• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/kirmizicember/
                                       BAĞIŞBAĞIŞ
        
    

Ortaya Çıkış Dizisi: Şaud 1


Adamus Saint-Germain ve Sevgili St. Germain Mesajı Geoffrey Hoppe Kanallığı ile 4 Ağustos 2018'de Kırmızı Çember'e sunulmuştur.










LİNDA VE İZLEYİCİLER: “Doğum günün kutlu olsun, doğum günün kutlu olsun Adamus, doğum günün kutlu olsun!" (Linda içeriye pasta ve balonlarla girerken izleyiciler tezahürat yaparlar ve alkışlarlar)

ADAMUS: (kıkırdar) Ah! Ben Ben'im, bu güzel günde biraz mahçup oldum. (Linda onun boynuna bir kolye takarken kıkırdamalar olur) Biraz mahcubum. Teşekkür ederim. Ah! (Linda kristal bir bardak ve bir karaf getirir) Ah, ah! Su. Su mu o?

LİNDA: Evet efendim. Pérignon.

ADAMUS: Zavallı Cauldre de benim için o kadar hazırlanmıştı, hepsi bunun için miydi? Ah! Şunu söylemem gerekir, şey, söylemem gerekir, ben sizin her birinizi ve hepinizi seviyorum. (kıkırdamalar artar) gerçekten öyle.

Bilirsiniz işte, ben geçen gece Yükselmiş Üstatlar Kulübü'ndeydim ve biz konuşuyorduk ve onlar bana şunu sordular, "Adamus sen geçekten de yarın şu Ortaya Çıkış şeyini yapacak mısın? Siz buna gerçekten hazır mısınız? Şambra buna hazır mı?"

Ben buna çok güldüm. Ben buna çok güldüm ve "Kesinlikle" diye cevap verdim. Sanırım gerçek cevap şöyle olmalıydı, "Neden daha fazla beklenilsin, neden daha fazla beklenilsin ki?" Sonrasında onlar benim buraya gelip sizinle beraber olacağımı anladılar, bizim aslında ne yaptığımızı anladılar. Biz direkt devam ediyoruz. Biz direkt devam ediyoruz. Biz ard arda ömürler, ömürler, ömürler geçirdik ve biz şimdi direkt devam ediyoruz ve şimdi de böyle bir kutlama? Bu...

LİNDA: Bir dilek dile!

ADAMUS: … bir Yükselmiş Üstadın gözlerini yaşartacak, gözlerini bayağı bir yaşartacak bir şey (bazı kırdamalar) ve ben bu akşam Yükselmiş Üstatlar Kulübü'ne geri dönmek için sabırsızlanıyorum - eğer fotoğrafları gerçekten kısa bir sürede alabilirsem (Crash'e der) - onlara gösterip, "Bakın! Bakın, Şambra ne yaptı. Şu güzelliğe bakın." diyebilirim. Evet, dün benim doğum günümdü ve ben aslan burcuyum, evet. Başka aslan burcu var mı? Onlar bunun nasıl bir şey olduğunu bilirler. Onlar bunun nasıl bir şey olduğunu bilirler. (kıkırdamalar artar ve birisi, "Mumlarını söndür." der)

Benim bir şey yapmam lazım... (birisi, "Bir dilek dile." der) Benim bir dilek dilemem lazım.

LİNDA: Hepsi sönmeden dile, acele et.

ADAMUS: Benim bir dilek dilemem lazım ve ben ne dileyeceğim? Dünyadaki ve kozmozdaki şeylerin içinden bir dilek.

JOANNE: Şey, Edith yerini değiştirdi. (kahkahalar)

ADAMUS: Evet... Edith'in yerini değiştirmesi benim ilk dileğimdi. O, bir sıra arkaya oturdu. (kıkırdamalar artar) Ben o yüzden... (son mum da söner) ... ah, yeniden yakalım. Yeniden yakalım.

ŞAMBRA 1 (kadın) Şimdi üflemesi gerekmez.

ADAMUS: Evet. Benden çıkan sıcak hava söndürdü onları. (bazı kıkırdamalar) Edith de yerini değiştirdiğine göre başka ne dileyebilirim ki? Zaten Yükselmiş bir Üstat olan biri ne diler ki? Ne dilesem? İstediğim çok, çok az şey var, ihtiyaç duyduğum bir şey yok, henüz deneyimlemediğim bir şey yok. Bilirsiniz işte, düşününce biraz sizin durumunuz gibi. Gerçekten istediğiniz bir şey yok, gerçekten ihtiyaç duyduğunuz bir şey yok, deneyimlemediğiniz bir şey yok. Siz olsanız ne dilerdiniz?

Ah! O zaman ben mumlar yanıyormuş gibi yapayım çünkü bunu yapabilirsiniz (Linda pastaya mum eklerken birisi, "İşte geliyor." der) Ah, Linda günü kurtarıyor ama benim dileğim değişmeyecek ve ben zaten sönmüş olan mumları üfledikten sonra dileğimi sizinle paylaşacağım. Biliyorsunuz, bu, zaten bulunduğunuz yere gelmek gibi bir şey. Bu zaten meydana geldi ama siz mum üflemenin nasıl bir şey olduğunu anlamak için mum sönmüş bile olsa, dilek dilenmiş bile olsa geriye gidip bunu yeniden deneyimlersiniz. Yalnız... (Bonnie, Linda'ya çakmak getirir) Ah, bu çok ciddi bir şeye... bir silaha benziyor... Birini vuracak sandım. (kahkahalar)

LİNDA: Beni kışkırtma!

ADAMUS: Ben bu yeni şeylere pek alışık değilim... peki. Hepsini mi yakacaksın?

LİNDA: Kesinlikle.

ADAMUS: Çünkü, şey, pastanın üzerinde 300.000 adet mum olmalıydı. (kıkırdamalar artar) Peki, ne dileyeceğim?

LİNDA: Görmüyor musun, "Doğum günün kutlu olsun Adamus. diyor sana.

ADAMUS: Görüyorum. Evet.

LİNDA: Daha fazla mum ister misin?

ADAMUS: Hayır, hayır. Bu kadarı yeterli. Hadi yapalım o zaman. Bilirsiniz işte, biz aynı sizin aydınlanmanız gibi bunu oturup sonsuza kadar konuşabiliriz ya da bunu basitçe (mumları üfler) yapabiliriz. (tezahürat ve alkış)

Ben sizlerle, hepinizle daha nice nice mutlu yıllar geçirmeyi diledim. Ben bunu diledim çünkü ben sizinle paylaşmaktan, sizinle bu bedenlenmiş aydınlanmayı kapsayan her şeyi paylaşmanın dışında, istediğim ya da çok istediğim başka bir şey düşünemedim.

Önemli An Geldi Çattı

Biliyorsunuz, söylediğim gibi ben Yükselmiş Üstatlar Kulübü'ndeydim ve ben önemli anın gelip çattığını fark ettim. Biz buradayız. Onlar beni sorguladılar ve sanki biraz da benimle alay eder gibiydiler ve bana, "Siz gerçekten o noktada mısınız yoksa sen bizi mi deniyorsun?" diye sordular. Bilirsiniz işte, orada kanallık aracılığıyla diğer insanlara ders veren bazı Yükselmiş Üstatlar da vardı ama onlar sanki bu durumu biraz kıskandılar ve bilirsiniz işte, onlar bunların çoğunun laftan ibaret olduğunu sanıyorlar. Şimdi, ben onlara yeniden bilgi verdim ve onlara sizin geçirdiğiniz dönüşümleri gösterdim ama sanırım onlar benim kendilerini Aslan Kapısı'ndan (ç.n: ruhsal alemlerde önemli bir portal) geçirmeye çalıştığımı düşünüyorlar ama hayır. Bunlar gerçek, aksi halde yapmazdım. Aksi halde ben size bugün vereceğim mesajı vermezdim.

Bunlar çok gerçek. Biz buradayız. Neden daha fazla bekleyelim? Farkındalıkla ilgili verilecek gerçekten çok fazla bir mesaj yok. Gerçekten hiç yok. Biz bundan sonra aydınlanmış, farkında bir varlık olarak dünyada yaşamak hakkında konuşacağız. Biz bu konuya odaklanıyoruz. Bizim bundan fazla konuşacak pek bir şeyimiz yok. Biz buradayız. Önemli an geldi çattı.

Tobias benden size birkaç şeyi hatırlatmamı istedi. O, biz direkt devam ederken benden şunları hatırlatmamı istedi, ben direkt devam etmekten bahsediyorum bilirsiniz işte, siz bir sürü ömür yaşar sonra direkt devam edersiniz. Siz o yaşamlardan kaçmazsınız, siz balıklama dalarsınız ve sonra bizim şimdi yaptığımız gibi ortaya çıkarsınız. Tobias benden iki önemli şeyi hatırlatmamı istedi.



Tobias
'ın Hatırlattığı İlk Şey

Her şeyden önce siz deli değilsiniz. Siz kaç kere delirmiş olduğunuzu düşündünüz? Siz kaç kere gecenin ortasında uyanıp kendinize, "Ben lanet olası ne yapıyorum?" diye sordunuz. Siz kaç kere kim olduğunuzu ve bu yolculuğu derinden sorguladınız? Siz bunları yaparken çoğu kez geriye dönmeyi bile istediniz; siz belki de normal bir insan olmalıydınız ama siz bunu yapamazsınız. Bunu yapamazsınız. Siz bunu denediniz, siz bunu yapamazsınız.

Siz deli değilsiniz. Bazıları size deli diyebilirler. Klinik olarak konuşursak öylesiniz sanırım. (kahkahalar) Klinik olarak konuş...evet, bunlar çok gerçek. Bu çok zarif bir bardak. Teşekkürler. (bardaktan bir yudum alır) Hım gerçekten çok güzel.

Klinik anlamda konuşursak sanırım siz sanrıları olan, bipolar, psikozlu ve tehlikeli bir delisiniz (kıkırdamalar) çünkü onlar bunu anlamıyorlar. Benim size her zaman söylediğim gibi onların sizi ne kadar eleştirdiklerinin veya sizinle uğraştıklarının bir önemi yok, onlar aslında sizin gerçek olmanızı istiyorlar. Bunu gerçekten istiyorlar. Onlar, özellikle de ilk defa gelenler, gezegende yaşanan bu kısa hayatın dışında yaşanacak daha fazlası olduğunu umut etmek istiyorlar. Onlar sihrin var olduğuna, daha fazlasının var olduğuna inanmak istiyorlar.

Ve yeniden doğuşa, reenkarnasyona inananlar, yeniden doğuşu biliyorsunuz değil mi? Evet. Bilirsiniz işte, onlar da inanmak istiyorlar ama onlar çoğunlukla kendi yollarında, kendi dogmalarında, kendi ruhsal ritüellerinde fazlaca sıkışmış oluyorlar ve onlar aslında size bazen - siz bunu hissetmiş olmalısınız - tepeden bakıyorlar çünkü siz oturup günde sekiz saat meditasyon yapmıyorsunuz ve siz vejetaryen ya da vegan olmak zorunda değilsiniz ve sizin evininizde bir adak taşınız yok - çoğunuzun yok tabii; ben bazılarınızın hala adakta bulunduğunu biliyorum - ve sizin ritüelleriniz yok. Her şey size bağlı, bu yüzden onlar bazen, "Bunlar ne kadar çılgın bir grup. Bunlar her istediklerini yapan, bohem hayat (topluma uymadan) yaşayan bir sürü kişi. Bilirsiniz işte, ruhsallık her şeye harfi harfine uymayı, disipline olmayı ve kurallara uymanızı gerektirir ve işte lanet olası istedikleri her şeyi yapan böyle bir grup var. Onlar içki içiyorlar, sigara içiyorlar ve küfür ediyorlar." (izleyiciler gülerler ve tezahürat yaparlar)

Yükselmiş Üstatlar Kulübü'nde değil ama daha yüksek bilinç alemleri denilen alemlerde bile kafalarını sallayarak, "Cennete bu şekilde gidilmez." diyenler var. Siz cennete Daemien'in arabasına binerek gidemezsiniz çünkü lanet olası o eski şey o kadar uzağa gidemez! (Adamus kıkırdar) Onlar bu tuhaf gruba hayret ediyorlar ama biz de kendimizi biraz gizledik. Biz işimizi bitirdik, siz işinizi bitirdiniz ve geriye sadece salıvermek kaldı; işin özüne gelindiğinde artık sadece salıvermek ve İzin Vermek vardır. Bir ritüeli diğeriyle, bir zihinsel tuzağı diğeriyle değiştirmek değil ama basitçe her şeyi serbest bırakmak vardır. Salıvermek, sonunda bilgeliğe salıvermek haline gelir.

Siz salıverdiğiniz şeyin nereye gittiğini merak ediyorsunuz. Siz salıverdiğiniz yaralarınızın, örtü katmanların ve yapısal katmanların ve kalıpların nereye gittiklerini merak ediyorsunuz. Onlar bilgeliğe gidiyorlar. Siz izin vererek, o bilgeliğin buraya gelmesine izin vermiş oluyorsunuz. Tam buraya. Hayır, siz deli değilsiniz.

Tabii fark ediyorsanız bilim, teknoloji, felsefe veya bunun gibi alanlarda çılgın olmayan ünlü bir varlık, bir öncü muhtemelen olmadı; benim tanıdıklarım arasında şimdiye kadar biraz çılgın olmayan ya da öyle kabul edilmeyen tek bir öncü bile yok. Sanırım sizin farklı bir yoldan gitmeniz gerekiyor. Sizin o içsel bilişe temas etmeniz gerekiyor. Sizin her şeyi farklı bir şekilde yapmanız gerekiyor. Siz bu noktaya kiliselerde, kızılderili çadırlarında, aşramlarda veya buna benzer yerlerde kalarak ulaşamazsınız. Siz bu noktaya bilgeliğe salıvererek, bilgelik için salıvererek ve sonra hayatınıza bilgeliğin yeniden girmsine izin vererek ulaşırsınız. Bu kadar. Siz deli değilsiniz.

Bu Tobias'ın hepiniz ile üzerinde muhtemelen en ayrıntılı bir şekilde çalıştığı şeydi: Siz deli değilsiniz. Ve enerjinin çok kaotik olduğu o zamanlar böyle bir his vardı, sürekli olarak, "Bende yanlış olan ne var?" sorusu yöneltiliyordu. "Düzeltmem gereken ne var?" Hiçbir şey. Sadece serbest bırakın. Hiçbir şey yok.


Tobias
'ın Hatırlattığı İkinci Şey

Ve onun iletmemi istediği ikinci şey. Siz yalnız değilsiniz. Hatırlayın o zamanları, bazılarınız için o kadar uzun bir zaman olmadı, bazılarınız bunu yıllar önce yaşadı, o zamanlar çok derin bir yalnızlık duygusu vardı. Siz bir grup insanla olsanız da, siz sosyal olsanız da, siz iş yerinde veya ailenizle olsanız da yine de korkunç bir yalnızlık hissediyordunuz. Ne kadar korkunçtu değil mi?

Bunların hepsi sizin size geri dönmenizi sağlayan yolun bir parçasıydı çünkü o zamanlar muhtemelen başka hiçbir şey yoktu. Bunlar sizin, dışınızdakilere bakmanız yerine, sizin kendinizi görmek için aynalara ihtiyaç duymanız yerine sizi yeniden içinize döndürdü.

Sizin kendinizi görmeniz için artık bir aynaya gereksiniminiz yok. Bu muazzam bir şey.

Siz Dünya'da sürdüğünüz yaşamlar boyunca kendinizi görmek için daima dışarıdaki insanları kullandınız. Siz diğer insanlar aracılığıyla, "Ben kimim?" sorusuna cevap aradınız. Onlar sizi nasıl görüyorlar? O zaman bu sizin kendinizi nasıl gördüğünüzün bir göstergesi oluyordu. Bu, bir öğretmen veya bir aile üyesi veya bir düşman olsa da, o ayna hep oluyordu. Diğer insanlar daima ayna oluyorlardı çünkü siz kendinizi kendi aynanızda görmek istemiyordunuz ama şimdi bunu yapabiliyorsunuz.

Siz belki çirkin olduğunuz için kendinizi o aynada görmek istemiyordunuz. Bu belki de siz kötü şeyler yaptığınız için böyleydi. Belki de aynadaki yansımanız sizin gerçekte olmak istediğiniz gibi değildi. Belki de siz önce başkaları sonra da kendiniz tarafından o kadar ezilmiştiniz ki o aynayı kendinize doğru tutamıyordunuz. Sizin ona bakmanız mümkün değildi, siz de bu yüzden başkalarını ayna olarak kullanıyordunuz. Onlar sizde ne görüyorlarsa siz kendininizde onu görüyordunuz.

Bu, ilginç bir şey. Bu, ilginç bir realiteyi algılama şekli fakat siz sonunda o aynayı alıp kendinizi görürsünüz. Ben bunu hem bir metafor olarak hem de gerçek anlamda söylüyorum. Siz şimdi aynaya bakabilirsiniz.

Siz aynaya baktığınızda sadece diğer insanların projeksiyonunu görmezsiniz, siz, Ben Ben'im olan, bilgelik ve güzellik olan içinizdeki Tanrı'yı görürsünüz. Bunu önümüzdeki beş gün boyunca bir deneyin. Biz önümüzdeki ay bir araya gelmeden önce bunları görün. Gerçek şu ki aslında bazılarınız aynaya bakmaktan bazen gerçekten kaçınıyor ama siz şimdi aynaya bakın. Siz tamamen farklı bir şey göreceksiniz. Sizin başkalarının size ayna olmasına ihtiyacınız yok. Biz şu anda Ortaya Çıkış'a başlarken en müthiş şeylerden birisi bu.

Gerçek şu ki siz yalnız, çok, çok, çok yalnız günler geçirdiniz. Bir aileniz olsa da, arkadaşınız olsa da siz yalnızdınız, dünyada sadece siz yalnızsınız sanıyordunuz ama bakın şimdi burada Colorado'da durum nasıl, hepiniz bir olarak buradasınız. Hepiniz egemensiniz. Hepiniz bağımsızsınız. Burada kendinizin bir olmanız dışında bir birlik söz konusu değil. Siz egemenliğiniz konusunda bu kadar ilerlemişken biz o bir olma konularına hiç girmeyeceğiz. Burada siz varsınız.

Ve siz onca zamandır asla yalnız olmadığınızı keşfettiniz ve bizim Şambra diye adlandırdığımız bu harika ailemiz var ve ben size daha önce benim için sadece beş kişinin yeterli olduğunu söylemiştim. Beş kişi benim eşiğimdi. Bundan daha azı olsaydı ben gidecektim ama bu sadece beş kişiydi. Şey, bir de şimdi bakın. Siz yalnız değilsiniz ve bu sizin içinizdeki zenginliği gösterir. Siz artık o yalnız insan değilsiniz. Üstat var: Ben'im var, insan var. Bunların hepsi sizin veçheleri fasetler haline getirmenizle oldu. Hepsi birer deneyim ama hepsi de insanda, Üstatta ve Ben'im'de doruğa ulaşıyor. (ç.n: veçheler öz ile bağlantısı olmayan parçalar, fasetler öz ile bağlantı kurmuş parçalar)

Ben size artık insan diye seslenemem. Sadece insan. Ben size artık böyle hitap edemem. Ben size insan Üstat diye hitap edeceğim çünkü şu andan itibaren artık sadece yalnız insan yok. Şimdi her şey bir arada.

Hadi güzel, derin bir nefes alalım.

Ben pastayı çok severim ve bunu yapmak istiyorum - ve bunu siz de isteyeceksiniz - aralardan geçelim (Linda pastayı seyircilerin arasına indirir) işte alın o pastanın tadını çıkarın. Siz o pastadan ısırdıkça ben de sizinle birlikte onun tadını alacağım - o nedenle tadını çıkarın. Ah, o şekeri içinize alın. (bazı kıkırdamalar)

SART: Evet!

ADAMUS: İşte biz bu ilginç noktaya geldiğimizde ben Yükselmiş Üstatlara şöyle dedim, "Biz bunun için kesinlikle hazırız." Bizim öğreneceğimiz başka ne var? Biz daha neyi salıverebiliriz? Biz daha ne hakkında konuşabiliriz? Hepsi aynısının tekrarı. Hepsi Tobas'ın özellikle de ilk iki ya da ilk üç dizisiyle olan etkileşim. Biz daha derine indik. Sadece entelektüel kavramlara değil, biz deneyime girdik. Biz daha ne konuşabiliriz ki? Biz neden bekleyelim? Neden bekleyelim?

Sanırım bu konuyla ilgili bir sinirlilik, bir gerginlik, bir his var, “Şey, hayır, doğru yapmadığımız bir şey var. Bizim tartışmamız gereken bir şey var. Gelecek ay buraya yeniden gelip kanatlar hakkında konuşmaya devam etmek için bir sebep var. ”Hayır. Bu kadar, Ortaya Çıkın.


İ
nsanın Jübilesi

Olanlar çok ilginç, özellikle de geçen ay olanlar, evet geçen ay diyebilirim. Siz özellikle geçen hafta o yoğunluğu hissetmiş olmalısınız. Geçen hafta insan jübile yaptı. Ben bu konuda internetten Melek adlı yayında konuştum, insanın jübilesi.

Hadi biz onun jübilesini yapmasına izin verelim. Bırakalım, o, son davranışlarını ortaya koysun. O, bunu arzu ediyor. O, bunu bir açıdan haketti. İnsanın jübilesi, bu, sizin kuş bokundan daha çılgın hissettiğiniz anlamına gelir. (bazı kıkırdamalar) Siz içinizde her şeyin karmakarışık olduğunu hissediyorsunuz ama bunun eğlenceli yanı, bir parçanızın, o kaosun içinde yüzünde kocaman bir gülümsemeyle oturup hala, "Peki, dışa vur insan. Davranışlarını ortaya koy. Yap bunu. Çılgınlık yap. Son dansını yap." demesi. Evet dışarı çıkın ve canınız istiyorsa zil zurna olana kadar için. Adi bir insan olun. Siz bunun nasıl yapıldığını çok iyi bilirsiniz. (bazı kıkırdamalar) Jübile.

Jübile yapmak demek arkadaşınla veya birisiyle iyi bir kavga etmektir. Küfür edin ve lanet okuyun. Jübile. Beden hasta olur ve yorulur. Bu jübiledir. Jübile, "Ben bu gezegende ne yapıyorum? Benim yapmam gereken şey..." demektir. (Adamus ağlamaklı bir sesle konuşunca kahkahalar) Bırakın, o, jübile yapsın. İnsan da artık Üstadın mevcudiyetinin farkında. İnsan gidip Üstada ağlıyor (yine ağlamaklı bir sesle), "Şey, Şunu düzelt" ve "Bunu düzelt" ve "Bana para ver" ve "Bana partner ver" diye. Ahh! (kıkırdamalar artar) Evet, ben dinledim.

Ancak daha öncekinden farklı olan bir şey var - ben bunu uzun, uzun zamandır izliyorum - şimdi ben sizin yanınızda oturuyorum, sizle ben, Üstatla ben sanki bir film izliyoruz - "İnsanın jübilesi." Siz jübilenizi yapıp bitirin. Kendinizi dışavurun. Siz son kez sızlanın. Siz son kez kurbanı oynayın. Siz son kez, "Benim dışarı çıkmam gerek ve benim kendim için üzülmem, çok fazla içip kafayı bulmam gerek." deyin ya da, "Ben çıldıracakmış gibi hissediyorum ve ah! Hiç tutkum yok ve ben hep yorgunum. (kahkahalar artar) Aghhh! Kimse beni sevmiyor ve kimse bana saygı göstermiyor ve yapmak istedğim o kadar çok şey var ki ama..." deyin. Bırakın şimdi bunların hepsi olsun. Bunlar size tanıdık geldi mi yoksa geçen hafta bunları sadece birkaç kişi mi yaşadı? (kahkahalar) "Aman Tanrım, bu benim!" (kahkahalar) Evet, sendin! Sizin bir parçanız da, "Ah, böyle davranmış olduğuma inanamıyorum. Öyle olduğuma inanamıyorum." diyor. Ben de, "Evet, öyle davrandın." diyorum. (kıkırdamalar artar) Sonra aniden anlıyorsunuz. Siz farkına varıyorsunuz ve şöyle diyorsunuz, "Ama ben artık o değilim. O parça gidiyor. O daima hatıralarda kalacak. O daima güzel bir deneyim olarak kalacak ama ben artık sadece biraz hava için, biraz ekmek için, biraz sirk gösterisi için kavga eden o insan olmayacağım. Ben artık, 'Bu neden böyle, şu neden neden şöyle?' diyen insan olmayacağım. Ben Ben'im."

Ve ben sonra veçhelerin nasıl fasetlere, rol yapmayan harika fasetlere dönüştüğünü görüyorum. Artık, "zavallı ben" yok. Artık o spiritüel yolculuk zırvası da yok, "Ben yolcuğumun neresindeyim? Ben neden ilerlemiyorum?" Siz her şeyin fasetlere, çok güzel dışavurumlara dönüştüğünü izliyorsunuz. Sizin içinizde kavga yok artık. Sizin içinizde savaş yok artık. Savaş yok. Bunlar sona erdi. Şimdi her şeyi bilgeliğe taşımak var.

O zaman siz bunlarla eğlenin. Jübile ne kadar sürecek? Bilmiyorum. "Ben artık burada olmak istemiyorum. Bilmiyorum..." Ama oturun ve izleyin, her şey yoluna gidecek. Şimdi çok bilge bir Üstat geliyor. Çok bilge bir Üstat.

Biliyorsunuz, bu, tüm sorunların ortadan kalkacağı anlamına gelmiyor ama sizin sorunlara bakışınız tamamen değişecek. Siz bu bedende kaldığınız sürece bazı meydan okumalar hep olacak. Artık, "Neden ben?" sorusu olmayacak. Artık, "Yarın ne olacak? Ben ölecek miyim?" Benim evim mi yanacak?" soruları olmayacak. Bunların yerini tamamen farklı bir bakış açısı alacak. Çözümler hemen orada olacak. Sizin aylarınızı, yıllarınızı harcayarak çalışma yapmanız gerekmeyecek. Aniden - şak! - diye olacak. Siz ne yapacağınızı bileceksiniz ve siz her neyse onu bilgeliğe taşıyacaksınız. Her şey hemen, o anda olacak.

Siz bu bilgeliğin genellikle yaşamınızın sonunda gelmesine alışıksınız. Siz öbür alemlere geldiniz ve siz zor bir yaşamı henüz tamamladıktan sonra biz sizinle oturduk ve siz ağlıyordunuz ve siz çok kötü hissediyordunuz ve siz ölmüş olduğunuzun dahi farkında değildiniz ve bizim size bir orospu tokadı atmamız gerekti. Ah, evet biz bunu yaptık. (Adamus kıkırdar) Ben Cauldre'ye bugün küfür etmeyeceğimi söylemiştim ama kendime engel olamadım. Evet, bizim sizi tokatlamamız gerekti. Bilirsiniz işte bazen gerekir - şırak! - diye spiritüel bir tokat. Ama hayır, "Oha!" desek daha iyiydi. Derin bir nefes alın. Bunları aşın. Bunları basitçe serbest bırakın."

Sonra bilgelik içeri girmeye başlayacaktır. İşte o zaman biz sizi alır, bir hologram gösterisi veya video izletir gibi, "Hey, bak hayatında bunlar oldu hatırla, hatırla. Bunların ne zaman meydana geldiğini hatırlıyor musun? Ne kadar kötü hissettiğini hatırlıyor musun? Biz gündeme getirene kadar bunları bile hatırlamadığını hatırlıyor musun?" diye sorarız. Sonra biz sizden her şeyi bilgeliğe getirmenizi isteriz. Bunu diğer realitelerde yapmak aslında biraz daha kolaydır ve siz de öyle yaparsınız ama bunlar şimdi sizin hayatınızın sonuna kadar beklemenize gerek kalmadan oluyor. Siz bir anlığına durup derin bir nefes alın "Hey! Ben üstadım." deyin, böylece her şey bilgeliğe getirilir. Hepsi bu kadar.

Siz her halükarda kendinize hem bilgelik için hem de insanın jübilesinde eğlenmesi için izin verin. Bunu yaşamanıza izin verin. Bazılarınız bunu baskılamaya çalıştı ve özellikle biz şimdi Ortaya Çıkış noktasına gelmişken siz "Ah, olmamalı, olmamalı - ben artık öyle olamam." diyorsunuz. Eh! Bunu diyen sizin bir parçanız. O, sadece son kez dışavuruyor ve son oyununu oynuyor, bu sonuncusu. Artık sadece insan olmak yok. Biz ilerliyoruz.

Hadi güzel, derin bir nefes alalım.


Geçmek

Yani evet biz gerçekten de Ortaya Çıkış için hazırız ve bildiğiniz gibi bu soru Cauldre'ye bu hafta 8 bin kere soruldu (bazıları kıs kıs güler), "Süreç herkes için işliyor mu? Süreç hepimiz için işliyor mu?" Evet er ya da geç herkes yapacak ve hepiniz farklı bir şekilde yapacaksınız. Hepiniz bunu kendi hızında, kendi konfor düzeyinde gerçekleştirecek ve evet, bu, er ya da geç bununla bağlantı kuran, bunun için hazır olan herkeste meydana gelecek. Biz büyük bölümüyle hazır olmayanlardan, spritüel hobi oyunu oynayanlardan ve enerjisel olarak beslenenlerden kurtulduk. Bizim onları kenara itmememiz gerekiyordu ki biz de birlikte şu anda yaptığımız şeyi yapabilelim.

Bazılarınız daha hızlı gidecek diyebiliriz. Bu kesinlikle bir yarış değil ama bazılarınız lanet olası o kadar hazır ki onlar daha çabuk yapacaklar. Bazılarınız da acele etmeyecek. Bazılarınız da.. nasıl deniliyordu Cauldre? Pervanenin rüzgarı- bazılarınız da kendini pervanenin rüzgarına bırakacak, onlar kendilerini önden gidenlerin yarattığı akıma bırakacaklar. Onlar önden gidenlerin yolu açmasına izin verecekler. (Adamus kıkırdar) Bilirsiniz işte motorun pervanesinin oluşturduğu rüzgar, siz otobanda bir kamyonun arkasından giderseniz ve şayet o kamyonun tam arkasındaysanız siz de onun rüzgarıyla birlikte çekiliyormuşsunuz gibi bir etki oluşur. Bu iyidir. Bu bir yarış değil ve ilk ulaşanlar için bir ödül de yok.

Bazılarınız gerçekten dikkatli bir şekilde sanki parmak uçlarına basarak, sanki her seferinde tek ayağını atar gibi, sanki önce ayağını çok soğuk bir havuza sokar gibi yapar ve aniden - baam! - biz sizi havuza iteriz. Ama evet hepiniz geçeceksiniz. Hepiniz geçeceksiniz.

Bunu yapacak olanlar için birkaç not ki sizler zaten biliyorsunuz, siz bunu yapınca göğsünüze vurmayacaksınız. Bilirsiniz işte, "Ha! Ha! Önce ben ulaştım" diye bunu gömleğinize işlemeyeceksiniz. Siz bunun çok güzel, sessiz bir şey olduğunu biliyorsunuz. Bu çok kişisel bir şey ve bu yüzden siz geçince övünmeyeceğinizi biliyorsunuz. SİZİN KABUL EDİLMEYE İHTİYACINIZ OLMAYACAK. O kadar. Ben bunun altını üç kez çiziyorum. Gail, bunu benim için yapabilirsen, tümü büyük harf, koyu renkli, altını çizerek yazarsan.

Siz o konuda benden veya başklarından onay almayacasınız. Başka sözcüklerle ifade edecek olursak, adınız web sitesinde veya herhangi bir yerde yayınlanmayacak, siz de bunu istemeyeceksiniz zaten. Yani kabul görme yok, o, öyle bir şey. Siz biliyorsunuz. Bu kadar. Bu kadar.

Bunu erken yapanlar bunu zaten biliyorlar ama başkalarına öğüt vermek yok. Öğüt verip, "İşte böyle yapmalısın." demek yok. Siz bunu fark edeceksiniz ama ben bunu sadece belirtiyorum. Öğüt vermek ve "İşte böyle yapmalısın." demek yok.

Biliyorsunuz ben Cauldre ve arada Linda aracılığıyla sizin sosyal medyanızı kontrol ediyorum ve orada çok öğüt veren insan var ve "Şey, ben böyle yaptım. Sen de böyle yapmalısın." diyen insan var. Bu öyle bir şey değil. Başkasını acele ettirmek yok ve onlara kötülük yapmak yok. Bilirsiniz işte "Zavallı sevgili..." şeklinde. Siz onlara sadece izin verin. Onlar da o noktaya gelecekler ve belki de sizin yarattığınız hava akımına girecekler.

Acele etmeyenlere gelirsek, bu konuda da söylenecek bir şey var - bırakın diğerleri geçsin ve biraz daha taşlı bir yoldan gitsinler. Ama acele etmeyenler başaranlara taş atmasınlar. Neden taş atarsınız? Onları sınamak için. Ama biliyorsunuz taşlar bir Üstadı bile acıtır çünkü onlar hala bir insan bedeni içerisindedirler. Taş atmayın. Onlara saldırmayın. Onları eleştirmeyin. Sizin gerçekte yaptığınız şey onları gerçekten başardılar mı yoksa rol mü yapıyorlar diye sınamak. Bunu yapmayın çünkü Ortaya Çıkışın ilk zamanlarında inanılmaz bir hassasiyet ve duyusallık vardır.

Yani aranızdan geri tutanlarınız ve biraz daha bekleyenleriniz taş atmasınlar. Ve eğer sosyal medyanızda bu durum benim dediğim noktaya gelirse paylaşılanları hemen silin. O taşları silin. Biliyorum Kırmızı Çember ekibi çoğunlukla serbest olmaya çalışıyor ve sansür uygulamıyor ama bu fazla hassas bir şey. Bundan kurtulun. Bu çok fazla acıtıyor. Bu, bir insan Üstadın bile çok derinine iniyor.


Soru

İşte buradayız. Önemli an geldi çattı. Benim şu soruyu sormam gerekiyor siz geçen hafta ya da öncesinde bunu bedeninizin neresinde hissettiniz? Bir sürü şey bu düzeyde ortaya çıktı, siz bunu nerenizde hissettiniz? Linda, mümkünse? Hızlıca, basit cevaplar olsun. Çok fazla hikaye anlatılmasına ihtiyacım yok ama siz geçen hafta bedeninizin hangi bölümünde bir şey hissettiniz? Ya da zihninizde? Bunu da eklemem gerekiyor. Sizin zihniniz şimdi sizin bedeninizin bir parçası oldu, onlar artık ayrı değiller. Evet sevgili, sen ne hissettin?

ELİZABETH: Ayağa kalkmamı ister misin?

ADAMUS: Kesinlikle! Ben de kalkacağım, evet.

ELİZABETH: Peki.

ADAMUS: Evet.

ELİZABETH: O kadar komik ki sormalıydın zaten.

ADAMUS: Heh, biraz. (kıkırdarlar)

ELİZABETH: Şey, şuramda diyeceğim.

ADAMUS: Orası neresi?

ELİZABETH: İşte şuramda, şey, onun için komik. Ben ömrüm boyunca kalbimde orgazm gibi bir his duydum. Yani dışarı fırlar gibi, öyle hissettim, bu bana daha fazlası olduğunun işaretini verdi. Şimdi, komik olmayan şey de şu. Geçen hafta (kadın kıkırdar), sigara içtiğim için miydi yoksa kaygılanmamdan dolayı mıydı bilmiyorum ama göğsüm ağrıdı. Ben çocukken bununla ilgili sorunlar yaşamıştım. Son zamanlarda arkada bıraktığımı sandığım o kadar çok şey ortaya çıktı ki. Bir sürü anı, düşünceler, ben, "Ben bunları geçmiştim. Bunlar da nereden çıktı şimdi?" diye düşündüm.

ADAMUS: Bunlar nereden çıktılar?

ELİZABETH: Şey, sonra senin harika Melek kanallığını dinledim ve “Aha!” dedim.

ADAMUS: Aha.

ELİZABETH: Aha! O yüzden sana teşekkür ederim. O kadar harikaydı ki - ağlayacağım - çünkü bende birçok şeyi berraklaştırdı. (sesi titrer)

ADAMUS: Evet.

ELİZABETH: Anladım. Bu anlamlı çünkü başka bir farkındalığa doğru hareket ederken yolda taşlar oluyor ve Tanrı'ya şükürler olsun ki bende o kalp atışlarının anısı mevcut. Yani her şey burada, sadece farklı tonlarda.

ADAMUS: Yani kalp. Kalp.

ELİZABETH: Evet, efendim.

ADAMUS: Evet. Ve öyle, Melek yayınında derinlemesine konuştuğumuz gibi, bu, jübile.

ELİZABETH: Evet.

ADAMUS: Ama buna fazla bağlanmak yerine veya duyguları karıştırmak yerine geride otur ve tıpkı bir film izler gibi izle. Bu, çok ilginç. Bu jübile ve aynı zamanda her şeyin bilgeliğe getirilmesi ilginç. Biz o nedenle geçen Şaudda suçluluk ve utanç hakkında konuştuk. Her şey yüzeye çıkıyor. Ve bunlar senin düşünmüş olduklarınla da çelişir. Sen, "Ah, şimdi her şey hafif ve tüy gibi yumuşak olacak." diye düşünmüş olmalısın.

ELİZABETH: Doğru.

ADAMUS: Hayır ama bunlar gerçek meleklerin yapıldığı malzeme.

ELİZABETH: Peki.

ADAMUS: Yükselmiş Üstatlar - kumun, kirin, pasın ortaya çıkıp temizlenmesiyle, dönüştürülmesiyle oluşur.

ELİZABETH: Doğru. Müthiş.

ADAMUS: Evet. Bu, olağanüstü bir süreç ve birçok dini ve spiritüel öğreti ile çelişir ama gerçektir. Bu, gerçek ve sen de bunu yaşıyorsun ve biz bunları kaydediyoruz, sen kaydediyorsun, arkada kaydediliyor. Gerçek hayatta Farkındalık böyle gerçekleştiriliyor. Güzel.

ELİZABETH: Evet.

ADAMUS: Teşekkür ederim.

ELİZABETH: Teşekkür ederim.

ADAMUS: Ve siz bunun, bundan yıllar sonra, sizin kitabınızı veya yorumlarınızı okuyarak, Üstadın Hayatı'nı, Şaudları izleyerek muazzam "aha"lar yaşayan birine ne kadar yardımcı olacağını hayal edebilir misiniz? Ve bunlar sadece söz sanatı ya da felsefe değil, bunlar gerçekten aydınlanmış Üstatlar haline gelmiş gerçek insanlara aitler. Siz tüm dünyada kanallık yapanların ve spiritüel guruların toplamının yaptığından daha üstün bir şey yapıyorsunuz. Üstatlıkla ilgili gerçek hikayeler çok daha dinamik ve anlamlıdır. Güzel. Sen nerende hissediyorsun? Evet.

JORGE: Hey kardeş.

ADAMUS: Hey.

JORGE: Nasılsın?

ADAMUS: İyi. Kutsal Kardeş. Kutsal Kardeş.

JORGE: Sen mi yoksa ben mi?

ADAMUS: Hayır, ben. (gülerler) Hayır o benim adım.

JORGE: Kutsal Kardeş.

ADAMUS: Evet, evet. Saint-Germain Kutsal Kardeş demek.

JORGE: Ah!

ADAMUS: Onun için sen bana kardeş diye seslendiğinde ben, "Evet!" diyorum.

JORGE: Kutsal Kardeş.

ADAMUS: Benim, Kutsal Kardeş.

JORGE: Vay. Hey, Kutsal Kardeş!

ADAMUS: "Kutsal" sözcüğünü eleyebilirsin ama sorun değil. (Jorge güler) Evet. Hayır, ben bu ismi bir amaç için seçtim. Kutsal Kardeş. Evet.

JORGE: Güzel.

ADAMUS: Güzel. Senin adın nedir?

JORGE: Jorge.

ADAMUS: Jorge.

JORGE: Jorge.

ADAMUS: Güzel. Ne anlama geliyor?

JORGE: Hım … (duraklar ve güler) gerçek anlamı farkındalığıma gelmedi henüz.

ADAMUS: Ahh! Bu… (Jorge gülmeye devam eder) Bilge adam anlamını taşıyor. Evet öyle.

JORGE: Seni dinliyorum. (kıkırdarlar)

ADAMUS: Aslında anlamını araştır. Bilge adam ya da... akıllı değil ama evet bilge adam. Bilge kardeş, ben sana öyle sesleneceğim.

JORGE: Şey, dediğim gibi...

ADAMUS: Saint-Jorge.

JORGE: Jorge.

ADAMUS: Evet.

JORGE: Şey izin verirsen sana kısa bir hikaye anlatayım. Ben geçmiş hayat regresyonları yaptım...

ADAMUS: Ne?!

JORGE: … belki de senin önerin üzerine. (kıkırdarlar) Ben seni bu şekilde keşfettim ve daha birçok...

ADAMUS: Dur. Sana bir soru sormam gerek. Yani sen birisinin geçmiş yaşam regresyonu yapmasına yardım mı ettin?

JORGE: Hayır, ben yaptım.

ADAMUS: Sen yaptın - istediğim cevap buydu...

JORGE: Evet biz yaptık.

ADAMUS: … bilge kardeş.

JORGE: Uyanış sürecine böyle girdim.

ADAMUS: Evet, evet.

JORGE: Benim ruhsallıkla veya dinle bir alakam yoktu. Bu akıllıca bir şeydi diyebilirim.

ADAMUS: Evet, evet. Bilge kardeş.

JORGE: Ve ben bir şekilde - bu uzun bir hikaye ama ben geçmiş yaşam regresyonları yaptım ve dünyadan bir sürü insan tanıdım...

ADAMUS: Beni tanıdın mı? Gizem Okulları?

JORGE: Evet birinde.

ADAMUS: Evet, evet.

JORGE: Bazı seanslarda yer aldığından oldukça eminim.

ADAMUS: Muhtemelen. Evet.

JORGE: Birkaç kez.

ADAMUS: Evet.

JORGE: Ve birisi bana, "Şey senin adının Jorge olmasının bir nedeni var" dedi. Saint George ile ilgili hikayenin hatırlanması, cevap buydu.

ADAMUS: Scwiffftt! (Adamus sanki kılıç çeker gibi yapar) Evet. Evet.

JORGE: Ve – swich-ch! – evet… biliyorsun.

ADAMUS: Güzel. Peki senin neren ağrıyor kutsal kardeş?

JORGE: Ağrıyor mu? Benim mi?

ADAMUS: Evet bedeninde. Geçen hafta neler hissettin? Bedeninde ya da zihninde neler hissettin?

JORGE: Ben olanlara pek dikkatimi vermiyorum...

ADAMUS: Geçen hafta gazın oldu mu? (bazı kıkırdamalar)

JORGE: Hayır.

ADAMUS: Hayır, hayır.

JORGE: Hayır ben bazen...

ADAMUS: Bunları duymak istiyor muyuz bilmiyorum... ah devam et. (kıkırdamalar artar)

JORGE: Kalbimde yanma.

ADAMUS: Kalbinde yanma.

JORGE: Evet.

ADAMUS: Şaşırtıcı. Şaşırtıcı. Gerçekten mi?

JORGE: Şu tarafında.

ADAMUS: Evet kalp genelde o tarafta olur ama yinde öteki tarafında olanları da biliyorum.

JORGE: Evet, özellikle...

ADAMUS: Onlar aynı zamanda geri geri yürüyorlardı.

JORGE: … bugün biraz başım ağrıdı.

ADAMUS: Evet evet.

JORGE: Baş ağrısı.

ADAMUS: O, bendim. (gülerler) Güzel. Yani kalbin.

JORGE: Kalbim.

ADAMUS: Kalbin.

JORGE: Ve başım.

ADAMUS: Peki. Güzel.

JORGE: Hepsi bu kadar. Evet.

ADAMUS: Teşekkür ederim. Taktir ettim. Jorge, bilge. Bilge.

JORGE: Ah. Teşekkür ederim.

ADAMUS: Güzel. Birkaç tane daha. Son zamanlarda ne hissettiniz?

ALI: Ben daha önce hissetmediğim bir sürü tuhaf enerji hissettim ve hiç enerjim yoktu.

ADAMUS: Ah, geçekten mi?

ALI: İçimden hiçbir şey yapmak gelmedi, hiç bir şeyi umursamadım.

ADAMUS: Evet. Benim daha önce dediğim gibi.

ALI: Evet.

ADAMUS: İnsan, "Hiçbir şey yapmak istemiyorum ve ben... " der. (ağlamaklı bir tonla)

ALI: Evet. Ben hep öyleydim ve Melek yayınını dinledim ve o gerçekten de...

ADAMUS: Bunlar Melek programı için iyi reklam oldu. (bazıları kıkırdar)

ALI: Öyle.

ADAMUS: (kıkırdar) Evet.

ALI: Ve ben o gün birkaç melekle konuştum ve hepimiz aynı şeyi söyledik. Zamanlama mükemmeldi.

ADAMUS: Evet.

ALİ: Benim o üç ya da beş yıl konusuyla ilgili korkum oldu. Ben, "Aman Tanrım, ben bunu bir üç yıl daha mı yapacağım, daha üç yıl bugünkü gibi mi hissedeceğim?" dedim.

ADAMUS: Neden üç ya da beş yıl? Bu da nereden çıktı?

ALİ: Bilmiyorum- şey, üç ya da beş yıl daha sürebilecekti.

ADAMUS: Hayır, hayır, hayır.

ALİ: Ya da üç yıl.

ADAMUS: İzin ver açıklayayım. Üç ya da beş yıl derken şunu demek istedim, biz bu süre içerisinde dışarıdan fazla insan almayacağız. Tüm dünyadan bir araya gelmiş olan bu grup oldukça uyumlu bir grup. Bu büyük bir grup değil ve ben birkaç yıl önce sanırım 14 Şubat mesajımda rakamları vermiştim - ve o zamanki grubun sayısı aynı kalacak. Birkaç kişi gelebilir, birkaç kişi gidebilir ama dediğim gibi, ben yeni öğrencilerden bahsetmiyorum. Sadece Gizem Okulları'nda çalıştıklarımdan birkaç istisna olabilir ama fazlası değil. Bu sayı üç, beş yıl boyunca sabit kalacak. Yani biz bunu o bozuk parçadan geçerek yapmayacağız.

ALİ: Ah, güzel.

ADAMUS: Tam bir bütünleşme olacak.

ALİ: Yaşasın.

ADAMUS: Ve tartışmalarımız, "İnsan Üstat olmanın ne gibi zorlukları vardır?" çevresinde dönecek. Ve biz - ben şimdi buna çok fazla girmek istemiyorum ama - biz sizden sonra gelecekler için karşılaşacakları manazarayı biraz ayarlayacağız.

Üç, beş yıla kadar neler olacak - ve şeyleri ölçtüğümde bende bunun biraz daha önce meydana geleceğine dair bir his oluşuyor - her şey çok açık hale gelecek. Biz istediğimiz için değil ama onların haberleri olacak. Haberleri olacak ve "Orada bir şeyler oluyor." diyecekler ve Şambra üzerinde yeni bir odak ve ilgi oluşacak. Bu çok hızlı olacak, bu çok hiddetli bir şekilde gelecek ve bir noktada zorluklar başlayacak çünkü siz, Kırmızı Çember ekibi, Cauldre ve Linda içinde bulunduğumuz bu hoş, rahat alanda kalmak isteyeceksiniz. Ve aniden herkes sihirli iksiri bulmak için kapıya vuracak. Aniden, bir değil, iki değil ama binlerce ve binlerce ve binlerce insanın enerjinin kendilerine hizmet etmesi için izin verdiklerinden haberleri olacak. Onlar bu konuda konuşmuyorlar; bu oluyor. Ve ah, abartmadan söylüyorum size Hollywood'dan her türlü teklif gelecek - gerçekten böyle olacak - evet, bunu hayal edebiliyor musunuz? (bazı kıkırdamalar) Hollywood'dan film teklifleri ve insanlar gelip - ki bu şimdi zaten oluyor - insanlar gelip sizin materyallerinizi alacaklar - onlar bu Şaudları, çalıştaylarımızı, toplantılarımızı ve kurslarımızı alıp çarpıtacaklar. Onları ticarileştirecekler. Onlar - bu sözcüğü kullanacağım; Cauldre bunu söylememi istemiyor - ama onlar her şeyi çalacaklar ve bu olduğunda bizim burada birlikte yaptığımız şeyin özü aynı kalmayacak.

Biz ve siz bunların hepsini kendi ellerimizle dikkatli bir şekilde diğer alemlerde, Kırmızı Konsey'de mutlak olarak size uygun halde kalsın ve daima, daima, daima, daima size hizmet etsin diye sakladık. Bunlar asla alınamasın, asla guru-laştırılmaya çalışılmasın, biz bunu bunları deneyimleyen sizlerin dışında başka bir şeye odaklanılmasın diye yaptık. Ve bunlar meydan okuyacaklar. Bunlar yasal olarak meydan okuyacaklar. Bunlar kalben meydan okuyacaklar. Bunlar insanlar alıp benim ve sizin yanlış olduğunu bildiğiniz bir şekle döndürüldüğünde kalben meydan okuyacaklar. Onlar bunu şu anda bir dereceye kadar yapıyorlar ama bunlar daha sonra olacaklarla kıyaslandığında şu an çok az oluyor.

O nedenle biz birbirimize bağlı kalacağız, sıkı tutacağız, biz şu önümüzdeki şu birkaç yıl bu grupla birlikte odaklanacağız ve sonra - Baam! - burası çiçek gibi açılacak. Ve çiçek gibi açılması düşünülmüştü. Burası yanlışlıkla değil, öyle düşünüldüğü için çiçek açacak. Fakat siz hayatınızı yaşamak isterken bir anda üzerinize büyük bir spot lambası tutulduğunda bunlar sizin için beraberinde birçok meydan okuma getirecek. Siz hayatınızı şimdi bilinçli bir yaratıcı olarak yaşamak istiyorken onlar aniden kapınızı çalıyorlar ve sizin sahip olduğunuz şeyi bilmek istiyorlar. Onlar sizden bir guru olmanızı istiyorlar. Siz bu konuda biraz şeytana uysanız da sonunda istediğiniz şeyin bu olmadığını, bunun için burada olmadığınızı anlayacaksınız. Ben onun için, "Üç ya da beş yıl." diyorum.

Yaşadıklarınız ve buna dair tüm boklar - püf! - bizim onlarla işimiz bitti. Evet. Güzel. Yalnız bunlar bana biraz ders verme şansı verdi. Bir tane daha, nerenizde hissediyorsunuz?

LİNDA: Peki, apaçık Üstat.

ADAMUS: Ben daha önce bir yorum yaptım. Bilmiyorum... (izleyiciler, "Ah" der ve Mary Sue'nın kırık koluna işaret ederler) Ben bir yorum yaptım; bu yorum yerini buldu mu bilmiyorum ama ben biraz önce beden ve zihnin şimdi bir olduğunu söyledim. Onlar ayrı değiller. Siz zihnin hep başka bir yerde olduğunu sanıyorsunuz. Zihin fiziksel bedenin bir parçası olarak doğru pozisyon alıyor. Yani o fiziksel olana, sizin omuzlarınıza ve sizin kollarınıza ve bacaklarınıza bağlı fiziksel bir şey haline geliyor demek istiyorum. O, bir güç veya aklın merkezi filan değil. O, bedenle kaynaşıyor. O halde, evet.

MARY SUE: Bir tane daha....

ADAMUS: Anlatır mısın lütfen?

MARY SUE: Kazalar zincirinde...

ADAMUS: Ne olduğunu anlatırms...

MARY SUE: Bir kaza.

ADAMUS: Bir kaza. Kaza mıydı? Ne oldu?

MARY SUE: Bisikletten düştüm.

ADAMUS: Evet.

MARY SUE: Beyin sarsıntısı geçirdim ve sol kolumu kırdım. (Adamus ellerini çırpınca izleyenler gülerler)

ADAMUS: Çok mahcubum! (Adamus kıkırdar)

MARY SUE: Tek alkışlayan sendin! (kıkırdar)

ADAMUS: Bu ne zaman oldu tatlım?

MARY SUE: Salı günü.

ADAMUS: Salı günü ve ben bu hafta olacak tuhaf şeylerden bahsetmedim mi?

MARY SUE: Ettin.

ADAMUS: Evet evet. Ne oldu? Gerçekten, gerçekten ne oldu?

MARY SUE: Çarptım ve düştüm.

ADAMUS: Kesinlikle! Kesinlikle! (kıkırdar) Kesinlikle. Biliyorsun sen bazen entellektüel oluyorsun.

MARY SUE: Evet. Ve o nedenle başım bir darbe aldı.

ADAMUS: Evet, başın darbe aldı ama sen gülümsüyorsun.

MARY SUE: Peki.

ADAMUS: Yani, hayır, gerçekten. Hepiniz bunu bu şekilde yapmak zorunda değilsiniz ama bu aslında bir açıdan çok görkemli bir şey. Sen, bugün bu noktaya gelmenin ne olduğunu, bizim ne yapacağımızı biliyordun. Sen, "Aman Tanrım! Ama ben bazen çok sıkışıyorum ve ben bir insanım, ben bunların hepsini entellektüel hale getiriyorum." diyorsun, değil mi?

MARY SUE: Evet.

ADAMUS: Sonra, "Ben ne yapacağımı biliyorum. Ben çocuk gibi olacağım ve bisikletten düşeceğim." dersin. Sadece kolunu mu kırıyorsun yoksa...

MARY SUE: Hayır, kolumu kırdım.

ADAMUS: Evet, kolunu kırdın.

MARY SUE: Ama yerinden çıkmadı.

ADAMUS: Peki. Bir de sarsıntı geçirdin değil mi? Başka?

MARY SUE: İnanılmaz çüürükler oluştu...

ADAMUS: Ah!

MARY SUE: … tüm bedenimde. (kıkırdar)

ADAMUS: Evet, ben senden onları göstermeni istemeyeceğim. (kadın kıkırdar) ama belki sonra ilgilenen insanlara gösterebilirsin. Tabii ben sizin çarpmanızı ve doldurmanızı önermiyorum ama bazen sert bir darbeye ihtiyacınız oluyor.

LİNDA: Çarpmayı ve doldurmayı tanımlar mısın? Bunun ne anlama geldiğini bilmeyenler var.

ADAMUS: Ah, çarpma ve doldurma. (Tobias bu konuda Yaşamın Güzelliği'nde konuşmuştu)

KERRI: Göster bize! (kahkahalar)

ADAMUS: Gel buraya! Sevgili Kerri, "Evet, göster bize." diyor. Bu takılıp düştüğünde olur. (gösterir)

KERRI: Bu pek olmadı. (bazı kıkırdamalar) Yeteneklisin aslında. Hadi bir göster...

ADAMUS: Ya Cauldre beyin sarsıntısı geçirip bunu bitiremezse?

KERRI: Çarp ve doldur!

ADAMUS: Evet, çarp ve doldur. (Mary sue kıkırdar) Teşekkürler. Çok sevecen. Çarpma ve doldurma siz ani bir kaza geçirdiğinizde - tökezleyip düştüğünüzde, bisikletten düştüğünüzde Şambra ile şarap tatili yaparken bir kaza geçirdiğinizde olur... Biliyorsunuz o zaman ani bir sarsılma meydana geliyor.

Şimdi, bu genelde her çocuğun başına gelir çünkü sizin tanrısallığınız, sizin ruhunuz (spirit) bir anda içinize dolmaz. O, çoğu zaman iki yaşında bile içeri girmeye başlamaz. Yani siz bir açıdan bir kabuksunuzdur. Siz çok az bireysel benliğe sahipsinizdir ve bir adınız vardır ama konu bu değildir. Sonra, o, yavaşça içeri girmeye başlar ve içeri girmesi 18-20 yaşına kadar sürer.

Ve siz özellikle çocukken ağaçtan düşersiniz. Siz hiçbir sebep yokken duvara çarparsınız. Düşersiniz. Birisi okul bahçesinde gelir iyice bir, pat diye kafanıza vurur. Bunlar çarpmalar ve doldurmalardır ve siz öyle zamanlarda bedeninizden çıkarsınız, mantık kaybolur - ruhunuz (spirit) veya tanrısallığınız artık ne diye adlandırıyorsanız büyük miktarda içinize akar. Bir sürü şey insan formunuza girer.

Şimdi, bisiklet sürüyorsun - bu, çocukluğuna dönmek gibi bir şeydir - bisikletten düşersin. Düşmenin sebebi neydi?

MARY SUE: Kaldırımda büyük bir çukur vardı ben de o çukurun üzerinden geçmeye çalıştım dengemi kaybettim.

ADAMUS: Ah, evet.

MARY SUE: Şarampole düştüm.

ADAMUS: Evet.

MARY SUE: Taşlar vardı.

ADAMUS: Sen tabii ki kask takmıştın.

MARY SUE: Kesinlikle kaskım vardı.

ADAMUS: Güzel. Güzel. Genel anlamda iyisin ama. Düzeleceksin.

MARY SUE: Genel anlamda öyle, evet.

ADAMUS: Genel anlamda.

MARY SUE: Dışarıda bir şeyler içeceğimiz yere, şükran günü yaptık.

ADAMUS: Doğru! (Adamus kıkırdar)

MARY SUE: Çok daha beter olabilirdi! (kıkırdar)

ADAMUS: Çok daha beter olabilirdi ama olmayacaktı. Sen doğru miktarda çarpıp doldurdun. Sen beyninden çıktın. İçine bir sürü şey doldu ve sen iyisin. Sen burada gülümseyerek benimle konuşuyorsun ve ben seni neşelendiriryorum.

MARY SUE: Teşekkür ederim. (kıkırdar)

ADAMUS: Senin zihinsel tekdüzelikten çıkman gerekiyordu. Sen geçmiş yaşamlarında çok fazla, çok fazla ruhsal çalışma yaptın, bu, büyüleyici bir şeydi ama bunu deneyime dönüştürmek için senin çalışmayı bırakman ve dışarı çıkıp bunu yapman gerekiyordu. İşte sen bunu yaptın.

O nedenle ben senin genel anlamda iyi olduğunu söylüyorum.

MARY SUE: Peki.

ADAMUS: Bu iyi bir şey çünkü bir şeylerin yeniden hizalanması gerekiyordu. Sen insanın zeka düzeyini koruyacaksın ama senin zihnin şimdi geri çekiliyor, bilincin merkezi olmayı bırakıyor. O artık merkez değil. Bilincin merkezi, şey, Sensin, Ben'im. Artık zihin merkez değil ve bu senin için büyük bir adımdı.

MARY SUE: Tamam

ADAMUS: Güzel. Teşekkür ederim.

MARY SUE: Teşekkür ederim.

ADAMUS: Geçtiğimiz bir ya da iki hafta önce herkes biraz farklı hissetti. Bazılarınız çarptı ve doldurdu, bazılarınız ağır bir depresyon geçirdi. Bazılarınız bomboş hissetti. Bazılarınız çok kaygılıydı - ve ben bazı şeyleri gizlediğimi biliyorum - ama farklı duygular hissedildi. Bu herkes için geçerli değil ama benim geçen hafta fark ettiğim en önemli şey kalbin fiziksel reaksiyon vermesiydi ve bunu da Elizabeth söyledi. Kalpte - belki baskı, belki melankolik duygular, belki çarpıntı oldu - ama bunların hepsi bulunduğumuz yer itibarıyla normal.

Fiziksel bedenin enerji merkezi ve sevgi merkezi olarak kabul edilen kalp sizin ne yaptığınızı hissediyor ve onda bir özlem var. Yaratıma doğru ilerlemeye ve insan olmakla alakalı tüm anıları geride bırakmaya dair bir özlem. İşte bunların hepsi kalp bölgesinde birleşiyor. Bazılarınızda midede. Siz daha çok midenizi fark ediyorsunuz, o, kalbe baskı yapıyor ama ben kalbin en önemli şey olduğunu söyleyebilirim.

Biliyorsunuz, sizin yaşadığınız her şey sanki melankolik bir kutlamaya dönüşüyor. Siz sanki, "Ah, vay. Şimdi ayrılıyoruz. Bunların hepsini bırakıyoruz. Biz yeni bir yere gidiyoruz. ”diyorsunuz ve kalpte o çekilme oluyor. Ama aynı zamanda, doğal benliğinize, gerçekten kim olduğunuza, geri dönmenin özlemi var. Biz Ortaya Çıkışta bunları yapıyoruz.

Yani fiziksel reaksiyonlar, çarpmalar ve doldurmalar. Bu hafta çok az çarpma ve doldurma oldu ve şu anda bizi izliyorsanız ve eğer siz de bu tür deneyimler yaşadıysanız başkaları da görsün diye bunları - öhöm - sosyal medyanızda paylaşın. Yalnız değilsiniz! Biz bunları hep birlikte aşacağız.


Ortaya Ç
ıkış - Logo ve Giriş


Fazla telaş yapmadan ben şimdi bizim bugün bir araya gelmemizin iki nedeninden birine geçmek istiyorum. Biz Ortaya Çıkış'a başlamadan önce, ben birkaç şey yapacağım. Ortaya Çıkış ikonunu ekrana getirir misiniz lütfen? Ekip neler yaşadı bir bilseniz, birçok görsel vardı ama onların arasında benim favorim bu oldu. Ben bunu çok sevdim ve ben Adamus olarak konuşuyorum ama ben Linda ve Cauldre'nin de en çok bunu sevdiğine inanıyorum. Ben bunu sevdim çünkü Ortaya Çıktı. Ortaya çıkmak nedir? Burada ortaya çıkmak nedir? Burada üç parça, üç faset var - insan, Üstat, tanrısal olan. Ve dikkat ettiyseniz bu - buna ne deniliyordu Lİnda?

LINDA: Sonsuz.

ADAMUS: Sonsuz ne?

LINDA: Üçleme.

ADAMUS: Sonsuz tanrısallığın sonsuz üçlemesi. Onlar artık ayrı değiller. Bu bölüm (bir tarafı) şu bölümden (diğer taraftan) gizlenmiş gibiydi. Şimdi sanki onun içini ve sonsuzluğu görebiliyorsunuz. O artık projekte olmuyor. Biz Ortaya Çıkıştan ve bir şeyden anlık görsellerin çıkmasından bahsediyoruz. Evet, bir açıdan bu böyle ama bizim yaptığımız en önemli şey birleşme.

Doğru sözcük birleşme. Ortaya Çıkış. Bir araya getirme, insanın bilinçli farkındalığının, Üstadın, Ben'im'in ve Ben'im'in saçtığı ışıkların, Ben'im'in deneyimlerinin bir araya getirilmesi. Bu ışıkların her biri deneyimin düzeyini temsil ediyor. Işıklar daha sonra Üstada gider. Sizin şimdiye kadar yaptığınız şey bir deneyim yaşamak ve onu analiz etmek ve onu yargılamaktı. O deneyim ya mutlu ya da mutsuz bir deneyimdi. Deneyim şimdi Üstada gidiyor ve Üstat onun özünü alıp bilgeliğe çeviriyor. Bilgeliğin çeşitli katman ve düzeyleri var. Bilgelik tekil değildir. Biz bu konuya Keahak'ta ve Şaudlarda daha fazla değineceğiz. Birçok derece var. Bilgeliğin bir spektrumu var. O sadece tek bir şey değil, o sadece güzellik değil. Siz bilgeliğinize girmeyi öğrendiğinizde çok duyusal bir bilgeliğin ve çok basit bir bilgeliğin varlığından haberdar olacaksınız. Şarkı söyleyen bir bilgelik vardır. Biz bunlara daha sonra geleceğiz.

İşte, her şeyi insandan alıp bilgeliğe getiren Üstat var ve bu Ben'im'e sunulan bir armağandır. Ben'im'in armağanlara ihtiyacı var diye değil ama sadece Ben'im kendi deneyimlerini ve bilgeliğini seviyor işte bu nedenle Ben'im'e doğru bir akış var.

Siz "Ben'im'i, Ben Varım'ı" basitçe varolma sevinci olarak hayal edebilirsiniz. Onun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur ama yaratım uğruna, varolmak uğruna Öz'ün sürekli bir şekilde orgazm olması, dolup taşması ve serbest bırakıp yeniden bir araya getirmesi söz konusudur. Sadece sevinç. Pişmanlık yok, üzüntü yok. Safi sevinç. Bu da Ben'im'in bardağını devamlı olarak doldurur ve Ben'im de o zaman insana dönüp yeniden ışık saçar ve "Git ve bir daha deneyimle. Git deneyimle. Geçmiş için endişelenme. O bilgeliğe getirildi. Yaşamında deneyimle." der.

Ben geçenlerde bu soruyu Keahak'ta sordum: “Ne deneyimlemek istiyorsunuz?” çünkü seçim yapabileceksiniz. Sizin başınıza gelen bir şey olmayacak. Sebebini bilmediğiniz şeylerin sizin başınıza geldiği, yine kaderin belirlediği bir gün söz konusu olmayacak. Siz deneyiminizi bilinçli bir şekilde seçmeye başlıyorsunuz. Ve ben Keahak'a katılanları çok zorladım ve bıktırana kadar tekrar ettim, “Ne deneyimlemek istiyorsunuz?” Çünkü, “Para” ve “Çocuklarım bana karşı iyi davransınlar.” ve “Biraz daha fazla uyumaya ihtiyacım var.” gibi tipik şeyler geliyor. Aghh! (bazı kıkırdamalar)

Siz ne deneyimlemek istiyorsunuz? Siz bilincinizi o seviyeye getirebildiğinizde - ne yaşamak istersiniz? Saflaştırın demek istiyorum ve bunu insan ihtiyaçları için yapmayın. Sizin deneyimlemek istediğiniz tutku ve neşe ne olurdu? Siz bu noktaya geldiğiniz zaman, siz bunu tanımlayabildiğiniz zaman, siz bunu berraklaştırdığınız zaman artık olağan insan şeyleri için endişelenmenize gerek kalmaz. Her şey hallolur çünkü, neden? Çünkü enerji size saldırmak yerine size hizmet eder.

Bu, “Hey, işte hayatımda deneyimlemek istediğim şey.” diye siz bir şey belirlediğinizde olur ve siz, “Ben üç farklı ülkeye seyahat etmek istiyorum.demeyin ya da ben bir süre önce bir soru sormuştum, biliyorsunuz işte, üç dilek hakkınız olsa ne dilerdiniz diye ve siz - “Tüplü dalış yapmak istiyorum.” - gibi şeyler dediniz, ah, tamam ama ben burada biraz daha yüksek bir davet yapılabilir diye düşünüyorum. O tip şeyler basitçe olur. Tüm insani ihtiyaçlar halledilir ama siz ne deneyimlemek istiyorsunuz? Siz duyusallığı deneyimlemek ister misiniz? Siz sadece varolmanın derin hissini duyumsamak ister misin? Bu tipte şeyler. Siz bir kere o noktaya ulaştığınızda diğer her şey kendi kendine hallolur. Faturalarınız, arabanız, seyahat etme isteğiniz veya bunun gibi şeyler yola girer.

Neyse, ben Ortaya Çıkış'ın özellikle bu şekilde sembolleştirilmesini sevdim çünkü her şeyi kapsıyor. Parçaların hepsi birbiriyle ilintili. Hepsi birbirine ışık saçıyor. Daha önce istek geldi ve ben de bunu yapmak istiyorum, o, giriş videosunu yeniden göstermek istiyorum ama bunu yapmadan önce birkaç şeyin altını çizmeme izin verin.

Siz gerçekten hissediyorsanız, bu, bizim yıllardır birlikte yaptığımız her şeyin bütünleşmesi, özü, her şeyin görsel olarak - görsel olarak değil, enerjisel olarak demek istedim - kısa, kısa bir tanıtımı. İzlemek çok keyifli demek istiyorum ama ekip bununla gerçekten çok uğraştı. Ne kadar uğraştıklarını söyleyemem, çok uğraştılar. Onlar yaratıcı bir bakış açısı yakalamaya çalıştılar. Onların fark etmedikleri şey, yaptıkları işi enerjisel olarak doğru bir şekilde yapmaya çalışıyor olmalarıydı, “Onu oraya nasıl koyalım?”

Siz zıtlıkları görün, siz sözcüklerdeki zıtlığı, siz eskiden alışkın olduğunuz şeylerle şimdikiler arasındaki zıtlığı görün. Siz yayılan enerjiyi görün. Buradan aktarılan enerjiyi. Hadi oynatalım o zaman. Ben daha sonra bir yorum yapacağım. Işıklar azalsın lütfen.

(Ortaya Çıkış dizsinin videosu gösterilir)

Hım (bazıları alkışlarlar) 19 yıl oldu. 19 yıl sonra her şey bir araya geldi ve ben gülüyorum. Ekip her küçük ayrıntının üzerinden geçerken gerçekten çok zor zamanlar geçirdi. Kaç tane deneme çekildi bilmiyorum. Belki Jean bilir.

JEAN: Yaklaşık 20 tane.

ADAMUS: Yaklaşık 20 çekim ve siz yanlış bir şey var mı diye merak ediyordunuz. Şey, siz enerjinin videoya geçmesi için her şeyin özünü enerjisel olarak buraya aktarmaya çalıştınız.


M
ükemmellik

Ben çok önemli bir konunun daha altını çizmek istiyorum ve ben mükemmellik konusunda Kırmızı Çember'e ve ekibe karşı çok hoşgörüsüzüm. Eğer siz şu andan itibaren, Ortaya Çıkış halinde bir şey yapıyorsanız onu en iyi şekilde yapın. Siz ne yaparsanız yapın ama bunu eski insan gibi yarım bir şekilde, kıçınızın yarısıyla yapmayın. Yaşayacaksanız iyi yaşayın. Siz bunu kaliteli veya tarz sahibi veya zarif bir hayat diye adlandırabilirsiniz ama eğer siz burada bu fiziksel bedenin içinde kalacaksanız iyi bir şekilde kalın. Eğer siz bir video çekecekseniz bunu iyi bir şekilde yapın.

İyi yapmak aşırı düşünmek anlamına gelmez. İyi yapmak yaptığınız şeye bilincinizi dahil etmek, Öz'ünüzü koymak demektir. Bir yaratıcı böyle yapar. İnsan olsa şeyleri birbirbirine çarpar veya en kötü durumda şeyleri manipülasyon için kullanırdı. Ama eğer siz bir şey yapacaksanız, eğer siz bir ev inşa edecekseniz bunu iyi bir şekilde yapın. Eski insan “Eh, param yok.” derken Üstat, Olacak, İyi yap.” der. Eğer siz seyahat edecekseniz, iyi bir şekilde seyahat edin. Eğer siz evinizde bir parti düzenleyecekseniz bunu iyi bir şekilde yapın. Bu sizin daha fazla zaman veya çaba harcayacağınız anlamına gelmez. Aslında daha az olur ama siz ne yaparsanız yapın yaptığınız şeye bilincinizi getirin.

Diyelim bir akşam yemeği vereceksiniz. İnsan tüm detayların, hazırlanması ve sunulması ve temizlenmesi gereken her şeyin üzerinden geçecektir. İyi bir şekilde yapmak, “Ben Buradayım” anlamına gelir. Vereceğim bu akşam yemeğinde, "Ben Buradayım." Bilincinizi oraya getirin. Her şey hizalanır. Her şey size hizmet eder. Enerji daima arkadan gelir. Enerji asla önden gelip size saldırmaz. Enerji daima sizi destekler. İyi bir şekilde yapın. Ve yine söylüyorum, sizin çaba harcamanıza gerek yok. Sizin aşırı düşünmenize gerek yok. Ne yapıyorsanız, yaptığınız şeye, “Ben Buradayım”ınızı getirin. Bir ticarete başlayacaksanız, iyi bir şekilde yapın. "Ben Burdayım."

Ve doğal zarafet, doğal dışavurum ortaya çıkacaktır. İşte siz o zaman bir video gösterildiğinde, bir evin inşası bittiğinde, bir ticaret yapıldığında çok gurur duyacaksınız. Siz ona bakıp, "Ben bir Üstat gibi yaptım. Bir insan gibi değil. Ben ucuza halletmedim. Ben enerjimi geri tutmadım. Ben bir Üstat gibi yaptım." diyeceksiniz.

Siz yaratımlarınıza bir işi bitirmiş gibi değil de gerçek bir sanat eseriymiş gibi bakacaksınız. Ben bu konuda şu andan itibaren gerçekten baskı yapacağım. İyi bir şekilde yapın. Ben size, "Mükemmel bir şekilde yaptınız mı? Bir Üstat gibi yaptınız mı?" diye soracağım. Ben bu yöne gittiğimizden sizin emin olmanızı sağlayacağım. Bu, benim size anlattığım gibi üç, beş yıllık yolculuğumuzdaki o küçük şeylerden biri olacak; bu, insanların sizde grup olarak veya sizde bireysel olarak dikkatini çekeceği şeylerden birisi olacak. "Neden onlar her şeyi çok iyi yapıyorlar ve neden çok kolaymış gibi geliyor?"

Hadi o zaman derin bir nefes alalım. Biz buna birkaç dakika daha ayıracağız. Bunu kapsayan daha çok şey var. Biz buna birkaç dakika daha ayıracağız. Mükemmel bir şekilde yapın tamam mı? (birisi, "Tamam." der) peki. Güzel. Güzel. Ne yaptığınız fark etmez , bu, başka insanlarla ilgili olsa da siz kendi yaratıcılığınızı hissederek yapın tamam mı? İşin başına Üstadı getirin. (Adamus kıkırdar) İyi, o zaman.


Her
Şeyin Özünü Çıkarmak - Merabh

İşte şimdi yapacağımız şey. Biz biraz müzik çalacağız. Müziği başlatabiliriz. Biz bir merabh yapacağız. Biz 19 dizimizde yaptığımız her şeyi alıp tek bir şey haline getireceğiz - evet, evet. Eh, neden olmasın?

(müzik başlar)

Videonun bir özet olduğunu gördünüz, şimdi müzik çalarken ve biz merabh moduna girerken yaptığımız her şeyi alıp buraya getirelim. Siz 19 yıldır burada olmasanız bile ki öylesiniz, bunu yapın. Ben sizin bunu bildiğinizi biliyorum, siz bir yıl önce Kırmızı Çember'e gelmiş olsanız bile siz buradaydınız. Hadi aslında bizim temel öğretilerimiz olan, sizin temel öğretileriniz olan Tobias'ın o güzel öğretilerini alalım; hadi derin bir nefes alalım ve hepsinin özünü çıkaralım.

(duraklama)

Tobias size kökeninizi, geldiğiniz yeri, meleksi ailelerinizi anlattı.

Evet, size, sizin meleksi ailelerinizin bir temsilcisi olduğunuzu söyleyen oydu. Siz bunu muhtemelen yolda unuttunuz ama öylesiniz. Siz tüm meleksi ailelerin ilk toplantısı olan Yay Düzenine (Order of the Arc) geldiniz. Bu oldukça ilginç bir toplantıydı.

Yay Düzeni'nde, enerjiyi anlamanın yolunun Dünya denilen bu yeri yaratmak olduğuna karar verildi. Bilincin gerçekte ne olduğunu anlamanın yolu Dünya denilen bu yerdi. Tobias bunu çözümlemek için o büyük savaşın, çatışmanın, Yıldız Savaşları'nın yapıldığına dair bir hikaye anlatır. Ben bunun nedeninin savaşlar olmadığını söylemeyi seçiyorum çünkü bunun nedeni yoğun meraktı.

İşte Dünya denilen bu yer ve fiziksel alanlar yaratıldı ve siz buraya geldiniz. Önce ruhsal (spirit) bir varlık olarak, sonra da bedenli biyolojik bir varlık olarak. Hadi bunların hepsini alıp bir araya getirelim.

Lemurya ve Atlantis'teki tüm yaşamları. Ah, Atlantis, nasıl bir sevginin olduğu zamanlardı ama aynı zamanda da yıkım ve çöküş zamanlarıydı.

Hadi hepsini alıp...

Yeshua'nın çevresinde geçen o yaşamlar... Gizem Okulları'ndaki zamanlar, hadi bir araya getirelim, sonra tipik dinsel ruhani yollardan çıkıp farkındalığınız için bu kadar güçlü bir adanmışlıkla bu yaşamda bir araya gelmeniz.

Tüm Şaudlar, tüm gözyaşları, bütün dünyadaki Şambra'nın yaptığı harika toplantılar.

Hadi hepsini bir araya getirelim.

İnsan olduğunuz günleri.

Ah! İnsana dair her şeyi. Bu noktada gülmeli miyim, ağlamalı mıyım bilmiyorum. İnsana dair her şey - sınırlamalar, duygular, gerçek ve mecazi anlamda köle olmanın nasıl bir şey olduğunu hissetmek. Başkalarının sizden gücünüzü alması.

Tüm deneyimler, vay! Ailelerinizin ve aşıklarınızın olması. Sevdiğiniz insanların öldüğünü, geçiş yaptığını görmek.

İnsana ait tüm meraklar ve sayıklamalar, spiritüel yolunuzda, "Bundan sonra ne olacak?" diye merak edişiniz.

Hadi hepsini alıp şimdi Üstat olalım ve geriye kalan suçluluk ve utanç da dahil olmak üzere her şeyi salıvererek bunların özünü çıkaralım, bunları bilgeliğe getirelim.

Bir anlığına yeni dizimizin sembolünü, sanat eserini düşünün. Sonsuz tanrısallık. İnsan deneyimleriyle gelirken, Üstat şimdi onları bilgeliğe getiriyor ve Ben'im, yaratımlarının üzerine bilincini, ışığını saçıyor.

Hadi derin bir nefes alalım.

(duraklama)

İşte şimdi zamanı geldi.

Ortaya Çıkış diye adlandırıldı. Farkındalık diye adlandırıldı.

Bu kadar, baam.

Hadi güzel, derin bir nefes alalım ve şimdi izin verelim. İzin Vermeye İzin verin demek istiyorum. Başka sözcüklerle ifade edecek olursak, insanın biraz yoldan çekildiği bu noktada...

(duraklama)

... Kuantum İzin Verme'yi gerçekleştirin. Bu, endişeyi ve çabayı sonlandırır. Bu, basitçe yoldan çekilmeyi sağlar ve izin verdirtir. Bu kadar. Sizin İzin Vermek üzerine çalışmanız gerekmez. Siz sadece izin verin.

(duraklama)

Adamus, Adamus (“Ah-da-mus” tonlamasıyla söyler) sadece Romanya'daki o küçük köy değildir. O, St. Germain'in benim bir yaratımım. O, Şambra'ya gelmenin bir yolu. Bu Adamus bizim yaratımımız.

Siz muhtemelen Adamus'ın St. Germain'den biraz daha farklı olduğunu fark ediyorsunuzdur. O, küfür etmeye ve lanet okumaya eğilimli. O, kışkırtmaya, teşvik etmeye, sandalyenizi hareket ettirmeye, sizi makyodan uyandırmaya eğilimli. Sizi güldürüyor. Sizi ağlatıyor. O, hepimizin kesinlikle harika bir bileşimi.

Ama arada bir St. Germain'in gelmesi gerekiyor, bilirsiniz işte, Adamus sahnede olmadan. Arada bir verilmesi gereken bir mesaj oluyor. Bu çok eğlenceli çünkü Gizem Okulları'nda sizle beraber olan St. Germain idi, bu konuda çok yoğun bir enerji var. St. Germain, ben değil - kim olduğum konusunda çok kafa karışıklığı var - (Adamus kıkırdar), St. Germain pek şaka yapmıyor, her seferinde çok şık giyinmek istiyor ve o daha saygılı.

Ama arada bir benim sizi St. Germain olarak, sizi gerçek benliğimle ziyaret etmem önemli. Cauldre ağır bir bipolar bozukluk yaşamasın diye ben birkaç gün önce bu mesajı St. Germain olarak hazırladım.

O halde güzel, derin bir nefes, arkanıza yaslanın ve bu mesajda kendinizi işitin.


Ortaya Ç
ıkışın Temel farkındalıkları

ST. GERMAIN: Ben Ben'im Sevgili St. Germain. Şimdi Ortaya Çıkış zamanı geldi ve ben size St. Germain olarak geliyorum. Ben size Adamus olarak geldiğim zamanlardaki bilincin hareketini seviyorum. Adamus Yeni Enerji'deki Şambra'dır, Şambra, sizin her biriniz ve hepinizdir. Biz Ortaya Çıkış'a başlarken ben bu uygun zamanda size St. Germain olarak gelmeyi seçtim.

Ben size St. Germain olarak geliyorum çünkü bu sizin Gizem Okulları'ndan aşina olduğunuz bir enerji. Bu, geçmişte bizim Gizem Okulları'ndaki mistisizm zamanlarımızdan, çalışmalarımızdan ve eğlencemizden ve keyfimizden kalan sizin her birinizin ve hepinizin hissedebileceği bir enerji çünkü biz şimdi atacağımız bir sonraki büyük adım için hazırız. Biz Ortaya Çıkış için hazırız - biz şimdi buradayız - ve biz bunu yaparken, biz bu andayken ben sizden mistik havada derin bir nefes almanızı istiyorum.

Mistik havada derin bir nefes alın, bu hava her tarafınızda. Gizem Okulları'nın mistisizmi. Sizin yolculuğunuzun mistisizmi. Bir sonraki adımın mistisizmi, Ortaya Çıkış.

Mistik havada derin bir nefes alın.

Bilgelik içinde derin bir nefes alın. Üstat da denilen bilgelik şimdi içeri geliyor. İnsanın tüm deneyimlerini dengeleyen bilgelik. Akort eden, keskin kenarları yumuşatan, deneyime bir anlam katan bilgelik.

Mistik havada ve bilgelikle derin bir nefes alın.

Biz Ortaya Çıkışa başlarken birkaç temel, görkemli farkındalık var ama bunlar biz bir sonraki adımlarımızı atarken çok farkında olunacak şeyler. Bunlar atlama taşlarıdır. Bunlar bizim gittiğimiz bir sonraki yerle ilgili temel dayanaklardır.

Onları hissedin. Onlara farkındalığınızın bir parçası olmaları için izin verin. Onları kavramak ve anlamak için kendinize izin verin. Bunlar biz Ortaya Çıkışa başlarken temel bilgelikler.


İ
zin Vermek

Siz bunların çoğunu daha önce duydunuz, yeni bir şey yok ama hepsinden önemlisi ve ilki izin vermek. Öz'ünüze izin verin.

Bunların hiçbirisi şimdi, çabalayarak veya çok çalışarak gelmez. Hiçbirisi güç vasıtasıyla gelmez ve güç içermez. Bunlar İzin Vermek sayesinde gelir.

İzin Vermek kendi içinde bir çaba barındırmaz. O, açıklıktır. Bilgeliğe izin vermek, bilince izin vermek, onların bedeninize, varlığınıza, yaşadığınız her deneyime girmesine izin vermek.

İzin vermek çok kişisel bir şeydir. Bunun dünyadaki diğer insanlarla bir alakası yoktur. Bunun bir kişiyle veya başka bir varlıkla ilgisi yoktur. Bu sizin kendinizle ilgili bir şeydir. Neyseniz ona tamamıyla izin vermektir.

Bu çok temel bir şey. Bu çok basit bir şey. İzin vermek, kalbini açmak, Atlantis Rüyası'na izin vermek, hepinizin şu anda burada olmanıza izin vermeniz.

İzin vermek. İzin Verirken derin bir nefes alın.

Ve biz bu konuda çok konuştuk, bu doğal bir evrim. Bu doğal. Sizin bunun üzerinde çalışmanız gerekmiyor. Sizin çaba göstermeniz gerekmiyor. Bu, yolu dünyadan geçen her ruhlu (soul) varlığa olan bir şey.

Siz dünya enkarnasyonlarınızdan geçiyorsunuz ve tüm deneyimlerinizi izledikten sonra Üstadın doğal bir şekilde içeri girdiği bu noktaya geliyorsunuz.İnsan bazen direnç gösteriyor ama Üstat içeri giriyor. Onun ikna edilmeye veya mecbur bırakılmaya veya zorlanmaya ihtiyacı yok.

Gerçek farkındalık doğal bir süreçtir ve sonra bu doğal sürecin işlemesi için insana izin verilir. Kavga yok, müzakere yok baskı yapmak yok. Doğal sürece basitçe izin verilir.


Enerji

Tüm enerjinin size hizmet etmesi durumu farkındalık için çok önemlidir, çok önemlidir.

Siz enerji için çalışarak, enerjinin kölesi olarak birçok ömür geçirdiniz. Ama bu şimdi değişiyor ve siz tüm enerjinin size hizmet ettiğini fark ediyorsunuz. Bu daima böyleydi. O, daima size hizmet etti ama birçokları bunun farkında değil. Onlar enerjinin kendilerine hizmet etmek için burada olduğunun bilincinde değiller.

Enerji bir düşman değildir. Enerji sizi asla geriye doğru itmez. Enerji asla sizinle hileli oyunlar oynamaz. Enerji sizi asla aldatmaz, sizi asla satmaz.

Derin bir nefes alın. Siz enerjnin size hizmet etmek için burada olduğunu fark edebilir misiniz?

O, size ait. O, gerek bolluk şeklinde, gerek barış şeklinde, gerek bilgelik şeklinde, gerek doğru zamanda doğru yerde olmak şeklinde, gerek diğer insanlar şeklinde, nasıl gelirse gelsin,o, sizin tanrısal hakkınız. Ne için olduğunun hiçbir önemi yok, enerji size etmek için burada.

Siz bu şekilde, bazı şeylerin kelime dağarcığınızdan çıktığını göreceksiniz. Onlar bir anlam ifade etmezler. Enerji size hizmet ettiğinde siz bollukla mücadele etmezsiniz. O, basitçe buradadır. Siz enerjinin size hizmet etmesine izin verdiğinizde şifaya gerek kalmaz. O basitçe oradadır. Her şey kendi kendine yeniden dengeye girer.

Siz enerjinin size hizmet etmek için burada olduğunu fark ettiğinizde gerçekten çaba yoktur. Hedeflere ihtiyaç yoktur. Amaçlara ihtiyaç yoktur.

Siz şimdi buradasınız, Ortaya Çıkışta, siz deneyimlemek için - siz seçtiklerinizi deneyimlemek için, siz size hizmet eden tüm enerjiler tarafından desteklenerek deneyimlemek için - siz daima dengeli ve tavında ve Üstadın bilgeliği ile bir güzelliğe sahip olanı deneyimlemek için buradasınız.

Hadi derin bir nefes alalım - tüm enerjiler size hizmet ediyor - ve bırakın öyle olsun. Bırakın öyle olsun.


Egemenlik

Siz herhangi birine veya herhangi bir şeye bağlı değilsiniz. Siz atalarınıza bağlı değilsiniz. Siz geçmişe, geçmiş yaşamlarınıza bağlı değilsiniz. Siz herhangi bir insana veya hükümete bağlı değilsiniz. Siz egemen bir varlıksınız, o yüzden de siz hayatta kendi deneyimlerinizden, kendi neşenizden, yaratımlarınızdan sorumlusunuz.

Siz meleksi varlıklara, meleksi ailelere veya melek konseylerine bağlı değilsiniz. Siz bunların çoğunun size hizmet etmek için burada olduğunu keşfedeceksiniz ama siz artık bağlı değilsiniz. Siz herhangi bir Tanrı'ya veya tanrılara bağlı değilsiniz. Siz gerçekten özgürsünüz.

Özgürce, o farkındalıkla bir nefes alın ve sizi bağlayan, sizi geri tutan, sizi yöneten, sizi kontrol eden her şeyi serbest bırakın. Siz Ortaya Çıkışta artık bu tip şeylere bağlı değilsiniz.


Üçleme

Siz Ortaya Çıkış'ta zihnin artık hayatınızdaki rehber ses olmadığını da keşfedeceksiniz. Zihin çok uzun zamandır size rehberlik ediyor, sizinle konuşuyor, yargıda bulunuyor, seçim yapıyor ama siz şimdi zihnin rehber ses olduğu yerin ötesine geçiyorsunuz.

Yeni bir ses var. Yeni bir hissediş. Yeni bir bilinç var ve bu üçleme, Ben'im, Üstat ve insandan oluşan tamamlanmış üçlemedir. Ben'im bile talimat vermez. Ne yapmanız gerektiğini söyleyen Üstat değildir.

Üstat, Ben'im ve insandan oluşan ve uyum içinde çalışan bu üçlemede onlar ayrıdır ama uyum içinde çalışırlar. İnsanın deneyimleri vardır ama onun şimdiki deneyimleri onun seçimi ve onun zevkidir, Üstat ise her zaman her şeye bilgelik getirir. Bilgeliğin ölüme yakın veya deneyimden yıllar sonra ortaya çıkması yerine bilgelik deneyime eşzamanlı olarak ortaya çıkıyor. O nedenle yaralar olmuyor. O nedenle şüphe yok. Deneyim anda bilgeliğe getiriliyor.

Ve sürekli olarak kendi sevinç ışınımı içerisinde, sürekli olarak Ben Varım'ın, Ben'im'in bilişi içinde, sürekli olarak kendi yaratımı içinde varolan olan Ben'im, gerçek yaratım için sadece sevinç içinde olan Ben Varım, insan deneyimler ve Üstat daima o deneyimi bilgeliğe getirir ve o yeniden Ben'im'in kalbine döner.

Hadi derin bir nefes alalım.


Geçmi
şin Ötesinde

Temel farkındalıkların bir diğeri, insandaki suçluluk ve utanç hissinin insanın kendi nefsinin neden olduğu bir bozukluk olduğunu fark etmenizdir. Bunlara Ortaya Çıkışta yer yok. Geçmişte yaşamaya, suçluluk veya utanç yükünü taşımaya yer yok. Bu bazen insana zor geliyor çünkü insan geçmişteki hatalarını tekrarlamaması için kendisini suçluluk duygusuyla örtmesi gerektiğini hissediyor. İnsan deneyimlidir, o, suçluluk duygusunun insanı olduğu yerde tutacağına, onu gücü istismar etmekten, başkalarına zarar vermekten, yıkıcı yaratımlardan uzak tutacağına inanarak hipnotize olmuştur.

Ama siz şimdi muhtemelen öyle yapamazsınız. Sizde Üstadın bilgeliği var. Sizde sevinç var. Sizde Ben'im bilinci var. Siz şimdi Ortaya Çıkarken herhangi bir suçluluk veya utanç duygusuna yer yok. Şimdi hepsini serbest bırakma ve kendi yaratımlarınızdaki, deneyimlerinizdeki sevince ilerleme zamanı.



Sadece
Şimdi

Şimdi Ortaya Çıkarken geri dönüş yok. Geri dönüş yok. Siz bunun şimdiye kadar bir seçenek olduğunu hissettiniz buna rağmen gerçekte böyle bir şey yoktu. Ama siz geri dönmeyi, bu yaşamda yaptıklarınızı bozmayı hep bir seçenek, bir potansiyel olarak tuttunuz. Ama siz basitçe yapamazsınız.

Geri dönüş yok ancak aslında ileriye gidiş de yok. İlerlenecek bir şey yok. Gerçekten yarın yok. Bir sonraki ders veya öğrenim yok.

Yani eğer geri dönmek ve ilerlemek yoksa her şey Şimdi'de demektir. Tam olarak burada. Bir şeyi yarına ertelemek yok, Farkındalık için başka bir günü beklemek yok. Geri dönmek ve aslında ileri gitmek yok. O, burada. O, şimdi. O, "Ben Buradayım."


Saklanmak Yok

Ortaya Çıkışta gizlenmek yok. Gizlenmek yok ve çoğunuz bunu çok uzun bir zamandır yapıyor, kendini gizliyor ve böyle yaparak gerçeğinizi de gizlediniz. Siz farkındalığınızı gizlediniz. Siz Kendinizden bile gizlendiniz.

Şimdi gizlenmek yok. Kendinden gizlenmek yok. Geri tutmak yok. Her şey - tüm gizemler, bütün mistisizm, size dair tüm kutsamalar - meydana çıktı. Artık gizlenmek yok.

Başkalarından gizlenmek yok. Kiliselerden gizlenmek yok. Ailelerden gizlenmek yok. Ama en önemlisi kendinizden gizlenmek yok. Bunu Ortaya Çıkışta yapamazsınız. Her şey öne çıkıyor, Olduğunuz her şey, tüm güzellik, tüm bilinç öne çıkıyor.

Ve kendini gizlenme olmasa bile söylemem gerekir, siz Ortaya Çıkınca seçtiğiniz zaman görünmez olabilirsiniz. Siz kendi aleminizde, kendi alanınızda olmayı seçtiğiniz zaman; siz basitçe kitle bilinciyle veya başkalarıyla etkileşime girmemeyi seçtiğiniz zaman; siz insan kalabalığının, yığınının ortasındayken basitçe kendi içinizde olmak istediğiniz zaman görünmez olabilirsiniz, bu, sizin kendi güvenli ve kutsal alanınızda olabileceğiniz ve diğerlerinin müdahale etmeyeceği anlamına gelir.

Evet sizin ışığınız zaman zaman diğerlerinin üzerinde çok, çok parlak bir şekilde parlayacak ve siz zaman zaman onların size geldiklerini, size çekildiklerini, size ne olduğunu bilmek istediklerini keşfedeceksiniz. Ancak siz kendi güvenli alanınızı ve dengenizi korumanın önemi nedeniyle, görünmez olabileceğinizi keşfedeceksiniz. Ve bu belki tuhaf görünebilir, siz, “Gizlenmeden nasıl görünmez olunur?” diye sorabilirsiniz sevgili dostlarım çünkü siz mistiksiniz çünkü siz başkalarıyla birlikte olmayı seçmediğiniz zaman, sadece kutsal alanınızda olmayı seçtiğiniz zaman görünmez olabilirsiniz.

Hadi derin bir nefes alalım


Tamamlanma

Ve bir şey daha. Artık sizin üzerinizde çalışmak yok. Artık "ben" (me) üzerinde çalışmak yok. Artık o insan kimliği üzerinde çalışmak yok. Bu sona erdi, bitti. Herhangi bir şeyin üzerinde çalışma yapmaya ihtiyaç yok. Siz şimdi egemen bir varlık iken, siz bir araya gelen Ben'im, Üstat ve insan konusunda bilinçli ve farkındalıklı bir anlayışa sahipken bunu neden yapasınız ki?

Artık 'ben' üzerinde çalışmak yok. Bunun anlamı sonunda basitçe Öz'ün sevincini deneyimleme zamanının gelmiş olmasıdır. Onu daha iyi hale getirmeye çalışmak değil ama sadece deneyimlemek. Onu mükemmelleştirmek değil, sadece deneyimlemek. Kendinizi herhangi bir şeyden daha eksik görmek yerine tanrısal olanın ve insanın tam olması. Artık 'ben' üzerinde çalışmak yok.

Siz herhangi bir şey için herhangi birine bağımlı olmayan özgür bir varlık, egemen bir varlık olarak ortaya çıkıyorsunuz. Hayatınızda ihtiyaç duyduğunuz her şey size gelecek. Evet, sihirde olduğu gibi. Siz kendi geçmişiniz de dahil hiçbir şeye veya hiç kimseye köle olmayacaksınız.

Hadi derin bir nefes alalım. Bunlar Ortaya Çıkış'taki temel farkındalıklar. Siz bu temel farkındalıklara geri dönün, onları zaman zaman ziyaret edin çünkü unutmaya dair bir eğilim var, enerjinin size hizmet ettiğini, bunun doğal bir süreç olduğunu, bunun tamamıyla İzin Vermekle alakalı olduğunu, zihnin artık rehber ses olmadığını unutmaya dair bir eğilim var. Artık Ben'im'in, Üstadın ve insanın birlikte çıkardıkları ses var.

Birçok şeyi unutmak çok kolay, o nedenle geri dönün ve Ortaya Çıkış dizimiz sırasında bu temel farkındalıkları zaman zaman ziyaret edin.

Ben sizinle bizim Gizem Okullarımız zamanından bu yana bağlantıya geçiyorum, ben sizinle bizim gezegende bir gün yaşanacak olan Farkındalık zamanını, değişim zamanını, bedenlenme zamanını, her şeyden fazla da insanın daha önce kendisinin hayal edemeyeceği deneyimler yaşayacağı zamanı konuştuğumuz zamanlardan bu yana bağlantıya geçiyorum.

Hadi mistik havada derin bir nefes alalım.

Hadi bilgelikle derin bir nefes alalım. Hadi şimdi Ortaya Çıkışa götüren yolculukta derin bir nefes alalım.

Ben Ben'im Sevgili St. Germain.

Teşekkür ederim.


Ortaya Ç
ıkşı Rüya Yürüyüşü

ADAMUS: Şimdi Ortaya Çıkışa bir Rüya Yürüyüşü yapma zamanı.

Bir Rüya Yürüyüşü çünkü bu bir rüyaydı.

Bir Rüya Yürüyüşü çünkü tüm enerjiler şimdi doğru, doğru. Ve ben sizden kendi kendini izole etmeyen bu Rüya Yürüyüşünü sosyal medyanızda paylaşmamanızı istiyorum. Bu fazla kutsal, fazla değerli. Biz bunu dışarıda enerjisel beslenenlere ve diğerlerine sunmak istemiyoruz. Bu bize ait kutsal bir zaman.

Hadi biz müzik başlarken Rüya Yürüyüşü, Şambra Rüya Yürüyüşü ve Ortaya Çıkış için güzel, derin bir nefes alalım.

(müzik başlar)

Biz şu anda bir dizi işlemekten fazlasını yapıyoruz; bu tüm yaşamların doruk noktası.

Sadece insanken şimdi insan, Üstat ve Ben'im olarak, üçleme olarak ortaya çıkış.

Ortaya çıkış, insanilik sınırlarının ötesine geçmek ama yapılan bu yolculuğu taktir etmek ve anlamak.

Hadi hepimiz bir araya toplanalım ve bu Rüya Yürüyüşü için hazırlanalım. Biliyorsunuz şimdiki biraz farklı. Biliyorsunuz biz diğer alemlere gittiğimiz çoğu Rüya Yürüyüşünde başlangıç noktamıza geri döneriz. Biz ölüm realitelerine Rüya Yürüyüşü yaptığımızda başladığımız yere geri döneriz.

Biz bu sefer geri dönmeyeceğiz. Biz bu kez tamamıyla farklı bir aleme gidiyoruz ve biz olduğumuz her şeyi beraberimizde götürüyoruz. Biz o sınırlı insanı, biz tüm deneyimleri beraberimizde götürüyoruz. Biz insan bedeni ve zihnini getiriyoruz, biz onları beraberimizde getiriyoruz.

Hadi güzel, derin bir nefes alalım ve Ortaya Çıkış Şambra Rüya Yürüyüşüne başlayalım.

(duraklama)

Burası ilginç çünkü hareket eden biz miyiz? Yoksa hareket eden bizim dışımızdaki her şey mi?

Bizim bu Rüya Yürüyüşünde bir yere gitmemiz gerekiyor mu yoksa her şey hareket mi ediyor?

Hareket eden eski realite tabanı mı? Bu eski çağa ait bir soru. Bu tıpkı, siz mi zaman içinde hareket ediyorsunuz yoksa zama mı sizin içinizde hareket ediyor diye sormak gibi bir şey.

(duraklama)

Her şey değişerek mi bize karşılık mı veriyor?

Ben sizden bunu hissetmenizi istyorum.

(duraklama)

Her şey bir şekilde değişecekti ve biz şimdi bu deneyimin mi farkındayız?

Biz bir Rüya Yürüyüşü yapmasak bile değişecek miydi her şey?

(duraklama)

Hareket eden ve değişen nedir? Biz mi bir Rüya Yürüyüşünün içinde bu Rüya Yürüyüşü yapıyoruz? Yoksa her şey zaten değişmiş miydi?

(duraklama)

Biz zaten daha önce burada mıydık ve şimdi bunu farklı bir şekilde mi deneyimliyoruz?

(duraklama)

Neden bu kadar tanıdık geliyor?

(duraklama)

Neden buraya aceleyle geldik hissi varken yine de bu kadar uzun sürdü?

Buraya gelmek için acele ettik ama bu her şekilde olacaktı.

Böyle paradokslar var.

(duraklama)

Bakın, bu Ortaya Çıkış Rüya Yürüyüşünün en güzel tarifi aynaların değişmiş olmasıdır. Sizin hareket ettiğimize ve bir yere gittiğimize inanmanızı sağlayan ayna olmalı, bu Rüya Yürüyüşü ile ayna değişecektir.

Her şeyi ölçen ve her şeyi sizin dışınızdaki bir şeye dayandıran ayna değişiyor.

(duraklama)

İnsanın çok çalışarak buraya ulaştığını, her şeyi onun planladığını, her şeyi onun yaptığını söyleyen ayna değişiyor çünkü siz bunların zaten hep burada olmuş olduklarını fark ediyorsunuz.

Tüm aynalar değişiyor.

(duraklama)

Belki de Ortaya Çıkış ile ilgili en önemli şey budur.

Hareket eden siz misiniz? Oraya ulaşan siz misiniz? Rüya Yürüyüşünde yürüyen siz misiniz? Yoksa her şey size karşılık verdiği için mi değişiyor?

Gerçek Üstatlık bir sürü, bir sürü aynanın bulunduğu bir evdir ve o aynaların hepsi gerçek ve özgündür. Onların hepsi realiteyi algılamanın bir yoludur. Hepsi uygundur.

İnsan bir takım aynalara sahipti, bir takım spesifik aynalara. İnsan her ne kadar aynayı değiştirse ve dönüştürse de ayna özünde yine sınırlı bir aynaydı. Bu yüzden onun realiteyi, enerjiyi, gerçeği, her şeyden çok da Öz'ü algılama şekli çok sınırlıdır.

Burada, Ortaya Çıkış Rüya Yürüyüşü ile artık gerçekten aynaları değiştirme zamanı geldi.

Size realiteyi algılamayı seçtiğiniz şekilde deneyimlemenize izin verecek olan aynalar.

Siz Şimdi'de kalırken geçmişte ya da gelecekte olmanıza izin veren aynalar.

Baktığınızda Ben'im'in şefkatinin gerçekte ne olduğunu, sizin kim olduğunuzu gösteren aynalar.

(duraklama)

Sonra belli bir noktada hiç ayna olmaz.

Siz görünmez olmayı seçtiğinizde, siz kendinize derinleşmek istediğinizde aynalar olmaz.

İnsan aynaların olmamasını, dışarıdan karşılık gelmemesini, kendi görüntüsünü bile görmemeyi yalnızların en yalnızı olmak olarak düşünecektir. Ama Üstat aynaların olmadığı, kendi hiçliğinde bulunduğu zamanların olduğunu anlar.

(duraklama)

Üstadın aynalara ihtiyacı yoktur ama Üstat seçtiği herhangi bir aynayla, çoklu aynalarla, çeşitli renklerdeki aynalarla, çeşitli şekillerdeki aynalarla, çeşitli ebatlardaki aynalarla realiteyle oynayabileceğini bilir.

Üstadın yolu budur, Ortaya Çıkış yolu budur.

Üstat bir aynada kendisinin bu Ortaya Çıkış Rüya Yürüyüşünde uzun bir tünelden süzülerek Ortaya Çıkışını görebildiğini bilir. Ama eşzamanlı olarak başka bir aynada tünel yoktur. Hiçbir şey hareket etmiyordur. Siz hareket etmiyorsunuzdur. Bu sadece karşılık veren realite yaratımıdır.

Siz basitçe, "Ben Buradayım"sınız ve geriye kalan her şey değişiyor ve hareket ediyor.

Üstadın birçok, birçok aynası vardır. Onlar hiçbirini kullanmayacak diye korkuyorlar çünkü o hiç güç barındırmıyor. Onlar basitçe realiteyi ve yaratımı algılama yolları.

(duraklama)

Bu aynalar şimdi sizin, Ben'im'in fasetleri; önceden veçhe diye bilinen birçok faset şimdi faset olarak içeri giriyor, bu, tıpkı bir mücevherin kendine ait birçok faseti, birçok parçası olması gibi bir şey. Her biri parıldıyor, her biri ışığı yansıtıyor.

(duraklama)

Üstadın aynası, Ben'im'in fasetleridir.

Hadi Ortaya Çıkışta güzel, derin bir nefes alalım.

Burada gereken tek şey basitçe İzin Vermektir. Basitçe İzin Vermek.

(duraklama)

Üstadın kendisini algılaması için aynalara gereksinimi yoktur. Üstat zaten seçtiği şekliyle realiteyi algılaması için herhangi bir aynayı, birden fazla aynayı seçebileceğini bilir.

Hadi Ortaya Çıkış için derin bir nefes alalım.

(müzik sona erer)

O tatlı Ortaya Çıkışta derin bir nefes daha.

Bu günü sonlandırırken kısa bir hatırlatma: Siz deli değilsiniz. Siz hiç deli değilsiniz.

Doğal olmayan bir halde kalmak deliliktir, mutsuzlukta kalmak deliliktir, o kuş kafesinde ya da o hayvanat bahçesinde kalmak deliliktir. Sevgili dostlarım Tobias'ın da dediği gibi, siz asla yalnız değilsiniz. Kendisine Şambra diyen birçok, birçok insan var.

Sadece bu da değil, siz asla yalnız değilsiniz çünkü artık Ben'im, Üstat ve insan var ve tabii ki siz tüm yaratımda her şeyin yolunda olduğunu biliyorsunuz.

Bunun yanı sıra ben St. Germain ve Adamus hizmetinizdeyiz.

Teşekkür ederim.

İngilizceden çeviren: Meltem Taban