• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/kirmizicember/
                                       BAĞIŞBAĞIŞ
        
    

Tutku 2020 Dizisi Şaud 12

Tutku 2020 Dizisi

SHOUD 12 –ADAMUS SAINT-GERMAIN, mesajı Geoffrey Hoppe

Kanallığı ile 1. Ağustos 2020' de Kırmızı Çembere sunulmuştur.









Ben O benim, Egemen alandan Adamus.

Ah! Biz bu Şaud için hazırız ve nasıl buralara kadar geldiğimize, nasıl dayanabildiğinize hayretler içindeyim ve buradaki enerjilerin olağanüstü oluşu beni şaşırtıyor. Her zaman pek de hoş olduğunu düşünmediğinizi farkındayım, ama dayanıyorsunuz. Dayanıyorsunuz derken,hayatınızda olup biten bütün bu şeyleri alıp bayağı bir zerafetle üstesinden geliyorsunuz, demek istiyorum.Tabii yaşarken böyle olmuyor,biliyorum. Sadece gündüzleri uyanıkken değil, geceleri rüyalarınızda da çok şeylerin olup bittiğini farkındayım.

Bu özel bir Şaud. Bu şaudun, Tutku 2020 dizisinin 12. cisi olmasını istedim. Çoğunlukla 11 kullanılır ve o da güzeldir – Güzel bir sayı ve iyidir. Cauldre ile Linda'ya bir küçük ara, biraz mola verdirir. – ama ben bunun 12.ci olmasını istedim çünkü şimdi çok özel bir zamandayız. Her şekilde hayallerinizin ötesinde olacak kadar özel ve bununla ilgili olarak çok konuşma yapmayacağım. Sevgili Linda, bu senin çok hoşuna gidebilir.

LINDA: Oh, ne istersen yapabilirsin.

ADAMUS: Bunu farkındayım. (Adamus kıkırdar) Ama çok fazla konuşmayacağım. Oldukça uzun bir merabh yapacağız.

LINDA: Hımm.

ADAMUS : Ona süper merabh diyeceğim, çünkü her zaman yaptığımızdan çok daha fazla derinleşeceğiz.

LINDA: Mımmm.

ADAMUS: Şimdi zamanı geldi. Zamanı geldi.Bugün Ağustos'un ilk günü ve biz çok, çok özel Gerçekleştirim Yaz'ındayız. Evet, Cauldre'nin hem ilgili, hem de gergin olduğunu farkındayım. Çünkü bu yaz bin hatta daha fazla Şambranın Gerçekleştirim yapacağını söyledim.

Şimdi bana sorup duruyor, “Bu yaz ne demek? Açıklama yap.” Günler uzun ve sıcak olduğu sürece, yaz'dır. Yani buna bir takvim vermeyelim. Bu Ağustos'un sonunda ya da Eylül'ün ortasında olacak demeyelim, ama günler uzun ve sıcak olduğu sürece yazdır. Bazılarınızın aslında ne dediğimi merak ettiğinin farkındayım. Anlayacaksınız.

Evet, bu Özel bir Şaud. Çok konuşma olmayacak. Çok fazla maskaralık olmayacak.Bildiğiniz gibi, Şambrayla maskaralık yapmaya bayılırım.

LINDA: Maskaralığa bayılır mısın?

ADAMUS: Evet, maskaralığı severim.

LINDA: Evet, kesinlikle seviyorsun.

ADAMUS: Ehh, öyle?

LINDA: Sen psikopat tavşanlı tişörtleri de seversin?

ADAMUS: Böyle bir şey söylemedim.

LINDA: O da maskaralık diye düşündüm, değil mi?

ADAMUS: Cauldre’nin maskaralığı, benim değil– Psikopat tavşandan bir kare çekseydik, sanırım seninde üzerinde psikopat tavşan olan bir tişörtün var sevgili Linda.

LINDA: Evet, ben de maskaralık yaparım ve şimdi kutlama maskaralığı yapacağım.

ADAMUS: Kutlamak mı?

LINDA: Evet.

ADAMUS: Neyi kutlayacaksın?

LINDA: Doğum gününü.

ADAMUS: Oh, Hadi oradan ! Benimle ilgisi yok ama ne yapıyoruz? (Linda kıkırdar)

ADAMUS: Ne … Oh! Oh! (Adamus kıkırdar)

LINDA: Evet, doğrusunu yapmamız lazım, Adamus (Kerri üzerinde bir mum olan pastayı getirir ve “Doğum günün kutlu olsun” şarkısı çalmaya başlar). Evet söylendiğine göre bu yulaf ezmesi ve çikolata.

ADAMUS: Mutlu yıllar.

LINDA: Mutlu Yıllar. (“Doğum günün kutlu olsun” şarkısı çalmaya devam eder. Kerry elinde pastayla uzaklaşmaya başlar.).

ADAMUS: Hey, pastayı geri getir! Gerçekten bir parça istiyorum.

KERRI: Tamam. Mumu söndürmek istersen, üfle. (Adamus mumu üfler). Ah!

LINDA: Ohh!

ADAMUS: Ohh, bu sosyal olarak doğru değil.

LINDA: Oha!! (ekip ışıkları yakıp söndürür)

ADAMUS: Evet. Ohh! Bütün ekibi buraya aldık. Ne kutlama!

LINDA: Evet!

ADAMUS: Ne kutlama ama!

LINDA: Hepimiz seni seviyoruz. Online olan herkes seni kutluyor.

ADAMUS: Ah! Aman tanrım,Çok onurlandım, bütün bunlardan – Doğum günüm Ağustos'un 3'ü ama. Siz şimdi 304 yıl gibi bir şeyden mi söz ediyorsunuz?

LINDA: Senin beyanlarına göre.

ADAMUS: Mımm, inanılmaz...........................

LINDA: Mımm hımm. Mımm hımm.

ADAMUS: Hatırladığınız için çok teşekkürler ederim.

LINDA: Yok, yok. Biz seni seviyoruz ve sen buna değersin, biliyorsun.

ADAMUS: Oh, teşekkür ederim, teşekkür ederim.

LINDA: Evet. Biraz pastadan almak istermisin?

ADAMUS: Evet, isterim.Evet.

LINDA: Neden olduğunu bilmesem de bunu hissediyorum.

ADAMUS: Evet konuşan Cauldre değil, benim. Yani …

LINDA: Anlayabiliyorum.

ADAMUS: Evet.

LINDA: Evet, evet!

ADAMUS: Bu pasta farklı görünüyor, bildiğimiz pastalara benzemiyor. İçinde…

KERRI: Un yok.

ADAMUS: Unsuz. Bunu nasıl yapıyorlar?

LINDA: Ooh! Özenerek yapıyorlar.

ADAMUS: Yanlış zamanda …

LINDA: Oh, Teşekkür ederim, Üstat Kerri.

ADAMUS: … enkarne olmuşum, benim zamanımda unsuz pasta yoktu.

LINDA: Buyrun efendim.

ADAMUS: Ah, teşekkür ederim. Teşekkür ederim. Eğer sakıncası yoksa konuşurken yemek için bir ısırık alacağım. – işte bu unsuz …

LINDA: Bu tam da Geoffrey 'lik olmayan bir şey, beni güldürüyor.

ADAMUS: Mımm. Mımm-mımm.

LINDA: Nasıl, iyi mi?

ADAMUS: Mım-mımmm (Bir parça Linda'ya uzatır).

LINDA: Hayır, hayır. Teşekkür ederim. Teşekkür ederim, sonra. Benimkini sonra yiyeceğim.

ADAMUS: Mımm!

LINDA: (Taklit eder) Mımm!

ADAMUS: İşte bu cennet. Bunu bu gece Yükselmiş Üstatlar Klübüne götüreceğim. Çünkü bu orada servis ettiklerinden daha güzel.

LINDA: Bak unutma, çok var. Daha çok var.

ADAMUS: Belki de bunu yerken çalışırız.

LINDA: Tamam. Pekala. Yedin işte biliyorsun burada çok zamanın yok.

ADAMUS: Mımm! mımm! Mımm! Mımm! Çok lezzetli.

LINDA: Olması gerektiği gibi.

ADAMUS: Ağızda çukulata ile seks yapar gibi.Sanki tam da- …bunun yanında bir de kahve iyi gider. Evet, çukulata seksi. Prodüksiyon masası bana soruyor. (kahvesinden bir yudum alır). Mımm. Güzel. Teşekkür ederim. Teşekkür ederim. Bunu saklayalım mı? Bir kenarda dursun.

LINDA: Eminmisin?

ADAMUS: Evet. Böylece biraz daha …

LINDA: Oh, bekle! Oh, burada dursun, böylece gelirsin ve…

ADAMUS: Güzel. Güzel.

LINDA: … istediğin zaman alırsın. Teşekkürler, Kerri.

ADAMUS: Bu harika moladan önce ne diyordum. Harika bir ara verme ve dikkat dağıtma.

LINDA: Evet.

ADAMUS: Dikkatlerinin dağılması insanlara iyi geliyor.

LINDA: Bu ay Geoffrey’nin de doğum günü.

ADAMUS: Ah! Evet ama o sonra, şimdi benimkini konuşuyoruz. (Linda kıkırdar).

Evet, bu özel zamanda gezegendesiniz. İşte bu yüzden bu Şaudu istedim. Normal de yeni dizimize başlayacaktık.Yeni diziye Ekim'de başlayacağız. Onun adı – Dizinin adı neydi?

LINDA: “Merlin, Ben-im,” sanırım.

ADAMUS: Merlin, Ben-im Dizisi Ekim'de başlıyor.Ama şimdi burada beraberken konumuz bu değil. Çok konuşmayacağım ama oldukça uzun bir süper merabh yapacağız.

LINDA: Evet!

ADAMUS: Çünkü şimdilerde dönüşümüne izin verilecek çok şey var – çok şey – daha önce söylediğim gibi, Cauldre biraz kaygılı ve , “Gerçekten bin kişinin üzerinde olacakmıyız? Bu yaz neler olacak? Bütün bunlar nasıl olacak?” diyor. Bu -hepiniz- in zamanı özellikle Cauldre sen, derin bir nefes alın ve tam şimdi burada olmayı seçtiğinizi farkına varın.

Bu En Kıymetli Zaman

Bunu siz seçtiniz. Kırmızı Çember diye adlandırdığınız bu grupla burada olmayı siz seçtiniz, Şambra. Tam şimdi hayatınızda her nerede iseniz tam da orada olmayı siz seçtiniz. Bu konuda herhangi bir hata yok ve eğer doğru yerde olmadığınızı düşünüyorsanız, derin bir nefes alın ve dinleyin. Tam olarak olmak istediğiniz yerdesiniz, işte buradasınız, Gerçekleştirim yazı Ağustos ayının birinci günü. Dünya şimdilerde çılgın bir yer durumunda. Dünya çok, çok çılgın bir yer halinde, ama herşey olması gerektiği gibi,uygun.

Bir an için durun ve sizin ve birçok diğer Şambranın Gerçekleştirime ulaşırken,ıgezegende bedenlenmiş Üstatlar olarak kalırken, içinden geçtikleri şeyleri hissedin. Bir an için bu Korona virüsünün, bu COVID-19 'un aslında bir enerjetik tasarımın bir parçası olduğunu düşünebilir misiniz? Böylece gezegende ki en büyük, en büyük dönüşümün olduğu zamanda buradasınız.

Bu herhangi bir küresel değişimden çok daha hızlı oluyor. Çünkü haberleşme var. Haberleşme nedir, sevgili arkadaşlarım ? Enerjidir. Haberleşme enerjidir. Herşeyin böylesine hızlıca değişebilmesi haberleşme sayesindedir. -akıllı telefonlarınız, mobil aletleriniz, internet, şeylerin olmasını hızlandırıyor –bu çok kıymetli zamanda yaşadığınız, içinden geçtiğiniz hiç bir şey de tesadüf yok.

Evet, bu korono virüsü aynı zamanda ekonomi ile de ilgili. Ben“ekonomi,” dediğim zaman sadece ve gerçek anlamında “enerji,” den söz ediyorum.Gezegende yayılan, genişleyen, herşeyi etkileyen bir enerji dönüşümü. Bu dönüşüm insan türünü etkiliyor.Bu nasıl oluyor? Evet, korona virüsü nedeniyle, insan genomunun, hücrelerinin, DNA sının ve bunların nasıl çalıştığının, nasıl haberleştiğinin anlaşılması için daha fazla araştırma yapılıyor, tıbbi fonlar ayrılıyor.

Virüs ile ilgili haberlere bir bakın. Araştırmacılar virüsün haberleşme yollarını arıyorlar, bir anda bedenin eski haberleşme ağı, anayatron bir yana bırakılarak, Özgür Enerji Bedeninize doğru yol alınıyor.

Korono virüsü ile başlayan değişikliklerin dünyanın her tarafına yayıldığı – ekonomik değişiklikler, insan türündeki değişiklikler- çok değerli bir zamandayız. Homo-sapien türünden robo-sapien türüne doğru geçiyorsunuz ve bu hiç de kötü bir şey değil. Biraz korkutucu gelebilir. Şimdi bazılarınız zihninizin çekilip çıkartılarak bir robotun içine yerleştirileceğini düşünüyorsunuz.Ama böyle bir şey olmayacak. Takviye etme ve destekleme biçiminde, insan biyolojisinde değişikler olacak ama bunlar sizin illa da tamamen robotik olmanız anlamında olmayacak, evet bazı şeylerde kaygı olacak – implantlar gibi.

Son zamanlarda dikkatlerde olan ve bir hayli fon ayrılan en önemli konulardan biri de –ne diyorlardı - çip ya da başka tür bir cihaz kullanarak, beyinden bilgisayara arayüz yapmak- çipi beyine yerleştirip, Cloud ya da İnternete istediğiniz zaman giriş yapmanız sağlanacak. Bunu aslında yaptılar bile, yani bunun için beklemeniz gerekmiyor.Yapıldı bile.

Evet, kaygılanacak bazı şeyler var ama bunlar yine de sizin kaygılanacağınız şeyler değil.Onları gözlemleyin ama endişe duymayın.Burada bunun için bulunmuyorsunuz. Sebepler bulmak yada oturup bunlar için bütün gün kaygı duymak için burada değilsiniz. Gözlemleyin. Nasıl evrildiklerini fark edin ama gerçekten kaygı duymayın.

Her şey bütünüyle çok hızlı, çok hızlı değişim geçiriyor. İşin ilginci zaman da değişim geçiriyor, dönüşüyor, zamanın doğasının ve zaman anlayışının değiştiğine de bir not düşelim Çünkü, gezegende olan bu aşırı hızlı değişimler olurken– şimdi gezegende olan aşırı hızdaki değişimleri, bundan 50 yıl, 100 yada 500 yıl önceki değişimlere kıyaslarsanız, anlarsınız – ama içinizde bir yanınınızın, olanları aslında yeterince hızlı bulmadığını fark edeceksiniz. Yine de en uygun adımlarla oluyorlar ve ne sizi ne de toplumu havaya uçuracak şekilde olmuyorlar.

Bu değişikler oluyor – tekrar edelim,bunların merkez üssü virüs diyebilirsiniz – şimdilerde olan bu çok, çok hızlı değişimler en muhteşem yollarla sadece bu gezegeni değil, tüm fiziksel yaratımı etkileyen derecede dev değişikler. Bu kadar derin ve etkileyiciler.

Değişimler sistem katmanlarını havaya uçurmuyor. Katmanları genişletiyor, zarifçe salıverdiriyor ama hiç bir şeyi havaya uçurmuyor. Bütün bu olanlarda mükemmel olarak nitelenebilecek bir şey var. İnsanların iyiliği – evet, insanlar iyidirler ve insanlar– çoğu insan tam olarak doğru şeyi yapmak isterler. Bugün arabada Cauldre ile Linda'nın konuşmalarını dinliyordum.İnsanların içindeki iyilikten söz ediyorlardı.Bazı az sayıda insan her şeyin kötü gittiğini düşünüyor. Bu kesinlikle doğru ve Cauldre, “ Öyleyse,diyelim ki yüzde üç kadar insan herşeyin havaya uçtuğunu düşünüyor, şeyleri enerjileri ile eşzamanlı olarak böyle görmek istiyor, peki biz onları beslemektense neden içlerinde iyilik taşıyan diğer yüzde 97 ye odaklanmayalım?” noktasına dikkat çekti.

Önümüzde ne var

İnsanlığın doğasında muazzam ölçüde iyilik var ve bunu gördüğünüzü biliyorum. Bazı zamanlarda hala var mı diye merak edip depresif olduğunuzu da farkındayım. Ancak, insanlıkta şimdilerde 100 yıl öncesine, 500 yıl öncesine hatta kesinlikle 2000 yıl öncesine göre daha fazla iyilik var. Gezegende çok daha fazla bilinç var. Bu iyiliği daha fazla dikkat çekecek biçimde, daha belirgin olarak biraz da negatif yollarla açığa çıkarıyorlar. Bunu haberlerde duyuyorsunuz, insanların iyiliği olarak görünmüyor.Biz gezegen tarihinde bu Korona sürecinden geçerken,sizin insanlıktaki bu iyiliği, günlük hayatta, sokakta ya da bir dükkanda karşılaştığınız insanlarda ki bu iyiliği, hissetmenizi istiyorum. Bu insanlar, evet kaybolmuş hissediyorlar.Belki de kızgın ya da depresif hissediyorlar ve bazılarının, oh, öyle sıkı inançları, bazen çok bezdirici eski inançları var ama orada iyilik de var.

Gerçekleştirim yapmış Üstatlar olarak insanların bu iyiliğini hissedeceksiniz ve bağlantı kuracaksınız. Onları manipüle etmeye, değiştirmeye, yada buna benzer şeyler yapmaya çabalamayacaksınız. Sadece ışığınızın parlamasına, bilincinizin saçtığı ışığa izin verişinizle, bu onlara ulaşacak. İşte bu, dünya nufusunun iyilik ve umut taşıyan yüzde 97 lik kısmına ilham verecek. Onların bir ümitleri var. Evet, bazen ahmaklaşıp aldanıyorlar. Bazen kötü liderlerin, kötü işlerin tuzağına düşüyorlar. Ama biz gelecekteki Şaudlarımızda ve bazı merabhlarımızda gerçek Bedenlenmiş Üstatlar olarak insanlığın bu iyiliği ile bağlantı kuracağız. Başka şeylere kaygı duymayacağız. Gürültü çıkacak. Çok değil ama biraz dikkat dağılacak.Ve çok geçmeden, bu iyilikle, sizin ışığınızla, bütün bu değişimlerle, şimdi meydan gelen zaman değişimiyle, gezegende olan bütün diğer her şeyle birlikte, bütün bunların hepsi – ah! –bu gezegenin gerçek bir sonra ki çağına girmesi için çok büyük değişim yapacak.

2050 yılını geçemeyeceğimizi söylüyorlar, gelişime doğru değişme ve benzeri bir şey artık göstergelerde görünmediği zaman, bu bir hokey sopası gibi biraz uzakta yerini bulacak şekilde iş görse de, bir tuhaflık meydana gelir 2050 yılının ötesine geçemeyeceğimiz söylemi aslında oldukça dürüst bir ifade,çünkü bu gezegende her şey çok hızlı değişiyor. Bu çoğu zaman umutsuzluk, yıkım, dünyanın sonu gibi düşündürür. Oh, hayır son değil. İnsanlık için muhteşem bir yeniçağın başlangıcı.

Aslında, kendinize Şambra deyin ya da demeyin, sizler yada başka yerlerden, başka gruplardan gelenler ya da sadece kendileri olanlar, sizler, size benzeyenler olmasaydı bu mümkün olamazdı. Buraya sadece ışıklarını parlatmak için gelenler olmasaydı bunların hiçbiri olası olamazdı. Cauldre “ışık taşıyıcıları” deyimi kullanmak isterdi ama bu çok da geçerli değil. Hiçbir şeyin taşıyıcısı değilsiniz. Taşımak bir mücadele ister. Taşımak sahte enerji tutmaktır. Siz bunu yapmayacaksınız.Siz sadece ışığınızı parlatırsınız, bu ışığın gezegende ki harika iyilik dolu insanlara ulaşmasına, kalplerini bir kaç onyıldır kaybettikleri ümitle doldurmasına izin verirsiniz ve gezegenin dönüşümünü izlersiniz.

Sizin isminizi manşetlere çıkarmayacaklar. Hiçbir zaman, çoğunuza TV şovlarında: “Gezegende dindar, ruhsal ya da Tanrı korkusu ya da benzeri şeyler olmadan, eski enerjide olmadan, sadece bilinçte olan çok, çok az sayıda insanlardan biri olmak nasıl bir şeydi?” diye sormayacaklar. Bilinçli bilinç. Yani bir biçimde herkes bilinçli ama konu gezegende bilinçli bilinç olmak. İşte bu noktada arkanıza yaslanıp... – Şu pastadan sadece moral olsun diye alabilirmiyim?

LINDA: Elbette.

ADAMUS: Artık sahiden daha fazla pasta istemiyorum …

LINDA: İstediğin kadar yiyebilirsin.

ADAMUS: … ama ben sadece moral için ihtiyaç duydum.

LINDA: Tamam. Nasıl isterseniz, efendim.

ADAMUS: Teşekkür ederim. Evet, güzel bir günde bir park bankında ya da nerede mümkünse orada oturuyorsunuz, gelip geçenlere bakıyorsunuz, artık maske takmaksızın ve sadece –neydi o – unsuz çukulatalı pastanızın ,iyi bir latte kahvenizin, kaygı duymaksızın tadını çıkarıyorsunuz – bunu bir an için hayal edin – küçük molamı verdikten sonra(Adamus pastasından bir ısırık alır). Mm! Bir parça?

LINDA: Hayır, teşekkür ederim. 2207

ADAMUS: Hayır. Seni ısırmamı ister misin?

LINDA: Tabii. (kıkırdarlar)

ADAMUS: Gözünüzde canlandırın– tam olarak canlandırın- içinde biraz şekerli şeyler olan unsuz pastanızı ya da istediğiniz her neyse onu yiyorsunuz, yanında kahveniz var. Bedeniniz için bile hiç bir kaygınız yok. Çünkü o Özgür Enerji bedenine olan büyük sıçramayı yapmış. Alacağınız kilolarla, kalorilerle ilgilenmiyorsunuz, bu yediklerinizin kan şekerinizi, hemoglobininizi , benzeri herhangi bir şeye dokunacağı ile ilgili endişe duymuyorsunuz, çünkü bir Üstatta bunların hiç biri olmaz. Her şey nerdeyse anında kendini dengeler.Artık bedenin zihni yakalaması için haftalar ya da aylar geçmesine gerek yoktur.

Şimdiye kadar öyleydi ve bazen çok uzun zaman beklemeniz gerekiyordu. Fakat şimdi gerçekten idrak etmiş bir Üstat olduğunuz için, beden doğrudan doğruya kendini dengeler, artık kompleks iletişim ağı yoktur. Artık tekildir. – Sadece Ben-im vardır. Kompleks anayatrona gerek yoktur.Bu zihin için de böyledir.Anksiyeteler, kafa karışıklıkları ve benzeri şeyler zihninizin ufkunda sadece bir an için dolanabilir, ama asla kıyıya gelmezler ve asla sizi zihinsel olarak karıştıracak ya da geri tutacak bir şey haline gelmezler.İşte buraya doğru gidiyoruz.Makyo yok, niteleme yok, ek açıklama yok, benden hepinize hoş dip not düşmeler yok.

Bu zamanda gezegende değişimin tam da merkez üssündeyiz ve bu minicik, mini mini minicik küçük rahatsız edici şey – ben onun nereye varacağına aldırmıyorum. Gerçekten umursamıyorum, sorun değil,buna yakalanmayın, evet o var– korona virüs denilen bu küçük şey zaten uzun zamandır etrafınızdaydı, ortaya çıkmak için uygun zamanı bekliyordu.Geçen yılın Aralık ayında birdenbire başlamadı.Zaten hep vardı ve zaman uygun olduğu için ortaya çıktı. Gezegende yeterli bilinç ve arzu olduğu için ortaya çıktı. Gezegene yeterli tutku geldiği için o şimdi ortaya çıkabildi ve bakın ne yaptı.Şimdi hayatın yüzeyde görünen dışında her veçhesine ne yaptığını hissedin. Hiçbir şey artık asla eskisi gibi olmayacak.

İnsanlar uygulamaların değişimi, yeniden ayarlanma ve uyumlanma süreçlerinden geçecekler. Ve bizim nufusun yüzde 6 sı olan yeniden tasarımcılarımız hazırlar, varlar. Yeni bir dünyayı tasarlamaya hazırlar.Zorlamayacaklar,ama ,tıpkı rüyasını görmek gibi onu sadece düşleyecekler ve o tamamen yeni bir dünya, bütünüyle yeni bir yer olacak.

Biz şimdiye kadar yaptıklarımızı bir noktada toplarsak – Yeni dünyalarda gereği olmadığı için,Baş Melekler düzeni kapandı– gayet yerleşik ve işlevseller diyebileceğimiz 222 yeni dünya var. Tasarlanmaları, gerçekleşmeleri uzun zaman aldı ama şimdi kullanıma hazırlar. Onların birinden söz ettim, ölümün Yeni Dünyası, o hazır. Bu, ölümün Yeni Dünyasına ölmeye gideceksiniz anlamına gelmiyor. Zaten ölmüşsünüz ve oraya gideceksiniz anlamında. Bu yeni yere yeni Ölüm Rüya yürüyüşü. (Ölüm Rüya Yürüyüşü 2020ye gönderme yapar )

Bir an için hayal edebilirmisiniz– gündelik hüsranlarınızı ve buna benzer şeylerinizi şimdilik bir kenara koyun ve sadece hayal edin– merkez üsde oturuyorsunuz ve aslında izin vermek dışında yapmak zorunda olduğunuz hiç bir şey yok. İşte bu kadar.

Bir sonrakine geçmeden bir ısırık daha alsam.....

LINDA: Emin misin?

ADAMUS: Elbette, çok eminim. Bu gezegende gerçekten özlediğim şeyler var.Bu benim zevk alma fırsatı bulduğum bir şey değildi. (pastadan bir ısırık daha alır). Bunu yanımda götüreceğim …

LINDA: Tamam (Adamus ona geri verir). Eminsin değil mi?

ADAMUS: Bu kadar.

LINDA: Tamam.

ADAMUS: Birilerinin önünde yemenin kibar olmadığını duydum, bu yüzden önünüzde yerken yalnız kalmayayım diye sizi de bir şey yemek için cesaretlendiriyorum.

Bu ay, şimdiden itibaren gelecek Şauda kadar –Bunu kocaman bir gülümseme ile söylüyorum, şimdiden itibaren gelecek Şauda kadar -günler hala uzun ve sıcakken dediğimi anımsayın. Hımm. Söyleyeceklerim bizi gelecek Şauda hazırlayacak.

Şimdiden itibaren gelecek Şauda kadar başınıza gelen herşeye tamamen sahip çıkın. Herşeye sahip çıkın.

Herşeye Sahip Çıkın

 Bazen doğru şeyi yapmak zor oluyor, çünkü bedeninizdeki ağrılara sızılara sahip çıkmak istemiyorsunuz, hayır onlara sahip çıkın, onların orada olmalarının nedeni var. Eski biyolojik bedeninizden tamamen Özgür Enerji Bedenine geçiş yaptığınız için onlar oradalar. Bedeninizdeki her bir hücre- onlardan milyarlarca var- tepki gösteriyor ve yanıt veriyor ve dolayısıyla doğal olarak biraz acı ve karışıklık olacak. Tam şimdi sahip çıkın buna, çünkü o gerçek. Bu önemli. Bu ağrılar, acılar, siz sıradan biyolojik insandan bedenlenmiş Üstada değişim geçirirken yaşadıklarınızı anlatıyor. Anksiyeteniz var, sizi iyi tanıyorsam Şambra, büyük çoğunluğunuzun son zamanlarda çok fazla anksiyetesi var, hayalet anksiyete. Başka bir anlatımla, anksiyetenizin nereden geldiğini bile bilemiyorsunuz.Günlük yaşamınızda yapmanız gerekenleri yapıyorsunuz ve birdenbire kendinizi neden olduğunu anlayamadığınız bir anksiyete içinde buluyorsunuz. Sahiplenin onu. Lütfen sahip çıkın. Şimdi ters tepecek gibi geleceğini biliyorum.Anksiyetenizi itelemek istiyorsunuz. Onu zihinsel olarak haklı çıkarmak gayreti içine giriyorsunuz. Şundan dolayı, bundan dolayı demek yada ondan kaçmak ihtiyacı içinde oluyorsunuz. Sahip çıkın bu anksiyeteye. Onu yiyip, bitirin. Ondan kaçmak yerine doğrudan içine girin.

Bunca yıldır sizinle konuştuklarımla ilgili gerçekten açıkça anlaşılmasını isteyebileceğim yegane mesaj, sizi yuvaya götürebilecek tek mesaj içinden geçtiğiniz, yaşadığınız  herşeye  şimdi sahip çıkın, demek olurdu. Evet!

İlişki meseleleri. Birisinin, “Gerçekten mi?!” dediğini duydum. Kabullenin.İlişkinizde sorun yaşıyorsunuz çünkü eski karmik bir ilişki söz konusu. Artık öyle olması gerekmiyor. Şimdi bu o kişiyi sıpıtıp atın demek değil, ama bu da fena fikir değil. Kendinize bir mola tanıyın ve ilişkiyi -eğer seçerseniz- karmik olmayan bir temelde yeniden gözden geçirin.

Başka sahip olup da kabullenmediğiniz ya da kabullenmeyi istemediğiniz neler var ? Ağrılar ve sızılarınız, evet, bundan biraz önce söz ettik.Anksiyete. Karışıklık, zihinsel karmaşa, belirsizlik – sahip çıkın! – ne olduğunu hatırlayabilirseniz tabii. Ona sahip çıkın çünkü o dönüşümün bir parçası. Ondan kaçmak yerine onun içine dalın.Bir kalıba sokmaya ya da şekillendirmeye çabalamak yerine bedenleyin onu. Kaçmayın, içine girin. Evet, herşeye sahip çıkın.

Başka neler var? Gece gördüğünüz rüyalar.Bu sıralar çok yoğun rüyalar görüyorsunuz, çünkü bazı final oyunlarınızı veya rollerinizi rüyalarınızda oynuyorsunuz.Diğer hayatlarınız da dahil olmak üzere çok uzun zaman önce başınıza gelmiş olan şeyler öylece sona ermezler. Onların olup bittiğini düşündüğünüzden çok sonralara kadar oynamayı, rollerini sürdürürler.Şimdi bu onlara avlanacaksınız demek değildir, ya da bunları işlemden geçireceksiniz anlamına gelmez.Ama sürüp giden çok şey vardır.

Diyelim ki hayatınızın ilk yıllarında bir sevgiliniz vardı ve onunla bir türlü birlikte olamadınız.Yollarınızı ayırdınız. O evlendi, siz evlendiniz. Farklı yollara gittiniz ve onu yıllardır bir an bile aklınıza getirmediniz.Ama oyun, tiyatral oyun sürer. Gerçekten bitmez. İlla da karmik olması da gerekmez.Bazen karmiktir, evet ama illa da olması gerekmez. Dünyada olması gerekmese bile, boyutlarası gerçeklikte onunla deneyim sürer.

Çoğunlukla, bu oyunlar hayli yoğundur ve kendinizi Arkturianların tiyatrolarında bulursunuz. – Arkturus inanılmaz bir yerdir. Eğer gerçekten gitmek isterseniz ve genişlemiş gerçekliğinizin tiyatrosunda olmak isterseniz, orası muhteşem bir yerdir. Bazılarınız rüyalarınızda oraya gidip,rollerinizi oynuyorsunuz. Çoğunlukla diğer kişi, aile ya da diğer varlıklarla tekrar eden bir döngüdeki senaryoyu hissederek rollerinizi oynuyorsunuz. Onlar bir yere kaybolmamışlar.Peki ne yapmak lazım? Bunları Arkturian tiyatrosuna getirirsiniz, yoğunlaştırırsınız ve düzeninden çıkarırsınız. Onu ileriye taşırsınız ve mutlu son diyeceğiniz – ya da en azından son diyeceğiniz- yere götürürsünüz.Böylece onu bitirirsiniz, bu bitiriş en sonunda sizin onu varlığınızla bütünlemenize yol açar. Yani orası sadece uzakta bir tiyatro oyunu sahnesinden ibaret değildir.

Evet, rüyalarınız son zamanlarda çok rahatsız edici, bazılarınız- pek çoğunuz, pekala neredeyse hepiniz  – çok da iyi uyuyamıyorsunuz, kabullenin bunu. Lütfen sahip çıkın.Kabullenin. Rahatsız oluşunuz, rahatsız olma düzeyiniz bazılarınızda çok fazla, çok fazla rahatsız varlıklarsınız. Kabul verin buna, lütfen. “Ama, bu güzel bir şey değil.” diyeceğinizi biliyorum, bu da sizin bir parçanız ve o gerçek. Ben çıkıp onu abartın demiyorum. Çıkıp olan biteni daha da arttırmayın ama hissettiğininiz ajitasyonunuza ve rahatsızlığınıza sahip çıkın.

Depresyonunuzu soruyorsunuz. Dünyada kabullenmeyi düşünebileceğiniz en son şey olurdu ama kabul edin. O bir nedenden ötürü orada. Depresyon bire bir olarak döngünüzde bir bölümdür, döngünün karamsar kısmıdır.Ama Uyanış Dizilerimize geri dönersek, dediğim gibi o sizi bu final, final sahnesine itelemeye yardım eder. Final  sahneniz, eski enkarne insan biyolojisi. Bu son sahne ve her neyin içinden geçiyorsanız, kabullenin.

Şüpheler.Ah, şüpheler. Biz en son çıkan  Üstadın Molası  Dizilerimizde şüpheden konuştuk.Şüpheler,bildiğiniz gibi eğlenceli değildir, değil mi ? Ama şüphenin altında yatan bir değer vardır. Şüphe aslında Gerçekleştiriminiz için, tutkunuz için neden olur, onu ortaya çıkartır.

Bakın, burada tutku var ( yukarıda) ve burada şüphe var ( aşağıda) ve onlar yer değiştirerek oynuyorlar. Oynuyorlar. Bir an tutku içindesiniz. Bir an sadece bildiğinizi hissediyorsunuz.Kendinizle uyum ve hiza içindesiniz ve bir sonraki anda şüphe devreye giriyor. Şüphe tutkuyu ortaya çıkartıyor. En azından şimdilik, şüphe olmadan tutkunuz ortaya çıkamazdı, Şüphe, tutkunuzu yükseltmeniz üzerine etki yapar. Sizin şüphe ile aşağı çekildiğinizi, şüphenin sizi tutkunuzdan uzaklaştırdığını düşündüğünüzü biliyorum, ama gerçekte öyle değil. Şüphe tutkunuzu ortaya çıkartıyor.

Evet, bunlar şeyleri yapmanın eski dualistik yolları ve biz ilerliyoruz, bunun ötesine gidiyoruz. Ama şu sıralarda kendinizle ve sonra da nihayetinde gezegenle düalitik son kalıntılarınız. Bu nedenle şüphe bir amaca hizmet ediyor. Lütfen şüphenizi kabullenin.

Liste böyle devam ediyor, sürüp gidiyor. Hasta oluyorsunuz. Virüs kapıyorsunuz ya da başka bir şeye yakalanıyorsunuz.Bu isteyebileceğiniz son şey olsa da aslında Özgür Enerji Bedeninizde bir ışığın parlamasına yardımcı oluyor. Evet, biliyorum yine de, “ Evet ama bu şeyleri yapmanın çağdışı boktan bir yolu değil mi?” diyeceksiniz, evet kesinlikle öyle. Biz bunu aşacağız ama şimdilerde insanların en fazla alışık oldukları yol bu ve bununla uğraşmak zorundayız. Evet, hasta oluyorsunuz ve “Bu ne? Ölüyorum. Berbat hissediyorum,” “ Bu çok berbat” “Adamus bunu bana neden yapıyor?” diyorsunuz. Ben size bir şey yapmıyorum ama o hastalıkla, o hastalığın ardından gerçek Özgür Enerji Bedeniniz de ortaya çıkıyor. Fiziksel bedenin zayıflığı, hasta olma ve ölme becerileriniz aslında Özgür Enerji Bedeninizi ortaya çıkartıyor. Hayatınızda şu sıralarda olup biten


Herşeye Kabul Verin
 .

Bir süre önce – Evet, hatta bütün herşey bu virüs nedeniyle patlak vermeden önce size, “ Önümüzdeki altı ay içinde hiç bir önemli büyük kararlar almayın” demiştim. Şimdi bunun sonuna geliyoruz.Ağustos sonu bu sürenin bitimi.Ben bunu son kesin tarih gibi vermiyorum ama, çok yaklaştık.

Kimsenin herhangi önemli büyük hayati kararlar almasını istemiyorum. Başka bir yere taşınma gibi, herşeyi satıp savıp farklı bir yere yerleşme gibi bütünüyle köklü değişiklikler yaratacak kararlar. Bir partneri başından atmak. Bazılarınız yapmak istedi ise de dediğim nedenle kendini tuttu.Kariyerde büyük değişiklikler yapmak. Oldukça büyük sayılabilecek cerrahi müdaheleler gibi şeyler. Bütün bu gibi şeyler hayatı büyük ölçüde değiştiren şeylerdir ve ben size altı ay için beklemenizi söyledim. Çünkü her şey oldukça farklı olacak ve şimdi bir çok şekilde her şey farklı.

Siz şimdi bunun sonuna geliyorsunuz. Ağustos'un sonunda bunun sonuna geliyorsunuz ama Ağustos'un üçüncü haftası ya da Eylülün ilk haftası olsun fazla fark etmeyecek ve siz o noktada anlayacaksınız. Bu bekleme süresini, bir kenarda tutmayı bir yana bırakacaksınız.Bunu bileceksiniz, eğer seçerseniz gereken eylemleri yapacaksınız, belki de bakış açınızı tamamen değiştirmiş olabilirsiniz ama eylemlerinizi o noktada yapın. O zaman eyleme geçme zamanı gelmiştir.

Şu sıralarda hayatınızda ne olup bitiyorsa– kendi şeytanlarınız, kendi dragonunuz peşinizde– kabullenin onu. Ne kadar erken Dragonunuza sahip çıkarsanız o kadar erken gerçekten onun sizin en iyi arkadaşınız olduğunu idrak edersiniz. O gömdüğünüz şeyleri size göstermek, bedenli Gerçekleştiriminizden sizi nelerin uzak tuttuğunu size göstermek için, yardım etmek için burada. Bazen size birebir şiddet gösteriyor, sizi dağıtıyor gibi hissetseniz de gerçekte öyle değil. Bu sizin bakış açınız. Hemen şimdi Dragonunuza sahip çıkın. Bırakın Dragon gelsin ve sizi gözyaşlarıyla parçalara ayıracaksa ayırsın.Başaracaksınız.

İşte bu Şaud tamamen bununla ilgili. – şu sıralarda her ne oluyorsa, her ne olursa olsun sahip çıkın. Ben size bir liste yapıp, bir tarafa bir şeyleri sıralayın, demiyorum.Ben size olan biten herşeyi diyorum, Önümüzdeki diyelim ki 30-60 gün içinde her ne başınıza gelirse gelsin çok dönüşümsel olacak ve siz olan biten her şeye sahip çıkarak, bunu daha zarif, daha güzel yapabilirsiniz.

 

Düalitenin Ötesi

Önümüzdeki günlerde, hatırlatma yapıyorum, an itibariyle dış dünyada olanlar için kaygılanmayın.Aslında şimdi ya da bedenli Üstatlığa girdiğinizde seçilecek taraf yoktur, çünkü taraf yoktur. Evet, yoktur.

Politik arenada taraflar olduğunu söyleyebilirsiniz. Hayır, yoktur. Hepsi yanılsamadır.Şimdilerde buna kapılmayın. Taraf tutmayın – an itibariyle en büyük konu – Dünya gezegeni ve çevre. “ dir. Evet,ama ben çevre için doğru olan tarafı seçmek zorundayım.”diyeceksiniz. Hayır, değilsiniz. Çevreciler, Gaia'nın dünyadan ayrıldığını ve sorumluluğun insanlara geçtiğini anlayamıyorlar. Bir yanda bu gezegen için muazzam umut var. Son zamanlarda biyolojinin doğası üzerinde yapılan araştırmalar bu umudun bir parçasıdır. Araştırmalar sadece sizin fiziksel biyolojiniz üzerine değil, gezegenin biyolojisi üzerinde de yapılıyor.Bu araştırmalar yapay zeka gibi şeylerle kombine edilerek Dünyanın ne olduğuna, biyolojinin ne olduğuna, biyolojinin nerelerde hizmet ettiğine, nerelerde artık gerekmediğine dair yeni bakış açıları verecek.

Gaia ayrılıyor ve dünyayı insanlara bırakıyor. Belki de hayli uzun süre çocuk bakıcılığı yaptı. Bu yüzden çevre ile ilgili konular ortaya çıktı. İşin özünde – sadece çevre meselesi yok, Gaia ayrılıyor, sorumluluğu insanlar alıyor – sonuç olarak verileri bir araya getirecek olursanız, konunun gezegene değil, insanlara yönelik olduğu anlaşılır. Çevre ile ilgili olarak öğrenilecek olan en büyük ders, gezegenin değil, insanın kendisinin sorumluluğunu almasıdır, çevre konusu insanın en sonunda kendi enerjisinin sorumluluğunu almasının bir aracıdır. Konu çevre ile ilgili değil, en sonunda insanın kendi sorumluluğunu alması ile ilgilidir.

Biyolojinin doğasını gerçekten anlamaya başladıkları zaman, biyolojinin tüm bölümlerindeki iletişimi anladıkları zaman, biyolojinin ilk elden nasıl yaratıldığına dair gerçekten oldukça başarılı teoriler geliştirmeye başladıkları zaman– cennetteki bir Tanrı tarafından ve de yalnızca evrimle değil de, biyolojinin gerçek yaratılışı konusu– bu farkında olan insanlara kendileri için sorumluluk almaları konusunda bir tokat gibi çarpacak.Çevre buraya varmak için bir araç.

Burada söylediklerim yüzünden nedenlere tutunmayın.Taraf olmayın. Taraf yoktur.Belkide bu sizin Üstatlar olarak öğreteceğiniz en büyük şeylerden biridir ve bu insanların en çok direnç göstereceği şeylerden biridir. İster dişil-eril olsun, ister aydınlık-karanlık, yada zengin-fakir olsun insanlar taraf tutmak isterler. Bu noktada düalitik yönelimli varlıklardır. Gerçek bir bedenlenmiş Üstadın ise yapacağı en son şey taraf tutmaktır.

Üstat seçimsiz olarak taraflar arasındaki çatışmalarla komedi yaratır ve gülümser. Üstat unsuz çukulatası ve güzel latte kahvesiyle arkasına yaslanıp oturur – (Linda Adamus'a bir ısırık pasta daha önerir ) hayır, daha sonra. Üstat taraf tutmaz ve biri gelip de Üstada hangi tarafın haklı olduğuna dair beyanda bulunması için ısrar eder ve talepte bulunursa da– elbette kendi tarafını tutacağı umuduyla ve Üstadın gayet açık olarak kendisi gibi düşüneceğinin gururu içinde – Üstat hiç bir tarafı tutmayacaktır. Ama Üstat, soru sorana karşı çok net olarak “Neden taraf tutuyorsun? Burada olan bitenin daha büyük resmini göremiyor musun? Şu ya da bu tarafı tutarak düalitenin içine bu kadar gömülmek zorunda mısın? Gezegen için, ışık için, ya da ıstırap çeken çocuklar ve benzeri şeyler için bir savaşçı olmaya devam etmek zorunda mısın?”diye soracak, bunların hepsi yanılsama diyecektır.Sonuç olarak, düalite yoktur ve bu yolda yapışıp kalmak çok kolaydır. Günün sonunda, her şey kendine sahip çıkmakla ilgilidir.

An itibariyle gezegende olan bitenle ilgili olarak herhangi bir konuyu ele alıp, noktaları birbirine bağlamaya başlayabilirsiniz.– noktalar bazen biraz tuhaf olsa da – sonuçta iş enerjiye geliyor, egemen varlığa ve kendine sahip çıkmaya geliyor.

Biraz konudan uzaklaştım ama konuya dönersem, şu sıralar başınıza ne gelirse gelsin, ister patronunuzun size zulüm yapması olsun, ister kötü komşularınız ya da herhangi bir şey– herhangi bir şey, herhangi bir şey – sadece tekrar tekrar ne söylediğimi hatırlayın. Şu sıralar hayatınızda olan herşey– herşey, rüzgarın yüzünüze doğru esmesi bile, parmağınızı kesmeniz ya da sıyırmanız bile dahil – herşey tamamen Gerçekleştiriminizle ilgili. Herşey. Hiç bir şey bunun dışında değil, çünkü durumunuz tamamen bu. Böylece, önümüzdeki diyelim ki 30-60 gün içinde lütfen her ne olursa olsun sahiplenin.



Kıyıdaki Kumdan Kaleler– Süper Merabh

Bununla birlikte süper merabh'a başlamak istiyorum.Ona süper diyorum, çünkü güzel bir isim. Şimdi müziği başlatalım ve Tutku 2020 Dizisinin ekstra Şaudunda süper merabh'a başlayalım

(müzik başlar)

Evet, bazılarınız sinyal gönderiyor, “Ya şimdi çok düşünüyorsam? Buna sahip mi çıkmam gerek?” Evet! Biliyorsunuz, bunun hakkında çok düşünmeyin, sadece sahip çıkın. Olan biten her neyse– mali konular,depresyon, anksiyete– umut,çılgınlığınız gibi harika şeylere de sahip çıkın. Kesinlikle bu çılgınlığınıza sahip çıkın.Çılgınlığı severim çünkü çılgınlık kendinize kutudan çıkmanız için izin verdiğiniz anlamına gelir. Normları kırıyorsunuz. Ve işte buradasınız.

Şimdi derin bir nefes alalım.

Şambra ile ilgili olan ve Gerçekleştirimine giden diğer hiç bir grupta daha önce olduğunu söyleyemeyeceğim ilginç bir fenomen var. Çünkü olmadı. Hiçbirinde olmadı. Hayır. Bireysel olarak, evet oldu.

9,900 'ün üstünde Yükselmiş Üstada ağır basıyorsunuz. Hım. Şimdi şu soru ortaya çıkıyor, “Peki eğer Gerçekleştiriminize izin verir ve bedenlenmiş olarak kalırsanız, Yükselmiş bir Üstat olarak sayılacak mısınız?” Bunu sonra konuşalım. Biraz bunu tartışırız.

Bu güzel ama şimdi konumuza dönelim.

Gerçekten hissetmenizi istiyorum.

Evet, bunu daha önce hiç bir grup yapmadı. Bireysel olarak, evet yapıldı. Bir çift belki de yarım düzine insan aynı zamanda yapsa da, gezegen boyunca dağılmış bir küresel grupda, bu müthiş sayıda,  – nufus standartları açsından muazzam değil ama hayranlık uyandırıcı sayıda –gerçekten dayanan,sabreden ve şimdi gerçekten Gerçekleştirimlerine ulaşanlar olmadı.

Bu, gerçekten tüm yaratımda büyük ilgiyle izleniyor, ve elbette Kırmızı Konseyde ve tabii Yükselmiş Üstatlar Klübünde de izleniyor. Karışmıyorlar ama izliyorlar.Hayır, müdahele etmeyecekler ama ne olacağını izliyorlar.

Evet, biraz ilginç– Bunun hakkında daha sonra konuşacağım ama şimdi biraz tohum atıyorum.Şu sıralarda ment ne diye sorabiliesiniz, buna yanıt olarak merkez üssünün izlenmesi,gezegendeki uyumlanma, Şambra denilen grubun izlenmesi diyebilirsiniz, ama en çok izlenen zaman.Evet.

Zaman burada en çok ilgiyi çeken ve her şeyden daha fazla yatırımın yapıldığı bir şey. “Peki, Zaman nedir?”diyebilirsiniz . Evet,zaman bir ortak karardır. Bir bilinç biçimidir. Ruhlu bir varlık değildir.Ama yaratımdaki çoğu varlığın bir bölümüdür. Herbir varlığın küçük bir parçasıdır, diyebiliriz.

Evet, bundan dolayı zaman. Zaman var ve onun kalıpları ve ritmi var. Zaman yaratımın diğer bölümlerinde burada dünyada olduğu gibi değil.

Zaman Yeni Dünyalarda aynı şekilde değil. Zaman var ama daha esnek bir zaman. Hizmet talep eden bir zaman değil de, hizmet eden bir zaman biçiminde.

Evet, belki de an itibariyle olan biten içinde en çok ilgi çeken Zaman. Ama her ne olursa olsun, herkes olan biteni izliyor.

Yükselmiş Üstatlar Klübünde bununla ilgili olarak çok sık konuşuyoruz ve özellikle Kuthumi, Blavatsky ve Tobias.ile gece geç saatlerdeki tartışmalarımızdan çok zevk alıyorum.

Tartışmalarımızdan çok hoşlanıyorum, evet,“gece geç saatler.” diyorum.Aslında bizim gecemiz, gündüzümüz yok ama istediğimiz zaman yapabiliriz.(Adamus kıkırdar). Bazılarınız bunu kelimesi kelimesine alıyor. Bazılarınız çok dar bakıyor.

Yükselmiş alemlerde zaman olmadığını biliyorum. Bunu biliyorum, ben oradayım.Ama yine de ara sıra zamanı seviyorum. Yani yaratım otobanında bir yerden bir yere gitmek için harika bir yol.Bunu ‘Zaman Çizelgesi.’ 'nde yapacağım.İstediğinizde zaman vardır.İstemediğiniz de ise zaman yoktur. Bu gerçek özgürlük değil mi? Tamam (Adamus kıkırdar). Bazılarınız büyük filozofik bir tartışma istiyor. Kapayın çenenizi! Bir merabh yapacağız.

Derin bir nefes alalım ve izninizle hikayeme devam ediyorum. Bütün bu zihin gevezeliği.Eh,evet, evet sahip çıkın ona ama sahip olmaya çalışmayın, sahip çıkın.

Tamam, konu şu, zamanı biz her şeyden daha fazla izliyoruz . Zaman gerçekten izleniyor. Neden? Çünkü, evet, bir neden var, konu bu ve çok, çok az kişi Zamanın kendisine hizmet etmesine izin veriyor. Çok az kişi, diğer alemlerde dahil evet, buna izin veriyor.

Evet, Zaman kendi içinde çok, çok ilginç çünkü zaman kendisine ne olacak diye merak içinde, Zamana ne olacak? O ne olacak? Değişecek mi? Varoluşu sona mı erecek?

Evet, Zaman merak ediyor,“varoluştan çıkacak mıyım?”

Zaman merak ediyor“ Hizmet edilmektense, hizmet etmek nasıl bir şey acaba?” bakın, çünkü Zamanın diğerlerine hizmet etmekle ilgili çok.çok az deneyimi var.Daima ona hizmet edildi.O böyle istediği için değil ama ruhlu varlıklar, zamanı böyle bir yere koydukları için. Biz hepimiz büyük, büyük bir ilgiyle izliyoruz.

Yükselmiş Üstatlardan biri ilginç bir şeyden söz etti .Dikkatini çeken bir şeyi ifade etti, Şambra –çünkü o gerçekten giriş yapıyordu, biz davetsizce giriş yapmayız.yani siz çıplak olarak duş alırken,giriş yapmayız. Ara sıra – tamam suçüstü yakalandım – ama çoğu zaman yapmayız. Haydi ama, ara sıra sadece sırıtmak için giriş yaparız ama fotoğraf çekmeyiz. Ama biz her şeyi hatırlarız.

Evet, bu harikulade Yükselmiş Üstat “Bakın, bir şey fark ettim. Gelin buraya, gelin buraya. Şuraya bakın.” dedi.

Evet, bizim bir şeyimiz var, siz ona kristal küre diyorsunuz. Bizim ona ihtiyacımız yok ama yani o harika bir yardımcıdır. İnsanlar onu severler ve biz hepimiz de insandık,bu yüzden biz de bu kristal küreleri bir biçimde severiz. Şimdi bakın ben şaka yapmıyorum. Bu bir aile şovu.

Böylece kristal küreyi alıp,baktık ve sahiden onun söylediği şeyi gördüm.

Şambrayı gördüm. Şambralar kumsaldaydı. – sessiz, uzun , güzel bir kumsal–hepsi kendi başınaydı.Bir turist grubu yoktu, tekneler yoktu , şu gürültülü şeylerin ismi neydi? “Jet skiler,” Cauldre söyledi.Hiçbiri yoktu. Siz tek başınıza kumsaldaydınız.

Güneş batmaya başlamıştı. Öğleden sonranın geç saatleri olmak üzereydi. Uzun bir yürüyüşteydiniz. Çünkü siz böyle yürüyüşlerle olan biteni çözmeye çalışırsınız. Ben yürüyüş kısmına tamam diyorum da, şeyleri çözme çabası yararsız.

Evet, kristal küreye baktım ve iyice anlayabilmek için bir kaç kez daha bakmam gerektiğini fark ettim. Sizin kumdan kaleler yaptığınızı gördüm.

Kumdan kaleler. Hani ıslak kumları alırsınız, onları bir araya yığarsınız, sonra da küçük kuleler yapıp çevresine hendek koyarsınız. Sonra daha büyük kule yapıp, kalenizi büyütürsünüz, biraz daha ekleme yaparsınız, biraz daha ve sanki bazen biraz takıntılı bir şekilde eklemeler yapıp durursunuz.Kumdan kalelerinizi yaparsınız.

Ben Gloria'ya – bu onun adı, onun insan olduğu zamanlardaki ismiydi, Yükselmiş Üstat olarak da aynı ismi kullanıyor. – Ben Gloria'ya , “Ne kadar sevimli değil mi ? Burada merkez üsssündeler ve bir sürü şey oluyor, hepsine katlanıyorlar ve üzerlerinde bu kadar çok şey varken bir nevi çocukluk hallerine geri dönüp kumsalda kumdan kaleler yapmaları ne kadar şirin değil mi ?” dedim. Gloria, “Öyle değil. Sen yanlış yorumluyorsun Adamus. İyice bak ve hisset bu kez” dedi. Ben de öyle yaptım.

Kristal küreye gözlerimi diktim ve enerjinizi hissettim.

Ve gerçekte ne olduğunu anladım.Sadece siz de değil, tüm dünyadaki Şambrada ne olduğunu anladım. Suyun kıyısında kumdan kaleler yapıyordunuz ve bu kumdan kaleler aslında insanın hala manipülasyon çabalarının, Gerçekleştirim yapma çabalarının sembolü idi.

İnsan sanki bir şey yapmak zorundaymış gibi kumdan kaleler yapıyordu. Bir kale yapmak zorundaydı. Kendileri için çaba harcamak gereksinimi içindeydiler.Bir şey inşa etmek yada yapmak gereksinimi duyuyorlardı.

Kendileri ile başbaşa suyun kıyısında sadece oturup zevk alamıyorlardı.

Kumdan kalelerin bir çeşit ego olduğunu fark ettim.

Kötü bir şey değil. Hayır, kötü bir şey değil. Ama ego, “ Benim hala bir şeyler yapmam gerek. Hala kimliğimi yaratmayı sürdürmek zorundayım. Kimliğimi kaybedemem. Şimdi burada Gerçekleştirimimin arefesindeyim ve bir şeyler yapmam lazım.Ben bir insan olarak kendimi ifade etmeliyim aksi halde bu Gerçekleştirim denen şeyde benim yerim ne olur ? Ben sadece bir yolcu muyum? Bu işte bana hiç söz düşmeyecek mi? Evet, kumdan kalelerimi yapmalıyım.” diyordu.

Bir süre izledim.Siz kalelerinizi yaparken sizi izledim, sadece bir değil, iki değil ama sahil boyunca yaptığınız kumdan kalelerinizi izledim.

Aslında çok da güzel göründüklerini söylemem gerek, kumdan kalelerinizi inşa etmekte çok iyisiniz, çok çok iyisiniz. Onları küçük sopalarla ve bir küçük kumaş parçası ile bayraklar yapıp dekore ediyorsunuz. Bazılarını öyle yapıyorsunuz ki, oh, içinde yaşanacak güzel bir saray gibiler ama sonuçta yine de sahilde ki kumdan kaleler.

Ben bu faaliyeti izledim, izledim ve sonunda ne olduğunu anladım, – sadece siz değil, her yerdeki Şambra – türünün son örneği kahramanca, asil ama insanca nafile eylem içinde, insan egosu.

Sonra güneş batmaya başladığında, insan – siz – bitkin bir halde bütün bu kumdan kalelerinize bakıyordunuz,–  kumsal boyunca gözün alabildiği noktaya kadar sıralanmış kumdan kalelerinize – bakıyordunuz. Yarattığınız kalelerinize bakıp, bir yandan bir şey yapmış, kumdan kalelerinizle bugün çok sıkı çalışmış olma hissi taşırken, diğer yandan da bir ürkme duygusu içindeydiniz.Çünkü kumdan kalelerinize baktığınızda unuttuğunuz bir şey olduğunu fark ettiniz. Gel-Git gelmek üzereydi.

Kumdan kalelerinizi gün boyunca kıyıya olabildiği kadar çok yakın yapmıştınız.ve Gel-Git geleceğini unutmuştunuz.Gel-Git, dalgaları ile dalgalarla yapmış olduğunuz bütün kumdan kalelerinizi alıp götürdü.

Onca iş, onca çaba, hepsi evet yaratıcılık dahil şimdi uçup gitmek üzereydi.

Sonra gözünüzün ucundaki akmak üzere olan yaş damlasını gördüm.Gözyaşınız yanağınızdan yuvarlandı, o damladan çok daha fazla gözyaşlarınız aktı, yanaklarınızdan süzüldü.

Siz, “Burada ne hata yaptım? Ne zaman Gerçekleştirim yapacağım? Yoksa ona hiç ulaşamayacak mıyım?” diye düşündünüz.

Sonra kumsal da oturdunuz ve güneş batarken ağladınız, Gel-Git başladı ve dalgalar yavaşça tüm kumdan kalelerinizi alıp götürdü.

Bu noktada o kadar tükenmiştiniz ki, hiç bir şey kalmamıştı – yapacak hiç bir şey yoktu, içinizde hiç bir şey kalmamıştı.

Daha fazla kumdan kale yapmak düşüncesi, eğer dalgalar onları alıp götürmüş olmasaydı belki biraz farklı bir anlam taşırdı ama bu size cazip gelmiyordu, çünkü eğer kumdan kalelerinizi dalgalar almış olmasaydı, meltem alacaktı, rüzgar alacaktı, gelecek olan diğer insanlar alacaktı,bunu biliyordunuz.

Şimdi tam bir teslimiyet içinde, kumdan kalelerin bir dikkat dağıtıcı olduğunu, egonun kendini sürdürme çabasının bir yolu olduğunu, anlıyordunuz.

Her bir kumdan kale sizin bir parçanızı temsil ediyordu, egonuzun bir parçasını, veçhelerinizi, yaşamınızı ve tüm geçmiş yaşamlarınızı temsil ediyordu .

Ama şimdi,insan sınırlarının ötesinden gelen Gel-Git ile dalgalar hepsini alıp götürmüştü, çünkü Gerçekleştirimde olan budur.

Egonuza anıtlar dikmek için egoyu koruma gayreti için bir yol olarak istediğiniz tüm kumdan kaleleri yapabilirsiniz ve burada ego ile olan yanlış olan bir şey yoktur. Bu sadece bilincin eylemlerinden biridir.

Hepsi o kadar. O bir kişiliktir. O bir karakterdir. Bazen o karakter hayatta, bu oyunda çok daha fazla şeyler olduğunu unutur. Bazen bu karakter kendini unutarak hayatını sınırlar içinde yaşar. Bu bir süre için iyidir, ama insandan çok daha büyük bir şeyin zamanı gelir.

O zaman insan ağlar, çünkü insan, “ Ben neyim, bu oyunda bir piyon muyum? Daha yüksek güçler mi var ? – ona benim Yüksek Benliğim deseniz bile – bu güçler beni manipüle mi ediyor?” der.

Oh, sevgili insan, her şeyi yanlış anladın.

O sensin  ve hepsi sensin.

O, artık kumdan kalelerin yıkılıp gitmesinin, dalgaların gelmesinin ve tüm yaraların, tüm sınırlılıkların, tüm eski inançların, tüm eksiklik hissinin temizlenip akıp gitmesinin zamanı olduğu bilen parçadır.

Bu dalgaların, tsunami olarak değil, yıkıcı fırtına olarak değil ama sadece zarif dalgalar olarak gelmesinin zamanıdır.

Ve şu anda olan şey, size belki hiç bir zaman hizmet etmemiş olan en önemli şeyi, enerjinin dışınızda olduğu inancını alıp götürmesidir.

Şimdi bu çok özel günlerde, söz konusu bu dalgalar yaşamınıza doğru akıyor.

An itibari ile gel-git yükselmeye ve dalgalar gelmeye başlıyor. İşte bu nedenle kendinizle ilgili  herşeye  sahip çıkın, diyorum.

Hissedişinize sahip çıkın. Düşünme biçiminize sahip çıkın.

Ben“sahip çıkın” derken, koşturmayı bırakın, kumdan kaleleri yapmayı bırakını, kast ediyorum.

An itibariyle kendinizle ilgili her şeye sahip çıkın.

Bu sizin için, tüm veçheleriniz için, her bir parçanız için, egonuzun her bir parçası için, kimliğinizin her bir parçası için en güzel, değerli ve kutsanmış zamandır.Tam şimdi bu en özel zamandayız.

Yaptığınız kumdan kaleler, sanırım, elveda demenin ilginç bir şekli ve egoyu koruma çabasının ilginç bir yolu, her şeyden daha ziyadesiyle tam da Gerçekleştirim zamanında insanı meşgul tutmanın, insanın dikkatini dağıtmanın bir yolu.

Sevgili arkadaşlarım, bu sadece bir dikkat dağıtma.

İnsan hiç bir şey yapmak zorunda değil.

Ben“insan” diye sadece sizin bir parçanızdan söz ediyorum. Bu insan parçanız hep vardı ve diğer parçalarınız bu zamanın geldiğini biliyordu,– hem gezegene hem de sizin hayatınıza.

(duraklama)

O parça daima bu en inanılmaz zamanda burada olacağını biliyordu, sizin dönüşümden geçeceğinizi biliyordu, başka katlara gitmek üzere bu hayata allahaısmarladık demeyecektiniz. Ama tüm kumdan kaleleri yıkacak ve bu yaşamı dönüştürecektiniz.

Tam şimdi bunlar oluyor. Bu yüzden hayatınızda olan biten her şeyi kucaklayın, diyorum.

Her korkuyu, her umudu. Her şüpheyi ve her tutkuyu.

Her gel-giti, hayatınızdaki olan her gel-giti. Tam şimdi bunlar oluyor.

Bir bakıma çok yavaş gibi ama yine de değil.

Bu gezegen hiç olmadığı kadar hızlı değişiyor, ama evet, bazen yavaşmış gibi hissediliyor. Bazen de insanın bir şey yapmak için çaba göstermesi, kıyıda kumdan kaleler yapması ile ilgili bir baskı oluyor.

(duraklama)

Ama sonra dalgalar geliyor.

Bilinç geliyor.

Gerçek değişim geliyor ve zarifçe  – gündemsiz, hiç bir şeysiz– zarifçe kumdan kaleleri alıp, götürüyor, sizi insan egonuzun sınırlamalarından salıverdiriyor.

Oh, ego son dalgalar geldiğinde bile hala orada olacak, ama artık sınırlı olmayacak.

Şimdi tekil olmadan ama egoların Ve  si olarak – kıyıda kumdan kaleler yapmaya çabalamayan ama basitçe oymaktan zevk duyan egolar olarak- orada olacak. 

Şimdi, sevgili arkadaşlarım önümüzdeki hafta ve günlerde her zamankinden daha da fazla size olan biteni sahiplenin.

Her şeyi sahiplenin.

Çözmeye çabalamayın. Kaçmayın ama sahip çıkın.

Ve sonra kumdan kalelerin nasıl da yavaşça, zarifçe dalgalarla akıp gittiğini hissedin. Dalgalar bilincinizi temsil ediyor, bedenlenmiş Özünüzü ve bütünüyle yeni bir zamanı.

Hep beraber derin bir nefes alalım.

(duraklama)

Kıyıda kumdan kaleler.

Belki de insanların yapmaya çabalayacakları son işlerden biri Gerçekleştirimi yapabileceklerini düşünmeleridir. Ama sevgili arkadaşlarım, şu sıralarda çok daha büyük, çok daha kapsayıcı bir şey iş başında.

Birlikte derin bir nefes alalım.

Bu en kutsanmış zamanlarda, birlikte derin bir nefes alalım.

Ve her zaman tüm yaratımda her şeyin yolunda olduğunu hatırlayın.

Ben egemen alandan Adamus.

 


Çeviren : Nilgün Börükanlar