• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/kirmizicember/
                                       BAĞIŞBAĞIŞ
        
    

ŞAUD 2: “Yeni Düşünme Biçimi”

ŞAUD 2: “Yeni Düşünme Biçimi”

KIRMIZI ÇEMBER MATERYALLERİ

e2012 Dizisi

ŞAUD 2: “Yeni Düşünme Biçimi”

ADAMUS’un katılımıyla, Kanallık, Geoffrey Hoppe

Kırmızı Çembere sunulmuştur

1 Ekim 2011

www.crimsoncircle.com –   http://kirmizicember.org

NOT: Fotoğrafları ve Adamus dialarını görmek için lütfen PDF versiyonuna bakın.

Ben o Ben’im, Adamus, Drakula olarak da bilinirim. (kahkahalar) Bu gerçek bir hikâye. Çok gerçek bir hikâye, sevgili Şambra.

Denge

öyküye girmeden önce, bugün burada bulunan her birinize bir hatırlatma, ne olursa olsun, dengenizde kalın – kendi dengenizde. Ne olursa olsun, onunla baş etmek için her araca sahip olduğunuzu hatırlayın. Her araca. Ben tek tek her birinize – bugün online olarak izleyenlerinize – bakıyorum, bu kelimeleri hatırlayın: Ne olursa olsun, dengeye sahipsiniz, kendi dengenize. Araçlara sahipsiniz. Bilgeliğe sahipsiniz.

Ha! Merak ediyorsunuz, “Adamus neden söz ediyor, Allah aşkına?” (kahkahalar) “Bugün biraz ciddiyetten yana,” ve öyleyim. Öyleyim. Bu ister basit bir araba kazası olsun, hani korkunç olmayan türden, ister işinizi kaybetmek, sizi utandıracak bir şeyin meydana gelmesi olsun,  bu tür şeyler; ister şu anda küresel çapta meydana gelen ve tüm gezegeni etkileyebilecek bir şey olsun, dengenizde kalın. Bazen onun (dengenin) nerede olduğunu bilmiyormuş gibi davranıyorsunuz, oysa biliyorsunuz. Araçları hatırlayın.

Birinci araç. Nefes. Nefes. Sonraki – gülmek. Gerçekten. Sonra nefes almak. (kahkahalar) Ve sonra gülmek. Ve sonra, size sıklıkla söylemekten hoşlandığım gibi, onun (olanın) size ait olmadığını hatırlamak. O gerçekten size ait değil. Ha, onun ortasında bulunuyorsunuz, elbette, ama o size ait değil. Size ait değil.

Bunu kendi sesinizde net bir biçimde duyana kadar bundan söz etmeyi sürdüreceğim. O size ait değil. Aitmiş gibi davranıyorsunuz, ama değil. Böylece hatırlayın, dengede kalın. Denge orada. Biliyorsunuz. Ben de biliyorum. Onun sınırlarını belirlemekten hoşlanıyorsunuz, ama orada olduğunu da biliyorsunuz.

Drakula

Pekâla, hikâyem. Drakula, gerçekten. Ben Drakula’yım. Gizem Okulları’ndaki son günlerimde, en çok da Romanya’da, Transilvanya’da, biz, hepimiz, orada bazı inanılmaz, inanılmaz şeyler gerçekleştiriyorduk. Gizem Okulları’nı kapatma zamanının geldiğini biliyorduk, dünyaya açılmanız gerekiyordu. Duvarların arkasında kalamazsınız. Hatta yaratıyormuş gibi davrandığınız duvarların arkasında bile…. Peder! (rahip kılığına bürünmüş Sart’la karşılaşır, kahkahalar) Evet! (Adamus, Sart’ın ona doğru kaldırdığı haçı öper, yoğun kahkahalar) Bir şey olmaz!

SART: Vaay! (kahkahalar)

ADAMUS: Hepsi bir mitti. Şimdi sen benimkini öp. (yoğun kahkahalar) Hemen şuradan. (Sart’ın yüzü buruşur, sonunda Adamus’un taktığı kolyeyi öper) Ne sandın peder?! Ben küçük bir çocuk değilim! (yoğun kahkahalar) Ve Crash, sen bugün nasılsın?! (pilot gibi giyinmiş Dave’e hitap eder)

DAVE: Otomatik pilota bayılıyorum! (kahkahalar)

ADAMUS: Otomatik pilot! (Adamus güler) Uçarken bir yandan da kanallık yapıyor.

Böylece Gizem Okulları’mızın son günlerinde…

TOBIN (bir çocuk): Ben uçmayı severim.

ADAMUS: Merhaba küçük. O bir vampir gördüğünde hemen tanır. (kahkahalar)

TOBIN: Bilirim! (Adamus güler)

ADAMUS: Böylece biz Gizem Okulları’nı kapatma sürecindeydik. Sizlerin dünyaya açılma zamanınız gelmişti. Gizem Okulları’yla gidebileceğimiz yere kadar gitmiştik. Yeni bir çağın gelmekte olduğunu biliyorduk. Ben gitme zamanımın geldiğini biliyordum. Bu gezegeni candan sevsem de, öteye geçme zamanı olduğunu biliyordum, çünkü sadece kendimle olmak için daha muhteşem bir zamanım olabilir miydi? (kahkahalar; sonra döner ve cadı kılığına bürünmüş olan Linda’ya bakar) Güzel bir kurbağa. (kahkahalar) Bir hanımefendiye başka ne söylenir? (kahkahalar artar) Peki buna ne sebep oldu?

LINDA: E ben bir gezideydim, ve havayollarının müşteri hizmetlerinde bana pek de iyi davranmayan biri vardı. (kahkahalar)

ADAMUS: Ben, cadılık ve büyüler yapmanın artık uygun olmadığı hakkında konuştuğumuzu sanıyordum. Peki bu hale girmene kim neden oldu?

LİNDA: Bir United Airlines çalışanı. (yoğun kahkahalar) Müşteri hizmetlerinden anlamıyorlar.

ADAMUS: Ha, hayır. Benim gibi uçmalısın, uçak olmadan.

LİNDA: İyi bir kurbağa bile olamadı, onun için onu bir çanta haline getirmem gerekti, ve Adamus Ödüllerim var. (Linda, bacaklarının arasındaki fermuarla çantaya dönüşen bir kurbağa taşımaktadır)

ADAMUS: Adamus Ödülleri! (kahkahalar) Bir kurbağanın kıçından! (yoğun kahkahalar) Bunun iyi şans getirdiğini bilmiyor musunuz? Tabii United Airlines müşteri hizmetlerinin temsilcisi olmadığı sürece. (yoğun kahkahalar) Biz şimdi küçük bir büyücülük yaparak bunun içindeki karanlık enerjileri dönüştüreceğiz … (çantanın etrafında elini sallar) … hiçliğe dönüştüreceğiz. Saf enerjiye. Sadece saf enerjiye. Bir dakikaya kadar bundan söz edeceğiz.

Pekâla … ve bugün cadı kılığına girmiş olanlarınızın, ki birkaç kişi var, bu kostümleri giyebilmenize dahi şaşırdım. Hayır, gerçekten, gerçekten. Bu çok şey söylüyor, demek istiyorum. Geçmişte cadılar ve zombiler ve bu tür şeylerin tümünü olduktan sonra, kazıkta yakıldıktan sonra (“Peder” Sart’a bakar) kimler tarafından yakıldığınızı biliyorsunuz, evet, inançlarınız yüzünden travmatize edilen birçoğunuzda bir dolu ciddi yaralar oluştu – derin, derin veçhe yaraları. Şu anda burada bulunabilip de buna gülebilmeniz, buna ilişkin şakalar yapabilmeniz, kostümler giyebilmeniz aslında inanılmaz. Bu nedenle bugün kostüm giymiş herkese özel bir teşekkür, özellikle de bana. (Adamus güler; muhteşem bir kırmızı pelerin, fes kırmızısı kadife bir yelek ve beyaz gömlek giymektedir)

Pekâla, sevgili Şambra, Gizem Okulları, Transilvanya, 1700’lerin sonu, onları kapatma zamanı. Ve kapattığımızda, sizler – tüm öğrenciler – gidip dünyaya açıldınız. Bazılarınız Avrupa’ya geri döndü. Bazılarınız Rusya’ya, adına şimdi Birleşik Devletler denen ve yeni yeni ortaya çıkmakta olan Atlantis’e gitti. Bu bilgeliği beraberinizde götürdünüz. Anlayışları beraberinizde götürdünüz.

Bu sonradan ortalığı epey bir karıştırdı. Neredeyse takipçi bir kült yarattı. İnsanlar Gizem Okulları’nın açık olduğuna hâlâ inanmak istiyordu, oysa açık değillerdi. Hayatta, yaşadıkları şeyden fazlası, yaşadıkları o monarşilerden ve farklı hükümet türlerinden, ve kısıtlamalardan fazlası olduğuna inanmak istiyorlardı, onun için de Gizem Okulları’nın hâlâ yaşadığına inanmak istiyorlardı. Gizem Okulları yaşıyordu, ama kalbinizde. Artık binalarda değil, ama kalbinizde.

Okulların nerede olduğuna ilişkin birçok söylenti yayılmaya başladı, ve bazı mezhep ya da tarikatlerin gidip Gizem Okulları’nı yakmak amacıyla yeni haçlı seferleri düzenlemek üzere bir araya gelmelerini görmek bir süre eğlenceliydi. Tabii ki ortada Gizem Okulu falan yoktu. Ama onlar bazı şatolar buldular ve insanları yalan yanlış şeylerle suçladılar, bir Gizem Okulu olmamasına rağmen şatoları yine de yaktılar, ve bu sürüp gitti. Ve bu aslında daha fazla merakın uyanmasına, bu şeyin tümüyle daha gizemli hale gelmesine neden oldu, ve belli mezheplerin (yeniden Sart’a bakar), belli dini mezheplerin artık tahammül edemediği bir noktaya geldi. Onlar, bu Gizem Okulları hakkında kendilerine özgü bir anti-propaganda yapmaları gerektiğini biliyorlardı. Böylece şu varlıkla ilgili … kendini aynada göremeyen ve başkalarının da onu göremediği şu varlıkla ilgili bir hikâye yarattılar.

Elbette göremez! Öyle bir bilinç titreşimi noktasına gelirseniz, kendinizi aynada göremeyeceksiniz. Bazılarınız bunu küçük çapta yaşadı – bir odaya girersiniz ve bir an için orada değilsinizdir. Neden? Çünkü titreşiminiz, bilinciniz evrimleşmeye başlıyordur. Artık kendinizi bir yansıma olarak görmeyeceksinizdir. Kendinizi bir varoluş, bir mevcudiyet olarak göreceksiniz. Teşekkür ederim (pelerinini Linda’ya uzatır). Bir mevcudiyet olarak. Diğer insanlar da sizi aynada göremeyecekler. Yani şu varlığın kendini aynada göremediğini söylemek büyük bir şeydi.

Ve onlar bu miti sürdürdüler. Kanınızı emip çekmek istemekten söz ettiler. Eh, benim bir huyum vardı ve hâlâ da var… (bazı gülüşmeler) Öyle değil, sevgili dostlarım, ama birini öpmeye kalktığınızda… (bir kadına bakar) Ayağa kalkar mısın? Buraya gel. (kahkahalar)

ELIZABETH: Eyvah.

ADAMUS: Evet ya, Eyvah. Peki, gidip birini öpmeye kalktığınızda… (Adamus onu iki yanağından öper)

ELIZABETH: Teşekkür ederim.

ADAMUS: … aslında yanaklar pek de enerji vermez. Yanaklarda öyle fazla enerji noktası yoktur.

ELIZABETH: Hı hııı.

ADAMUS: Ama… (hanımı ensesinden öper) Hemen şurada (bir enerji noktası) var. Bu ürpermene neden olmadı mı?

ELIZABETH: Hı hııı.

ADAMUS: Benim de! (kahkahalar)

ELIZABETH: Evet. (Adamus güler)

ADAMUS: Hemen şu arkada. Farkı görüyor musun?

ELIZABETH: Hı hııı.

ADAMUS: Şimdi, bu günlerde sadece  … (Adamus hanımın ensesini yeniden öper) öp- … hmm güzel kokuyor … böyle öperek ortada dolanamazsınız. Ya da belki dolanabilirsiniz. Diğer taraf. (Ensesinin diğer yanını öper)

ELIZABETH: Aman Allah’ım! (kıkırdar)

ADAMUS: Hmm, böylece… umarım bu sana iyi geldi.

ELIZABETH: Gerçekten iyiydi.

ADAMUS: Evet, evet. Kimsede sigara var mı? (bazı gülüşmeler) Böylece, elbette, bunu kullandılar. Bu hikayelerin hepsini kullandılar, birleştirdiler, ve vasat bir yazar buldular; o bazı kitaplar yazmıştı, biraz gizemlere el atmış – büyüyle falan uğraşmış, ama kalbinde aslında fazlasıyla katı, tutucu, ve o zamanki Britanya Monarşisi’ne de çok, çok bağlı – Bram Stoker adında İrlandalı bir adamdı. Onu tuttular, bir kitap – Drakula – yazsın ve (kahramanı) şeytanlaştırsın diye ona büyük paralar ödediler, çünkü anladılar ki bunu yaptıklarında, bu kült figürü, şu Drakula’yı yarattıklarında… ve onu azçok gerçek olan ve birçoğu da gerçek olmayan türlü şeylere dayandırdılar. Ve, elbette – çünkü biz Romanya’da, Transilvanya bölgesinde çok güçlüydük – Kazıklı Voyvoda’nın öykülerini de işin içine sokup hepsini birbirine bağladılar. Kitabı 1800’lerin sonlarına doğru – 1897 – yayınladılar ve Gizem Okulları’na, bana – ki adım hiç geçmedi – ve size olan tüm o ilgiyi durdurmaya çalıştılar.

Bu bir dereceye kadar iş gördü, ama… ama… (içeceğinden bir yudum alır) Güzel kan. Hmm. (bazı gülüşmeler) Bir dereceye kadar iş gördü, ama bugün elinizde ne var? Daireyi şimdi tamamlayan ne? Vampirlere karşı yeni bir hayranlık, ve çok da çağdaş. Yeni Enerji vampirleri, vegan vampirler. (kahkahalar) Bu gerçek. Uydurmuyorum. Twilight’i izleyin, diğer (dizileri, filmleri) izleyin.

LİNDA: True Blood. (dizi adı)

ADAMUS: Ölümsüz olmanın tümüyle yeni çekici bir türü. Ölümsüz, ama burada Dünya’da, fiziksel bedende olmanın.

Şimdi tabi buna dramatik, sinsi şeylerin bazısını da ekliyorlar, ama yeni bir çekicilik söz konusu. İnsanlar kendi insanlıklarının ötesinde ne yattığını bilmek istiyorlar, ve bunu şimdilerde olağandışı yeni yollardan araştırıyorlar. Tıpkı yüzlerce yıl önce Gizem Okulları kapatıldığında olduğu gibi, başka bir şeyin olması gerektiğini bilmek istiyorlar.

Ve var. Ve bu aydınlığa çıkmaya başlıyor. Olmaya başlıyor.

Bu, gezegenin her yanında, her yanında çokça tartışmaya, münakaşaya neden oluyor. Bunu her gün görüyorsunuz. Bu, ölen birçok varlığın – az önce çalan şarkıdaki gibi – takıldığı ve benim Yakın Dünya alemleri dediğim yerde çokça tartışmaya neden oluyor. (Şaud’dan önce çalınan, DeVotchKa’nın “Dearly Departed” şarkısına göndermede bulunur) Bu, kozmosta, daha önce sözünü ettiğimiz gibi Tanrı’ya inanmayan bazı güçlerde çokça tartışmaya neden oluyor. Onlar bir ruha inanmıyorlar. Aslında kendilerinden başka pek bir şeye inanmıyorlar – elbette kendine inanmanın yanlış bir tarafı yok, ama Benliğinin tamamına, bütününe (inanmak). Herhangi başka bir şeyden beslenmeyi gereksinmeyen benliğe; dengenin zaten içinde barındığını, araçların zaten orada olduğunu, ve istediğiniz an onları kullanabileceğinizi bilen benliğe; kitle bilincinin düşünme biçiminden, eski düşünme biçiminden uzaklaşmış benliğe (inanmak). Şu anda insanlar sihrin var olduğunu bilmek istiyorlar.

Şimdi, biraz yan yollara sapıyorlar. Sihrin ansızın altın tezahür ettirmek (elini açar) – bunu yapacağımı sandınız, değil mi? – gibi şeyler olduğunu düşünüyorlar, ansızın altını ellerinde tezahür ettirmek, suyun üzerinde yürümek, bu tür hileler. Ama hakiki sihir iş gördüğünüz her boyutta kendinin, şu anki mevcudiyetinizin farkındalığıdır. Sadece burada iş gördüğünüzü düşünmekten hoşlanıyorsunuz, oysa pek çok boyutta iş görüyorsunuz.

Burası az çok merkez, Pete. Bacaklarını çekmen gerekmiyor; yine çarpacağım. Burası az çok bir dolu şeyin meydana geldiği merkez. Evet, o diğer alemlerde sizin için, sizinle birlikte, birçok şey oluyor. Burası az çok herşeyin birleştiği, herşeyin odak haline ve maddesel hale geldiği nokta.

Böylece, sevgili dostlarım, hikâyeyi bitirecek olursak, gerçekten de bir Drakula vardı, ve Drakula’nın başka kimseden herhangi bir şey almaya ihtiyacı yoktu. Drakula ölümsüzlüğü yaşadığını anlamıştı. Yaşadı da yaşadı. Drakula bu gezegende fiziksel biçim içinde bulunabileceğini anlamıştı. Ayrıca bu gezegende ya da olmak istediği her yerde fiziksel-olmayan biçimde de bulunabiliyordu.

Her birimizin içinde birazcık Drakula var. Onların (yeniden Sart’a bakar, bazı gülüşmeler) söyledikleri şeylerin – kelime oyunlarının – kendinize dair algınızı değiştirmesine izin vermeyin. Ve biliyorum, bu, tekrar tekrar sözünü ettiğimiz bir konu. Kuşku. Kuşku devreye giriyor.

Özellikle de şu son birkaç hafta kuşku zamanı oldu. Tam geçmişi epeyce temizlediğinizi düşünürken – geri geliveriyor. O kuşkuyu hissedebiliyorsunuz, ve bir süre de orada olacak. Bir süre sizi itip kakacak, ta ki bu kuşku – kendinizden kuşkulanmanız, ki kısmen kitle bilincidir – ta ki  bu kuşku, artık itip kakacak bir şey olmadığını farkedene kadar. Tıpkı kendini aynada göremeyen vampir gibi, çünkü artık buna ihtiyacı kalmamıştır. Artık o yansımayı görmek zorunda değillerdir. Onun dışardan geldiğini görmek zorunda değillerdir. O hemen oradadır. Hemen orada. (kalp)

Bu, Gerçek

Sevgili Şambra, daha önce de birçok kez değindiğim gibi, bu şu anda olmakta. Şu anda – Dünya üzerindeki en muhteşem, en muhteşem, en muhteşem zaman, en büyük enerji değişimlerinin, dönüşümlerinin zamanı, şimdiye dek yaşadığınız her hayatı aşıyor, şu anda oluyor.

Şimdi kuşku devreye girip diyor ki, “İyi de, şu şu şu ne olacak?” Hayır. Şu anda bu o zaman. İnanılmaz biçimlerde meydana geliyor ve gelmeyi sürdürecek – bazen dramatik, bazen biraz bunaltıcı – ama bu şu anda oluyor.

Cauldre’dan konuştuklarımızla ilgili birkaç örnek getirmesini istedim, dialara geçebilirsek lütfen.

1.Dia

Şimdi, biz Yeni Dünya gibi şeylerden söz ediyoruz ve bu… ışıkları kısmak isteyebilirsiniz lütfen. Yeni Dünya gibi şeylerden söz ediyoruz. Bu ilginç bir ezoterik kavram. Az çok düşsel. Siz tüm bu yeni Dünyaları düşünüyorsunuz. Ve size daha önce de Yeni bir Dünya’nın, rüya halinizde sizin tarafınızdan tasarlanan, inşa edilen ve tezahür ettirilen tekil bir Yeni Dünya’nın olduğunu söyledim.

Şimdi bunların tamamı pek de rüya halinde meydana gelmiyor. Siz şu anda az çok dünyaların arasında yaşıyorsunuz. Hemen burada oturmanıza rağmen şu anda dışarıya genişleyen parçalarınız var.

Bir süre önce size Yeni Dünya ile eski Dünya’nın öyle hemen birleşmeyeceğini, bunun 30 yıl kadar alabileceğini söylemiştim. Bu yaklaşık beş yıl önceydi. Ve hâlâ belirsiz, ama aslında farketmez. Burada, eski  Dünya’daki bazı güçlerin eski biçimde yaşamayı sürdürmek isteyip istemedikleri ya da evrimleşmeye hazır olup olmadıkları hâlâ belirsiz, ve bu, buranın güzel bir gezegen olmasının dışında aslında hiç farketmez. Gezegeni, zamanda geri gitmek isteyenlere, eski standartlara dönmek isteyenlere vermekten nefret ediyorsunuz. Ama bir açıdan da farketmez.

Yeni Dünyalar var, ve sadece bir tane de değil. Dışarda çok, birçok, yüzlercesi var. Onlar, hiç fiziksel bedenlenmede bulunmamış melek varlıklara yuva, onların gidecekleri yer olacak, ki bu varlıklardan çok var – sizin ruhsal aileleriniz.

Bu gezegen nüfusu yüzünden çok daha fazlasına evsahipliği yapamayacak. Yaratılmakta olan yeni Dünyalar yapabilir. Bazısı şimdiki Dünya gezegeninizden adamakıllı büyük – yüz kez büyük – ve onlar oradalar. Ve gariptir ki geçenlerde çıkan haberlerde de bunun kanıtı var. Ve bunlar ortaya çıkmaya devam edecek.

Biliyor musunuz, bu ilginç, çünkü bilinç yolu açıyor; teknoloji takip ediyor. Şu geçtiğimiz on yıldır burada konuştuklarımız (şimdi) oluyor. Teknoloji, bu yeni Dünyaların bazısını görmeye başlayabilecekleri noktaya gelerek (bilinci) yakalıyor.

Şimdi bu, haberlerde sıralanan yerlerin, fiziksel deneyimleri için meleksel varlıkların gideceği yerler olacağı anlamına gelmiyor. Ama bilimin bile bizim – sizin – bir süredir bildiğimizi kabul etmeye başladığı anlamına geliyor. Bu onaylamadır. Çok, çok gerçektir.

Bu arada, ben bilime bayılırım. Bilimi severim – bir noktaya kadar. Bilim insanları açık fikirli kaldıkları sürece bilimi severim. Bir kutuya girdiklerinde, artık başka potansiyellere hiç bakmayacakları – şu anda geçerli matematiğinizle ya da biliminizle haritasını çıkartamayacağınız şeylere bakmayacakları – kadar mesleklerinde takılıp kaldıklarında, işte o zaman sorun oluyor. O zaman gerçekten enerji engelleniyor ve bir şey sonunda patlayıveriyor. (bir kadın güler) Teşekkür ederim. O gülüşe ihtiyacım vardı. Hanım bir Adamus Ödülü alacak. Evet, kurbağanın poposundan çıkanı. (kahkahalar)

Ama hayır, gerçekten patlıyor. Eğer bilim bir şeyi fazla uzun bir süre kutularsa, bir şey patlayıverir. Şimdi, her zaman doğrudan bir bağlantı yoktur. Örneğin, uzun bir süre bilim Dünya’nın düz olduğunu varsaydı, ve (“Peder” Sart’ı göstererek) senin organizasyonun onları herhangi başka bir olasılığa bakmaktan alıkoydu. Birçok insan zulüm gördü (Sart elini kaldırır) – teşekkür ederim – … (Sart bir şey söyler ve herkes güler)

Ha, gün bitmeden bundan çok daha fazlasına maruz kalacaksın. (kahkahalar) Biz bugün senin inancını değiştireceğiz! (Adamus kıs kıs güler)

Yani ben, yeni olasılıklara bakmaktan vazgeçtiği noktaya gelen kadar bilimi severim. Şu geçen birkaç yıl içinde bilimsel toplumda inanılmaz şeyler oldu. Hepsi değil, ama yeterli sayıda bilim insanı diyor ki, “Başka bir şey var. Mikroskoplarımızın ve bilgisayarlarımızın ve hesaplarımızın artık göstermediği bir şey var. Buna girelim.” Çoğu kez buna kuantum fiziği deniyor, ve giderek daha fazla bilim insanı bununla ilgilenmeye başlıyor. Giderek daha fazla bilim insanı şu keşfetme arzusuna sahip oluyor, ve ben konu keşfetmek olduğunda bilime bayılırım. Fiziksel gerçekliğinizle ilgili hâlâ keşfedilecek çok şey var, ve bir o kadar da diğer alemlerle ilgili.

Bunu biliyorsunuz, ve ben şu anda daha kelimeleri söylerken diyorsunuz ki, “Dışarlarda başka şeyler olduğunu biliyorum, atom ve atom-altı düzeyinin altında da bir şeyler olduğunu biliyorum. Biliyorum ki kaos” – birçoğunuz şöyle diyor – “Biliyorum ki kaos aslında hiç de kaos değil. O aslında zihnin şimdilik kavrayamadığı tanrısal bir düzen.” Ama, sevgili Şambra, bilim harika bir şey, ve tam anlamıyla,  gerçekleştirdiğiniz çalışmalarla, yeni bilimin potansiyellerinin ve olasılıklarının açılmasına yardım ediyorsunuz.

Aslında birkaç yıl önce – dokuz, on yıl kadar önce – yeni matematikle ilgili bazı ilginç keşifler oldu. Bu, geleneksel matematik camiası tarafından reddedildi, ama ölmüş değil. Mayalanıyor. Demleniyor. Yeniden ortaya çıkmayı bekliyor. Birçokları için iki artı ikinin her zaman dört etmediğini kabul etmek meydan okuyucu  olacak, tıpkı yüzlerce yıl önce varlıkların, eğitilmiş varlıkların, negatif sayıların olduğunu kabul etmede zorlanması gibi. Negatif sayılara inanmanın sapkınlık ya da dini inançlara ters düşen bir şeymiş gibi görülmesinden bu yana o kadar da uzun zaman geçmediğini fark ediyorsunuz! Ama bu negatif sayılar var. Bugün hepiniz bunu biliyorsunuz. Eh, bankadan (olandan fazla) para çektiğinizde biliyorsunuz. (bazı gülüşmeler) Bu bir negatiftir, ve çok da gerçektir.

2.Dia

Peki sonraki dia, geçeceğimiz bir sonraki dia. Bunu söylemem gerekmiyor, Cauldre. O biliyor.

Pekâla, burada bir örnek var. Geçen gün bir Şambra’nın gönderdiği bir şey. Bu, Kanada’da bir devlet kurumu, ve bu sloganı web sitelerinde kullanıyorlar – “Yeni Enerji.” Şimdi, bunu nereden aldılar? (izleyiciler “Bizden” der) Birisi yarattığı… evet, peder?

SART: O bendim. (kahkahalar)

ADAMUS: Evet öyleydi.

LİNDA: Bunu duyabilsinler diye tekrarlar mısın?

ADAMUS: Dedi ki “O bendim.” Evet, evet. Ve ben daha sonra telefon kulübesinde günah çıkartacağını mı duydum? (bazı gülüşmeler)

SART: Evet, tam hazırlandım.

ADAMUS: Evet ya. Kulübenin içi biraz kalabalık olacak ama evet. Bu arada umarım zamanın boldur, çünkü bu grupla… (kahkahalar) Onlar hikâye anlatmayı seviyorlar – fazla günah yok, bir dolu hikâye var.

SART: Hazırlıklı geldim.

ADAMUS: Böylece bu, “Yeni Enerji” kavramını kullanan bir devlet kurumundan geliyor. Şimdi, bu bilimsel değil, ama kültürel. Kültürel. Onlar potansiyellere yerleştirilmiş olanı alıyorlar. Kanada’nın illeri Newfoundland ve Labrador için bir kampanya yürütmekle görevlendirilen yaratıcı birisi şöyle düşündü, “Ne söyleyeceğim? Burası biraz soğuk. Zaman zaman da biraz karanlık oluyor. Bir şey bulmam gerekiyor.” Bu yaratıcı varlık birkaç derin nefes aldı ve dedi ki, “Yeni Enerji! Biz buradaki Yeni Enerji’den söz edeceğiz, ve hatta buna eşlik eden küçük bir şarkı bile yaratacağız.” Küçük bir… (şarkı çalmaya başlar) Yeni Enerji şarkısı.

ŞARKI SÖZLERİ (eğlenceli, halk şarkısını andıran bir beste)

“Bir düş gördüm, su kenarında yuvamdaydım

Elimi anneme ve babama uzatmıştım

Ve onlar bana şeylerin nasıl yapıldığını gösterdi

Ve bana nerelere geldiklerini söyledi

Bugün etrafımızda Yeni Enerji hissediyorum

Bugün bizi bulan umudu paylaşıyorum

Babalar ve analar, kız ve erkek kardeşler

Bugün burada birlikte duruyorlar”

ADAMUS: Tamam. (kahkahalar) Önemli olan şu ki, Şambra, bu oluyor. Buna benzer garip yollardan oluyor. Çok gerçek bilimsel yollardan oluyor. Öyle düzeylerde oluyor ki… (duraklar, bir sonraki diaya geçmeye çalışır) Hah, oldu. Fizikte oluyor.

3.Dia

Şimdi, burada bir makale var. İnanılmaz bir keşif – “Yeni bir deney garip anti (karşıt) maddeyi yakalamayı hedefliyor.” Şimdi, sanırım çoğunuz İsviçre’deki o devasa laboratuvar CERN’i biliyorsunuz, hani birçok tartışmaya neden olan laboratuvar. Dünyayı havaya mı uçuracağız? Bilimsel parçacıklarla (partiküllerle) tüm yaratıyı içine emecek deneyler mi yapacaklar? Ve bu belki de oldu… (bazı gülüşmeler) Buna Ödül yok. Kim bilir?! Gerçekliğin (realitenin) o kara deliğe emilmediğini nasıl bilirsiniz? Ama neyse ne, gerçeklik devam ediyor. Bir kara delikten geçtiniz ve devasa bir hiçliğe emildiniz diye dün bugünden farklı değil. (bazı gülüşmeler)

Böylece bu makalede gösterilen deney – şaşırtıcı, ilginç. Gösteriyor ki, çarpıştırılan madde – maddenin ne olduğunu biliyorsunuz, çünkü fark edilir – ve anti madde, ki onun ne olduğunu bilmiyorsunuz. O görünmezdir. Şimdilik daha kimse onu tam anlamış değil. Hakkında birçok kuram var, ama onun karşıt tez olduğunu biliyorsunuz, çünkü dualite bilincinde burada ortaya çıkan herşey şurada da ortaya çıkmak zorunda. Yukarısı olan bir şeyin aşağısı da var. Aydınlık olan herşey bir karanlığa da sahip. Her bir iyilik timsali veçhenizin lanet bir tarafı da var. Öyle. Dualite bilincinin çalışma biçimi budur.

Böylece İsviçre’deki bu çok pahalı az çok gizli laboratuvardaki bilim insanları ilginçcene bir deney yaparak tüm o mıknatıslar ve elektromanyetik enerjilerle küçük parçacıkları İsviçre’deki laboratuvarlarından İtalya’daki bir laboratuvara zaplıyor, parçacıkları birbirlerine çarpıştırıyorlar. Peki sizce ne oluyor? (birisi, “Işık hızından daha hızlı” der) Işık hızından daha hızlı!! Ben hiç bir şeyin ışık hızından daha hızlı olmadığını sanıyordum. Ah, Einstein, oysa var! Işık hızından daha hızlı olan çok, çok şey var, bilinciniz dahil – ki bu bilincinizle başlar –  hatta düşüncelerinizde devam eder, hislerinizde devam eder. Bunların hepsi ışık hızından daha hızlıdır.

Enerjileri düşürdüğünüzde ya da yavaşlattığınızda, işte o zaman ışık olur. Ve sonra birdenbire ışıktan elektriksel yelpazeye indirgenir ve nihayet içinde oturduğunuz bu gerçekliğe indirgenir.

Ama ilginç olan bir şey daha var, bu gerçeklik o yığının an altında bulunmuyor. Bu gerçeklik her şeyin aşağıya indiği ve fıçının dibini boyladığı yer değil. Bu şekilde düşünmek çok dualistiktir, çünkü bu bir dairedir. Bir çukur değildir, çünkü enerji yolunu bu gerçekliğe bulsa bile, gelişmeye, evrimleşmeye devam eder. Geldiği yere yukarı çıkmak için değil de, ötesine evrimleşmek için. Bunun çıkarımlarını bir düşünün.

Işıktan daha hızlı parçacıklar vardır. Katı maddenin ötesinde, dualitenin ötesinde başka bir kapı var, bambaşka bir fizik, bambaşka iş gören sistemler var, ve üstelik buradan daha yoğun, daha kesif hale de gelmez. Gelmez. Ve yukarıya geri dönmezsiniz. Dairesel olarak devam edersiniz. Bu aslında büyük bir spiraldir. Döne döne devam edersiniz.

Böylece tam anlamıyla, evriminizde yoğun madde halinden – hiç birinizi suçlamıyorum – yoğun madde halinden, oradan, ışıktan daha hızlı olan bir şeye geçersiniz. Işıktan daha hızlı bir şeye. Bu aslında çok basit bir fiziktir, ama bilim insanları bunu anlamak için milyarlarca dolar harcayacak ya da kilometrelerce kayayı oyacak. Sizler zaten biliyorsunuz.

Siz şu anda eriyorsunuz – gözlerimin önünde – fiziksel gerçeklikten eriyip çıkıyorsunuz. Geri dönmüyorsunuz, ama genişliyorsunuz, ışık hızından daha hızlı. Yani, kanıtlandığı gibi, ışık hızından daha hızlı şeyler var.

Bu deneylerde ayrıca, anti madde ile madde kuvvetle birbirine itildi. Peki net sonuç neydi? Makalede yazıyor. Saf enerji! Saf enerji. Saf enerji. Uzun zamandır şunu söylemedik mi, şeyler tıkalı hallerinden ya da ifade hallerinden – siz birer ifade halisiniz – kurtarıldığında, düşünceler inanç halinden kurtarıldığında, veçheler işkence halinden, yaralı hallerinden kurtarıldığında, bu bir açıdan o deneye çok benzerdir. Eski ile yeni, kaba kuvvetli sevgiyle birbiriyle çarpışır. Vaay! (bazı gülüşmeler) Onlar gülüyor (yukarıyı gösterir); onlar gülmüyor (izleyiciler). (kahkahalar) Sizler (fiziksel olmayan varlıklar) bir Adamus Ödülü alacaksınız. Gülmekten kırılıyorlar yukarda!

1.ŞAMBRA (adam): Ne bilirler ki?

ADAMUS: Sudaki bir şey olmalı. (kahkahalar) Gülebiliyorlar, çünkü burada aşağıda oturmuyorlar. Bu da komikti.

Böylece şu madde ile anti madde birbiriyle çarpışıyor. Ve bu saf enerjiye geri dönüyor. Bilim insanları tarafından kanıtlandı. Biz, hepimiz, uzun zamandır bundan söz edip duruyorduk. Bir şeyi ifade halinden, varoluş halinden kurtarır ya da serbest bırakırsanız ne olur? Saf enerjiye geri döner.

Burada onların daha görmedikleri ama sizin bildiğiniz ise şu, ona başka bir öğe (element) dahil olduğunda – bilinç ve  dahası bilinçli seçim – denkleme, deneye dahil olduğunda, gerçekten Yeni Enerji de yaratır. Dualiteyi temel alan bu deneyler enerjiyi tıkalı bir halden kurtarıp saf hale geri döndürüyor, enerji bulutunda söz ettiğimiz gibi. Bundan beş yıl sonra, on yıl sonra, (ne kadar olduğu) fark etmez, başka bir şeyin yaratılmış olduğunu keşfedecekler. Ve diyecekler ki, “Bunu nasıl yapıyorsun? İki bilinen miktarı alıp nasıl birbiriyle çarpıştırıyorsun – bu yine de birleştirilmiş iki bilinen miktar etmeliydi.”

Ama çok garip bir şeyin olduğunu görecekler. Bir noktada başka bir öğe görecekler. Şu anda onu gerçekten ölçecek araçlara sahip değiller, çünkü o yeni öğe ışık hızından hızlı hareket ediyor.

Sevgili Şambra, ben şu anda kesebilirdim. Üçüncü Çemberime geri dönüp sizlerle bir daha toplantı yapmayabilirdim, çünkü biz az önce her şeyi söyledik. Hepsi burada. Ama ben çok eğleniyorum. Benim yerimde olsanız siz de eğlenmez miydiniz? Baksanıza. (Adamus kıs kıs güler)

Yani bu şu anda oluyor, ve ben de bu noktada heyecan duyuyorum. Ve sizinle çalışmaktan bu yüzden heyecan duyuyorum, çünkü siz… gerçeğe – bu yeterli, başka dia yok; perdede gösterdiğiniz o komik şeylere geri dönebilirsiniz – bu zor zamanlar gerçeğine rağmen, ve sizlere birçok farklı düzeyden meydan okunmasına rağmen, bunu gerçekleştiriyorsunuz. Bunu gazetelerde okumaya devam edeceksiniz. Ben daha da ileri gidip – bu noktada birkaç inilti duyacağım, ama … inlemeye hazır mısınız. Hazır mısınız? Görevliler, hazır mısınız? Ben daha da ileri gidip diyeceğim ki, Internet sitenizin bir yerinde, insanların farklı makaleleri gönderebilecekleri bir yer açın, çünkü bunlar (bu tür haberler) şu anda dünyanın her yanında ortaya çıkıyor. Şambra’yı bunun olduğuna dair bilgilendirmeye yarayacak, kanıtlamaya yarayacak, eğitmeye yarayacak makaleler. Bir zamandır burada yazıp durduğum şeylere benzer makaleler göreceksiniz. Yani bunu gerçekleştirmek için bir alan yaratsanız. Pekâla, güzel. Güzel.

Buna derin bir nefes alalım.

Yeni Düşünme Biçimi

Sonraki. Sonraki konu. Yeni Düşünme Biçimi. Yeni Düşünme Biçimi. Kuthumi bundan Santa Fe’de yaptığınız yaz konferansındaki toplantı sırasında söz etti, Eylül’de, ki bunu da anlamıyorum, ama…

Neyse, Kuthumi o noktada Yeni Düşünme Biçimi hakkında konuştu. Bir çoğunuz Yeni Düşünme Biçiminin gelmeye başlamasına, gerçekliğinizin parçası olmaya başlamasına izin veriyordunuz, ama şöyle düşünüyorsunuz, “Ben Yeni Düşünme Biçiminin ne olduğundan emin değilim. Onu nasıl gerçekleştireceğimden emin değilim, onun için de Adamus bana söyleyene kadar bekleyeceğim.” Ben de size söyleyeceğim. Bu, düşünmekle ilgili değil. Yeni Düşünme Biçimini düşünemezsiniz. Onu seçebilirsiniz, onu olabilirsiniz, onu deneyimleyebilirsiniz, ama onu düşünemezsiniz, çünkü onu düşünmeye başladığınız an, eski düşünme biçimidir. Yani aslında gerçekten fark etmez. Ama eğer kendinize ona varma iznini veriyorsanız, çıkarımlar burada önem kazanır.

Yeni Düşünme Biçimiyle İlgili Uyarılar

Şimdi, ben genelde uyarılarımı sizden bir seçim yapmanızı istedikten sonra yaparım. Bu kez uyarıları önden yapacağım. Eğer gerçekten Yeni Düşünme Biçimini seçiyorsanız, (a) onu elde edeceksiniz; (b) sizi karmakarışık edecek, ama iyi. Gerçekten edecek, çünkü Yeni Düşünme Biçimi sezgiseldir, az çok psişiktir, tabii bu kelimeyi kullanmak isterseniz. Yeni Düşünme Biçimi – (duraklar) bunu Cauldre’ya iletmeye çalışıyorum – çağrışımlı ya da bağlantılı düşünme değildir. Şu anda gerçekleştirdiğiniz (düşünme biçiminin) tümü bazı şeylerle bağlantılı. Her düşündüğünüzde, şu anda düşündükleriniz, başka bir şeyle bağlantılı.

Noktayı başka bir şeyle birleştiriyorsunuz – yaşadığınız başka bir deneyimle, okuduğunuz ya da öğrendiğiniz bir şeyle ya da her neyse – ama bu bağlantılı ya da birleşik bir işlem. Bu sanki – ve Fred bunun hakkında çok şey biliyor – bu sanki zihinsel bir şebeke (ağ) kurmuşsunuz da o zihinsel şebeke sürekli iş başındaymış gibi. Sanki hep aynı şekilde iş görüyor, ve sonuç almak için az çok hep aynı kalıpları, aynı mantığı, aynı teknikleri kullanıyor.

Yeni Düşünme Biçimi bunu yapmaz. Çağrışımlı ya da bağlantılı düşünme değildir. Bağlantı kuracak herhangi bir şeyi yoktur. Geçmişten gelen bir kaydı hiç yoktur. En sonunda olacak, ama olmayacak. Yeni Düşünme Biçiminin aslında kayıtları yok ettiğini öğreneceksiniz. Kayıtlardan hoşlanmaz. Kalıplardan hoşlanmaz. Yapılanmadan da hoşlanmaz, sadece onu deneyimleyecek kadarına (izin verir) ve sonra yoluna devam eder.

Hikâyelerden hoşlanmaz, dramlardan hiç hoşlanmaz. Bazılarınız bir… ayağımı koymak için bunu kullanacağım (sandalyeye ayağını koyabilmek için David’in şapkasını kaldırır) Güzel şapka. Bazılarınız – sen değil, ama çoğunuz, yazı kadrosundakileriniz Yeni Düşünme Biçimiyle zorlanacak çünkü hiç dram yoktur. Meydana gelen bir beslenme hiç yoktur.

Çoğu insanın dramlara bağımlı olduğunu söylemem gerek. Gerçekten öyleler. Bunu gördünüz. SES’i – Cinsel Enerji Okulu’nu – yapmış olan herkes gördü. Onlar dramlara bağımlılar. Onsuz yaşayamıyorlar. Yaşamlarından dram çıktığı an, sıkılıveriyorlar. Huzursuz oluyorlar. Umutsuzluğa düşüyorlar. Onun için de bir şey yaratacaklardır. Beslenmek için kendilerine ait bir şeyi, ya da genellikle başka birinin bir şeyini tahrip edeceklerdir.

Şimdi, beslenme sadece az çok harekete geçmiş enerjidir – sanki garip bir harekete – ve sonra onlar ondan koca bir ısırık alırlar. Onun etrafında olmayı severler. Uyarıcıdır. İşte bu bir vampirdir. Bu bir vampirdir, başkalarından beslenen biri. Evet.

Sonra bir de kendinin vampiri olanlar vardır, yani kendi dramlarından beslenmeye bayılan insanlar. Başkalarını işin içine katmaları gerekmez – ben ne sana ne de sana bakıyorum (Adamus güler), sadece o yöne bakıyordum – onlar … (birisi “Komiksin” der) Çok eğlenceli bazen.

Ama öyle insanlar var ki, başkalarından beslenmemeye yemin ettiler, bu yüzden de kendilerinin vampirleri oluyorlar, ve veçheleriyle şu oyunu yaratıyorlar, Aandrah’nın da bildiği gibi – biri diğerinden diğeri bir diğerinden besleniyor. Gerçekten başka bir yerden beslendiklerine inanmak zorunluluğuyla daha da ileriye gidip kimliklerinde bölümler ya da duvarlar yaratıyorlar. Buna çoklu kişilik bozukluğu deniyor. Bir veçhe diğerinden besleniyor, ve beslendiklerini düşünebilmeleri için de o diğeri yokmuş gibi davranıyorlar. Bu sanki hava içmek ya da yemek ve gerçekten bir şey elde ediyormuşun gibi davranmaya benziyor. Azıcık bir şey elde edebilirsin, ama fazla değil.

Yeni Düşünme Biçimi bir süreliğine zihninizi allak bullak edecek, ve zihninizi allak bullak ettiğinde, bedeninizi de allak bullak edecek. İnanç sistemlerinizi parçalayacak. Yeni Düşünme Biçimi devasa bir kendinden-kuşku-duyma (deri) döküntüsüne neden olacak… Şu anda derisinde kaşıntı ya da döküntüleri olan var mı – ben bakmıyorum – çoğu kez kuşku, kaşıntı ya da döküntü olarak tezahür eder. Bu aynı zamanda, bazen, arınmak için iyi bir yoldur, sürekli hale gelmedikçe. Görüyor musunuz? Ama bir döküntü ya da kaşıntı. Eğer herhangi birinizin şu anda bir döküntüsü varsa, bir yerler kaşınıyorsa, herhalde sadece küçük bir simgedir, küçük bir işaret ki… aman Tanrım, sende bir bıçak var!

2.ŞAMBRA (kadın): Evet var.

ADAMUS: Onu kullanacak mısın?

2.ŞAMBRA: Kullandım bile. (kendi bileğini hileli bir oyuncak bıçakla bıçaklar)

ADAMUS: Vay canına! (Adamus güler) Hadi şunu bir de kameraya yap. Şu arkadakine. Ayağa kalk, Cadılar Bayramı oynadığımız sürece.. (hanım kameraya göstererek birkaç kez bileğini bıçaklar)

Ay onlar…. dur bir dakika. Bunu büyük kameradan göstermek zorundalar.

2.ŞAMBRA: Aman. Devam mı edecek. (şimdi görüntü salondaki perdeye yansır)

LİNDA: Ayyy.

ADAMUS: Evet ya. Vay vay vay.

Peki, nerede kalmıştık? Kendinden beslenmek. Orada kalmıştık. Pekâla, deri döküntüleri, ya da hani birisi kendini kesmeye başlarsa buna ne diyordunuz, bu tür şeyler, hepsi kuşkuyla ilgili. Kuşku.

Pekâla, Yeni Düşünme Biçimine girmeden önce uyarılarıma devam etmeme izin verin. Yeni Düşünme Biçimi, bağlantılarınız çok kopmuş gibi hissetmenize neden olacak. Yeni Düşünme Biçimi size şöyle şeyler yaptıracak, ansızın geçmişinizdeki bir şeye bakacak ve sizi buna çekenin ne olduğuna şaşacaksınız – aileler falan gibi şeyler, (bazı gülüşmeler) zaten orada neden bulunduğunuza şaşacaksınız.

Bu o kadar da kötü değil, ama birdenbire yaşamdaki platformunuzu, gerçeklik temelini kaybediyormuş gibi hissedersiniz. Tüm gerçeklik dayanağı ya da temeli değişmeye başlar. Bu olduğu zaman, ansızın madde ile anti madde, inanç ile karşıt inanç, güven ve kuşku, ve her bir olası dualite türü birbiriyle çarpışmaya başlar.

Bu kötü bir şey mi?

3.ŞAMBRA (kadın): Hayır.

ADAMUS: Evet kötüdür! Acıtır! (kahkahalar) Gerçekten sıkıcıdır, birçok insan size bunu söyleyecektir. Kesinlikle – ama sadece kısa bir süre için. Sadece çok kısa bir süre.

PETE: Kısayı tanımla. (yoğun kahkahalar)

ADAMUS: Bu konuyu Pederle konuşmanı isteyeceğim. (kahkahalar artar) Pek fark etmez, bildiğin gibi. Zaman yok, vs, vs, vs, vs, vs.

Böylece yaşamınızın dinamik deneyimlerle (dolu) oldukça ilginç bir döneminde, herşey biraraya gelir. Ama bu parçacıkların – sadece fiziksel parçacıklar değil, inançların parçacıkları, veçhelerin parçacıkları, herşeyin parçacıkları – bu şekilde birbiriyle çarpıştığında saf enerji yarattığını da hatırlayın. Bu, şeyleri kendi özgün biçimlerine geri döndürür.

Aynı zamanda Yeni Enerji de yaratır. Bunu şu anda, biz konuşurken gerçekleştiriyor – Yeni Enerji yaratıyor.

O Yeni Enerji çıkıp büyük bir depoya, ağa, Alan’a, adına her ne demek istiyorsanız, gitmez. O hemen burada kalır.

Bir kolektife hizmet etmez. Tüm varlıkların hayrına hizmet etmez, ki bu… bu iyi mi kötü mü?

TIM: Bu aslında iyi bir şey.

ADAMUS: Her ikisi de. Fark etmez aslında. Fark etmez. Fark etmez, ama hâlâ yaptıkları herşeyin iyiliğe hizmet etmesi gerektiğine inananlar var. Nereden çıktı bu?

LİNDA: Kilise. (“Peder” Sart elini kaldırır ve herkes parmağıyla onu gösterir, yoğun kahkahalar)

ADAMUS: Bugün burada (herşey) neredeyse fazla kolay! (kahkahalar) Bu inanç kitle bilinci düşüncesinden, grup düşüncesinden, Borg* düşüncesinden çıkıp geldi. Şöyle diyen birisinden geldi, “İnsanlara kendini sevmenin günah olduğunu söylemek harika olmaz mıydı? Onlara önce diğer herkese vermeleri gerektiğini söylemek harika olmaz mıydı,” kendi kurumları dahil, “çünkü Tanrı buna bayılır.”  “Kendine odaklanma. Diğer herşeye odaklan. Seni cennete götüren yolu hak et” demek iyi olmaz mıydı? Ve siz şimdi biliyorsunuz ki, cennete götüren yegâne yol, ki bu aslında sadece farkındalıktır, benim bildiğim, diğer Yükselmiş Üstatlar’ın bildiği tek yol, kendini sevmektir. Bu kadar.

*Borg: Star Trek’te betimlenen bir “kolektif” türüne gönderme.

Bu bana çok basit geliyor, kendini sevmen, kendini kabul ettiğin anlamına gelir. Kendine karşı tam bir şefkat beslersin, gidip günah çıkartmak zorunda kalmadan ya da pişmanlık duymadan – hiçbir pişmanlık duymadan. Oysa size şu öğretildi: şimdiye dek yaptığınız hiçbir şey için pişmanlık duymamak zor bir şey olmalıdır. Ve ben sürekli o “ama”ların çıktığını duyuyorum. “Ama… ben gerçekten şu kötü şeyi yaptım.” “Ama… eğer kendimi tümüyle bağışlarsam, o zaman herhalde gidip yine kötü bir şey yaparım.” Kesinlikle hayır. Kesinlikle hayır.

Kişi kendini mutlak biçimde severse, ve kendine, bana, başka bir Yükselmiş Üstada mutlak şefkat beslerse, bunun çok güzel bir yan etkisi olur. Birdenbire diğer herkesi de severler. Birdenbire, diğer herkese de şefkat beslerler. Birdenbire, diğer herkesin yolculuğunu anlarlar. Birdenbire, cennete götüren tünele önce diğer herkesi itmeye çalışmazlar. Birdenbire, oraya önce kendileri, dosdoğru kendi  yuvalarına giderler ve Bayrak olurlar.

Yani… Yeni Düşünme Biçimi hayatınızı tam anlamıyla değiştirecektir. Ben bu yüzden, son birkaç haftadır, Kuthumi Yeni Düşünme Biçimi’nden söz ettiğinden beri, çokça kuşku enerjisinin etrafta dolandığını söyledim.

Çoğunuz dedi ki, “Bu kulağa harika geliyor,” ve öyledir de. Çoğunuz kendi içinde Yeni Düşünme Biçimi’nin bir işlemini ya da sürecini başlattı. Ve bu yüzden bazılarınız… Kaç kişi şimdi bazı rüyalarını hatırlıyor? On yıl öncesine göre daha mı sık (hatırlıyorsunuz)? Daha fazlasını hatırlıyorsunuz. Kaç kişi rüyalarını hiç hatırlamıyor? Peki. Bu yanlış ya da doğru değil, ve doğrusu rüyalar nasıl olsa oluyor. Kesinlikle oluyor. Sadece arkanızdan kapadığınız bir kapınız var. Aslında bu bazen birazcık daha kullanışlıdır, ama artık onların içeri gelmesine izin verme zamanıdır.

Başlarda – şu ara yoğun rüyalar görenlerinize söylüyorum – başlarda gerçekten pek rahat değildir, gece boyunca sürekli rüya görmek. Diyorsunuz ki, “Benim geceleri sadece uyumaya ihtiyacım var,” yani “sadece rüyaları unutmaya ihtiyacım var” demek istiyorsunuz, çünkü o enerjiyi, o bilinci beraberinizde geri getiriyorsunuz. Ama ben konunun dışına çıktım.

Son birkaç haftadır elektrikle, evinizin hatlarını yeniden döşemekle, elektrik sorunlarıyla, transformatörlerin patlamasıyla, elektrik kesilmeleri ve bu tür şeylerle ilgili birçok rüyalar gördünüz – bunu, bu tür rüyalar görenlerinize söylüyorum. Ve bunun bir nedeni var, çünkü şu anda (sizin kendi içinizde) yeni hatlarınız döşeniyor.

Şimdi, gerçek şu ki yeni hatlarınız uzun süredir döşeniyordu, ama bu şimdiye dek daha çok fiziksel düzeydeydi. DNA’ya ilişkin bir dolu şey, bir sürü fiziksel şey, hatta veçhelerinizde bile bir dolu yeni hatların döşenmesi. Şimdiyse düşünme tarzına, bugüne dek zihinsel olan işleme yeni hatlar döşeniyor.

İlginç olan şu ki, ben yeni hatlar  döşeniyor dediğim zaman, o eski şeyden, o eski elektrik kabloları gibi, (buraya) elektrik getirmek için bu salonun kablolarla döşenmesi gibi bir şeyden söz etmiyorum. Bu salonun her tarafından kablolar geçiyor, ve ışıkları yakan da buydu.

Şimdi bu binanın hatlarının yeniden döşendiğini, ama hiç kablo olmadığını hayal edin. Öyle bir hat döşeniyor ki, elinizi o enerji akışına, cereyana sokabildiğinizi ve çarpılmadığınızı hayal edin. Şu anda çarpılıyorsunuz. Çarpılıyorsunuz – bu çok dualitik bir şey, elektrik böyle çalışıyor.

Yani öyle bir yeni “kablo” hayal edin ki, onu tutabiliyorsunuz – ışıkları aydınlatacak o enerji akışını tutabiliyor, ona dokunabiliyor ve bundan etkilenmiyorsunuz. İşte içinizde olan az çok budur, az çok eski düşünme biçiminden Yeni Düşünme Biçimine geçiş. Bu şu anda oluyor. Şu anda.

Bu, eski sistemde bazı bozukluklara ya da karışıklığa neden olabilir. Fiziksel olarak – ve bunu söylüyorum çünkü bazen ödünüz patlıyor – hastalanmanıza neden olabilir; olmayabilir de. Sanki çıldırıyormuş gibi gibi hissetmenize neden olabilir, ama çıldırmıyorsunuzdur.

Yeni Düşünme Biçiminin Sonuçları

Şimdi, burada, farkındalık işleminizde meydana gelen bu yeni hatların döşenmesinde – ki olan biten budur, ama siz kısıtlı bir zihinsel farkındalıktan çıkıp Yeni Düşünme Biçimi farkındalığına giriyorsunuz, ve bu tümüyle farklıdır – özellikle olan şudur, eski düşünme biçiminden çıkma sürecinde, bu herşeyi eritip yok etmeye başlar, ve siz yoğun bir kuşku dönemiyle karşılaşırsınız. Şeylerden, özellikle de günlük rutininizi oluşturan şeylerden çok koptuğunuzu hissettiğiniz bir dönemle burun buruna gelirsiniz. O şeyler değişmeye ve gitmeye başlar.

Çoğu insanın ilk yaptığı şey nedir? Çoğu Şambranın? Yaptıkları şeyi yeniden yakalamaya çalışırlar. (Bir şeyleri yapmanın) eski biçimlerine, tarzlarına ne kadar lanet etseler de yeniden tutunmaya çalışırlar. Yeniden yakalamaya çalışırlar çünkü bu en azından rahattır. En azından tanıdıktır.

Şimdi bu sanki zifiri karanlıkta kayalıklardan inmeye benzer, ne kadar ineceğinizi bilmiyorsunuz, yamacın altında ne var bilmiyorsunuz, önünüzde başka kayalıklar var mı bilmiyorsunuz. Bu korkutucu bir şeydir. Ve üstüne üstlük, en güzeli de, harika bir deneyimdir. Ne olmuş yani? Kimin umurunda? Orada ne olduğu kimin umurunda?

Bu ilginç bir şey, çünkü Yeni Enerji gerçekliğinde, ki o fiziksel gerçekliğinize gelmeye başlıyor, zihin, o kayalıklardan inerseniz kötü bir şey olacağını düşünür. İşte zihin bunu yapar. Sizi korumaya çalışır. Der ki, “Oradan inme.” Ve hesaplamaya çalışır. O karanlık boşluğa bir taş atabilir ve ne kadar yuvarlandığını dinleyebilir, “Lanet olsun! Bu uzuuuun bir yol.” (kahkahalar) Ve dahası, canavarların tıslayıp homurdandığını duyarsınız. “Ayy…” ve geri adım atarsınız.

Yeni Düşünme Biçiminde, kayalıklardan inersiniz ve ansızın – bunu doğru ifade etmem gerekiyor – ansızın gerçeklik değişir ve dönüşür. O artık bir kayalık değildir. Artık derin bir boşluk değildir. O aslında o anda deneyimlemeyi seçtiğiniz neyse odur. Bu ansızın bir seçim meselesi olur, ki bundan bir dakikaya kadar söz edeceğim; çabucak, hızla gelen ve hızla – ışık hızından daha hızlı – tezahür eden bir seçim olur ki, bu da birdenbire gerçek bir deneyim, gerçek bir coşku halini alır.

Ben şunu söylüyorum, sevgili Şambra, ve bununla şimdi derin bir nefes alalım. Şuradaki (kafa) tüm o zihinsel baskıyı hissediyorum.

Siz Yeni Düşünme Biçimiyle çok ilginç bir dönüşümden geçiyorsunuz. Konuşmamın başında söylediğim gibi, dengenizi hatırlayabiliyor musunuz? Araçlara zaten sahip olduğunuzu hatırlayabiliyor musunuz?

Şimdi, işin aslı şu. Denge, zihninizin olduğunu düşündüğü yerde değil. Araçlar, olduğunu düşündüğünüz yerde değil, çünkü bu, eski düşünme biçimidir. Onun ötesine, dışına uzanabilmelisiniz. Kendinize o kadar güvenmeye, ya da açık olmaya, ya da çılgın olmaya istekli olmalısınız ki, şeyleri bulduğunuz o eski yerin dışına çıkmaya gönüllü olabilesiniz.

Biz bundan az önce söz ettik, ama ben bunu gerçekten şu anda vurgulamak istiyorum. Özellikle bu gelecek haftalarda ve aylarda, kendi yaşamınızda ve dünyada meydana gelecek olaylar sırasında, (eskiden) gidip kendinizi rahat ve güvende hissettiğiniz yer, şimdi farklı bir yerdedir, ve eskiden olduğu gibi lineer değildir. Başka bir deyişle, eğer eskiden burada (yukarıyı gösterir) rahatlık ya da huzur buluyorduysanız, şimdi o rahatlığı ya da huzuru burada (daha yukarısını gösterir) bulmayı beklemeyin. Eskiden enerjiyi burada (yan tarafı gösterir) bulmaya alışık idiyseniz, onu burada (öbür yanı gösterir) bulmayı beklemeyin. Bu çok lineerdir. Araç gereç kutunuzu şuradan (yerden) almaya alışık idiyseniz, biraz daha şuraya itildiğini (yerde başka bir noktayı gösterir) beklemeyin.

Rahatlık, huzur, tümüyle farklı bir yerden, yanıtlar tümüyle farklı bir yerden gelecek, ve zihin bunu analiz ederek, (o tarafa) bakmak biraz korkutucu  diyecek. Gerçekten dışarıya uzandığınızda, dışarıya genişlediğinizde, biraz korku hissedeceksiniz, çünkü rahatlığa ya da huzura ihtiyaç duyduğunuz bir anda biraz umutsuz olacaksınız. O rahatlığı hemen yanıbaşınızda istiyorsunuz. Onun tanıdık olmasını istiyorsunuz. Zihniniz direnecek ve diyecek ki, “Hayır, bizim şu anda rahatlığa ihtiyacımız var. Bizim şu anda sağlamlığa, stabiliteye ihtiyacımız var. Onun için her zaman yaptığımız şeye geri dönelim,” ki bu temelde kafayı kuma gömmek ve o sorun aslında yokmuş gibi davranmaktır. (tavanı gösterir) Onlar gülüyor. (Adamus kıs kıs güler)

Yani zihin tepkisel bir karşılık verecek. Gitmeye alışık olduğu yere geri gitmek gibi programlanmış bir tepki verecek, oysa o (rahatlık, huzur) başka bir yerde. Orada. Gerçekten orada, ama bakın, rahatlık ya da huzur bulmak için o eski yerlere geri gidip duruyorsunuz. Ve bana da gitmediğinizi söylüyorsunuz. Bana yeni yere gittiğinizi söylüyorsunuz. Hayır. Lineer bir yere gidiyorsunuz. Diyorsunuz ki, “Eğer dengem burada değilse, ya da yanıtlar ya da araçlar, ya da o her ne ise, burada değilse, hemen şuraya bakacağım.” Orası o kahrolası genel yerdir.

LİNDA: Geoffrey’nin suya ihtiyacı var. (ona su uzatır)

ADAMUS: Ha! İyi gidiyor. (bir yudum alır) Ben biraz heyecanlanıyorum.

Böylece, Yeni Düşünme Biçimi sorusu: Gerçekten gönüllü müsünüz, o yeni bir deneyime girme ânında – bu, başka bir şey söylemenin güzel bir yolu – o yeni bir deneyime girme ânında, derin bir nefes alıp gülmeye, ve kendinize sezgisel olarak araçların nerede olduğunu, dengenin nerede olduğunu, rahatlığın, huzurun nerede olduğunu bulma iznini vermeye gönüllü müsünüz? “Dur bir dakika, eski düşünme biçimi. Bu artık iş görmeyecek. Ben o eski oyunu oynamayacağım” demeye gönüllü müsünüz? O derin nefesi alıp sezgisel olarak o yeni yeri bulmaya gönüllü müsünüz?

Şimdi, ben onun nerede olduğunu size söyleyemem, ve o… eh, acaba dış uzayda mı? Herhalde değil. Sanırım onun bir boyutta olduğunu söyleyebilirsiniz. O burada olmayan bir yerde, ama orada da değil, eğer bu bir anlam ifade ediyorsa. O burada değil demek, içinde var olduğunuz bu fiziksel gerçeklikte, bu boylamda, enlemde, zamanda, uzayda değil demek. Burada değil. Burada barınamazdı. Burada barınmak istemiyor. Şu anda değil, belki sonra. Ama dışarda da değil.

Ve lineer mantık diyor ki, “İyi ama, eğer burada değilse orada olmalı,” doğru mu? “Eğer hemen burada değilse, hemen orada olmak zorunda.” Değil. Ve işte bu noktada kelimeler yetersiz kalır. Ve sezgi, güven – sanırım bu kelimeyi kullanırdınız – önem kazanır. O nerede?

Tıpkı bilim gibi… ben bilimi severim. Bilimi severim, çünkü o gerçekten keşifle ilgili, taa ki bir kutuya girene kadar, kısıtlanana kadar. Bilim, bilinçte olanı onaylıyor. Bilim, zaten yarattığınız herşeyi keşfetmenin güzelliğidir. Evet, siz onları zaten yarattınız. Şimdi ise onları keşfediyorsunuz. İlginç, değil mi? Ama çok da gerçek. Bu, zaten yükselinmiş hali keşfetmek için zamanda geri geri yürümekle aynı prensip. Araçların, dengenin, yanıtların nerede olduğuyla, sezginin onları bulmanızı sağlamasına izin vermekle, aynı şey.

İşte bu Yeni Düşünme Biçimidir. Ve Yeni Düşünme Biçiminde ilginç olan şudur, hepiniz bunu deneyimlemek için bolca fırsata sahip olacaksınız. Böylece sezginizin çalışmasına izin verirsiniz, Yeni Düşünme Biçimini keşfedersiniz, ve birdenbire dersiniz ki, “Ha, Adamus’un, o orada değil, ama burada da değil derken neden söz ettiğini şimdi biliyorum.” Bir noktada anlamı olmaya başlayacak.

Yeni Düşünme Biçiminin Zorlukları ve Nimetleri

Şimdi, hâlâ aslında eski düşünme biçiminde olduğunuz için, ilginç olan şu, karşılaştığınız bir sonraki deneyimde, karşılaştığınız belki bir zorluk ya da meydana gelen herhangi bir şeydir, şöyle dersiniz, “Ha! Ben bu Yeni Düşünme Biçiminde gayet iyiyim. Son sefer onu kullanmıştım. Derin bir nefes alacağım. Esas duruşa geçeceğim ve Yeni Düşünme Biçimine gideceğim.” O orada olmayacaktır. Neden? Eh, o gerçi hâlâ oradadır, ama orada değildir.

Zihin – eski düşünme biçimine sahip zihin – onu şimdi kategorize etmiş ve “Ha, gideceğimiz yer burası” demiştir. Ona lineer bir tanım yüklemiş, onu yapılandırmıştır, ve “Ha, o orada” der. Bu sanki bir his olsa bile, az çok sezgisel bir yol olsa bile, zihin haritasını çıkartacak ve, “İşte orada. Bir sonraki seferde oraya gideceğiz” der. Siz de bir sonraki seferde oraya gidersiniz, ve o orada olmayacaktır.

Peki şimdi ne olacak? Kendinizden kuşku duyar ve, “Sadece şanslıydım” ya da “Adamus bunu benim yerime gerçekleştirdi” dersiniz, ya da buna benzer bir şey.

O hâlâ etfrafta. Sadece sizinle kurduğu ya da kurmadığı ilişki biçimi değişmiştir. Hâlâ elde edilebilir halde, ama bir kez daha sezgiyi kullanmanızı talep edecek. Güveni kullanmanızı. Derin bir nefes alır ve dersiniz ki, “Tüm şu engellere lanet olsun,” zihninizden bu haltlar geçer. Ve olduğu da budur. Oradan boktan bir akış geçer. (bazı gülüşmeler) Gerçekten. Yüzde doksan… öyledir. Daha iyi bir kelime kullanamazdım. Pislik yığını, ama bu bir… Öyledir, ve biz geçenlerde Kihak grubuyla bundan söz ettik.

Zihinden geçenlerin yüzde doksanı sadece zırvalık. Gerçekten öyle, ve bu size ya da burada bulunan herhangi birine karşı bir suçlama değil. İnsan zihninin programlanması ve insan bilincinin çalışma biçimi böyle. Ve siz şanslısınız. Sizinki sadece yüzde 90. Çoğu insan yaklaşık yüzde 99 zırva. Gerçekten. Gerçekten. O yüzde bir, zihinden geçen bu akışları bazı yapıcı amaçlar için kullanıyor, ama çoğu sadece gevezelik. Bu, sizi çıldırtan ve kendinizi sevmemenize ya da kendinizle başbaşa olmamanıza neden olan bir gevezelik.

Yeni Düşünme Biçiminde, göreceksiniz ki, bunun ötesine geçiyorsunuz. Sevinç ya da mutluluk bu olacak. Kutlama bu olacak. O (zihnin gevezeliklerini) durdurur.

Daha da önemlisi, Yeni Düşünme Biçiminde, şu anda sahip olduğunuz o zırva düşüncelerin, zihnin sınırlandırdığı düşüncelerin, çok yavaşladığını fark edeceksiniz. Dalga uzunlukları çok yavaş olacak ya da geçen akış çok yavaş olacak.

Şimdi – şu anda yavaş bir ışık hızı var, ya da şu anda düşüncelerinizden azıcık daha yavaş, bazısı daha da yavaş – ama birdenbire herşey çok hızlanacak.

Yeni Düşünme Biçiminiz zihnin doğal olarak gelişmesine, gideceği yere evrimleşmesine izin verdiğinde – yine bir beyniniz, bir zihniniz vardır, ama evrimleşecektir – ve Yeni Düşünme Biçimi düşüncelerin, düşüncelerin bile ışık hızının ötesine geçebileceğini açıkça gösterdiğinde… çünkü şu anda çoğu düşünce değildir; bazısı öyledir ama çoğu değildir. Işık hızını aşan düşüncelerin çoğu beyinde ve bu zaman-uzay sürekliliğinde kaydedilmez, böylece bilinmeyen düşünceler haline gelirler. Orada olduklarını bilirsiniz, ama ne olduklarını bilmezsiniz. Orada bir şeyin olduğunu bilirsiniz, ama anlamaya kalktığınızda, yapamazsınız.

Yeni Düşünme Biçiminde olan şudur, o gider ve… ben biraz engellenmiş hissediyorum, çünkü kelimeler her zaman da… onun için burada bir dolu hissi iletmeye çalışacağım. Düşünme biçiminiz ışık hızının ötesine ve daha ötesine gitmeye başlar, ışık hızını aşar, ve herhangi bir hız kaydını gereksinmenin ötesine geçer, her türlü hızın ötesine. Ve bu olduğu zaman, birdenbire gerçek içgörünün ne olduğunu keşfedeceksiniz. Bir dolu gereksiz eski, yavaş, girift, sıkıcı düşüncede aslında nasıl kapana kısıldığınızı keşfedeceksiniz. İhtiyacınız olan herşeyin Şimdi’de olduğuna dair yıllardır konuştuğumuz şeyleri tam olarak fark edeceksiniz. (Gereksindiğiniz herşeyin Şimdi’de olduğu) sadece küçük bir klişe değil, bazılarınız onu bu şekilde kullansa bile. Vazgeçin… (parmaklarıyla konuşma hareketi yapar) Bunu durdurun.

Bu arada, bunun (konuşma hareketi) – o ağızın – değiştiğini de fark edeceksiniz. Ağız beynin esiri, lak lak edip durur, bazen tıpkı beyin gibi, ve bazen birçok boşluğu doldurmak için, bir dolu insanı sıkmak için, ve sizi gerçekten kendi var oluşunuzda olmak zorunluluğundan alıkoymak için bir sürü kelimeyle çıkagelir. Böylece o ağız gitmek zorunda.

Yeni Düşünme Biçiminde Olmak

Yeni Düşünme Biçimiyle ne olacak? Daha az konuşma. Hımm. Daha az konuşma. Neden? Çünkü bir ses çıkartabilirsiniz – arr – ve o – ppbbtt – herhangi bir ses. Ve o ses, dağları harekete geçirebilecek muazzam miktarlarda enerjiyi kendine çeken muazzam miktardaki bir bilinci taşıyabilir, ya da nakledebilir. Bunu gerçekten yapabilir, ya da neyi hareket ettirmek istiyorsanız.

Yani bu Yeni Düşünme Biçimi inanılmazdır. Siz, bilin ya da bilmeyin, Yeni Düşünme Biçimi gelişiminin bir parçası olmaya gönüllü oldunuz. Ama onu düşünemezsiniz. (kahkahalar) Onu deneyimleyebilirsiniz. Onun içinde olabilirsiniz. Ben bu yüzden geçen ay mevcudiyetinizde olmaktan söz ettim. Ruh mevcuttur. O faktöre sahip olmanız gerekiyor. Mevcut olmanız gerekiyor. Eh, olmalısınız da, yoksa yanıbaşınızdan geçip gider. Uçar gider, bundan beş yıl sonra burada oturmuş, “Ben bunu anlamadım” dersiniz. Eh, anladınız anlamasına da, farkında değildiniz.

Ve bu şu anda çok sık oluyor. Şeyler şu anda yanıbaşınızdan uçup gidiyor. Gidiyor. Düşünceler ve fikirler ve enerjiler ve her türlü şey, ve siz, “Eh, ben anlamıyorum” diyorsunuz. Hayır, anlıyorsunuz, sadece onun farkında değilsiniz, çünkü gerçekliğin yalnızca küçük bir parçasına odaklanıyorsunuz.

Yeni Düşünme Biçimi açılmanıza, onu deneyimlemenize izin verir.

Hadi Yeni Düşünme Biçimiyle hemen şimdi bir alıştırma yapalım. Bu arada, şu son iki haftadır bana gelen şikayetlerin hepsi için Kuthumi’yi suçlayın, beni değil. Bu konuyu o tanıttı.* Ortaya çıkan tüm şikayetler, tüm korkular, tüm kaygılar ve dramlar – ve ben kimseye bakmıyorum, ki Kuthumi de böyle yapardı – Yeni Düşünme Biçiminin bir sonucudur. Siz ona girmenize izin veriyorsunuz.

*Santa Fe’deki Yazortası Konferansı sırasında, 9-11 Eylül 2011, Kuthumi Yeni Düşünme Biçimini tanıtarak katılımcıları bir deneyimden geçirdi. Kayıtlar CC Shoppee’de bulunabilir.

Ben kıs kıs gülüyorum, ama sonra elinizi kaldırıp da “Hayır, ben bu takımın bir parçası olmak istiyorum. İlerlemek istiyorum. Bunu kendi kişisel yaşam deneyimime getirmek istiyorum” dediğiniz zaman da biraz ağlıyorum. Ve sonra bu oluyor ve siz diyorsunuz ki, “Bana neler oluyor?! Bunu yapmamalıydım! Bu Şambra grubuna yazılmamalıydım,” ya da bu belli projeye ya da atölye çalışmasına ya da her neyse. Ama hayır, ironi de burda, başka türlüsünü yapamazdınız.

İkinci ya da üçüncü dalgayla gelemezdiniz, ve ben birçoğunuzu buna ikna etmeye çalıştım. Dedim ki, “Limanı terk edecek bir sonraki gemiyi neden beklemiyorsun? İlk gemide olma, ilk gemi sularda ejderhaların ve canavarların olup olmadığını keşfediyor. Diğerleri sadece rotayı izleyecek…” Siz ilkinde olmak istiyorsunuz, ve işte buradayız. Başka türlüsünü istemiyorsunuz, ve ben bu yüzden sizlerle çalışmayı seviyorum.

Bir Yeni Düşünme Biçimi Deneyimi

İnsanlar – bu çok tipik bir insan; ille de siz olmak zorunda değil, ama tipik bir insan – çok küçükken, sabahları sadece kalkıp da bir deneyim yaşamaya, bir noktaya kadar, bayılırlar. Aslında siz çok küçükken bunu iyi ya da kötü olarak yargılamadınız. Bunu sizin adınıza diğer insanlar yaptı. Ağladınız zaman, kötü bir deneyim yaşadığınıza dair yargıda bulundular. Oysa ille de böyle olmak zorunda değildi, sadece ağlıyordunuz! Bu kötü olduğu anlamına gelmez. Sadece bir şeyin olduğu anlamına gelir.

Küçükken şeylerle ilgili birçok yargıya sahip değildiniz. Bir dolu rüya görüyordunuz, tam anlamıyla. O zamanlar bir dolu rüya görüyordunuz. Sonra onlar kapatıldılar. Küçükken bir dolu hayal görüyordunuz… her biriniz, istisnasız, oyun varlıklarına sahipti, ama onlar sadece oyun varlıkları değildi; gerçek varlıklardı. Size gelen küçük uzaylılara, küçük şeytanlara, küçük her ne ise onlara sahiptiniz. Küçük doğa devaları, ah, onlar çocuklara bayılırlar. Onlara sahiptiniz.

Bazısı dışardan geliyordu. Bazısı içinizden. Küçük bir düş fabrikasıydınız. İsteğiniz üzerine varlıklar yaratabiliyordunuz. Yarattığınız o varlıklar sonra gidip başka varlıklarla, doğa varlıklarıyla, şu anda aslında etrafta dolanan varlıklarla oynuyordu. O ilk, ilk yıllar düşler ve deneyimlerle doluydu. Oldukça kaygısız (yıllardı).

Biliyor musunuz, bugün çoğu kültüre bakıyorum da. Zihinsel yapı öylesine vurgulanıyor ki, ve çocuklar iki yaşına geldiklerinde, öğrenmeye zorlanıyorlar. Şimdi, öğrenmek araştırmak kötü bir şey değil, ama her – ve bu… bizim Yeni Enerji eğitimiyle ilgili bir tartşma yapmamız gerekiyor, ama birçok insan gerçekten çok üzülecek. Her bir bilim ya da matematik ya da dil eğitimi sırasında, ilişkili diğer potansiyellerin de araştırılması gerekir. Eğitim asla kitaplarda yazılı olanlarla ya da tahtaya yazılabilenlerle ya da hesap makinesine konabilenlerle kalmamalı. Böylece çocuklara eğitim verilirken, her zaman, her zaman diğer potansiyeller de öğretilmeli. Peki ya’lar. Neden olmasın’lar. Peki ya… konudan sapmak istemiyorum.

Pekâla, şimdi … çocuklar çok öğrenmiş, çok zihinsel oluyorlar. Şimdi, sözlerimin altını çizin, ne söylediğimi hatırlayın. Bir şey bir şişeye konduğu zaman, kutulara konduğu zaman, yapılandırıldığı zaman, bilim şimdilerde geçerli kuramların dışına çıkıp da yepyeni olasılıkları araştırmadığı zaman, patlar. Şu anda eğitimde olan bitenler, onun öğütülerek unufak edilmesidir. Yaratıcı şeyler, tüm sanat, çıkartılıyor, müzik çıkartılıyor. Daha önce de söylediğim gibi, sanat dünyayı kurtaracak. Gerçekten. Bir toplum sanatsal olabildiğinde, bu öncelikle ve en başta, onun kendini özgürleştirdiği anlamına gelir. Birini özgürleştirecek olan resim değildir. Şu, “Biz zamanımızı zihinsel şeyler yerine, kurallar ve yönetmelikler yerine, Dünya üzerindeki coşku dolu, duyusal zevklerle geçirebiliriz” bilincidir. Bu, özgür bir toplumu gösterir.

İşte çocuk budur. Ne yazık ki, insanlar şu anda çocukluğun bir dolu deneyimini yok ediyorlar. Ah, Şambra, birisinin bir düş okulu kurduğunu hayal edin. Ve düş, matematiği de içerir. Düş budur. Gerçekten öyledir. Çağdaş, şimdilerde geçerli matematik, geometri – hepsi düştür. Ve muhasebe – bu yaratıcıdır! (kahkahalar)

Peki şimdi gençlik yıllarına geldiniz. Diyelim ki, yetişkinliğin ilk yıllarına, ve olan şudur, hayallerinizi ve emellerinizi ve gittiğiniz yeri ertelemeye başlarsınız. Bir dolu bahane bulmaya başlarsınız – bir iş ya da aile kurarsınız. Gerçekte olan şudur, bir dolu kitle bilinci baskısı ve zihinsel baskı devrededir. Sanki bu, düşlerin ve umutların birçoğunun sıkarak suyunu çıkartır. Yepyeni bir şeye dalmanın o tutkusu sıkılır ve suyu çıkartılır. Sizin, zaten önünüzde olanı mükemmelleştirmeye, zaten elinizde olanı mükemmelleştirmeye odaklanmanızı sağlamaya çalışır, çünkü tıpkı o lanet ayna gibi, eğer çevrenizde bir gerçekliğe sahipseniz, o gerçeklik asla mükemmel olmayacaktır, bu arada. Bu o şekilde tasarlanmadı – asla tasarlanmadı.

Böylece… (duraklar) sohbete şunu da katalım. Biliyor musunuz, öbür tarafta bazen sövüyorlar.

Böylece, yine başka bir kutuya geçmeden önce içinde bulunduğunuz kutuyu mükemmelleştirmeniz gerektiği düşüncesinde takılıp kalıyorsunuz.O fikri hemen şimdi yerle bir edin. Onu alın ve yerle bir edin. Onu sadece saf enerjiye dönmesi için salıverin.

20’lerinizin başında diyelim, 30’larınızda, 40’larınızda olan şudur, ertelemeye başlarsınız. Siz – sizler – ertelediniz, sürüncemede bıraktınız. Bir dolu bahane buluyorsunuz – yok sizi bağlayan şuymuş, ya da buymuş, yok şunu ya da bunu yapmaya zamanınız yokmuş – asıl sizin ilgilendiren şeylerde. Diğer herkes için her türlü şeyi yapmakla meşgulsünüz, kendiniz için çok azını. Çoğu insan bu günlerde fazlasıyla tükenmiş halde. Fazlasıyla tükenmiş.

Bu tarz, bu trend sürüyor. Daha zihinsel oluyorsunuz. Kalıplarınıza, rutinlerinize daha da dalıyorsunuz. İşte gerçekten sıkışıp kaldığınız nokta budur. Gerçekten sıkışıp kaldığınız nokta budur, o kadar ki, daha olgun yıllarınıza geldiğinizde – ve bu yaş anlamında değil; sanki zihinsel bir yavaşlama gibi – daha olgun yıllarınıza geliyorsunuz, ve söylemesi üzücü ama, burada bulunanların ve dinlemekte olanların çoğu diyor ki, “Bu yaşamda gelebileceğim yere kadar geldim. Budur. Başarmam gerekenleri başardım.” Bazı pişmanlıklarınız var, ve kendinize yalan söylüyorsunuz. Diyorsunuz ki, “Evet, ama aslında  daha sonra yeniden biraz denerim, hele önce şu vergiler ödensin ya da şu ilişki sorunu çözülsün de öyle,” ve bu böyle devam ediyor da ediyor. Ama içinizdeki bir şey diyor ki, “Gelebileceğim yere kadar geldim. Kendi zirveme ulaştım. E ne yapabilirim? Kalan birkaç değerli ânın tadını çıkarmaya çalışacağım.” Oysa bu 20, 30, 40 yıl olabilir.

Eski düşünme biçiminde olup da havlu atan bir yanınız var. Bazılarınızda bununla ilgili bir keder var. Bir aldatmaca söz konusu. Diyorsunuz ki, “Evet, ama belki yarın. Biliyor musun, belki bir şey olur. Belki 10 yıldır gittiğim şu Kırmızı Çember toplantılarından sonra ansızın bir şimşek düşer ve ben buradan tamamen aydınlanmış olarak çıkar giderim. Belki, sadece belki.” Ve Peder, şu sepeti şimdi gezdirip de… (kahkahalar ve Adamus kıs kıs güler, çünkü Sart daha önce bir bağış sepeti ortaya çıkarmıştır)

Sevgili dostlarım, hiç birinizde düğmelere basmak istemiyorum, ama bu eski düşünme biçimidir, ve zırvalıktır. Mutlak zırvalık. Bunun üstesinden daha fazla zırvalıkla gelemezsiniz, öyle kolayca söyleniveren küçük bir söylemle, öyle küçük klişe bir lafla, ya da buna benzer bir şeyle (üstesinden gelemezsiniz). Gelemezsiniz. Ama o eski düşünme biçiminden çıkmak için bir seçim yapabilirsiniz. Temelde gerçekten taze bir başlangıç yapmak için bir seçim yapabilirsiniz.

Gerçek soruyu sormadan önce bunu bir düşünmenizi istiyorum. Çoğunuz için bu, bu gezegendeki son yaşamınız – çoğunuz için, bu gezegendeki son yaşamınız. Şimdi az önce umutlarınızla, düşlerinizle, gidebileceğiniz yere kadar gitmenizle, olabildiğince iyi olmakla, artık projelerin olmayışıyla, artık öyle büyük yaratıların olmayışıyla, artık ilişkilerin olmayışıyla, artık pek bir şeyin olmayışıyla ilgili söylediklerimi bir düşünün. Bu, pek de bu gezegenden çıkıp gitmenin yolu değil.

Bu herhalde son yaşamınız derken, burada bulunan hemen herkesi kastediyorum, bazılarınız zaten olmuş olan yükselişini fark etmeyi seçecek. Bazılarınız şu yeni Dünyalara gidecek. Size bir çağrı var. Sizi orada istiyorlar. Orada istiyorlar, ve bu oldukça kolay olacak. Epey ilgi göreceksiniz. Dünya’yı nasıl inşa ettiğinizi, onu nasıl yarattığınızı anlatma fırsatınız olacak. Kendinizi oldukça iyi hissedeceksiniz. Birçoğunuz oraya gidecek. Yükselişinizi şimdilik pek fark etmemeyi seçeceksiniz. Neden? Tekrar denemek istiyorsunuz. Hâlâ bir şey yapmak istiyorsunuz, ve bu Yeni Dünya’da çok, çok ayartıcı olacak. Çok ayartıcı.

Oyunu biliyorsunuz. Onun nasıl inşa edildiğini biliyorsunuz; inşa edilmesine yardımcı oldunuz. Nelerden geçtiğinizi biliyorsunuz. Orada ayağa kalkıp bir uzman gibi konuşacaksınız, ve onlar da kendilerinden geçip size bayılacaklar. Onların gurusu olacaksınız, ve… ha, ve biliyorsunuz, onlar melek. Akıllı değiller. Hiç akıllı değiller. Siz akıllısınız. Burada bulundunuz, bunu gerçekleştirdiniz.

Pekâla şimdi bunun üzerinde derin derin düşünün. Burada iki tane güç var – Dünya’daki son yaşam ve siz gelebileceğiniz yere geldiniz. Bu eski düşünme biçimidir. Hemen şu anda, hemen şimdi izin verip de Yeni Düşünme Biçiminin… aaa, hemen orada durun. Gördünüz mü? Ben bunu söyler söylemez bazılarınız anında planlamaya başladı. Yeni Düşünme Biçiminde planlama yoktur. Hedefler yoktur. Hedefler yoktur.

Tezahür etmesini istediğiniz şeyi bir kağıda yazamazsınız. Bu bir yanıltmaca. Yeni Düşünme Biçimi sadece bir seçim yapmak, ve sonra rüzgarların gelmesine izin vermekle ilgilidir. Değişim ve evrim rüzgarlarının gelmesine izin vermek.

Böylece ben bununla ilgili, beyninizde olan bitenle ilgili – gelebileceğim yere geldim, bundan daha iyisi olamaz gibi – Yeni Düşünme Biçimine geçmeye hazır mısınız dediğimde, (bilin ki) başka bir hedef yaratamazsınız. Yani şöyle diyemezsiniz, “Ha evet, ama ben şimdi şu büyük okulu açmak istiyorum. On tane kitap yazmak istiyorum. İstiyorum ki…” Bu bu şekilde iş görmez, anlıyor musunuz. Bu, eski düşünme biçimidir. Lineer düşünme biçimidir. Bu, benim tatmin olma ya da haz alma düşünme biçimi dediğim şeydir, ama sahte bir tatmin ya da hazdır. Ve oturup da yapacağınızı düşündüğünüz o aptal projeleri gerçekleştirmeye çalışmak gerçekten sahtedir, ve onlar iş görmeyeceklerdir. Ve o zaman gerçekten kendinize sinirlenip şöyle diyeceksiniz, “Gördün mü, gelebileceğim yere gelmişim. Biliyordum zaten.” Ve sonra derinizde bir döküntü ve kaşıntı başlar, ve siz de “Neden döküntüm olduğunu bilmiyorum! Üzerine bir şeyler sürdüm ama yine de kaşınıyor!” dersiniz. Bu kuşkudur. Kuşku. Kesinlikle.

Pekâla, Şambra, hadi Yeni Düşünme Biçimini gerçekleştirelim – gönüllüyseniz tabi. Yaşantınızın ilerlemesiyle ilgili, yani yaşlandıkça, azıcık daha olgunlaştıkça büyük ve harika, ilham verici şeyler olamaz’la ilgili kalıplar setini Yeni Düşünce Biçimiyle düşünelim. Biraz yaşlandığınızda yakıtınız kalmıyor, enerjiniz kalmıyor, tutkunuz kalmıyor (kalıpları). Buna biraz Yeni Düşünce Biçimi uygulayalım.

Yeni Düşünce Biçimini nasıl gerçekleştiririz? Aandrah’ı, bizimle birlikte bir süre nefes yapması için buraya davet ederiz. Böylece, Aandrah, lütfen. Buraya gel. Nefes sırasında düşünmeye izin yok. Nefeste sevdiğim budur.

AANDRAH (NORMA DELANEY): Ne eğlenceli bir ikilem.

Ve ben sizi davet edeceğim. Farkedin. Hissetmenize izin verecek misiniz? Bu nefesi hissedin. O sizin için buraya gelmek istiyor. Onu alıp kabul edin. İçinize soluyun. Derin derin içinize soluyun.

Onu hissedin. O hemen burada. Hemen burada. Hemen orada. Nefesinizle içinize alın.

Evet derken onu da derin derin soluyun. Evet. Bunun canlılığını hissetmeye evet. Bunu hissedin. Nefes alın.

Nefes alın, alıp kabul edin. Nefes alın, alıp kabul edin.

Her bir nefesle sevince, neşeye gömüldüğünüzü ve eridiğinizi hissedin. Canlı olmanın, hayatta olmanın sevincine.

Derin, çok derin nefesler alın.

Nefes alın şimdi. Nefes…

(sessizce birkaç dakika daha nefes almayı sürdürür)

ADAMUS: Güzel. Güzel. Belki, anlık da olsa, son Şaud’da sözünü ettiğimiz gibi, mevcut olduğunuzu hissettiniz. Anlık da olsa düşünmeniz gerekmedi. Sadece mevcuttunuz. Sadece etrafta olanları farkındaydınız.

Yeni Düşünme Biçiminde ilginç bir şey olur. Farkındalığınız genişlemeye başlar. Zihin az çok başını alıp gitmeyi durdurur, farkındalık genişlemeye başlayıverir. Sanki, “Lanet olsun, mevcudum” olursunuz. İhtiyacınız olan tek şey budur.

O ışıltıda, o anda, herşey değişmeye başlar. Buna lineer bir faktör oturtamazsınız. Ansızın herşey oradadır. Planlamanız ya da zorlamanız gerekmez. Bu, iş görmenin çok, çok farklı bir biçimidir.

Bundan gelecek seanslarımızın bazısında konuşmayı sürdüreceğiz. Önümüzdeki gezi sırasında bundan söz etmeyi dört gözle bekliyorum. Yeni Düşünme Biçimi.

Yeni Düşünme Biçiminde Yaşamak

Yeni Düşünme Biçimi – gerçekten öze ulaşmak istiyorsanız – bir seçimle, onu gerçekleştirmeye istekli olma seçimiyle ilgilidir. Şimdiye kadar yaptığınız seçimlerin bazısına benzemeyen yanı ise, Yeni Düşünme Biçiminin belirli bir tezahür için yapılan bir seçim olmamasıdır. Bununla ne kastediyorum? Eh, birçoğunuz hâlâ onaylamalar ya da imgelemeler kullanıyor ya da hatta çok zihinsel seçimler yapıyor, ve diyorsunuz ki, “Evet, 10.000 dolara ya da bir milyon dolara sahip olma seçimi yapıyorum.” Onun gelmediğini farkında mısınız? Bunu farkeden biri var mı? Onu elde eden biri var mı? Peki.

4.ŞAMBRA (kadın): Küplerde altın yok.

ADAMUS: Küplerde altın yok, ve doğrusu bu. Bu şekilde olmamalı.

Gerçek seçim, “Ben bir eş istiyorum” ya da aslında, “ben eşimden kurtulmak istiyorum” demek değildir. (bazı gülüşmeler) Bu tezahür ettirmektir. Gerçek seçim, “Her türlü resim yaratmak istiyorum” demek değildir. Bu aslında bir tezahürdür, gerçek bir seçim değil, ve doğrusu çok da zihinseldir.

Ben bir şeyin altını çizmek amacıyla bir dakika konudan ayrılmak istiyorum. Önünüzdeki birkaç hafta içinde kendinize soracaksınız, “Yeni Düşünme Biçimini kullanıyor muyum?” ve sonra da kuşku duyacaksınız. Diyeceksiniz ki, “Hayır, diğer herkes kullanıyor ama ben değil.”

Bu Yeni Düşünme Biçiminde olmaya başladığınızı anlamanın yolu, dramların hayatınızdan çıkmaya başlamasından geçiyor. Dramlar zihnin bir yan ürünüdür. Bir kez Yeni Düşünme Biçimine girdiniz mi, dramlara hiç gerek kalmaz. Bu büyük dualite çarpışmasına ya da uyuşmazlığına hiç gerek kalmaz. Kendi dramlarınıza – kendi kişisel dramlarınıza – girmeye hiç gerek kalmaz. Ben kimseye bakmıyorum, (Adamus boğazını temizler) ama buna girmeye gerek kalmaz. Dram yok olmaya başlar. Bir süre kendinizi çıplak hissedeceksiniz ve arada bir dramlara geri dönmek isteyeceksiniz, ama o zaman da birdenbire tadının acı, zehir gibi olduğunu fark edeceksiniz. Neden oraya geri dönüp durdunuz? Yok, sana bakmıyorum, Peder. Neden dramlara girip durdunuz?

Yeni Düşünme Biçimine girdiğiniz zaman dram gider, ve onunla birlikte zihinsel ya da duygusal açıdan iniş çıkışlar da gider. Biraz garip hissedeceksiniz, çünkü duygu bile kapıdan çıkıp gitmeye başlar, ve diyeceksiniz ki, “Şu hale bak, duygusuz hissediyorum ama, gariptir, kendimi çok daha mutlu hissediyorum. Hımm.

Böylece çoğu seçimler yan ürünlere, tezahüre yöneliktir. İş görmezler, çünkü benim gerçek his diyeceğim şey yoktur. Gerçek seçimler, sevinci seçmek, deneyimde yaşamayı seçmek gibi şeylerdir. Gerçek bir seçim aslında sadece, “Ben o Ben’im” demektir. Bu herhalde nihai seçimdir. “Ben o Ben’im. Mevcudum. Yaşıyorum. Farkındayım. Lanet olsun, Ben o Ben’im!” Bu bir seçimdir.

Gerçek bir seçim hatta şunu söylemek, sadece şunu söylemektir, “Ben yaşamayı seçiyorum. Ben çılgın bir bolluk içinde yaşamayı seçiyorum.” Neden olmasın? Çünkü yaşamayı seçiyorsunuzdur, ki bu önemlidir; çılgın demek, bazı riskler almaya, kutunun dışına çıkmaya istekli olmak demektir; bolluk demek, tam, bütün, zengin demektir. Bu sadece liralar ve kuruşlar anlamına gelmez.

Tüm tezahürler buradan çalışmaya başlar. Şurada bir kâse altın tezahür ettirme çabasına odaklanmayın, yoksa kendinizi kısıtlamış olursunuz. Bu eski düşünme biçimidir. Seçimin bir hissi de içermesi gerekir. Seçimin bir derinliği de içermesi gerekir. Kulağa o zihinsel zırvalıklar gibi gelmemeli. Kulağa makyo gibi gelmemeli. Gerçek olmalı. Gerçek bir seçim sadece yaşamaktır. Yaşamak.

Gariptir ki, bir dolu insan büyük gösterişli bir araba, bir dolu altın ya da para, büyük bir ev, gerçekten seksi bir eş seçecektir, ama hayatı seçmiyorlar. Hah. Şaşırtıcı değil mi, piyangoyu kazanan o yüzdesi düşük, çok düşük insanlar bile, ne yapıyorlar? İki ya da üç yıl içinde mahfoluyorlar. Parayı har vurup harman savuruyorlar. Yaşamı seçmeyi unuttular. Temel sevinci, var oluşu, Ben’im’liği seçmeyi unuttular.

Böylece Yeni Düşünme Biçimine girdiğimiz zaman, birçok şey değişmeye başlayacak. Yeni Düşünme Biçimi bir seçim meselesidir. Yeni Düşünme Biçimi yaşamınızda yepyeni bir set-olmayan setin (paket-olmayan paketin) olmasına, mevcudiyetinizin yepyeni bir farkındalığına ve onun ifadesine izin verir.

Böylece, pelerinimi tekrar giymek istiyorum…

LİNDA: O zevk bana ait. (pelerinini giymesine yardım eder)

ADAMUS: … belki bir yarasaya dönüşür buradan uçar giderim. (kahkahalar)

Böylece, hadi derin bir nefes alalım, Şambra. Birçoğunuzu önümüzdeki gezide görmeyi dört gözle bekliyorum. Birkaç güne kadar yeniden Paris’te olmayı dört gözle bekliyorum.

Böylece, şu pelerinimi atıp da yok olmamı ister miydiniz! (izleyiciler tezahürat yapar)

Böylece, tüm yaratımda herşeyin yolunda olduğunu, ve bu yüzden bunun sadece lanet bir yanılsama olduğunu hatırlayın. (kahkahalar)

LİNDA: Ve öyledir.

(alkış)

Tobias, Adamus Saint Germain ve Kuthumi lal Singh’in katılımıyla gerçekleşen Kırmızı Çember Materyalleri, Ağustos 1999’dan beri bedelsiz olarak sunulmaktadır.

Kırmızı Çember, Yeni Enerjiye geçecek ilk kişiler arasında bulunan ve Şambra denen insan meleklerden oluşan küresel bir ağdır. Onlar yükselişin sevinçlerini ve zorluklarını deneyimlerken, içlerindeki Tanrı’yı keşfetme yolculuğunda olan diğer insanlar için de bir Bayrak haline gelmekteler.

Kırmızı Çember her ay Colorado’nun Denver bölgesinde toplanmaktadır ve Adamus, Geoffrey Hoppe aracılığıyla son bilgileri sunmaktadır. Bu Kırmızı Çember toplantıları genele açıktır ve isteyen herkes katılabilir.

Eğer bunu okuyorsanız ve bir bağlantı hissediyor ve gerçek olduğu duygusuna kapılıyorsanız, gerçekten de Şambra’sınızdır. Benzer insanlar ve melekler için bir öğretmen ve rehbersinizdir. Şu anda ve gelecek tüm zamanlar için içinizdeki tanrısallık tohumunun çiçek açmasına izin verin. Asla yalnız değilsiniz, çünkü dünyanın her yanında aileniz ve çevrenizdeki alemlerde melekler var.

Bu metni, ticari olmaksızın, bedelsiz olarak özgürce paylaşabilirsiniz. Lütfen bilgiyi bütün olarak, ve bu dip notlar dahil paylaşın. Her türlü farklı bir kullanım için yazılı olarak Geoffrey Hoppe, Golden, Colorado’dan onay alınması gerekir. İletişim için aşağıdaki web sitesine gidin:

www.crimsoncircle.com

Telif Hakkı 2010 Geoffrey Hoppe, Golden, CO 80403