• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/kirmizicember/
                                       BAĞIŞBAĞIŞ
        
    

ŞAUD 5: “Keşif 5”

ŞAUD 5: “Keşif 5”

Geoffrey Hoppe kanallığıyla, ADAMUS kanallığı.

11 Ocak 2014 tarihinde Kırmızı Çembere sunulmuştur.

www.crimsoncircle.com            www.kirmizicember.com

 

Ben o benim, Adamus Saint-Germain. Ama bunu zaten biliyorsunuz. Ah! O kadarrrr iyi biliyorsunuz ki, bildiğinizi bile bilmiyorsunuz. Muazzam derecede biliyorsunuz.

Burada, bu Şaud’da Keşif Dizisindeyiz. Ve bu Şaud, zaten bildiğinizi keşfetmekle ilgili. Ah! Bilmediğinizi düşündüğünüz şeyleri arıyordunuz ama bu zaten bildiğiniz şeylerle ilgili.

Bunun için derin bir nefes alalım. O, zaten burada olduğu için. O zaten burada.  Hım.

Ah. Gerçekten çok hoşuma giden – öhö öhö – bir kaç müzik introsundan birisi de Safe and Sound* dur.  Çünkü öğreneceğiniz şey başarıldı ve bu inanılmaz bir şey. Heh,- bu müthiş bir şey- müthiş, fazlasıyla kullanılmış, eskimiş bir sözcük ama. Mükemmel oldu. Tamamen başarıldı. Her şey bir araya geliyor ve hiç bir sorun yok. Ah!  Şu anda, hemen bitirebiliriz.

*“Safe and Sound”  Capital Cities in “A Tidal Wave of Mysteries.”albümünden

2014

Ama bitirmeden önce size sorayım: on buçuk gündür, bazılarınız için on bir gündür 2014 deyiz. Şimdiye kadar nasıl geçti? Vili, tahtaya yazarmısın? Sevgili Linda mikrofon. On gün. Bu geçen on günü nasıl özetlersiniz?

Oh! Zaten hissedebiliyorum. Bunu bana yönlendirmeyin. (Adamus biraz kıkırdar) Bazılarınızın zorlukları, güçlükleri oldu. Fakat Pete, senin için nasıl geçti?

PETE: Doğrusunu söylemem gerekirse çok heyecanlı.

ADAMUS: Evet. Evet. Bana bir şey söyle ama doğru olsun lütfen?

PETE: Evet, bazen. Evet.

ADAMUS: Öyle olsaydı, bilmez miydim? Evet.

PETE: Çünkü henüz tam olarak yükselmedim.

ADAMUS: Evet.(Adamus kıkırdar)

PETE: Tamam.

ADAMUS: Ne?

PETE: Tam olarak yükselm-...şey, tam olarak yükseldim. Haklısın. 

ADAMUS: Burada biraz şüphe var.

PETE: Evet, biraz şüphe. Doğru.

ADAMUS: Evet, bugün onu ortadan kaldıracağız.

PETE: Evet.

ADAMUS: Güzel. Güzel.

PETE: Hala bilmediğim, sadece bir kaç şey daha var.

ADAMUS: Peki, yılın bu on günü senin için nasıl geçti?

PETE:  Çok iyi. Evet. Şu Meleklerin Yolculuğunu okuyordum. Acayip uçurdu beni. Yedi kez okudum ve her defasında müthişti!

ADAMUS: Evet. Bunu kameraya ve yayını dinleyen milyonlara bir kez daha söyler misin. (Adamus kıkırdar)

PETE:  Peki. Meleklerin Yolculuğu. İncil’den daha iyi.

ADAMUS: Ah. Yeni yıl için bir numarada.

PETE:  Evet!

ADAMUS: Kendini terfi ettir. Evet, evet! (Kıkırdarlar)  Ya da bırak bunu başkaları senin için yapsın. Güzel. Evet, mükemmel bir kitap.

PETE: Mım hımm.

ADAMUS: Kesinlikle öyle. İnişler, çıkışlar? Kıvranışlar, alt-üst olmalar?

PETE:  Evet. Bilgisayarda kötü bir virüs vardı ama şimdi temizlendi.

ADAMUS: Oh, bedenini kastettiğini düşünmüştüm.

PETE:  Hayır,  hayır.

ADAMUS: Oh. Emin misin?

PETE: Oh evet! Evet.

ADAMUS: Tamam güzel. Bedeninde virüs yok. Yoksa kontrol ettirmek zorunda kalırdın.

PETE: Hayır, hayır. Bu iyi bir beden. Evet.

ADAMUS: Bilgisayarında virüs olması ne anlama geliyor? Temizlemek zorunda mı kaldın?

PETE: Ehhh, biraz güçlük.

ADAMUS: İnternette porno izlemeyi bırak. İşte anlamı bu.( Güler. Birisi de; ya da Eş-arkadaş bulma siteleri " der)

ADAMUS: Ya da partner siteleri, evet.

PETE: Ya da teslimat siteleri.

ADAMUS: Ya da teslimat siteleri.

PETE: Evet.

ADAMUS: Evet. Güzel.

PETE: Tamam.

ADAMUS: Teşekkür ederim. Peki, bunu nasıl toparlayacaksın- virüs?

LINDA: Virüs.

PETE: Virüs.

ADAMUS: Bir virüsün vardı.

PETE: Evet.

ADAMUS: 2014. Oh güzel. Temizlendi.

PETE: Evet. İcabına baktım.

ADAMUS: Evet güzel. Teşekkür ederim.

LINDA: Teşekkür ederim.

ADAMUS: Virüs.

Sonra ki. Sadece bir kaç gündür 2014'deyiz.

LINDA: Haydi küçük hanım.

SHAUMBRA 1 (Genç kız): İyi, sanırım. Yani…

ADAMUS: Kullandığınız sözcüklerden biri de -iyi-. Bu cehennem olası -iyi- de ne demek? ( Genç kız kıkırdar) Sorun mu var?

SHAUMBRA 1: Hayır.

ADAMUS: Hayır. Heyecanlı bir şey?

SHAUMBRA 1:Gün be gün yaşamak yani.

ADAMUS: Evet. Şimdiye kadar geçirdiğin en iyi günün nasıldı?

SHAUMBRA 1: Mımmm, bilebilmek…

ADAMUS: Burada olmak. Senin yerine yanıtlayacağım. Tam da burada olmak! İşte en iyi gün. Daha iyisi olamaz değil mi? (Kıkırdarlar)

SHAUMBRA 1: Tamam. Evet.

ADAMUS: Senin yerine yanıt verdiğim için kusura bakma. Evet. Bu yıl için başka bir şey var mı? Annen sana karşı nazik miydi?

SHAUMBRA 1: Kesinlikle… (Gülerler)

LINDA: Oooh!

ADAMUS: Sen, annene karşı nazik miydin demek istedim, tamam mı?

SHAUMBRA 1: Evet.

ADAMUS: Mım. Evet. Bu on gün için de, dikkati çeken başka bir şey var mı?

SHAUMBRA 1: Hımm. Pek yok. Ben..... gerçekten kim olduğumu bilmemden dolayı çok heyecanlandım.

ADAMUS: Bu heyecanlı bir şey.

SHAUMBRA 1: Evet.

ADAMUS: Kesinlikle. Bebeklerin ağzından, bilgelik sözcükleri. Güzel sevgili bebekler. Teşekkürler.

SHAUMBRA 1: Teşekkür ederim.

ADAMUS: Teşekkür ederim.

LINDA: Teşekkür ederim.

ADAMUS: 2014.  Bonnie sen de neler oldu? Hım.

BONNIE: Hım.

ADAMUS: Hımm.

BONNIE: Şey, Ben küçük bir kaza geçirdim.

ADAMUS: Mım hımm. Küçük.

BONNIE: Küçük bir kaza.

ADAMUS: Evet.

BONNIE: Yeni deneyim.

ADAMUS: Nasıl oldu? Tüm ayrıntılarına girme ama bir kazaya neden olmak için ne yaptın?

BONNIE: Yapmamam gereken bir şeydi, ama…

ADAMUS: Evet, genellikle böyle bir şey buna neden olur!

BONNIE: Uzanmak. Çok yükseğe uzanmak.

ADAMUS: Çok yükseğe uzanmak.

LINDA: Ohhhh.

ADAMUS: İlginç. Sonra ne oldu?

BONNIE: Düştüm.

ADAMUS: Evet. Altından bir şey mi kaydı?

BONNIE: Evet, bu şey, tutunduğum raf.

ADAMUS: Seni yere mi attı?

BONNIE: Hayır.

ADAMUS: Keşke atsaydı. (Bonnie’nin nefesi kesilir) Hayır, çok fazla enerji akıttın. Oh, hayır! Bu iyi bir şey! (Adamus kıkırdar) Evet ve şimdi yeniden denemek zorunda kalabiliriz. (Güler ve bazı dinleyiciler  “Ohhh!”der)

LINDA: Oooo!

ADAMUS: Oh, sorun değil!

LINDA: O oooo!

ADAMUS: Peki, şimdi nasıl hissediyorsun?

BONNIE: İyiyim.

ADAMUS: Kendine kızgın mısın?

BONNIE: Evet. Çok…

ADAMUS: Kesinlikle.

BONNIE: …çok utandım.  

ADAMUS: Neden?  Neden utandığını anlamıyorum. Aklımdayken, bütün bunlar olurken ben de orada duruyordum.

BONNIE: (Kıkırdayarak) Orada mıydın?!

ADAMUS: Evet. Ben uzanmaya çalıştım ama elim senin tam içinden geçip gitti.

BONNIE: Hah hah! (Kıkırdar)

ADAMUS: Kendine niye kızdın?

BONNIE: Hımm, Şey, kendimi bu berbat duruma soktuğum için. Karmaşanın içindeydim ve bardaklarım kırılmıştı. Ve bu... Bunu ben kendim yaptım.

 ADAMUS: Neden?

BONNIE: (Kıkırdar) Nasıl bilebilirdim ki?!

ADAMUS (Ve dinleyiciler): Ohhhhh.

LINDA: Ohhh!  “Bilmiyorum ” demedi. “Nasıl bilebilirdim!” dedi.

ADAMUS: Bu tam isabet… Dinleyiciler? Kalsın mı?  Yoksa gönderecek misiniz? Bırakın… (Dinleyiciler “Kalsın” der) Tamam Bonnie, seni seviyorlar.

BONNIE: Oh teşekkürler. Teşekkürler.

ADAMUS: Sen kendini sevmemiş olsan bile, onlar seni seviyorlar. Evet. Neden?  (Fısıldar) Bir şey uydur! (Bazıları güler)  Burada duracağım. Her şeyi durduralım.

Yapacak başka bir şey bilmiyorsanız, yalandan yapın (-mış gibi yapın) Gerçekten. Bunlar Üstatlık sözleridir. Kesinlikle Üstatlıktır. Ne söyleyeceğinizden, ne düşüneceğinizden, ne yapacağınızdan, nasıl hareket edeceğinizden emin değilseniz; -mış gibi yapın. Çünkü yalandan yapmak (-mış gibi yapmak) diye bir şey yoktur. Çünkü içinizden gelen bir şeyi yapıyorsunuzdur. Ama “ Şey, bilmiyorum. Ne yapacağımdan emin değilim” haline girerseniz, enerjiniz sıkışıp kalır. Sönersiniz. “Mış” gibi yapın. Bir şey uydurun. Bana yalan söyleyin çünkü aslında söyleyemezsiniz.

BONNIE:  Evet, bu bana yeni bir çift bardak almam ve yedekleme yapmam için yardımcı oldu.

ADAMUS: Kesinlikle. Kesinlikle. Evet. Belki biraz daha fazla içgörü uyandıran bir şey? (Bazıları kıkırdar)

BONNIE: Bana, uydurabileceğimi söyledin.( Bonnie kıkırdar ve Adamus kıkırdar.)

ADAMUS: Bonnie, bu çok basit ve bu hepiniz için çok basit. Düşleriniz için, olan şeyler için, yalnızca derin bir nefes alın. Aptallaşın, gerçekten çok basit olun, zihinsel olmaya çabalamayın. Gerçekten basit. Ulaşmaya çalışıyordun ve düştün. Bugün daha sonra, bütün bunların neyle ilgili olduğunu anlayacaksınız. Ulaşmaya çalışıyordun. Düştün. Bir korku var. “Ulaşırsam ne olur? Oh! Düşeceğim. Kahrolası bardaklarımı kıracağım, yüzüm biraz yaralanacak. Aklıma gelmişken yüzünüz iyileşir. Tamamdır! Tamamdır.

Ne yapmak lazım?  Şu ata yine binin. Tekrar uzanın. Düşseniz ne olur ki. Yeni bir çift bardak alırsınız. Çünkü sonunda;  “Tüm şu düşmekle ilgili şeyler gerçekten çok aptalca ve ben ulaşacağım, uçacağım.”  diyeceksiniz. Bu kadar basit. Bu kadar basit.

BONNIE: Teşekkürler. Bu güzeldi.

ADAMUS: Güzel değil miydi?

BONNIE: Hayır güzeldi! Teşekkür ederim.

ADAMUS: Evet. Evet. Gelecek sefer bana yalan söyle. Bir şey uydur ve enerjiyi hareket ettirelim.

BONNIE: Peki.

ADAMUS: Güzel. Teşekkür ederim.

Sonraki. Oh, bu çok önemli bir nokta. 2014 için araçlarının, birinci sayfasına koymanız gereken şeylerden biri. Ne yapacağınız ya da ne söyleyeceğinizden emin değilseniz; eminmiş gibi yapın, söyleyin. (Birisi “ Yapana kadar!” der)  Yapana kadar -öyleymiş gibi yapın. “ Ulaş ve uç” ( Vili'ye). Güzel. Altına şöyle yazın. “Ulaştı ve düştü” ama bu bir daha olmayacak. Göreceksiniz.  

VILI: Sadece “Düştüm” mü diyeyim?

ADAMUS: Eh, “Ulaştı ve düştü”  parantez içinde. Evet. Güzel. Sonra ki.

ELIZABETH: Ben.

ADAMUS: Merhaba.

ELIZABETH: Merhaba. 2014’ün, aslında 2013'ün sonundan başlayarak, sevgi ile güvenin değerini ya da ortaklığını anladım. Bu yanlış sözcüktü. "Ortaklık" değil. Ama onlar bir ve aynı. Şöyle; çok, çok yıllar önce, doğuda bir meditasyon merkezindeydim - Affet beni, Namaste- ve orada güzel vakit geçirmiştim. Şahane bir yıl olmuştu. Ama benim anladığım, benim bildiğim -düşündüğüm değil-  bildiğim Tanrı, benim eksik olmamı istemiyordu ve ben bunu biliyordum.

ADAMUS: Mım hımm.

ELIZABETH: Her zaman bir şeyler yaratıyordum ve yarattığımın uzun süredir bilincindeydim. Anlıyorsun işte, bu muhteşem bilgileri işittim. Ondan sonra da zamanla ben bunun ( Yukarıyı işaret ederek) benim eksik olmamı istemeyen Tanrı olduğunu öğrenmeye başladım.

ADAMUS: Evet. Evet.

ELIZABETH: İşte büyük fark burada.

ADAMUS: Evet.

ELIZABETH: Böylece Tanrı’ya güvendim. Kim tanrıya güvenmez ki? ! O bizi sever, biz de onu severiz. Tabii, o açıkça ortada görünmüyor.( Kıkırdar ve bazı dinleyiciler güler)

ADAMUS: Hayır, bundan bahsetmeyi unuttular.

ELIZABETH: Böylece, artık bu  anlamadığım bir şey.!

ADAMUS: Evet.

ELIZABETH: Böylece, ben kendi yolculuğumda - bütün bu müthiş deneyimlerle -  işin içinden çıkabilmek için kendime güvenmeyi adım adım öğrendim. Bu adama (Yukarıyı işaret ederek) bu adamdan (Kendi kalbini işaret ederek) daha fazla güvendiğimi fark ettim

ADAMUS: Bu adamla hiç karşılaştın mı?

ELIZABETH: Bu ilginç bir soru Adamus.

ADAMUS: Evet.

ELIZABETH: Anladığım- evet, buna yanıt vereceğim- o bendim, o zamanlarda da.

ADAMUS: Evet. Bir adam gibi giyinmiş.

ELIZABETH: Bir adam gibi giyinmiş.

ADAMUS: Evet. Tanrı karşı cins kıyafetleri giymekten hoşlanır.

ELIZABETH: Benim her şeye sahip olmamı ve istediğim her şeyi vermeyi istiyor.

ADAMUS: Evet.

ELIZABETH: İroni burada.

ADAMUS: Evet!

ELIZABETH: Bunu anlıyorum ama açıkça değil. Bunun ben olduğumu, zihinsel olarak açıkça anlıyorum.

ADAMUS: Evet. Biz şimdi bununla nereye varıyoruz?

 ELIZABETH: “ Elizabeth seni seviyorum.”  ile beraberiz. Evet, neredeyse tamamen onunlayız. “Elizabeth seni seviyorum! (Kıkırdayarak) Sana güveniyorum, Elizabeth!”

ADAMUS: Evet.

ELIZABETH: Ve eğer sessiz ve merkezimde kalabilirsem, benim için inanılmaz şeyler olabiliyor.

ADAMUS: Evet.

ELIZABETH: Ama bana büyüleyici gelen şeyse, sevgi ve güvenin eskiden benim için başka biçimde olmasıydı. Oysa şimdi aynı ben, sevgi ve güveni bu kadar derinlikte bulmaya çabalıyorum.

ADAMUS: Mükemmel. Ve Tanrı bireyselleşiyor." 0" dışarıda değil.

ELIZABETH: Doğru.

ADAMUS: Biliyorsunuz, Tanrı evrimleşti. Daha önce söz ettiğim gibi, Atlantis'de Tanrı bilinci yoktu. Onun için bir sözcük yoktu, tartışılmazdı, kiliseler yoktu. O, bilinçte dahi değildi. Bütünüyle bilinmezdi. Çok, çok daha sonraları, tanrı kavramı birçok varlığa atfedilinceye kadar da bilinmiyordu. Yüksek güçlerin yâda kuvvetlerin varlıkları; hava tanrısı, güneş tanrısı, yeryüzü tanrısı… Ve sonra hepsi bir tek tanrıya indirgendi ama dışarıda bir yere - kendinin dışında bir yere,  bir adam olarak koyuldu. Ama şimdi, bir kaç kişinin, çok fazla değil ama bir kaç kişinin, tanrının her zaman tam burada olduğunu anlamaya başladıkları bir çağdayız. Evet.

ELIZABETH: Evet.

ADAMUS: Ve o ; ilahilik, öz-ruh, sevgi, şefkat ve kabulle doludur. Kendisinin insan olarak ifadesinde; bolluk, neşe ve her şeye sahip olarak kendini sever. Ama insan, bunları seçmediği bir çeşit aldırmazlık hali içindedir. 

ELIZABETH: Doğru.

ADAMUS: Çünkü ruh için  (soul)  bu sadece büyük bir deneyimdir. Gerçekten ölüm yoktur. Sonlanma yoktur. Sadece büyük kozmik bir “Vayy.” dır. Bakın, insan aldırış eder. İnsan, bütün bunların içine girer, kendini kaptırır.

ELIZABETH: Doğru.

ADAMUS: Ama bir düşünün, orada olan bu ruh (soul), bu Tanrı, şimdi yavaşça bu durumu değiştiriyor ve “ Şimdi, dansı beraber yapalım.” diyor. Evet. Siz önderlik ediyorsunuz. (Adamus kıkırdar)

ELIZABETH: Hazırım.

ADAMUS: Güzel. Kesinlikle. Teşekkür ederim.

Öyleyse, bunu nasıl toparlayalım? Bütünlenme. Bunun için hangi sözcüğü kullanıyorsunuz?

ELIZABETH: Ben bütünlenmeyi düşünüyordum…

ADAMUS: Bütünlenme.

ELIZABETH: … Tanrı özüyle belki de.

ADAMUS: Tanrı özü. Evet.

ELIZABETH: Bu sözcüğü kullanabilirsiniz.

ADAMUS: “Ben-im” nasıl?

ELIZABETH: Ben o ben-im. Teşekkür ederim.

ADAMUS: Bunu seviyorum. Vavv.

VILI: “Ben o benim?”

ADAMUS: Ben o benim. Evet.

MICHELLE: 2014! Oley!

ADAMUS: Oley! Oley! Birçok değişiklik.

MICHELLE: Değişiklik, kavrayış ve bırakmaya izin verme- maddi şeyler gibi. Korkuyu bırakmaya izin verme.

ADAMUS: Evet. Duygusal olarak, enerji olarak nasıldı?

MICHELLE: İç boşaltıcı.

ADAMUS: Evet. Neden?

MICHELLE: Bilinmeyen.

ADAMUS: İşte bu.

MICHELLE: Herkes 2014 hakkında konuşuyor. 2014 ile ilgili sürüp giden çok fazla negatiflik var.

ADAMUS: Evet!

MICHELLE: Evet, gelecek hafta sonunda ne olacağını görmeyi dört gözle bekliyorum ( ProGnost programını kastederek ).

ADAMUS: Evet. Güzel. Oh, çok fazla negatiflik. (Bazıları kıkırdar) Ama aynı zamanda “Dünyada neler oluyor? Oh, dünyada neler oluyor?” ’un bakış açısıyla. Kesinlikle öyle. Evet. Güzel. İyi hamleler yapacaksınız.

MICHELLE: Teşekkür ederim.

ADAMUS: Ve tekrar hamle yapın.( Bir kaç kişi kıkırdar ) Evet.

LULU: Merhaba. Ben, bu huzur alanındayım. Çok huzurlu ve kendimi, kendimin içinde hissedebiliyorum. Kendi içimde kendimi kucaklıyorum gibi… anlatması zor. Sadece içimde hissediyorum. Ve sonra gece yarısı 3’de uyanıyorum ve kâbuslar içindeyim. Arkadaşlarım, ailem ise çapraz ateş yapıyor.

 ADAMUS: Mım hımm. Bakalım,( Vili'ye ) bunların bazılarını not edebilir miyiz?  Bakalım, önce biz sadece " Harekete geçmek ve salıvermek" yi not edelim.  Harekete geçmek ve salıvermek. Evet. Şimdi burada, huzurluluk hissi var ama bununla birlikte kâbuslar da var.

LULU: Kâbuslar.

ADAMUS:  Burada ne olup bitiyor? Ve neden?

LULU:  Fakat ben hatta…   ve sonra bunların bana ait olmadığını düşünüyorum çünkü bunları bir başkasının bilincinden alıyorum. Çünkü yani…

ADAMUS: Yani, onların  seninle ilgili kâbusları mı var?

LULU: …Hiç böyle düşünmemiştim. Evet, ben seri katilim.(Kıkırdarlar) Evet ama merkezde- merkezde olmam lazım. Hayır, mecburum. Merkezde olmayı seçiyorum.

ADAMUS: Evet.

LULU: Çünkü…

ADAMUS: Hissetmeye karşı düşünme ne durumda?

LULU:  Daha arttı…

ADAMUS: Düşünme mi arttı?

LULU: Önceki yıla göre daha arttı.

ADAMUS: Neden?

LULU: Evet. Çünkü belki de  de aile fertleri arasında ve diğer birçok şeyde  olanlar nedeniyle böyle oldu ya da başka birçok şey de söylenebilir. Komik geliyor, ama erkek kardeşim Eylül’de vefat etti. Bir yakın arkadaşımızda- doğum günleri de tam da aynı gündü- Eylül’ün 26’sında vefat etti. Sayılarla oynamaya başladım ve aynı sayıları buldum. Ve sonra öldükleri gün, yine aynı gündü.

ADAMUS: Mım hımm.

LULU: Ve… Etrafımda olmak zorunda…

ADAMUS: Sana bir… Sana bir araç vereyim mi?

LULU: Tabii.

ADAMUS: …hepiniz için bu yıl için bir araç? Bir anlamı olmayacak. Kesinlikle hiç bir şeyin anlamı olmayacak. Rüyalarınız olsun, dünyada olan biten olsun, düşünceleriniz ya da herhangi bir şey bir anlam ifade etmeyecek. Öyleyse, şimdiden bırakalım gitsin.

LULU: Bırakalım.

ADAMUS: Bir anlam verme çabasını bırakalım.

LULU: Doğru.

ADAMUS:  Burada keşfedeceğiniz şey, en sonunda düşünme bir parça, biraz yavaşlayacak. Ama gerçek yanıt,  gerçek bilme ortaya çıkmaya başlayacak. Ama bunu yapması zordur çünkü siz onun hakkında düşünmek istersiniz, analiz etmek istersiniz, incelemek istersiniz, sayılar eşleşiyor mu diye bulmak ya da bunun gibi şeyler istersiniz. Bunlar geçersizdir. Fark etmez. Bu muazzam dikkat bir dağılmasıdır. Sizi yoldan çıkarır. Sizi yorar. Bırakın bunu. Bir anlam çıkaramayacaksınız, onun için şimdiden çabalamayı bırakın.

LULU: Evet. Evet. Öyle.

ADAMUS: Güzel. Teşekkür ederim.

LULU: Teşekkür ederim.

ADAMUS: (Vili'ye) Öyleyse, dram vardı diyebilirim. Güzel. İki kişi daha.

TAR (Kadın): Adamus, bir dakika önce söylediğin sözcüğün, benim söylemek istediğim sözcük olduğunu anladım. Bakış açısı.

ADAMUS: Evet.

TAR: Nasıl olduğunu bilmiyorum. Bir olay olmadı. Ama yılın ikinci ya da üçüncü kısımlarında ya da  o civarda, birdenbire bir sürü param oldu.

ADAMUS: Hım!

TAR: Bir kaç ay önce buraya taşındığımda, maaşımda bir kesinti oldu. Ben öğretmenim ve bilirsin, ikinci, üçüncü hafta hepsi bitti. Kira, araba, ıvır zıvır. Ve hayatımı nasıl sürdürecektim. Yani sadece kalan yüz dolarla! Yapabilir miydim, bilmiyordum. Banka hesabımdan çekmek durumundaydım ve bunu yapmaktan nefret ediyorum. Bu berbat yoksunluk hissine sahibim ve bununla ne yapacağımı bilmiyorum.

ADAMUS: Mım hımm.

TAR: Ne oldu bilmiyorum. Aynı miktarda paraydı ve ben, “Hey, tamam. Bu bayağı çok para.” diyordum.

ADAMUS: Evet.

TAR: Ve son hafta, bu miktar 40-50 dolara kadar düştü.

ADAMUS: Farkı yaratan neydi sence? Ya da farkı neyin yaptığını hissediyorsun?

TAR: (Duraklayarak) Benim bakış açım. Bilemiyorum, söylediğim gibi. Sanki bunu düşünüyordum, bunu hissediyordum. Sadece...

ADAMUS: Neye bakış açın?

TAR: (Tekrar duraklayarak) İstemeye karşın ihtiyaç.

ADAMUS: Oradaydı.

TAR:  Yeterli olan.

ADAMUS: Mım hımm.

TAR: Ehhh.

ADAMUS: Hayata karşı olan bakış açına ne oldu? Sadece hayata? Ve bir şey değişti. Anlıyorsun, değişimlerden ve eylemlerden geçtin ve bir şey değişti. İçinde bir şey  “Ah! Biliyorsun, aslında ben gerçekten yaşamak istiyorum.” dedi. Ne olur, o zaman? Anında bolluk oradadır. İnsanlar, onu hemen kendi ceplerinde bulurlar.  (Adamus  Cauldre’nin cebine uzanır ) Bugün hiç parası yok.!

LINDA: Ohhh! Zavallı sen!!!

ADAMUS: Linda hepsini almış ama sonra sana biraz verecek. Ve sana sadece para verecekler. Bu hayata bakış açısı. Burada olmak isteği. Bu değiştirir, bolluğunuzu değişir. Çok basit. Son derecede basit.

TAR: Heyecanlı da.

ADAMUS: Evet!

TAR: Gerçekten heyecanlı.

ADAMUS: Evet. Linda’dan biraz para iste.

LINDA:  Senin paranı almadım. Sen organize değilsin.

ADAMUS: Sorun değil!

LINDA: Düzenli değilsin.

ADAMUS: Bir tane daha, sonra ilerleyeceğiz.

MARY SUE: Son bir kaç hafta çok fazla enerjim vardı.

ADAMUS: Güzel.

MARY SUE: Ve ben tıpkı; Geç saate  kadar uyanık kalabilirim ve erken kalkarım, bir iki defa kestiririm ama çok enerjim var gibiydim.. Hisler açısındansa, oh tanrım. Hisler çok muazzam geliyorlar. Ve sonra deneyimler sürüp giderken, bir arkadaşımla çelişki içindeydim. Ve Perşembe günü, eğer Linda rüzgârla gidiyorsa, ben dağlarda rüzgârın üstündeydim…

LINDA: Vav.

MARY SUE: … çelişkide olduğum bu arkadaşla. Bu çok klâstı. Çünkü bir çelişki içinde olduğumuza aldırmıyordum. Anlarsın, burada beraberiz filan, sadece bunun güzelliğinin tadını çıkaralım gibi.

ADAMUS: Mım hımm.

MARY SUE:  Evet, rüzgârlıydı ama yine de güzeldi.

ADAMUS: Evet.

MARY SUE: Sanırım, çok şeyler oluyor ve bu eğlenceli. (Kıkırdar)

ADAMUS: Öyle. Öyle.

MARY SUE: Demek istediğimi anlıyorsun, trafik sıkışıklığından konuşuyorsun. Yani insanlar, nasıl uyanmaz da, görmezler…

ADAMUS: Oh,  (Güler) bana sorma, milyonlarca neden var!

MARY SUE: Tamam! Ve bak, aynı eski şeyi anlayıp duruyorlar.

ADAMUS: Evet, kesinlikle. Evet. Güzel. Evet, biz burada enerjiye sahibiz.

MARY SUE: Evet.

ADAMUS:  Ve enerji bolluğu var.  Muazzam. Daha önce hiç olmadığı kadar. Bu yoksunluk hikâyesine yakalanmayın. Çok daha fazla enerji var.

Söyleyeceğim ilginç şey şu; bu yıl soldan, sağdan, açık tribünün gerisinden gelenlerin yılı olacak.* Bu tam önde ve belli olanların yılı değil. Ve fark burada görülecek. Cebinizdeki para olsun, fırsatlar olsun, tüm bunlar,  beklenmeyen alanlardan, garip olandan, acayip yerlerden, beklenmeyen yerlerden gelecek.

 * Burada "sol alan" "Beklenmeyen" anlamında ve basketbol sahasına işaret ediyor.

Bakın, her şeyi düşünüyorsanız, bir anlam çıkarmaya çabalıyorsanız fırsatı kaçırabilirsiniz. Belki de öyle olmaz ama oraya ulaşmak birazcık daha mücadele isteyecek. Bu sadece sol sahaya- beklenmeyene- varmak.

Aynı simge, gezegen için de geçerli - teşekkür ederim, aklımdayken; seni ayakta tutmak istememiştim- gezegende, aksatıcı olacak şeyler, bilinmeyenden- sol sahadan- gelecek. Herkes kaygı içinde bekliyor. “ Olimpiyatlarda bir şey olacak” doğru mu? Dünyanın dikkati, dünyanın odağı orada. Belki de olmayacak. Belki de başka bir yerde olacak. Karanlıktan gelecek, deyim yerindeyse, az umulan yerlerden gelecek.

Evet, burada süre giden farklı şeylerin listesi var ve şimdilerde çok fazla kaygı var. Salıverilmeyi bekleyen çok fazla hapsolmuş enerji var. Fark edeceğiniz bir şey, kalıpların kırılması olacak ki bu, bariz olarak burada bizim toplantımızda bile oldu.(Toplantı bir hafta ertelendi). Kalıpların kırılması. Bunun için krize girmeyin, bu sadece enerjinin yeniden düzenlenmesi. Hepsi bu. Ve gerçekten öyle bir biçimde yeniden düzenlenir ki,  getirisinin ne kadar güzel olduğunu zihninizle planlayamazsınız bile.

Evet, bir acil panik durumu var. “Ne oluyor? Ne oluyor?”  Derin bir nefes alın, iki derin nefes alın ve bunun, hiç düşünemeyeceğiniz ve tasarlayamayacağınız bir biçimde bazı şeyleri size getirecek olan bir yeniden düzenleme olduğunu anlayın. Sonra " Vav, bu Adamus inanılmaz, müthiş!”  demeye, geleceksiniz. (Bazıları kıkırdar) Ben de, aslında sizin öyle olduğunuzu anlayacağım. Siz, öylesiniz.

Güç ve Özgürlük

Eğer bu yılı özetlemek isterseniz ve gerçekten gelecek üç yılı bütün olarak ele alacak olursanız, bunlara bu gezegende olmakta olan iki şeyin bakış açısından bakın. Bu gezegende çok önemli olan iki element var, belki de tüm kozmosta. Ve bu elementler güç ve özgürlüktür.

Bunu daha önce konuşmuştuk. Ama şimdi, haberlerde bir şey olduğunu gördüğünüz zaman, ona, güce ne oluyor açısından bir bakın. Kendi hayatınızda özgürlüğe ne oluyor. Ben bu konudan, Kihakçılara geçenlerde söz ettim. Hayatınızdan gücü salmak. Oh! Bu korkutucu ve kafa karıştırıcı. “Peki, gücü nasıl serbest bırakabilirsiniz?” Ve ilginç olan şu ki; birazını salıverip, birazını tutamazsınız.  Güç ihtiyacının hepsini salarsınız.

Güç bir yanılsamadır. O gerçekten, inanç sisteminden başka bir yerde mevcut değildir.

Güç, biriktirmeye, enerji almaya ilişkindir. Sizin için yeterli enerji olmayabileceğine dair bir korkudur. En büyük insan ihtiyacı; besin, para, su ya da seks değildir. Enerjidir. O sonra diğer biçimlerde tezahür eder. Ama bir numaradaki insan ihtiyacı enerji almaktır. İnsanlar bunu güç vasıtasıyla yaparlar. Onlar onun zorla olması gerektiğini düşünürler; mücadele etmek, çalmak, manipüle etmek ya da başka bir şey. Güç olmadan ilerlediğinizi düşünün.

Bu korkutucu gözüküyor çünkü güç ile dolu bir dünyada yaşıyorsunuz.  Güçle oynayan insanlarla dolu, gücü sizin üzerinizde kullananlarla dolu bir dünya. Zihinsel gücü, finansal gücü, fiziksel gücü üzerinizde kullananlarla dolu bir dünya.  “ Güçsüz ne yapabilirim? Bu çılgın, bazen de delirmiş olan bu dünyada hiç savunmam olmayacak.”  diyorsunuz. Aslında, güç olmadığında sizi görmezler. Onlar güç oyununu oynarlar ve bütün gördükleri güçtür. Kendi hayatınızdan güç oyununu salıverdiğinizde, onlara görünmezsiniz, görünmez olursunuz. Başka bir anlatımla, bütün bu güç işlerini yapabilecekleri, güç çalabilecekleri başka birine giderler. Böylece siz özgürleşirsiniz. Oyunu oynamak zorunda kalmazsınız. Sizin peşinizden gelmezler.

Bu yıl, güç ve özgürlükle ilgili olacak - dünyada ve sizin kendi hayatınızda-.

Mirasınız olan içinizdeki özgürlüğünüzü, kendinize vermekle ilgili olacak. Ama siz özgürlüğünüzü, birçok sorunla, birçok örtücü katmanla ve bir sürü başka şeyle kendinizden uzaklaştırdınız. Özgürlük, kulağa çok hoş geliyor ama muazzam sorumluluğu var. “Oh, özgür olacağım” demek hoş geliyor ama neden özgür olmak? Evet, biliyorsunuz çoğu zaman faturaları ödemekten özgürleşmeyi düşünüyorsunuz, hükümetlerden özgürleşmeyi. Ama gerçek özgürlük içtedir. Geçmişinizden özgürleşmek. İnançlarınızdan özgürleşmek.

İnançlar, bir biçimde güç gibidirler. İnançlar yanılsamalardır. Uydurulmuşlardır. Hayır, kötü değildirler- oynamak için eğlencelidirler- ama bir noktada eskirler. Özgürlük, inançlardan özgürleşmedir, sınırlanmalardan özgürleşmedir. Ve tekrar, özgürlük demek kulağa harika gelse de, muazzam bir sorumluluktur. Özgürlük seçimi verilen birçok kişi, onu almamak, kabul etmemek için birçok bahane bulur.

Bunlar bana göre, 2014'ün konuları. Dünyada çok, çok, çok fazla şey olacak. Ama bunun altındaki temel nedenlere dönersek; temel neden, güç ve özgürlüktür.

Bilmeye (Bilişe) Yolculuk

Hadi, biraz deneyimleyelim. Daha önce geldiğimde, her şeyi zaten bildiğinizi söylemiştim. Gerçekten biliyorsunuz. Sadece bildiğinizi bilmiyorsunuz. Bilme-niz (biliş), zaten burada.

Zihin bunu kucaklamakta zorluk yaşıyor ve  “ Ama bilmiyorum. Olgular ve düşünülecek şeyler var…” diyor. Hayır. Ben- bilme- hakkında konuşuyorum. Zaten bilme-ye sahipsiniz, bilme-niz burada. O burada ve her istediğiniz zaman gelmeye hazır durumda.

Haydi, bunu bir deneyimleyelim. Işıkları söndürmenizi rica ediyorum. Biraz hoş bir deneyim, merabh-ımsı bir müzik geliyor. Bir de arka kapıdan biraz temiz hava alalım ki, hepimiz birden yanıp tutuşmayalım. (Bazıları kıkırdar)

Pekâlâ, derin güzel bir nefes alalım. Bu yıl için önemli bir nokta, herhangi bir yıl için de önemli bir nokta.

(Müzik başlar , “Time Lapse”  PremiumBeat.com)

Bilme- hâlihazırda burada. O benden gelmiyor. O, Elizabeth'in sözünü ettiği Tanrıdan gelmiyor. O, zaten tam da burada. Allahtan karnınızda değil; o sizin an-ınızda.O, sizin Ben- im-liğinizde.Yalandan öyleymiş gibi yapsanız bile, o her şeyin yanıtına sahip.

O tam olarak, doğru anda nerede olacağını bilir. Tam doğru anda, tam doğru miktarda enerjiyi, nasıl getireceğini bilir. O, güvendir. O sevgidir. Ve aklımdayken, bu yıl kendinizi sevmekte zorlandığınız zamanlar olursa - sanırım, bu bazıları için oldukça büyük bir sıçrama- en azından kendinize karşı nazik olun.

~ Nezaket

Bazılarınız kendinizi sevmeye gayret ettiniz. Bunu oldukça meydan okuyucu buldunuz. Peki, kendinize karşı nazik olmaya ne dersiniz, spa masajı alacağınız bir gün geçirmeye. Hımm, bu oldukça güzel geliyor. Evet. Kalori, karbonhidrat ve şeker içeriğine aldırmadan yenilen güzel bir akşam yemeği. (Tükürür) Oh! Şu diyetler! Öff! Oh.

 “ Ya... olursa” ve  “yapmam gereken” ler olmadan, eleştirel ve yargılayıcı olmadan kendinize karşı nazik davranmak.

Ulaşmaya çalışırken düşerseniz, kendinize nazik olmak ve gülmek. Kendinizi hırpalamak yerine, “Ne deneyim”  demek.

Dışarı çıkıp kendinize güzel bir şeyler alarak, kendinize nazik davranmak. Gerçekten güzel şeyler diyorum. Gerçekten, gerçekten güzel şeyler. Evet.

SART:  Bir Mercedes.

ADAMUS: Evet. Tabii, Mercedes. Güzel bir şey. Bu, kendinize nazik olmaktır.

Şimdi zihniniz, “ Aptalca davranıyorum, para harcamamalıyım.”  der.(Tükürür!) Bunun üzerine bol bol tükürüyorum. (Bazıları güler) Hayır.  Çünkü kendinize nazik davrandığınızda, suçluluk duymadan hatta bir başkasıyla paylaşmaksızın bir şey aldığınızda, bunu kendiniz için alırsınız. Birdenbire, bütün bolluk oradadır. Basit ve inanılmaz.

Modern toplumun dediği gibi, düzeyinizi yükselterek kendinize nazik davranın. Ucuz dairelerde ya da evlerde oturmayın. Azla yetinmeyin. Cauldre bana, Nordstrom’a git, Walmart' a gitme diyor.

~ Bilme(Biliş)

Evet, yolculuğumuza çıkalım. Bilme- zaten burada. O, zihinsel bir temelden gelmeyecek. Başka bir anlatımla, siz bir şeyi düşündüğünüzde, kafanızdan gelen bıcırdama sinyallerine alışkınsınız. Kafanızda bir şeyi tetiklersiniz. Geleceği, gelecek yılı, gelecek ayı bile düşünürsünüz. Kafanız düşünüp bulma çabasına gidiverir. Unutun bunu. Bilme-ye geleceksiniz.

Bilme- zaten burada olan yanıttır. Çözüm, hâlihazırda buradadır. Bir ses duymayacaksınız. Birdenbire otomatik yazı yazmayacaksınız, ruhsal rehberlerle bağlantıya geçmeyeceksiniz. Onlar gideli çok zaman oldu. Baskıya dayanamadılar. Bırakıp gittiler. Bu, siz olacaksınız.

Zihninizde ampuller yanmayacak. Bilme- çok süptildir ama çok dengelidir. Bilme, daima ortaya çıkması gerektiğini düşündüğünüz zaman da ortaya çıkmaz. Tam olarak doğru zamanda ortaya çıkar ve siz, sadece ne yapacağınızı bilirsiniz.

Bilme- geldiğinde, onu hissedersiniz. Ondan şüphelenmeyin. Bir şey yapın. Kımıldayın. Harekete geçin. Bir şey yapın.

~ Yolculuk

Size bilme-nin bir örneğini veriyim. Küçük bir yolculuğa çıkalım. Tatile çıkalım. Evet, kendi kendinize tatil yapmak. Eve gidiyorsunuz, uzun zamandır pek fazla giysi satın almadığınızı fark ederek dolabınızdan giysilerinizi seçiyorsunuz, çantalarınızı hazırlıyorsunuz. Ama fark etmez. Neyiniz varsa onlarla valizinizi hazırlıyorsunuz.

Evet, biraz iç çamaşırı. Büyük ihtimalle deodoranta ihtiyacınız olmayacak çünkü başka birinin etrafında dolanmayacaksınız. Bir kaç şort, tişört. Çok fazla şeye ihtiyacınız yok. Kendinizle olacağınız hoş bir yere gideceksiniz.

 “Şey, ama benim çocuklarım, kocam, işim var” diye düşündüğünüzde boş verin. Unutun onları. Hah, size söylemediler herhalde ama bir süre için uzaklaşmanızı istiyorlar.

Evet, valizlerinizi hazırlıyorsunuz. Evet, onları sıkıca ve güzelce kapatıyorsunuz. Pasaportunuzu aldığınızdan emin olun. Eğer pasaportunuz yoksa hemen edinin. Öff! Yo Soy El Punto. (İspanyolca Ben noktası anlamına geliyor). Yapın bunu. Hemen şimdi yapın. Evet, bakın. Pasaport hazır. Oh, şuna bakın uçak biletleri de burada. Açın bakın. Biliyorum artık bilet kullanmıyorsunuz. Onları internetten alıyorsunuz ama sadece biraz oynayın benimle. Açıp biletlerinize bakın. İnanılmaz! Adamus'un ikramı birinci sınıf biletler. Evet, neden olmasın ki.

Oh ve bakın Üstatlar Havayollarında uçuyorsunuz. Böyle bir şeyin olduğunu bile bilmiyordunuz. Yerel bir hava yoluyla uçmak zorunda kalacağınızı düşünmüştünüz. Hayır, Üstat Havayolları. Birinci sınıf. Sadece sizin için.

Havaalanına Limo (Limuzin) ile gidiyorsunuz, içinde sekiz kişinin daha tıkış tıkış olduğu taksilerden biriyle değil. Bir limuzin. Sadece sizin için Limuzinin önüne bakıyorsunuz, iki blok uzunluğunda gibi görünüyor. Bakıyorsunuz ve sürücünün arkasındaki cam açılıyor. Bakın! Sizi havaalanına götüren benim.

Havaalanına ulaşıyorsunuz. Kuyrukta beklemek zorunda değilsiniz. First Class- Birinci sınıf uçuyorsunuz. Doğrudan, hızlıca geçip uçağa biniyorsunuz. Hah! Uçakta kimse yok. Uçak sadece sizin.

Tabii, kokpit kapısı açılıyor ve kokpit tarafından bir kafa hayal meyal seçiliyor, ve bakın ben ve Kuthumi! Oh, güvendesiniz.( Bazıları güler) Yani. (Adamus kıkırdar)

Derin güzel bir nefes alın ve yolculuğa başlayalım. Bilinmeyen bölgelere yola çıkalım. Dünyada bir yer gibi değil ama plajlarıyla, palmiye ağaçlarıyla, margaritalarıyla, ve mai tais  (Romla yapılan alkollü bir kokteyl) ile, ılık ve güneşli bir yer.

Oraya varıyoruz, güzel. Güzel bir bungalov, sadece sizin için. Neredeyse bir şehir büyüklüğünde. Ama biz ona bungalov diyoruz. Rahat. Kolay. Burada size hizmet etmek için bekleyen insanlar var. Çünkü Üstat diğerlerinin kendisine hizmet etmesine izin verir. Enerjilerin kendisine hizmet etmesine izin verir.

Siz daha neye ihtiyacınız olduğunu fark etmeden, onlar her şeyinize ihtimam gösteriyorlar. Bir bardak su olsun, bir öğün yemek, ekstra tuvalet kâğıdı ya da benzer her ne olursa olsun. Siz bunlara ihtiyacınız olduğunu daha anlamadan, onlar biliyorlar.

Ve siz bir an için oturuyorsunuz ve sadece güzel okyanusa, tatile geldiğiniz bu güzel yere bakıyorsunuz. İşte bu " Vayy"   anlarınızdan biri ve suçluluk yok, endişe yok. Sadece Vayyy.

İşte, hayat böyle olmalı. Kesinlikle, yüzde yüz, hayatın nasıl olmasına dair taviz yok, çünkü işte burada, bu cennettesiniz. Her şey burada. Her şey burada ve siz kendi içinizde huzur hissediyorsunuz. Sonunda, sonunda, onu hak ettiğinizi hissediyorsunuz. Onu hak ediyorsunuz. Bu başka birisinin pahasına gelmedi. Siz bunu hak ediyorsunuz.

Bedeninizi yeniden canlandırma ihtiyacındaydınız. Biraz olsun bu çılgın, bu delice dünya enerjilerinden çıkmak ihtiyacındaydınız. Bu tatilde bir şey yapmak zorunda değilsiniz. Bununla birlikte bir şey için çabalamak, bir diyete devam etmek, meditasyon ya da başka bir şeyin çabasında olmak zorunda değilsiniz. Sadece istediğiniz şeyden zevk alırsınız.

Geç saatte uyuyorsunuz çünkü açık pencereden gelen ılık rüzgârı hissetmek iyi geliyor. Sabah uyanıyorsunuz, plajda yürüyüşe çıkıyorsunuz, bir parça ekmek yiyorsunuz; bol tereyağlı ve ballı kızarmış ekmek. Endişe etmeden fazladan bir kaç fincan kahve daha içiyorsunuz. Oh! İşte, hayat böyle olmalı.

Köyde yürüyorsunuz. Herkes size karşı çok zarif. Size saygılı ve hürmetli davranıyorlar. Hım. İlk kez, birden böyle oldu. Aniden bazı yeni giysiler istediğinizi anlıyorsunuz ve paranın nereden geleceğinden kaygı duymayarak giysileri satın alıyorsunuz.

Gece olunca bir partiye gidiyorsunuz. Bazı yerliler tarafından davet edildiniz ve uçuyorsunuz. Rahat ve farkında hissediyorsunuz. Dans ediyorsunuz. İçiyorsunuz. Yiyorsunuz. Gülüyorsunuz. Şakalar yapıyorsunuz. İnsanlar etrafınızda toplanıyorlar. Gülümsüyorlar ve size sorunları ve saçmalıklarıyla geliyorlar. Sadece sizin etrafınızda gibiler.

Gecenin sonunda, bu ılık tropikal havada güzel bir gezinti yapıyorsunuz. Yan sokaktan biri çıkıp ta size saldıracak mı diye endişe duymaksızın, böyle bir şey yok, çünkü güvendesiniz.

Eve dönüyorsunuz ve uzanıyorsunuz. En güzel rüyanıza, Ben-im 'in rüyasına dalıyorsunuz. Kovalamaca yok, mücadele yok, savaş yok, pişmanlık, kahır yok ve lisedeki kilitli dolabınızın şifresini unutmak yok. Sadece Ben-im'in güzel, huzur dolu rüyası.

Birdenbire bu rüyadan uyanıyorsunuz ve hiç de rüya olmadığını anlıyorsunuz. Hiç de değil. Bu ben-im, gerçekliktir. Bunun gerisinin tamamıyla rüya olduğunu anlıyorsunuz. Gerisindeki bütün mücadeleler, sınırlı hayat - zorlama, mücadele ve düşünmek – bunlar yanılsamaydı. Gerçek olan, Ben-im'in rüyasıydı.

Bu esinlendirici andasınız. Aceleyle kâğıt, kalem buluyorsunuz. Yanınızda getirmemiştiniz ama birdenbire işte kâğıt-kalem buradalar. İlk çekmeceye bakıp, bu esinlendirici anınızda, gerçek olan, Ben-im hakkında olan, bilme hakkında olan, doğru zamanda orada olan her şey hakkında, kendinizi sevmeye ilişkin bir hayat hakkında, soruların değil de yanıtların olduğu, bolluk içinde bir hayat hakkında yazmaya başlıyorsunuz. Herhangi bir sınırlılığın değil de, neşe ve özgürlüğün yaşamı.

Yazıyorsunuz, yazıyorsunuz, yazıyorsunuz, hepsini elle. Bilgisayarda değil, elle. Sadece orada oluveren her şeyi, basitliği yazıyorsunuz. Ben-imle bağlantıyı yazıyorsunuz. Esasen bu filozofik bir tartışma da değil. Bir kavram değil. Yeniçağ jargonu da değil. Bu gerçek. Ve burada. Bu, sizsiniz. Daima sizsiniz.

Günlerin nasıl geçtiğini yazıyorsunuz ama stres yok, mücadele yok. Sözcükler kâğıda akıyor. Bunları yazarken, bunlarla bağlantı içinde olurken, öyle bir neşe var ki.

Bir kaç gün sonra bitiyor. Son.  “Ben O ben-im.”  diye imzalıyorsunuz. Derin bir nefes alıyorsunuz. Bir kaç gün sonra dönme vakti. Geri dönme vakti.

Sonra, elinizle yazdığınız bu yazınızı alıp posta haneye gidiyorsunuz. Kendi isim ve adresinize postalıyorsunuz. Kendinize postalıyorsunuz.

Derin, güzel bir nefes alıyorsunuz ve cennette kalan bir kaç gününüzün tadını çıkartıyorsunuz. Sadece nefes alıyorsunuz, sadece ne isterseniz onu yapıyorsunuz.

Bir kaç gün sonra eve dönme zamanı. Özel uçağınıza, sizi eve geri götürecek olan Limo'ya binme zamanı. Evinize geri dönüyorsunuz ve tabii mektubunuzda orada sizi beklemekte.

İçeri giriyorsunuz. Bu eski dünyaya döndüğünüzü anlıyorsunuz - eviniz, gardırobunuz, içinde bir dolu giysi olmayan dolap, evin çevresinde bir kaç kırık dökük şey.

Bir an için, biraz hayal kırıklığı, biraz kaygı oluyor.  " Oh, bu eski dünyaya dönmek"  Sonra, postaladığınız mektubunuzu, yazınızı hatırlıyorsunuz ve açıp yeniden okumaya başlıyorsunuz. Her şey onun içinde, orada duruyor.  Kendinize yazdığınız bütün o bilgelik orada ve tüm ihtiyacınızın bu olduğunu bilerek gülümsüyorsunuz. Hepsi tam olarak orada.

Tüm bilme, tüm yanıtlar, tüm çözümler ve bunlar mantralar değil, olumlamalar değil. Bunlar sizin yazdığınız gerçekler.

Derin, güzel bir nefes alıyorsunuz ve asla bir daha bir şeye ihtiyacınız olamayacağını anlıyorsunuz. Her şey orada, hazır ve zaten bunu biliyorsunuz.

Derin, güzel bir nefes alalım.

Evet, ben bu küçük yolculuğu ve kendinize yazmayı örnek olarak kullandım ama siz bunu bir biçimde zaten yapmıştınız. Işıkları yeniden açabiliriz. Ben-im, ruh(soul) zaten bunu yapmıştı. Bunu yapmıştınız.

Bunun neye benzediğini daha önce anlatmıştım. Bu Merlin Etkisi. Burada duman altı olduk gibi bir şey diyebilirsiniz. (Adamus kıkırdar ve şömineden duman geliyormuş gibi öksürür)  Lütfen biraz temiz hava alabilir miyiz. (Tekrar öksürür)

Merlin Etkisi gibi. Sanırım yan taraftaki kapıyı açmamız lazım. O hâlihazırda burada, yarın yâda gelecek yıl gibi gelecekte demeyelim. Zaten burada olduğunu söyleyelim. Bu el yazmanızı; gerçekle,  tüm bilişinizle ile yazmıştınız. Bütün yapmanız gereken şey, derin bir nefes almak ve zaten burada olduğunu anlamak.

Ben bugüne, tüm bilişlerinizi -zaten biliyorsunuz diyerek başlamıştım. O, zaten burada. Ona nasıl ulaşacağınızı düşünemezsiniz. “Şimdi halihazırda bildiğim nedir?” diyemezsiniz. Sadece “ Zaten biliyorum” dersiniz. Bu kadar basit  “Zaten biliyorum”  ve o, oradadır. Ve o, oradadır.

Tamam, bununla derin bir nefes alalım.

Lütfen, lütfen bu yıl hatırlayın, hayatınızın geri kalan kısmında hatırlayın, o zaten orada. Bir ses işitmeyeceksiniz. (Adamus kürsüyü getirir.)  Biliyorsunuz, ciddileşiyoruz şimdi, Edith. ( Bir kaç kişi kıkırdar)  Bir ses işitmeyeceksiniz. - Yıldırım ışıkları istemeyin- olmayacak. Yüzlerce yıl önce böyleydi. Bir işaret istemeyin. Size vermek zorunda kalacağım.... işaret alacaksınız, kıçınıza attığım tekmemle bu işareti alacaksınız. ( Bazıları kıkırdar) İşaretler istemeyi bırakın !!  Ve sarkaçlar kullanmayı da bırakın. Kendinizin dışında bir şey kullanmayı durdurun. Açık mı? (Dinleyiciler onaylar.)

Siz, şimdi evet diyorsunuz ama....(Kıkırdar)  Daha ne kadar açık söyleyebilirim ,  O, zaten burada.  Safra kesenizde değil. Göz bebeklerinizde değil. Tamamen içinizde ve tamamen çevrenizde. O zaten burada. İnsanlar, yanıtları kendi dışlarında bulma gayretini sürdürdükçe;  aramaya, araştırmaya ve sınırlı kalmaya devam edecekler. Bir Üstat  “ O zaten burada. Ha, ha, ha, ha, ha! O zaten burada,”  dediği anda, o oradadır. Bu kadar basit. İsterseniz buna yalandan yapmak - ya da her ne derseniz deyin, bu bilincin eylemidir ve bilincin eylemi; “ O zaten oradadır”  dır.

Zaten öyle olmak zorundadır. Bu evrensel bir ilkedir. O, sadece öyledir. O, Ben O ben-im 'dir ve böylelikle sadece öyle olur. Başka insanları karıştırmayın. Bunu onlar için yapmayın. Sorunun yüzde doksanı, bunu diğer insanlara bağlı olarak yapmanız ya da tüm deneyime onları da çekmeye çabalıyor oluşunuzla ilgili. Ama sizin için o, zaten burada.

Tamam, derin bir nefes alalım. Buna tam olarak geri gelin. Bu Merabh'ı  ayrı bir video olarak  isteyebilirsiniz… Evet. Hım. Tamam.

Bir sonraki bölümümüz için hazırız. Biraz sütle kahve rica ediyorum lütfen.

LINDA: Memnuniyetle.

ADAMUS: Evet. Bakın. O zaten…  ( Linda içinde soda olan kupayı getirir) Onu da buraya bırak. İkisini birden içeriz... İkisini de, ikisini de. Bu Cauldre için. Bu kahve benim için. Cauldre kafayı çekecek her şeyi içer. Ben kahve içerim. Güzel. O, zaten burada. (Parmağını şıklatır.)  

LINDA: Geliyor. Geliyor.(Adamus kıkırdar)

ADAMUS: Tamam. Tartışmamızın bir sonraki bölümüne geçerken, derin güzel bir nefes alalım. Herkes rahat mı? ( Genelde hemfikirdirler )

EDITH: Yalnızca kapıyı kapat.

ADAMUS: Biraz, biraz.... üşüyor musun?

EDITH: Evet, burnum üşüyor.

ADAMUS: Burnun üşüyor. David burnunu senin için ısıtır. Ne?! (Adamus kıkırdar)

Nasıl bitiyor?

Geçen ay, nasıl biter diye konuşmuştuk. Nasıl bitiyor? Hımm. Bunu tamamıyla hissediyor musunuz? Herhangi bir karışıklık var mı?

Yeshua için çarmıhta bitti. Gerçekten ne olduğuna dair birçok hikâye vardı. Ama Yeshua, gerçekten fiziksel bedenini bıraktı. Sizin günahlarınız için ölmedi çünkü siz daha günahlarınızı işlememiştiniz. (Bazıları güler) Günah işleyebileceğinizi biliyor muydu? Evet, ama... eğer bilmiş olsaydı, gerçekten çok kötü günahlar işleyeceğinizi bilirdi ve çok daha dramatik bir biçimde ölürdü. Yani, sizin günahlarınız için ölmedi. O...

EDITH: Günah diye bir şey yok.

ADAMUS: Günah diye bir şey yok. O da bu nedenle; sizin günahlarınız yüzünden ölmedi. Ama sizin geri gelmeniz, Dünya’ya yeniden enkarne olmanız için öldü. Sizin gelebilmeniz için, o gitti. Ah, benim fikrim – ve fikrimin oldukça gerçekçi olduğunu düşünüyorum -  o, yeni Üstat olacakların gelebilmeleri için gitti.

Böylece, bir bakıma Mesih’in ikinci gelişi diyebilirsiniz. Mesih bilincinin ikinci gelişi, enkarnasyonu.  Böylece, siz ve siz ve siz, evet, siz ve siz ve siz ve siz ( Birini atlar gibi yaparken güler ) reenkarne olabilesiniz, geri gelebilesiniz diye. Tam şimdi, bu zamanda geri gelebilesiniz.

Evet, onun için çarmıha gerilerek bitti ve daha sonra enerjetik olarak ortaya çıktı. Bedenini bütünleyerek, havarilerine hatırlatmak için, orada olan bitenin gerçekte ölüm olmadığını hatırlatmak için, ölümünden sonra dirildi ve enerjetik olarak göründü. Böyle sürüyor.

Ama ben “Sizin için nasıl bitiyor” sorusunu sorduğum zaman, o şu demektir;

Ben ayrılıyorum. Ben ayrılıyorum ve siz de benimle gelebilirsiniz.  

Biz aydınlanmada, yeterli bilincin olduğu bir noktaya geldik. Ve kesinlikle, aydınlanmanın hayatlarına gelmesine izin vermiş olan yeterli sayıda Şambra var. Yeterli sayıda Şambra:  “ Bir sonraki düzeye geçeceğiz” dediler. Ve ben ayrılıyorum, farklı bir katmana,  farklı bir boyuta doğru gidiyorum diyebilirsiniz.

Daha önce, sadece beş kişi beklediğimi söylemiştim ve aslında bir çift vardı. Ama en etkileyici olan şey, her birinizin içindeki bilinç, olayın oluşabileceği bir noktaya geldi. Kritik kütle başarıldı ve hepimiz yâda seçen her biriniz, bu bir sonraki düzeye geçebilir. Ve bitiyor. Uyanış kısmı sona eriyor. Bir sonraki düzeye geçiyoruz ve bu Üstatlık bölümü. Kulağa harika geliyor. Bir bakıma zor ama evet, gerçekten harika.

Evet, bitiyor dedim çünkü artık uyanışın temellerinden söz etmeyeceğiz. Kendinden nefret ve kendinden şüpheye hiç tolerans göstermeyeceğim. Bu şüpheye, gerçekten kendi rahatına düşkün olan şüpheye hiç izin verilmeyecek. Şüphe,  son derecede kendi rahatına düşkündür. Bu bir insan lüksüdür ve umarım, siz bunun ötesindesiniz.

Biz şüphenin ötesine gideceğiz. İşlemden geçmenin ötesine gideceğiz. Amatörce oyunların ötesine, uyanışla oynayıp durmanın ötesine gideceğiz. Bu bir sonraki düzeyde bana katılacaklara soruyorum. Bu Üstatlığa ilişkin olacak. Mutlak Üstatlık.

Benimle gidecek olanlara geleceğim. Ben Üstat olarak geleceğim ama sizinde Üstat olarak gelmenizi isteyeceğim, ümit edeceğim. Başka bir anlatımla,  “Bilmiyorum.” yok. Kurbanlık yok. Enerji beslenmesi yok. Güç yok.

Evet, benim sevgili arkadaşlarım, fırsatınız var. Ve yine, fark etmez, bu sayı yâda başka hiç şeyle ilgili değil. Bu sonraki düzeye gelme şansınız var. Umarım bir yandan heyecan verici olacak. Çok da çetin olacak. Hala uyanışı düşünenlere, hala kurban olanlara hiç toleransım olmayacak. Bu Üstatlık ya da hiçbir şey. Üstatlık ya da hiçbir şey.

Hazır mısınız?

Bir an için bunu içinizde hissetmenizi isteyeceğim. Bunun için hazır mısınız? Fark etmez. Sorun değil. Diğer gruplarla çok daha fazla fırsatlarınız olacak. “Şimdi tam olarak hissetmiyorum. Başka bir şey yapacağım.” derseniz, sorun değil. Ben size başka grupların isimlerini veririm, tavsiyelerde bulunurum. (Bir kaç kişi kıkırdar)

Bu yalnızca, bu yaşamda, Üstatlar olarak, özgür Üstatlar olarak yürümeye gerçekten hazır olanlar için. İşte budur.

Bir kaç dakika içinde burada bir şey yapacağız. Bunu canlandıracağız.

Teknik ekipten kalması gereken bir kaç kişi dışında, herkesten dışarı çıkmasını isteyeceğim. Herkesin çıkmasını isteyeceğim. Sonra hazırsanız, bu bir sonraki düzeye gelmeye istekliyseniz, eskinin bitmesine hazırsanız, eski insan yolculuğunu, uyanışı ve işlemden geçirmeyi ve diğer her şeyi bırakmaya hazırsanız, Üstat olarak devam etmeye hazırsanız, bu kapıdan buraya, Üstat olarak geri gelmenizi isteyeceğim. Şu kapıdan çıkın; bu kapıdan geri gelin.

Şimdilik bunun sizin için uygun olmadığını hissediyorsanız, bu da tamamdır. O zaman, arabanıza atlar ve gidersiniz. Eğer bir başkasının arabasıyla geldiyseniz yürümek zorunda kalabilirsiniz. (Güler)

Ama zamanı geldi. O kadar güzel, o kadar güzel bir kritik kütle var ki, ben buna Şambra bilinci diyorum. Bu, geçenlerde Yükselmiş Üstatlar Kulübünde dikkatimi çekti. Bir akşam, benim en sevdiğim oyunlardan biri olan Rus Ruleti oynamak için oradaydım. (Gülerler) Evet, sonuç almak yok. (Daha fazla gülerler) Sadece eğlenceli. Siz sonuçlara sahipsiniz, biz değiliz!

Yükselmiş Üstatlardan biri sordu, “ Evet, Şambra grubu nasıl gidiyor?”  Böylece, bir kontrol edeyim diye düşündüm. Gerçekten bunu içimde hissettim. Ve Kuthumi, Tobias, Başmelek Raphael ve  Michael'le birlikte, hepimiz  bunu içimizde hissettik.  

Her birinizi içimizde hissettiğimizde - “Bu şambra denen varlık nerede? Neredesiniz?” - öyle bir arzu, öyle bir tutku ve öyle bir kritik kütle vardı ki, bu bize bile sürpriz oldu, bizi coşturdu.  Zaten bir çiftimiz olduğu halde, biz bu sadece o beş kişi ile ilgili değil dedik. Bu nerede olduğunuzla ilgiliydi. İşte o zaman,  “Ayrılıyorum. Ben ayrılıyorum, böylece şimdi Üstatlarla çalışabilirim.” dedim.

Ben sadece bir kaç kişi olacak diye düşünmüştüm. Ama sanırım bundan biraz daha fazla olacak.

Zor zamanlar olacak çünkü bazı eski oyunlara dönemeyeceksiniz. Ve ben sizin üstünüze varacağım, hatta şimdi yaptığımdan çok daha fazla. Sert olacağım. Sizden bereketli olmanızı talep edeceğim. Mazeret yok. Biyolojinizi de beraberinizde talep edeceğim. Mazeret yok. Artık “ Bilmiyorum.” yok. Fırlatıp atmanın sağlam yolu şudur; söylediğim gibi başka ne yapacağınızı bilmiyorsanız, sadece biliyormuş gibi yapın. Mış gibi yapın, çünkü aslında yaptığınız -mış gibi değildir.

 

Seçim

Öyleyse, derin bir nefes alalım. Şambra için büyük bir an. Büyük an. ( Dinleyiciler neşeyle ve alkışla tepki verirler)

Şimdi, konuşmadan, bir şey demeden bunu yapalım. Dışarı çıkmanız bir fırsat. Ve bu çıkış, eski yollardan, eski hayattan, eski mazeretlerden, eski sınırlamalardan çıkmanızın ve kapıdan bir Üstat olarak, 2014’e yürümeye hazır olarak girmenizin bir sembolü. Sözlerime kulak verin. 2014 yılının bazı Üstatlara ihtiyacı olacak. Bir Üstat olarak geri gelin. Buradan ilerleyeceğiz. Güzel.

Evet, derin güzel bir nefes alın. Hiç biriniz konuşmayın. Ceketlerinizi almayın. Hiç bir şey yapmayın. Ayakkabılarınızı giymeyin. Yanınıza hiç bir şey almayın, şu anda üstünüzde ne varsa öyle kalın. Lütfen, konuşmayın. Ekipten kapı girişini, yeni Üstatların girişi için düzenlemelerini isteyeceğiz.

Derin nefes. Biraz güzel müziğe ne dersiniz?

Tamam olduğunu anladığınızda geri gelin. Bize kimin katılacağını görene kadar, istediğiniz yerde sessizce oturun. Teşekkür ederim.

Ve John,  ara vermemizde çaldığın müzik lütfen. Ara verme deki müzik.

(Duraklar,  Şambra kapıdan çıkarken, müzik başlar ) müzik   “Kat Mix” in  “Sessions Des Rosiers EP 1”  albümünden MNO 'dan )

Eğer evde dinlemekteyseniz, lütfen aynı şeyi yapın. Bilgisayarınızın başından kalkın ve dışarı çıkın.

Dışarıda, buna hazır olup olmadığınızı kendinize sormak için kendinize zaman verin. Fark etmez. Yanlış yâda doğru diye bir şey yok. Ama hazır mısınız? Ve eğer hazırsanız, içeri bir Üstat olarak dönün.

( Şambra diğer kapıdan sırayla çıkarken, uzun bir duraklama )

Sırada ne var

Ve bu kapıdan içeriye geri döndüğünüzde, farkında olsanız da olmasanız da, kabul ettiğiniz inanılmaz bir sorumluluktur. (Durakladığında, bir kaç kişi kıkırdar çünkü perdenin arkasında kapı gözden kaybolur) Ne kadar inanılmaz… Oh, bu da başka bir mecaz. Kapı, ihtiyacınız olduğunda kesinlikle ortaya çıkar. Ve kesinlikle ihtiyacınıza göre de kapatırlar. İnanılmaz. Orada bir kapı olduğunu bile kim bilebilirdi ki?

Bu kapıdan bir Üstat olarak içeri girdiğinizde, ne kadar sorumluluk aldığınızı, muhtemelen tam olarak fark etmediniz ama muazzam miktarda sorumluluk kabul ettiniz. Yerlerin çoğunun hala dolu olduğunu görmek güzel. (Adamus biraz kıkırdar)

Öylesine güzel ki; şu kapıdan içeri giren herkese, her birinize bir Adamus Ödülü armağan etmek istiyorum. (Birisi "Oley" der) Oley! (Alkışlar) Bu yükseliş sembolü. Bu yükselişle ilgili bir maça. Hangi yönden almak istemenize bağlı olarak, kalpte aynı zamanda.

Evet, sevgili Linda, bugün Adamus Ödüllerin var mı?

LINDA: Oh evet, efendim.

ADAMUS: Bu kapıdan içeri geri giren herkes için olmasını umuyorum.

Şimdi, Linda bu işle ilgilenirken, bizi canlı dinleyen herkesle ilgili olarak bunun nasıl olacağını açıklayayım.

Sevgili Michelle, Kırmızı Çember Mağazasında bir sayfa hazırlayacak* Yarın öğlene kadar hazır olacak. Üstat Michelle.  Yarın öğlene kadar hazır olur. Kendisinin Üstatlığını kabul etmiş herkes, bizimle gidecek olan her biriniz, eskiyi bırakan, yeniye gelen hepiniz, bir tane almak için - sadece bir tane, ihtiyacınız bu kadar çünkü- mağazaya başvurabilir, isteyebilirsiniz-. Bir Adamus Ödülü, yükseliş ve aydınlanma sembolü. Onlar kesinlikle.... Linda ve Michelle'i dikkatle dinleyin.

* 1 Şubat 2014’den önce Adamus Ödülünüzü almak için buraya tıklayınız.

LINDA: Beni ilgilendirmez. Ne istersen yaparsın. (Bir kaç çift kıkırdar) Üstat'sın.

ADAMUS: Kesinlikle bundan bir ücret alınmayacak. Bu benim size hediyem. Kargo ücreti yok, hiç bir ödeme yok.

LINDA: Sen devam et. Bizim Ticari Müdürümüzle konuş. Benim sorunum değil.

ADAMUS: Yalnızca bir tane.

LINDA: Ben…

ADAMUS: Sadece bir tane, lütfen.

LINDA: Efendim?

ADAMUS: Ve bu sadece - lütfen, kesmeyin- bu sadece kendilerini Üstat olarak kabul edenler, bir Üstat olarak yürümeye hazır olanlar ve Üstatlığın sorumluluğunu alanlar için. Uyanış hakkında düşünmekteyseniz, bununla ilgili değil. Bu çok uzun zaman önceydi. Şimdi, bir sonraki düzeydeyiz. Yoğunluğun, güzelliğin düzeyi.

Evet, Denver saatiyle, yarın öğle 12'ye kadar, sitede sipariş vermeniz için hazır olacak. Lütfen, teslimat için üç, dört hafta ya da biraz daha süre tanıyın. Cauldre bunu söylememi istedi. Ödeme yok. Hiç bir şekilde ödeme yok.

LINDA: Stoğu yaratacaksın herhalde?

ADAMUS: Gümm! Oldu! Püff! (Bazıları kıkırdar) İşte oradalar bile, bekliyorlar.

Dünyanın neresinde yaşadığınızın önemi yok. Bir sonraki Şaud’umuza, toplantı günümüze kadar bunun için zamanınız var - aydınlanma rozetinizi almak için. Bu tarihten sonra ücretsiz rozet yok. Bu tarihten sonra, tanesi  $2,500 yâda öyle bir şey olacak. (Bazıları güler) Pahalı olacak.

Otuz gün için ve bu bana kimlerin ilerleyeceğini, yol alacağını gösterecek. 50 kişi mi olacak? 100 kişi mi olacak? 10.000 kişi mi? Bilmiyorum. Bu bana gösterecek. ( Bazıları " Sen-bilmiyorum- dedin!" der)  Henüz bilmiyorum.  (Dinleyiciler “Ahh!” der) Beni anladınız. Gitmemi mi istiyorsunuz?! (Güler)

SART: (Kürsüye gelir) Sadece seni anlamak istiyorum.

ADAMUS: Devam et. (Adamus güler ) Oradaki kahveye dikkat et. (Güler) Üstat, devam.

SART: Bu yolculukta hep beraber ilerleyelim. Buraya kadar güzel gelmedim mi?

LINDA: Evet, evet!  Sahiden güzel! (Öksürür; bazıları “Baş döndürücü” der.)

ADAMUS: Yorum yok.

SART: Bizi buraya getirdiğin için teşekkürler.

ADAMUS: Elbette.

SART: Her zaman yardım ettiğin için teşekkürler.

ADAMUS: Şimdi, teşekkür ediyorsun, ama... ama…

SART:  Daha sonra söveceğim!

ADAMUS: Evet!

SART:  Bu güzel.

ADAMUS:  Hayır, aslında biz bunları geçirdik. Birçok zorluğu, meydan okumayı hallettik. Bunun ana hatlarını daha sonra belirteceğim ama ayda üç gün kendinizle olmaya ihtiyacınız olacak. Kendinizle zaman geçirmek ihtiyacını duyacağınız zamanlar olacak. Beden ve zihninizi yeniden dengeye getirmek ve bütünlemek zorunda kalacaksınız. Şimdi “Bunu nasıl başarabilirim ki?” diye düşünmeye başlayacağınızı biliyorum. Ama Üstat sadece yapar. Sadece başarır. İşte bugün, bu nedenle o küçük yolculuğu yaptık.

Evet, sevgili Şambra, rozetler için kaç kişinin başvuracağını, kaç kişinin Üstatlıkla ilerleyeceğini göreceğiz. Burada oturan, rozetlerini takan, tutan her biriniz beni sevindirdi.

Ve ben şahsen onur duyuyorum. Çünkü birlikte, bu ruhsal korsanlar grubuyla Eylül 2009 da başlamıştık ve nereye gittiğimden emin değildim ve şimdi de gerçekten emin değilim! Ama… (Adamus kıkırdar ve diğer bazı dinleyiciler kıkırdarlar) Ama gerçek olan şu ki,  siz bu kararı verdiniz, bu - buna tutku diyelim, şimdi ya da asla. Bu gerçekten parlayan bir ışık ve ben ilerlemeye hazırım.

Öteki türlü zaman zaman monoton oluyordu.( Linda ona bir rozet verir) Teşekkür ederim. Şimdi, ilerlemeye hazırız.

Peki, nasıl bitiyor? Aynen, şöyle bitiyor: Eski yollara elveda diyerek, hatta uyanmakta olan insana elveda diyerek ve bir Üstat olarak sona eriyor.

Böylece, sevgili arkadaşlarım, şimdi ile gelecek toplantımıza kadar ki zaman içinde, ilginç şeyler olacak ve bunlar olurken sakın unutmayın…

DİNLEYİCİLER VE ADAMUS: … Tüm yaratımda her şey yolunda.

ADAMUS: Teşekkür ederim ve kutsanma içinde olun. Kutsanma içinde olun. Teşekkür ederim. Teşekkürler.(Dinleyiciler alkışlarlar)