• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/kirmizicember/
                                       BAĞIŞBAĞIŞ
        
    

(BİR SONRAKİ) Dizisi ŞAUD 10: “Kimliği Aşmak”

ŞAUD 10: “Kimliği Aşmak”

KIRMIZI ÇEMBER MATERYALLERİ

(BİR SONRAKİ) Dizisi

ŞAUD 10: “Kimliği Aşmak”

ADAMUS’un katılımıyla, Kanallık, Geoffrey Hoppe

Kırmızı Çember’e sunulmuştur

7 Mayıs 2011

www.crimsoncircle.com –   http://kirmizicember.org

Ben O Ben’im, Mutlak/Egemen Alan’dan Adamus. Yeni bilincin bu sınıfına yeniden hoşgeldiniz. Neredeyse bir aylık bir arayı hiç vermemiş gibiyiz.

Cauldre bugün çok başarılı bir şekilde ne kadar da fazlasıyla iç karartıcı bir müzik çaldı. (kahkahalar) Yalnızca aşk kalbini kırabilir? (Şaud’dan önce çalınan şarkı) Biraz Frederic Chopin’e ne dersiniz, ya da başka cla- … yalnızca aşk mı kalbinizi kırabilir? Hayır, yalnızca siz kalbinizi kırabilirsiniz. Aşk sadece kalbinizdeki çiviye bir çekiç darbesi daha indirir. (kahkahalar)

Herkes hoşgeldi. Yeniden hoşgeldiniz. Burada sizlerle olmak güzel. Güzel bir gün.

Ben bir şey yapmak istiyordum. Kameranı alabilir miyim? (Dave Schemel’e hitap eder) Kimseye vermeyeceğim. Sen sürekli herkesin resmini çekiyorsun, bir de seninkinin çekilmesine ne dersin? (Adamus, Dave’in resmini çeker, kahkahalar ve alkış) Teşekkürler bayım.

DAVE: Bir şey değil.

ADAMUS: Teşekkür ederim.

Aargh, tüm spiritüel korsanlara! (izleyiciler karşılık verir, “Aargh!”) (birkaç izleyici korsan gibi giyinmiştir) Aaaarrrrrgh! Kulağa sanki soğuk bir günde arabanızı çalıştırıyormuşunuz gibi geliyor. (kahkahalar) Peki ganimet nerde? Ganimet nerde? Korsanlarımız var ama ganimet nerde? Paradan daha değerli, altından daha kıymetli olan nedir?

LINDA: Yaşam.

ADAMUS: Adamus Ödülleri!

LINDA: Aaa! Çok akıllıca!

ADAMUS: Korsan gibi giyinmiş herkese bir Ödül. Lütfen ayağa kalkın – bu kişilere. (alkışlar) Ganimet dağıtılsın. Korsanlarımız ganimetsiz olamaz!

LINDA: (Ödülleri verir) Buyrun. Buyrun.

ADAMUS: Buna bayılıyorum. Şambra, uzun bir süre önce “Buraya gelirken giyinip kuşanın” demiştim. Bayramlıklarınızı kastetmemiştim – gerçi bunu da yapabilirdiniz – ama giyinip kuşanın! Oynadığınız o rolden, çok bağlı olduğunuz o kimlikten çıkın.

LINDA: Pardon. Bir sorunumuz var.

ADAMUS: Evet?

LINDA: Sart’la ne yapacağımı bilmiyorum. (kahkahalar)

ADAMUS: Sart iki Ödül alacak! (yoğun kahkahalar, tezahürat ve alkışlar) Bu şekilde giyinebilen, küçük spor bir araba sürerek herkesin dikkatini çekebilen biri iki ödül alır. Böyle bir günde kabriolesinin üstü açıktı, buna inanabiliyor musunuz? Şehirlerarası yollarda gece boyunca direksiyon sallamaktan yorulup kenara çekmiş kamyoncular aşağı bakıyor ve bunu görüyorlar! (kahkahalar) Pencereyi indirip bağırıyorlar, “Yavrum, o hindistan cevizleri senin mi yoksa sadece beni gördüğün için mi mutlu  oldun?!” (yoğun kahkahalar) Ah, sevgili Şambra.

LINDA: Adamus, Sart’ın nasıl giyindiğini bilmeyen bir dolu insan var. Onlar sadece dinliyorlar.

ADAMUS: Ha, lütfen (kalkar mısın). (Sart ayağa kalkar)

LINDA: Ama tatlım, onu göremiyorlar ki.

SART: Bu aslında geçen ayın kılığı.

ADAMUS: O zaman Linda ayrıntılı bir şekilde anlatacak. Sart birader, buraya gel.

LINDA: Bunu kibar bir biçimde yapabilir miyim bilmiyorum.

SART: Merhaba Şambra!

LINDA: Sart burada…

ADAMUS: Yalnızca dinleyip de göremeyenler için Linda Sart’ın kılığını  tarif edecek.

LINDA: Tamam, en iyi şekilde yapmaya çalışacağım. Sart’ın kılığı…

ADAMUS: Ben gideceğim.

LINDA: … bir Hawaili gibi, üzerinde yapma çiçekleri, çiçeklerin göbeğinde inciler olan saçaklı bir etekliği var… aman tanrım… boyundan bağlı hindistan cevizine benzer bir sütyen takmış ve Hawai tarzı yapma çiçek kolyesi var ve iki tane boncuk bilezik ve ne yapacağımı bilemediğim saçları var. Sanki çok – bilemedim – sanki parmağını prize sokmuşun gibi. (kahkahalar) Teşekkürler, Sart!

SART: Şambra budur!

ADAMUS: Teşekkür ederiz. (alkışlar)

LINDA: Ve o hula (dansını) yapıyor. Teşekkürler, Sart. Senin hayal gücüne ve yaratıcılığına bayılıyorum.

ADAMUS: Bu aslında çok önemli – çok önemli – bir noktayı gündeme getiriyor, ve biz bunu bugünün konusu olarak kullanacağız.

LINDA: Haa.

ADAMUS: Bu daha önce de sözünü ettiğimiz bir şey, kimliğinizde tıkanıp kalmak, aslında olmadığınız bir şeymiş gibi davranmak çok kolaydır. Olduğunuzu düşündüğünüz bir kimliğe kilitlenmek çok kolaydır, oysa o bir rolden fazlası değildir. Bugün farklı bir kılıkla gelmemiş de olsanız, o sadece başka bir giysi, başka bir kostümdür. Bedeniniz: bir kostüm. Geçmişiniz: sadece bir oyun metni, senaryo. Hepsi bu. Ve şu anda kendiniz için yapabileceğiniz en harika şeylerden biri, o kimliği bırakmaktır. Ve bu aynı zamanda en korkutucu olan şeydir. Siz onunla özdeşleşiyorsunuz. O… ya da onun siz olduğuna inanmışınız. Olmadığını, sevgilim, sana söyleyebilirim. Değildir.

Ve ilginç olan, özellikle de ruhsal yoldaki insanların o kimliği pekiştirmek ve anlamlandırmak istemeleri ve onu mükemmelleştirmeye, saflaştırmaya çalışmalarıdır. Bu işe yaramaz. Yarayamaz. Bu kimliği asla mükemmel kılamazsınız, çünkü o bir yanılsamadır. Hatta onun bir yalan olduğunu söyleyecek kadar ileri gidebilirsiniz. En azından bir oyundur. Belki bir macera, ama gerçek değildir. Onu anlamlandırmaya ve mükemmelleştirmeye ne kadar çok çalışırsanız, o kadar derine batarsınız.

Peki, Tobias’ın epey bir zaman önce anlattığı öyküye göre sonra ne olur? Habire kazar da kazarsınız. Bu mantıksız bir mantıktır – yani ne kadar derin kazarsanız er ya da geç çıkacağınızı mı düşünüyorsunuz? Hayır. Kendinizi sadece daha derine gömersiniz. Öyle bir nokta gelir ki, “Kazmaktan vazgeçeceğim, ya da kendimle özdeşleşmeye çalıştığım biçimle, tüm bu deneyimi anlamlandırmaya çalışma biçimimle özdeşleşmekten vazgeçeceğim. Kazmayı bırakacağım, ve ya kendimi kurtarıp çıkartacağım, ya da en azından farklı bir yöne doğru kazmaya başlayacağım” demeniz gerekir, Tobias’ın öyküsünde söylediğimiz gibi – giderek daha derine ve daha derine kazar da kazar, taa ki bir gün nihayet tepenin yanından yanlamasına kazabileceğini farkedene kadar, yoksa o şekilde kazarsa cehenneme gidecekti, o kadar derin kazınca tabii. Bu komikti. (bazı gülüşmeler) Evet, gerçekten.

Böylece, sevgili Şambra … (ekrana gülme efektini görüntüleyen salak bir çizgi film yansır, kahkahalar) Pekâla, sevgili Şam… (filmin yeniden yansıması üzerine kahkahalar yükselir ve Adamus filmi görür) Ah, şimdi gülün. Şimdi gülün, ama rüyalarınızda son gülen ben olacağım.

Kihak

Sevgili Şambra, kihak; bir dakika kadar bundan söz edelim. Daha önce değinildiği üzere, birçok… ha, bunun yerine (Linda’ya hitap eder) sence bir sakıncası yoksa, çıngırağı çalıp da bana az kremalı bir kahve alabilir miyiz acaba? Bugün şekerli olmasın.

LINDA: O zevk bana ait.

ADAMUS: Teşekkür ederim.

Kihak … enerji size hizmet etmek ister.

Kihak. Geçen ay, Cauldre’nın daha önce söylediği gibi, Kaynak enerjisinin yeni düzeylerini buraya getirmek amacıyla doksan dokuz kişiyle çalışma planımızı duyurduk – ve emin olun, öbür tarafta bu 99 kişiyle çalışan yüzlerce, belki binlerce varlık olacak.

İnsanlar, doğaları gereği, Kaynak enerjisini başka bir yerde tutma, onu bu Dünya’dan, bu gerçeklikten ayrı tutma alışkanlığına sahipler. Onu buraya getirmekten korkuyorlar, belki, uzun bir yolculuğun, zaman zaman lanet ettiğiniz, ama zamanla sevdiğiniz, o çok duyusal doğasını takdir ettiğiniz bir yolculuğun sonunun başlangıcını oluşturacağı için, ve başka insanlarla ve Dünya’nın kendisiyle büyük bir dostluk kurduğunuz için. Kaynak enerjisinin o düzeylerini buraya getirmek, belki de egemenliğinize, yükselişinize giden son adımlardan önceki son adımdır. Kulağa harika geliyor, yine de dehşete düşüyorsunuz. Gitmeye hazır mısınız diye merak ediyorsunuz. Bir dakikaya kadar bundan, neden burada kalmak isteyebileceğinizin sebeplerinden söz edeceğiz.

Bu kadar Kaynak enerjisini buraya getirirseniz ve o kirlenirse diye bir kaygı var, tıpkı insanların havayı ve sularını ve Dünya’nın kendisini kirletmesi gibi. Aman tanrım, diğer alemlerden Kaynak enerjisini buraya getirirseniz ve o bu yoğunluğa, bu yerçekimine, bu dualiteye yolunu bulursa, buraya, Dünya’ya yolunu bulur da sonra tümüyle kirlenirse ne olur?

Bazılarınızın, sorumluluk duyan ve sezgisel olanlarınızın – (arka tarafta biri güler) bu komik değildi! (kıkırdar) – sorumluluk duyan, sezgisel ve anlayışlı olanlarınızın gerçek ve geçerli bir kaygısı var: Kaynak enerjisinin o düzeylerini Dünya’ya getirirseniz ne olur? Ya yeterince sorumlu davranmıyorsanız? Ya o enerjiyi istismar edecek piçkurusu bir veçheye sahipseniz? Şu anda sahip olduğunuzu kontrol edebilir misiniz ya da idare edebilir misiniz diye sorguluyorsunuz.

Ya bu – bana yayındayken kullanılması sakıncalı olmayan bir kelime söyleyin, bu… (birisi, “Bok” der) o kelimeyi sevdim, “bok” – ya o enerjiyi saptıracak ve çarpıtacak ve kirletecek ve başkalarını, ama daha da kötüsü sizi istismar etmek için kullanacak o boktan veçhelerden birine sahipseniz? Yani böyle bir kaygı var.

Şu anda yaklaşık olarak ne kadarıyla başa çıkabileceğinizi biliyorsunuz. Sınırlarınızın ne olduğunu biliyorsunuz – bildiğinizi sanıyorsunuz, ama bu konuşan o eski insan kimliğiniz – böylece bir parçanız onu başka bir yerde tutuyor. O yükü neden üstlenmeli ki? O ek şeyi neden üstlenmeli ki? Bir olasılıkla sizi daha da toplum dışına itecek, diğer insanların sizi daha da çok yargılamasına ya da kınamasına neden olacak o yeni düzeyleri neden üstlenmeli ki?

Onca yaşamınızı, en azından son üç ya da dört yaşamınızı saklanmaya çalışarak geçirdiniz … (bir vantilatörü kapamaya çalışır) … (David vantilatörü kapatır) Teşekkür ederim. Şu küçük elektrikli motorlarınız, cep telefonlarınız, bunların hepsi küçük frekanslara sahiptir, ama buradaki daha büyük frekansımızı yine de etkiliyorlar. Linda, “Aman tanrım, şimdi burası çok sıcak olacak” diye düşünüyor. Ama… (Linda küçük bir el vantilatörü çıkartıp yüzüne tutar, kahkahalar, Adamus da güler)

Bir bakalım, nerede kalmıştım? Ha, Kaynak enerjisi.

Yani Kaynak enerjisinin bu yeni düzeyini buraya getirmekle ilgili böyle bir kaygı var. Saklandığınız, (diğerlerine) uymaya çalıştığınız birçok yaşamınız oldu. Bu yaşamın önceki dönemlerinde, aslında oldukça yakın zamana kadar uymaya çalışmanın, “normal” olmaya çalışmanın nasıl bir şey olduğunu hepiniz biliyorsunuz.

Şimdi, (normal) olmadığınızı biliyordunuz, ana-babanız olmadığınızı kesinlikle biliyordu, çevrenizdekiler kuşku duyuyordu, onun için bir bukalemun olmaya çalıştınız. Doğru olmadığınıen azından sizin kendi yaşamınız için istediğiniz olmadığını bildiğiniz bu biçimlere ya da tarzlara uymaya çalıştınız. Uyum göstermeye çalıştınız. Görünmez olmaya çalıştınız. Büyük bir içgörünüzün, büyük bir projenizin olduğu her sefer, kimseye sataşmıyorum – Jane – onu sonra küçümsemeye kalktınız. Hatta o eski insan adlarını bile tutuyorsunuz … (birisine göz kırpar)

Pekâla Şambra, kihak! Kaynak enerjisinin yeni düzeylerini buraya getirecek 99 kişi için bu yoğun bir yıl olacak. Bir değişim ve evrim yılı olacak. Bir benimle çalışma yılı – hmmm, tam bir yıl – desteklemek için gelen meleksi varlıklarla çalışma yılı olacak. Koskoca bir takımımız olacak. Biz onlarla bunu konuşacağız. Ve eğer bu projenin doğrudan bir parçası değilseniz – yani 99 kişiden biri değilseniz – ne yapabilirsiniz? (birisi “Dua etmek” der) Dua etmek. (Adamus güler) Enerjisel olarak bu grupta olabilirsiniz.

Biliyorsunuz, uzay mekiğinizi dış uzaylara, yıldızlara gönderdiklerinde, mekikte sadece birkaç kişi vardır, ama yerdeki kontrol merkezinde bir dolu insan bulunur. Hâlâ burada olup da iş gören bir dolu insan vardır, işte enerjisel olarak programa katılmak isteyen her birinizin yapabileceği şey budur. Yerdeki kontrol merkezinin bir parçası olabilirsiniz, Major Tom. (çvr: (Binbaşı) Major Tom, David Bowie’nin “Space Oddity” “Ashes to Ashes” gibi şarkılarında kullandığı düşsel bir astronotun adıdır) Bu grubun bir parçası olabilirsiniz… enerjiyi tutmayacaksınız, güvenin bana; enerjiyi hareket ettireceksiniz. Bu 99 kişinin bağlantısı olacaksınız. Çok yakından ilişkili olabilirsiniz, ve bir grup varlık, meleksi varlıklar ve bazı insanlar bunu destekleyecekler.

Şu anda – hemen şimdi konuştuğumuz şu anda – dağlarda, dağların içinde yaşayan varlıklar var. Sadece insan, uzaylı değil. Onlar yüzyıllardır oradalar, ya da ataları oradaydı. Bu enerjiyi tutmak, onların Dünya’ya verdiği hizmetin bir parçasıydı. Şu anda onlar zikir yapıyor, çünkü el verme zamanının geldiğini, Dünya üzerindeki zamanın doğru olduğunu biliyorlar. Bu yeni sorumluluğu kabul etmeye hazır olan bir grup insan var.

Manastırlarda olan başka insanlar var, ki onlar… eh, onlar buna dua diyorlar ama bir çeşit zikir, meditasyon yapıyorlar. Birçok yaşamdır bu manastırlardalar. Birçok yaşamdır. Evet, kilisenin sancağı altında gizleniyorlar, ama aslında hiç de gizlenmiyorlar. Onlar doğru zaman için enerjiyi tutuyorlardı, doğru zamanın gelmesini, ciddi ve adanmış bir grup insanın Kaynağı, Kaynak enerjisini buraya getirmesini beklerken, sizin değerli kristalin enerjiler diyeceğiniz – fiziksel değil, ama kendi içlerindeki – enerjileri tutuyorlardı, ve bu insan grubu kendi bilincini zihinlerinin çok ötesine, zihinlerinin dışına, çılgınca dışına genişletmeye gönüllü olacaktı. Evet.

Böylece, sevgili Şambra, eğer o 99 kişiden biri değilseniz, enerjisel olarak katılanlardan biri olabilirsiniz. Ve (Linda’ya hitaben) sence bir sakıncası yoksa elinde kaleminle lütfen tahtaya gider misin.

LINDA: Evvet efendim.

ADAMUS: Aa, bana efendim deme. Sadece Hazret (Tanrı) demen yeterli. (kahkahalar)

LINDA: Aman Tanrım! (yoğun kahkahalar)

ADAMUS: Pekâla, sevgili Şambra, katılabilirsiniz, ama bazı koşullar var. Bu bir yıl olacak. Ve adınızı yazdırırsanız geri dönemezsiniz. Dönmek isteyeceksiniz, ama dönemezsiniz. Adınızı yazdırırsanız sizden enerjisel olarak katılmanızı isteyeceğiz. Bu, bir şeyler olacak anlamına gelir. Bir şeyler olacak. O daha yoğun çalışmaların bazısının içinde olmayacaksınız, ve bu belki bir nimettir, belki de değildir. Ama eğer adınızı yazdırır da kaydolursanız, adınız gerek burada Dünya’da gerekse benim diğer alemlerdeki ofisimde kaydedilecek.

Belli şeyler hissedeceksiniz. Belli şeyler duyacaksınız. 99 kişilik grubu enerjisel olarak izleyecek ve hissedeceksiniz – onları destekleyecek, yüreklendireceksiniz – ama aynı zamanda da topraklanmaya yardım edeceksiniz. Sözünü ettiğimiz Kaynak enerjisinin düzeylerini o doksan dokuz kişi kendi başına buraya getiremez ve topraklayamaz. Bunun için bir köyün nüfusu kadar insana ihtiyaç var. Bir topluluğun nüfusuna ihtiyaç var. Eğer bu projeyle ilişkili olmak istiyorsanız, keahak@crimsoncircle.com adresine bir eposta gönderin. Şu anda grup liderlerinin, “Bize bundan söz etmedi” dediğini duyabiliyorum. Aynen. keahak@crimsoncircle.com

Oradan, doldurmanız için size bir form verilecek. Size verilecek olan… buna anket diyorlar, doldurup geri göndereceksiniz. Adınız kaydedilecek. Bu grubu idare edecek, uygulamalara, teknolojiye ve kihak enerji destekçileri olacak diğer şeylere ayak uydurmada yardımcı olacak birkaç gönüllü isteyeceğiz. Bu koca bir grubu gereksinir, Şambra, hepimizi.

Biz bu enerjinin yepyeni düzeylerini buraya getiriyor olacağız ve bilinci açacağız ve onu kaydedeceğiz ve Bilinç Bedeniniz’de nelerin olup bittiğini anlayacağız, böylece bunun bir haritası çıkarılmış olacak, böylece bu projede neler olduğu anlaşılacak, eğer bunun bir parçası olursanız. Bu ücretsiz, bu arada; siz enerjisel olarak destek vereceksiniz. Ücretsiz.

Böylece buna derin bir nefes alalım. Kihak yola çıktı.

Eğer bu projeyle ilişkim olsun mu, olmasın mı diye tartıyorsanız, size küçük bir ipucu vereyim. Geçen gece, Çarşamba gecesi (çvr: 4 Mayıs 2011) Çarşamba gecesi çok garip rüyalar gördünüz. Biz bir hazırlık toplantısı yapıyorduk. Gece, ya da sabahın erken, çok erken saatlerinde sizi uyandıran çok yoğun rüyalar. Rüyanın ayrıntılarını hatırlamanız önemli değil. Hatta neyle ilgili olduğu bile farketmez. Biz, bu programa ilgi duyabileceklerle bazı çalışmalar gerçekleştiriyorduk. Yani bu da dağarcığınızda bulunsun.

LINDA: Teşekkür ederiz.

Zorlu Zamanlar

ADAMUS: Pekâla Şambra, sonraki konu.

Hadi derin bir nefes alalım. Bir an için zihninizden çıkın ve gerçekten ne dediğimi duyun. Gerçekten, gerçekten duyun, sadece kelimeleri değil, ama hisleri ve anlayışı. Bir an için hissedin.

(duraklama)

Mayıs ve Haziran – sonraki iki ay – bu gezegenin şimdiye kadar deneyimlediği (zamanların) enerjisel olarak en zorlu (en meydan okuyucu) ayları olacak, özellikle de yaklaşık olarak Mayıs ortalarından Haziran ortalarına kadar, bu, bu gezegen üzerindeki en zor, meydan okuyucu ve değişim içeren zamanlar olacak, ve siz bunu hissedeceksiniz. Hissediyordunuz. Buna yol açacak şeyleri zaten hissediyordunuz.

Şu ara gerilim çok tırmandı. İnsanlar aşırı stres altında. İnsanlar akıllarını kaybediyor. Şu ara neredeyse hayal bile edilemez düzeylerde çatışmalar, anlaşmazlıklar olageliyor, ve hepsi de, yepyeni bir kozmik enerji, bir boyutlararası enerji dalgasının bu gerçekliğe girdiği bu zamanda oluyor. Öyle miktarlarda ki, Dünya’da böylesi hiç görülmedi, ve bunların hepsi de çok ilginç, ilginç bir astrolojik zamanda, gezegenlerin ilginç (bir biçimde) uyumlandığı, daha doğrusu, uyumlu olmadığı bir zamanda oluyor. Çoğu zaman astrologlar uyumlanmalara, hizalanmalara bakarlar, ama bildiğiniz gibi, uyumlu olmama da aynı derecede önemlidir.

Bütün bunlar olagelirken, evreninizdeki fiziksel nesnelerle ilgili bazı ilginç keşifler de olacak. İlginç yeni keşifler, bunların bazısının açığa çıkması aylar, belki de yıllar alabilir ama çıkacak. Gelecek aylarda, daha önce hiç görülmemiş gezegenler, daha önce hiç görülmemiş ya da anlaşılmamış kozmik formasyonlar görülecek.

Neler olabileceğinin, herşeyin bu denli stresli olduğu bir noktada, sonraki iki ayda neler olabileceğinin potansiyellerini hayal edebilirsiniz. Her zaman, her zaman, her zaman hatırlayın – hatırlayın – bu sizinle ilgili değil.

Daha önce söyledim; tekrar söylemem gerekecek. Onu kendinizinmiş gibi içinize alma alışkanlığınız var. Bunu yaptığınızı nasıl anlarsınız? Eh, çünkü ilk iş olarak şöyle diyorsunuz, “Bana ne oldu? Neler oluyor? Neden garip hissediyorum? Şeyler neden ardı ardına gelmiyor? Neden sersemlemiş hissediyorum? Neden şeyler anlamsız geliyor? Bana neler oluyor?” Ben sizi kastediyorum. Sizi. İşte böyle yapıyorsunuz. “Bana neler oluyor? Neyi yanlış yapıyorum? Neyi farklı bilmem gerekiyor? Bana neden temel kuralları vermiyorlar? Yanlış bir şey yapmış olmalıyım. Bu belki bir veçhedir, belki geçmiş yaşamlarımdır, ama ben dengeden çıktım.” Kesinlikle. Ama bu sizinle ilgili değil.

Bir an için bu enerji akışını ve yoğunluğunu hayal edebilir misiniz; bir an için bu gezegenin bilincinin, kitle bilincinin sınıra kadar esnediğini, şimdiye kadar genişlediğinin ötesine genişlediğini hayal edebilir misiniz; Dünya’nın frekansları ve rezonansları, normalde iş gördükleri ritimden tümüyle farklı – neredeyse senkronize olmaktan ya da temposundan çıkmış – ritimlerde çalışıyor. Şaşırtıcı… yani sizin delirmemiş olmanız şaşırtıcı, ve bu gezegenin neredeyse kendi üzerine çökmemiş olması da şaşırtıcı.

Gelen bu yüksek düzeyli enerjilere ek olarak, bu enerjiler aynı zamanda, o ilerlemek istemeyen grupların ya da güçlerin daha da çok direnmesine sebep oluyor. Olağanüstü bir direnç sürüp gidiyor, ve bunu her defasında, insanlar o eski güzel günlere geri dönmekten söz ettiğinde anlayabilirsiniz. Ve size şunu söyleyebilirim, geçmiş yaşam veçhelerinizle de (bunu) bir gözden geçirecek olursanız, o eski güzel günler yoktu! Bazı inanılmaz zamanlar vardı, ama şu âna benzer bir zaman, bir boyut hiç yok.

İnsanların yüz yıl, bin yıl, ikibin yıl geriye gitmekten, Atlantis ya da Lemurya’ya geri gitmekten söz ettiklerini duyduğum zaman gülesim geliyor. Birincisi – geri gidemezsiniz. Deneyebilirsiniz, ama gidemezsiniz. İkincisi – onlar ille de güzel, iyi zamanlar değildi! Lemurya’da, bedenin içinde kalabilmek gibi büyük bir meydan okumayla karşılaştınız. Bir parçanız deli gibi çıkıp gitmek istiyordu; bir parçanız bu gezegenin doğası gereği baştan çıktı.

O zamanlar çirkindiniz! Dinazorlar gibiydiniz, bazılarınız. Ve bazılarınız balık ve kuşa benziyordu ve iki ya da üç kafası ve on ayağı vardı. O zamanlar güzel değildiniz. (kahkahalar) Şimdi çok daha iyi görünüyorsunuz. Çok daha iyi. Çok daha iyi.

Böylece, sevgili Şambra, geri gitmek isteyen grupları ve bireyleri duyacaksınız. Gidemezsiniz. Bu da ek bir gerilime ve tansiyona neden oluyor, ki bunu deneyimleyeceksiniz.

Mayıs’ın nasıl başladığına bakın. Ha, bu daha sadece başlangıç. Herhangi bir şeyin sonu değildi. Sadece şu son hafta neler olduğuna bakın, bu daha sadece başlangıç.

Bunların hepsi aynı zamanda olmakta, Yakın Dünya alemlerinin bazı kısımları var ki – birçok kısımları … bunlara Dünya’yı kuşatan fiziksel olmayan alemler diyebilirsiniz. Hortlaklar ve hayaletler orada takılıyor. Tümüyle altüst olmuş veçheleriniz, sizi taciz etmedikleri zaman, oraya takılmak eğilimindeler. Çok derin inançlara, güçlü inanç sistemlerine, özellikle dini açıdan, sahip olan varlıklar, bağımlılar ve diğerleri, yaşamlar arasında orada takılırlar. Onlar cennete gitmez; cehenneme gitmez. Yakın Dünya alemlerine giderler, ki orası aynı zamanda az çok gerek cennet gerekse cehennemdir.

Oraya giderler ve tam olarak burada yaptıklarını deneyimlemeyi sürdürürler, ama belki aslında daha akışkan bir halde, daha becerikli bir biçimde. Onlar bu diğer alemlerde gerçekten kendi inançlarını ortaya koyabiliyorlar. Onlar tam anlamıyla fiziksel olarak Dünya’yı kuşatmıyorlar, ama Dünya’yla çok bağlantıdalar, hatta fizikselliğin fiziksel-olmayan unsurlarına bile sahipler. Başka bir deyişle, çok kolayca numara yapabilirler, yani –mış gibi davranabilirler, çünkü daha önce burada Dünya’da bulunmuşlardır.

Yakın Dünya alemlerinin öyle parçaları var ki, şu anda kaos içinde. Tam bir kaos. Tam bir kargaşa. Yakın Dünya alemleri yoktu. Bu harika gezegenin başlangıcında Yakın Dünya alemleri yoktu. Sizler içinde bulunduğunuz biyolojik bedenlerinizden ölerek çıkmaya başladığınızda ve gerçekten Dünya’yı özlemeye başladığınızda, ve az çok Dünya’nın çevresindeki bu psişik bulutta takılmaya başladığınızda meydana geldiler. Eh, onlar gerçekten tıklım tıkış doldu. Ölmüş tüm varlıkların, onların tüm veçhelerinin orada takıldığını düşünebilirsiniz.

Şimdi, oraya gidersiniz, bazı çok güvenli güzel yerler vardır. Şambra Hizmet Merkezi, Yakın Dünya alemlerinde bulunan harika bir yerdir. Her yer kötü değildir, ama birçok varlığın yaşamlar arasında buraya takıldığını düşünebilirsiniz. Çoğu, buraya, yani Dünya’ya geri gelmek için bilinçli bir seçim yapmaz. Şu muhteşem planlama seansları ve seçim yapmalarla ilgili hikayelerden kurtulmamız gerekiyor. Birçok varlık buraya geri emilir. Bu tıpkı enerjisel bir vakum borusu gibi onları aşağıya, fiziksel bedene, rahime geri emer. Birdenbire ortaya çıkarlar ve “Ben yine buradayım” derler.

Yani onlar kaos içindeler. Bu sizi etkiliyor. Siz Yakın Dünya alemleriyle bağlantıdasınız. Orada sevdikleriniz var. Orada bulundunuz. Oralar birçok durumda, Dünya yaşamları arasında sizin yuvanız oldu. Böylece orada süregelen bunca kaos ve kargaşanın, sizin nasıl hissettiğinizi ve Dünya’nın şu anda nasıl gittiğini ne denli etkilediğini tahmin edebilirsiniz.

Bir de, bunlar yetmiyormuş gibi, diğer alemlerden (gelen) varlıklar var, uzaylı diyebilirsiniz onlara. Elbette, hepimiz uzaylıyız, öyle değil mi? Müdahaleciler. Müdahaleciler. Onların meleksi varlıklar olduğunu söyleyebilirsiniz, ama onlar başlarının üzerinde o güzel haleye sahip olan meleklerden değil. Onlar şu anda müdahale ediyorlar. Mesafeyi koruyorlar, çoğu zaman. Neden mesafeyi koruyorlar? Neden uzaktan çalışıyorlar? Buraya emilmemek için. Bir kez geldiler mi, binlerce yaşam olacağını, ve kaybolacaklarını ve buraya neden geldiklerini unutacaklarını, ve giyinmek gibi ve okula gitmek gibi, daha da beteri, bir işi olmak gibi insani şeyler yapmaları gerekeceğini biliyorlar. Bir işleri olsun istemiyorlar. (kahkahalar) Gülüyorsunuz, ama bu en büyük korkulardan biri. “Ne yapmak??!” (yoğun kahkahalar) Onlar köle olmak istemiyorlar.

İma ettiğim şeyi anladınız mı? Onlar köle olmak istemiyorlar. Pekâla, güzel. Güzel. Sorun değil.

Pekâla, sevgili Şambra, böylece bu varlıklar diğer alemlerdeki güç diyebileceğiniz şu kuvvetleri temsil ediyorlar (a) Kaynağın olduğuna inanmayan; (b) Kaynağa geri dönmek için herşeyi yapan. Bu bir çelişki mi? Kesinlikle öyle. Kesinlikle. Kesinlikle, ve işte bir dolu kargaşa da orada hüküm sürüyor.

Bu varlıklar, insan varlıkların ya da meleksi varlıkların özgür iradeyle, tanrısal iradeyle, ya da özgürlükle baş edebileceğini hissetmiyor (inanmıyor), nokta. Doğrucu varlıklar onlar, zaten pek inanmadıkları yaratımın tümünü koruduklarını düşünüyorlar, başka meleksi varlıklara özgürlük verilecek olursa tüm yaratımı tamamen çökmekten koruduklarını düşünüyorlar. Bunlar kulağa, çok uzun zamandır burada Dünya’da oynanan senaryoların benzeri gibi geliyor mu? Kesinlikle! Çünkü Varşova’da da sözünü edeceğimiz gibi, onlar müdahale ediyorlar.

Onların beklentisi, gündemi – ha, bu konuda kendilerini çok doğrucu, çok haklı hissediyorlar – ama sürekli yaptıkları, enerjiyi emmek, yaşam gücünü emmek, ve kendilerini beslemektir. Sonuçta enerji çalıyorlar. Ve, kulağa ne kadar saçma gelse de, aslında bir yuvaya inanmadıkları halde Yuva’ya geri dönmek için enerji çalıyorlar. Ama yine de bir şey, en karanlık varlıkta bile – karanlık, bilinçten yoksun, çok azıcık bilinç anlamında – bu varlıkların en karanlık olanında bile, küçük bir ışık zerresi, yani az bir bilinç ya da farkındalık vardır. Ve o küçücük şey, yuvaya geri dönmeye çalışıyor.

Ah! Ha ha ha! (birisinin ona büyük bir korsan kılıcı uzatması üzerine kahkahalar yükselir) Erkekçe! Bir düello için sana meydan okuyorum! (David ile “düello” yapması kahkahalara neden olur) Evet, bu bir dual-ite. Bu komikti işte. (ekranda gülme efektini gösteren çizgi filmi beklemesi üzerine kahkahalar daha da yükselir) Çok iyi. Çok iyi, evet. Bazılarınızı korkuttum mu? Gitti kafa! Ha, ooo, bunu söylememeliydim. Size geçmiş yaşamlarınızı hatırlatıyor, ha?

Bu Zamanlarda Yaşamak

Böylece tüm bu dinamikler olagelmekte ve doruğa tırmanacakları zaman da önünüzdeki iki aydır. Ben korkutmaya çalışmıyorum, hiç çalışmıyorum. Bunda bir dram yok, çünkü siz – tek tek her biriniz, dinlemekten olan her biriniz kesinlikle (kameranın içine bakar) … dinlemekte olan her biriniz kesinlikle güvende. Şimdi görüyorum ki kameralarınız numaralı. Takip etmek o kadar zor muydu? Bir, iki, üç. (kahkahalar) Pekâla … (Adamus güler)

Siz kesinlikle güvenli bir alandasınız. Doğrusu, spiritüel dolabınızdan çıkma zamanı şimdidir. Şimdi ortaya çıkma zamanıdır, bu gezegende tam olarak yaşamak için nerede olursanız olun ortaya çıkın.

Dediğim gibi, şimdiye kadar olduğundan çok daha fazla enerji var; bilincinizi genişletmek için daha fazla fırsat var; diğer alemlerde özgürlüğe inanan, Kaynağı anlayan – sizin nereden geldiğinizi, egemenliği/bağımsızlığı anlayan – nereye gittiğinizi, sevgiyi/aşkı anlayan varlıklardan daha fazla destek var. Sevgi/aşk, sevgi kalbinizi kırmaz, ama sevgi bilinci genişletir, ve bu kendini sevmekle başlar. Orada başlar.

Şu an o atılımı gerçekleştirmek için, hep istediğiniz ya da düşlediğiniz şeyleri yapmak için en harika zaman, çok uzun süredir içinde gizlendiğiniz kimliğin üstesinden gelmek için o atılımı gerçekleştirme zamanı. Bir dakikaya kadar bundan söz edeceğiz. En mükemmel zaman. Dünya üzerindeki en harika zaman.

Sizi korkuya, endişeye sokan şeyleri kenara koyun. Gazeteleri, eğer onlar bunu tetikliyorsa. Ben onlarda yanlış bir şeyler olduğunu söylemiyorum, ama onların odağı… ben bu noktada bir açıklamada bulunacağım, ve Cauldre ile Linda bundan kesinlikle hoşlanmayacaklar.

Sevgili dostlarım, başka alemlerden gelen muazzam etkiler var. Onlar aptal değil. Çok bilinçli değiller, ama bilinçle zekânın birbiriyle hiçbir ilgisi yok.

Bu varlıkların çok iyi eğitildiğini söyleyebilirsiniz. Çalışmalarına çok odaklanmış haldeler, ve Dünya’nın yakınına gelmiyorlar. Buraya küçük metal gemilerle gelmiyorlar. Bunun üstesinden gelin. Uzaylılara özgü ölçümler yapmıyorlar… burun deliğinizden  (kahkahalar) … ya da başka yerlerden. Ama manipülasyon ve etkinin nerede yapılacağını biliyorlar. Ha, ve bunu bazen açıkça ortada olan yerlerde gerçekleştiriyorlar, bazen sizi şaşırtacak yerlerde. Medya gibi şeyleri etkilerler, çünkü medya doğrudan kitle bilincine, insanların beynine bağlanır. Onlar dramlarla çalışırlar.

Şimdi, bunun için gazetecileri suçlamayın. Medya kuruluşunu suçlamayın. Satır aralarını hissetmeyen ya da okumayan insanları suçlayın. O varlıklar, cüret edip söylüyorum, kiliseler ve dinler ve, sevgili dostlarım, spiritüel organizasyonlar üzerinde çalışıyorlar. En kolay lokma onlar. Ben kayda geçiyorum. En kolay lokma onlar. Neden? Çünkü çoğu spiritüel grup – ve bunu yüksek sesle söylüyorum – basitçe dinlerin uzantısıdır. Ve… (bazı alkışlar) Teşekkür ederim. Tek bir alkış. (daha fazla alkış ve biraz da gülüşmeler) Hayır, ben alkış istemiyordum, ama ona hep değer veririm. (bazı gülüşmeler)

O tür grupları kullanıyorlar – kendini-düzeltme (Adamus tükürür), kendini-geliştirme (Adamus yeniden tükürür), bunun için üzgünüm… ah, güzel, güzel – enerjileri manipüle etmek için. Ve onlar şu anda iş başındalar. Korkulacak bir şey yok. Kesinlikle korkulacak bir şey yok, tabii dramın içine emildiğinizi biliyor ve nasıl çıkacağınızı bilmiyorsanız başka!

Şu ara her şeye dikkatle bakmak – her şeye, hiç gerekçesiz – istediklerinizi gerçekleştirmek (gerekiyor). Çılgın başlıklar olsa bile, garip olaylar meydana geliyor olsa bile, hatta, özellikle – bunu hatırlayın, altını çizin, kalın puntolarla yazın, bir sonraki videoma koyun – küçük metal gemiler Dünya’ya ulaşsa bile, bu enerjiyi nefesinizle içinize çekin. O gelen İsa ya da kurtarıcı ya da başka biri değildir; onlar müdahale edenlerdir. Size herhangi bir iyilik yapmak amacıyla burada bulunmuyorlar.

(Linda’ya hitaben) Bu, Polonya için bir ısınmaydı.

LINDA: Haaa… vay…

ADAMUS: Çıkacak gerçek bilgi için Cauldre’yı hazırlıyorum.

LINDA: Vay.

ADAMUS: Böylece, sevgili Şambra, manipülasyon, kontrol, diğer her şeyin olduğunu anlayın. Ve bu soru soruldu, ve ben onu yüksek sesle soracağım: Şu anda sizi manipüle etmediğimi ya da hipnotize etmediğimi nasıl bilirsiniz? Çünkü bunu istemiyorsunuz! Tek yanıt bu. Çünkü bunu istemiyorsunuz, bu yüzden de (manipüle ya da hipnotize) edilmiyorsunuz. Denesem bile, siz benim bunu yapmamı istemiyorsunuz. Doğru mu? (izleyiciler “Evet” diye yanıtlar) Kulağa pek de inandırıcı gelmedi. (izleyiciler “Evet” diye bağırır) Kesinlikle.

Bu sizin egemenliğinizle ilgili. Bu sizin özgürlüğünüzle ilgili. Bu, zaten olduğunuz o Tanrı’ya bağlantınızla ilgili. Ben dahil, başka varlıklar dahil, “Hey, bunu okuman gerek” diyerek – gerçekten mi?! – başkalarına ilettiğinizi gördüğüm o şeyler dahil, kimsenin ne söylediği farketmez.

Ana esaslar. Egemenliğe bir yol sunuyor mu? Eğer bu diğer materyalleri başkalarına aktaracaksanız, bir an durun. Onu okurken nasıl hissettiniz? Ve dramlar sayılmaz!  Diyorsunuz ki, “Gerçekten heyecanlandım ve gerçekten korktum ve sonra da onu herkese göndermem gerekti!” Neden?! Egemenliğe önayak oluyor mu? Ve özgürlüğe önayak oluyor mu? Ve, o her zaman sahip olduğunuz ama uzun zamandır vazgeçtiğiniz özgür iradeye geri dönmenizi destekliyor mu? Sizi kendinize geri getiriyor mu? Yoksa sizi başka bir yere mi oturtuyor? Kriterler bunlar. İster ben söyleyeyim, ister başka biri, kriterler bunlar.

Anladınız mı? (izleyiciler “Anladık” diye yanıtlar) Güzel. Böylece…

Sevgili Şambra… ah, şu sokaklarda üzerine çıkılıp da konuşulan sandıklardan edinmeliyim bir tane ve burada ayağa kalkıp… evet!

Yani enerji çok, çok yoğun. Eğer şu anda bu gezegende herhangi bir şey meydana gelecektiyse, bu hemen şimdi olacaktır. Şu sonraki birkaç ayda olacak. Olması gerekmiyor. Kötü olması gerekmiyor. Ama hava açısından, terörizm açısından, finansal açıdan herhangi bir şey olacaksa … size söylüyorum, olan biten bu şeylerin çoğunu temel alan sonraki iki ay boyunca finansal olarak neler olduğunu izleyin. Finansal.

Finans… o sadece enerjidir, ama çok manipüle edilip çarpıtıldı. Para insanlara garip bir güç duygusu veriyor, çünkü o zaman başkalarını köleleştirebiliyorlar, ister kelime anlamında olsun ister sadece manipüle etmek açısından. Yani insanlar uzun, çok uzun zamandır para istifliyorlar – her türlü entrika dönüyor orada, her türlü şey oluyor.

Size hemen şimdi şunu söyleyeyim, para – bu Dünya’nın finansal kaynakları – yeniden-dağıtım (aşamasında). Ben burada komünizmden söz etmiyorum. Ben eşitlikten söz ediyorum, çünkü parayı istifleyen ve istismar eden çok fazla insan, çok fazla Eski Enerji şirketi, çok fazla güç simsarı oldu, ve insanlar buna artık göz yummayacak, tahammül etmeyecekler. Bu Dünya buna artık tahammül etmeyecek.

Biliyor musunuz? Bolluk yetersizliği (eksikliği) yoktur. Göstergelerini açıp kapamak zorunda oldukları bir boru hattı yok. Onun sınırlı bir deposu yok. Mutlak bir enerji bolluğu var, ve şimdi de Yeni Enerji denen şey var. Böylece o sadece herkes için enerjiyi daha erişilir kılıyor.

Bir süre önce insanlık bilincinin belli bir bölümü, “Yeter. Haksızlık, adaletsizlik bitti” dedi. Bu gezegene gelen herkes eşit ve adil bir fırsata sahip olmalı. Sonrası onlara kalmış. O fırsatla ne yapacakları onlara kalmış. Onunla ne yapacağınız size kalmış, ama herkes eşit ve adil bir fırsata sahip olmalıdır.

Ne için eşit ve adil bir fırsat? Ben’in keşfi için. Biz bunun için bir dolu başka kelime kullanabiliriz, ama bu, başka alemlerden gelen bir manipülasyon ya da müdahale olmadan, bu alemden gelen bir müdahale olmadan, Benliğin, varlığın keşfedilmesi ve bütünlenmesiyle ilgilidir. Ve bu olmakta. Kesinlikle olmakta, ve bu yüzden önünüzdeki iki ay boyunca şu enerjinin biraraya gelip de birlikte akması meydana gelecek, yani eski olanla yeni olabilecek olanın, tutunmaya çalışanla özgür bırakılmak isteyenin, yeni gerçekle – diyeceğim – eski sahteciliklerin biraraya gelmesi meydana gelecek. Ve bu olmakta. Siz bunun tam ortasındasınız. Tam ortasındasınız.

Paniklemeyin. Korkmayın. Korku ve dram yüzünden şu anda gidip de çılgın şeyler yapmayın. Sevgi yüzünden çılgın şeyler yapın. Duyusal olduğunuz için, burada olmak istediğiniz için çılgın şeyler yapın.

Bazılarınızın, ah, ışık enerjisinin yeni kaynaklarını buraya getirmek konusunda biraz kuşkulu (tereddütlü) olduğunu daha önce de söyledim, çünkü bu gezegene derin bir sevgi besliyorsunuz. Şu ara olan bitenlerle ilgili sezgisel bir anlayışa sahipsiniz – buna ister devrilme noktası deyin, ister değişim noktası, ayrılık noktası deyin – sizin o yanınız şimdi gitmeyi hiç istemiyor. Gösteri bu noktada güzelleşiyor. Çalışmalarınızın, nefeslerinizin, düşlerinizin meyvesi bu noktada Dünya üzerinde var olmaya başlıyor. Ve bu olacak. Bu olacak.

Biz öbür alemlerde enerjileri ölçüyoruz. Öyle küçük mekanik aygıtlarımız yok; biz onları hissediyoruz. Türlü türlü şeyleri ölçüyoruz, sonra, onlar bize bilincin nereye gittiğini söylüyor, buna Gaia’ya olan her şey dahil – enerjileri ölçmenin harika bir yolu bu – ve biz bu gezegendeki bilincin bir atılım yapacağını biliyoruz. Ama bunun olmasını istemeyen güçler var. Öte yandan, “Zamanı geldi. Yer burası. Bu burada olacak” demiş olan yeterince insan var.

Önünüzdeki iki ay boyunca nefes almayı sürdürün. Nefes almayı sürdürün. Eğer nasıl nefes alınacağını unutacak olursanız, www.newbreath.net adresine gidin ve Aandrah’nın nefes alma kayıtlarından birini indirin. Birkaç dolar harcayın. Bir bağış yapın, o kayıt bedelsiz olsa bile. Neden? Çünkü Aandrah büyük yaşamayı sever, ve ben de, ve siz de! (kahkahalar) (birisi, “bu komikti” der) Bu gerçekten komikti! (yoğun kahkahalar) Aandrah hâlâ bunun komik olup olmadığını merak ediyor. Komikti.

Ah sevgili, sevgili Şambra, lütfen, şu bollukla ilgili şey. Kihak parasıyla ilgili ne kadar çok şikayet duyduğumu biliyor musunuz? Çok fazla. Çok fazla. Onu (parayı) sadece buraya getirin. Onunla ilgili gerginlik yaratmaktan vazgeçin. Bunu nasıl yapacağınızı birkaç dakikaya kadar söyleyeceğim.

Gaia Hakkında

Pekâla, bugünün programındaki bir sonraki konu… zaman? (saate bakar) Ha, tamam.

Programımızdaki sonraki konu: Dünya, Gaia, herşey bununla bağlantılı. Gaia gidiyor, üzgünüm. Gaia gidiyor. Her ihtimale karşı tekrar söylüyorum ki kuşkuya yer olmasın. Gaia gidiyor. Neden? Gaia tıpkı sizin gibi bir ruh, sizin gibi bir varlık, birçoğunuz dahil olmak üzere milyonlarca başka meleksi varlık tarafından desteklenen bir melek. Gaia’ya derin bir bağ var. Gaia, İsis Evi’nden geliyor ve çok saf, sevecen, sizin dişi diyeceğiniz bir enerji, güzel bir enerji, bir yaratan enerjisidir.

Gaia, o melek Gaia, bu kayaya yaşam gücü enerjisini akıtmak için  bu gezegene milyonlarca diyeceğim yıl önce geldi. Buraya yaptığı kesin yolculuktan önce, başka meleksi varlıklar buraya gelip, fiziksel biçimde değil semavi biçimde, Gaia’nın bir süre burada kalmasına izin verecek kristalin enerjilerin sizin deyiminizle tasarımını ya da damgasını oluşturdular. Bu gezegen kristalin enerjilerle doludur. Bir kristal ağınız var. Onu araştırıp incelemeniz gerekmiyor; sadece hissedin.

Dünya’da kristaller, fiziksel kristaller var, elbette. Aynı kristaller enerji kaynaklarınız için Atlantis zamanında kullanıldı, ama artık bunu yapmıyorlar. Yoksa yapıyorlar mı? Yoksa yapıyorlar mı? Ki bu, Dünya’nın değerli taşları, kristalleri, taşlarıyla ilgili başka tartışmalara yol açar.

Dünya, özünde devasa bir kristaldir. Bilim adamlarının/kadınlarının ne söylediği umurumda değil, o bir kristaldir. Siz derinlerde erimiş lavların kaynadığını mı düşünüyorsunuz? Bazı düzeylerde kaynıyor, ama Dünya’nın çekirdeğinde güzel, devasa, fiziksel bir kristal  var olduğu gibi – ki olması gerekiyor – onu kuşatan enerji kristalleri de var. Bu, bu gezegeni az çok birarada tutuyor, ve Gaia’nın buraya gelmesini sağladı.

Gaia, bu kristalin tohumlar şu koca kayaya ekildikten sonra geldi. Gaia buraya geldi – yaptığı ilk şey ne oldu? (birisi “Nefes verdi” der) Ona nefesini üfledi. Bu harika. Ben senin, ‘kaçıp gitmek’ diyeceğini sandım. (kahkahalar) Hayır, o ona nefesini üfledi, tıpkı sizin kayalara ve diğer her şeye nefesinizi üfleyerek onu hayata geçirmeniz gibi. O ona nefesini üfledi.

Ve Dünya, ormanları ve okyanusları ve gökyüzlerini ve havayı, ateşi, tüm o diğer şeyleri biçimlendirerek yaşamı geliştirdiğinde, Gaia Başmelekler Düzeni’ne küçük bir eposta, semavi bir eposta gönderdi… bugün benim esprilerime gülmüyorsunuz. (bazı gülüşmeler) Bir an için o diayı yeniden gösterebilir miyiz? (çvr: gülme efekti filminden söz eder) Size ne yapacağımı söyleyeyim. (dianın gösterilmesi üzerine kahkahalar yükselir) Size ne yapacağımı söyleyeyim. Önce dianın gösterilmesini isteyeceğim, esprimi ondan sonra yapacağım.

Böylece Gaia buraya geldi. Hazır olduğunda, işini yapıp da türleri yarattığında, Dünya üzerinde yürüyen türleri – ki çoğu şimdi mevcut değil, ama onlar yaşamın prototipiydiler, biyolojinin potansiyelleri – Başmelekler Düzeni’ne, meleksel varlıklara bir eposta gönderdi ve, “Ben hazırım. Ben hazırım, onları getirin” dedi. Ve melekler buraya göç etmeye, buraya gelmeye başladılar.

Şimdi, Gaia bu gezegene inanılmaz bir hizmette bulundu. Ama tüm varlıklar gibi, bilinçli olan herşey gibi, onun da evrimleşmesi gerekiyor. O evrimleşmeyi istiyor. Buradaki işini bitirdi ve gitme zamanı geldi.

Bu yüzlerce ya da binlerce yıl alacak. Hemen yarın gitmiyor, ama hazırlanıyor. Hazırlanıyor, ve hazırlanırken de artık Dünya’nın bir parçası olmayan enerjileri salıveriyor. Hazırlanıyor ve Dünya üzerindeki insanları kendi sahnelerine, kendi oyun alanlarına bakmaya, gözetip ilgilenmeye hazırlıyor, ve diyor ki, “Bu, yakın bir gelecekte, sizin olacak. Size verdiğim suların farkında olun. Dünya’yı renklendiren bahçelerin farkında olun. Serinliği, gelişmeyi, arınmayı sağlayan ormanların farkında olun. Size hizmet etmek için burada bulunan hayvanların farkında olun, çünkü onlar bir anlamda sizdir. Bu yakında sizin gezegeniniz olacak. Ona değer verin. Neler yaptığını anlayın.”

Dünya’da bulunmuş herkesin Gaia ile, bu gezegenle çok yakın, mahrem bir bağı vardır. Ama o, bilinci olan tüm varlıklar gibi, evrimleşmeye hazır.

Enerji ve bilinç öyle olduğu yerde kalmaz. Gaia sonsuza dek burada olmayacak ve siz de öyle. Siz evrimleşecek ve devam edeceksiniz.

Ha, peki Gaia sonra ne yapacak? Şu anda tasarım ve inşa halinde olan yüz ve daha fazla yeni Dünya’nın birine gidecek. Aynı buna benzer kayalar yaşam gücü enerjisiyle döllenecek. Ve o,  öğrendiklerinin tümüyle oraya gidecek, ve o,  bazısı yakınlarda insan biçimine girmiş başka bir meleksi varlık kadrosuyla oraya gidecek, oraya gidecek ve başka gezegenlere yaşam verecek.

Ve o, kopyaların, reprodüksiyonların olduğu – fiziksel biçimde değil, ama enerji ve bilinç biçiminde – fiziksel olmayan boyutlara gidecek, oralara gidecek ve bu fiziksel olmayan semavi yerlere kendi yaşamını üfleyecek ki onlar da Dünya gibi olabilsinler.

Ve o şu anda inşa halinde olan o yüz bilmem kaç başka yere gidecek, onunla çalışacak gönüllüleri de beraberinde götürecek – ya da (o gönüllüleri) isteyecek diyeyim. Son evrelerinde bulunan, Dünya’yı hiç deneyimlememiş, yaşam denen – gerçek yaşam – bu güzel duyusal şeyi hiç deneyimlememiş başka meleksi varlıkları kabul edebilecek (varlıkları beraberinde isteyecek). Melek yaşamı değil, onların hepsi pofuduk, dumansı, havadar hafif. Burası dayanıklı. Yiğitçe. Aargh. Gerçek, o kadar gerçek ki içinde kaybolabilirsiniz. O kadar gerçek ki kim olduğunuzu unutabilirsiniz, ya da daha da kötüsü, o kadar gerçek ki, aslında olmadığınız bir şeymiş gibi davranabilirsiniz.

Gaia birçok başka varlığı beraberinde götürecek, ve belki de sizi, eğer bunu seçerseniz. Belki de seçmezsiniz. Ama ben bu yüzden Gaia gidiyor diyorum. Tiksindiğim için değil. Başarısızlık yüzünden değil. Aslına bakarsanız, başarı yüzünden. Ama onun gidişi ek bir gerginlik yaratıyor.

Şimdi soruyorsunuz, “Peki ya Gaia’ya kanallık eden başka varlıklar?” ki onlardan çok var. Dahası da olacak, çünkü Gaia şimdi gitmeye hazırlanırken, birbirinden farklı şeyler yapıyor. Öncelikle, yeni Dünyalara – çoğul, yeni Dünyalar – onunla birlikte giderek yeni yerler inşa edecek takımın parçası olmak isteyenleri çağırıyor.

Bir (diğer) parçası, ona aracı olacak yeni sesleri gündeme getiriyor, yeni aracıları ya da ulakları ki burada, Dünya’da bir mesaj kalsın, insanlara sürekli, çağlar boyunca, gelecek yıllar boyunca, bu güzel gezegen hatırlatılsın, ve sizin burada gerçekleştirdikleriniz hatırlatılsın, bu yer hatırlatılsın. Burası tek yer… eğer herhangi biri yükselecekse, herhangi biri muhteşem bir semavi varlık olacaksa, bu Dünya kanalıyla, Dünya yoluyla gerçekleştirilir. Ve şimdiye kadar tek bir Dünya oldu. Sadece tek bir tane. Ha, bir dolu başka gezegen var, birçok başka gerçeklik var, birçoğu da üstün zekâya sahip olduğunu iddia ediyor. Ne olmuş yani? Bilinç ve zekâ hiç de aynı şey değildir.

Böylece, sevgili dostlar, tüm bu dinamikler olagelmekte; hissedebiliyor musunuz? (izleyiciler “Evet” diye yanıtlar) Kesinlikle. Bedeninizi etkiliyor mu? (izleyiciler “Evet” diye yanıtlar) Kesinlikle. Onu nefesinizle içinize çekebiliyor musunuz? (İzleyiciler yeniden “Evet” diye yanıtlar) Ve sonra da bırakın akıp gitsin. Bırakın akıp gitsin. Olan işte budur. Olan işte budur. Yanlış bir şey yapmıyorsunuz. Her şeyi doğru yapıyorsunuz. Vurgulamaya çalıştığımız nokta bu – siz her şeyi doğru yapıyorsunuz.

Böylece Gaia çağrıda bulunacak. Bu siz olabilirsiniz de olmayabilirsiniz de. Dünya’da Gaia ile birlikte hizmet etmeye bayılacak çok, çok, birçok varlık var. Gaia size çağrıda bulunmayabilir. Buna değer olmadığınızdan değil, başka bir çağrıya kulak verdiğinizi bildiğinden.

Peki nedir o çağrı? Hiçbir fikriniz yok mu? O çağrı, sevgili dostlar, burada, Dünya’da Ben’in bedenlenmesi haline gelmektir. Yaşamlar arasında çekip gidene kadar, ya da bu fiziksel gerçeklikten çıkmayı beklememek; bunun nasıl yapılacağını söyleyen bir kurtarıcının gelmesini beklememek; bir guruyu beklememek, ama bunu şimdi gerçekleştirmek, kendinizin gerçekleştirmesi. Bu dramatik, bu tümüyle yeni Kaynak enerjisi düzeyini buraya getirmek. Kendi Ben’im benliğinizi tümüyle bu gerçekliğe getirmek, bu yüzden de, Bayrak olmak. Ve Tanrım, şu anda Dünya’nın ihtiyacı olan da budur. Bayraklara ihtiyacı var. Dini söylemlerden özgürleşmiş birine, spiritüel makyo’dan özgürleşmiş birine, takipçiler toplamaya çalışmayan, ve sadece kendi berbat insan kimliğini sağlamlaştırmaya ya da geliştirmeye, abartmaya çalışmayan birine ihtiyacı var. (duraklama, Adamus gülme efektini gösteren çizgi filmin yeniden gösterilmesini isteyerek ekrana işaret eder, kahkahalar) Biliyorum, arkada İnternette başka bir şeye bakıyorsunuz. CNN benden daha mı etkileyici? Arkada, tüm o bilgisayarların olduğu yerde.

Pekâla, sevgili dostlar, nerede kalmıştık? Dikkat ne kadar da kolay dağılıyor.

Siz buradasınız. Gaia size çağrıda bulunmayabilir, çünkü siz Bayraklar olmak üzere buradasınız. Dünya üzerinde bir Bayrak. Bedenlenmiş varlık. Hatırlayın, çok iyi bilinen bir birey sizden önce Bayraklardan biriydi, ve siz sadece bir adım gerisinde misin? Yeshua. Ah, Yeshua hakkında yazılanları unutun. Onu hissedin.

Şimdi, siz ve Yeshua arasındaki fark – ne? Sakalı mı vardı? Hayır. Yahudi miydi? Hayır. Sizinle Yeshua arasındaki fark, sizin ruhu olan bir varlık olmanız, onunsa olmamasıdır. Sizin bir ruhunuz var. Yeshua bir kolektif idi, bir prototip ya da deney olarak – bu belki de en iyi kelime değil, Cauldre – ama mümkün olup olmayacağını (görebilmek amacıyla) bir deneyim olarak tasarlandı. Eh, yaklaşık 33 yıl sürdü, ama öyleydi. Bu bir işlemi başlattı, sizin de desteklediğiniz bu arada, her biriniz enerjisel olarak desteklediniz – o zamanlar bedenli olun ya da olmayın – Yeshua’nın yaptığını enerjisel olarak desteklediniz. Şimdi sıra sizde – bir ruhla.

Korkutucu mu? (izleyiclerden bazısı “Hayır” der) Olmalı. (Adamus güler) Kesinlikle tahrik edici mi? Evet. Kesinlikle mümkün mü? Evet. Evet. Sizi çarmıha gerecekler mi? (izleyiciler yüksek bir “Hayır” der) Hayır, sadece arabanın arkasında sürükleyecekler. (kahkahalar)

Yani hayır, hayır, aslında, ve yanıt kesinlikle hayırdır. Neden? Çünkü şu anda Dünya üzerinde, Bayrak (olanları) isteyen, bunun gerçekleştirilebileceğini görmek isteyen insanlar, buna karşı çıkacak insanlardan daha fazla. Ha evet, hâlâ eski dini inançlarında çok tıkanıp kalmış insan var – ben onların eski inanç sistemlerini korku inançları olarak düşünmeyi seviyorum – ve onlar tehditkâr olabilirler, belki direkt olarak değil, ama endirekt, dolaylı olarak, ve sinsice etrafınızda dolanıp sizi yeniden mağranıza, saklandığınız yere geri göndermeye çalışacaklar. Ama, sevgili dostlar, onlar sizin odağınızı, bunu (Ben’in Dünya’da bedenlendiğini) görmek isteyenlerden, bunu tüm o abartı ve aldatmacalar olmadan, ve onu kuşatan tüm o makyo olmadan görmek isteyenlerden uzaklaştırıyorlar. (Bayrak olanları görmek isteyen) insanlarsa, bu Şimdi anında genişleyen bilince uyan Kaynak enerjisini buraya getirebilen ve onu soluyan ve burada yaşayan ve bedenin içinde olan ve bedeni reddetmek yerine bedenli olmayı seven bir insan görmek istiyorlar.

Bu, geçmiş Üstatların, siz onlara öyle diyorsunuz, okuyup incelediğiniz o varlıkların bazısının (takıldığı) bir şeydi – insan deneyimi çok yadsınıyordu; insan olmanın olumsuzlukları fazlasıyla düşünülüyor ya da bu olumsuzluklara fazlasıyla inanılıyordu, öyle ki, mesele bu gezegenden çıkıp gitmek haline geliyordu. Oysa mesele bu gezegene girmektir. Bu, kendi yaşamınıza girmekle ilgilidir. Burayı terk ettiğinizde durum daha iyi bir hal almaz. Bunu burada gerçekleştirseniz de olur.

Ve bu kolaydır. Basit ve güzel ve şahane bir şekilde kolaydır. Ama buna girmeden önce – bir televizyon reklamı gibi konuştum – biraz Yeni Dünya hakkında konuşmak istiyorum.

Yeni Dünya(lar)

Siz, bu fiziksel Dünya’nın bir Yeni Dünya’ya bütünlenmesi üzerinde çalıştınız. Sizler, dostlarım, bunun üzerinde çalıştınız, ve burada, bu gezegende gerçekleştirdiğiniz her şey, yeni Dünya’da gerçekleştirdiğiniz her şey, şimdi yeni Dünyalar olmasını (sağladı). Ve diyorsunuz ki, “Yeni Dünya’nın amacı ne? Bu gezegeni havaya uçuracağımız için gidecek yeni bir yere mi ihtiyacımız var?” Hayır. Diğer alemlerde ruhsal ailelerinizden olan – lideri olduğunuz ruhsal aileler ya da o ruhsal ailelerin ilerici, yenilikçi bir unsuruydunuz, o bağı hâlâ derinden hissedebildiğiniz – milyarlarca meleksi varlık bekliyor. Onlar bekliyor, sizi bekliyor, bir yer (açılmasını) bekliyor. Fiziksel bedenle (burada bulunmak için) Dünya üzerinde artık fazla yer kalmadı. Daha önce burada bulunmuş olanlar için sanki bir öncelik söz konusu, onlar yeniden fiziksel bedene girebilmek için sanki dirsekleriyle yer açmaya çalışıyorlar.

Ama kozmosun enerjileri, ki bir zamanlar durma noktasına gelmişlerdi – ve enerji için bu iyi bir şey değildir, ama durdu, hareket etmez oldu – yeniden hareket ediyorlar. Yeniden hareket ediyorlar. Bu yüzden ben bazı çok garip astronomik kozmik olaylar olacak diyorum, çünkü enerji yeniden hareket ediyor. Onun için de gerçek sanılan, evrenle ilgili bilinen şeyler – tüm şu komplolar ve planlamalar – yakında parçalanacak; yakında, çünkü aslında gerçek değil. O bir yanılsama, yanıltıcı gözlerle ve yanıltıcı araç gereçlerle bakılmış bir yanılsama.

Böylece ansızın dışardaki şeyler değişmeye başlar. Ansızın, şu geçen 20, 30 yıl boyunca insanların evrenle kurduğu ilişki biçimi değişmeye başlayacak. Ve biliyorsunuz, insanlar değişimden hoşlanmazlar. Onu isterler, ama ondan hoşlanmazlar. Yani bunların tümü olmakta.

Ve kozmos, tüm evrenler, uzun bir uykudan sonra, hareketsizlikten sonra, ki enerji bunu gerçekleştirmede pek de iyi değildir, yeniden hareket etmeye başlıyor, ansızın hareket ediyor. Birdenbire, ruhsal ailelerinizin üyeleri, ki siz oradan geldiniz, kendi adlarına devam etmek, bilinçte ilerlemek istiyorlar. Onlar buraya, Dünya’ya, sizin yolculuğunuza ve deneyiminize bakıyor ya da (bunu) hissediyorlar.

Siz bir Bayraksınız. Bir anlamda, yol sizsiniz. Bu Dünya’da fazla yer kalmadığını (düşünecek olursak) – bu Dünya bir ihtimal 10 milyar insanla baş edebilir, hatta bu rakkam bile zorlayıcı olur – o yeni Dünyalar (devreye girecek).

Siz prototip üzerinde çalıştınız. Bu bir bilim kurgu öyküsüne benziyor, öyle değil mi? Bu, insanlığın en iyi yanlarını alarak, Dünya’nın en iyi yanlarını alarak, dualite olmadan, dualitesiz  – güzel, çok güzel bir dokunuşla – o ağır, yoğun güçler olmadan  yaşamın en iyi yanlarını alarak geliştirilmesine yardımcı olduğunuz bir prototiptir. Kullanıma hazır bir dualite, tam-zamanında bir dualite olacak, ihtiyacınız olduğunda onu devreye sokacak, istemediğinizde salıvereceksiniz. Kulağa cennet gibi geliyor. Ah, evet ya. Yeni Dünyalar bunlar. Onlar – ha, ve bazısı çok büyük, o kadar ki, bu küçük orijinal Dünya’nın küçük görünmesine neden olacaklar – onlar milyarlarca varlık üstlenebilecekler.

Şimdi, bir an için burası değil de birdenbire gidilecek başka bir yer olduğunu düşleyin. Birdenbire, onun bu gezegendeki sıkışıklığı, ve tüm şu çatışmaları ve mücadeleleri, bu Dünya gezegenine yoğunlaşmış odağı, aydınlıkla karanlığın savaşı diyeceğiniz şeye olan odağı, dualiteye, egemenliğe, köleliğe ve kısıtlamalar yerine özgürlüğe olan odağı rahatlattığını düşleyin. Ve başka alemlerden gelen varlıkların müdahale ettiği bu savaşları burada, Dünya’da oynamak yerine, birdenbire bu yeni yerlere sahip olduğunuzu düşleyin. O yerler yüksek bir bilinçle tohumlandı, tek tek her birinizin yüksek bilinç potansiyeli ile tohumlandı. Ansızın bu yeni Dünyaların yüzlercesi – yüzün üzerinde – açılmaya başlayacak. Yakında. Yakında.

Onlar, kendi bütünlenme yolculuğuna başlayabilmek için kardeşlerinizin, ruhsal ailelerinizin gidebileceği, Ben’im’i anlamalarına, kendi Kaynaklarını anlamalarına yardımcı olacak tümüyle farklı bir ortama girebilecekleri bir yer olacak. Ve bunların hepsi şu anda oluyor. Bu, yaşamak için inanılmaz, inanılmaz bir zamandır.

Bazılarınız, bir sonraki enkarnasyonunda (bedenlenmesinde) bu gezegene geri gelmemeyi, ve çokça deneyime, çokça bilgeliğe sahip olacağınız bu yeni Dünyalardan birine gitmeyi seçebilir. Ha, küçücük bir gölde çok, çok büyük bir balık olacaksınız. (kahkahalar) Önemli biri olacaksınız, ama bilgeliğiniz, kendini beğenmiş biri olmanızı engelleyecek, ve bir daha asla zeki olmak için çabalamaya odaklanmayacaksınız. Bu, bilincin doğal bir sonucudur, olmasına izin verirseniz.

Böylece, sevgili dostlar, olan biten budur. Ve siz şimdi soruyorsunuz, peki yeni Dünyaların bu eski Dünya ile birleşip bütünlenmesine ne oldu? (Bu konudan söz ettiğimizi) duyduğunuz son sefer, 30 yıl alacak (denmişti). Bundan söz ettiğimiz son sefer, konuyla ilgili çok bunalım ya da üzüntü yaşanmıştı. Şu anda bu olmayacak. Buna hazır değiller. Hazır değiller. Ama bu, o yeni Dünyalar erişilir hale getirilemez anlamına gelmiyor.

Sizin yaşam süreciniz içinde Yeni Dünya ile bu fiziksel Dünyanın birleşeceği bir nokta gelecek – bunu gerçekten hissediyor, gerçekten biliyorum, ama bu eski Dünya’da hâlâ çok eski beklentilere, gündemlere sahip olan, güce fazlasıyla yatırım yapan, istismara ve enerjisel beslenmeye çokça yatırım yapan çok fazla insan var. Hâlâ savaş halinde olan başka alemlerdeki, Yakın Dünya alemlerindeki varlıklar tarafından desteklenen, Dünya’daki bilinci ve insanları kontrol etmeye çalışan kuvvetler var. Ve bu mücadele çözümlenene kadar, gerçekte olan bitenin ne olduğuna dair daha büyük bir anlayış olana kadar, birleşmeyi şimdilik göremeyeceğiz. Şimdilik. Ama ben sizin yaşam sürecinizde bunun olacağına inanıyorum.

O zaman şöyle bir soru söz konusu, bu varlıklar o diğer yeni Dünyalara da müdahale ediyor mu? Şimdi oraya da gidip beslenecekler mi? Herhalde hayır, çünkü buradaki, Dünya’daki sofra, herhangi bir yerdekinden çok daha lezzetli. Burada, o diğer yerlerde olmayan o kadar çok geçmiş (tarih), o kadar çok derinlik, o kadar çok dram var ki. Gerçekten hiç dualitesi olmayan yeni bir Dünyaya nasıl gider de beslenirsiniz? Temelde insanların dramlar içinde olmadığı, ve birbiriyle dualite mücadelesine girmediği bu yeni Dünyalardan birine neden gidip de beslenmek isteyesiniz ki? Yok, hayır, yer burası. Evet. Bir köpek salata tasına yanaşmaz. Bir köpek et tasına gider, ne demek istediğimi anlıyorsanız. Dünya işte o et tası. (kahkahalar)

Böylece, sevgili Şambra, ne muhteşem zamanlarda yaşıyorsunuz. Şimdi sadede gelelim. Sadede gelelim.

Kimliğinizi Aşın

Belirtmek istediğimiz nokta şu – bunu daha önce söyledik, ama ben yeniden söyleyeceğim – ne yapabilirsiniz? Şu anda ne yapabilirsiniz? Önünüzdeki bu iki aylık zaman içinde yapabileceğiniz en önemli şey nedir? (birisi, “Nefes almak” der) Nefes almak, kesinlikle.

Çok önemli bir şey daha var. Kimliğinizi salıverin.

Biz yüz yıldır yüz farklı şekilde bunu söyleyip durduk – kimliği salıverin. Ben korsanları seviyorum çünkü bir an için rol yapabiliyorlar. Ve her rol yaptıklarında, her rol yaptığında (David’e hitap eder), kendinizin bir parçasına bunların tümünün bir oyun olduğu hatırlatılır. Tümü bir oyundur. Günün devamında David’e geri dönülmez. Günün devamında David gibi rol yapmak vardır, ama bu varlığın içsel parçası hatırlamaya başlar. “Ha, öyle ya. Bu, David’i mükemmelleştirmekle ilgili değil. Hatta David’i onarmak ya da şifalandırmakla da ilgili değil. Onarılacak ya da şifalandırılacak bir David yok. Bu bir roldü.” Onu ne kadar onarmaya ve şifalandırmaya çalışırsanız, onun gerçek olduğuna ilişkin o eski inanca o kadar çok gömülürsünüz. Ben bu yüzden geçen ay, tüm o şifalandırmaları, tüm o işlemden geçirmeleri aşın dedim. Kendi içinize ulaşın.

Tüm şu bolluk şeylerinin üstesinden gelin. Bu, yani o bolluk sorunları sizin eski oyununuz. Öyle. Bir bolluk sorunu yaşadığınız her sefer, gidip birine sızlanacağınıza, kendinize bunun sadece bir oyun olduğunu hatırlatın. O sizin eski oyununuz. Peki yeni oyununuz ne? Ve oyunlar iyidir. Bir aktör olmak harikadır. Herşey bununla ilgili. Dünya bunun için var. Rol yapmak! Keşfetmek! Deneyimlemek!

Şimdi en büyük oyunu, bir yandan hatırlayarak ya da bu oyunların yaratanının kim olduğunu bilerek, hayal edebilir misiniz? Başka bir deyişle, David ya da Aandrah ya da herhangi biriymiş gibi davranarak eğlenmenin bilinçli farkındalığı. Bu bir oyun, Mary. Bir oyun! Bunu size söylemeye çalışıp durduk. Söylemeye çalışıp durduk. Güzel bir oyun. İlgi çekici bir oyun, ama bir oyun. Hepsi bu.

Kimliğinizin üstesinden gelebilirseniz – ki bu, oynadığınız bu oyun için en korkutucu şeydir, çünkü sonra ne olacağını bilmiyor – ve siz birdenbire kimliğinizin üstesinden gelip de olduğunuzu sandığınız kişiyi aslında olmadığınızı anlarsanız, eh, o zaman o kimlik küçük bir sorun yaşar. O kimlik der ki, “O zaman öleceğiz! Var olmaktan çıkacağız, ve…” Hayır. Hayır, o role ya da o veçheye kulak asmayın.

Ben’im’e kulak verin.

“Ben’im.” Ve bu, “Olmuş olduğum Ben” değildir, ama siz bu şekilde yaşıyorsunuz! Böyle yaşıyorsunuz. “Olmuş olduğum Ben’im. (kahkahalar) Ne halt olacağımdan emin değilim.” Bu, “Ben olmakta olduğum Ben’im”dir. Olmakta olmak şu andadır. “Ben oluyorum. Ben o Ben’im.” Basitçe – “Ben’im.” Ben’im.

Diğer her şey bir oyundur. Diğer her şey sadece eğlence içindir. Diğer her şey deneyimin bir parçasıdır. Ama o deneyimi kimin yarattığını farkında olmamak yerine, deneyimin nedenini farkında olmamak yerine, deneyimden nasıl çıkacağınızı farkında olmamak yerine, birdenbire tümü biraraya geliverir. Her şeyin sezgisel tanrısal bir anlamı olmaya başlar. İnsani bir anlam değil. İnsani bir anlamı olmayacaktır, ama tanrısal bir anlamı olacaktır.

Birdenbire, Ben’im, Kırmızı Çember toplantısında başka insanları kucaklarken söylediğiniz sadece o küçük güzel klişe olmaktan çıkar. Birdenbire, o odur. Birdenbire, o farkındalıktır. “Pete”in üstesinden gelin. Ben Pete’i severim, ama Pete’in üstesinden gelin. Ve bakın, ben Pete’i yok edin, imha edin demiyorum. Güzel Tanrım, hayır. Sadece Pete’in üstesinden gelin. Pete’in öbür tarafına geçin. Ve Pete’i tekrarlamayın, sadece… (yoğun kahkahalar, çünkü Adamus bir kelime oyunu yapar, ve aynı zamanda ekrana gülme efekti yansır)

Bu arada, rol yaparken, zamanlama her şeydir! Komik olan şeyin iki saniye sonrasında düğmeye basmanız bir şey ifade etmez. Hayır, parmağınız sanki o düğmeye yapışmış olmalı, her an basmaya hazır. Her an.

Pekâla, sevgili Şambra, ne yapmalı? Ne yapmalı? Üstesinden gelin. Kendinizin üstesinden gelin. Bu, kendinizin öbür tarafına geçmek anlamına gelir. Pete’in üstesinden gelin, yani öbür tarafa geçin ve Pete’e bakabiliyor olup, “Ne harika bir oyun. Ben şimdi bu oyunu neye dönüştürmek istiyorum? Yoksa yepyeni bir oyun mu istiyorum?” diyebilin. İlginç ve şaşırtıcı olan şey, şu anda – bunu şimdiye kadar yapamıyordunuz – ama şu anda yaklaşık on rolü aynı zamanda oynayabilir ve bölünmeyebilirsiniz (çoklu kişilik bölünmesi ya da bozukluğu yaşamayabilirsiniz). Burada ince bir çizgi var, Aandrah. İnce bir çizgi!

AANDRAH: Çok ince.

ADAMUS: Çizgi nedir? Aradaki fark…

ŞAMBRA (erkek): Onların farkındasındır.

ADAMUS: Onların farkındasındır. Çoklu kişilik farkında değildir, ve hepiniz bir dereceye kadar buna sahipsiniz, Aandrah da onlarla çalışır. Bu kişilikler kim sahnenin önünde, kim sahnenin ortasında olacak diye itişip kakışırlar.

Yeni Enerji çoklu kişiliği, Şambra çoklu kişiliği (Adamus güler; birisi “Aargh” der) – Aargh! –  Şambra çoklu kişiliği on – ya da daha fazla, ama biz on taneyle başlayalım – rolü aynı zamanda oynayabilir, hepsini de sahnenin tam ortasında oynayabilir; artık enerji ya da dikkat çekmek için yarışmak yok; tüm değişim ve dönüşümün tamamen farkında olmak, ve bunu bir orkestra şefi gibi gerçekleştirmek, zarafetle ve kolayca ve istediğini öne çıkartıp diğerlerini geliştirerek, arada bir birkaçını da sahneden atarak. Bu noktaya ulaşabilirseniz, benim sevgili canlarım, kendinizin üstesinden gelebilirseniz, o zaman kendiniz olmaya başlayacaksınız, ilk ve son kez olarak.

İlerlerken

Böylece, önünüzdeki iki ay boyunca kimliğinize bir göz atın. Kimliğinizi hissedin. Onu yapılandırma ve geliştirme çabasına ne çok yaşam harcadığınıza bakın. Son yaşamınızda diyordunuz ki, “Tamam, sonraki yaşamımda şunun üzerinde çalışacağım, ve bunun üzerinde çalışacağım.” Son yaşamınızda olduğunuz o eski varlığın aynısısınız, biraz farklı bir yüz ama aynı düşünceler, aynı kalıplar. Bu robotu – bu biyolojik robotu, zihinsel robotu – yapılandırmaya binlerce yıl harcadınız, ve şimdi onu çöpe atacaksınız.

Ve tekrarlıyorum, bunun, her bir parçanıza saygı duymamak anlamına gelmediğini lütfen anlayın. Doğrusu, bu onu çok onurlandırmak ve saygı duymak anlamına gelir. Onu düzeltmeye çalışmaktan vazgeçin. İçinizde yer etmiş olan o eski kayıtları – “yaptığın yanlış şeyler” kayıtlarını – çalıp durmaktan vazgeçin, ve sadece Ben’im’i olabileceğinizi farketmeye başlayın. Kendi Ben’im’inizin bir parçası olarak David’e yine de sahip olabilirsiniz. Kendi Ben’im’inizin bir parçası olarak Sharona’ya sahip olabilirsiniz. Ben’im’inizle istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.

Bu kritik olacak, yani sonraki iki ay. Tüm baskılarla, tüm gerilimlerle, tüm müdahalelerle, tüm dualiteyle, olagelen her şeyle, bu çok, çok önemli olacak. Ve tüm bu kaosun tam ortasında bizim şu Kihak projesini başlatmamıza hiç şaşmamalı. Kesinlikle. En iyi zaman. Ben kaosa bayılıyorum. Ben kaosa bayılıyorum, çünkü kaos hiç de kaos değildir. Kaos, yeniden düzenlenmedir. Herşey yeniden düzenlenirken ve yeniden organize olurken sadece bir an için kaos gibi görünür.

Ama ne olursa olsun, şu sonraki birkaç ayda ne olursa olsun, derin bir nefes alın ve hatırlayın (a) siz sadece bir oyunsunuz – muhteşem bir oyun, harika bir oyun, ama sadece bir oyun; (b) tüm yaratımda herşeyin yolunda olduğunu hatırlayın. Ve bu yüzden şu anda Dünya üzerinde bu kadar gerilim var, çünkü yaratımın özünde enerjiler çok güzel, çok yeni bir biçimde yeniden biraraya geldiler.

Bu mesajın Dünya’ya ulaşması binlerce yıl alabilir. Ve bu arada da, hâlâ Dünya’yı oynayan, hâlâ dualiteyi oynayan, bunu bırakmak istemeyen varlıklar var. Ve Dünya, sizin Kaynak diyeceğinizden çok uzaklarda olduğu için, bu eski oyunu sürdürmek için harika bir yerdir.

(Olan bitenler) sizi bunaltacak olursa ya da kendinize sıkılacak, sinirlenecek olursanız , sadece hatırlayın, tüm yaratımda her şey yolunda. Ve istediğiniz an onunla bağlantı kurabilirsiniz.

Böylece, sevgili dostlar, Ben o Ben’im, yolun her sevecen adımında sizinle olan Adamus Saint Germain.

Teşekkür ederim.