kadim İbranice ismi.

LINDA: Ciddi misin?

ADAMUS: Öyleyimmm …

JULIE: Yeshua.

ADAMUS: … Yazalım bakalım… … Oh, mikrofon. Aşağıdan başlayalım. Satıra geliriz.

LINDA: Tamam, Denise ile başlıyoruz.

ADAMUS: Kadim İbranice isim. Denise, Tanrı’nın İbranice kadim ismi nedir?

DENISE: Yeshua.

ADAMUS: Yeshua! (Dinleyiciler katılmazlar)) Eh, dinleyenler, lütfennnnn.! Hayır, hayır, hayır. Şışştt! Şıışşştt!

ALAYA: Allah.

ADAMUS: Güzel. Şimdiye kadarkilerden farklı bir versiyon oldu. Güzel. Başka? Julie.

JULIE: Hiçbir fikrim yok.

ADAMUS:  Hiç fikrin yok. Bu bir çeşit  “Bilmiyorum!” gibi.

JULIE: Biliyorum. Gerçekten biliyorum da, daha aklıma gelmedi.

ADAMUS:  Güzel. Eğer istersen, bir isim uydur. Herhangi bir isim.

ADAMUS: Jesus. ( İspanyolca telaffuz eder.)

ADAMUS: Bob. (Güler) “Oh Bob, B-Bob, Bob. (Şarkı söyleyerek)  Bunu Bob adına yapıyorum.(Güler) Köpeğinin nasıl çağırırsın? Bob tersten nasıl hecelenir? “Bob!”( Daha çok güler.) Pete. Pete.

PETE: Yahweh. (Dinleyiciler onaylar ve bazıları alkışlarlar.)

ADAMUS: Yahweh. Şimdi bu yalnızca deneme turuydu ama bugün, hiçbir katılımcımız ismi doğru bilemedi, çünkü…

PETE:  Ama ben, yaklaştım. (Güler)

ADAMUS: Bu doğru. Tanrının İbranice kadim ismi “Konuşulamaz olan”dır. (Dinleyiciler “Ohhh” der.)  Doğru yanıt… ( Sadece sessizce durur.)

LINDA:  Julie bildi! O bildi!

ADAMUS:  Ama o sözcüklerle söyledi. Tam doğru yanıtta sözcükler söylenemez. Ama biz…

JULIE: Yakınlaştım.

ADAMUS: Sana 22 puan vereceğiz.

LINDA: Yirmi iki?

ADAMUS: Yirmi iki. Evet, 22.

LINDA: Yirmi iki!?

ADAMUS: Bu açılış turu. Burada bir dakika durmam lazım. Bu aydınlanma için biraz daha iyi bir yol değil mi? Güzel.

 

~ Soru 2

Pekâlâ. Sonra ki soru. Oh, bu soruyu severim. En sevdiklerimden biridir. Pete’le başlayacağız. Bir sonra ki soru. Ve dinleyiciler lütfen, sadece sözcüklere değil, enerjiye de dikkat edin. Çünkü en iyi yanıtı oylayacaksınız. Ve soru. Pete. Pete, neden kötü şeyler, iyi Şambra’nın başına geliyor? Neden kötü şeyler, iyi Şambra’nın başına geliyor?

PETE: Eh, bilinçdışı veçheler?

ADAMUS: Tamam.

PETE: Bilinçdışı veçheleri anlamamak ve onların negatif enerji getirmesi.

ADAMUS: Senin bilinçdışın nerede?

PETE: Şey, o bilmiyor. Bilmemek.

ADAMUS:  Bilmemek- …

PETE: Bilmemek …

ADAMUS: Oh! Bir çeşit “Bilmiyorum!”

PETE: Evet.

ADAMUS: “ Şimdi benim başıma kötü şeyler gelecek. Nedenini merak ediyorum” Güzel. Teşekkür ederim, Pete. Teşekkür ederim. Sıra Julie’de.

JULIE: Kötü sözcüğü…

ADAMUS: 22 puanla bu yarışmanın lideri, neden kötü şeyler, iyi Şambra’ya oluyor?

JULIE: Şöyle ki, kötü sözcüğü düalisttik ve o kötü değil. Güvenimiz olmadığında oluyor.

ADAMUS: Evet, güven olmadığında… Güzel.

JULIE:  Biz izin verdiğimizde… Tamamen güvenmekle ilgili ve biz kendimize yolu gösteriyoruz. Yani, biz hep… Biz daima perdenin ardındaki büyücüyüz.

ADAMUS: Vayy! Vayy! Derinlikli. 

JULIE: Öyle ki…şey var… ama o… ben yapabi…

ADAMUS: Güzel.

JULIE: …  Bunu takdir ediyorum ama her zaman da hoşuma gitmiyor. Kesinlikle.

ADAMUS: Güzel. Güzel. Teşekkür ederim. Sonra ki.

ALAYA:  Julie ,ardından  konuşmak için zor biri..

ADAMUS: Evet.

ALAYA: Psikolog. (Kıkırdar)  Benim bakış açıma göre bu; iyi- kötüyü, sizin ve benim algılama biçimlerimiz ve kendimize bakışımız ve affetme meselesi ve de kendini anlayışla ilgili.

ADAMUS: Güzel. Evet.

DENISE: Sanırım, derindeki kök inançlarımızla çalışmalıyız. Bazen kendimize bakınca ortaya çıkıyorlar. Ama gerçekten kendimizle temasa geçebilir ve kendimizi olduğumuz halimizle sevebilirsek, olumlu güzel şeyler meydana gelebilir. Ve böylece belki orada iyi ya da kötü değil ama genişleyebilmek ve kim olduğumuzu olmaya muktedir olmak.

ADAMUS: Mükemmel. Şimdi, sizin oylama zamanınız. Pete’in en iyi yanıtı verdiğini hissedenler, alkışlasınlar. ( Dinleyiciler sessizdir ve sonra gülerler.) Seni seviyorum, Pete! Seni seviyorum! (Daha da güler)  Tamam. Tamam. Sonra ki. Julie’nin en iyi yanıtı verdiğini hissedenler, lütfen onayınızı alkışlarla bildirin.(Bazıları onaylar) Alaya’nın en iyi yanıtı verdiğini hissedenler, lütfen onayınızı alkışlarla bildirin. (Bir kişi alkışlar.) Ve Denise’in en iyi yanıtı verdiğini hissedenler.(Çok alkış ve onaylama ) Kırk dört puan Denise’e.

LINDA: Akşam yemeğini kazandı bile! Sen 44 puan gerek, demiştin!

ADAMUS: Kırk dört puan, her bir en iyi yanıt için. Sonunda hepsini toplayacağız. Hesap makinen var mı? Yâda hesap makinasına ihtiyacın var mı? ( Linda iç çeker) Bu daha uzun süreceeekkk. Bu arada, sorunun gerçek yanıtı. Kötü şeyler, iyi Şambra’ya olur? Çünkü… Seviyorsunuz bunu! Ah,  gerçekten seviyorsunuz bunu yoksa olmazdı. Size hizmet ediyor. Bu belki de bunu söylemenin daha kibar yolu, ama kesinlikle seviyorsunuz. Toplumu suçlayabilirsiniz. Ebeveynlerinizi suçlayabilirsiniz. Veçheleri ya da başka bir şeyi suçlayabilirsiniz. Ama realitede, bu size oluyor. Bolluk yoksunluğu olsun, sağlık konuları ya da başka herhangi bir şey. Çünkü ondan elde ettiğiniz bir şey var. Aldığınız bir şey var.

Bu, bilinmeyen bir Ruh ya da Tanrı tarafından size nasip edilmiş bir şey değil. Siz öyle olmasını istemedikçe de, geçmiş hayatlarınızdan ya da karmanızdan gelen bir şey değil. Bu, kesinlikle sizin olmasına izin verdiğiniz ve bir biçimde size hizmet eden bir şey. Bunu her an değiştirebilirsiniz. Ama kendinize sorun “ Bu kötü şey bana nasıl hizmet ediyor? Ne yapıyor? Beni aydınlanmama getirmek için ne yapıyor? ” Çünkü size daha önce söylediğim gibi, şu sırada hayatınızda olan her şey, her şey,  aydınlanma ile ilgili ve daha önce söylediğim gibi, siz aydınlanma ejderhası yarattınız. Onu siz yarattınız. O, sizin için yaratılmadı, onu siz yarattınız. Ve o neye mal olursa olsun, uyanacağınızdan emin oluyor.

Doğru yanıt “Çünkü bunu seviyorsunuz”. Teşekkürler.

 Bir sonraki soruya geçelim. Oh ve bu güzel bir soru. Güzel Makyo potansiyeli olan bir soru... (Adamus kıkırdar.) Bütün soruların, güzel Makyo potansiyelleri var.

 

~ Soru 3

Uyanışınızdaki gelişmeyi nasıl ölçüyorsunuz? Uyanışınızdaki gelişmeyi nasıl ölçüyorsunuz? Başka bir anlatımla, bu hayatınızdaki maddi şeylere mi dayanıyor? Seksüel maharetlerinize mi dayanıyor? Geceleri daha iyi uyumanıza mı dayanıyor? Neye dayanıyor? Bu sorduğum çok kişisel bir soru.

Uyanışınızdaki gelişmeyi nasıl ölçüyorsunuz?

Denise’le başlayalım.

DENISE:  Ben, diğer insanların kıyaslamalarını kendim için ölçüt alırdım.

ADAMUS: Evet.

DENISE: Şimdi içimle, kalbimle temasa geçtim. Bir hayli ağladım.(Ağlamaya başlar)  Ve olmak ihtiyacında olduğum, o bütün varlık olduğumu biliyorum. Ve o, ol-mak için harika bir yer.

ADAMUS: Güzel. Mükemmel. Bu, zorlu bir yarışma olacak. Sonra ki. Uyanışınızdaki gelişmeyi nasıl ölçüyorsunuz?

ALAYA:  İçimde hissettiğim huzur ile. Ve senin gibi ağlıyorum, kendimle sohbet ediyorum. Bu hoşuma gidiyor ve gerçekten hissediyorum. Kendimle konuşmak ve daha da kendim olmak ve…(İç çeker) Uyandıktan sonra gece gözlerimi kapayana kadar ki zaman içinde, içimde hissettiğim huzur ve kendimle yaptığım sohbetler.

ADAMUS: Güzel. Teşekkür ederim. Gittikçe zorlaşıyor. Julie, mikrofonu alır mısın?

JULIE:  Tamam.

ADAMUS: Önüne gelen iki yanıt var. (Julie kıkırdar) Bunların üstüne nasıl çıkacaksın?

JULIE:  Kesinlikle dalgalara binerek, bayım. Bu… Yalnızca her şeye izin vermek ve “…nedir?”  Ve eğlence ve sadece inanılmaz ve yoğun ve de çılgın. Ve tam oradayken anlatabilirim. Ve ben sadece… sadece bu dalgalara biniyorum, bayım. Ve bu. Evet, bu, kesinlikle beklediğim bir şey değildi.

ADAMUS: Güzel. Güzel.

JULIE: Dip nottu.

ADAMUS:  Güzel yanıt. Ve mikrofon Pete’e. Pete.

PETE: Tamam.

ADAMUS: Bu arada, bizim bu grupta fazla çeşitlilik yok. Görüyorsunuz, yalnız bir erkek ve üç kadın. Asya, Afrika, Amerika ya da başka yerden temsilcilerimiz yok. Ne çeşit bir panel bu?

LINDA: Haydi oradan! (Güler)

ADAMUS: Güzel. Güzel. Teşekkür ederim. Ve şimdi Pete’deyiz. Pete? (Adamus kıkırdar) Aklımdayken Edith,  demin bana söylemiş olman gereken buydu işte. “Hadi oradan! Adamus. Ben o arabayı alıyorum.” Teşekkür ederim.  Pete.

PETE:  Tamam. Bana göre, benim bulduğum en büyük şey, yalnız olduğum zaman kendimle gerçekten rahatım.  Ama bundan öte olan, ben gerçekten bir ruhsal varlığım ve  kendimi seviyorum ve ben…bu…bu beni genişletiyor. Bütün söyleyebileceğim bu. Yalnızca içimden geliyor. Sadece, içimde kendini seven bir sevgi var ve böylece diğer herkesi de sevebiliyor.

ADAMUS:  Mükemmel. Güzel. Oh. Oğlum. Bu zor, zor. Tüm iyi yanıtlar burada. Buradan başlayalım. Denise’in en iyi yanıtı verdiğini hissedenler, alkışlasınlar. ( Bazıları alkışlar) Bu daha önce sözünü ettiğim kibar bir şey. Golf Alkışı. Alaya. (Birkaç kişi el çırpar.) Julie. (Birkaç kişi daha el çırpar.) Ve sıra Pete’de . ( Daha fazla alkışlarlar).  44 puan  Pete  için……  Kazanan Pete!

Yarışma zorlaşıyor. Son birkaç soruya geliyoruz. Katılımcılar, lütfen iyi yanıtlar verin. Yanıtlanacak iki sorumuz daha var. Bunlar derinliği olan sorular. Bunlar, nasıl söylüyorsunuz, bonus turu soruları. Ve düşünün, bir Adamus ödülü ve seçtiğiniz bir restoranda iki kişilik akşam yemeği –siz ve sizin ruhunuzla(soul)- ödülü var. (Güler) Teşekkürler. Tanrı, ruhunuz fazla yemek yemez. Pekâlâ!(Adamus kıkırdar) 

Bir sonra ki soru, hepiniz için. Bu arada bunu seviyorum. Geçen ay çok sıkıcıydı. Bu ay eğlenceli.

 

~ Soru 4

Tamam, devam ediyoruz. Devam ediyoruz.  Gerçeklerin gerçeği nedir? Oh,  aklımdayken, oh, devam. Gerçeklerin gerçeği nedir?

Ben,  son sorumuza… Ben yanıt verirken bunun üzerine düşünün, hemen yanıt vermeyin. Ben son soru hakkında konuşurken bir süre düşünün. Düşünmek için birkaç dakikanız var.

Uyanışınızdaki gelişmeyi nasıl ölçüyorsunuz? Onu nasıl ölçüyorsunuz? Cüzdanınızdaki para miktarına göre mi? Eh, olasılıkla. Fena bir ölçü değil. İlişkilerinizle mi? Bu zor, çünkü ihtimal ki bittiler.(Güler) Ne kadar zeki olduğunuzla mı? Hayır, aklınızı kaybettiniz.

Uyanışınızdaki gelişmeyi nasıl ölçüyorsunuz? Neşe. Neşe. Neşe.

Şimdi, bir yandan da çok meydan okuyucu ve zor zamanlar olduğu söylenirse de, daha önce hiç hissetmediğiniz bir neşe düzeyi var. Bu, her gün neşe içinde yüzeceksiniz anlamında değil. Bu hemen gidip, yolda zıplayıp, atlayıp, hoplayacaksınız demek değil. Ama bu, daha önce sahip olmadığınız, bilinçli farkındalıklı neşe düzeyi. Çoğunlukla, arkasından derin bir cehenneme dalış, ama…(Güler) Ama, ama bu yeni bir düzey için ortaya çıkıyor.

Böylece, şu ana kadar yanıtlamak için yeterince zamanınız oldu.  Pete ile başlıyoruz.

Pete, uyanışındaki gelişmeyi nasıl ölçüyorsun?  Yeri gelmişken, ben bunun hakkında gerçekten sıkıcı bir konferans verebilirdim. Beyaz bir elbiseyle burada durup, gerçeklerin gerçeği hakkında ahkâm kesebilirdim.(Tükürür)  Tüü. Pete eğlenelim.

PETE:  Benim için gerçeklerin gerçeği…

ADAMUS: Şu mikrofonu yakın tut ki, Dünya’da ve Evren’de herkes seni duyabilsin çünkü bu büyük bir şey.

PETE: … Gerçekten dualitenin olmayışı ve ben senim, sen de ben. Ve ben öldüğümde ya da geçiş yaptığımda bilgi veya enerjimle bir armağan olacağım.

ADAMUS: Errhhhhhhhhhhh.  Duyduğum, makyometre! (Güler)

PETE: Tamam.

ADAMUS: Özür dilerim Pete, ama…

PETE: Tamam.

ADAMUS: …orada silindirin üstündeydin. Ama yanlış yola yuvarlanıyordun.(Güler) Doğrudan doğruya Makyo’ya yuvarlanıyordun.  Şimdi, mikrofonu bırak. Çok özür dilerim. Bu, kesinlikle bizim taraftan bir yargı değil. Diğer Yükselmiş Üstatlardan geliyor, “ Çıkar-kus at” Tamam, Evet. Baskı sürüyor. Evet Julie, o nedir?

JULIE:  Gerçek, Ben-im. Ben O Benim.

ADAMUS: Güzel. (Bazıları alkışlarlar) Şimdi alkışlamayın. Son oylama için enerjinizi koruyun. Güzel. Teşekkür ederim. Buna eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?

JULIE: O…

ADAMUS:  Söyleseydin, Makyo olacaktı. Teşekkür ederim.(Güler) Evet?

ALAYA: Her ne lanet gerçekse, sanırım odur.

ADAMUS:  Bu iyi. ( Dinleyiciler onaylarlar) Güzel. Güzel, güzel. Ve baskı şimdi tam olarak sürüyor. Bu iyi. Denise.

DENISE: Oh Tanrım!

ADAMUS:  Gerçeklerin gerçeği.

DENISE: Gerçeklerin gerçeği.

ADAMUS: Gerçeklerin gerçeği.

DENISE: O dönemlerde, tüm düşünebildiğim, bazen acının diplerinde olduğunuzda, orada oturup “ Bunu nasıl atlatacağım?” demeniz. Ve içinizden ağlayarak “Bu acıdan nasıl geçeceğim ve ışığı nasıl göreceğim, çünkü onu görmeyi çok istiyorum” demeniz. Ve bu ışığı açabilmek için hangi adımlar gerekliyse onları atmanız ve her ne gelirse gelsin, size her ne gelirse gelsin, ilerlemek için o adımları atmanız. Ve ben tam şimdi, o adımların tadını çıkartıyorum.

ADAMUS:  Bunu sentezleyebilir misin? Basitleştirebilir misin? Stüdyo dinleyenlerinden söylediğin durumda olanlara, nasıl anlatırsın? Daha basit, sadeleştirilmiş olarak nasıl anlatabilirsin? Gerçeklerin gerçeği.

DENISE:  Hala bunu anlamaya çalışıyorum.

ADAMUS: Oh.  Geliyor. Derin bir nefes al. Geliyor. Oh. Burada. Nasıl anlatırsın?

 DENISE:  Olduğun halinle kendini sev ve kendine güven.

ADAMUS: Bomm! Güzel. Teşekkürler. Tamam, şimdi ben size uygun yanıtı, tek yanıtı vermeden önce, bu soruyu oylayalım. Üzgünüm Pete.  Diskalifiye oldun, çünkü… (Güler)

PETE: Ona inanmayın!

ADAMUS: … Makyo! Makyo!  Şuradan başlayalım. Tüm hissedenler içinde, Julie’nin en iyi en iyi yanıtı verdiğini hissedenler, çığlık atıp bağırsınlar. (Dinleyiciler çığlık atar ve alkışlarlar) Ve Alaya için çığlıklar ve bağırışlar.( Çok fazla bağırma, çığlık ve alkışlar) ve Denise ‘e (Bazıları alkışlarlar). Alaya 44 puanla kazandı! Yarışmamız var. Burada süre giden bir yarışmamız var Şambra.

Ve bu arada, gerçeklerin gerçeği için doğru yanıt “Ben Var-ım.” İşte bu kadar bayanlar, baylar. Şambra. Ben Var-ım. Bu özgün gerçek. “Ben Var-ım” bu nedenle “Ben-im”. Başka hiç bir şeyin önemi yok. Bundan sonrası, ya başka bir gerçektir - ama öz gerçek değil- yâda sahtedir. “Ben varım” basit gerçeğinden, tüm gerçekler ve yalanlar gelir. Ben varım. Yuvadan ayrıldığınızda hissettiğiniz budur. Ruh’un(spirit) sevgi dolu rahat yuvasından ayrılıp, karanlığa, tam hiçliğe girdiğinizde, hissedip söylediğiniz şey “Ben varım. Ben O Benim”di.  Başka hiçbir şeyin önemi yok. Bundan daha önemli başka bir gerçek yok. Bunun dışında ki her şey, ya Makyo’ya dönüşür ya da “Ben Varım” gerçeğini sadelikle destekler. Başka hiç bir şeyin önemi yok.

Bunun önemini anlayabiliyor musunuz? “ Ben varım, Bu nedenle, yaratabilirim. Bu nedenle yaşayabilirim. Bu nedenle ol-abilirim. Bu nedenle hissedebilirim. Bu nedenle duyusal olabilirim. Bu nedenle üzüntüm olabilir. Bu nedenle yokluk, bu nedenle bolluk içinde olabilirim. Ben var-ım.” Bunun derinliğini idrak edebiliyor musunuz? “Ben Var-ım.” Bu kadar. Bütün mesele bu. Başka bir felsefe yok, başka kitaplar yok. Her şey, onu ayrıntıları ile açıklamaya çalışan her şey, sadece spiritüel saçmalık ve makyo. “Ben Var-ım”  Bu kadar. Bir an için bunu hissedin.

Sen var-sın David, Edith, hepiniz var-sınız. Elizabeth, sen var-sın. Sadece bir şeyin parçası olarak değil, egemen bir varlık olarak, var-sın. Sen var-sın. Bütün mesele bu. Konuşmanın geri kalanındaki, boyutlar, uzay ve zaman, tanrı kavramı hiçbir şekilde konuşulmamalı. Geçmiş yaşamlarınız, gelecek potansiyelleriniz, hiç birinin “Ben var-ım” dan daha fazla önemi yok.

Özel olan bu. Başka bir şeyin önemi yok. Fiziksel bedeniniz öldüğünde, hala “Ben var-ım.” diyebilirsiniz. Diğer âlemlere yolculuk ettiğinizde söyleyeceğiniz şarkı “Ben var-ım ve bunun farkındayım.” olacak. Bakın, şu anda Dünya’da altı buçuk milyardan fazla insan yaşıyor. Bilinçli olarak var olduklarını kaç tanesi anlıyor acaba? Oh, yaşıyorlar. İşleri güçleri var. Aileleri var. Ama çok, çok az sayıda insan, bir an için durup, hayatlarında yaşadıklarını bir yana koyup, tüm din çöplüğünü bir kenara koyup, tarihlerini ya da her neyse onu bir kenara koyup, şu sade, saf gerçekle bir an durup, derin bir nefes alıp – “Ben varım. Ben O  Ben-im ” diyebiliyor.

 “Ben O Ben-im” in anlamı budur benim sevgili arkadaşlarım. Bunun dışında ki her şey Makyo. Teşekkürler. ( Dinleyiciler, Julie puan almalı derler) Oylayan sizlersiniz, ben değilim. Julie almıştı. Siz yanlış oyladınız. Özür dilerim.

 

~ Soru 5

Bir sonraki ve de son soru. Dünya’da şu anda olan, en büyük değişim nedir?

 LINDA: Bok mu, değişiklik mi (Shit-bok- ve shift-değişim ile kelime oyunu yapar.) (Bazıları kıkırdar)

ADAMUS: Siz seçin. Siz seçin. Dünya’da şu anda olan en büyük değişim nedir? Ve puanlarımızla ne yaptığımıza bakalım. Bayağı hararetli bir yarışma olmuş. Julie, 44 puanı almalıydı, ama siz ona karşı oy kullandınız. (Dinleyiciler arasında bazıları “Hayır, öyle yapmadık.” derler.) Julie’ye 44 puanı verelim.  Onu çizginin altında sağ tarafa yaz!

JULIE: Vaaay!

ADAMUS: Evet, Ooh, yükseldi. Bakın işte bir şeyler için çalışmak zorunda değilsiniz. Dünyada şu anda olan en büyük değişim nedir? Şimdi bu,  yarışma programının/talk şovun her ne derseniz salak şovun son sorusu. Bu son soru. Yanıtlarınızı güzel, kısa ve öz, sıkı ve Şambra’ya - bana değil - yaraşır biçimde verin. En büyük değişim nedir Denise?

DENISE: Kim olduğuma, kim olduğumun varoluşuna uyanmam.

ADAMUS: Hayır, insanlığın gezegensel küresel değişimi, toplu bilinç bu anlamda.

DENISE:  Biz bunu daha bilinçli düzeyde yapıyoruz...

ADAMUS: Güzel.

DENISE: … Ve bunu küresel düzeyde yapıyoruz. İnsanların, Dünya’nın bir ucundan öbür ucuna kadar gerçekten birbirlerini anladıklarını fark ediyorum. .

ADAMUS: Güzel.

DENISE:  Ve sanırım bu inanılmaz bir şey.

ADAMUS: Güzel. Sonra ki. Bu, iki kişilik akşam yemeği –siz ve sizin ruhunuzla(soul)- ve bir Adamus ödülü için. (Alaya isim kartının üstündeki Adamus ödülü gösterir.) Ah, bakın.  Adamus ödülüne rağmen, burada yalnız değilsin.

ALAYA: Şey, ben diğerini de kullanabilirim. Her zaman.

ADAMUS: Güzel, Dünya’da şu anda olan en büyük değişim nedir? Yanıtını alalım.

ALAYA:  Gezegende 22 kristalin uyanışı ve buna erişim izninin olması. Bu kristallerin bilinç ve farkındalığının, bizim erişimimize açılmış olmasıyla birlikte biz, ben kendimi uyandırabilirim ki bu da diğerlerini uyandırır.

ADAMUS: Güzel. Tamam.

JULIE: Şiddet konusunda tam bir değişim var. Gezegene, insanın kendisine, hayvanlara karşı şiddet konusunda kesin bir değişim var. Bunu hissediyorum ve büyük ölçüde de sarsıntı var. Kesinlikle kişisel düzeyde çok büyük değişimler oluyor. Ve çok, çok daha fazla şefkat ve çok daha fazla bağlantı var. Sarsıntılar var ve sonunda biz, böylece ülkeler arası şiddet düzeyleri açısından perdeyi kaldırıyoruz ve savaşlarla…

ADAMUS: Ben sadece…

JULIE: … Evet ve…

ADAMUS: Bunu burada bırakalım.

JULIE: Yani böyle işte.

ADAMUS: Mm hmm. Mm hmm. Güzel. Pete. 

PETE: Soru neydi, bir daha alayım? (Güler)  Ben tam ona odaklamak istiyorum.

ADAMUS:  Kesinlikle. Anlıyorum Pete. Soru, gerçeklerin gerçeği nedir? ( Dinleyiciler     “Hayırrrr! derler”) Pete soru şu;  Bu gezegende şu anda olmakta olan en büyük değişim nedir? Bilinç…

PETE: Anladım.

ADAMUS: … bilinç. Neler oluyor?

PETE: Evet.

ADAMUS: Neler oluyor?

PETE: Ben meseleyi, eski enerjiden yeni enerjiye giriş olarak görüyorum. Dünya’da bu nasıl tezahür ediyor ya da tekmeyi vuruyor, Kuzey Kore gibi, şu herif.

ADAMUS:  Şu herif…(Bazıları kıkırdar)

PETE: Evet. New Jersey fırtınaları…

ADAMUS: Şu küçük herif…

PETE: Bildiğin gibi, tam bir kaos bunu getiriyor. Ama bu bir dalga gibi Dünya’dan geçiyor ve eski enerjileri temizliyor. Ve kişisel olarak bana göre, bu yeni enerji beni burada, Şambra’yla beraber olmaya davet ediyor.

ADAMUS: Güzel. Tamam.  Seni oyluyoruz. Bu son oylama. Bu oylama, hanginizin ruhunuzla iki kişilik akşam yemeğini  –Ben de orada olabilirim- ve bir Adamus ödülünü alacağını belirleyecek. Buradan -sondan- başlayalım. Lütfen oylarınızı, alkışlarınızla, seslerinizle yâda her neyse onunla ifade ettiğinizden emin olun. Birinci Uyanış Yarışmasının kazananını sizler oylayacaksınız.

 Denise’in en iyi yanıtı verdiğini hissedenler. (Bazıları alkışlar) Alaya’nın en iyi yanıtı verdiğini hissedenler kimlermiş bilelim. (Sadece birkaç kişi alkışlar) Biliyorsunuz bu grupta rüşvetin gerçekten iyi çalıştığını anlamıştım. Demek istediğim, beş papelden fazla alamazlar, bilirsiniz, şey için… Güzel, şimdi Julie’ye geliyoruz. (Birkaç kişi homurdanır ve alkışlar) Ve Pete. (Çok kişi alkışlar)

Linda, acaba sence dinleyiciler kimi seçti?

LINDA: Pete!

ADAMUS: Pete! Pete kazandı…

LINDA: Pete!

ADAMUS: Uyanış Yarışmasının…

LINDA: Vay!

ADAMUS: Teşekkür ederim Pete ve hepinize teşekkürler.

LINDA: Vav.

ADAMUS: Linda, diğer Adamus ödülü Pete için. Pete, iki kişilik akşam yemeği - sen ve ruhun için -  McDonald’s. da, arabada. ( Araba içine servisi kastediyor.) (Güler) Katıldığınız için teşekkürler.(Adamus kıkırdamaktadır)

LINDA: Bu ödüllerde bu kadar pinti mi olacaksın? Diğer üçü de bir ödül hak etmiyor mu? Dördü birden?

ADAMUS: Hayır

LINDA: Ohh!

ADAMUS:  Bu ödüllerin önemini gözden kaçırmayalım. Diğerleri de alacaklar, şey, burada yeterince bir şeylerimiz var… (Masanın üstünden bazı Awakening Zone şapkaları alır.)  Awakening Zone’dan.*

*Çn:  Kırmızı Çember’in canlı yayın yapan internet radyosu.

 LINDA:  Hayır, bu özgürlük.

ADAMUS: Bir özgürlük şapkası!  Bir özgürlük şapkası. Evet, özgürlük, kaybedecek bir şeyi kalmamış olmanın diğer adı. Evet, katılımlarınız için teşekkürler. (Dinleyiciler alkışlar) sandalyeleri buradan alabilirsek iyi olur. Sadece iki tanesi bizim için yeterli. Ve bu beni kendi yanıtıma götürüyor. Bu sorunun yanlış yanıtları yok. “Şu anda Dünya’daki en büyük değişim nedir?        “ Böylece,  Üstatla Anlamlı Dakikalar diyeceğimiz Uyanış Şovunun bir sonraki konusuna  geçiyorum..

LINDA: Ohhhh.

ADAMUS: Burası benim görüşümü bildirdiğim bölüm.

 

Enerji

Enerji. Her şeyle birlikte enerji, şu anda Dünya’da ola gelen en büyük değişim. Tarihte daha önce hiçbir zaman olmadığı kadar fazla enerji, insanların kullanımı için ulaşılabilir durumda. Kozmik enerjiden, havadaki serbest enerjiden söz ediyorum. Daha önce hiç olmadığı kadar ulaşılabilir, kullanıma hazır durumda.

Ama insanlar onu almak için kendilerine izin vermiyorlar. İnsanların büyük bir kısmı, enerjinin sınırlı miktarda olduğu inancıyla, hala enerji için savaşıyor, birbirleriyle savaşıyor.

Örneğin, parayı ele alalım. Sınırlı miktarda para olduğuna dair genel bir inanış var. Böyle değil. Aklıma gelmişken, biz Şambra’yla para sisteminin ötesine gideceğiz. Yapacağız. Bu sistemden çıkacağız. Bildiğiniz gibi alışkın olduğunuz para sistemi; cüzdanlarınızda taşıdığınız para olsun ( Linda parayı ister) -o benim, o benim -banka hesap numaraları olsun yâda kartlar tüm para sistemi gidiyor. Biz Şambra olara bunun ötesine gideceğiz.

Bolluk ve enerji için tamamen yeni bir mekanizma var. Eğer paraya bağlandıysanız, para istemine bağlandıysanız, cüzdanınızda ne kadar para olduğuna ya da banka hesaplarınızın peşinde olmaya bağlandıysanız, bu yeni mekanizmayı kaçıracaksınız demektir. Şimdi birçok insan, bolluklarını elde etmelerinde alışmış oldukları biçim nedeniyle bunu kaçıracaklar.

Muazzam miktarda bolluk var. Muazzam miktarda enerji, her biriniz için tam da şimdi hazır durumda. İnsanların çoğu- şu anda Dünya’da olan gerçekten en büyük şeyi -enerjinin kullanıma hazır durumda olduğunu-  başka yere baktıklarından kaçıracaklar. Çok sınırlı terimlerle bakıyorlar. Ve ortaya sunulan her şeyin-gıda, benzin, para, herhangi bir şey- sınırlı olduğuna inanıyorlar. Ve bunu benimsiyorlar.

Eğer duruma bir bakarsanız, gerçekten artık geçerli bir sistem yok Sistem yok. Geçerli para sistemi yok. Uzun zaman önce çöktü. Gerçekten yasal bir enerji sistemi yok. Hepsi biraz maskaralık, biraz da alavere dalavere. İnsanlar inanıyorlar. İnanıyorlar. Birisi piyasa kötü dediği anda inanıveriyorlar. Birisi belli tip bir üründe kıtlık olduğunu yâda dağıtım sıkıntısı ya da başka her hangi bir şey söylediğinde, insanlar ne yapıyorlar? Tarla fareleri gibi peşine düşüyorlar, destekliyorlar ve sonra o gerçek oluyor. Böyle oluyor. Kesinlikle.

Daha önce olmadığı kadar fazla enerji kullanıma hazır durumda. Kendilerini sınırlamayan, kendilerinin buna değer olmadığını hissetmeyen(buna değer olduğunu hisseden), hayatlarına bu enerjiyi getirmek için başkalarını çağırmayan, hiçbir mazeret olmaksızın onu hayatlarına almaya ,kullanmaya hazır olan insanları bekliyor. Hazır, tam şimdi ve burada. Tamam. Ve o kullanılmıyor. Daha önce hiç olmadığı kadar çok enerji.

Geçen ayki Şaud’da, Işıklandırılmış Serbest Dünya Bankasından söz etmiştim. Bu fon, aslında gerçek bir şeye dayanıyor. O sadece boş laf yâda bir söylem değil. Ya da insanlar arasındaki endişeli-stresli güven değil. Ama tam anlamıyla o, sizin isteğiniz üzerine diğer âlemlerden getirilmiş olan enerjidir. Onu istemiştiniz ama diğer âlemlerde tutuyordunuz. “Enerji istiyorum. Daha iyi bir şeyi seçiyorum. Aydınlanmayı seçiyorum. Bu gezegende yükselmiş Üstat gibi yürümeyi seçiyorum ve bunun için gereksineceğim enerjiyi getireyim” dediniz.

Âlemlerden, boyutlardan geçip uzun yoldan geldi. Kozmostan geldi. Bu kristaller vasıtasıyla çekildi ve bu gerçekliğin çok yakınına getirildi. Kristaller bu değere kendileri sahip değiller. Kristaller, gelen muazzam enerjiler için, sadece depolanma odağı ve dağıtım mekanizması. Bu enerjiler buradaydı. Bu gerçekliğe çok çok yakın durumdaydılar. Ama siz, her nedense onları biraz uzakta tuttunuz. Yeterince hazır olmadığınızı düşünerek, eterik âlemlerde muhafaza ettiniz.

Ama bir şey oldu. Buna ne ad verirseniz verin. 21 Aralık’ta, eski çağın bitiminde, sonunda sizin bir parçanız “ Onu getirmek zamanı” dedi. Ve o anda, sadece fiziksel gerçeklikten değil, tüm kozmostan, bu mücevher ve kristallerin kendilerine çekip depoladığı bu enerjiler, aniden açılarak ulaşılabilir hale geldi. Her ne isterseniz onun için ve hayatınız için kullanımınıza açıldı.

Ama benim bundan söz etmeye başlamış olduğum iki ay öncesinden bu yana, genel bir anlayış eksikliği var. Bir kafa karışıklığı ve puslu bir durum var. Hala insanlar, başkalarının kendileri için bir şeyler yapmasını istiyorlar -Özür dilerim Edith- hala yapacakları şeyleri başkalarından istiyorlar. Neden? On tane araban olabilirdi.

Bu söylediklerim kuru söz değil. Tamamen gerçek olmasalardı, hayatınıza getirilebilir ve düşlerinizi gerçekleştirebilir olmasalardı eğer, anlatmazdım.

Geçtiğimiz son bir yâda iki yıl boyunca konuştuklarımızı hatırlayın. Düşlerinizle ilgili çok konuştum. Düşleriniz neler? Özgürlük konusunda çok konuştum. Sizi özgürlüğe ne götürür Özgürlük nedir? Özgürlük için hazır mısınız? Özgürlüğü kabul ediyor musunuz? Bütün bu konuların detaylarının içinden geçtik. Hepsi, bugün için bir hazırlıktı. İşte tam şimdi, daha önce hiç olmadığı kadar çok enerji kullanıma hazır durumda.

Ayrıca, bir dip not olarak -ister şimdi anlayın ya da anlamayın- şimdiye kadar yaşamış olduğunuz herhangi bir yaşamınıza göre en iyi zamanınızdasınız. Tam şimdi, en iyi zamanınızdasınız. Şimdi bazılarınız   “ Yok artık. Gerçekten mi?” diyecek.(Bazıları kıkırdar.) Ama bir an gelecek ve bakıp “ İnanılmaz zamanlardı. Saklambaç oynamanın inanılmaz zamanları. Kendime uyanma izni vermemin inanılmaz zamanları. Bu uyanış ejderine sahip olup, onun beni parçalaması ve benimde direncimin inanılmaz zamanlarıydı. Eski inanç sistemlerini sürdürmenin ve yanılsamalar yaratmanın inanılmaz zamanlarıydı. Uyanışımın dinamiklerinin, direniyor görünmeme rağmen, beni süreçten geçirmesinin inanılmaz zamanları. Artık bana hizmet etmeyen şeylerden sıyrılmamın inanılmaz zamanları. Dönüşümün inanılmaz zamanları” diyeceksiniz.

Tırtılın kelebeğe dönme sürecini ve bunun, bu dönüşümün içinde olduğunu anlıyor musunuz? O paramparça oldu, bütünlüğünden çözüldü ve tırtıl kelebek olmaya gidiyor. “Bu inanılmaz. Acıtıyor, ama inanılmaz. Ne olacağını bilmiyorum, ama vav! Vav! Hiç bir şey bunun gibi değil. “ İşte içinden geçtiğiniz şey bu, izin verin kendinize.

Evet, çoğunu sizin başlatmadığınız, zorluklar ve sorunlara rağmen. Bunlar, diğer insanlarla ilgili. Onlar, toplu bilinçten geliyor. Size ait olmayan, fikirler, duygular, düşünceler alıyorsunuz. Ama buna rağmen, bunlar en inanılmaz zamanlar.

Şimdi, enerjiye geri dönelim. Bu enerjiler kullanıma hazır durumda ve bu büyük ölçüde, biricik bir fenomen olan yoğun uyanış sürecinden geçenlere bağlı durumda. Diğer önemli bir faktör de bu bir paradigma değişimi… bu oldukça klişe duruyor, Cauldre.  Bir…ile gelebilir miydin…….bu, işlerin gidişatında  gerçek ve büyük bir değişiklik.(Güler ve kıkırdar)

Siz, bir şeyler için çalışmaya, mücadele etmeye, çaba harcamaya, alışkınsınız. Ben sizlere amaç ve planlarınızla ilgili olarak daha önce anlattım. Bırakın onları. Bırakın gitsinler. Kendinize aydınlanma hedefi koyamazsınız. Yapamazsınız. Yapamazsınız. Sıradan normal insan şeylerinizin icabına bakıldığından emin olmak için, günlük küçük planlarınız olabilir. Ama aydınlanma böyle olmamalıdır. O, hiçbir şekilde amaç olamaz.

Şeyler için mücadele alışkanlığınız var. Bu, sadece bu yaşamınızda değil, birçok yaşamınızda böyle olmuştu. Ama benim görüşüme göre, bu zor, renksiz bir şey. O her ne olursa olsun, ıstıraplı bir yol tutturmak, işleri yapmanın tuhaf bir yolu.

Şimdi, enerjiyi tutan bu 21 mağaranın açılışı- Şambra bu bir mecaz değil- çok gerçek. Benim anlattığım bu enerjiler, başka biri için değil. Onlar, sizin için. Geçen ay çok karmaşa oldu. Aslında buna bir hayli şaşırdım. İnsanlar ne yapacaklarını bilmiyorlar. Hâlbuki çok kolay. Sizin için-gezegenin geri kalanı için olması gerekmiyor- gerçek bir değişim oluyor. Tobias’ın uzun zaman önce anlattığı bir şey, sizin için oluyor. Ve siz ona direneceksiniz. Onun hakkında çok fazla düşüneceksiniz. Sadece –olmasına izin vermek dışında-  daha fazla acı çekmekten ve mücadele etmekten bezeceğiniz bir noktaya kadar, diğer başka her şeyi yapacaksınız. Ama kavram çok basit.

Bundan böyle, o size geliyor. Gerçekten basit. Bundan böyle, o size gelir.

 

O size gelir

Yıllar önce, Tobias şu örneği vermişti. Bisiklete biniyorsunuz. Sizin işleri yapmanızın tipik yolu, bisiklete binip pedal çevirmeye başlamak. Ve biraz terlemeye başlıyorsunuz, kuvvetle nefes almaya başlıyorsunuz. Arazide bisikleti sürüyorsunuz. Caddeleri, tepeleri, köyleri ya da her ne ise, nehir boyunca geçiyorsunuz. Pedal çeviriyorsunuz, çabalıyorsunuz ve araziyi geçiyorsunuz. İşte bu dualite, bu eski ve artık bu biçimde olmasına gerek yok.

Şimdi, bisiklete binin ve sadece oturun. Pedal çevirmeyin. Hareket etmeyin. Hatta bisikletin dahi bir şey yapması gerekmiyor ve arazi hareket ediyor. Siz, sabitsiniz. Arazi hareket ediyor.

Şimdi bunun hoş tarafı, sizin almak dışında-gerçekten kötü alıcılarsınız- hiçbir şey yapmak zorunda olmamanız. Alma yeteneğiniz, 1-10 arasında bir ölçekte, 5 civarında. Gerçekten böyle. Ve bu eğer böyle olmasaydı- Ben bunu uydurmuyorum ve bunu sizi sadece küçültmek için söylemiyorum.-böyle olmasaydı, bu tartışmayı yapmazdık. Biraz mahcup olunan durumlarda olmazdık-bugün yine insanlar beni deli ediyor- ve bu tartışmaları yapmazdık. Almak konusunda pekiyi sayılmazsınız.

Bu kavram çok, çok, çok gerçek bir kavram. O size gelir. Eski bisiklete yâda yeni bisiklete binin. Bisiklete binin ve sadece arkanıza yaslanın. Hepsi size gelir. Bu lineer değil. Siz bisiklette yalnızca otururken, arazi hareket etmeye başlıyor. Bu artık sizin yola çıkmanız şeklinde olmayacak. Tam olarak en mükemmel olan size gelir. Mükemmel demek; Tanrı onun mükemmel olduğunu düşünüyor anlamına gelmiyor. Aslında Tanrı, gerçekten aldırış etmez. Ya da bu mükemmellik, başka bir varlığa veya başka bir şeye dayanıyor anlamında da değil. Sizin için, sizin tarafınızdan mükemmel.

Kaçınmayın. Söylediklerimden şüphe duymayın. Kaçınmayın. Bırakın olsun. Bırakın, size gelsin.

Bu yeni enerji. Bu aynı zamanda kristal mağaraların çalışma biçimi. Basit olarak onlar, enerjiyi çeker, depolar ve dağıtırlar. Hepsi bu.

Konuştuğumuz şekilde, enerji şimdi geliyor ama siz hala bir şeyler bulmak için bisikleti yola sürüyorsunuz. Ne istersiniz? Tanrı bilir, aydınlanma, mutluluk, neşe, yeni bir araba, ilişki, bir gecelik seks, bilmiyorum. Ama şimdi derin bir nefes alın ve bisiklete binin, o size gelir.

Neye ihtiyacınız varsa, büyük hacimlerde enerji, farklı şeyleri çeşitlilik içinde tezahür ettirecek enerji gelir.

Belki sağlık. Bazılarınız hala sağlık sorunları yaşıyor. Enerji,  bedeni temizlemek için orada. Bolluk. Para. Para sistemini feshedelim çünkü gerçekte bunlar, tamamen yanılsama. Aslında bildiğiniz gibi, kredi kartlarınız, paranız, nakitiniz, her şeyiniz gerçekten yanılsama.

Enerji bolluğunda, yeni bir sistemi çalışacağız. O ……..değil Cauldre. Tamam, Linda gerçekten bunun için münakaşa ediyor. Evet. En sonunda cebine dolarlar koyacak ve oyunu oynayabileceksin. Ama gerçek bolluk,  çok daha fazla saf ve gerçek düzeyde. Çok daha fazla saf.

Böylece, onu bu parasal olmayan düzeyden getireceksiniz. Ve bırakın gelsin ve çokça para yapıp cebinize koyun. Ve para için artık asla kaygı duymak zorunda kalmayacağınız bir noktaya geleceksiniz. Sizden bu noktaya gelmenizi istemiştim. Banka hesaplarınızı dengelemek zorunda değilsiniz ya da bir gömlek beş dolar mı, beş yüz dolar mı diye endişelenmek zorunda değilsiniz. Sorun değil. Bir gömleğe yâda üstünüze yâda herhangi bir şeye ne ödeyeceğiniz, aydınlanma ile ilgili değil. Bu çok eski.

Konuya dönelim. Muazzam miktarda enerji var. Anladınız mı? Bunu anladınız mı? O, yirmi bir mağaranın içinde. Oldukça basit bir şey. Onlar kristal.  Gerçekten çok hoş renkleri var. Kristalleri almaya gitmeyeceksiniz. Onların,  uygun enerjiyi çekmek, depolamak ve dağıtmak için mekanizmaları var. Onlar bunun için buradalar. Onlar çok hoşlar ama… Bu birincisiydi. O, burada. Çalıştığınız başka enerjiler de var ama bu yeni bir şey.

İkincisi, o size gelir. Bu sizin en büyük meydan okumanız olacak. Çoğunuz, hala bu mağara/kristal meselesinde biraz kararsızlık içindesiniz, emin değil gibisiniz. Geçen ay onu size anlattığımda, temel olarak size “Kendiniz için bunu yapın” dedim. Başka birisi değil. Neyi yeniden seçiyorsanız, korkmayın, ama “Arabamı tamir ettirmek için, bir bilgisayar almak ya da başka bir şey almak için, 1.000 Dolara ihtiyacım var”  şeklinde küçük şeylerle sınırlamayın. Böylesi çok küçük olur. Bırakın enerji büyük gelsin.

Çoğunuz hala karışıksınız.“ Onunla ne yapacağımdan emin değilim”  diyorsunuz. Kafanızı kaşıyor, düşünüyorsunuz. “ Şey, onunla faturalarımı öderim“”. Uyanan bir insanın faturaları olmaz. Olmaz. Ciddiyim. Onların faturaları olmaz. Faturalar, borç topluluğudur, enerji açığıdır. Üstat bunlara sahip değildir. Değildir. Onların borcu yoktur. Üstat, sadece öyledir. O, şu önermeye gider. “Ben var-ım” Ben size “ Borçla var-ım       “ dedim mi? Ben size “Salaklıkla var-ım “ dedim mi? Hayır. “Ben var-ım. Ben var-ım“  bütün mesele bu.

Şimdi geldiğimiz yer - O, size gelir- Bu zor olacak, özellikle kitlesel bolluk ve kitlesel enerjiden konuştuğum geçen aydan sonra, bu sert bir şey olacak. Şimdi, ikisini bir araya getirelim ve iyice kafanız karışsın. O size gelir.

Merabh yapacağız. John’dan ara esnasında, on-line dinleyiciler için çaldığı, o hoş ve zarif olan müziği çalmasını isteyeceğim. Ona önceden bir uyarı da bulunmamıştım. Ama hatırlayın, uyanış kibar değildir. Değildir. Sert-acımasız ama eğlencelidir.

 

Kabul Merabh’ı

Şimdi bir Merabh yapacağız. Işıkları söndürelim lütfen. Bu bir Merabh. Bir Merabh, bir bilinç değişimidir. Bu Merabh, size gelmesine izin verebilir misinizle ilgili olduğu için, büyük bir tane. Bugünün Merabh’ında,  size enerji ışınlamaya hazır olan bu 21 kristal mağarayı bir örnek olarak kullanacağız.

(Müzik başlar)

 O, size gelir sevgili arkadaşlarım. Siz ona gitmeyeceksiniz. Geçenlerde, küçük bir grubu alıp bu mağaralara, onları hissetsinler, deneyimlesinler diye götürdüm. Onlara dokunmalarını söyledim. Sadece mağaralardan birinin nasıl bir şey olduğunu hissetmelerini istedim. Bugün biz oraya gitmeyeceğiz. Bugün, onun size gelmesine izin vermekle ilgiliyiz.

Bir parçanız buna direnecek. Çünkü bu sizin gerçeklik sisteminizin, bugüne kadar bildiği bir yol değil. Bir parçanız, doğru yapıp yapamayacağınızı ya da gerçek olup olmadığını merak edecek. Bir parçanız uykuya dalacak, çünkü gerçekten yorgunsunuz.

 Bu Merabh’ta,  enerjilerin şimdi size gelmesine izin vermeyi yapacağız.

Bisiklette sabit oturuyorsunuz. Aklıma gelmişken bu doğal bir şey. Varlığın en doğal halinde şeylerin işleme biçimi. Doğal olmayan şey- çaba göstermek, mücadele etmek, sıkı çalışmak, kendini sınırlamaktır. Doğal yol ise, her şeyin size gelmesine izin vermektir.

Şimdi, derin bir nefes alın… Ve bu ışıklandırılmış Serbest Dünya Bankasının enerjilerini hissedin.

Bunlar sizin enerjileriniz. Onlar sizin için buradalar.

Onlar, sizin için buradalar. Soru şu; siz onları kabul edecek misiniz?

Şimdi, olduğunuz yerde kalın. Bu mağaralara gitmeyin ama olduğunuz yerde kalın. Bir an için kalbinizi hissedin, özünüzü, bugün konuştuğumuz bu şeyi - Ben-im, Ben Varım’ı bir an için,  Ben Var-ım’ı hissedin.

Ben varım.

Bu öz düzeye ilerleyebilirsiniz - Ben varım- ne kadar muhteşem.  Sonra enerjiler size gelir.

Bir şey aradığınızda, etrafta koşuşturduğunuzda, enerjiler gerçekten size gelemez. Ama farkındalık içinde olduğunuzda, güven içinde olduğunuzda-o yerde- enerjiler size gelirler.

(Duraklama)

Ve sevgili arkadaşlarım, muazzam enerjiler var. Bu enerjiler, ilk gelen alır kuralına tabi değiller. Bu, en iyi yanıtı veren sadece 44 puan alır da değil. Enerjiler, hepinizin kullanımına hazır. Kapıda denetçi yok. Değerinizin ne kadar olduğunu belirleyen bir yargıçta yok. Siz, yalnızca siz ve enerjiler.

Ve onlar size geliyorlar. Size geliyorlar. Bu nedenle buradalar. Bunu tam olarak şöyle diyebilirsiniz. Şeylerin size gelmesine ilişkin kalıplarda tam bir değişim olacak. Hala bazı eski yollara atlamak isteyeceksiniz; manipülasyon, kontrol, planlama, aşırı yönetim, sınırlamalar gibi. Bu şekilde yapmak için hala eğilim olacak. Meydan okuma, güzellik size gelmesine izin vermektir.

Zihniniz araya girip şöyle diyecek “ Görelim bakalım. Ne kadar var, orada? Neye benziyor? Ne işe yarıyor?“ Böyle olduğunda derin bir nefes alıp, geriye yaslanıp “Ben-im, Ben varım“ demeniz gerekiyor. Önemli değil…  Hangi araçla, hangi yolla size geleceği yâda ne renk olduğunun önemi yok. O sadece gelir.

Ona engel olabilecek tek bir şey var. O da sizsiniz. Hastalık, yokluk, iğrenme, rahatsızlık, bu gerçeklikte, şimdide var olmamak gibi adı her neyse, bu tür kalıplara alışkınsınız. Bu kalıplara aşinasınız. Gerçek meydan okuma, gelmelerine izin verip vermeyeceğiniz olacak. Tam erişim mi yoksa bir kısmını ya da tamamını durdurup “Şey, her seferinde biraz olsun, daha yeterince değerli değilim mi diyeceksiniz? Bu tamamen size kalmış. Bu sizin oyununuz. Sizin yarışmanız. Sorun değil. Ama bu enerji, tam şimdi burada.

Sizin için burada. Size geliyor. Onu tanımlamaya başlamak isteyeceksiniz. Beyninize baş vurup, onu tanımlamak isteyeceksiniz. Yapmayın, en azından bundan kaçınmaya çabalayın. Sadece bırakın, size gelsin.

“ Bu iyi bir iş anlamına mı geliyor? Piyangoyu kazanmak mı acaba? “ ya da bunun gibi yaklaşımlarla düşünmenin ötesine gidin. Bunun ötesine gider. Ben-im, kabul ediyorum, diyerek saf kalın. “ Ben-im, bu nedenle kabul ediyorum. Sorusuz, sınırsız, kontrolsüz, yönetim sistemi olmadan, kabul ediyorum.

Şeyleri, araştırmaya alışıksınız. Bu değişim de, bunu yapmak zorunda değilsiniz. Oh, bununla ilgili  “Ama, ama, ama… Bir şey yapmam gerek“ diyerek biraz rahatsız hissedeceksiniz. Hayır. Yalnızca bırakın, size gelsin. Sadece bırakın, size gelsin.

(Duraklama)

Bu, zihni alevlendirir. Zihin, “ Şey, hayır, bir şey yapmam gerek.” diye düşünür. Hayır. Siz, sadece derin bir nefes alın, bırakın size gelsin.

Bütün yapmanız gereken bu. Yeni bir araba, yeni bir ev ya da bunun gibi her hangi bir şey bile düşünmek zorunda değilsiniz. O, sadece size gelir. Çok basit olacak. O kadar basit ki, bir dağılma-kopma anında, hemen onu kazanmak için yeterince sıkı çalışmadığınızı düşüneceksiniz. Biraz suçlu hissedeceksiniz. Kendinizin ne kadar verdiğine dair bir şeyleri ölçme yoluna sahip olmak isteyeceksiniz. Yapmayın. Derin bir nefes alın. Bırakın, kısıtlama olmaksızın size gelsin.

Onu çoktan kazandınız bile. Sahipsiniz. İçinden geçtiğiniz tüm bu derslerle onu kazandınız. Ve aklıma gelmişken, şimdi bütün dersleri bitirelim. Tüm dersleri bitirelim. Onu kazandınız- sizin deyiminizle-özeniniz ya da kendinize verdiğiniz taahhütle ve uyanışınızla, onu kazandınız. Bu nedenle, o burada.

Enerjiler, şimdi geliyor. Onlar size geliyor. Çünkü sonunda onları diğer âlemlerden getirdiniz.  Onları siz getirdiniz, ben getirmedim. Işıklandırılmış Serbest Dünya Bankası sizin, benim değil. Bu nedenle onun içinde,  St.Germain adını görmüyorsunuz. O sizin. Onu buraya, siz getirdiniz. Sonunda, bu enerjileri diğer âlemlerde tutan engelleri aştınız. Sonunda “Almak zamanı       “ dediniz. Bu nedenle onlar, bu mağaralara getirildiler, bu güzel kristallere depolandılar, benzerlerini daha önce hiç görmediğiniz bu kristallere depolandılar ve şimdi dağıtıma hazırlar. Sizin için hazırlar.

Size gelmelerine, izin verebilir misiniz? Onu araştırmaya başlamayın. Size kolaylıkla, zarafetle gelmesine izin verebilir misiniz?

Derin bir nefes alın. O gelir. O gelir.

Bir faturayı ödemek gibi düşünmeyin. Küçük insan ihtiyaçları açısından düşünmeyin. Bırakın, enerji aksın. Onunla savaşmayın. Doğru mu, yanlış mı yapıyorum diye meraklanmayın. Yalnızca size gelsin diye, bırakın. Bu kadar basit.

“Ben var-ım. Bu nedenle, enerjiler burada. ” Bu kadar basit. “ Ben-im, bu nedenle, öyledir.” Bu kadar basit..

Benim sevgili, sevgili, sevgili Şambra’m,. Bazen nasıl becerebildiğinizi merak ediyorum. Düşlediğiniz gerçeklik içinde oynamakta olduğunuz dünya,  zaman zaman çok renksiz, çok gri, çok sert. Bedeninizin bile hala ayakta olması, zaman zaman inanılmaz geliyor. Mücadele ediyorsunuz, bir yerlerde aramaya çabalıyorsunuz. Şimdi sadece bırakın, o size gelsin. İzin verin, size gelsin.

Evren, kozmos, bu enerjilerle dolu. Onlar, kesinlikle bu enerjilerle dolu. Bu enerjiler buraya, sizin tutkunuzla, sizin kendinizi bilme tutkunuzla, içinizdeki tanrıyı bilme tutkunuzla,-şöyle de diyebileceğiniz gibi- yuvaya dönüş için,  sizin tarafınızdan buraya getirildi, buradalar. Ama yuvanın size geldiğini, görüyorsunuz.  Evet. Yuva size geliyor. O, size geliyor. Sizin yuvada olma, yuvayı bilme isteğinizle, tutkunuzla yarattığınız böylesine bir enerji bolluğu var, diyebilirsiniz. Bu nedenle, bu enerjiler, şimdi bu 21 kristal mağaraya geldiler. Bu peri masalı değil. Bu, çok gerçek. Sonunda onları sizden uzak tutan görünmez tavanı yıkma izni verdiğiniz için, onlar şimdi buradalar.

Şimdi size bir kez daha soruyorum. Bunların size, hayatınıza gelmesine izin verebilir misiniz? Sınırsızca. Kurallar yok. Kılavuzlar yok. Hissedin, lütfen hissedin. O size geliyor, sizi dolduruyor, hayatınızı dolduruyor. Sizi dolduruyor. İzin verin, o size gelsin.

(Duraklama)

Size akıyor…

Size akıyor…

(Duraklama)

Derin bir nefes alın. Şunu bir an için düşünmeniz isteyeceğim. Zarafet nedir? Nedir zarafet? Bugün, küçük yarışmamızı oynadık, Şambra’dan bir sürü farklı şeyle ilgili, birçok yanıt aldık. Şimdi size soruyorum, zarafet nedir? Güzel sözcük. Sanırım, şu kibar sözcüklerden biri olmalı. Kötü bir sözcük değil. Eğer burada, yarışmacılardan biri olarak bulunsaydınız, zarafet hakkında yanıtınız ne olur du? Zarafet. Size, benim yanıtımı söyleyeyim. Zarafet,  alma yeteneğidir. Nokta. Zarafetin tanımı budur. Bir üstat, enerjilerin ona hizmet etmesine izin verir. Bu zarafettir. Ne kadar ya da ne zaman olacağını sormazsınız.,. “ Onu hak ettim mi? Başka ihtiyacı olan var mı?“ sorularını sormazsınız, Hayır. Bu sorular, zarafet yokluğudur.

Zarafet… Zarafet, enerjileri sorgulamadan, şüphe etmeden kabul etmektir. Zarafet. Bir Üstat, enerjilerin ona hizmet etmesine sorgulamaksızın izin verir. Sorgulamaksızın. Nokta.  Zarafet budur.  Saf, basit, güzel. Bu enerjiler buradalar. Onlar, eğer izin verirseniz size geldiler. Eğer, şovu, oyunu, yanılsamayı durdurursanız, size gelirler. Eğer, zarafet içindeyseniz, size gelirler.

Şimdi, soru şu: Siz kabul edebilir misiniz? “ Kabul eder misiniz? Sormadan alır mısınız? Neden ben bir sürü soru duyuyorum? Zarafet kabul etmektir. Tamam. İşte budur.

Derin bir nefes alalım. Işıkları yakalım

Bir sonra ki toplantımızda, bu enerjileri tartışmaya devam edeceğiz. Onların size nasıl geleceğini daha çok konuşacağız. Önümüzdeki ay, enerjilerin size gelmesi için, yeni bir gerçekliğin size gelmesine izin vermeniz için, kabul etmeniz,  onun içinde zarafetle bulunmanız için çok fazla fırsatınız olacak,

Böylece, derin bir nefes alalım.

Şimdi, Adamus Saint-Germain’in başrolünde olduğu, yarışma programımıza geri dönelim. Bugün, bu yarışmayı oynamamızın nedeni, bütün bunları toparlamaktı sevgili arkadaşlarım. Eğer, hayatınız bir yarışma programıysa, bir talk şovsa, onu hala dinlemek ister miydiniz? (Bazıları güler.) Muhtemelen hayır. Öyleyse lütfen oyunu değiştirin, şovu değiştirin.

Bu Şambra toplantımızı sonuçlandırmak için güzel derin bir nefes alalım. Yaratımda her şeyin yolunda olduğunu bilmenin zarafetiyle, derin bir nefes alın. Teşekkür ederim.

Adamus, binadan ayrıldı. Net olarak. Teşekkürler.( Dinleyiciler alkışlar)