• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/kirmizicember/
                                       BAĞIŞBAĞIŞ
        
    

Ortaya Çıkış Dizisi. Şaud 6


Adamus Mesajı Geoffrey Hoppe Kanallığı ile 2 Şubat 2019'da Kırmızı Çember'e sunulmuştur.

Ben Ben’im St. Germain’in Adamus’ı.

Ahh! Ben Linda’nın yaptığı gibi herkesle birlikte derin bir nefes alıyorum. Ben bu Büyük Hawaii Adası’ndaki Villa Ahmyo’da, bu harika havada (Adamus havayı içine çeker) güzel, derin bir nefes alıyorum. (Adamus havayı derin bir şekilde içine çeker) Biz dünyada gezerken, ben çalıştaylar ya da sizin Şaudlarınıza geldiğimde havayı solumayı ve enerjinin özünü hissetmeyi seviyorum. Nerede olduğu hiç fark etmez bir yerin havasındaki enerjiyi hissetmeyi seviyorum. O, aynı zamanda yerde de mevcut ama siz onu gerçekten duyumsayabilirsiniz, nefes sayesinde içinize alabilirsiniz.

Ben şimdi tabii nefesi Cauldre vasıtasıyla alıyorum ama ben yine de onun hissettiğini hissedebiliyorum, o tüm hislerinin farkında olmasa bile ben bunu yapabiliyorum. Ben, burada ağaçlarda yetişen, havadaki meyve kokusunu hissedebiliyorum. Ben kahvenin kokusunu koklayabiliyorum, sadece Cauldre’nin kahvesini değil, şey, o aslında benim kahvem ama burada yetişen tüm kahveleri. Ben okyanusu koklayabiliyorum.

Ben Pele’nin ruhunu koklayabiliyorum. Ah! Onun ruhu adalara çok yayılmış bir halde ama özellikle de büyük bir volkan bulunan bu adada. O gerçek çünkü ona inananlar var. Biliyorsunuz, bu, bir varlığa inandırılıp inandırılmamasıyla ilgili bir şey. Eğer bir varlığa inananlar varsa öyle olur. O, şey, o bir tür gerçek haline gelir. İşte Pele’ye inanan yeterince kişi olduğu için, o, bir gerçek haline geldi.

Tıpkı Şambra gibi. Şambra bir varlıktır. O sadece tüm dünyada bulunan sizlerden ibaret değil, o, bir varlık. Ve o ruhlu bir varlık değil ama yine de bir grup bilinci gibi bir şey ve o hale geldi. Yani diğer realitelerde ve bu gezegende gerçekten de Şambra diye bir şey var.

Yani ben bu gezegende bulunan Pele gibi varlıkları koklamayı ve buradaki ilginç tarihi seviyorum. Ah, ben turistleri de koklayabiliyorum. Onlar buradaki doğal şeyler kadar hoş kokmuyorlar ama onlar geldikleri anakaralardan beraberlerinde farklı bir enerji getiriyorlar.

İşte ben Villa Ahmyo’ya geliyorum. Ben havada Ahmyo’yu hissediyorum ve özellikle o güçlü ve güzel çünkü burada bu yetişiyor, burada Villa Ahmyo’da, bu güzel topraklarda. Gerçekten bir enerjiyi başlatmak ve onu geliştirmek ve genişletmek için buraya yeterince Şambra geldi. Ve siz buraya şahsen gelmeseniz de yine de bu Ahmyo’nun güzelliğine dokunabilirsiniz.



Ahmyo Yaşam

Ahmyo, güzel yaşamdır, Üstadın Yaşamıdır. Biliyorsunuz, biz şimdi Keahak’ta, Şaudlarda, çalıştaylarda birçok şey hakkında konuşuyoruz ama bir açıdan bunların hepsinin bizi Ahmyo Yaşama götürdüğü söylenebilir. Biz enerji ile kurulan yeni ilişki hakkında konuşuyoruz. Biz enerjinin sizin için nasıl çalıştığını konuşuyoruz. Biz bilincin ve enerjinin fiziği hakkında konuşuyoruz. Biz birçok şey hakkında konuşuyoruz ama sonuçta bunların hepsi Ahmyo ile ilgili.

Ahmyo gerçekte enerjinin size geldiği anlamını içeren bir sözcük. O, sizin arkadaşınız. O, size hizmet ediyor. O güzel yaşam. Sizin artık enerji için mücadele etmeniz, acı çekmeniz gerekmiyor. O, artık dışarıdan sizinle savaşan ya da sizi şekillendiren, sizi dönüştüren veya size karşıt olan bir şey değil. Ahmyo bizim gireceğimiz o harika bilinçtir.

Ahmyo’ya birkaç yıl önce giriş yapmak özellikle önemliydi çünkü - sizin burada gezegende kalmak istediğiniz biliniyordu ve bunu şaşırtıcı sayıda isteyenler vardı; sizin fiziksel beden içinde kalmak istediğiniz biliniyordu ki bu kendi içinde oldukça zevksiz, pek doğal olmayan bir iştir; ve sizin bu gezegende Standartlar olarak çok, çok, çok uzun yıllar kalacağınız biliniyordu ama siz aynı zamanda yaşamdan keyif alacaktınız ve sonuçta bunu beraberinizde diğer realitelere götürecektiniz – Ahmyo kavramını yerleştirmek çok önemliydi. Enerjinin size gelmesi, nefesle içinize alabileceğiniz ve duyumsayabileceğiniz enerji, arkadaş olan enerji, size hizmet eden enerji. O Ahmyo Yaşam.

Burada, Villa Ahmyo bunun için mükemmel bir örnek. Burada özgürce akan bir enerji var. Burada rahatlatan bir enerji var. Burada hizmet eden bir enerji var. O nedenle buraya sadece kısa birkaç günlüğüne çalıştaylar ve toplantılar için gelenler çok beslenmiş ve desteklenmiş hissediyorlar ve bunun nedeni Ahmyo’nun buraya yerleşmiş olması, o, sizin hayatınızın da bir parçası olacaktır.

O nedenle siz buraya gelseniz de gelmeseniz de Ahmyo’yu nefesle içinize çekin, siz nerede olursanız olun Ahnmyo’yu nefesle içinize çekin. O, size hizmet eden enerjidir. O, güzel yaşamdır. O, sizin başka şeyler için strese girmemeniz demektir.

Biliyorsunuz, biz yıllar sonra bu kadar ilerledik, gerçekten birçok yaranın ötesine geçtik ve göreceli olarak kısa bir zamanda birçok veçheyle bütünleştik. Ben sizin bazılarınızın bunun o kadar da kısa bir zaman olduğunu düşünmediğini biliyorum ama bu göreceli olarak kısa bir zamandı. On yılda bu gezegende bulunmanın travmalarını salıvermek, o karmayı istemediğiniz için karma kavramını tamamen bırakmak. Siz o döngüler içinde ve kalıplarla ve acı ve kefaret ödeyerek devam etmek istemiyorsunuz. Bin yaşamın yaralarını bırakmak için on yıl. İstatistik olarak baktığınızda bu o kadar da uzun bir zaman değil. Bin yaşamın tüm yaralarını salıvermek için on yıl ve işte biz Ahmyo Yaşama başlamak için buradayız.

Hadi derin bir nefes alalım. Hadi güzelliğin içinde ve kendi yaşamınızda yaratmakta olduğunuz şeylerin içinde güzel, derin bir nefes alalım.

Şimdi, ben hala bazı kalıntıların var olduğunu ve sizin hala bazı sorunları aşmaya çalıştığınız biliyorum ama siz bunları sonunda salıvereceksiniz. Ben bazılarınızın hala bolluk sorunları yaşadığını biliyorum ama bunlar geçiyor. Eğer siz buraya kadar geldiyseniz, siz hala Şambra olduğunuzu düşünüyorsanız, bu şeyler geçiyor. Onlar küçülüyorlar ve onlar çok kısa bir zaman sonra yaşamınızda bile olmayacaklar.

Biz son zamanlarda çokça mücadeleyi ve savaşı basitçe serbest bırakmaktan bahsettik. Siz sorunlarınızı asla çözmeyeceksiniz, yani insanın duygusal sorunlarını demek istiyorum. Zihin bunu istemiyor çünkü zihin sorunlar üzerinde çalışarak besleniyor, yaşıyor. O nedenle siz onları asla çözmeyeceksiniz ama siz onları salıverebilirsiniz. Siz asla veçhelerinizi şifalandırmayacak ama onların eve gelip sizinle bütünleşmesine izin verebileceksiniz.

Ve evet, hala bazı kalıntılar var ama ben eğer siz onları gerçekten hissederseniz, siz onların gün geçtikçe daha da, daha da azaldıklarını duyumsayabilirsiniz. Yaşam mücadelesi azalıyor. Şimdi, bu, bazılarınıza şu anda biraz sıkıcı gelebilir ama bu sadece mücadelelerden sonunda Ahmyo yaşama geçilen bir evre.

Hadi derin bir nefes alın ve hissedin, ben sizin için bir Ahmyo Yaşamı hissedin demek istiyorum. Sizin için. Bu birçok anlama gelir, farklı birçok insan için farklı birçok gerçek vardır ama sizin için Ahmyo yaşamdır.

Bir açıdan bedeninizle ve zihninizle barış içinde olmaktır. Artık savaşların olmadığı, bunun anlamı o içsek mücadelenin hep devam etmemesi. Bunların geçmişin bir parçası haline geliyor. Bunlar aslında bilgelik haline geliyor.

Bunlar bilgelik haline geliyor, o halde sizin tüm mücadelelerinizden, yaşadığınız tüm zorluklardan damıtılan tüm bilgeliği derin bir şekilde içimize çekelim. Güzel, derin bir nefes.

(duraklama)

Ah! Ben biz burada otururken enerjilerin değiştiğini hissedebiliyorum.



Arkadaşlar ve Ruhsal İletişim

Bizim son Şaudumuzda biz şunu konuştuk, şey, 2019’u ama biz özellikle yeni arkadaşlarımızı konuştuk. Ben size bu yıl hayatınıza yeni arkadaşların gireceğini söylediğimde zamanı asla unutmayacağım, aslında izleyenlerden inlemeler ve sızlanmalar geliyordu. Belki de arkadaşlar konusundaki anılar pek iyi değildi ya da arkadaşlar enerjetik olarak çok beslenmişti. Ama bu gelen yeni arkadaşlar farklı türden arkadaşlardır.

Hatırlayın gelen arkadaş Üstat. Bir arkadaş olarak Üstat, yüce bir kavram olarak değil, başka bir yerdeki bir tanrısallık değil ama kelimenin tam anlamıyla siz ve Üstadın bir arada yürümesi, birbirinin bilincinde olması. Yani farkında olmak demek istiyorum, bu, Üstadın sesi olur, Üstadın özü olur ama onun bilincinde olarak.

Sonra biz Bego konusunda konuştuk. Hatırlayın, biz tahtaya yazı yazmaya çalışırken sevgili Linda ve Peter ile zor bir zaman yaşadık ama bu sadece John Kuderka’dan kaynaklanan teknik bir engellemeydi. Ama sonunda oldu – Bego. Ego gibi ama “biz” var. “Biz” – Üstat, Ben’im – yeni kimlik. Sadece yaşamda tek başına mücadele eden insan kimliği değil ama Bego. “Biz gidiyoruz, biz aynı zamanda daha çok şey keşfetmek için yaratımlarımıza giriyoruz ve daha sonra daha fazla yaratım oluyor. “Bego, bir tür yeni ego gibi.

Ben son bölümde Sigmund Freud’e kelimenin tam anlamıyla yüklenmiş oldum çünkü ben son Şaudumuzda onun egoyu kötülediğini söyleyerek ona biraz sert davrandım ki o da bunu yaptığını kabul etti. Ve ben ona Bego kavramından bahsettim. Bu, ona biraz zor geldi çünkü o hala kendi psikanaliz yöntemlerine biraz sıkışmış halde ama sonra bunu hissetti ve bu ona anlamlı gelmeye başladı.

Şimdi, o, bizim Üstat konusunda, Ben’im konusunda kullandığımız terminolojinin aynısını kullanmıyor ama onda bilinçaltı ve bilinç-üstü diye bir duyumsama vardı. O, bunu hissetmeye başladı ve yolculuğunda, deneyimlerinde yalnız olan insanın yerine gerçekten “biz” yani Ben’im, Üstat, insan geldiğini fark etti. Ve ben ayrılmadan önce, o, bu Bego’nun yeni kimlik, yeni ego olduğu konusunda hemfikir oldu. Ben de ondan geri bildirim almak için, bu konuda onun fikirlerini sormak için zaman zaman onun yanına uğrayacağımı söyledim.

Biz Bego hakkında, yeni kimlik hakkında konuştuk ve biz sizin üçüncü arkadaşınızın enerji olduğunu söyledik. Bu – enerji - şu anda çok önemli. Yani ben enerji her yerde demek istiyorum. Enerji her şeyi tanımlıyor – Dünya’yı, realiteyi, her şeyi. Ben enerjinin sizin arkadaşınız olacağını söyledim ve ben, birçoğunuzun bunun nasıl olacağı konusunda merak içinde olduğunu biliyorum. “Eh, biz bunu nasıl yapacağız? Ben sadece bir kavramdan ibaret olan ve hatta bana karşıt olan enerji ile nasıl güzel, yeni bir ilişki kuracağım?”

Biz Şaudun sonlarına doğru John Kuderka diye bilineni getirdik ve size onun özel bir bağlantı üzerinde çalıştığını hatırlattık, ah, özellikle insanı ve Üstadı birbirine bağlayan ya da onların arasındaki bağlantı yolunu açacak olan bir şeyi ama en sonunda da Ben’im’le bağlantıyı sağlayacak şeyi. Ve burada olmak John için oldukça büyük bir keyifti ve tabii o gerçekten burada olduğunu göstermek için stüdyoda teknik ekipmana biraz müdahale etti.

O zamandan sonra John bizden ona yeni adıyla, FM, F-M olarak seslenmemizi istedi. Ben önce bunun hecelenerek okunduğunu sandım ama John’ın dediğine göre bu sadece iki harften ibaret F-M. Ben bunun tam olarak ne anlama geldiğinden emin değilim. Ben sizin bu konuda hepinizin tahminde bulunabileceğinizi ya da sosyal medyanızda yazacağını hayal edebiliyorum ama bu belki FM radyo, AM radyonun tersi ya da frekans geçişi gibi bir şeydir ya da eh, John bu yeni lakabı FM’in ne anlama geldiğini çözmeyi size bırakıyor. (Adamus kıkırdar)

İşte John geldi ve bu yeni bağlantı üzerinde nasıl çalıştığını anlattı. Biz harika bir merabh yaptık, Üstat, insan ve Ben’im arasındaki yeni iletişim bağlantısını hissettik.



Hadi güzel, derin bir nefes alalım.

Harika bir merabhtı. Ve siz Üstadın mutlaka sözcüklerle konuşması gerekmediğini fark etmeye başlıyorsunuz. Ben’im’in aniden sizin karşınızda çalı gibi yanması gerekmiyor ya da buna benzer bir şey olması gerekmiyor. Siz aniden orada bir varlık olduğunu fark ediyorsunuz. Orada sizin ve şey, Bego arasında açılan bir yol var. Yeni bir iletişim yolu, o, her şeyi birbirine bağlıyor. Her şey çok güzel.

Hadi bunu, bizim geçen ayki merabhımızı eskiden John Kuderka diye bilinen FM’in mevcudiyetinde bir anlığına hissedelim.

(duraklama)

Güzel, derin bir nefes alın ve o iletişimin açıldığını hissedin. Ve ben gerçekten de bunun aynı zamanda insan, Üstat ve Ben’im arasındaki enerjileri açmak anlamına geldiğine inanıyorum.

Bilirsiniz işte, insan ve Öz’ün diğer parçaları arasında bir sürü bariyerler var. İnsanla arasında, hatta doğa ile arasında ama insan ve Bilinç Bedeni arasında var ve biz şimdi bu yolları açıyoruz. Ve yineliyorum, siz sözcükler duymayı ya da işaretler almayı ya da buna benzer şeyler beklemeyin. Bu çok süptil (ince) bir his, çok yumuşak bir his. Tıpkı bir rezonans gibi. Ben titreşim demek istemiyorum ama eh, orada bir tür uğultu var gibi. Ve siz ona giderek daha da, daha da, daha da yakınlaştığınızı hissediyorsunuz.

(duraklama)

İşte bizim geçen ay yaptığımız merabhtaki bu yeni iletişim kanalında, bu yeni yolda önemli bir bileşen var. Hatta aranızdan bazıları, “Bu neden daha önce gündeme getirilmedi?” diye sordu veya “Bu bağlantı tam olarak nedir?” diye sordunuz. Ve ben geçen ay bunun mutlaka yeni bir şey olması gerekmediğini söyledim. FM laboratuvarda ilk defa tasarlanan ya da yaratılan bir şey değil ama o bunu duyumsayarak ve hissederek buldu. O bu yolu yeniden keşfetti gibi oldu.

Onun içinde önemli bir şey var ve biz onun içindeki bu önemli parçaya hakikat diyoruz. Hakikat. Ah! Hakikat aldatıcı bir şeydir. Hakikat çok yanıltıcı olabilir. Hakikat sizi bir sürü tavşan deliğine ve çıkma yola sokabilir. Hakikat çok, çok felsefi ve pek de anlamlı olmayan bir hale geldi. Ama Kuderka’nın, FM’in buraya getirmeye yardım ettiği şey aslında hakikati içeriyor. Hakikati.



Hakikat

Şimdi, biliyorsunuz insanlar gerçeği uzun, uzun bir zamandır aradılar. Her zaman değil, her zaman değil. Eğer Lemurya’ya ya da Atlantis’in ilk zamanlarına giderseniz gerçekte hakikat için bir sözcük yoktu. O bilincin içinde değildi. Hakikat tartışması yoktu. Siz Lemurya zamanların keşfetmekle – bu gezegeni keşfetmekle, enerjinin nasıl bir araya geldiğini ve bu alemde nasıl iş gördüğünü keşfetmekle çok meşguldünüz; siz Dünya’nın çeşitli krallıklarını keşfetmekle çok meşguldünüz, peri krallığını, orman krallığını, hayvan krallığını, su krallığını – siz enkarne olmakla, öykülerinizle o kadar meşguldünüz ki hakikat konusunda gerçekte asla, şey, ona dair bir bilinç olmadı. O sözlükte yer alıyordu. O hiç tartışılmamıştı.

Ve bu, Atlantis’in son günlerine kadar, özellikle insanlar Kaynağı arayana dek olmadı. Onların Tanrı için bir sözcükleri yoktu. Onlarda hiç Tanrı bilinci yoktu ama onlar Kaynağı arıyorlardı. Her şey nereden akıyordu? Onların aslında enerji için de bir sözcükleri yoktu ama enerji nereden geliyordu? Onlar Kaynağı araştırırken, Kaynağı keşfetmek için hakikat sözcüğünü kullanmaya başladılar. “Hakikat nedir? Hakikatin ve hayattaki her şeyin gerçek anlamı neydi?”

Hakikat kavramı sonra uzun, uzun bir zaman bırakıldı. Atlantis’in çöküşünden kısa bir süre sonra, varlıklar yer altında yaşarlarken ve sonunda dünyanın her yerinden gün ışığına çıkarken gerçekte pek bir bilinç yoktu, hakikate dair bir şey yoktu, hakikatin karanlık dönemleri gibiydi o zamanlar. Gerçekte Mısır’ın erken dönemlerine kadar bu hakikat kavramı yeniden ortaya çıkmadı. Hakikat ya da hakikate dair araştırma uzun, uzun bir zaman kayıptı.

Sonra Yunan zamanlarında – ah! – hakikat moda oldu. Yunan zamanları çok filozofikti ve o zamanlar gerçekten de büyük bir bilinç genişlemesi vardı. O nedenle hakikat sözcüğü yeniden kullanıldı. O, yeniden bilince getirilmişti. Ama o daha çok felsefi anlamda kullanılıyordu. Hakikat konusunda çok düşünülüp taşınılıyordu. Hakikatın ne olduğu ile ilgili çok tartışma ve kavga vardı ve işin eğlenceli yanı tüm o hakikat tartışmalarına ve hatta kitaplara rağmen gerçekte kimse hakikati bulmadı. Onlar hakikati bulmadılar.

Hakikat kavramı konusunda ilginç olan bir şey, bir insan ne kadar bilinçli ise hakikat için o kadar arzu duyar. Bit toplum ne kadar bilinçli ise o hakikat için o kadar arzu duyar. Onlar hakikati sorgulamaya başlarlar, onlar yanıtları, her şeyin hakikatini, anlamını bulmaya çalışırlar. Ve ilginçtir, hakikat kavramı bir kez kullanıldı mı, o, zihne girdi mi zihinsel bir kavram halini alır ki bu gerçekte hiç istenen bir şey olmamıştır. O bir kez zihne girince, zihnin onunla oynama olanağı olur. Zihnin kendisi ile tartışma olanağı vardır. Onun bir sürü tavşan deliğine girme yolları vardır, o bir bakıma asla bir yanıt bulmayacağını bilir ama yine de bunu dener.

Yani hakikat harika bir zihinsel oyundur, zihin için harika bir oyundur, o, belki de zihnin oynayacağı son oyundur. Ama zihin aslında yapay duygular yaratır – o gerçekte hakiki duygulara sahip değildir – onun hakikat araştırması gerçek değildir. O, zihinsel bir girişimdir. Ama zihin aslında hakikati bulmayacağını bilir. O, aslında hakikati bulmak istemez o nedenle hakikat bilinçsiz olandan ziyade bilinçli olan için bir oyun alanı olsa da zihin için harika, büyük bir filozofik oyun haline gelir.

Eğer siz bunu bir anlığına hissederseniz, eğer siz öyle insanların olduğunu bilirseniz – ve bu hor görmek için değil ama onlar göreceli olarak bilinçsizdirler, onlar sadece yaşadıkları günün farkındadırlar, o da zar zor – eğer siz bir anlığına onları hissederseniz onların belki hakikatler ve yalanlar vardır gibi basit kavramları dışında hakikatle ilgili bir kavramları olmadığını görürsünüz. Ben daha derin bir düzeyde hakikatin anlamından, amacından bahsediyorum.

Yani hakikat zihin için harika bir oyun haline geldi ve o sizin Gerçekleştirim yolunuzda aslında büyük bir dikkat dağıtıcı olabilir. Benim hakikat ya da sevgi konusunda konuşmamamın nedenlerinden birisi budur ki bunu ayrı bir tartışmada ele alacağız ama ben şimdiye kadar, bu Üstat, insan ve Ben’im arasındaki iletişim bağlantısına kadar hakikat konusunda fazla konuşmadım.

Onu, hakikati bir anlığına hissedin.

(duraklama)

Hakikat. O, en sonunda Üstat, insan ve Ben’im arasındaki o olağanüstü iletişim bağlantısıdır. Hakikat insanların uzun, uzun bir aradığı ama bulamadıkları bir şeydir.



Bakın, hakikat benim için iki şey demektir. Dışsal hakikatler vardır ve onların aslında hiçbiri hakiki değildir. Her şey bir hakikattir. Doğrusu benim arkamdaki okyanus ve ağaçlar hakikidir. Hakikat çok dışsal olabilir ve hakikat temelde algılanandır – algılanan – ve o gerçek, fiziksel, palmiye ağaçlarını ve okyanusu algılamak olabilir. Hakikat algılananlar ya da aslında inanılanlar olabilir.

Hakikat bir açıdan bir bilinç düzeyidir. Sizin erkek ya da kadın olabileceğinize dair bir hakikat vardır ve sizin beli bir yaşta veya kiloda olduğunuza dair bir hakikat vardır. Sizin geceleri belli bir saat uyumaya ihtiyacınız olduğu hakikati vardır ve sizin otomobil kullanmanız bir hakikattir, marketlerin olması bir hakikattir. Bunların hepsi hakikattir ama hakikat değildir ve hepsi dışsaldır. Ve insanlar hakikati ararlarken çoğunlukla dıştakine bakarlar. Onlar çoğu zaman dışarı çıkıp hakikati ararlar. Ve onlar hakşkati burada, gezegende bulamadıkları zaman diğer alemlere giderler. Onlar hakikati aramak için yıldızlara, evrene ve onun ötesine giderler. Ve hakikatler vardır ama bu, bilinçli bir varlığın aradığı hakikat değildir. Diğer alemlerde hakikat vardır ve onlar bir kere bu evrenin ve yıldızların ötesine gidip hakikati bulamadığında onu diğer alemlerde aramaya başlarlar. Onlar hakikati gerçekte asla bilmedikleri Tanrı aracılığıyla ararlar, onlar hakikati muhtemelen öyle değil ama belki kendilerini ziyaret etmiş olan meleksi varlıklar aracılığıyla ararlar. Onlar hakikati her şeyde – ruhlarda, perilerde – ararlar. Onlar gerçeği bilim ve fizikte ararlar. Onlar hakikati dışta ararlar. Ama işin eğlenceli bölümü onların o hakikati asla bulamayacak olmalarıdır çünkü hepsi hakikattir. Hepsi bir açıdan hakikattir ama gerçekte aranan hakikat bu değildir.

Bir de işte içsel hakikat, biraz sonra konuşacağımız sizin hakikatiniz vardır. Ve bilinçli bir varlığın hakikate girdikçe onu daha çok dışta aramaya başlaması ilginçtir. Ama onlar sonuçta onu bulamayacaklar ve sonra içe yöneleceklerdir, “İçsel hakikat nedir? Benim içimdeki hakikat nedir?” Ah ve işte o zaman hakikati keşfetmek için çok uzun ve çetin bir yolculuk başlar.

Ve onlar bu hakikatte o ana kadarki en büyük aynalarla karşılaşırlar. Onlar kendilerine bakmak ve bunun hakikat olup olmadığını sorma gerekliliği ile yüz yüze gelirler. Ve onlar tüm veçhelerine, tüm geçmiş yaşamlarına, kendi zayıflıkları diye düşündükleri şeylerin hepsine, “Hakikat bu mu? Bunlar benim hakikatim mi, yoksa bunlar benim hakikatim değil mi?” diye bakarlar.

Biliyorsunuz, ben birçok kez sizin zihninizden ve bedeninizden, sizin fiziksel bedeninizden geçen düşüncelerin gerçekte size ait olmadığını anlattım. Düşünceler kitle bilincinden ve atalardan ve geçmiş yaşamlardan ve bedenden ama çoğunlukla atalardan geliyorlar. O nedenle siz hakikati içinizde, düşüncelerinizde ve hatta bedeninizde ararken, eh, birçok sahtelikle karşılaşırsınız. Onlar yine hakikidir ve yineliyorum, hatırlayın ben hakikati algılanan şeyler olarak tanımlıyorum. Algılananlar, bu, özellikle de dış dünya ile ilgiliyse böyle ama daha büyük ölçüde içsel dünya ile ilgili. Sizin hakikatiniz kendiniz hakkındaki algınızdır.

Şimdi, bu hakikat meselesini daha da karmaşık hale getiren şey dünyanın yalanlarla dolu olmasıdır. Ben onları doğru yalanlar diye adlandıracağım. Dünya doğru yalanlarla doludur. Siz gezegende başka insanlarla birlikte yaşıyorsunuz ve yalan söylemek son derece kabul gören bir şey. Yani, yalan söylemek onaylanan bir şey demek istiyorum. İnsanlar bundan mutlaka hoşlanıyorlar diye bir şey yok ama onlar yalanı onaylıyorlar.

Siz ona her şeyde rastlıyorsunuz. Siz ona arkadaşlarınızda rastlıyorsunuz. Kimin kendisine yalan söylemeyen bir arkadaşı hatta akrabası olmamıştır ki? Ve yalan ortaya çıktığında çok yıkıcı oluyor çünkü şey, onlara duyulan güvenin her şekli gidiyor. Siz yolda bir bakıma o dış dünyada insanlara daha az, daha az, daha az güvenmeyi öğrendiniz ve sonra kendinize daha çok güvenmeniz için bir baskı oluştu. Bu, siz yalanlarla dolu olsanız da böyle oldu. Ah, tabii siz başkalarına yalan söylediniz. Siz birçok konuda kendinize yalan söylediniz.

Yani siz yalanlarla dolu bir dünyada yaşarken bunun kolay olmasını nasıl varsayabilirsiniz ki? Her şeyin yalanlarla dolu olduğu bir şeyde siz hakikati bulmayı düşünebilir misiniz? Sizin medya haberleriniz bir açıdan hakikat ama aynı zamanda bir çarpıtma. Onlar yalan. Sizin reklamlarınız – siz kaç kere ürünlerle ilgili bir reklam görüp veya okuyup sonra onu satın aldığınızda, o, reklamı yapıldığı gibi çıktı?

İşte siz sahteliklerle dolu bu dünyadasınız ve siz birinin sadece kendisini korumak için her an yalan söyleyebileceğini biliyorsunuz. O nedenle hakikati arama kavramı çok, çok meydan okuyan, çok saptırılmış bir şey haline geliyor. Ve ben bir anlığına durup bir yalanın bile bir hakikat olduğunu söylemek istiyorum. O, bir çarpıtma ama o zaman bile hakikat haline geliyor çünkü onun arkasında bir bilinç var. Onun içinde bir inanç var. Ah, biri yalan söylediğinde bile ve onlar yalan söylediklerini bilirler – onlar bir öykü yaratırlar, bir tür alternatif öykü, bir yalan öyküsü – ama onlar aslında buna inanmaya başlarlar. Ve iyi bir yalancı aslında kendi söylediği her yalana inanır ve bunu yaşar. O nedenle bir açıdan ben felsefi olarak, bunların hepsinin bir yalandan kaynaklansalar bile gerçek olduğunu iddia edebilirim.

Sizin kendi hayatınızın, sizin kendi yolculuğunuzun büyük bir bölümü doğru bir yalandı. Siz bu yaşama bir işiniz olacağını, eğitim alacağınızı, bir aileniizn olacağını, normal bir hayat yaşamaya çalışacağınızı düşünerek geldiniz – bu, doğru yalandı. Ve siz aslında biliyordunuz, siz gerçekte bunların size ait olmadığını biliyordunuz ama buna devam ettiniz ve bunu yaptınız. Yani siz bir açıdan kendinize yalan söylüyordunuz. Ve be “yalan söylemek” sözcüğüne bir yargı katmıyorum. Ben sadece bunun hakikatin çarpıtılması olduğunu söylüyorum.

Yani siz yalanlarla dolu bir dünyada yaşıyorsunuz. Siz birçok yalana dayanan içsel bir gerçeklikte yaşıyorsunuz. Ama bu bir açıdan sizin hakikatiniz haline geliyor. Bunlar, sizin yaşadıklarınızla ilgili şeyler. Ama – bu büyük bir şey – siz bunun gerçek olmadığını biliyorsunuz. Siz bunun siz olmadığınızı biliyorsunuz. Siz bunun o hakikat olmadığını biliyorsunuz.

Şimdi, benim size dışsal hakikatlerde sizin asla o hakikati bulamayacağınızı söylediğimi hatırlayın. Eğer sizin arzunuz dışarı çıkıp orada tüm gösteriyi yöneten bir Tanrı olduğunu bulmaksa, siz onu bulamayacaksınız. Eğer siz hayatın anlamını dışarıda filozofik olarak bulmaya çalışıyorsanız ya da hatta hayatın anlamını özel bir iksir veya herhangi bir şey aracılığıyla bulmaya çalışıyorsanız, bulamayacaksınız. Hakikat sizin dışarıda bulacağınız bir şey olarak tasarlanmadı.

Fizikçiler ve bilim insanları sizin fiziksel realiteniz hakkında daha fazla, daha fazla ve daha fazla şey öğrenebilirler ama onlar asla hakikati bulamayacaklardır. Teologlar, filozoflar bilinç, farkındalık hakkında daha çok ve daha çok şey keşfedebilirler ama onlar içeride bulunan tek hakikati asla dışarıda bulamayacaklardır. Tek hakikati.

İşte FM, John Kuderka, o iletişim bağlantısını ararken ve biliyorsunuz, o, son yaşamında bir program yazılımcısı ve elektrik mühendisiydi. O, insan ve Üstat ve Ben’im arasında etkin bir bağlantının nasıl yaratılabileceğini araştırırken, o, enerjinin özüne bakarken aslında nihayetinde hakikate bakıyordu. Hakikate ve bizim yanımızda Villa köpeğimiz var, o, tam da hakikat anında bize uğradı. (Adamus köpeği sever ve Belle usulca havlar) Ah! Bakın bu harika köpekte o kadar çok hakikat ve güzellik var ki.

Bakın Belle, Linda ve Cauldre’ye göre aslında komşuların köpeği ama ben bundan şüphe duymaya başlıyorum. Belle şeye başlıyor – ben tutunuyor demek istemiyorum ama – o Ahmyo enerjisini yaymaya başlıyor. O, binanın etrafında koşarak, burada Villa’da uzun saatler uyuyarak o enerjiyi topladı. O, Ahmyo enerjisini toplamaya başlayarak bir Ahmyo köpeği haline geliyor. Sevgili Eesalı Linda, siz belki de onun adını Ahmyo ya da en azından Bella Ahmyo diye değiştirmelisiniz. Evet. Güzel. İşte bu da bir hakikat hakkında konuşurken küçük bir dikkat dağıtma oldu.

Tek hakikat içeridedir. Şimdi, bu, diğer şeyleri sahte yapmaz çünkü dışarıdakiler yalan bile olsalar hepsi de hakikattir. Onların hepsi sizin gerçeklik diye adlandıracağınız şeye dayanmasalar da birer öyküdür. Hadi asıl konuya dönelim.

Hakikat algıdır, sizin şeylerle ilgili algınızdır. Algı farkındalıktır. Farkındalık bilinçtir.

Hadi bunu tekrar edelim. Hakikat algıdır, sizin dış dünyayı algılama şeklinizdir – ve siz onu istediğiniz şekilde algılarsınız – sizin kendinizi algılama şeklinizdir. Algı basitçe farkındalıktır, farkında olmaktır. Bazı insanlar sınırlı bir algıya, sınırlı bir farkındalığa ve ben sanırım bir yerde yerli Amerikan Kızılderililerinden ve dünyadaki başka yerlilerden bahsetmiştim. Onlar gemilerin geldiğini görmediler çünkü onlar o farkındalığa sahip değildiler. Yelkenli gemiler geliyorlardı ama basitçe onların algısına girmediler. Ben Atlantis zamanlarında bile, Atlantis’in ilk zamanlarında sizin geceleri gökyüzündeki yıldızları görmediğinizi anlatmıştım. Buna şimdi inanması zor ama siz gece gökyüzüne bakınca onun yıldızlarla dolu olduğunu görüyorsunuz. Ama o zaman o farkındalık yoktu. O zaman diyelim onu algılayacak geniş bant yoktu. O nedenle orada olsalar bile, basitçe yoktular. Hakikat yıldızların olmamasıydı çünkü siz öyle algılıyordunuz – yıldızlar yoktu.

Yani algı var. Hakikat algıdır. Algı farkındalıktır. Farkındalık bilinçtir, farkında olma, algılama yeteneğidir. Siz içinde yaşadığınız realitenin, fiziksel realitenin farkındasınız ama siz çevrenizde bulunan tüm alemlerin aslında pek farkında değilsiniz. Ve onlar başka bir yerde değiller. Tüm alemler ve boyutlar hepsi şu anda burada kesişiyorlar. Siz bunun basitçe farkında değilsiniz, bunun nedeni kısmen sizin henüz tam olarak buna hazır olmamanız. Bu biraz dikkat dağıtıcı olurdu ve kısmen böyle çünkü zihniniz bunu bloke ediyor.

Şimdi, ben zihnin bunu bloke ettiğini söylüyorum. Ve ben şimdi zihnin bunu yaparak bir açıdan hizmet ettiğini ve zihnin şimdi Ahmyo yaşama geçerken rahatlamaya başladığını, büyük oranda kontrolü, birçok sınırlamayı bıraktığını da söyleyeceğim. O, bunu sizin gözlerinizin ve kulaklarınızın ve insan duyularınızın yanı sıra zihnin hafızasının ve onun kişisel deneyimlerden kazandığı niteliklerin ötesindeki şeylerin algılandığı noktaya izin verene kadar yapacak. Siz, diğer alemlerdeki şeyleri aslında çok güzel bir şekilde algılamaya muktedir olmaya başlayacaksınız. Bu, size çok yoğun gelmeyecek veya sizi kaygılandırmayacaktır. Bu, çok basit, harika şekillerde olacak.

O halde hadi bununla birlikte, hakikatle, algıyla, farkındalıkla, bilinçle, sizin dışınızdaki her şeyi algılama yeteneğinizle güzel, derin bir nefes alalım çünkü bunların hepsi aslında içeriden gelmektedir.

İşte, bu, işin ilginç yanı. Hepsi içeriden geliyor. Siz onlar dışarıda gibi algılıyorsunuz ama aslında her şey içeriden algılanıyor. Geceleri yıldızlar, evren, galaksiler, buradaki uşsuz bucaksız okyanus aslında hepsi sizin içsel algınızla alakalıdır ve onların hepsi aslında sizin enerjinizdir. Hepsi sizin enerjiniz.

Hadi güzel, derin bir nefes alalım.

O zaman hadi bağlantıya, insan, Üstat ve Ben’im arasındaki iletişim bağlantısına, uzun, uzun bir zamandır burada olmayan bağlantıya geri dönelim. Bağlantı koptu. O, aslında algı, farkındalık dışına çıktı.



Ejderha

Şimdi, hadi biraz vites değiştirelim ve ProGnost, bizim son ProGnostumuz hakkında konuşalım. Bu seferki diğer ProGnostlardan biraz farklı oldu. ProGnost’ın planlandığı gibi dünyayı konu alıyordu ama o aynı zamanda sizin hakkınızdaydı. Bu ProGnost diğerlerine göre çok daha kişiseldi. Biz dünyanın nereye gittiğini, teknolojiyi, gelecek yeni insan türlerini konuşmalıydık. Biz gezegendeki akış ve yönelimi, bahsettiğimiz üzere ejderhanın giriş yapacağı noktaya gelinmesi için bilincin nerde olduğunu konuşmalıydık. Biz ProGnost’ta ejderhanın sadece gezegene değil, bunun yanı sıra gezegenin geri kalanına yaptığından çok, çok farklı bir etki yaparak sizin yaşamınıza da giriş yaptığını söyledik. Ama ejderha giriş yapıyor, o içeri giriyor.

Ejderha, muhtemelen Şambra’ya uzun bir zamandır her şeyden daha çok dokunan bir şey oldu. Ejderha sembolizmi, benzeşme, ejderhaya yakınlık tüm dünyadaki Şambraya dokundu ve aranızdan birçok kişinin ejderhanın girişi ile ilgili, ejderhayla geçmişi hakkında kişisel öyküleri vardı.

İşte biz ProGnost’ta ejderhanın şimdi giriş yaptığından bahsettik ve ejderhanın sizin kişisel yaşamınızdaki rolü eski suçluluk duygusunu ve utancı gerçekten temizlemek. Diğer yaşamlardan gelen suçluluk ve utanç duygusu olduğu gibi bu yaşamdakileri de. Suçluluk ve utanç duygusu basitçe sizinle birlikte Gerçekleştirime gelemezler. bunu yapamazlar. Biz bu konuda Eşik (Threshold) etkinliğinde çok uzun konuştuk ve bı konuda birçok deneyim yaşadık.

Siz suçluluk ve utanç duygusunu beraberinizde gerçekleştiriminize getiremezsiniz ve bazıları bunu denediler ve bu onları ezdi – çiğnedi, onların burnundan geldi. Ve bu aslında çok uzun bir zaman önce Ateş Duvarı’ndan geçerken olduğundan bile çok daha şiddetli bir şey. Siz o suçluluk ve utanç duygusunu beraberinizde getiremezsiniz.

Ejderha aynı zamanda içeri girip yalanları buluyor, yalanların ve çarpıtmanın nerede olduğunu buluyor ve bakın siz onu gerçekten bir anlığına hissederseniz, en büyük yalan jeneratörünün suçluluk ve utanç duygusu olduğunu görürsünüz. İnsanlar yalanlarını suçluluk ve utanç duyguları etrafında kurarlar. Biz tüm yalanların kökeninin utanç ve hatta belki insan olma utancından kaynaklandığını bile söyleyebiliriz ve yalanların başladıkları yer de burasıdır. Bir insan son derece suçlu ve utanç dolu hissediyorsa kendine yalan söyler ve sonra da başkalarına yalan söyler be onlar realitede çarpıtmalar yaratırlar, hakikati çarpıtırlar.

Şimdi, bu mutlaka kötü bir şey diye değil ama o zaman sizde faklı algı katmanları oluşuyor ve bunlar bazen birbirleriyle savaşıyor. Siz bir yalan yaratırsınız, onun orijinali, hadi biz buna hakikat diyelim, hakikat hala mevcuttur ve onun varlığı devam eder. Ama sizin şimdi bir de yalan öykünüz vardır, yani sizin birbirine zıt, birbirine ters düşerek gelişen iki öykünüz vardır. Siz sonra onun üzerine daha fazla yalan eklersiniz ve onun üzerine daha çok yalan eklersiniz, yalan üstüne yalan ve sizin çok kısa bir zaman sonra birçok farklı öyküye dayanan, çoğunlukla aynı şey hakkında ama çarpıtmalar ve yalanlardan oluşan eski bir insan egonuz olur.

Siz şimdi belki neler olduğunu hissedebiliyorsunuzdur. Siz kasten öylenen yalanlara dayanan, bazıları yarı bilinçli yalanlara dayanan tüm o öykülere sahipsinizdir. Ama bunlar sizde aynı anda devam ederler ve siz hakikati bulmaya çalışırsınız çünkü daha bilinçli hale gelenler böyle yaparlar. Onlar hakikati bulmaya çalışırlar. Bu, bilinçli hale gelen insanlar için içlerinde çok derin ve ilgi uyandıran bir şeydir.

Biliyorsunuz, ben size bunun birçok açıdan çok zor bir yolculuk olduğunu söyledim, çok zor. Ve siz bazen pes ettiğiniz, başınızı kuma gömdüğünüz tüm o badirelerden geçerken sizi bu noktaya getiren, taşıyan bir şey vardı. O, biliştir. Ben biliş sözcüğü hakkında biraz konuştum. Bir yerlerde o derin içsel biliş var. Siz onu zihninizde rasyonelleştiremezsiniz. Siz onun doğruluğunu kanıtlayamazsınız. Siz onu eşleştiremezsiniz ama o içsel bir biliştir. Ve siz, “Eh, ben sadece daha fazlası olduğunu biliyorum.” demiş olmalısınız. Peki ya buna ne dersiniz, “Ben hakikatimin olduğunu biliyorum. Ben bir yerde bir hakikatimin olduğunu biliyorum. O şimdi bir yerlerde. Ben onu hissediyorum. Orada. Benim sessiz anlarımda. Ben onu hissedebiliyorum.”

 

Sizin Hakikatiniz

Hadi şimdi biraz da sizin hakikatinizden bahsedelim.

Siz büyük olasılıkla onu asla sözcüklerle ifade edemeyeceksiniz, ben de sizi buna teşvik etmeyeceğim. O, sözcüklerin ötesindedir. Zihin onu nitelendirecek yeteneğe sahip değildir. Başka sözcüklerle ifade edecek olursak, mental bir ilişkilendirme yoktur. Ama siz hakikatin mutlak bir his, bir biliş olduğunu fark edeceksiniz. Siz hakikatinizin başkalarından farklı olduğunu, onun evrensel tüm hakikatlerden farklı olduğunu, onun dışsal tüm hakikatlerden farklı olduğunu anlayacaksınız.

Sizin içinizde bir hakikat var. O, sizin tarihçeniz değil. Hayır, o, sizin gerçekte kim olduğunuza dair bir tarihçe gibi bir şey değil. O, sadece bir hakikat ve daima, daima, daima sizin bir parçanız. O, siz hakikatin dışında olduğunuzda bile oradaydı. O, sizin algınız sınırlı olduğunda bile oradaydı. Sizin içinizde o hakikat var ve FM de bu bağlamda, “Biz bu geçidi, bu iletişim portalını nasıl açarız? Biz bunu insan ve Üstat ve Ben’im arasında nasıl açarız? Biz bu ruhsal iletişimi insan düzeyine, gündelik düzeye nasıl getiririz?” diye soruyordu. Ve gerçekten de onun girdiği yer bir yazılım programından çok Hakikatti.

Bir kişi kendi hakikatinin farkına vardığında ki bu ifade edilebilecek en büyük sözcüklerden çok daha büyük bir şeydir, bir kişi kendi hakikatinin ona dokunmasına izin verdiğinde Üstadın iletişimin çok, çok farkında, harika bir şekilde farkında olur. Ve yineliyorum, siz sözcükler beklemeyin ama bir şarkı, hissediş, biliş bekleyin.

Hakikat aslında bir duyudur. O tüm duyular içinde en çok kafa karıştıran duyulardan biridir. Biliyorsunuz biz meleksi 200.000 ya da daha fazla duyu hakkında konuştuk ve biz onlardan bazılarını Şaudlarda ve elbette Keahak’ta yaşadık. Ancak Hakikat aslında bir duyudur ama o bazılarından çok, çok farklıdır. Hatırlarsanız duyu realiteyi algılama şekliydi ve algılamanın yapmanın birçok, birçok, birçok yolu var ve siz aynı anda sadece tek bir duyuyu değil, çoklu duyular kullanabilirsiniz, siz bunu yapabilirsiniz.

Ama ben diyorum ki Hakikat tüm duyulardan daha özel bir hale geliyor. O, Sizi duyumsamaktır.

Hakikat tüm duyular arasında en eşsiz olanıdır. Hakikat bir kişinin daha bilinçli ve farkında olduğunda aradığı bir şeydir. O, sizin uyanışınız sırasında hissettiğiniz içsel çağrıdır, derin bir şeydir, içinizden gelen bir sesleniştir ve o basitçe hakikattir. Sizin hakikatiniz. Evren konusundaki hakikat değil. Onu asla kimse bulamayacak çünkü öyle bir şey yok. Hakikati kendi dışında aramak büyük bir dikkat dağıtma, büyük bir makyo gibi bir şeydir.

Ama siz bu noktaya geliyorsunuz ve içinizde bir hakikat olduğunu fark ediyorsunuz ve bu da FM’in araştırmasında gerçekten isabet ettiği bir şey. Biz Üstat ve Ben’im arasındaki iletişim bağlantısını nasıl açarız? Bunu yapmanın yolu Hakikat duyusudur, sizin hakikatiniz. Ejderha hakiki olmayan şeyleri temizlemenize yardım edecektir. Ejderha size yalana dayanan bir öyküyü tanımanıza yardım edecektir. Ve evet, siz filozofik olarak hepsinin bir yalan olduğunu ve sonra da aynı zamanda hepsinin hakikat olduğunu ileri sürebilirsiniz. Hadi biz bunun sadece bizim alacağımız pozisyonla ilgili olduğunu kabul edelim. Hepsi bir yalan ve hepsi gerçek. Ama sizin hakikatinizden, sizin içsel hakikatinizden farklıdır.

Biz geçen ay yaptığımız merabhla onu – sizin hakikatinizi – içeri getirmeye başladık ve ben bu Şaudda da buna devam etmek istiyorum.



Sizin Hakikatiniz Merabhı

Hadi derin bir nefes alalım ve arka planda biraz müzik çalalım. (müzik başlar)

Her şey sizin hakikatiniz ile alakalı, bir bilişle, bir hakikat duyusuyla.

Hakikat bir duyu, realiteyi algılamanın bir yolu, o önce sizin realitenizde başlar ve sonra genişler. Hakikat en basit, her şeyden derin bir şey haline dönüşür.

Siz hakikatinizi, kişisel hakikatinizi hissettiğinizde onu sözcüklere bile dökemeye çalışmayacağınızı hatırlayın. Ben sizden onu sadece duyumsamanızı, onu hissetmenizi, onun orada olduğunu bilmenizi istiyorum.

Siz onu sözcüklere dökmeye çalışmayın çünkü bu onun yalnızca zihinsel olmasına yarar. Bu, zihni karıştıracaktır. Bu, sizi tavşan deliklerine çıkmaz yollara götürmeye başlayacaktır, o nedenle onu sözcüklerle ifade etmeye bile çalışmayın.

Bunun ötesine geçin ve onu hissedin.

Kendi hakikatinizi.

(durakama)

Onun şu anda ne olduğunu tam olarak tanımlamaya gerek yok. Onu kesinlikle sözcüklere ya da zihinsel yapılara sokmayın ama basitçe orada olduğunu bilin.

Derin bir nefes alın, hakikatinizi hissedin, kimseye, hiçbir şeye ait olmayan hakikati.

Ve o hiç kimsenin sizden alamayacağı bir hakikattir. Alınamaz. O hakikat sizin kendi yalanlarınızla ve çevrenizdekilerin yalanlarıyla bile alınamaz.

(duraklama)

Hakikat Üstat, insan ve Ben’im arasındaki iletişimi de açarken derin bir nefes alın.

(duraklama)

Ve o yineliyorum, tanımlamak için değildir ama daha çok orada olduğunu bilmek içindir. Onun orada olduğunu bilmek – yeterlidir.

(duraklama)

Ve öyledir. Siz uzun bir zaman, birçok, birçok, birçok yaşam hakikati dışarıda aradınız ya da hatta onu içeride bulmaya çalıştınız ama kaosta ve tüm öykülerin, tüm yaşamların, tüm çarpıtmaların karmaşıklığında kayboldunuz.

Hakikat bir duyudur, o tüm duyulardan özel ve kişiseldir.

Ve ben sizden derin bir nefes almanızı ve sadece onun orada olduğunu bilmenizi istiyorum. Bilinecek tek şey onun orada olduğudur.

Ve bilin ki bu hakikat bir gün, çok yakında bir gün, sizi sadece çok derin, derin düzeylerde Üstada ve tüm bilgeliğe ve Ben’im’e bağlamayacak, bu hakikat aynı zamanda sizi enerjiye, enerjinin kendisine bağlayacak.

Bu hakikat o ilişkiyi yaratacak çünkü o hakikat. Ve hakikat ve enerji, ah, onlar çok hoş bir çift gibiler. Onlar partner. Onlar birlikte nasıl çok iyi, çok iyi dans edeceklerini biliyorlar.

Derin bir nefes alın ve sizin hakikatinizin burada olduğunu bilin. O asla gitmedi. O, yalnızca unutuldu.

O, asla düşürülmedi. O, sadece gözden kaçtı.

Derin bir nefes alın ve hakikatin şimdi geri döndüğünü bilin.

(duraklama)

Ve bu hakikat tüm iletişimleri açıyor. Bu hakikatle birlikte aynı zamanda enerji ile o yeni ilişki geliyor.

Derin bir nefes alın be hakikatinizim bir kere daha sizinle olduğunu bilin.

(duraklama)

Ve kendinize onu tanımlamayacağınıza da izin verin. Hakikat duyusunun güzelliğidir bu.

Siz belki daha sonra onu şiirsel bir şekilde yazabilirsiniz. Ama şu anda kendinize sadece hakikatin burada olduğunu bilmeye izin verin. O, bir duyu. O, realiteyi algılamanın bir yolu. O, aynı zamanda enerjinin size gelmesine izin vermenin bir yolu.

(duraklama)

Hakikat. O, belki de insan, Üstat ve Ben’im arasındaki en yeterli bağlantı.

(duraklama)

Hakikat, insan sözcükleriyle tarif edilmesi çok, çok zor bir şey – o zaman neredeyse bir yalan haline geliyor – o yüzden hakikati sadece hissedebileceğinizi ve onun orada olduğunu bilmek sizin için sorun olmasın.

(duraklama)

Hakikat asla ve kat’a sizin kendi dışınızda, evrende ya da Dünya’nın bir yerinde derinlerde gömülü olarak bulabileceğiniz bir şey değildir. Hakikat yalnızca içeriden gelir.

Kendinize hakikatin burada olduğunu fark etmek için izin verin. O şu anda burada.

(duraklama)

O, asla kaybolmadı, O, unutulmuş gibiydi.

Ve o unutulunca siz Üstat ve Ben’imle teması kaybettiniz.

(duraklama)

Biz ProGnost ve Eşik (Threshold) etkinliklerinde ejderhanın gözünün içine bakmak konusunu geniş çapta ele aldık. Bu, gerçekten de kendi gerçeğinizin gözünün içine bakmakla ilgili bir şey. Eğer çarpıtmalar varsa, eğer siz suçluluk ve utanç duygularını sırtınızda taşıyorsanız kendinize hakikate bakmak için izin vermezsiniz.

(duraklama)

Siz bir kez suçluluk ve utancın ve acı çekme ihtiyacının ve enerjinin kölesi olmanın ötesine geçtiğinizde hakikatinize bakmaya, hakikatinizi hissetmeye ve hakikatinizin sizinle olduğunu bilmeye başladığınız noktaya gelirsiniz. İşte bu Ahmyo Yaşamı getirir.

Hatırlayın. Hakikat bir duyudur. O bir yargı değildir. O, doğru ya da yanlışla ilgili bir şey değildir. O basitçe bir duyudur, belki de realiteyi algılamanın en saf şeklidir.

Siz aynı zamanda hakikatin dışarı çıkarmak, dışa vurmak istediğiniz bir şey olmadığını fark edeceksiniz. O, içeride parlayan bir alevdir. O, hakikatinizi dünyaya getirmekle, hakikatinizi vermekle alakalı bir şey değildir ama bir ışınımdır, hakikatinizin ışığıdır, o, bir kez bilince getirildiğinde, bir kez hatırlandığında dünyanın her tarafına ışık saçar. Siz onu dışsal yapmaya çalışmıyorsunuz ama o yine de tüm dünyaya ışık saçar.

Derin bir nefes alın ve sizin hakikatinizin burada olduğunu bilin. Tüm öykülerin örtü katmanlarına, yalanlara ve kendi kendinizi aldatmanıza ve dikkat dağıtmalara ve dışsal arayışlara ve her şeye rağmen hakikatinizin burada olduğunu bildiğiniz için keyiflenin.

Ve hatırlayın, onu tanımlamaya, onu sözcüklerle ifade etmeye bile çalışmayın. O, bir duyudur. O, bir histir. Onu hissetmek için kendinize izin verin. Kendinize, kendi Hakikatinizi hissetmek için izin verin.

(duraklama)

Bunun için utanmayın. Kendinizden utanmayın. Hakikatin dışına çıktığınız için utanmayın.

(duraklama)

Derin bir nefes alın ve hakikatinizin şu anda burada olduğunu bilin.

(duraklama)

Bu hakikat aynı zamanda o yeni arkadaşlarla, bizim Bego diye adlandırdığımız yeni egoyla, Üstatla, enerjiyle iletişimi getirecek.

Derin bir nefes alın ve hakikatinizin burada olduğunu bilin.

(duraklama)

Bazılarınızda hakikat için, kendi hakikatiniz için değerli olmadığınıza dair şimdiye kadar bir his olabilir. Bazılarınızda hakikatin çok uzaklaştırıldığına, sizin asla bulamayacağınız kadar saklandığına dair bir his olabilir.

Bazılarınız yolda bu noktaya gelene kadar hakikatin sadece filozofik bir kavram olduğunu düşünmüş olabilir, derin bir nefes alın ve sizin hakikatinizin burada olduğunu fark edin. O, geri döndü ve bir daha asla, asla saklanmayacak.

Bazı günlerde hakikatin farkındalığı sizde daha çok olacak, bazı günlerde de daha az ama o bir daha asla gizlenmeyecek. O, bir daha asla karanlığa dönmeyecek. O, bir daha asla sizde kaybolmayacak. O, bu gezegendeki yolculuğunuzun geri kalan bölümünde ve geri kalan Ahmyo Yaşamınızda sizinle olacak.

Hadi hep birlikte burada Villa Ahmyo’da derin bir nefes alalım. (müzik sona erer) Ah, bu, bu harika yerde yapılacak olan birçok Şaudun ilki.

Bununla birlikte, sizin hakikatinizin burada olduğu bilişi içinde derin bir nefes alın.

Ve hatırlayın, tüm yaratımlarınızda her şey yolunda.

Ben Adamus. Teşekkür ederim.



İngilizceden çeviren: Meltem Taban