• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/kirmizicember/
                                       BAĞIŞBAĞIŞ
        
    

Keşif Dizisi ŞAUD 6: “Keşif 6”

 

Keşif Dizisi

ŞAUD 6: “Keşif 6”

Geoffrey Hoppe kanallığıyla  ADAMUS tarafından sunulmuştur.

1 Şubat 2014’de Kırmızı Çember’e takdim edilmiştir.

 

 

Ben o benim, Egemen alandan Adamus.

Adamus, Üstatlar arasında bir Üstat.

Ahh! Bunu söylemek için ne kadar uzun zamandır bekliyordum. Artık bir öğretmen değil. Bazen bir rehber, bazen bir ayna ama artık öğretmen değil. Yalnızca Üstatların arasında bir Üstat.

 Güzel, derin bir nefes alalım.

 

Ne inanılmaz, inanılmaz bir zaman. Oh, Cauldre artık inanılmaz deme diyor ama şu anda daha iyi bir sözcük yok.



Üstat nedir?

 

Bu, Üstat nedir sorusunu getiriyor? Bir Üstat nedir? Birçok kavramınız, fikriniz, inancınız vardı. Başkalarına onlar Üstat olabilirler gibi baktınız. Geçmişte, kabul edilen üstatlardan örnekleriniz vardı- yüzlerce binlerce yıl öncesinden- Peki ama Üstat nedir?

 

Bir Üstat, bilincinin bilincinde olan birisidir. Üstatlar farkındadırlar. Hemen hemen tamamen böyledir. Büyük ölçüde böyledir. Farkındadırlar. Başka birçok sözcük de ilave edebilirsiniz- aydınlanmış ya da başka bir şey- ama Üstatlık, gerçekten farkındalıktır.

 

İnsanların çoğu yaşadıklarını bilirler. Hayatlarında çaresizce bir şeyler hissetmeye, hayatlarında hayat bulmaya çabalamalarına rağmen, ıstıraplarıyla, yetersizlikleriyle ve sahip olamadıkları şeyler yoluyla yaşadıklarını bilirler. Oh evet, bazen aşk, sevgi ve başarı yoluyla yaşadıklarını hissetseler de, çoğunlukla, çoğu zaman kendilerinin farkında değildirler. Bilinçlerinin bilincinde değildirler.

 

Gerçekten, sabahleyin kalkarlar, rutin işlerini yaparlar- çok derinden programlanmış oldukları her zamanki işleri-ama asla, ayda yılda bir de olsa durup da “Ah, ben varım. Ben-im. Ben ben-im” demezler.

 

Üstat, Üstatlar bilinçli olduklarını bilirler, bilinçlerinin bilincindedirler. Bu kadar basit. Basit, sade bir farkındalık.  “Ben-im. Ben varım. Buradayım ve başka bir şeyin önemi yok. Benden önce gelen yok, başka bir yaşamda olanların ya da dün olanların önemi yok. Ben bu andayım” İşte Üstat budur.

 

Sizlere Üstatlar olarak hitap etmek ne kadar güzel. Ve yeni yolculuğumuzda ilerlerken, yapacağımız ilk şey, Üstadın ne olduğu ile ilgili olarak sahip olduğunuz her kavramı, her fikri, her düşünceyi, her inancı kesinlikle salıvermeniz olacak. Çünkü bütün bunlar eski zihnin ürünüdür. Bunlar eski arketipsel enerjilerden, eski örneklerden, mürşitlerden (akıl hocası, usta) geliyorlar. Siz böyle olmayacaksınız. Siz, Yeshua gibi olmayacaksınız. Diğer Üstatların hiç biri gibi olmayacaksınız. Sizler, Yeni Enerji Üstatlarısınız.

 

Şimdi böyle hissetmeseniz bile, şüpheleriniz varsa ve hatta bunu sorguluyorsanız, “Evet, belki de oraya ulaşacağım. Belki de biraz Üstadım. Belki de şimdi, yüzde 42 Üstadımdır”  diye düşünüyorsanız bile, Üstatmışsınız gibi yapın. Söylediğim gibi, yalnızca -öyleymiş gibi- yapın. Çünkü enerjileri hareket ettiren ve onları size doğru yönlendiren, bilinçle iş birliği içinde olan enerji dinamikleri var. Siz, sadece Üstatmış gibi davranmaya başlıyorsunuz. Bilinçte öyleymiş gibi yapmaya başlıyorsunuz ve akabinde, o orada.

 

Yapmak istediğim ilk şey, Üstadın nasıl olduğu ile ilgili olarak düşündüğünüz, önceden sahip olduğunuz her türlü kavramı salıvermeniz. Çünkü öyle olmayacak ve hepiniz için çok, çok farklı olacak. Sizin Üstat kavramlarınız eski bir yerden geliyor, zihinsel bir yerden. Gücün olduğu yerden geliyor ve biz bütün bunları geride bırakacağız.

 

Evet, Üstatlığın salıverilmesine geçerken, lütfen derin bir nefes alalım. Bir Üstadın nasıl olması gerektiğine ilişkin olarak önceden düşündüklerinizi, geride bırakalım. Üstadlığın nasıl olduğuna ilişkin her türlü düşünüzü, hayalinizi, her kavramı, her düşünceyi, listeden iyice tertemiz silelim, kesinlikle şimdi temizleyelim. Ve doğallıkla gelenler dışındaki başka hiç bir şeyle de yerini doldurmaya çabalamayın.

 

Derin ve güzel bir nefes alalım ve bunu hissedelim.

 

Üstatlığın ne olduğuna dair düşüncelerinizi nasıl salıverirsiniz? Evet, sadece yaparsınız. Ben buna, sadece bir sonraki noktaya ilerlemek diyorum. “Yo Soy El Punto ( İspanyolca ben noktası). O Nokta benim.” Bunu seçtiğiniz anda, o olursunuz.  “Yo Soy El Punto. Şimdi buyum.” (Şıklatır!) Oraya nasıl varacağınızı, düşünmezsiniz. Oraya varıp varmayacağınızı merak etmezsiniz. Oraya varmanın bir değeri olup olmadığını sorgulamazsınız. Yeteneğiniz ya da beceriniz olup olmadığını merak etmezsiniz. “Yo Soy El Punto. O nokta benim. O oldum.” Evet, sadece salıverelim. Bunu ışıkları söndürüp, biraz müzik eşliğinde yapalım. Hissedeceğiniz bir müzik. Yalnızca kulaklarınızla duyacağınız değil ama her bölümünü hissedeceğiniz bir müzik.

 

Oh, başlayalım. Salıverme.

 

(Müzik çalarken, uzun bir duraklama; ( MNO ‘dan Che)

 

………………………………………………………………………………………

 

Güzel. Güzel, derin bir nefes.

 

Bunu, gittiğimiz yer için klasik bir örnek olarak hatırlamanızı istiyorum. Bir şeyi seçersiniz. Bir Üstat olmakla ilgili tüm kavramları salarsınız. Beş dakika gidip bir şey yaparsınız, müzik dinlersiniz, bir fincan kahve, bir bardak şarap içersiniz, kafanızdan çıkarsınız ve olmasına izin verirsiniz – Şırak – işte böyle.  

 

LINDA: Kahve istiyor musun?

 

ADAMUS: Bu sonraki sorumdu. Evet.(Güler) Sütlü lütfen.

 

Bu kadar basit. Eğer bunu biraz daha zorlaştırırsanız, ihtiyacınız olmayan bir ıstırabı gerçekten kendinize yüklersiniz. Eğer bunu düşünmek zorunda kalırsanız, kendinizi geri tutarsınız. Bu kadar basit. “Net ve temiz bir biçimde ilerlemek için, Üstatlığa dair düşündüğüm ve bildiğim her şeyi salıvermeyi seçiyorum.”  Gidin ve birkaç dakika bir şeyler yapın. Biraz müzik dinleyin. Yeniçağ müziği olması şart değil,  zaten çaldığımızda öyle değildi. Klasik ya da şifalandırıcı bir müzik olması gerekmiyor. Hoşlanacağınız bir şey yapın.

 

Şimdi müzik çalarken, farkında olun - bazılarınızın olduğu gibi- zihninizden geçen düşüncelerin farkında olun. Sadece, onların farkında olun. Gelip geçen düşünceleri yargılamayın, bloke etmeye çabalamayın, bu düşüncelerden ötürü kendinize kızmayın. Sadece farkında olun, bilinçli olun… “Oh, düşünceler geçiyor.”

 

Bazılarınız, “Burada ne ___ oluyor?  Niye bu müziği çalıyor? Müziğe gizlice programlanmış bir şey mi var?  (Güler)  Müzikte gelen ses – bu ses Adamus’ın mı?  Bize söylemeye çalıştığı şey …”  diyorsunuz. Derin bir nefes alın. Derin bir nefes alın. Seçiminizi yaptınız bile. Şimdi kendinizi, onu fark etmeye bırakın .

 

Bu müziğin çaldığı beş dakika içinde, bir Üstadın nasıl olduğuna ilişkin olan eski enerjide muazzam miktarda temizlik oldu ve Yeni enerji Üstadının ne olacağına dair yer açıldı. Bu kadar basit. Müzik özel değildi. Sadece enerjilerin yeniden düzenlenmesi için bir fırsattı. Eski inanç sistemlerinin sifonunu çekmek için küçük bir fırsattı. İşte bu kadar. Klasik örnek.

 

Müziğin çok yüksek olmasını istedim. Belki bazılarınız için çok yüksek geldi. Ahh, bazı şeyleri gevşemesi için sallasın, akıp gitsin diye. Ama bu kadar basit. (Adamus kahvesinden bir yudum alır) Hm. Her zamanki gibi, tatlı vanilyalı değil. Mım, hayır, sadece her zamanki gibi.

 

LINDA: Oh, Tanrı senin tatlılık istemeni yasakladı.

 

ADAMUS: (Kıkırdayarak) Zaten çok fazla.  Çembere aşırı yükleme yapardı.

Bedenlenmiş Üstadlar

 

Sevgili Şambra, burada olmanızın nedeni bu. Bu yaşamda, bedenlenmiş bilinç olarak burada bulunmayı seçtiniz. Bedenlenmiş bilinç. İşte bu kadar. Bedenlenmiş farkındalık. Zihinsel olduğunuz çok, çok, çok, bir çok yaşamdan sonra, güç içinde olarak geçirdiğiniz bir çok yaşamdan sonra, burada bedenlenmiş Üstat olarak bulunmayı seçtiniz.

 

Artık güce ihtiyacınız yok. Güç, çevrenizde olacak. Bazı zamanlar onu hissedeceksiniz ve bir parçanız, hala onun içinde olmayı bir kez daha deneyecek. Ama artık hiçbir zaman ona ihtiyacınız olmayacak.

 

Zihinden ya da zekâdan çok daha büyük bir şey olduğunu anlayacaksınız. Buna; bilme-biliş denir. O her zaman oradaydı ama üstü örtülmüştü. Gittiğimiz yer burası. Zihin yine işlevini görecek. Zihin yine bir noktaya kadar işini yapacak ama biz bilmeye-bilişe gidiyoruz.

 

Bilme, zihinden çok daha fazla eğlenceli ve etkilidir. Benim sevgili arkadaşlarım, gittiğimiz yer burası.

 

Geçtiğimiz birkaç hafta içinde, ilginç etkileri fark ettiniz mi? Birisiyle konuşuyordunuz, eski enerjinin içindeydiniz diyelim. Bir tartışma ya da münakaşa yapıyordunuz ve geçen birkaç hafta da her şeyi unuttunuz. Sadece, orada öylece duruyordunuz. Zihniniz tamamen vazgeçti. İsminizi unuttunuz.  Onlarla konuşma nedeninizi unuttunuz ve birdenbire hiçbir şeyin önemi yoktu. Böyle anlarınız oldu. Kesinlikle oldu.

 

Bu… (Linda bir fincan kahve daha getirir) Oh, bunun tadına bakmam lazım. (Bir yudum alır) Mım. bu… (başka bir fincan alır) Oh, bu Cauldre’nin içtiği bardak.

 

Bundan çok daha, çok daha fazlasını bekleyin. Yanlış olan bir şey yok. Kesinlikle uygun çünkü biz zihnin ötesine gidiyoruz. Çok net ve çok eğlenceli olan bilme-ye gidiyoruz. Geri dönüp çok konuştuğunuz, sıkıcı olduğunuz, yavaş olduğunuz zihinsel günlerinize bakacaksınız ve tüm bu zeka oyununa, her şeyi bilme çabanıza, öğrenme çabanıza…. Hayatın hal ve olguları ile işiniz bitti çünkü her şeyden önce her şeyi asla öğrenemezsiniz ve ikincisi de gittiğimiz yerde bunların uygulanamayacağını anlayacaksınız.

 

Mantık işe yaramaz. Şimdi siz, mantığı bildiğiniz, onu nasıl kullanacağınızı bildiğiniz için, bir dereceye kadar, belli bir uygunluk derecesine kadar, diğer insanlarla çalışırken hala ona başvuracaksınız. Ama artık, bu kafa oyunları olmayacak. Biliyorsunuz, bazılarınız diğer insanlarla tartışmalara girdiniz. Programı işletmek ya da bir nevi manipülasyon yapmak zorunda olduğunuzu zannettiniz. Bu günler bitti. Bitti. Bunların hepsi zihinseldi ve siz sadece zihinsel olana karşı zihinselliği ortaya koyuyordunuz.

 

Artık, karşılıklı tartışmak zorunda değilsiniz. Bütün yapmanız gereken şey derin bir nefes almak ve bilmede-bilişte olmak. Ve oldu bile. Diğer insanların karşılıklı tartışma içinde ne yaptıklarının bir önemi yok. Bir ev, araba, iş ya da bunun gibi bir şey için tartışıyorsunuz ve şöyle diyorsunuz: “ Burada akılı olmam lazım, çünkü onlar gizli planlarıyla geliyorlar ve bende onlara kendi gizli planımdan…”  Bu günleri bırakın, gitsin. Bu çok zihinsel ve işin içinde güç var. Siz bir bilinç varlığısınız.

 

Başkalarıyla çalışırken çok ilginç bir dinamiği fark edeceksiniz. Eğer masada otururken ve konuşurken, Ben-im varlığınızı sürdürürseniz, bu dinamikle, zaten tartışma biter. Çoktan bitmiştir. Oraya almaya geldiğiniz şeyi, aldınız bile. Onu almaktan korkmayın çünkü hiçbir zaman çok fazla istemezsiniz ve bir diğerinin zararına istem olmasınız da istemezsiniz. Zihin ve güç oyunu oynamadığınız sürece, istediğinizin birebir ve bazen de mecazi olarak masaya geldiğini ve orada sizin hizmetinizde olduğunu anlayacaksınız.

 

Ve bir kez daha, bunu niye bu kadar zor, niye bu kadar meydan okuyucu ve böylesine bir savaş içinde yaptığınızı kendinize soracaksınız, düşüneceksiniz? Artık hiç biriniz için savaş yok. Artık hiç savaş yok. (Birisinin cep telefonu kriket sesi çıkararak çalar.) Kriket bu, bizi ziyaret ediyor. Evet, onun kafasının içinde ve şimdi onu susturacağım.(Adamus “Kriket sesi ” çalmaya devam ederken ve kadın  “Özür dilerim” derken kıkırdar) Yalnızca bir kriket. Eminim.(Bazıları kıkırdar)

 

Artık daha fazla savaş yok. Benim cep telefonlarıyla olan savaşım bile yok. Bu rahatla değil mi? Evet. Sorun yok. Daha fazla savaş yok. Geçmişte yaptığınız gibi mücadeleler de yok.

 

Öyleyse, bununla, zihnin ötesiyle, gücün ötesiyle beraber derin bir nefes alalım. Sizi geride tutan, en büyük iki şey ve gerçekten gezegeni de şu sıralarda geri tutan  en büyük  iki şey. Buna ihtiyaç yok.

 

Güçsüz bir hayat yaşamak inanılmaz. Laf yine inanılmaz sözcüğüne geldi. Kendinize güzel bir armağan. Güce ihtiyacınız yok. Bilinçte güç yoktur, hiç yoktur. Bilinçte olan tek şey farkındalıktır; “Ben varım.”

 

Enerjide hiç güç yoktur. Enerji, sadece burada size hizmet için var olan bir şeydir. Sıkıştırılmış bilinçtir. O sizindir. Yaratmayı seçtiğiniz gerçeklikleri yaratmak için oradadır. İşin en zor yanıysa; hala bu âlemde oluşunuz olacaktır. Başka bir yerde, kendi egemen alanınızda olsaydınız farklı olurdu. Ama öyle olsaydı, ölmüş olurdunuz.

 

Evet, olacak olan… meydan okumalardan biri, tüm çevrenizde güç ve zihinsellik göreceksiniz ve kendiniz bunları kullandığınız zaman, hatırlayacaksınız. Yok olup buharlaşacak ya da sırra kadem basacak değil. Basitçe, artık bir etken olmayacak.

 

Özellikle bu yıl, dünyada, çevrenizde, bu oyunları oynayan insanlarda gücü göreceksiniz. Ama güçle baş etmenin en iyi yolu, hiç sahip olmamaktır. Çünkü güçle çalışanlar, zihinle çalışanlar, güçle çalışan, zihinle çalışan diğerlerini ararlar. Seçiminizle orada olmadıkça, yaratımlarınız için isteğinizle orada olmadıkça sizi görmezler ve size hizmet için oradadırlar

 

Zor iş. Bu hala birçoğunuzun tamamen rahat olmadığı bir şey. Ama ilerleyeceksiniz.

 

Bununla derin bir nefes alalım.

Yeni Enerji Üstatlarının Konuları

 

Bir kaç nokta, birkaç çok önemli nokta. Linda, lütfen tahtaya yazabilir misin? Bunlar Üstatların- Yeni enerji Üstatlarının, temel konuları.


~  1

 

İlk sıradaki araç-tüyo yâda her ne derseniz deyin, oh, kendiniz için sahip olacağınız en büyük cankurtaran simidi. Çünkü hala çok yoğun zamanlar olacak. Ama bütün bunlar için en büyük kurtuluş çaresi, çok basit bir şey olacak. “A” ile başlıyor ama Adamus değil. Bu izin vermek. İzin vermek. ( İngilizcede izin vermek- Allowing- A –ile başladığı için espri yapıyor)

 

Sizden, izin vermeye başlamanızı isteyeceğim. Şimdi kendinizi izin vermeye zorlayamazsınız. İzin vermeyi meditasyonu yaptığınız gibi, hatta bazılarınızın nefesi yaptığı gibi yapamazsınız. Bu disipline döndü. İzin vermeyi,  gerçekten bir disiplin olarak yapamazsınız. O sadece öyle olur. İzin vermek, kendi etrafınıza koyduğunuz direnci, engelleri, zihin oyunlarını, düşünceleri, savunma sistemlerinizi, mekanizmaları bırakmaktır. Hatta fiziksel enerji alanınızın ve zihinsel enerji alanınızın da etrafına koyduğunuz tel örgüleri indirmektir.

 

İzin vermek işte budur. Konuya ilişkin herhangi bir “eğer” “ama” ve “ve” olmaksızın derin bir nefes almak ve yalnızca izin vermektir.

 

Neye izin veriyorsunuz? Kendinize. Kendi tanrısallığınıza. Ben-im’e. Bana izin vermiyorsunuz. Yeshua’ya, Buddha’ya, diğer varlıkların hiç birisine izin vermiyorsunuz. Kendinize izin veriyorsunuz.

 

İzin vermek, içinde düşünüp duracağınız bir şey değildir. O sadece izin vermedir, öyledir. O, benim noktasıdır -Yo Soy El Punto- “ Ben izin veriyorum. Ben izin veriyorum.”

 

Ve böyle yaparak, izin vermeyi düşünmek zorunda olmayarak, enerjilerin size hizmet etmesine de izin verirsiniz. Temizlik olmasına da izin verirsiniz, geçmiş zamanlardan gelen eski-hurda enerjileri toplayabileceğiniz bir fırsatınız, çok iyi bir fırsatınız vardır. Bu ruhun (spirit) yıkanmasına izin vermek. Ama Tanrı olan ruh (spirit) değil, siz olan kendiniz olan ruh(spirit).

 

Üstatlar olarak, büyük tanrı yalanını anlayacaksınız. Büyük yalan. O, çok zihinseldi ve o “güç”tü. Bir zamanlar tapınılan, sizin de taptığınız, korktuğunuz tanrıydı. Büyük yalan. Gerçek tanrı, hatta ben tanrı demeye bile cesaret edemem ama gerçek ruh (Spirit), Sonsuz Bir burada ve oradadır. Ama “güç” değildir.

 

Bu yüzden birçok şekilde gösterilir. Dışarıda bir tanrı olarak yansıtılır. Bir tanrıya dua edilir. Güce dua edilir. İnsanlar zihinsel olarak dua ederler. Onu asla hissedemezler. Zihinlerinde bir güç yanıtı bekleyerek yâda bir şey bekleyerek yaptıkları için, asla kendi tanrısallıklarını hissedemezler.

 

Ruh (Spirit) , tanrısal, daima oradadır ama biri onu araştırmaya çabaladığında ya da onu “güç”te bulduğunda orada değildir. Onu “güç”te aramayı durdurduğunuzda, o, tüm güzelliğiyle, sadeliğiyle, görkemiyle, oradadır.

 

Evet, derin bir nefes alalım.

 

Başınız dertte olduğunda, fırtınaların içinde, dalgalı denizlerde olduğunuzda -her istediğiniz mecazı kullanabilirsiniz- izin vermek en büyük aletiniz olacaktır. Bazen geriye gittiğinizde, zihninizde çare bulmaya çabaladığınızda, derin bir nefes alın ve izin verin. Bir kaç dakikanızı ayırın. Biraz müzik dinleyin. Bir yürüyüşe çıkın, duş alın, her ne olursa. İzin verin. İzin verin.

 

Onun hakkında düşünmeyin. İzin vermeyi doğru yapıp yapmadığınızı düşünmeyin. O neyse odur. Çok basittir. Her gece yatağa uzanıp başınızı yastığa koyduğunuzda, bütün gün olan bitenin yâda yarın olacakların ve de sahip olduğunuz tüm yansıtmaların, filmlerin peşinden gitmek yerine, derin bir nefes alın ve izin verin. Bu, her şeyin boşluğuna girmektir- her şeyin diyeceğim- ama o hiçbir şeydir, sadece basitçe izin verme boşluğuna girmedir.

 

Oh evet, “Bunu doğru mu yapıyorum?”  şeklinde eğiliminiz olacak. Derin bir nefes alın. Açıkça doğru yapmamak ile ilgili bu soruyu soruyorsanız, izin vermek basitliktir.

 

İzin vermek çok uzun zamandır, çok çok uzun zamandır yapmadığınız bir şey. Mücadele etmek, savaşmak, kavga etmek, şeyleri anlamaya çalışmak. Ama izin vermek, hayır. İzin vermek, en büyük aletlerinizden biri olacak.

 

 

İzin vermeye derin güzel bir nefes alın.

 

Unutmayın, kendinizin dışında bir şeye izin vermiyorsunuz. Kozmosa, ilahi dişile ya da bunlardan herhangi birine izin vermiyorsunuz. Hiç bir şeye değil, kendinize izin veriyorsunuz.

 

Bakın, bu aslında kendinize, sonunda siz olmanız için izin veriyorsunuz anlamına geliyor. İşte bu kadar.

~  2

 

Bir sonrakini tahtaya yazalım. Bir sonrakini tahtaya yazalım. Kendinizin önüne - ve bu sadece bir sözcük olacak ama önce cümleciği söyleyeyim.- kendinizin önüne hiçbir nedeni koymayın. Kendinizin önüne hiçbir nedeni koymayın. Evet, şimdi “Neden.” Yazabilirsiniz.

 

Hiçbir nedeni kendinizden önceye almayın. Sizden daha büyük ya da daha harikulade hiçbir şey yok. O kadar.. Hiçbir zaman. Sizden önce gelen bir tanrı yok. İçinizdeki tanrı, Ben-im olan tanrı- gerçek tanrı, gerçek ruh (Spirit) – asla siz den önce kendisini koymazdı.

 

Evet, sizden kendinizin önüne hiçbir nedeni koymanızı istemiyorum. Dünyayı kurtarmak için –neden- yok. Ve kışkırtılacaksınız. Özellikle önümüzdeki bir iki yıl içinde orada olmak, projeler, bir şeyler yapmak için kışkırtılacaksınız. Neden? Çünkü bu zihninizi meşgul eder, kendinizi iyi hissettirir. Başkalarına yardım ederek, doğru bir şey yaptığınızı düşünürsünüz. Gerçekten uyanmaya başladığınızda, gezegen için enerji tutucu olmayı durdurduğunuzda, siz bu rolden çıktınız. Ve şimdi bu sizin hakkınızda. Siz, kendiniz için-neden-siniz..

 

Bu biraz sert geliyor. Bazıları buna bencillik diyecekler. Ama bu, her şeyin sevgisinin en büyük armağanı. En büyük armağanı.

 

Sizden önce gelecek bir –nedeniniz olmasın. Grupları, organizasyonları hatta ailenizi, çocuklarınızı, toplumsal hizmeti ya da başka hiç bir şeyi- kendinizin öncesine koymayın. Çünkü bu yaşamda tanrısallığınızla bilinçli bütünlenmeniz, kendiniz için yapabileceğiniz en büyük şeydir. En büyük şey. Bu gezegene bu nedenle geldiniz.

 

Bu gezegene; balinaları, yunusları kurtarma işini yapmaya gelmediniz. Söylediğim gibi, başkaları bunu yapacak. Onlar, hizmetin neye benzediğini deneyimlemek istiyorlar. Siz, bu çeşit bir hizmetin gerçekten ötesindesiniz.

 

Öyle zamanlar olacak ki, mesela bir sosyal program ya da toplumsal program veya felaketlere çözüm bulma gibi, olağanüstü zaman harcamak için zorlandığınızı hissedeceksiniz. Sizden yapmanızı istediğim şey, bu –nedeni- kendinizin önüne geçirmeyin. Ben size yapmayın demiyorum, ama kendinizin önüne geçirmeyin.

 

Tam şimdi, nedenin kendiniz olduğunu anlamanız sizin için çok önemli. Neden sizsiniz ve bu çok çok - kendinize bu kadar çok vermeniz- bencil hissettirecek. Ama gözden kaçan buydu. Neden siz-siniz. Bunu duyuyor musunuz? Evet.

 

Sizin, dışınızda sahip olduğunuz bir şeyle, bir başkasıyla, bazı programlarla yoldan çıkmanız çok kolay. Oh, çok kolay ve ben, bir Üstat böyle yapar (diyen), böyle olmak isteyen birçoklarını gördüm. Onlar, başkaları için bu işleri yaparken, gerçekten inanıyorlar- kendilerine de böyle söyleyerek buna inanır hale geliyorlar- böylece bir biçimde yükseleceklerine ya da aydınlanacaklarına inanıyorlar. Hayır. Gerçek bir Üstat, bütün bunların üstüne kendisini koyduğu zaman aydınlanmıştır.

 

Bu kulağa tuhaf gelmiyor mu? Tuhaf, çünkü çok uzun süre, özellikle Katolik kilisesi ve diğer dinlerde daima “Öne tanrıyı al, aileyi al, toplumu ve diğer her şeyi al” dediler. Ama denklemde ‘Ben’ yoktu. Başka her şey vardı.

 

Ve ben özellikle tanrıyı öne aldıklarında ki bu tanrı eril, güçlü, zihinseldi kızıyordum. Her şey tanrıydı, ruhtu ama gerçekte hiç de değildi. Kendinizin önüne bir neden koymayın.

 

Ve tekrar kışkırtılacaksınız, oh, çok, çok kışkırtılacaksınız. Bu çocuklarınızla ilgilenmeyin demek değil. Ama onlarla bir Üstat gibi ilgilenin, ebeveyn gibi değil. Gerçekte, artık sizin ebeveynlerinizin çocukları olmamanız gibi, onlar da sizin çocuklarınız değiller. Evet, belki biyolojik olarak öyleydiniz ama onlar sizin sahipleriniz değillerdi. İşte tıpkı böyle bir his. (Birkaç kişi kıkırdar)



~  3

 

Listemizde sırada ki: Denklem. Prognostta söz ettiğim gibi, Denklemde bilinci yaşayın. Biz buraya denklemi koyacağız çünkü o, AS (önemli), biliyorsunuz. Eh… Evet, tamam.

 

LINDA:  “Denklem” istiyor musun?

 

ADAMUS: Denklem. Denklemde bilinci yaşayın. Ve bu çok basit, ama henüz yapmıyorlar. Prognostta söylediğim gibi, diyelim ki hayatınızda bir sorun var, ne olduğunun önemi yok, bir şeyin içinden çıkamıyorsunuz. Tıkanıp kalmışsınız. Bir an için durun. Gerçekten bir an için sadece durun. Fiyuuu. Oraya bilinci koyun.

 

Şimdi, bu ne demek? Evet, sadece bir an durun demek. Bir an durun, derin bir nefes alın “Varım, başka hiçbir şeyin önemi yok. Ben varım. Ben O Benim.”deyin.

 

Tipik olarak,  … diyelim ki, bir sağlık konusu var. “Oh! Şimdi ne yapacağım? Doktorlara gitmem lazım ve ben… sonrada bir sürü çaba…..doktora gittiğimde, alternatif şifa tedavisi alacağım. Bu durumda, her türlü garip sular ve şifa ilaçları ……alacağ- …”  dersiniz. Makyo’yu biliyorsunuz..

 

Hayır. Bir an için durun. Belki de yanıtı burada (kafayı gösterir) bilmiyorsunuz ama yanıt çoktan burada ( içeride)  ve biyolojik yeniden dengelenmeye ilişkin. Ve bu birkaç gün yâda birkaç hafta yeniden dengelenirken, kendinizi daha iyi hissetmeden önce, daha hasta hissedeceksiniz anlamına gelebilir. Evet, olan şey, bakımdasınız.

 

Çok, çok, çok fazla zırva var. Bu “Zırva” sözcüğünü kullanıyorum. Şimdilerde sisteminizde olan enerjiler ortaya çıkacak. Ve biz bunu yapabildiğimizce zarafetle yapacağız. Çok fazla toksin var. Çok fazla sıkışmış enerji var. Size ait olmayan çok şey var. Onları başınızdan atmanız için sizi cesaretlendirdiğim halde orada duruyorlar. Biz bunu def etmek için, Benim noktasından- Yo Soy El Punto – geçeceğiz.

 

LINDA: Boru çalan tahta at nerede? ( Geoff ‘un aynı gün önceden gösterdiği filme işaret ederek)

 

ADAMUS: Böyle değilseniz… İşte tam dışarıda duruyor. .  (Linda kıkırdar) Gidin, gidin – kapıdan çıkabilirsiniz. Orada. Sizin için hazır.

 

Benim derinlikli konuşmamın tam ortasında, Linda boru çalan tahta atın nerede olduğunu sordu. ( Bazıları güler) Evet.

 

Yaptığınız her şeyin denkleminin içine bilinci koyun. Bu bir disiplin değil. Zihinsel bir şey değil. Ama bir fincan kahve içecekseniz… (bir yudum alır) Bakın, içine bilinç koyuverdim.  “ Kahvemi içerken varım. Kahve içtiğimin farkındayım. Yaşarken, bilinçliyim.”  Bu kadar basit. Yaşarken bilincinde olmak.

 

Gününüzün ne kadarı ezber aktivitelerle, tekrar tekrar yaptığınız şeylerle, yalnızca kalıpların içinde geçiyor. Ben size kasıtlı olarak zorla kalıplarınız kırın demiyorum. Bunu daha önce denediniz. Pek işlemedi. Seni dikizlemiyorum, Kerri. (Adamus kıkırdar ve bazıları güler) Ben sadece güzelliğe hayranım…

 

KERRI: Yok, bunu hissettim.

 

ADAMUS: … Yüzündeki güzellik, anlıyorsun.

 

KERRI: Hayır, ben…

 

ADAMUS: Oh, evet, eh. Evet, anlarsınız ya da geçmişte anladınız. Programlarınızı uygulamaya çabaladığınızda, daha iyi bir insan olmaya gayret ettiğinizde “ Ben bu diyet programını ya da egzersiz programını yâda adı her neyse şu programı uygulayacağım ” dediğinizde, gerçekten bu pek de işlemez ve sonunda kendinizi daha da berbat hissedersiniz. Yine bunları demeye çabalayacaksınız ama size izin vermeyeceğim.

 

Evet, artık programlar yok. Bir Üstadın programları yoktur. Listemde yok ama sanırım olmalıydı. Bir Üstadın programları olmaz. Bilirsiniz bunları; “Bu hedefe ulaşmaya çabalamak zorundayım. Bunları yapmam lazım.” Böyle değil. Derin bir nefes alırsınız ve izin verirsiniz. Bu kadar. Bu kadar.

 

Ve bu sizi bilince getirir. Yalnızca izin verdiğiniz o anda, bu sizin hayatınıza, yediklerinize bilinci getirir. Ve diyetlerinize, ne yediğinize, çok içki içtiğinize, çok fazla sigara içtiğinize yâda bunun gibi herhangi bir şeye ilişkin endişe duymazsınız. Bütün bu harikuladeliğe sahip olduğunuzu anlarsınız. Kerri sana bakmıyorum (Bazıları kıkırdar) Kilolarca çöpü ( kuru kalabalığı) taşımakta olduğunuzu anlarsınız ve sanırım şimdiye kadar bundan hoşlanmış olmalısınız çünkü aksi halde bu çöpü taşımazdınız. Kerri sen değil, ama onu taşımak Kerri. Ker- … Şimdi, bakın, çok karışık. (Bazıları kıkırdar)

 

Böylece, yaptığınız her şeyde denkleme bilinci ekleyin. Bir disiplin, bir program olarak değil ama zevkli bir şey olarak. Bir biçimde, derin bir nefesle izin vermeyi ve bilinci birleştirebilirsiniz. “Ben-im, Ben varım.”  Başka her şeyi bırakın. Gerçekten önemi yok. Demek istediğim, gerçekten önemi yok.

 

Hipnoz ve programlamanın katmanları çok kuvvetli, çok yorucu ve sürüp gidiyor. Kimse bu programları sahiplenmiyor. Bu kitle bilincindeki- ona ne diyordunuz- matriksdeki hipnotik programları kimse sahiplenmiyor. Kimse bunları sahiplenmiyor. Ne hükümetler, ne tanrılar ne de Üstat tanrılar. Gerçekte, Üstat tanrı ırkı da yoktur. Bunlar hiç bir komplocu tarafından da sahiplenilmiyor.

 

Hükümetler ve komplocular hiçbir programı - iyi olsun kötü olsun- sürdürmede yeterince akıllı değiller. Evet, değiller ve olmayacaklar da.

 

Komplocular, enerji beslenmesi ve güç için, dram için varlar. Hepsi bu. İşte bu kadar. Ve içinizde komploculara bulaşmış olanlar varsa, Kırmızı Çemberde yer almamalı. Bu kadar. Hiçbir çeşit komploculuğa yerimiz yok, alanımız yok.

 

Aptalca şeyler yapan insanlar var mı? Kötücül şeyler? Hırslı şeyler? Kesinlikle. Bu sizi etkileyecek mi?  Kesinlikle hayır. Her neyse bırakalım kendi oyunlarını oynasınlar ve kendi kurbanlarını alsınlar- aslında kurbanlar yoktur - Bırakın, diğerlerine gözdağı versinler, korkutsunlar. Yürüyüp geçin bunu.

 

Etkin komplocular yoktur. Şimdi tüm hikâyelerime girmeyeceğim ama onlar gelirler ve giderler, bunu biliyorum. Ve bu gezegende, yeni yasalar yapmak ve vergi toplamaktan başka bir şey yapacak kadar akıllı bir hükümet yok. Uzman oldukları konu bundan ibaret ve bununla sınırlı, kesinlikle. Vergi toplamaktan başka şey yapamazlar, ileri götüremez, önderlik edemezler.

 

Bu matriksin kumaşına böyle dokunmuştur. Kesinlikle. Liderler ve hükümet çalışanlarının güzel umutları ve özlemleri olsa bile, kumaşın dokusu böyledir. Evet, kesinlikle. İyi yaptıkları şey; vergi ve yasalardır. Sizin olmayan yasalar. Şimdi, hassas bir yerde geziniyorum ama vergiler size ait değildir.

 

LINDA: Ohh!

 

ADAMUS: Bunu sonra açıklayacağım.

 

LINDA: Ohhhh!

 

ADAMUS: Sonra açıklayacağım.

 

LINDA: Ohhh!

 

ADAMUS: Her bir vergi sisteminde, çok zekice yasal boşlukların olduğunu açıklayacağım.

 

LINDA: (Çok yüksek sesle) Oohhhhhh! (Birkaç kişi kıkırdar)

 

ADAMUS: Hayır, o kadar zekice ki, daha önce neden anlayamadığınızı merak edeceksiniz. Açıklayacağım ve …..açıkladığımda, açıklayacağım.

 

LINDA: Ehhhhh!

 

ADAMUS: … Birazcık. (Adamus kıkırdar) Yok, gerçekten çok zekice.

 

Bu vergi yasaları ve düzenlemeleri üzerinde tekrar tekrar çalışan bir sürü insan var ve bu yasa boşluğu önlerinde duruyor ve görmüyorlar. Daha sonra açıklayacağım. Üstatlar olarak, eğlenceli şeylerden biri olacak. Kesinlikle. Oh, hayır, beni öpeceksiniz. Bana tapacaksınız. Bana biraz daha fazla kahve getireceksiniz. (Bazıları kıkırdar)

 

LINDA: Evet, massa (master) ! Evet, massa (master)!

 

ADAMUS: Eh, ( “Master”)  “Üstat “ lütfen.

 

Evet, listede ne var. Oh, Linda, listeye daha çok yazmamız lazım.

 

LINDA: Senin neyin var?

 

ADAMUS: Şimdi listeye yazman lazım. Ama bana da biraz daha kahve lazım. Ne yapacağız? Onu Sandra’ya ver!

 

Listede sonra ne var. Listede sonra ne var.

 

LINDA: Mızmızlanmıyorsun değil mi?

 

ADAMUS: Bir Üstat hiçbir zaman mızmızlanmaz. O sözler gelir, doğruca daha önce ne söyleyeceksem ona bağlanır.

 

LINDA:  Bunu listede mi istiyorsun?

 

ADAMUS: Olacak. Olacak.

~ 4

 

Bir Üstat kendi işini kendi görür. (Birisi yüksek sesle güler) Bir Üstat kendi ihalesini yapar. Hayır, orospuluğunu değil, ihalesini.(İngilizce bidding: ihale, bitching: orospu kelimelerinin ses benzeşmesi ile ilgili espri yapar) (Daha fazla kıkırdamalar) Bir Üstat kendi işini kendi görür.

 

Şimdi, bu biraz tuhaf geliyor ama ben şimdi, Üstatlardan söz ettiğim bu Şaud’da öncelikle niye bunu önünüze getirdim? Çünkü başkalarının sizin ihalenizi yapmasıyla ilgili bir eğiliminiz var. Başka birine… bir şey yapmaları için yaslanmak, hayatınızı onların daha iyi hale getireceğine güvenmek, yaratımlarınız, mutluluğunuz için onlara güvenmek, sizin savaşlarınız için savaşmalarına güvenmek.

 

Bir Üstat kendi işini kendisi yapar. Kendi hayatını kendi üstlenir. Onlar için gidip de tartışma yapacak kimseleri yoktur. Onların savaşları için savaşacak kimseleri yoktur. Arkadaşlarına yâda kız kardeşlerine  “Git, annemle konuş, evet, çünkü senin onunla aran daha iyi.”  demezler. Üstat kendi işini kendi görür.

 

Bu şekilde enerji doğru olur, bu şekilde var olan durumun içinde olursunuz. Bu şekilde, diğer insanların dramlarının karanlıklarına ve kördüğümlerine karışmazsınız.

 

Biliyorum geçmişte geri çekilmek istediğiniz zamanlar oldu. Fark edilmek istemediniz ve sizi ileri sürecek başkaları oldu. Sizin için şeyleri yapanlar vardı. Ama şimdi, öne çıkmak ve kendinizi öne sürmek zamanı. Değil mi?

 

Bununla derin güzel bir nefes alalım.

 

 “Evet, hiç de düşünmemiştim …”  diyorsunuz. Oh, evet, düşündünüz. (Adamus kıkırdar) Ve önümüzdeki birkaç gün içinde bunları hatırlamaya başlayacaksınız. Kendi ihalenizi yapmak için fırsatlarınız olacak, fazlasıyla fırsatlarınız olacak.

 

Kendi ihalenizde ne olur? Bir durumun içindesinizdir ve “Oh, kesinlikle bu durumda olmak istemezdim. Bununla benim için kim ilgilenir?”  ya da   “ Bu durumdan nasıl çıkabilirim, nasıl kaçabilirim?” diye düşünürsünüz. Hayır. Derin güzel bir nefes alın. Tam onun ortasındasınız. Mecazi olsun yâda birebir olsun, bir fırtınanın ortasındasınız; bir başkasının enerji meydan okumalarının ve güç oyunlarının ortasındasınız ve  “Ohh, burada olmak istemiyorum.” diyorsunuz. Derin bir nefes alın. Bir an için izin verin. Bu konu hakkında düşünmediğiniz ve gücün olmadığı Ben-im varlığınızın ortaya çıkmasına izin verin ve ne olduğunu izleyin. Ne olduğunu izleyin.

 

İlk önce şok geçirdiklerini göreceksiniz. Bir şeyler hissedecekler ama bu hissettikleri şeyden çok rahatsız olacaklar. Hissedeceklerinin… nasıl olduğunu biliyorsunuz. Odadaki enerji birdenbire değişir. Herkes… çünkü bilinçlerinin bilincinde değiller. Farkındalar ama değiller. Kendilerine: “ Oh, odanın enerjisi değişti. Neden acaba?”  demeyecekler. Fakat birdenbire, kendilerini farklı bir şekilde tepki verdikleri bir halde bulacaklar.

 

Evet, dram, beslenme ve güçten çıktığınız bir durumda olacaksınız ve izin vermeye geçeceksiniz. Sadece derin, güzel bir nefes alın. Bu şarkıyı aklınıza getirin- her bir bölümünü değil ama temizliğe başladığımızı ve beş dakikanızı ayırın. Gidip farklı bir şey yapın ya da sadece izin vermeye derin bir nefes alın. Enerji değişecektir.

 

Ve ne olduğunu bilmedikleri farklı bir tepki verdikleri için, bu onları engelleyecek ve şaşırtacak. Bu gerçekten derin bir nefes almanız ve tam olarak, Üstatlıkta kalmanızdır. Ve hatırlayın. Bu psikolojik bir yıldırma değil. Eğer şimdiye kadar NLP aldıysanız, hemen bunu kusup atın. (Güler) Ciddiyim. NLP gücün daha fazla güçle nasıl oynayacağıdır. Bütün hepsi bir demet zihinsel zırva - sadece NLP değil ama bunların hepsi- bir demet zihinsel zırva ve güç oyunları. Ve bunlara ihtiyacınız yok. Gerçek bir Üstat, her ne olursa olsun manipülasyona ihtiyaç duymaz.

 

Bir Üstat daima kendi doğruluğundadır. Kendi gerçekliğini; açıkça, dürüstçe, korkmadan, net olarak ifade edebilir. Güç oyunları yoktur. Ah. İlk önceleri biraz tuhaf ve garip gelebilir ama daha sonra rahatlama hissi olacaktır.

 

Evet, neredeydik?  Evet, oh, ihaledeydik. Kendinizin ihalesini yapın.

~  5

 

Bir sonra ki; “Sen değil, ben.” “Ben” – virgül – “Sen değil.”

 

LINDA: Aklıma gelmişken, Edith’cik burada değil diye yırtınıp duruyordum.

 

ADAMUS: Oh güzel, güzel. Teşekkür ederim. Yedek Edith.  Kendi ihaleni yap. (Kıkırdarlar) Edith için ihale değil.

 

Sırada ki; “Ben, sen değil.” Bu hatırlamanız çok, çok önemli- çok önemli- ve sadece bir bakış açısı değişikliği.

 

Evet, bir arkadaşınızla ya da arkadaş dediğiniz biriyle bir tartışma içindesiniz. Bir tartışma yapıyorsunuz. “ Bunu bana sen yaptın!  Sen bunu yaptın! Ve sen hep …” anlıyorsunuz. İşte bu, insan tarzı konuşma. Bu onların bilinç ve gerçeklik düzeyi. “Bunu sen yaptın!”  Ve  aklımdayken sevgili Şambra, siz bunu yapıyorsunuz.

 

Bir Üstat, sadece –Ben- diye konuşur. “ Her şey huzurlu olduğunda hoşuma gidiyor. Evden zevk alıyorum, kendi evimden, hoşuma gittiği şekilde. Bu kadar yüksek ve tiz sesli müzik olmaması hoşuma gidiyor. Restorana gitmeyi seviyorum..” , “ Beni hiç dışarı yemeğe götürmüyorsun.” değil, anlıyorsunuz. Yâda “ Sen hep bana, şunu yâda bunu yapıyorsun.”  Bir Üstat, sadece –ben- diye konuşur. Sizinle ilgili değildir, bir başkasına söylemekle ilgili değildir, çünkü bunu yaptığınız anda  – “Beni hiç dinlemiyorsun.” başlar.

 

LINDA: Ne!? (Adamus kıkırdar ve dinleyiciler gülerler)

 

ADAMUS: “Benim söylediğim şeyi asla yapmıyorsun. Beni umursamıyorsun. Beni sevmiyorsun. Hep böyleydin.” Anlıyor musunuz?  Buradaki enerjiyi görüyor musunuz? Bu güç ve yansıtmadır.

 

Üstat –ben –ile ilgilidir.“ Ben şöminenin başında, ayı postu halıya çıplak uzanarak, şarap içmeyi seviyorum.”  Sizlerden birine kanallık ediyorum. Bu ben değilim.(Güler)

 

Bakın, ister bu sözleri gerçekten söyleyin, ister sadece içinizde hissedin -aslında söylemek zorunda da değilsiniz- bu, durumun dinamiğini değiştirir. Her şeyden önce bu sizi, kendi içinizde tutar çünkü diğer insana:“ Evet, sen bunu yaptın” ya da “ Sen böyle yaptın”  demeye başladığınız anda, artık Ben-im de değilsinizdir. Onlar alanındasınızdır. Ben- de, Ben-im de kaldığınız zaman, “ Trafikte durup kalmayı sevmiyorum. Kauai’ye tatile gitmeyi seviyorum” dediğinizde, “Beni hiçbir zaman bir yere götürmüyorsun” demediğinizde, enerji dinamikleri bütünüyle değişir.

 

Bu  “sen”  şeyini yansıtmayı ne kadar sık kullandığınızı fark etmeye başlayacaksınız.  Özellikle size en yakın insanlarla ve aynı zamanda işyerinizde. Ne istediğinizi, neyi seçtiğinizi ifade edin. Bu: Ben- dir, -Sen- değil. (Birisi “Hım” der.) Hım.

 

Bununla derin, güzel bir nefes alın. Evet.

 

Ve şimdi, başlangıçta biraz tuhaf olacak. Çünkü aniden çıkışmaya, bir başkasının üzerine atmaya eğiliminiz var. Ama o zaman güç oyunundasınız. Artık Ben-im de değilsiniz.

 

Ben, Ben burada sizinle birlikte olmaktan hoşlanıyorum. Demek istediğim, gerçekten hoşlanıyorum. Gerçekten.

~  6

 

Listemizde sıradaki. Bir Üstat- siz- bir seferde yedi düzey bilinç kapasitesindedir. Siz, bir yâda iki düzeyden iş görüyorsunuz. Bazen burada oturduğunuzun ve dinlediğinizin farkındasınız. Odada sıcaklık olup olmadığının farkındasınız. Odada ki gürültü düzeyinin farkındasınız. Ve bir biçimde burada ayakta durup konuştuğumun farkındasınız.

 

Evet, insanların çoğu, bir defa da gerçekten bir buçuk belki de iki düzey bilinçliler ve bu da programlandıkları şey.

 

Siz, şimdiden başlayarak, yedi düzeyin de farkında olabilirsiniz. Ben yedi boyuttan söz etmiyorum. Ben size, her hangi bir anda, yedi şeyin aynı zamanda farkında olabilirsiniz diyorum. Dikkatinizi, benden Linda’ya, odanın arka tarafındaki gürültüye, şöminenin üstündeki ışıklara doğru kaydırmak zorunda olmadan. Çünkü bu tekil bir şey. Sadece yeniden odaklanarak etrafta gezinirsiniz.

 

Bir seferde, yedi düzeyin farkında olabilirsiniz. Bunu nasıl yaparsınız? İzin vererek. Kesinlikle.

 

Eğer sen… ( Linda’ ya ) oh, sadece “ Farkındalığın yedi düzeyi.”

 

LINDA: Hepsi? Yedi düzey.

 

ADAMUS: Sanırım burada daha kâğıt var. (Güler) Sanırım… evet, var. (Adamus kıkırdar)

 

Herhangi bir anda, yedi düzeyin de farkında olabilirsiniz. Ve tekrar ediyorum, bunu yalnızca izin vererek yaparsınız. Bu aslında doğaldır. Aslında bu sayıyı, yüzlerce olabilir ama şimdilik bunu yalnızca yedide tutalım.

 

Zihin başlangıçta biraz bunalacaktır. İşte zaten, böyle unutkanlıkları niye yaşadığınızı söylememin nedenlerinden biri de bu. Zaten bunu hissetmeye başladınız bile. Ve zihin donup kaldı. Ama yakalayacaktır. Zihin için söyleyeceğimiz bir şey de, onun adapte olabilmesidir. Çabucak adapte olur. Bu onun, hayatta kalma güdüsünün bir parçasıdır. Egosunu sürdürmesinin bir parçasıdır. Ama çok yakında, bunun ötesine geçecektir.

 

Yedi farklı düzey. İlk önceleri biraz karışık gelecek çünkü bunu buradan (kafadan) yapmaya çabalayacaksınız. Bunun; gözler, kulaklar, burun, tad ve deri yoluyla – insanın beş duyusu-  farkında olmaya çabalayacaksınız. Ama birdenbire bütün bunların, tam buradan ( bütün kendiniz-özünüzden)  farkında olduğunuzu anlayacaksınız. Zihinsel sisteminizin filtresinden yâda işleminden geçmesi gerekmiyor.

 

Diyelim ki; yoldasınız, araba kullanıyorsunuz, araba sürmenizin deneyimini farkında olacaksınız ama aynı zamanda varlıklarla –fiziksel olmayan varlıklarla-iletişiminizin farkında olacaksınız. Aniden içinizde akan belli bir enerji kalıbının farkında olacaksınız çünkü onu, orada olması için çağırdınız ve bedeninizin aniden bazı enerjileri nasıl salıverdiğini de fark edeceksiniz, birçok başka şeyleri de,  hepsini aynı anda.

 

Ve aynı zamanda, geleceğe dair bir potansiyel baloncuğunun size doğru gelmekte olduğunun farkında olacaksınız. Şimdi zihin bunu çok iyi anlayabilir ama izin vererek oraya ulaşacaksınız.

 

Evet, şimdiden itibaren gelecek toplantımıza kadar olan sürede, yine buna izin vererek, sadece biraz oldukça bilinçli nefes alın. Ama lütfen gidip de şu şeyi yapmayın. “Şimdi kendimi deneyeceğim. Aynı anda olan yedi şeyin birden farkında olabilir miyim?” demeyin. Çünkü, yineliyorum, bu zihinsel olur. Aslında çok kolay. Evet, şimdi bunu yapalım.

 

Düşünmeden, öylesine derin güzel bir nefes alın……. Hepiniz gerildiniz. (Adamus kıkırdar)  pekâlâ bunu sonra yapalım.

 

Bu doğal olarak olur. Çünkü gerçek tanrısallık, gerçek siz, beş duyuyla sınırlı değildir ve aynı zamanda bir-iki düşünceyle de sınırlı değildir. Aslında o, çok, çok sınırsızdır. Bu sınırsızlık, zihinsel inanç engelinin; “ Evet, bir anda bir yâda iki şey yapabilirim.”-  temelde dönüm noktasıdır. Birçoklarınız çeşitli zihin kontrol dersleri aldınız- onlara ne diyorsunuz, bilmiyorum- yaratım ya da bolluk dersleri – (tükürür) tüü! –  Size bazı tuhaf zihinsel alıştırmalar öğrettiler ve size öğrettikleri şeyler işlemedi ya da başarılı olamadınız.

 

Ve aslında orada, içeride bir yara vardı. “Oh,  doğru yapmadım.” gibi. Hayır. Kurslar doğru değildi. Sizin için doğru değildi çünkü sizler eninde sonunda, zihinsel olanın ötesinde bir yere, bir alana gidiyordunuz.

 

Bu yedi düzey farkındalığının tümünde çabalama yoktur. Bunun içinde disipline olmak yoktur. O sadece izin vermektir. Bir biçimde şimdi olan ama neye benzediğinin pek de farkında olmadığınız yâda bilinçli olmadığınız bir durumdur. “Niye böyle tuhaf hisler geliyor? Ne olduklarını anlamıyorum ve aklım artık doğru dürüst çalışmıyor ama yine de daha önce hiç olmadığım biçimde, biraz daha fazla akıllı olduğumu hissediyorum” gibi ve sonrasında bunu da  silkip atarsınız.  

 

Olan şey, zihnin ötesine gidişinizidir. Bilince geliyorsunuz. İşte bu kadar. Diğer sistemlere, programlara, disiplinlere, başka bir şeye gerek yok, sadece bilinç. İşte bu kadar. İşte bu kadar. Bu her şeydir. Bu bilme-biliş-dir. Bu her şeyin geldiği yerdir. Her şey bilinçten ortaya çıkar. Her şey oradan gelir. Tüm enerjiler, hayatınızdaki her şey.

 

-Bilinç-  bunu yapalım (Linda’ya), bu benim listemde olmayacak ama bilinç, bırakın bilinç hayatınızdaki rehber güç olsun. Ve kâğıdın öbür yüzünü de kullanabilirsiniz. Bırakın bilinç size rehberlik eden güç olsun.

 

Enerjiler ve hayat ve diğer her şey size rehberlik etmesin ve siz de onlara tepki vermeyin. Bırakın hayatınızda rehberlik eden güç bilinç olsun.

 

Evet, bununla derin bir nefes alın. Burada biraz zihinsel oldu. Fiyuu, bırakalım gitsin.

 

Bakın, komik olan şey, geleceğiniz nokta; - pekâlâ, bu noktaya geliyorsunuz- artık bir şeyler için düşünmemeniz. Bunları kafanızda bir araya getirmek zorunda değilsiniz. Sadece duruyorsunuz. Hatırlayın. Daima, bugün başladığımızdaki örneği hatırlayın. Bir Üstadın nasıl olması gerektiğine dair tüm kavramlarınızı bırakmayı istemediniz mi? Derin bir nefes alın ve o öyle olur. Biraz müzik çalın. Biraz dans edin, bir fincan kahve için. Üzerinde çalışmadan, o öyle olur. Hiç bir şey yapmadan. İnanılmaz. Tamam.

 

Listede sonraki. Ohhh, sanırım listeyi bitirdik.

Üstatlığa İzin Verme

 

Listede bir sonra ki… John bunun için biraz müzik gerekecek. Sakin, nazik bir müzik olabilir. Tamam.

 

Bir Üstat olmaktan söz ediyoruz. Üstadın ne olduğuna dair kavramı salıverdik çünkü anlıyorsunuz. Gerçek Üstat, gerçek bilincin bilinci, orada oturuyor, bekliyor. Güçsüz, zorlamasız, hiçbir alıştırma yapmaksızın bekliyor. Evet, arka planda biraz müzikle, bu deneyimde, derin güzel bir nefes alın ve bırakın gerçek Üstat- siz- yalnızca siz- bırakın size gelsin.

 

(Sakin bir arp müziği başlar)

 

O, bir aziz ya da ruhsal rehber değil yâda geçmişin sıkıcı eski tanrısı da değil.

 

Gerçek Üstat… Oh, bu bayağı çok tatlıca. Ehhh, hayır, bu Şambra müziği değil. (Güler)  Özür dilerim John, ama arpler?!  Biliyorsun, bana ateş et, (iç çeker!) bir okla. Hayır, hayır, hayır, hayır. Yapalım, yapalım……………Bu  Adamus  değil… Bu Şambra tarzı değil. Şambra tarzı.

 

Bunu bir daha deneyelim. John benimle dalga geçiyor.

 

(Farklı bir müzik başlar; “Sana yakın”  Aldo)

 

Tamam. Şimdi başlıyoruz. Tamam

 

Bırakın gerçek Üstat zorlamasızca size gelsin. Bakın, sıklıkla “Tamam, şimdi ne yapmak zorundayım?” dediğinizde, bir beklentiye, bir bekleyişe giriyorsunuz. Bir tepki beklemek, bir şey gelip sizi bulsun diye beklemek. Size geçici olarak; canlılık ve neşe veren (beyinden)  kimyasalların salınmasıyla oluşan, bir nevi zihinsel bir yükseklik hali istiyorsunuz, anlıyor musunuz? Bu olmayacak. Böyle olması beklenmiyor da.

 

Çünkü gerçek Üstadın size gelmesine izin vermek, eski dinamiklerin hiç birine sahip değildir. O size, oh, kendinize vermeye alışkın olduğunuz bu geçici yükselmeleri vermez. Biliyorum, onlar önemliydi, gerçekten hoştu ama bir nevi yapaydılar. Şimdi bırakın da, size sadece gelsin..

 

Onda güç yok, zorlama yok ama orada. Ona yolunuzu yöneltmeyi düşünemezsiniz.

 

Bu inançlar hakkında değil. İnançlar, gerçekten… İnançlar, dondurucu güçleriyle, zihinsel yapılardır. İnançlarla ilgili değil. Sadece izin vermekle ilgili.

 

O gerçek Üstat… hatırlayın, biz eski Üstatlık kavramlarını salıverdik ama şimdi gerçek Üstat………… geliyor.

 

 “Geliyor” dedim ama o daima oradaydı. Ama bütünlenmemişti Niye? Çünkü siz bu Üstat/ Tanrı/altın melek/ büyük güçlü varlık için araştırma içindeydiniz ve onu bulamadınız çünkü o, bunlar değildi.

 

Bir şey arıyordunuz, oh, şöyle diyebilirsiniz: bir nevi sizi kurtaracak, size daha fazla güç verecek bir şey. Belki de onu hiç bu şekilde düşünmediniz ama daha büyük bir şey. Ama gerçekte Ben-im’lik, Ruh(spirit) yâda tanrısallık bunlar değil. O, bunlardan hiç birini içermez.

 

Ama hala gücü ve güçlü tanrıyı arayanlar, güçlü melekleri arayanlar, tam da şimdi anlattığım şeyi arayanlar, bunun güce sahip olduğunu düşündükleri için bu şeyi arayacaklar. Onlar, bu şeyin kendilerine büyüklük ve harikuladelik vereceğini zannediyorlar. Onları kurtaracaklarını düşünüyorlar. Böylece onu arayacaklar ve bulamayacaklar.

 

Ama siz, bu izin verme hali içinde, bu Üstat olma halinde, onun gelmesine izin vereceksiniz.

 

(duraklama)

 

Geçmişte, birçoğunuz, “Oh, bunu yapmakta çok da iyi değilim, çünkü asla hiçbir şey hissetmiyorum.” dediniz.  Onda, his ya da his diye tanımlayacağınız bir şey yoktur. Yıldırım ışıkları yoktur. Aniden her şey Nirvana olmaz. Bunlar yoktur çünkü bunlar zihin ve güçle iş gören eski şeylerdir.

 

Bu – bu gerçektir. Üstada izin vermektir.

 

Derin güzel bir nefes alın.

 

Ve tekrar söylüyorum, kendinize, “Şey, hiçbir şey anlamıyorum, hiçbir şey hissetmiyorum”  diyorsanız, oh  sadece derin güzel bir nefes alın çünkü  sizin düşündüğünüz gibi olmayacak –  öyle gelmeyecek – Ama o, orada.

 

Tamam. Müzik de bitti. Teşekkür ederim.

 

Derin güzel bir nefes alalım.

İleri Gitmek

 

Listede bir sonraki. Bazı ilginç yerlere gideceğiz. Ve bu çok da fazla öğrenmeyle ilgili olmayacak, dediğim gibi daha çok deneyimle ilgili olacak. İçinizdeki Üstadı deneyimlemeniz için izin vermeye başlamanız.

 

Geçen üç hafta özellikle ilginçti. Bazıları ayrıldılar. Üstat olmaya ilişkin olarak konuştular ve kendilerine bir sürü mazeret bularak ayrıldılar. Ve bu iyi. Şimdi dinleyen herhangi biriniz emin değilseniz, kendinize: “Şey, bilmiyorum. Bütün bunlardan ne alacağım? Ne çeşit bir güç şeyi?” diyorsanız, gitmeniz iyi olur. Bu gerçekten böyle. Çünkü enerjileri temiz ve net tutmak istiyoruz. Biz—ben istemiyorum. Bu yolculukta ekstra yük istemiyoruz. Ya oyunlar oynayarak yâda bunu günlük yaşamlarında dikkat dağıtıcı olarak kullanarak, bu çeşit bir gücü arayan büyük bir grupla çalışmaktansa, kendi Ben-imliklerine bağlılık içindeki küçük bir grupla çalışmak daha kolay olur.

 

Evet, kendi kendine çok seçim oldu. Bu rozet şeyi ile ilgili her şey sevgili arkadaşlarım, inanılmazdı. Bizim çalışanlarımızdan başlamak üzere, herkesin afallaması inanılmazdı. “Bununla ne yapacağız?!  Adamus  yuvayı bağışlıyor.!” Kesinlikle. Kesinlikle. (Birkaç kişi kıkırdar) Doğru mu diye içlerinde hissetmek zorundaydılar. Zihinsel olarak, “ Bu Adamus ne halt ediyor ?” ya da “ İşte Adamus yine başladı” diyorlardı ama gerçekten bu onların “Bu doğru mu?” diye hissetmeleriyle ilgiliydi. Bir anlam ifade ediyor mu?

 

Ve tabii, Kırmızı Çember çalışanları bunun yapılmasına atlayıverdiler. Onların açısından harika bir işti.

 

Ve tabii, bütün bunlar olup biterken, kendilerine zaman zaman  “Adamus bunu nasıl yapabildi?” diyorlardı ama perdenin arkasında, stüdyo dedikleri şeyin yaratımı için konuşup duruyorlardı. Burası pahalıya mal olacaktı, çok pahalıya. Haftalar ya da aylar süren hazırlıklar yapmaksızın, malzemelerini taşıyıp durmak zorunda kalmayacakları, anında yayın yapabilecekleri bir yer yaratmak. Ama biz, kelimenin tam anlamıyla, son dakikada apar topar bir araya gelebildiğimizde ki bunu yapıyor olacağız ve zaman zaman bunu yapmaya ihtiyacımız da olacak.

 

Evet, bütün bunlar oldu ve şimdi Kırmızı Çember kendini bu rozetlerden dolayı, oh, $30,000 borçlu buldu.(Adamus kıkırdar) Otuz bin dolarlık rozet satın alındı ve gönderildi, şimdi başlarını sallıyorlar, “Neden? Neden şimdi?”

 

Neden? Her şeyden önce,  gerçekten kimin ilerleyeceğini anlamak zamanıydı. Rozet alın ya da almayın, bu gerçekten konuyla alakalı değil ama  “Hazır mısınız?” demek konuyla alakalı olan kısımdı. Rozet bir bakıma,  biraz dikkat dağıtıcıydı çünkü rozeti almak, almamak üzerine düşünüyordunuz ve bunun için kargaşaya düşüyordunuz. Bu bir parça dikkat dağıtıcıydı ama aynı zamanda  “ Gerçekten hazır mıyım?”  demenize de neden oldu. Çünkü ilerisi farklı olacak. İlerisi; ilişkilerin, oyunların, işlerin, bolluğun, sağlığın ve bütün diğer her şeyin doğasını değiştirecek.

 

Bazılarınız, evet, bu gibi şeyleri sevmediğinizi söylüyorsunuz. Meteliksiz ya da hasta olmayı sevmediğinizi söylüyorsunuz ama seviyorsunuz yoksa böyle olmazdınız. Bu kadar basit. Böylece, bilinçle ilgili olarak bilinçli bir seçim yapmak zorunda kaldığınızda, “Evet, ilerleyeceğim”  dediğinizde, rozet örneğinde olduğu gibi  “Evet, ben bu rozet için hazır mıyım?” demek durumunda kaldığınızda, rozeti ister ısmarlamış olun, ister sadece enerjetik olarak almış olun, bu seçim yapmaya ilişkindir. Bu ilerlemeye ilişkindir.

 

Böylelikle, şimdi bizim Üstatlar olarak ilerleyen bir grubumuz var. Üstatlar gibi konuşacağız, Üstatlar gibi oynayacağız, Üstatlar gibi yaratacağız.

 

Bu grup için, Şambra için bir yuvaya sahip olmak zamanı. Bir eve sahip olmak. Artık oradan oraya gezinen bir grup çingene olmak yok, bir yuva zamanı.

 

Geçmişte, başka yerler, merkezler edinmek üzerine bazı konuşmalar, sorgulamalar olmuştu ama şimdiye kadar bunların hiç birinin uygunluğu yoktu. Evet, şimdi buraya geldik, bu yılın başına, her şeyde bununla başlıyor.

 

Evet, sevgili arkadaşlarım, Şambra’dan, Kırmızı çember elemanlarından bunu yaratmalarını istiyorum. Bu nispeten basit bir yaratım olmalı. Çok fazla iş, çok fazla zaman ya da para istememeli. Sadece yaratıvermeli. Evet, bu merkez için sizden istiyorum.

 

Evet, inanıyorum ki bunu çağırıyordunuz - elamanlar bunu çağırıyordu- Kırmızı Çember bağlantı Merkezi, bir video-teknik stüdyosu ama aynı zamanda toplantı merkezi gibi- hayır gibi değil- toplantı merkezi. Mesajlar gönderilecek, tartışmalar yapılacak bir yer ama ah, evet- endişelenme (Linda’ya söyler ) gelip dans edeceğiniz, hayatın tadını çıkaracağınız bir araya geleceğiniz bir yer. Sözüm söz. Kesinlikle.

 

Evet, bu merkezin bir örneği olarak, merkezin rüyasını  gösteren bir grafiğimiz var ve…sadece size görsel olarak göstermek için… devam.…  (Duraklama; filmin yüklenmesi biraz zaman alır) Öhöm. Bu ileriye gitmek olacak…  (Bazıları kıkırdar ve resim gözüktüğünde daha fazla gülmeler; peri masalı şatosuna benzemektedir) Oh, özür dilerim. Bu– Bu… Özür dilerim. Bu  Benim  Merkezim! Bu benim evim. (Güler ve bazıları alkışlarlar) Sizin eviniz daha çok buna benzeyecek! ( Yeni merkezin fotoğrafı gözükür) Bunun gibi. (Dinleyiciler “Oh!” ve  “Vayy!”  diye tepki verirler ve bazıları alkışlarlar.)

 

Evet, burası bir mekân, bir yuva olacak. Ve bu, bir Üstat için olacak şeylerden biri. Her birinizin bir yuvaya ihtiyacı var ve olmalı. Bu, eğer buna karşıysanız illa da satın alacaksınız anlamına gelmiyor. Gerçekten sizin olan bir yer. Bazılarınız hala ebeveynlerinizle yaşıyor, öhöm. Ama bazılarınızda, pek de sizin gibi düşünmeyen bir grup başka insanla yaşıyor. Bazılarınız  –garip bir teriminiz var – kanepe sporu yapıyor. Bazılarınız da, arabanızın arka koltuğunun güzel bir ev olduğunu düşünüyor. Artık böyle olmayacak. Gerçekten büyük, kocaman bir araba olmadıkça, artık üstatların arabalarının arkasında yaşamalarına tolerans göstermeyeceğim. Kocaman arabayı da süremeyeceksiniz, yollara uymayacak. Yalnızca artık tolerans göstermeyeceğim. Kanepe sporunuzu sonra nereye gideceğinizi bilmemeyi, tolere etmeyeceğim. Bütün bunların artık bitme zamanı. Kırmızı Çember, bu organizasyon da buna dâhil. Size bir yer lazım. Böylece bunun modelini çıkardık, bu sadece bir örnekti.

 

Evet, işte anlaşma Üstatlar. Aslında bu bir çeşit, tezahür ve bolluk için ilk ilginç ders. Her biriniz için  $44.

 

Şimdi herhangi biriniz: “Evet, işte benim paramı istiyorlar” diyorsanız, hemen gidin. Şimdi yalnızca hoşça kal deyin. Dışarı!

 

Kalanlarınız, bazı nedenlerden yapmak istemiyorsanız, bu tamamdır. Sadece bir seçim yapın. Evet yâda hayır. Konuşmak ya da tartışmakla ilgisi yok. Eğer size şimdi uymuyorsa, doğru gelmiyorsa yapmayın. Doğru geliyorsa yapın. Kırk dört dolarla her bir Üstat ileri gidiyor. Bununla ilgili hiçbir şeyi vurgulamak zorunda bile olmayacağız.

 

Şimdi bu merkezi yaratacağız. Bunu hemencecik yapacağız. Elemanlar, aslında beklenmedik hallerin planlarını konuşuyorlar: “ Bu işe yaramazsa ne olur?  Bu üzerinde konuşulacak bir şey bile değil. Bu yaratılacak ve gideceğiz.

 

Sonraki. İlk ders, bu merkezde öğretilecek düzenli yayın sınıfı… Bu arada, sorular geliyor, oh! Sorular her yerden. E-postalarla geliyorlar. Her yerden. Evet, 44Dolardan fazla olabilir. Buna aldırmam ama 44 yâda üstü olacak.

 

İkinci olarak, Kırmızı Çember Melekleri (Crimson Circle Angels; Her ay düzenli olarak K.Çember’e bağışta bulunan Şambra’lara verilen isim.) Hâlihazırda bir melekseniz “Ben de bunu yapmak zorunda mıyım?” diyorsanız, beni ilgilendirmez! Yapın; yapmayın. Bu sizin kararınız. Ya evet yâda hayır.

 

Şambra Üstat bilincinin özü, merkez üssü olacak olan bu merkezde öğretilecek ilk ders -çalışan elemanlar bana sorup duruyorlardı ve bende erteliyordum- tekrar tekrar ne zaman… bolluk üzerine ders yapacaksın diye soruyorlardı… İlk ders bolluk olacak!! (Birkaç kişi alkışlar)

 

SART: Evet!

 

ADAMUS: Ve orada olacak ve de… (Alkışlar ve neşeli bağırışlar)  Ücretsiz olacak! İnanılmaz. (Linda soluksuz kalır) Evet, çünkü bir Merkez yarattınız ve şimdi gerçekten bolluk üzerinde konuşabiliriz. Bu konuya girebiliriz. Üzerinde  hemen çalışmak istediğim iki konu; Bolluk ve sizin bolluğunuz.

 

Ve bakın, eğer 44 Dolarda tıkanıp kaldıysanız gerçekten gidin. Yemin ederim.  Gidin. Eğer gitmezseniz, Kuthumi’yi getireceğim ve… (Bazıları kıkırdar) (Bir dinleyici üye kalkar ve parasını Adamus’a önerir.) Bana para vermeyin… (Adamus kıkırdar; dinleyiciler güler ve alkışlarlar.)  Michelle’e ne dersin‼ (Adamus kıkırdar)

 

LINDA: Teşekkür ederim.

 

ADAMUS: Şimdi buna bir zaman vereyim.- Şubatın sonu- Şubatta 28 gün var, onun için Şubatın 30 una kadar beklemeyin. Eğer yapmak istemezseniz yapmayın. Üstat kalk. Bir karar ver. (Güler) Bir karar ver. Bunun için mızmızlanıp durmayı bırakın! Yapmak istemiyorsanız yapmayın. Bana hiçbir zırva anlatmayın, olmadığını söylemeyin yâda biliyorsunuz“ Hep para istiyorlar”  Hep para istemiyorlar. İstemeliler! İstemiyorlar! Hataları nerede? Şimdi ben istiyorum. Gerçekten basit.

 

Birinci sınıf, bir Şaud’dan ziyade online ders. Buradan bolluk öğretilecek.  Anlaşıldı mı?! Bir anlam ifade ediyor mu? Harika.

 

Sonra da devam edeceğiz, diğer konu da biyolojiniz. Bununla ilgili biraz çalışma yapacağız ve bu çalışma bu merkezde olacak. Artık, çingene grupları gibi gezinip de ucuz otel odaları aramaya çalışmak yok. Bir otel deki balo salonları, toplantı salonları… evet. (Adamus kıkırdar) 

 

Evet, ilerlemek zamanı. Tam zamanı, tamam mı?

 

Bununla derin bir nefes alalım. Güzel. Teşekkür ederim. ( Dinleyicilerden alkışlar ve neşeli bağırışlar)

 

Bir sonraki filme geçersek, lütfen. Eğer merak ediyorsanız:“ Bunu nereden bulayım? Bunu nasıl yapayım?” Bu bir girdi, bağış değil. (Tükürür) Tüü!  Bağışlara, katkılara. Bu bir girdi! Enerji. Bulacağınız yer…

 

MICHELLE: Kırmızı Çember web site.

 

ADAMUS: Ona mikrofonu verir misiniz lütfen, açıklayabilsin. Nereye girdi yapacağınızı nasıl bulabilirsiniz?

 

MICHELLE: Eğer Kırmızı Çember website – www.crimsoncircle.com – sitesine yâda mağazaya , store.crimsoncircle.com  girerseniz kaçırmazsınız. Bütünüyle giriş sayfasında.

 

ADAMUS: Güzel. Güzel. Üstat ayağa kalk ve buna tıkla ve bunu gerçekleştirelim. Tamam. Güzel. Teşekkür ederim. Teşekkür ederim. Teşekkür ederim. (Daha fazla dinleyici neşeyle bağırır ve alkışlarlar)

 

Tamam, sevgili Şambra, bu günlük bu kadar. Devam edeceğiz. Acaba- düşünmeden-   bütün gün enerjinin nasıl değiştiğini, hareket ettiğini, fırladığını hissedebilir misiniz? (Dinleyiciler “Evet” der) Ohh, evet! Ve lütfen bunu kendi adınıza alın - sizin için bir yer-  bunda ısrarcı olacağım. Sizin olan ve size kendinizi rahat hissettiren bir üssünüz olması, bu çalışmada çok önemli.

 

Bolluk işi, biyoloji ve merkez üssün olması, bunlar çok önemli.

 

Evet, Üstatlar bununla derin bir nefes alalım.

 

Ve yeniden, bugün ki ilk alıştırma çok basitti. Herhangi bir şeyi, bir Üstat olmanın eski kavramları olsun, bolluğun eski kavramları olsun, salıp bırakmaktan söz ederken ne yaparsınız? Yo Poy El Sunto. Benim noktası.

 

LINDA: Ne?‼!

 

ADAMUS: (Kıkırdayarak) Yo Soy El Punto! Benim noktası!

 

LINDA: Ne?‼!

 

ADAMUS:  Bunlardan biri… (Kıkırdar) Yo Soy El Punto. Yo Poy El Sunto? (Adamus kıkırdar)

 

LINDA: Bak, dikkatli ol..

 

ADAMUS: Derin bir nefes alın. Biraz müzik. Biraz dans edin. Her ne olursa. Zihninizden çıkın. Sadece izin verin.

 

Ve sonra hatırlayın, önemi yok…

 

ADAMUS VE DİNLEYİCİLER: … Tüm yaratımda her şey yolunda.

 

ADAMUS: Yeni Merkezde, sizinle bolluk toplantısında konuşmayı dört gözle bekliyorum!

 

Teşekkür ederim.( Dinleyiciler alkışlar ve neşeyle bağırırlar)