• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/kirmizicember/
                                       BAĞIŞBAĞIŞ
        
    

Transhuman Dizisi, Şaud 7

Adamus mesajı Geoffrey Hoppe kanallığı ile

4 Mart 2017 de

Kırmızı Çember'e sunulmuştur.




Ben Ben'im, Egemen Alan'dan
iyi hisseden Adamus. Hoş geldiniz. (tezahüratlar ve alkışlar)

Ah! Ve burada salonda bugün gerçekten çok güzel bir his var ve online izleyenlerde bile öyle, güzel bir his ve buna çok uygun olan bir şarkıyla bu bölümümüze başlıyoruz.

(Yoham'ın seslendirdiği şarkıya işaret eder)

Enerji Kokuları

Benim bugün itiraf etmem gereken bazı şeyler var ama ben buna birazdan geçeceğim. Ben sizden sadece bir anlığına o güzel hisle olmanızı istiyorum. Siz burada güzel bir hissin olduğunu fark ediyorsunuz. Siz belki dışarıdan, evinizden veya işinizden, her nereden gelmiş olursanız olun, siz kapıdan girdiğinizde güzel bir his vardı. Hım? Bu insanlardan mı kaynaklanıyor? Yoksa taze yapılmış kahveden mi? Yukarıdan mı geliyor? Yoksa yiyeceklerden mi? Binanın kendisinden mi? Ama çok güzel bir his var. Yoksa arkada bunu güzel bir prodüksiyon haline getirmek için böylesine sıkı çalışan ekipten mi? Ben burada geride duracağım ki o her yere yayılsın. (izleyiciler alkışlar)

Fakat bilirsiniz işte bu size muhtemelen bugünlerde giderek daha çok oluyor. Basitçe herhangi bir şey için çok güzel bir his ortaya çıkıyor. Ben bunu enerji kokusu diye adlandırıyorum. Bunu tahtaya yazmak isteyebilirsiniz. Biz bugün tahtaya birçok şey yazacağız, ben bunun nedenini birazdan açıklayacağım. Ben onu enerji kokusu diye adlandırıyorum. O, enerji aurasına benzeyen bir şey.

Siz böyle bir şeyi muhtemelen daha önce deneyimlediniz. Örneğin sizin evinizde favoriniz olan bir oda var ve o - siz bunun nedenini özellikle bilmeyebilirsiniz. - o... benim hoşuma gidiyor, sihir gibi. (Linda'nın yazdığı sözcükler arkada ki ekranda belirir)

Mis gibi bir koku. Koku. Latince bir sözcük olan ve his- hissetmek anlamına gelen "sentient"ten gelir. (İng: Scent; koku-sezi) O bir duyu gibidir ve ben son zamanlarda, duyularınıza geri gelin ile ilgili çok konuştum. İşte koku da bununla bağlantılı. Oda güzel kokabilir. O sadece fiziksel bir koku değildir. Odada bir enerji vardır, belirgin bir enerji. Sizin evinizdeki odalardan birisi böyledir, orası belki yatak odanız, belki de tuvaletinizdir.

LINDA: Ohh!

ADAMUS: Olabilir. Hayır, aslında ben bunu mizah olsun diye söylemiyorum ama belki de orası evinizin içinde, kaçabileceğiniz, dünyayı dışarıda bırakabileceğiniz tek yerdir. Sizin bir küvetiniz var. Burada size ait malzemeler var. Orası bir başkasına ait değil. Sadece size ait. O nedenle bir enerji kokusu var, belli bir his var.

O belki de bir kahve dükkanıdır; gittiğinizde çok rahat ettiğiniz bir yerdir. Bu belki siz oranın bir süredir müdavimi olduğunuz için böyledir ama ben size, sizin oraya güzel bir enerji kokusu olduğu için gittiğinizi söyleyebilirim. Orada gerçekten ahenkli enerjiler vardır.

Siz bir yerlerde, en sevdiğiniz kafede oturuyor olabilirsiniz ve çevrede başka insanlar olabilir ve gürültü olabilir ve kokular - kahve kokusu... (kahvesinden bir yudum içer) Ah, sıcak ve bu güzel. Güzel. Ama bilirsiniz işte, siz orada sadece oturursunuz ve çok rahat edersiniz. Orası şey gibidir, güvenli alan. Ve belki de diğer insanların oradan gitmeleri sizin hoşunuza gidecektir ama onlarla bile orası yine de güvenli bir alandır.

Bu bir internet sayfası olabilir, bir web sitesi ve siz basitçe orada olmaktan hoşlanıyorsunuzdur. Sizin basitçe gerçekten rahat hissettiğiniz yer belki Crimson Circle web sitesidir, belki de başka bir web sitesi ama orada gerçekten rahat hissedersiniz çünkü oranın güzel bir kokusu vardır, güzel bir aurası vardır. Bu belki de herkese değil sadece size öyle gelebilir ama iyi hissettirir, tıpkı bir şarkı gibi. Sadece iyi hissettirir.

Siz gün geçtikçe bu tip reaksiyonlara, bu kokulara daha çok sahip olacaksınız ve bu... Diyelim ki böyle bir salon. Kırmızı Çember Bağlantı Merkezi'nin çok güzel bir kokusu var. Buraya gelmek hoşuma gidiyor. Ve bilirsiniz işte buraya inmek Yükselmiş bir Üstat için biraz zor oluyor -Buraya inmek doğru bir sözcük değil belki ama - bilirsiniz işte, burada gerçekten de yoğun bir yerçekimi var. Yani o sizi sanki içine çeker. Ve ben fiziksel yerçekiminden bahsetmiyorum; ben diğer bütün duyuları bloke eden, sizi o denli odaklı kılan yaşamın o emici gücünden söz ediyorum. Odaklanmak istemediğiniz zaman bile o sizi içine çeker. O sizi cezbeder.

Hatta çoğunuzun yanına gelip etrafınızda olduğumda, sizi evinizde ziyaret ettiğimde veya birlikte yürüyüşe çıktığımız zamanlarda bile, gerçekten uzun bir süre kalmak yerçekiminden dolayı bazen biraz güç olabiliyor. Yerçekimi her şeyi etkiliyor.

Bilirsiniz işte, yükselmiş bir hayatta oldukça özgürsünüzdür. Siz düşünebileceğiniz her şekilde oldukça özgürsünüzdür. Yani bolluk daima orada olduğu için bolluk yükünden özgürsünüz demek istiyorum. Siz duyularınızla da özgürsünüzdür. Siz sadece birkaç sıkıcı duyu ile sınırlı değilsinizdir. Siz her açıdan özgürsünüzdür. Siz bir sonraki an için endişe etmezsiniz. Siz plan yapmazsınız. Sizin hedefleriniz yoktur. Bu özgürlüktür. O nedenle ben gelip ortalıkta dolaştığımda, bir yer çekimi var ve o bir şekilde içine çekiyor - bu da bazen sert oluyor.

Son Şaudumuzda da söylediğim o zor insan yaşamı gibi. Şey, şaşırmamak lazım çünkü uzay ve zamanın bir yan ürünü olan yerçekimi, bilincin içinden hareket ediyor, yerçekimi bu realitede şeyleri içine çekiyor. Bunları, sizi ziyaret etmeyi sevmediğimi söylemek için anlatmıyorum. Ben burada olmaktan hoşlanıyorum, ben burada Kırmız Çember Bağlantı Merkezi'nde olmayı gerçekten çok seviyorum. Burada ayırt edilen bir enerji kokusu var. Bunun duvarın renkleriyle ya da buradaki aydınlatmayla ya da müzikle bir alakası yok. Bunların da tabii ki bir etkisi var ama bunun en çok, her şeyden önce, sizinle alakası var. Buranın yaratılmasına ve inşa edilmesine yardımcı olan hepinizle.

Buraya bir mim koymak istiyorum. Hadi diyelim ki binlerce ve binlerce ve binlerce insan yerine sadece birkaç kişi buranın yapılanması için ödeme yaptı. Bunda payı olan her birinizden ötürü o daha farklı bir enerji kokusuna sahip olurdu. Siz buna çok sevgi dolu, çok açık bir biçimde katıldınız ve siz bunu, bu oluşumda bir payınız, bir enerji mülkiyetiniz olduğunu bilerek yaptınız.

Şimdi bizim burada bulunduğumuz iki buçuk yıl içinde olanlarla, burada yapılan iş - ki buna iş bile denmez; bunlar meydana gelen dönüşümler - mekanın enerji aurasına dahil olur.

Siz sadece Şaudları değil, burada yaptığımız inanılmaz şeyleri de buna eklerseniz, Adem'in Yarası da bunlardan biri; biz geçtiğimiz günlerde Üstatların Yaşamı 4. Bölümü çektik ve birçok, birçok şey - Aspektoloji, Seksüel Enerjiler - bunların hepsi enerji kokusuna dahil oldu.

Bu kapının kuzeyde olması gerektiğini söyleyen Feng Shui kadar katı değildir. Yükselmiş bir Üstat için Feng Shui'nin gerçekte önemi yoktur. Yükselmiş bir Üstat için her şey Feng Shui'dir. Her şey işe yarar. Eğer kapı yanlış taraftaysa, kapı Üstada uyumlu olmak için hareket etmenin bir yolunu bulacaktır.

Ama ben sizden bir an durmanızı ve sadece hissetmenizi istiyorum - yerleri, şeyleri, insanları - etrafınızda oldukları için iyi hissettiğiniz yaşamınızdaki insanları. Onlar en derin sözcükleri söylemiyor olabilirler, onlar en akıllı olmayabilirler. Belki farklı bir kültürden geliyor olabilirler, farklı politikalara sahip olabilirler. Ama bilirsiniz işte, siz onların yanında basitçe iyi hissedersiniz. Bu bir enerji kokusudur.

Bir koku yayarsınız. Bir koku yayarsın, Sart.

SART: Evet.

ADAMUS: Evet, evet, evet. (kahkahalar)

SART: Tabii ki öyle!

ADAMUS: Şöyle oluyor - nasıl denir - siz şimdi her zamankinden daha çok yayıyorsunuzdur, daha çok ışıyorsunuzdur. O nedenle ben buraya ziyarete geldiğimde veya size kişisel olarak, bireysel olarak ziyarete geldiğimde, sizin kokunuzda, sizin enerji kokunuzda fark edilir bir değişim oluyor. Ve dediğim gibi ben sadece kokudan bahsetmiyorum ama o uyumdan; sizle benim aramdaki uyumdan da değil, kendi içinizdeki uyumdan söz ediyorum.

Siz daha fazla ışıyorsunuz. Bunu, enerjinizi vermekle, kendinizden vermek ile karıştırmayın. Gerçi onu da yeterince yaptınız. Siz kapı paspası olarak kullanıldınız ve yeniden geri dönüp yere yattınız ve başkalarının sizi kullanmasına izin verdiniz. Ama şimdi bu daha farklı. Siz kendinizi açmaya izin vermek için şimdi daha özgürsünüz.

Ve siz, kendinizle rahat ettiğiniz o noktayı yakaladığınızda, o hal, içinde bir koku barındırır. Siz kendinizle rahat etmeye başladığınızda farklı türden bir enerji kokusu yayarsınız.

Diğer insanlar bunu fark ederler. Onlar bunu fark eder. Onlar fark ettikleri şeyin ne olduğunu bilmezler. Bu tıpkı buraya, bu Bağlantı Merkezi'ndeki bir salona girmek gibi bir şeydir ve siz neden burada hep iyi hissettiğinizi anlamaya çalışırsınız ve bilirsiniz "Aydınlatma şekli mi? Veya mobilyaların tasarımı mı?" Hayır, bunlar süslemelerdir. Ama konu o ki; orada doğru bir temel enerji rezonansı olursa, her şey uyumlanmaya başlar. Siz bunu yapmaya çalışmazsınız bile. Başka sözcüklerle ifade edecek olursak, Kırmızı Çember Bağlantı Merkezi'ne katılan bu enerjiler, bir şekilde, doğru enerji rezonansını oluşturur.

O nedenle duvarın renkleri önemli değildir ya da tavanın nasıl gözüktüğü… Siz yanlış yapamazsınız. Siz yanlış bir şey yapamazsınız. Bu uyum otomatikman olur. Sonra da ortaya buradaki gibi bir iş çıkar ve siz, "şey, bu nasıl oldu?" diye sorarsınız. Buraya gelen enerjilerin uyumu nedeniyle, o sadece bir araya gelir. O bir alan yaratır, güvenli bir alan ve gerçekten de inanılmaz bir enerji kokusuna sahip olan bu alanı yaratır. Ve bu alan öyle bir rezonansa sahip olur ki, yaptıklarımızdan haberi olmayan birileri - haberlerinin olmaması daha iyi - Şambra olmayan birileri bile buradan içeri girdiklerinde, kapıdan bir metre içerde bir anlığına, duracaklardır. Onlar durup çevrelerine bakacaklardır. Siz onlarla konuşmaya çabalasanız da, onlar dediğiniz hiçbir şeyi işitmeyecekler çünkü bir şey onlara çarpmaktadır. Onlar ne olduğunu bilmezler. Onlar burayı neyin böyle özel ve güvenli yaptığını, enerji kokusunun ne olduğunu anlamaya çalışırlar.

Dediğim gibi, sevdiğiniz restoranlar olabilir. Siz orada basitçe kendinizi rahat hissedersiniz çünkü güzel bir enerji kokusu vardır. Bu belki sahiplerinden kaynaklanabilir, ama belki de siz oraya çok gittiğiniz içindir. Bunun gerçekten de bir önemi yok ve ben sizi aslında bu konuda fazla mantıklı olmamaya davet ediyorum. Sadece kokuyu hissedin.

Belki sizin sık sık uğramayı sevdiğiniz bir mağaza vardır. Belki de bu sizin arabanızdır. O kadar güzel bir enerji kokusu vardır ki, orası güvenlidir. Orada enerjinin genelde sahip olduğu o hıın doğa yoktur. Enerji genelde hıın bir doğaya sahiptir çünkü. Ben size çok güzel bir örnek vereceğim: Köpekler. Köpekler sahipleriyle çok uyumludur. Onlar bir Üstat gibi enerjilere adapte olurlar. Onlar aynı zamanda sahiplerinin enerjisini de ayarlarlar. Onu çekerler. Onlar sünger gibidirler ve köpeklerin - kediler de ama o kadar çok değil - böyle bir faydası vardır. Onlar gerçekten enerjileri üzerlerine çekerler.

O nedenle siz gördüğünüz bazı köpeklere aşık olursunuz. Onların bir enerji kokusu vardır. Onlar belki de dış görünüşü en güzel köpekler olmayabilirler, en akıllı köpekler olmayabilirler. Onlar kitapta yer alan hiçbir numarayı da bilmezler. Ama onlar... Neden olduğunu bilmezsiniz, köpek ile neler oluyor anlamazsınız sadece ona sarılmak istersiniz.

Ve rahatsız eden diğer köpekler vardır. Onlar iğrençtirler. Kötü koktuklarından ya da ağızlarından devamlı salya salgıladıklarından değil, onların rahatsız eden bir kokuları vardır.

Şimdi, muhtemelen kendi sahiplerinden edindikleri o koku, ağızlarındaki salyayı ve devamlı halıda oturmalarını yaratacaktır. (birisi, "Ahhh" der ve taklit yapınca gülüşmeler olur) Ben gördüm. Ben sizin bazılarınızın köpeklerinin öyle olduğunu gördüm. Yani bu... bana "ahhh" demeyin. Bana bu nedenle "ahhh" demeyin. Asıl zemine "Ahhhh!" deyin. (kahkahalar artar) Ben hep insanların bunu neden yapmadığına şaşırırım. Yani köpekler yapıyor demek istiyorum ama insanlar neden yapmıyor? Bunu deneme bile Amir. Deneme. (kahkahalar artar)

LINDA: Devam et, göster Amir. Kimse bunu senden daha iyi yapamaz. Devam et ve onlara göster.

ADAMUS: Bu bir aile gösterisi. O halde hadi asıl konuya dönelim. (kıkırdamalar artar)

Yani o hayvanın, o sevimli köpeğin bir enerji kokusu vardır. Ve tekrarlıyorum bu mantıklı olmayabilir. "Ben neden bu köpekle aramda bir bağ hissediyorum?" ya da alakanız olmasını istemediğiniz diğer köpekler gibi. Onlar sadece rahatsız ederler. Bu, onların sahip oldukları enerji kokusundan kaynaklanır.

Siz de ona sahipsiniz. Sizde de öyle bir enerji aurası var, bir ışıma, bir hale ve ben gerçekten de son zamanlarda bunun değiştiğini fark ettim. Daha önce - insan sözcükleriyle nasıl ifade edilir - çok toksik koku vardı. Bunun nedeni mevcut olan içsel sürtüşmenin verdiği enerji kokusu.

Bilirsiniz işte, bazen derin bir arınma yaparsınız, o üç günlük şeylerden, "neden kendini basitçe öldürmüyorsun?" tarzı programlardan ya da o yedi günlük olanlardan. Bazılarınız bunu 21 gün yapıyor. Gerçekten mi? Ve siz kötü kokuyorsunuz ve siz o tuvalet denilen enerji mekanında kötü şeyler yapıyorsunuz ve işte orada bir enerji sürtüşmesi meydana geliyor.

LINDA: Senin bugün beyninde neden bu kadar çok kaka var? (bazı kıkırdamalar)

ADAMUS: Ben sadece senin elçinim. Sana kanallık yapıyorum. O nedenle eğer dediklerim senin hoşuna gitmiyorsa, bütün bunların saçmalık olduğunu düşünüyorsan, şey... Hayır, ben sadece size anlatıyorum. Ve aslında bu geçerli bir sorudur çünkü bu şekilde öyle çok zamanlar oldu ki...

LINDA: Soru neydi?

ADAMUS: Senin sorun mu? Ben neden bu pis şeyler hakkında konuşuyorum - çünkü siz çok uzun bir zaman, çok uzun, çok zor şeyler yaşadınız. Yıpratıcı. Yük olan. Eğlenceli olmayan.

Ama geçen ay ne sorduğumu hatırlayın: "Siz hızlanmak mı istersiniz yoksa yavaşlamak mı?" ve çoğunuz hızlanmak dedi. Bunun bir kokusu var. Şunu demek istiyorum, siz bu kadar hızlı bir şekilde birçok değişimden geçtiğiniz için birçok içsel ve dışsal direnç oluşuyor, birçok değişim meydana geliyor - ben kokuyu alabiliyorum, sadece sizin insan kokunuzu değil ama değişimlerin kokusunu ve onlar dengesiz bir halde. Onlar biraz kokuşmuş haldeler. Onlar...

LINDA: Boklu.

ADAMUS: Evet. Evet. (bazı kıkırdamalar) Bazen kaba şeyler oluyor. Benim mesafemi korumam gerek -"Ohh! Bugün çok kaba şeyler var." Ama ben bunu, bugün bu durum değiştiği için gündeme getiriyorum. Size yakın olmak benim için daha kolay. Siz, çoğunuz hiç kokmadığınız kadar güzel kokuyorsunuz. (kahkahalar)

Ve ben sizden onun bir anlığına farkında olmanızı istiyorum - kendi enerji kokunuzun. Siz büyük olasılıkla onu şimdiye kadar böyle terimlerle düşünmediniz. Sizin nasıl göründüğünüz değil, nasıl hissettiğiniz değil ama bir koku var, sizden gelen bir enerji kokusu ve sizin onu şu sıralar yayıyor olmanız benim gerçekten de çok hoşuma gidiyor. Siz gerçekten sıkı sıkı tutundunuz. Ve bu Üstatlığa giden uyanıştaki koza oluşturma sürecinin bir parçasıdır. Siz bir süre koza oluşturursunuz. Ve bilirsiniz işte, bu eski bir öyküdür, Tobias da anlatmıştı. Koza ören ve kelebek olarak ortaya çıkan tırtıl. Siz koza ördüğünüzde her şeyi tutuyorsunuz ve doğrusu da budur. Siz çok derin dalışlar gerçekleştiriyorsunuz ve o kozanın içinde gerçekleşen bir dönüşüm süreci var. Siz aslında, başkalaşım geçiriyorsunuz - ben neredeyse cinayet işliyorsunuz diyecektim - siz insanı dönüştürüyorsunuz. Ama bir açıdan siz, o bakmadığında onu gerçekten de öldürüyorsunuz. Ama siz onun ölmeyeceğini biliyorsunuz. O sadece bir süre için çenesini kapatacak. (bazı kıkırdamalar)

SART: Vay!

ADAMUS: Ama siz insanı dönüştürüyorsunuz ve burada o koku süreci yer alıyor, bu, bir tırtılın kozasında bile böyle. Gerçekten öyle. Aranızdan kaç kişi gerçekten de bir tırtıl kozasını yakından kokladı? Gerçekten kokar. Ve siz onu kırıp açarsanız - bunu yapmayın çünkü siz o zaman çok önemli bir şeyi rahatsız etmiş olursunuz - ama açarsanız gerçekten kokar çünkü orada bir enerji dönüşümü ve bir direnç vardır. Tırtıl, tüm süreç içerisinde kozanın içindedir, muazzam bir direnç oluşmuştur. Kozanın içinde olanlara karşı devamlı olarak, muazzam derecede, çok büyük bir direnç vardır, bu da doğaldır.

(kısa duraklama)

Bu kulağa aşina geliyor mu? Bu bir koku sürecidir, bu zorlu bir süreçtir, bu çok zor bir süreçtir. Ama bilirsiniz işte sonra eğlenceli şeyler olur. O kelebek ortaya çıkmak üzereyken, çıkmadan hemen öncesinde yapışkan ve kirli ve korkunçtur ve tam ortaya çıkmadan önce bir enerji kokusu vardır. Bu koku kelimenin tam anlamıyla çok hoş, sanki çiçeklerden bir arajman yapılmış gibi ve fırından taze çıkmış kurabiye gibi kokar. O koza da böyle kokacaktır.

O nedenle... Bakın, biz Yükselmiş Üstatların gerçekte gözleri yoktur. Daha önce vardı ama şimdi yok. Tanrıya şükürler olsun ki biz şeyleri sizin gördüğünüz gibi görmeyiz. Hayır, insan vizyonu kadar sınırlı olmadığımız için, Tanrıya şükürler olsun. Ama biz enerjilerin çok farkındayızdır. Biz çok farkındayızdır. Örneğin biz ortaya çıkmak üzere olan o kozanın sallandığını ve hareket ettiğini görmeyiz. Biz bunu görmeyiz. Biz direnç gösteren ve dönüşen bir enerjinin yerine, artık ahenkli hale gelen bir enerji kokusu duyumsarız. O ahenkli hale gelir ve çok güzel kokuyordur. Kokusu o kadar güzeldir ki…

LINDA: (esner) Aman Tanrım.

ADAMUS: (Adamus onu koklar) Hım. Hoşuna gitmedi mi?

LINDA: Evet, hadi ama.

ADAMUS: Kahve ister misin?

LINDA: Hayır.

ADAMUS: Peki. Yani bu o kadar güzel ki ve ben şimdi bunların meydana geldiğini tespit ediyorum, şimdi hepinize oluyor. Değişti. Koku değişti. Artık o kadar çok direnç yok ve ben bazılarınızın iki hafta önce cehennemden geçtiğini söyleyebilirim ama bir şey değişti. Bir şey gerçekten değişti. Biz son zamanlarda çok, çok büyük, derin, dönüşümsel, tuhaf şeylerden geçtik ama ben bunların değiştiğini söyleyebilirim.

Ama burada iki nokta var. İlki, siz enerji kokularının daha çok farkına varıyorsunuz. O zaman zihinselleşmeyin; sadece kendinize hissetmeniz için izin verin. Eğer siz sevdiğiniz bir kafedeyseniz, o enerjiyi gerçekten içinize çekin. Orada rezone olan bir şey var, size çok uygun ve sizinle çok uyumlu bir şey. O nedenle siz kendinize gerçekten izin verin. Eğer o başka bir kişiyse.... Siz neden öyle olduğunu bilmezsiniz ama onların bir kokusu vardır, bir şey vardır. Ya da evde en sevdiğiniz oda. Onun ne olduğunun bir önemi yok, siz zaten daha çok, daha çok farkında olmaya başladınız. "Bu alan benim gerçekten hoşuma gitti." Siz orada basitçe rahatsınız. Düşünceli düşünceli değilsiniz o alanda. Orada olmak için kendinize basitçe izin verin.

Kendinle Daha Rahat Olmak

Ve bunu sizin kendinizle daha rahat etmeniz izleyecek. Tıpkı burada kapıdan içeri girerken hissettiğiniz rahatlık düzeyi gibi ya da bir restoranda favori masanızda oturuyorken ve sanki orası sizin yerinizdir, öyle bir enerji kokusu vardır. Siz o zaman kendiniz ile daha rahat hissedersiniz. Siz bunun şimdi tam olarak farkında olmayabilirsiniz ama siz bunun önümüzdeki birkaç ayda çok güçlü bir şekilde geleceğini hissediyorsunuz. Sizin enerji kokunuz ve sizin içinizdeki siz çok değişim gösteriyor.

Öyle olduğu zaman, siz, "Ben nasıl da iyi hissediyorum? Ben burada sadece kendimle olarak neden bu kadar rahatım?" diye hissettiğinizde, bunlar olduğunda, kendi üzerinizde psikolojik bir analize başlamayın - "Neden?" ve "Ben bu noktaya nasıl geldim?" ya da "Bundan sonra ne olacak?" ya da "Her şey parçalanacak mı?" Sadece bir anlığına durun. Duyular aracılığı ile kokunun farkına varın ama meydana gelen, kozadan çıkmak üzere olan uyumun farkında olun. Kendinizin farkında olun.

Böyle başlamak istedim ve şimdi benim itirafım.

LINDA: Ah, ah.

ADAMUS: Senin biraz dikkatini dağıtmalıydım.

Bir Şambra Kutlaması

Ben geçen gece Yükselmiş Üstatlar Kulübü'ndeydim ve bugün, akşamdan kalma olduğumu itiraf etmeliyim. Oy, oy, oy! (izleyiciler "ah" der) Ve...

AMIR: Kokuyor.

ADAMUS: Kokuyor! (kahkahalar) Ve gerçekten de kokuyor. Bakın ben, biz Şaud için toplanmadan önceki gün, önceki gece kolay şeyler yapıyorum. Hepinizle biraz zaman geçiriyorum, kısa bir toplantı yapıyoruz, Şaud için ön toplantı gibi. Biz olanları konuşuyoruz. Siz o nedenle Şaud’da benden kesin şeyler duyuyorsunuz, siz, "Ben de tam bunları yaşıyordum." diyorsunuz. Tabii ki biz öncesinde görüşğümüz için bu böyle. Siz bana lanet hikayenizi anlatıyorsunuz ve ben de bunu Şaud’da tekrarlıyorum. (bazı kıkırdamalar) "O benim bunu yaşadığımı nereden biliyor..." Çünkü bana siz anlattınız.

İşte ben dün gece Yükselmiş Üstatlar Kulübü'ndeydim ve bir kutlamamız vardı. Dün gece büyük bir parti verdik ve uzun süre ayakta kaldık. Büyük bir kutlama oldu ama doğaçlama gelişti. Biz planlamadık. Bizim ajandamızda yer almıyordu çünkü bizim ajandamız olmaz. Biz duyuru yapmadık. Biz bu toplantıyı duyurması için Cebrail'e borusunu üflettirmedik. Kendiliğinden oldu.

Şey, doğrusu ben burada biraz dolaştıktan sonra Yükselmiş Üstatlar Kulübü'ne geri döndüm - biraz yerçekimine çekilmiştim; bu benim sizin aranızda dolaştığım zaman sıkıştığımı anlatmak için kullandığım bir sözcük. Ben o yüzden biraz - biz yorulmayız ama biraz sıkışmıştım. Bilirsiniz işte açık olmak yerine biraz baskılanmış hissediyordum. Depresif oluşunuzdan daraldım. (kahkahalar) Siz depresif olduğunuzda ben daralıyorum.

Yani ben Yükselmiş Üstatlar Kulübü'ne döndüğümde biraz sıkışmıştım ve Apollo bana, "Ne oldu Adamus?" diye sordu. "Bir süredir yoksun. Biz seni, yeni insan yılından bu yana pek etrafta görmedik." dedi. Ben de, "Bizim ProGnost 2017'yi halletmemiz gerekiyordu. Tam bir kaltaktı." (bazı kıkırdamalar) Çünkü...

LINDA: Ne?!

ADAMUS: Ben, "Tam bir kaltaktı" dedim. Bakın, biz Yükselmiş Üstatlar Kulübü'nde hangi kelimeleri kullandığımızı iplemiyoruz çünkü hiçbir sözcük sizin insan sözcükleriniz kadar kötü çağrışım yapmıyor ve bunun gibi şeyler var. Bugün ben çok biplendim. (bazı kıkırdamalar)

LINDA: Bundan emin misin?

ADAMUS: Yani ben şöyle dedim; "Biliyorsun işte uzun zamandır her şey oldukça çılgınca ve bir o kadar sıkıştırıcıydı. Biz ProGnost 2017 ile yola çıktık ve o ..." (biri "kaltak" der) “kaltak.” Benim yerime sana söyletiyorum. O bir kaltaktı.

Ve Apollo, "kaltak mı?!” dedi, “Sen bana kaltak mı diyorsun?" diye sordu.

Ben; “Hayır, hayır, hayır ‘kaltak’ olan o- (prognost çalışması)" dedim.

"Neden?" diye sordular ve o sırada diğer Yükselmiş Üstatlar etrafta toplanmaya başladılardı.

Ve ben, "Şey, bu onların duymak istedikleri şey değildi." dedim. “Onlar neşeli bir mesaj almak istiyorlardı. Onlar bir Kumbaya anı gibi bir şey yaşamak istiyorlardı. Kısa bir enerji masajı, çünkü aşağısı zordu. Tanrım, çok zordu."

(bazı kıkırdamalar) Ve bununla kalsa iyi, sadece seçimler değil genel olarak o gezegendeki eğilim.

Ben, "Bilirsiniz işte, kötü haberi sevgili dostlarıma, Şambra'ya vermem gerekiyordu. Benim kötü haberi vererek, "Eski Dünya ve Yeni Dünya bir araya gelmiyor." demem gerekti.” dedim.

Bunu söylediğimde güldüm ama "Eski Dünya ve Yeni Dünya bir araya gelmiyor. Bazıları anladı tabii. Bazıları bu gezegenin ne kadar haşin olduğunu biliyordu. İki ayakları bir pabuçtaydı. Onlar, kendine aşık olmak için, bu gezegenin güvenli bir alan olmadığı şeklindeki alt mesajımı aldılar." dedim

Ve dedim ki; "Bazıları gerçekten anladı ama çoğu kızgındı. Ağladılar, çöküntüye uğradılar. Başka bir kanal arayışına giriştiler çünkü artık benden hoşlamıyorlardı. Ve onlar..."

(birisi "Ayyy" der) Evet bakın, ben bazılarınızı biliyorum, öyle yapmadınız mı?

Ve devam ettim; "Mesaj onların hoşuna gitmedi, biraz zor geldi. Ve biz hemen bunun ardından Adem’in Yarası denen şeyi yaptık.” dedim.

Ben, "Adem'in Yarası" dediğimde etrafta muhtemelen kırk ya da elli Yükselmiş Üstat daha vardı, bu arada çoğu kadındı, eskiden kadınmış. Bazıları direnç gösterdi. Bazılarının ne yaptığını anlatamam (bazı kahkahalar) ama onlar son yaşamlarında kadındılar. Güzel Tanrım. Bu kısım kafa karıştırıcı. Gerçekten karışık. (kahkahalar artar)

Yani kırk ya da ellisinin çevrede toplandığı zaman ben, "Biz Adem'in Yarasını kaydettik." dedim, "Ahhh, sonunda! Biz Şambranın bunu ne zaman yapacağını merak ediyorduk" diyenleri duyabilirdiniz.

Ben, "Şey, doğru zamanı beklemem gerekti. Ben bunu herhangi bir zamanda yapamazdım çünkü benim enerji dinamiklerini beklemem gerekiyordu." dedim.

Yükselmiş Üstatlardan birisi, "Şey Adamus koku konusunda ne anlatıyorsun?" diye sordu. Ben de, "Benim ProGnost 2017'yi ve Adem'in Yarası'nı yapmak için doğru zamanı beklemem gerekti ve bunları bizim Şaud diye adlandırdığımız şey izleyecekti çünkü hepsi birbiriyle bağlantılı." dedim.

Ve ben dedim ki; "Benim havada sevgi olana kadar beklemem gerekti çünkü eğer bunu erkenden yapsaydık, Adem'in Yarası gibi bir şey işleseydik bu çok sert gelebilirdi. Sadece sözcükler değil ama Adem'in Yarası'nın enerji kokusu da sert gelebilirdi" - bazılarınız bunu gerçekten izledi - onun bir kokusu var. Ben tamamının kolay veya memnuniyet verici olduğunu söylemiyorum ama bazı kendine özel şeyler içeriyor.

Tabii ki aşka ve aşığı bulmaya dair bir özlem var, hatta ruh eşine bile bir özlem var ama bunların ötesine geçen bir değişimden sonra sonunda aşkın şu anda burada olduğu anlayışı gelir. "Yani" dedim, "Havada aşk olana kadar beklemeliydim." Ve bazılarınız bunu deneyimledi. O belirgin bir kokuya sahip, o sizi belki gözyaşlarına boğacak ve belki de biraz güldürecek bir şey. Kalbinizi ısıtacak ve size içsel biliş sağlayacak bir şey var. Konuşulan şeyi biliyor olmanız ve kelimeler ağızdan dökülmeden onları bilmeniz. Yani çok güzel bir koku.

İşte ben Yükselmiş Üstatlara, "Bir şey değişiyor. Son zamanlarda kokladım" dedim.Ve sonra ben "Üstat Yaşamı dizisinin en iyisi olarak kabul ettiğim Üstat Yaşamı 4: Duyusallık çekimlerinden yeni döndüm."dedim.

Hepsi sessizleştiler. O noktada bütün salon sessizliğe gömüldü. "Duyusallık" dediler. "Yani Adamus sen Şambra ile çalıştığını ve onların duyusallık için hazır olduklarını mı söylüyorsun?" diye sordular.

Ben de, "Emin değilim ama öyle sanıyorum. Öyle sanıyorum." dedim. (bazı kahkahalar)

* “Üstat Yaşamı, Bölüm 4Duyusallık1 Nisan 2017'de çıkacak.

Ben, "Bilirsin işte, biraz zor oldu. Enerjiler ilk gün ya da ilk bir iki gün çok, çok sıkışmıştı. Gerçekten zor. Ama ben, "Sanırım biz enerjisel olarak başardık, sanırım başardık." dedim.

Arkalarda duran Yükselmiş Üstatlardan biri dedi ki, "Duyusallık, birinin gerçek aydınlanmadan önce yaptığı son şey değil mi? O, Uyanış Kitabı'nın sonu değil mi, duyusallık, bu konuda gerçekten ne zaman konuşulabilir? Zihnin ve insan duyularının bariyerlerini aştığınız zaman. Bunlar kitabın sonlarına doğru yer almıyor mu?"

Başka bir Yükselmiş Üstat da salonun diğer köşesinden bağırdı ve dedi ki, "Bu benim aydınlanmamdan önceki son şeydi - duyusallığı anlamak, duyusallık duyularıma geri dönmek, gerçek duyularıma dönmek. En son şey buydu ve bütün bunlar benim kendime olan aşkımı özlememi ve istememi, kendimi yeniden duyulara açmamı sağladı."

Bütün salonu bir uğultu kaplamıştı. Herkes, zihnin ötesine geçtiği, realiteyi beş insan duyusunun ötesinde algıladığı ve nihayetinde duyularına geldiği, aşkın belki de en büyük ve en zor, en çok meydan okuyan gerçek duyularına geldiği anları hatırladı. Çok tekil olan odaklanma duyusunun ötesine geçmek. Şu anda hepiniz bu durumdasınız, bir duyu. Her şey - gözleriniz, kulaklarınız, beyniniz, diğer her şey – bu bir duyunun alt duyuları. Onlar sizin içinde bulunduğunuz tek duyunuzun mekanizmaları ve buna odak deniliyor. O, meleksi bir duyudur. Çok, çok yararları vardır. O, cesaretin ve onurun ve buradan sonsuzluğa kadar gittiğiniz her yerde taşıdığınız aydınlanmanın bir işareti olacaktır. Diğer duyuları kullanmadan o odaklanma duyusunu yaşamak gerçekten yüce bir şeydir.

Ve odada bir “Ahhh” vardı ve fiziksel beden ve zihin içinde oldukları zamanlarda ne kadar sıkıştıklarını ve yoğunlaştıklarını, nasıl umutsuzca kurtulmaya çalıştıklarını hatırlayan herkesten çıkan bir enerji kokusunu hissedebiliyordunuz. Hayatı sevmediklerinden değil, kötü insanlar oldukları için değil ama sınırlı olmasından dolayı. O çok yoğun ve çok zordu.

Ve herkes hatırlayabildi. Bir an oldu -ben dün gece herkesin sadece yansıdığı bir an olduğunu hatırlıyorum- herkes aydınlanmak için, daha iyi olmak için o kadar çok çabalamanın ne kadar zor bir şey olduğunu hatırladı; tamamen insanca istekleri ve gayretleri ve çalışmaları ve acı çekmeleri, o kadar çabalamaları. Öyle zordu ki ve hepsi de bunu hatırladı. Ben dün geceki o anı asla unutmayacağım ve sonra gerçekleştirme; sizin onun ötesine geçmenizin gerçekleşmesi.

Siz bunun nasıl bir şey olduğunu biliyorsunuz. Siz hayatınızda bir şeyin üzerinde gerçekten çok çalışıyorsunuz, içinizdeki bir şeyi değiştirmek için ve siz o şeyi aşamıyorsunuz. Siz orayı aşamayacak gibisiniz ve o bir gün basitçe olur. Siz bir sabah kalkarsınız ve sanki bir parçanız dönüşüm geçirmiştir, sizin yapmaya çok çalıştığınız bir şey ve aniden - şipşak! - bir değişim meydana gelir. Burada da olan bunun gibi bir şey. Siz bunların üzerinde çok, çok, çok çalıştınız, tükenme derecesine kadar ve o öyle çalışmayacak bir noktaya gelene kadar ve siz basitçe salıverirsiniz. Bu bazılarınız için yıkıcı bir şey ve siz yorganların altına girip ne yapacağınızı bilmeden bir hafta yatarsınız ve sonra salıverirsiniz çünkü artık tutunacak bir şey yoktur. Sanırım siz sadece önemsemeyi bırakırsınız. Siz basitçe salıverirsiniz ve aniden, aniden değişim olur ve değişir.

Bunu burası (kafa) ya da burası (kaslar) ile yapamazsınız. Siz kaslarınızla bunu sağlayamazsınız. Ama siz bir anda sadece bir nefes alırsınız ve şeyler değişir.

Ben onlara bizim burada, son bir ayda ya da son iki ayda ProGnost’tan aşka, yeniden gerçek duyulara gelene kadar, geçen ay yaptıklarımızı anlatınca - bunun (zihin) hiçbir önemi yok, siz bir gün kendinize güleceksiniz- gerçek duyulara gelmeyi anlatınca bir yerden birisi "O şişeyi açın!" diye bağırdı ve biz de açtık. (kahkahalar) Ve gece boyunca St. Germain likörü ve biraz şarap içtik ve Allah bilir daha neler. Biz gece yarısına kadar kutlama yaptık. (izleyiciler tezahürat yapar ve alkışlar)

Biz Yükselmiş Üstatlar olarak uyanışımızı kutladık - kendi uyanışımızı ve kendi üstatlığımızı - ama biz, her şeyden çok sizin üstatlığınızı kutladık. Biz sizin duyularınıza gelmenizi ve o koku olmanızı kutladık.

Duyularına Gelmek

Her şeyi ölçecek bir barometre var, her şeyi ölçmenin bir yolu var. Siz önümüzdeki aylarda bir odanın verdiği bir hissin, bir insanın, bir hayvanın, bir internet sitesinin, ormanda dolaştığınız belli bir yerin verdiği bir hissin daha çok farkında olacaksınız. Size güvende hissettirecek. Daha önce hiç orada bulunmamış olsanız bile size çok tanıdık gelecek. Enerjisel olarak çok uyumlu hissedeceksiniz. Direncin yerine bir aheng ve bir rezonans olacak. Siz direncin nasıl bir şey olduğunu bilirsiniz ama bunlar sizinle rezone olacaklar çünkü güzel bir enerji kokusu var. Ve aynı zamanda siz kendi enerji kokunuzu, bir değişimi fark edeceksiniz - dediğim gibi taze çiçeklerden oluşan bir arajman ve fırından yeni çıkmış biraz şarap içeren kurabiye kokusu - ve o kadar çok daha ahenkli olacak ki. Siz sizinle.

Siz ne kadar uzun bir süredir kendinizle bile rahat olamadığınızı biliyorsunuz değil mi? Biliyorsunuz ki kendinizle baş başa olmak zor, baş başa kalsanız bile sanki Melankoli Sokağı'ndan Depresyon Bulvarı'na geçiyorsunuz. Kimseyle olmak istemiyorsunuz ama kendinizle de olmak istemiyorsunuz, o yüzden ne yapıyorsunuz? Uyuyorsunuz. Son zamanlarda bunlar bile çok kötü - rüyalar.

Yani o aniden orada olacak. Belki siz bir sabah uyanınca, belki araba sürerken, her yerde olabilir. Alışveriş yaparken olabilir. Otomobilinize benzin alırken olabilir. Bir önemi yok. Çok büyük bir anda olması gerekmiyor ama her şey ve aniden, "Kendimden gelen güzel bir enerji kokusu var. Dış dünyayı unut, o benden. Çok iyi hissettiriyor."

Şimdi, ben sizden o anda durmanızı, derin bir nefes almanızı isterdim ve oraya nasıl ulaştığınıza girmenizi "şey, çok güzel güneşli bir gün veya sadece maaşımı aldım” diye nedenini düşünmeye başlamanızı istemezdim. O sesi durdurun. Bunlar, siz duyularınıza geldiğiniz için oluyor. Sizinle alakalı bir enerji kokusu var. Onunla olun. Onu değerlendirmeyin. Psikolojik Feng Shui'yi ya da başka bir şeyi, neyi doğru yaptığınızı ve bunu nasıl tekrarlayacağınızı değerlendirmeyin. Sadece durun ve onunla olun ve o yeniden ve yeniden ve yeniden gelecektir. O farklı yollarla ve farklı dalgalarla gelecektir. Arada bir zor zamanlar olmayacak değil ama o burada olacak. O, burada olacak.

Sizin enerji kokularında fark edeceğiniz diğer bir şey insanların size farklı bir şekilde çekilmeleri olacak. Siz artık itici olmayacaksınız. (kahkahalar)

LINDA: Aaa, ne kadar heyecanlı!

ADAMUS: Cauldre, tam olarak doğru kelime o değildi! O biraz sert oldu. Bunu söylediğine inanamıyorum. Sen o kadar direnç göstermeyeceksin. Eh, bu itici. (kıkırdamalar artar)

Bilirsiniz işte, siz kozanızdaydınız. Orada biraz kokuştunuz ve siz o enerji kokusunu başkalarına yayıyorsunuz. Siz başkalarına nasıl bir koku yayıyorsunuz? "Benden uzak dur. Benden uzak dur." Siz rızanız olmadan alanınıza girilmesini istemiyorsunuz. Siz enerjisel beslenenlerden bıktınız ama siz bununla nasıl başa çıkacağınızdan tam emin değildiniz o nedenle de kendinize koza ördünüz. Kendinizi sandığa kapattınız. Siz şöyle bir koku yayıyordunuz, "Uzak dur. Seninle bir alakam olmasını istemiyorum." Ve aynı zamanda şöyle bir koku, "Yardıma ihtiyacım var. Yardıma ihtiyacım var ama senden gelecek yardıma değil. Herhangi bir yerden gelecek yardıma ihtiyacım var. Nereden bilmiyorum. Nasıl gelir bilmiyorum ama yardıma ihtiyacım var." (bazı kıkırdamalar)

Siz benim bu salonda asla söylemenizi istemediğim - "Bilmiyorum" - enerjisinin enerji kokusunu yayıyordunuz ama siz bunu kozanızın içinde söylüyordunuz. "Bilmiyorum. Bunu Kırmızı Çember'de söylememe o izin vermedi ama bilmiyorum!" (kıkırdamalar artar) Siz bunu yaydınız, "Bilmiyorum." Sizin için, kendiniz için tam bir kargaşa. "Bilmiyorum. Bilmiyorum."

Yani orada kokuşmuş bir koku var. Ben sadece koklanılan şeyden bahsetmiyorum. Onunla birleşerek yayılan kötü bir koku var. Buna belki bazen bir ihtiyaç olabilir ama insanları iter ki bunda da muhtemelen bir sorun yoktur ama ihtiyaç duymak… Sizin bir şeye ihtiyacınız var.

Kendiniz Olmak İçin Özgürleşmek

Şimdi değişiyor. Şimdi değişiyor çünkü siz o kadar abarttınız ki içinizde bir kavga kalmadı ya da siz henüz oraya katı zihin ile gidemeyeceğinizi idrak etmeye başladınız. Siz oraya asla ulaşamayacağınız için basitçe kendinize kendinizi açmak için izin verdiniz.

Siz kendinize kendinizi açma izni verdiğinizde ne olur bilirsiniz, o koza, o enerji kozası parçalanır. O koza, sizin onun tarafından kapatılmanıza, onun sizi içinde tutmasına, sizi burada gerçekten yapmak istediklerinizden alıkoymasına ihtiyacınızın olmadığını anlar ve kendi kendisini parçalamaya başlar. Bunu sizin yapmanıza gerek yok. Koza kendisini nasıl parçalayacağını bilir. Sonra o enerji ortaya çıkar. Sonra ortaya şöyle bir süreç çıkar. Sizin kendinizle olduğunuz noktada, kendiniz olmaktan artık korkmadığınız bir süreç başlar.

En büyük korku oradan kaynaklanıyor - kendiniz ile olduğunuz zaman kendiniz olmanız. Sonrasında başka insanların arasında da artık kendiniz olmaktan korkmazsınız. İşte siz, o zaman bu kurabiyeler ve çiçekler gibi kokmaya başlarsınız ve onlar size çekilirler. Ama - burası çok önemli, stres için çok önemli - geçmişte sizi kullanan, sizden beslenenler gibi değil. Bilirsiniz dengesizlik dengesizliği çeker ve umutsuz insanlar diğer umutsuz insanları çeker. Onların umutsuzluk düzeyleri farklı olabilir ama orada bir çekim, bu tür enerjileri çeken bir tür enerji zehiri vardır.

O nedenle siz aniden kendiniz olmak için özgürleşirsiniz. Siz, yanlış insanlar, yanlış bir gün, yanlış bir fırsat yada diğer şeylerlerle ilgili endişe etmeksizin, gerçek bir enerji yayıcı olmak ve ışık saçmak için özgür olursunuz. Siz artık bunlar için endişe etmezsiniz çünkü siz enerji dinamiklerini, düşünmeden doğal olarak kurarsınız. Siz doğal olarak belli insanlara çekilirsiniz ya da onlar size çekilir. Siz düşünmeden ansızın belli durumlara çekilirsiniz ve açılma olur.

Siz yaşamınızın ne kadarını planlayarak ve endişelenerek harcadığınıza bakarsanız - ve ben ikisini de aynı kategoriye soktum, planlamak ve endişelenmek - bunun çok olduğunu görürsünüz. Zamanın büyük bir kısmı hastalıklardan kaçınmak ve hastalıkları engellemeye çalışmakla geçti. Ama siz enerji manyetizmalarıyla neler olduğunu tam olarak biliyorsunuz. Siz bütün hayatınızı endişelenerek ve hastalıkları önlemeye çalışarak geçirdiniz. Siz 30.000 fit yükseklikte uçan bir uçağın kanadından düşen buzun sadece sizin üzerinize düşmesinden korkuyorsunuz, sadece sizin üzerinize, başkasının değil, sadece sizin üzerinize (bazı kıkırdamalar) ve siz bütün hayatınızı bu konuda endişelenerek geçirirsiniz. O nedenle bir daha dışarı çıkmazsınız. Siz içeride durursunuz. Buz parçasının çatıdan içeri girebileceği aklına gelmedi mi? (kıkırdamalar artar) Ama siz gerçekten yaşamaktansa, bir yadsıma dünyasındasınız. Ama yeniden söylüyorum sorun yok çünkü siz koza içindesiniz ve siz bu yüzden kozanın içindesiniz. Ama siz ömrünüzü o konuda endişelenerek geçirirsiniz ve sonra ne olur? Siz bir gün kapıdan adım atarsınız ve büyük bir dolu fırtınası vardır. Öyle büyük bir dolu fırtınası ki kafana koca koca dolular düşer. O dolular bir uçaktan düşme değil, gökyüzünden düşme. Çünkü bu olayı siz çektiniz.

Ama şimdi de şöyle bir noktaya gelmişsinizdir, diğer şekilde de aynısı olur. O şekilde bakın. Yani siz, bütün hayatınızı kötü düşünmemeye çalışarak harcarsınız. Ama siz ne yaparsınız? Siz kötü şeyler düşünürsünüz. (Adamus güler) Siz hayatınızı kötü düşüncelerle savaşarak geçirirsiniz. Siz bütün hayatınızı, ne olacak, sizi başka kim incitecek, tüm paranızı nerede kaybedeceksiniz diye endişelenerek geçirirsiniz. Bütün servetinizi nasıl kaybedeceğiniz; ne şekilde fiziksel zarar göreceğiniz, bedeninizin hangi hastalığa kapılacağı... Siz bütün vaktinizi bunun gibi şeylerle endişelenerek harcıyorsunuz ve sonra da bunlar gerçeğe dönüşüyor. Dönüşmeleri de gerekli. Bu bir enerji çekici. Bu, enerji gibi kokuyu da çekiyor. Sanırım siz bunu Çekim Yasası olarak adlandırıyorsunuz. Ben ona Kokulu Enerjilerin Yasası diyorum. (Adamus kıkırdar) Onlar birbirlerini çekerler.

Şimdi farklı. Sizin yadsımaya çalıştığınız ama aslında çok derinine daldığınız o prensip, diğer tarafta da aynı şekilde işliyor. Siz düşündükleriniz konusunda endişelenmek yerine, neler olacak diye endişelenmek yerine sizin aniden- aynı şey ama farklı bir bakışısından bakınca- endişeleneceğiniz bir şey kalmaz. Eş değer şeyler size her şeyi getirir.

Bilirsiniz işte, enerji daima, ne olursa olsun size gelir. Ne olursa olsun. O nedenle prensip aynı kalır,ama koku değişir.Çünkü bilinç, farkındalık değişmiştir. Her şey size aniden hastalıklar yerine kolaylık sayılan şekillerde gelir; mücadele yerine lütufa eşdeğer bir şey. Bu tamamen zıt bir durumdur. O basitçe size gelir. O tam olarak orada olur.

Birçok insanın sormuş olduğu bir soru, Üstadın Hayatı 4'te gündeme geldi, "Yükselmiş bir Üstat olmak sıkıcı değil mi? Her şey kendi kendine olurken siz ne yapıyorsunuz, öylesine ortalıkta mı dolaşıyorsunuz? (bazı kıkırdamalar) Hiçbir şey yapmamak gerçekten sıkıcı değil mi?" Şey, bu bana meydan okumanın, insanın gerçekten hoşuna gittiğini gösteriyor. İnsan acı çekmekten çok hoşlanıyor. İnsan şeyleri zorlaştırmaktan hoşlanıyor çünkü tekil bir duyu ile iş görüyorlar. Başka bir şey bilmiyorlar. Daha iyisini bilmiyorlar. Onlar çok sınırlı bir bilinç formu ile iş görüyorlar.

Şimdi benim Üstadın Hayatı 4'te dediklerimi hayal edin... Hayır burada hepsini vermeyeceğim ama burada Cauldre, Linda, Alain hepsini vereceğim diye endişeleniyorlar. Tanrım!

Bir anlığına hayal edin. Şey, siz tek bir duyu ile yaşadınız. Siz benim neden bahsettiğimi anlayacaksınız. Tek bir duyudan. Beş veya altı değil. Bir. Bir, bir, bir. Bir duyu ve siz bin veya binden fazla yıldır bir duyu ile yaşadınız. Siz buna oldukça alıştınız. Siz oldukça... Linda ne haber. O bana oradan işaret ediyor. İlerlemem için mi? Yoksa oturmam için bir bakış mı o? Ya da... Benim bir kahve daha içmemi istediğin o bakış.

LINDA: Ben şoka girdim ve irkildim de. Ben Geoffrey ile kötü sözcükleri kullanmayı bırakacağıma dair bir anlaşma yaptım ve sen bunu başkaları için yaptığımı söyleyerek uyduruyorsun. Bu ne?

ADAMUS: Sen neden Cauldre ile kötü sözcükler kullanmayı bırakacağına dair bir anlaşma yaptın?

LINDA: O bir tehditti.

ADAMUS: Seni tehdit mi etti? (Linda başını sallar) Ama ben hala kötü sözcükler kullanabilirim değil mi?

LINDA: Evet, bütün bunlar da neyin nesi?

ADAMUS: Ben Yükselmiş bir Üstadım. (Adamus kıkırdar) Ama asıl noktaya dönelim. Asıl noktaya dönelim.

Sadece bir anlığına hayal edin çünkü siz kozadan çıktığınızda böyle olacak: Siz tek bir duyuya sahiptiniz,tek bir algıya, çok kısıtlı bir gerçeklik algısına ve siz ortaya çıkmaya başlıyorsunuz . Siz beyninizden çıkarsınız. Siz betonu kırarsınız. O kadar. Orada beton enerjisi (somut elle tutulur) vardır. O kadar.

Birden bire, siz... (kahve makinası gürültü çıkarıyor olabilir)Ah, ben bu sesi seviyorum, kahve yapılıyor. Birden bire beş duyu açılır. Bu sizin hayatınızda bir fark yaratır mı? Beş duyu ve onların sizin algıladığınızdan çok daha fazla genişlemiş olduğu söylenebilir. Beş varsa sonra 10 olur ve sonra 50 ve sonra 100. Zihin bunu tasavvur edemez. Bunu yapmaya çabalarken şunun gibi aptalca sorular sorar, "Yükselmiş bir Üstat olmak sıkıcı bir şey değil midir? Ne yapıyorsunuz, tüm gün oturuyor musunuz?"

Bakın insan zihni şöyle düşünecektir, "Şey, Yükselmiş Üstatlar balık tutmaya gidince oltayı atar ve balık oltanın üzerinden yürüyerek onun ağzına gelir ve der ki, "Tamam, çek beni." (bazı kıkırdamalar) Bu Yükselmiş Üstat olmak ile ilgili bir insan yorumudur ve Yükselmiş Üstat orada şu halde oturur, "Tanrım, bu komik değil. Bende zaten 400 balık var. Şimdi de lanet bir balık daha. Balığı kim temizleyecek? Ve tabii ki Yükselmiş bir Üstat olmak balığı temizlemek için aniden birinin ortaya çıkması ve onları alması demektir. "Ah, gerçekten çok sıkıcı bir gündü. Hiç meydan okumalarla karşılaşmadım, mücadele etmedim."

Böyle bir şey değil. Yükselmiş Üstat tıpkı bir insan gibi balığa çıkar ve bir insan gibi bir balık tutma süreci geçirir. Ama Yükselmiş Üstat başkası olmayı hayal ederken farkındalığın başka bir çok düzeyine de açıktır. Yükselmiş Üstat balığa çıkar balıkları tutar ve onları tekrar gölün diğer tarafına atar çünkü Yükselmiş Üstat kendilerini(n) olmak istedikleri yerde olmalarını sağlayan, istedikleri her şeyi yapmalarını sağlayan hayal duyusunu kullanıyordur. Çünkü o özgür bir duyudur.

Bir başka şey - ve ben kahvem gelir gelmez bu konuda konuşmaya devam edeceğim - eğer siz şu anda su yüzüne çıkarsanız, enerji kokunuzu geliştirirseniz, yerlerin, şeylerin, insanların, rüyaların enerjisel olarak ne kadar uyumlu olduğunu fark edeceksiniz. Onlar sanki - bir şarkı gibi - sadece iyi hissettirir ve siz aşırı baskı altında yaşamanın ne kadar zor olduğunu ve hiç güzel olmadığını fark edeceksiniz. Hiç güzel değil. Siz kendi içinizdeki ve hayatın içindeki güzelliği bulmak için mücadele ettiniz ve bunu neden yapamadığınıza şaşırdınız. Ve siz sonra o güzelliğin kendi başına bir duyu olduğunu fark edersiniz ama siz odaklı olduğunuz sürece onu deneyimlemek imkansızdır.

Hadi güzel, derin bir nefes alalım.

Kahvem de zaten hazır. Ben de sıradaki bölümümüze geçmek için hazırım.

Adamus’ın İtirafı

O halde hikayeme döneyim. Benim dün gece çok partilediğimizi itiraf etmem gerekir. Siz de soruyorsunuz, "şey, sen bir Yükselmiş Üstatsın. Sen de mi akşamdan kalıyorsun?" Evet. Evet çünkü ben bir süre Dünya'da gezmiştim. Ben hala sıkışmış gibiydim. O nedenle parti beni etkiledi. Bugün farkındalığıma geldiğimde biraz başım ağrıyordu. Ve ben sonra farkına vardım, ah, geç saatlere kadar partilemem ve zor bir aktivite için iki ay boyunca sizin hepinizin çevresinde bulunmam enerji düzeyimin... şey, işte kahvem geldi, ben birdenbire onu fark ettim, "lanet olsun! Bugün için hiç hazırlık yapmadım." (bazı kıkırdamalar)

LINDA: Ah, bu her şeyi açıklıyor. Ahhh! Şimdi anladım! Evet! Mm hımm.

ADAMUS: Kendi kendime düşündüm, "Sen büyük bir Yükselmiş Üstatsın, sen oraya gidiyorsun ve sen orada- bir saatten fazladır- başı boş geziyorsun. (kahkahalar artar) Sen sadece boş boş geziyorsun ve herkes merak ediyor, "Lanet olası ne oldu bugün ona?" Sonra herkes izlemeye veya dinlemeye gelir. Herkes, "Belki de henüz bilmediğim başka bir düzey vardır. (kahkahalar artar) Belki de başımla ilgilidir çünkü ben burada pek Üstat gibi değilim."

LINDA: Hiç şansın yok.

ADAMUS: Ve siz hepiniz o kadar dikkatli dinliyorsunuz ki sanki, "Bu ne yapıyor? Bu bir dikkat dağıtma mı?" diyorsunuz.

LINDA: Saat 3:30! Sen nereye gidiyorsun?!

ADAMUS: Ben gitmediğim yere ulaşmak üzereyim. Ben bunu tekrarlayacağım. Ben gitmediğim yere ulaşmak üzereyim. Evet. Ve siz de.(bazı kahkahalar)

Ben kendime dedim ki, dedim ki, "Sen yüce Yükselmiş Üstat, bugün ne yapacaksın? Ben oturup bir metin yazmaya çalışınca iyi hissetmiyorum." Ben dedim ki, "Ben bunu açığa vurmalı ve dürüst olmalıyım. Ben bugün akşamdan kalmayım ve benim bir Şaud günü akşamdan kalma olmam ve bir metin hazırlamamış olmam çok kötü değil mi."

Sonra kendi kendime, "Biraz takıl. Her şeyden önce ben burada yakalanana kadar uzun süre dans edebilirim. (kahkahalar) Ben dikkat dağıtabilirim. Ben kahve isteyebilirim. Ben birçok şey yapabilirim. Ben kendimi en az 45 dakika tutabilirim ve lanet olsun ben bir saat ve beş dakikayı geçtim. Bu konuda ne diyorsun?" diye düşündüm. Ve sonra ben kendi kendime, "Takıl lanet olsun! Bu Üstada göre bir şey değil mi? Keyifsiz olduğum, planlama yapmadığım, metin hazırlamadığım... Biz genellikle bir araya gelirken ben notlar hazırlıyorum ve biz ayrıntılı olarak ne konuşacağımızı biliyoruz, siz öyle olduğunuz için benim de öyle olmam gerekiyor. Siz hala hayatınızı planladığınız için benim de Şaudları planlamam gerekiyor. Bakın ben sadece sizi, sizin enerji kokunuzu yansıtıyorum.

LINDA: Gerçekten mi? (Birisi, "Bu o zaman onların hatası." der) Biz onu almalı mıyız? (bazı kahkahalar)

ADAMUS: İşte iyi haber. Onun mikrofonunu sessize alır mısın... (Linda kahkaha atar ve izleyiciler gülerler) Lütfen bataryaları çıkaralım. Bir şey yapın.

Ve ben dedim ki, "Bu çok eğlenceli çünkü bu çok gerçek - ben çok geç kalktım, o kadar gerçekti ki, ben hiçbir şeyin planını yapmadım - ama öte yandan bu her şeyi çözme çabanıza bir son vermenin vakti gelmedi mi? Her şeyi planlamaya son vermenin bir vakti gelmedi mi? Siz ona gideceğinize sadece onun size gelmesine izin vermenizin bir vakti gelmedi mi? Ve ben şunu düşündüm, "Bu o kadar harika ki." Ben yalnızca onlar düşündüğünde bağırdım, onlar benim ne kadar parlak olduğumu fark ediyorlar çünkü..." (kahkahalar)

LINDA: Bunu kendin söylemesen.

ADAMUS: “… öyle olması gerekiyor. Hepimizin saplantılı planlamaya bir son vermesinin zamanı gelmedi mi? Planlamak ve endişelenmek aynı şeyi belirten iki farklı sözcük. Kontrol etmeden ve basitçe salıvererek olmasına sadece izin vermenin zamanı gelmedi mi? Biz sadece gelen şeylere gelme izni veririz ve onun ile beraber gideriz ve nereye gittiğini izleriz ve o kutsama halinde oluruz çünkü öyledir."

Ve bu, ben traş olmaya kalkınca oldu. Ama ben bunu 400 yıldır yapmadığımı fark ettim, neden şimdi başlayayım? Yükselmiş Üstat olunca buna ihtiyaç duymuyorsunuz. Ben neredeyse traş oluyordum ve bana dank etti, "Bilirsin bunların hepsi işe yarar. Lanet olsun! Şimdi ben zeki miyim? Nasıl olduğunu bile bilmiyorum. Hepsi işe yarar çünkü bende bu enerjisel olarak akşamdan kalmışlık var. Ben bugün programı metne dökmedim ama bir şey yapmama gerek yok çünkü Yoham burada. Yoham yuvada. "Oh! Ben çok şanslı bir Yükselmiş Üstat oğluyum" dedim. (kahkahalar) Ben, "Biliyorsun bugün yapabileceğim şey sadece Merabh yapmak." dedim. Ben, "ben sadece gidip kısa bir giriş yapacağım ve biraz sohbet edeceğim ve sonra da, 'Merabh yapma vakti' diyeceğim."

Ve sonra, sonra o bana çarptı, ilk olarak gerçekleştirim bana çarptı. Öylece ortaya çıkmaları komik değil mi? Onlar basitçe oradalar, ben... Ben sadece metne dökmedim bunu. Ben - pardon - şeyleri sizin için bir araya getirmek için vakit harcamadım ama işe yaradı. Sonra bana dank etti; beni çarptı. Ben, "Aman Tanrım! Peki ne hakkında? Ne hakkında Merabh? (bazı kıkırdamalar) Biz bu konuda Merabh yaptık, biz şu konuda Merabh yaptık; biz bir kapı kolunu cilalamak üzerine Merabh yaptık. (kahkahalar) Biz musluktan akan su konusunda Merabh yaptık. Biz çamaşırlar nasıl yıkanır diye Merabh yaptık. (kahkahalar artar) "Peh! O kadar çok Merabh yaptık ki şimdi ne yapacağız? Bir anın yarısı kadar bir süre için - son bir kaç ay boyunca sizinle birlikte sıkıştık - ben panikledim. Ben neredeyse panik oldum ve derin bir nefes aldım ve Veye girdim - "Ben Yükselmiş bir Üstadım" - ve aklıma şunlar geldi, "Şey, lanet, ben uzun zaman önce yapmam gerekeni yapacağım. Merabhı siz alacaksınız."

Şimdi bütün bunlar, ne zaman kötü bir enerjisel akşamdan kalmışlık yaşasam sonuç verir, Yoham burada, Merabhı çocuklar alıyor. Ben sadece gidip arkada oturacağım ve bir Yükselmiş Üstat olarak yaptığım en iyi şeyi yapacağım.

LINDA: Kim yapacak?

ADAMUS: Sen karar ver. (bazı kıkırdamalar)

O nedenle Linda şimdi gidip mikrofonu getiriyor...

LINDA: Ahhh!

ADAMUS: … ve biz - ah, evet. Şimdi sen yapıyorsun. (kıkırdamalar artar) Ben burada bir saat on dakikadır dans ediyorum. Şimdi sıra sende.

İlk Soru

İşte Linda birazdan elinde mikrofonla dolaşacak ve benim soracağım sorunun kaynağı şu: Aydınlanma - uyanıştan bedenli üstatlığa geçiş - o yolculuk... Bu arada Kırmızı Çember uyanış öncesi ya da uyanış için değil. O, post-uyanıştan üstatlığa geçecek olanlar için, işin en zor kısmı. En zor kısmı. Uyanışta kalmak kolay ama biz kalmayacağız. Biz ilerleyeceğiz.

Ama bu yolculukta bile harika hediyeler var. Harika, harika hediyeler ve deneyimler. Heyecan verici hediyeler. Siz onları hep alırsınız. Kozanın içinde olmak ve yalnız olmak ve meydan okunması ve beton beyin, çimento kafa ile uğraşmak ne kadar zor olsa da, içinde hediyeler barındırıyor. Ve aslında sorunun ilk bölümü - ve biz ikinci bölümüne birazdan geçeceğiz - sadece bir anlığına durun. Yaşadığınız bütün zorluklara rağmen sizin için en büyük hediye, en büyük an veya en büyük deneyim nedir? Bilirsiniz işte, bu, geçen gece Yükselmiş Üstatlar Kulübü'nde olduğu gibi bir "aha" anı olabilir. O yaşadığınız küçük bir deneyim olabilir.

Aldığınız hediyelerden birisi ne? Ve sadece... Mikrofona.

LINDA: Bir zaman dilimi var mı bunun ile ilgili?

ADAMUS: Hayır, hayır. Şey, çoğunuz yoğun olarak on, on beş yıldır bu işin içinde, yani o süreçte. Çok hızlıca, yaşadığınız değerli anlardan bazıları nedir?

LINDA: Bunu paylaşmamız mı gerekiyor?

ADAMUS: Lütfen.

LINDA: Peki.

ADAMUS: Kısacık bir saniye olabilir. Bir gün olabilir fark etmez. Ben sadece bunu duymak istiyorum.

ALICE: Eh, mikrofonu en eğlenceli kişiye vereceksin değil mi? (kıkırdarlar) Bana kalsa ben akşamdan kalma Merabhı isterdim.

ADAMUS: Akşamdan kalma Merabhı. (kahkahalar) Bunu henüz yapmadık, akşamdan kalma Merabhı ama sen onların köpeğin tüyleri konusunda ne dediğini biliyorsun. Biz o merabhı yapacak olsak bir sürü şarap getirirdik. Evet. (kadın kıkırdar) O an o kadar güzeldir ki.

ALICE: Benimki 2013'te üç günlük bir zaman sürecinde sadece saunaya girdiğim ve kolumu seyrettiğim bir anda - buum! diye - duyulara genişlememdi... Ve sen tek odak olduğunu söylüyorsun, o kadar genişlemiş haldeydi. Yani ben bir mil ötedeki şeylerin sesini duyuyordum, renkleri görüyordum... Ve bu üç gün sürdü ve ben roket gibiydim. Evet, ben tükenmiştim.

ADAMUS: Tükenmiş, evet. Evet.

ALICE: Ve ben o noktadan sonra biraz yavaşlamak konusunda kendi kendimle konuştum. Ama bu...

ADAMUS: Veya saunalardan uzak durmak konusunda. (kadın kıkırdar)

ALICE: Ben bunu yinelemek için defalarca geri döndüm! (güler)

ADAMUS: Geri dönmen işe yaradı mı?

ALICE: Ah-ah.

ADAMUS: Asla işe yaramaz.

ALICE: Ah-ah.

ADAMUS: Asla yaramaz. Neden biliyor musun? Çünkü zihin onu planlamaya, canlandırmaya çalışır ve bu işe yaramaz. O halde sen bir sonraki deneyimle olman için kendine izin ver.

ALICE: Mm hımm.

ADAMUS: Güzel. Teşekkürler. Biz buna hemen geri döneceğiz. Ben çok fazla yorum yapmayacağım. Ben sadece merak ediyorum. En güzel anlar.

VICKI: Ben Adam ile İsis arasındaki uçurumun kapanması için bir Merabh isterdim.

ADAMUS: Peki.

VICKI: Aklımda bu var, o nedenle de benim böyle bir Merabh hoşuma giderdi.

ADAMUS: Biz ona birazdan değineceğiz. Ama önce uyanıştan Üstatlığa geçerken hayatında unutulmayan bir an ya da deneyim. Çok dokunaklı bir şey.

VICKI: Ah, Ocak ayında Tobias ile Kauai'da mağarada olduğumuz zaman…

ADAMUS: (fısıldar) Tobias, ben değil.

VICKI: … 2004.

ADAMUS: Güzel. Güzel. Ve ne oldu?

VICKI: Bir dizi olaylar oldu. Yani ben, bilirsin işte...

ADAMUS: Bir açığa çıkma gibi.

VICKI: Bana bir an gibi geldi. Bütün Kauai bana bir an gibi geldi.

ADAMUS: Doğru.

VICKI: Evet.

ADAMUS: Peki.

VICKI: Ve bu büyüleyici bir şey çünkü ben o çalıştayın CD’lerini yeniden dinlemeye gittim, çalışmadılar.

ADAMUS: Ahh! İlginç.

VICKI: Nasıl bir andı!

ADAMUS: İlginç.

VICKI: Evet.

ADAMUS: Evet. Güzel. Birkaç tane daha. Üstatlığa geçerken yaşadığınız o değerli an ya da deneyim.

SWETHA: Adam'in Yarası.

ADAMUS: Adam'in Yarası. Çok güncel oldu.

SWETHA: Evet.

ADAMUS: Birkaç gün öncesine ait bir şey gibi.

SWETHA: Evet.

ADAMUS: Evet, evet. Ne oldu? Sadece meraktan.

SWETHA: (duraklar) Büyük bölümüyle sanki biliyordum ama unutmuşum gibi hissettim. Çoğu... Nasıl anlatacağımı bilmiyorum ama bir "aha" anı gibiydi.

ADAMUS: Evet. Sadece oradaydı.

SWETHA: Sadece, sadece…

ADAMUS: Evet, evet. Ve aslında ben senin mücadeleni izliyorum - sen çok akıllısın, oldukça zihinselsin - ve sen öylesine güzel deneyimleri anlatmaya çalışıyorsun ve sen onları buradan (kafadan) anlatmaya çalışıyorsun. Bu zor değil mi?

SWETHA: Evet.

ADAMUS: Sen sadece onun kokusu olmak istemez misin? Onun hissiyatı?

SWETHA: Evet.

ADAMUS: Kesinlikle. O halde derin bir nefes al ve yap. (derin bir nefes alırlar) Güzel. Teşekkür ederim.

SWETHA: Teşekkür ederim.

ADAMUS: İki tane daha. Sadece bir an, bir deneyim, çok değerli olan bir şey.

SART: Daha bu sabah son iki ayda olanları aynı yolda olduğumuz arkadaşlarla paylaşmak. Ve ben akşamdan kalsan bile senin bu sabah çok büyük geldiğini hissettim. İyiydin.

ADAMUS: Bazen iyi oluyor. Evet.

SART: Evet. İyiydi.

ADAMUS: Sana gösterdiğim direnç biraz azalmıştı.

SART: (güler) Çok kutluyorum.

ADAMUS: Teşekkür ederim. Bir tane daha. Salonun bu tarafını unutma.

LINDA: Ben… Göremiyor musun ki…

APRIL: Ben geçen gece sürmekte olan politik zırvalar ile ilgili bir tanesine bulaştım ve tamamen ona kapıldım ve ben bir arkadaşımın facebook sayfasına gittim ve beni tamamen farklı bir yere götüren o şarkıya rastladım. (gözleri yaşarır) Ve müziğin ve tutkunun ne kadar değerli olduğunu idrak ettim.

ADAMUS: Mm. Evet, öyle.

APRIL: Ve ben kendimi bunlara karşı kapatıyordum. Yani değerli olmasının nedeni buydu.

ADAMUS: Evet, müzik, tutkular ve yeniden bu konulara duyarlılık hakkındaki Üstadın Hayatı'nda çok değindiğimi belirtiyorum. Sizin ne kadar sıkışmış bir halde yaşamış olduğunuzu fark etmeniz, aynı zamanda hem gözlerinizi yaşartır hem de çok keyifli gelir ve bunun iyi bir nedeni vardır. Bunların tamamı gerçekten ilginç bir deneyim içerir. Ama siz yaşamınızda güzelliklerin hiç yer almamış olduğunu ve aynı zamanda aslında ne kadar çok güzelliğin bulunduğunu açığa çıkardığınızda gözyaşlarına boğulursunuz. Ben birçoğunuzun yaşamında güzellik yaratmaya ya da üretmeye - daha iyi bir kelime yok - güzelliği bulmaya çabaladığını görüyorum ve bunlar pek işe yaramıyor. O, orada ama çok farklı bir şekilde. Teşekkür ederim.

Ah, sonra şaşırırsınız, "Ben neden öyle yaşadım ki? Ben neden kapandım?" Ve siz yanlış bir şey yapmadınız. Bu psikolojik bir şey değil. Bu sizin yaptığınız bir yanlış değil. O aslında bir seçimdi, güzel bir seçim. Ama siz şimdi ondan çıkıyorsunuz. Evet.

ROMANA: Benim en değerli anım Ağustos 2014'te o sanal uçurumu aştığım anımdı ve hissettim. Ben ilk önce korku hissettim ve sonra kendime güvenmem gerekti.

ADAMUS: Doğru.

ROMANA: O tip şeyler yavaşça oluyor.

ADAMUS: Yani sen uçurumdan ağır çekim geçiyorsun.

ROMANA: O uçurumdan.

ADAMUS: Evet. Ne kadar?

ROMANA: Ben önce yeri gördüm. Bir uçurum, bir okyanus ve dalgalar çarpıyordu...

ADAMUS: Rüya değildi. Gerçekti.

ROMANA: Hayır, hayır.

ADAMUS: Şey…

ROMANA: Ve tıpkı uçmak gibi olan bir düşüş sanki...

ADAMUS: Özgürlüktü.

ROMANA: … özgürlük ve kendime güven.

ADAMUS: Evet.

ROMANA: Ve o anda yer yoktu. Düşmek yoktu. Uçmak vardı ve o an benim tüm hayatımı değiştirdi. Bu benim en...

ADAMUS: O an.

ROMANA: Evet.

ADAMUS: Evet, evet.

ROMANA: Şunu da deniyorum...

ADAMUS: Onun zihninde olmadığını hissedebiliyor musun - ya da onun benim kokusu dediğim şeyde, onun enerjisinde - ve şimdi bir açıdan o daha canlı.

ROMANA: Ben genellikle bu anı tam olarak gittiğim noktada yaratmaya çalışırım, ben yürüyüş yapıyordum ve benim en değerli yolumdu ama o geri gelmiyor. Ama ben o anı hatırlayabiliyorum ve ben bazen hayatla mücadele ederken o anı, o özgürlüğü ve kendime olan güveni ve o gerçek özgürlüğü hissedebiliyorum. Bu özgürlük düşmek için değil, her şeyi hissetmek için. Evet.

ADAMUS: Harika. Harika. Teşekkürler.

ROMANA: Teşekkürler.

İkinci Soru

ADAMUS: Güzel. Hadi şimdi soruyu biraz değiştirelim. İşte ben akşamdan kaldım, Yoham yuvada, Merabhı siz aldınız. İşte görüyorsunuz siz yol boyunca çok hediye aldınız ve bugün bize, kendinize bir hediye vermek için iyi bir gün.

Şimdi sizden yapmanızı istediğim şey, arkada yazmaya hazırsanız, araştıracağız ve bakalım siz kendinize şu kadar zamanda nasıl bir hediye vereceksiniz - bugünden itibaren önümüzdeki birkaç ay. Nasıl bir hediye? Siz ona ister kurtuluş deyin, ister gerçekleştirme deyin. Ama nasıl bir hediye? Arkadan birisi söyledi bile, Vicki, cinsel ilişkiye giren kadın ve erkek hakkındaydı. Sen bunu mu dedin? (kahkahalar) Başım bugün o kadar ağrıyor ki. (kahkahalar artar) Senin düşündüğün şey. Sen öyle demedin. Peki. Peki. Senin düşünmüş olduğun bir şey.

VICKI: İkisinin arasındaki uçurum yakınlaşıyor.

ADAMUS: Uçurum daralıyor. Peki.

VICKI: Uçurum kapanıyor.

ADAMUS: Doğru, doğru. Onlar birleşiyorlar.

VICKI: Seks olmak zorunda değil.

ADAMUS: Olabilir…

VICKI: Birleşme olması gerekmez.

ADAMUS: Özür dilerim, bugün pek iyi değilim çünkü ben... Bu akşamdan kalmalık. (kadın kıkırdar) Peki. Birleşme yok.

VICKI: Olmak zorunda değil.

LINDA: Ne?!

ADAMUS: Ama kelimeler onun ağızından döküldü.

VICKI: Birleşme olması gerekmez.

ADAMUS: Peki. Sadece birbirine karışmak.

VICKI: Karışım. Ah, ne kadar güzel bir sözcük.

ADAMUS: Bir birlik.

VICKI: Bir birlik.

ADAMUS: Bir birlik.

VICKI: Bir birleştirme.

ADAMUS: Peki.

VICKI: Bir ortaklık.

ADAMUS: Doğru, doğru.

VICKI: Evet ve bir şefkat.

ADAMUS: Doğru.

VICKI: Evet.

ADAMUS: Peki. Güzel. Listemizde bir numara olan bu o zaman. Bizim yapmaya çalıştığımız şey bunu geçip sonra seçim... Biz enerji özüne gireceğiz. Biz oradaki özü keşfedeceğiz ve Merabh da bununla ilgili olacak. Hazır mısınız? (Yoham'a) Sen de mi akşamdan kaldın? (birisi "evet" der ve birisi "hayır" der.)

ADAMUS: (kıkırdayarak) Doğru. Hepimiz akşamdan kalmayız. Harika. Peki. Sıradaki. Nasıl bir hediye? Bugün nasıl bir hediye?

CHAITANYA: Berraklık hediyesi.

ADAMUS: Berraklık. Peki. Bu hoşuma gitti. Tüm zamanların en sevdiğim şeyi berraklık. Bugün hediye Merabhı günü ve siz ne yapacağımıza karar vereceksiniz ve bizim... Evet. İyi, iyi.

LINDA: Devam mı? Hazır mısın?

ADAMUS: Evet. Neden gelip yerinizi almıyorsunuz (Yoham'a) ve sonra burada yükselen enerjiyi hissedin ve sonra biz Merabh için hazır olduğumuzda ona çarpacağız. Güzel. Peki.

Şu ana kadar iki oldu. Maskülen/feminenin birleşmesi konusunda netiz. Peki. Sırada ne var? Nasıl bir hediye?

HENRIETTE: Kurtulma.

ADAMUS: Kendinden mi? Ben böyle bir şey dedim mi? Hayır, sen...

HENRIETTE: Evet. Bu sıkışmadan kurtulma, bu ağır baskıdan. Sürekli olarak...

ADAMUS: Evet. Sen kendine öyle zor bir zaman yaşattın.

HENRIETTE: Evet.

ADAMUS: Aman tanrım! Mikrofonu bana ver ki sana sarılabileyim. (Onlar sarılır izleyiziler "Ovvv" der) Ah. Sen kendine devamlı eziyet ediyorsun, o zaman - bunu kim alıyor? (mikrofonu başkasına verir) Evet. O zaman – evet kendinden, eski kendinden kurtulma Merabhı diyelim.

HENRIETTE: Evet.

ADAMUS: Peki. O halde sen istiyorsun. Gerçekten istiyorsun. Peki, teşekkür ederim. Peki, buraya kadar iyi geldik. Sıradaki. Bugün nasıl bir hediye?

JOE: Berraklık. Affedicilik...

ADAMUS: Errhh! Zaten söylendi. (bazı kahkahalar) Kaybettin! Ama sorun değil. O zaman çifte berraklık. Berraklığa biraz bir şeyler kat.

JOE: Affedicilik ve berraklık.

ADAMUS: Affedicilik ve berraklık. İyi, iyi bu hoşuma gitti. Ah, güzel bir merabh olacak bu. Umarım hazırsındır. (Linda mikrofonu Amir'e verir) Ah! Katılıyor.

AMIR: Linda.

ADAMUS: Linda'nın hediyesi.

LINDA: Hayırr! Senin hediyen ne? Ne, ne?! Ne?! Ne?!

ADAMUS: İyi, hadi onu, Linda'nın hediyesini oraya koyalım ama Linda güzel demek yani güzelliğin hediyesi. Peki, teşekkürler.

AMIR: Ben şimdiden o kadar kutlu hissettim ki. Yeter, burada neler olacak?

ADAMUS: Sadece bir şey söyle.

AMIR: Ajanda yok. Ajanda yok, Linda (birisi ajandadan özgür der)

ADAMUS: Ajanda …

LINDA: Ne zamandan beri?

ADAMUS: Peki. Ajanda yok. hediye...

AMIR: Kendini sevmek.

ADAMUS: … her neyse.

LINDA: Sadece kendini sevmek. Kendini sevmek dedi.

ADAMUS: Kendini sevmek.

AMIR: Kendini sevmek burada.

ADAMUS: Peki, tamam. Tamam.

LINDA: Peki.

ADAMUS: Tamam. Burada biraz makyo olduğunu hissediyorum. Ben ve ben kendi hediyemi ekleyeceğim. Peki. Her neyse benim hoşuma gitti. Her neyse! "Her neyseeeee. Her neyseeee." diye şarkı çıkacak. (Adamus şarkı söyler)

LINDA: Görelim.

ADAMUS: Biz salonun dışına taşıyoruz. Buraya başka bir TV daha koyabilir miyiz?

LINDA: Hayır, hayır. Biz bir sayfa yapabiliriz. O, sağ taraftan salonu terk ediyor.

ADAMUS: Bu bir mucize.

LINDA: Sadece bekle.

ADAMUS: Sihir gibi.

LINDA: Bizimle çalış.

ADAMUS: Gerçekten.

LINDA: Bizimle çalış Adamus.

ADAMUS: Tamam.

MARIKA: Kolaylık hediyesi.

ADAMUS: Kolaylık hediyesi. Bunu sevdim. Kolaylık.

LINDA: Ahh.

ADAMUS: Güzel. Devam edelim. Biz her şeyi bütünleştiriyor, birbirine karıştırıyor gibiyiz.

LINDA: Bak kendine yer buldu. (her şeyi ekrana yazmak için)

ADAMUS: Evet. Hediye...

LULU: Sadece dans edip, sadece olabilir miyiz?

ADAMUS: Tabii, tabii. Tamamen açık olma hediyesi. Peki şunun için ne dersin...

LULU: Tamamlama, yani, başka bir şey değil.

ADAMUS: Tabii, tabii.

LULU: Sadece keyif al.

ADAMUS: Evet. Yani sen müzik çalmaya başladığında sadece oradan dışarı adım atarsın... Hayır. Sen orada dans edebilirsin, istediğin her şeyi yapabilirsin.

LULU: Benim bununla sorunum yok. (kıkırdar)

ADAMUS: Hoşuma gitti o sevinç hediyesi. Çok hoşuma gitti.

LULU: Sevinç hediyesi.

ADAMUS: Evet, sevinç hediyesi. Güzel. Sıradaki.

LINDA: Peki.

ADAMUS: Şimdi biraz ara verin. Her şeyi bir durdurun. Şimdi sadece hissedin - duyularınıza gelin. Şimdi hissedin. Siz bir şeyler ekliyorsunuz. Onlar bunu tamamen emiyorlar. Biz birlikte bir şey yaratıyoruz. Bizim onu planlamamız gerekmez. Benim Yükselmiş Üstatlar Kulübü'ndeki sarayımda bulunan masama oturuyor olmam ve "Tanrım, bugün ne üzerinde çalışacağız?" demem gerekmez. Hadi bunu sineğin üzerinde yapalım. Gerçekten spontan olalım tamam mı? Güzel. Sıradaki.

ALI: Bugün bulunduğumuz yerden izin vermek.

ADAMUS: Peki.

ALI: Ve ben senin daha önce İzin Verme merabhı yaptığını biliyorum ama bugünün enerjisi planlamak zorunda kalmadan veya endişelenmeden sadece izin vermek.

ADAMUS: İzin vermek. Açılmak. Özgürlük.

ALI: Evet, olmasına izin vermek.

ADAMUS: Güzel.

ALI: Evet.

ADAMUS: İki tane daha.

LINDA: Çok ilham verici bir yüz gördüm. Sadece bir saniye. (Adamus kameraya el sallar) Herkes oturmuş online izliyor ve bizim burada hangi lanet şeyi yaptığımızı merak ediyor. Onlara merhaba demeliydim. (bazı kıkırdamalar)

Güzel. Sıradaki. Nerede kaldık. Güzel. Merabh terimleriyle sen bugün kendine hangi hediyeyi verirdin? "Mary için Merabh hediyesi.

MARY: Cesaret.

ADAMUS: Cesaret. Cesaret. Peki. Güzel. Güzel. Biz biraz cesaret katacağız. Cesaret sana nasıl hissettiriyor? Cesaretin kokusu nasıldır?

MARY: Kendine güven ve biliş, yetkilenme.

ADAMUS: Evet. Maskülen mi, feminen mi?

MARY: Hiçbiri.

ADAMUS: Peki.

MARY: Her ikisi de.

ADAMUS: Doğru. İyi. Peki.

LINDA: Daha?

ADAMUS: Bir tane daha ve biz bunu sonra sona erdireceğiz ve gerçekten güzel olacak.

LINDA: Bunu Lara'ya uzat lütfen.

ADAMUS: Ah, olur!

LARA: Kimliklerin salıverilmesi. Ömürlerce kimlik.

ADAMUS: Sahte kimliğin veya sınırlı kimliğin salıverilmesi.

LARA: Evet.

ADAMUS: Çok hoş. Peki. İşte bunlar var. Ah, hepsini aynı TV'ye koymuş.

LINDA: Mm hmm. Mm hmm.

ADAMUS: Vay. Hadi bir anlığına bunu hissedelim. Ve Yoham, sana burada engel teşkil ediyor muyum? O halde ekranı görüyorsunuz, o zaman onu hissedin. Bir enerji özü var. Bir enerji kokusu var. Kelimelere bile bakmadan onu hissetmeye başlamalısınız. Bu, TV'den gelmiyor; o burada salonda, o, herkesle birlikte izliyor. O, sizin kendinize vereceğiniz bir hediye.

Şimdi, ben çok fazla konuşmayacağım çünkü akşamdan kalmayım. (güler) Ben çok fazla laf etmeyeceğim çünkü bunun açılmasını istiyorum. Bugün size gerçekten yapabileceğinizi gösterme günü; endişelenmeye ve planlamaya ve aşırışünmeye ve direnç göstermeye son verebileceğinizi gösterme. Siz tüm zorlamayı ve çabayı bırakabilir ve sadece olabilirsiniz.

Yani Yoham iyi, ben çok hissedebiliyorum... Onlar kokuyu aldılar. Onlar şimdi yoldalar. (bazı kıkırdamalar) Onlar bu hediyeyi bir Merabh formunda geri getirecekler. Ben sizden gerçekten cesaret gerektiren bir şey isteyeceğim. Ben sizden bugün sadece olmasına izin vermenizi isteyeceğim, tamam mı?

Şimdi, ben zaten sizin bunu çok fazla düşüneceğinizi biliyorum. Ve ama düşünmek sizi bir yere götürmeyecek ve siz sonra eğer olursa, olacaklara hayret edeceksiniz. Ve ondan sonra ben sizden derin bir nefes almanızı ve Üstatlığınıza giden harika yolculuğunuzda kendinize zaten vermiş olduğunuz hediyeleri hatırlamanızı isteyeceğim. Plan yapmak yok. Prova yapmak yok. Zorlamak yok. Sınırlamak yok. Çabalamak yok. Hiçbir şey yok. Sadece müziği dinleyin çünkü müzik, bugün size tam olarak hangi hediye uygunsa onun mükemmel bir yansıması olacaktır.

Hediye Merabhı

O halde hadi monitörleri kapatalım. Hadi derin bir nefes alalım ve hadi buraya gerçekte geldiğimiz şeye başlayalım...

(müzik başlar)

almak için. Gerçekten almak için.

Siz burada çok, çok güzel bir alanda bulunuyorsunuz. Online izleseniz bile yine de buradasınız ve biz de sizinle oradayız. O yerin öyle bir enerji kokusu, öyle heyecan verici bir rezonansı var ki.

Ve şimdi basitçe bütünleştirme de olsa, maskülen-feminenin birleşmesi de olsa, berraklık da olsa, izin verme, alma zamanı. Ne olduğunun bir önemi yok, şimdi onları bütünleştirme zamanı.

Yoham'ın şimdi burada bizimle olması, arkada çok güzel müzik çalması, fiziksel olsun olmasın, şimdi burada gerçekten planlama yapılmayan bir toplantıda olması heyecan verici değil mi. Onların olacaklar konusunda hiçbir fikri yoktu. Planlama yok.

Siz hayatınızda buna ihtiyaç olmadığını keşfedeceksiniz. Siz endişelenmenin, planlamanın, stres yapmanın, enerjileri, sizin gerçekten istediğiniz enerjileri aslında gerçekten bozduğunu keşfedeceksiniz. Ama siz o düşünmeye ve mücadeleye ve kavgaya o kadar alışıksınız ki gelen güzel enerjileri bozuyorsunuz.

Sadece burada oturup, "Biz şeylerin üzerinde çalışmayalım mı? Biz ders almayalım mı?" diyerek oturmak korkunç gelebilir. Hayır.

Hayır, bu çok daha uygun.

O halde derin bir nefes alın ve kendinize o enerji kokusunda olma izni verin.

Gerçekten, enerji kokunuzu fark edin. Sadece fiziksel kokuyu değil ama kendi enerjinizin nefis, harika özünün iki kısa ayda nasıl değiştiğini fark edin.

(Yoham başlayınca duraklama uzar)

Bakın her şeyin bir enerji kokusu vardır. Bu ormanda bir ağaç olabilir ya da sevdiğiniz bir oda, bu bir kafe, elinizde tuttuğunuz bir kitap olabilir. Her şeyin bir enerji kokusu vardır. Bir rezonansı vardır. Bu çeşitli enerji parçacıklarının oranı ile ilgilidir, onların sıralanışı, onların birlik duyusuna girmeleri veya bazen bu birlik olmaması şeklinde algılanabilir.

O aura gibi, hale gibi, bir enerji kokusudur. O her şeyin içindedir, bu bir çimen yaprağı olabilir ya da kilometrelerce genişlikte olan çayırlar olabilir, her şeyin bir kokusu vardır.

Sizin bir enerji kokunuz var ve bunu belirleyen enerjilerin sizin biliciniz ile hizalanma biçimi, sizin ortaya çıkan hizalanmaya izin verme şekliniz. O koku sizin kendinize ne kadar özgür hayat yaşattığınız temeline dayanıyor.

Siz diğer insanlardan bile koku toplamaya başladınız. Onlar açık mı yoksa kapalı mı? Onlar odaklanmış mı yoksa özgürler mi? Onlar omuzlarında bir sürü eski yük mü taşıyor ya da o yükleri, özgür bir hayat için serbest mi bırakıyor?

Her şeyde o kokudan var ve gerçek Üstat gözlerinin ve kulaklarının ötesine geçmeye başlar ve hislere girer. Yargılamak yok. Yargılamak yok ve ben bazılarınızın yargılanmaktan çok korktuğunu biliyorum. Sezmek veya farkında olmak ve yargılamak arasında büyük bir ayırım vardır. Ama siz şeylerin kokusunu toplamaya başlayacaksınız.

Tanımlanmayı ya da ölçülmeyi gerektirmeyen bir hissediş, insan terimleriyle ya da lineer terimlerle düşünmek zorunda olmadan enerji terimleriyle düşündüren bir hissediş. Onun iyi ya da kötü, hafif ya da ağır olup olmadığını bile söylemenize gerek yok. O bir enerji kokusu.

Merabhın sıradaki bölümünde ben sizden kendi kokunuzu hissetmenizi isteyeceğim. Kendi enerji kokunuzun farkında olun. Ben size bunu daha önce anlattım, siz kozadan çıkınca değişir. O çok farklı olur ve ben bunun çok, çok farkındayım çünkü ben görmek için gözler ya da duymak için kulaklar kullanmıyorum. Ben basitçe enerjilerin farkındayım.

Şimdi, ben sizi müzik çalarken bir an durmaya ve bir yargıda bulunmadan ve hatta onu tanımlamadan ama geçtiğimiz birkaç aydan bu yana sizde meydana gelen değişimleri hissederek, kendi enerji kokunuzun farkında olmaya davet ediyorum.

O halde hep birlikte derin bir nefes alalım ve farkındalık içinde olalım.

(müzik çalarken duraklama)

Hadi bunu Hediye Merabhı diye adlandıralım. Hadi buna planlamadan, endişelenmeden, düşünmeden verdiğiniz hediye diye adlandıralım. Gerçekten bedava bir hediye.

Sanki bugün gibi; fazla plan yapmadan ve endişelenmeden basitçe ortaya çıkalım. Hadi ortaya çıkalım ve bize gelmeleri için enerjilere izin verelim. Hadi ortaya çıkalım ve öyle bir güvene öyle bir bilişe sahip olalım ki hediyeler orada olsun.

Bugün bunları yaptık, benim tarafımdan biraz dikkat dağıtma, birkaç şaka oldu, biraz tartışma ama gerçek bir ortaya çıkış ve hediyelerin burada olmasına izin vermek.

Hadi hep birlikte derin bir nefes alalım... Güzel, derin bir nefes.

Hediye Merabhı. Siz nasıl bir hediye istersiniz? Nasıl bir hediye? Bekleyin. Yani olacakları izleyin demek istedim. Siz gerçekten de enerjinin nasıl yaratıcıya karşılık vererek çalıştığını anlamaya başlayacaksınız. Bu sizsiniz.

Hadi bugünü kapatırken benim için güzel, derin bir nefes alın.

Bugünü geçirmek biraz zor oldu ama şimdi biraz cila yapma zamanı. (bazı kıkırdamalar)

Ben hepinizle çalışmayı seviyorum sevgili Şambra ve hatırlayın, ne olursa olsun, akşamdan kalmışlık enerjisinin ne kadar kötü olup olmadığı fark etmez, tüm yaratımda her şeyin yolunda olduğunu hatırlayın.

Sizlere çok teşekkür ederim. Ve Yoham'a teşekkürler. (izleyiciler alkışlar)

İngilizceden çeviren: Meltem Taban