• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/kirmizicember/
                                       BAĞIŞBAĞIŞ
        
    

Tutku 2020 Dizisi Şaud 1


Adamus Mesajı Geoffrey Hoppe Kanallığı ile 3 Ağustos 2019’da Kırmızı Çember’e sunulmuştur.



Adamus Mesajı Geoffrey Hoppe Kanallığı ile 3 Ağustos 2019’da Kırmızı Çember’e sunulmuştur

Ben Ben’im, Egemen Alan’dan Adamus.

İZLEYİCİLER: “Doğum günün kutlu olsun...

ADAMUS: Ah! (Adamus kıkırdar)

İZLEYİCİLER (devam ederler): “… kutlu olsun, doğum günün kutlu olsun, doğum günün kutlu olsun sevgili Adamus, doğum günün kutlu olsun!” (pasta gelirken izleyiciler tezahürat yaparlar ve alkışlarlar)

ADAMUS: Teşekkürler. Teşekkürler, teşekkürler. Üç yüz on. Ben ancak 30 yaşında gösteriyorum (Adamus kıkırdar) ve pastayla birlikte bir baloncuk makinesi. Ah! Üzerinde, “Kırmızı Çember’de 20 yılın kutlu olsun ve doğum günü kutlu olsun Adamus.” yazıyor. Hadi bu kutlamayı hepimiz için yapalım, tüm Merlinler için, bizim şu anda burada olduğumuzun bir onayı olarak. Pasta için teşekkürler. (Adamus tezahüratlar ve alkışlarla mumları söndürür) Size çok teşekkür ederim. Sonra herkesin şekeri yükselecek. Ama biz şimdi enerjiyi biraz yükselteceğiz.

Hadi...

LİNDA: Adamus.

ADAMUS: Efendim canım.

LİNDA: Ben hazırım.

ADAMUS: Ah, ne güzel, ne güzel. Ah!

İşte sevgili Şambra biz buradayız. Benimle 10 yıldan sonra, Tobias ile 10 yıldan sonra biz hala buradayız. Hala buradayız, her zamankinden daha güçlüyüz. Biz şimdi benim adını “Tutku 2020” koyduğum yeni dizimize başlıyoruz. O grafiği ekrana koyabilir miyiz? Tutku 2020, birçok yönden yeni bir çağın başlangıcı. Şimdi sizin tam farkında olduğunuzun farkına varma vakti. Bu, bir numara. Siz tam farkında olduğunuzun farkına varıyorsunuz. Biz birazdan buna değineceğiz ama siz ondan kaçtınız, sanki onunla bir oyun oynar gibi ve şimdi artık tam farkında olduğunuzun farkına varma zamanı. Hepiniz o kafa bantlarıyla komik gözüküyorsunuz. (bazı kıkırdamalar; izleyen üyelerden birçoğu kafa bandı takmıştır)

Ama bunca yıl sonra bizim bu kokuşmuş Atlantis kafa bantlarıyla eğlenebiliyor olmamız iyi değil mi? (bazıları alkışlar ve bazıları, “Oley” der) Kafa bantları çok uzun zamandır insanları geri tutan, insanları zihinde tutan, onu programlayan tek şeydir ve biz şimdi tuvalet kapağı takabiliriz (kahkahalar çünkü Sart kafa bandını klozet kapağı şeklinde dekore etmiştir) ve sizin sahip olduğunuz çeşitli başka şeylerden de takabiliriz. Buna gülebilmek ve “Bunlar sadece kafa bandı. Onlar bana bir şey yapamazlar.” demek çok iyi bir şey. Ve hadi bunu şimdi dünyaya gelen teknolojiye nakledelim.

 

Size Ait Değil

Cauldre ve Linda’nın az önce dediği gibi, biz geçenlerde Prognost Güncelleme’yi yaptık ve bence o dünyanın şu anda bulunduğu yer ile ilgili çok güzel bir özet, bir derleme oldu ve yineliyorum, bunlar çok uzak gelecekte olacak olan şeyler değil, bunlar bir bilim kurgu konsepti değil. Bunlar gezegende olmakta. İnsanlar ya bu konuyu duymak istemiyorlar ya da başka şeyler – politika, finans, savaşlar ve hava durumu - onların dikkatini dağıtıyor. Başka şeyler onların dikkatini dağıtıyor ama bu gezegende her şeyin üzerindeki bir numaralı sorun teknoloji veya yapay zeka veya bilgisayarlardır, siz adına ne derseniz deyin. Bu, gezegende meydana gelen bir numaralı şey. Bunun dışındaki her şey buna karşılık veriyor. Geriye kalan her şey bir açıdan bir dikkat dağıtma gibi.

Burada hala politikaya yakalanan biri var mı? (Linda ve birkaç kişi daha el kaldırır) Ah, anlıyorum. (Adamus kıkırdar) Üzgünüm. Bunu eğlenmek için yapın. Bunu suda yüzen kısa duvarın arkasından yapın. Ona yakalanmayın. Bu, zaman kaybıdır. Bu, sizin burada olma nedeniniz değil. Bu, sizin tutkunuzun antitezidir. Siz bunlara – dünya sorunları, dünya işleri, her şey – yakalanmayın. Ben burada sosyal veya politik veya spiritüel olarak doğru olmadığımı biliyorum ama sizin küresel ısınma ve çevre ile bile dalga geçmeniz gerek. Sizin bu sorunları üzerinize almak yerine yapacak başka daha iyi işleriniz var.

Küresel ısınma – ben birçoğunuzun bana kızacağını ve benim yeşil yerine kahverengiye döndüğümü düşüneceğini biliyorum – ama bu bir dikkat dağıtma. Bu çok komik çünkü Dünya kendine bakabilir. Bilirsiniz işte insanlar fabrikalar veya benzinli otomobiller çok fazla diye Dünya’yı yok etmeyecekler. Ben bunun iyi bir şey olduğunu söylemiyorum ama Dünya gerçekten de kendine bakabilir. Vah insana tabii ama Dünya kendine bakabilir.

Ve çevreye olan odaklanma, özellikle de Gaia’nın şu anda ayrılması ve sorumluluğu insanların alması gerçeğinin ışığında, bir rastlantı değildir. O yüzden insanların haklı olarak çevreye karşı daha da, daha da ve daha da ilgili hale gelmeleri doğaldır. Ama bu aynı zamanda büyük bir soruna dönüşüyor. Bırakın bunu başkaları yapsın. Bırakın bu savaşları başkaları üstlensin. Biz başka bir yere gidiyoruz. Evet Linda?

LİNDA: Eh, sadece şunu yapabilir miyiz – bazılarını salt eğlence için. Eğlence için izlemekte bir sorun var mı?

ADAMUS: Hangi bölümü salt eğlence?

LİNDA: Şey, bilirsin işte, tartışmalarda söyledikleri aptalca şeyleri izlemek ve ne kadar aptalca diye gülmek...

ADAMUS: Ah, gülebiliyorsan eğer, her şeyin arka planını anlıyorsan eğer, hepsinin arka planında güç var...

LİNDA: Ah, evet.

ADAMUS: … ve enerjiyi anlamamak. Siz burada olmayı seçtiniz. Sizin tutkunuz 2020 yılında canlanacak, sizin tutkunuz burada Merlinler olarak bulunmak. Burada, bu gezegende, bilirsiniz işte, bu gürültünün ve bu oyunların ve her şeyin oyun olduğunu insanlara göstermek. Bunun çok üzerinde olan bir şey var ve o da Merlin olmak. Merlin, enerjinin kendisine hizmet etmesine izin veren kişidir. O kadar. O kadar. Ve sizin diğer şeylere yakalanmanız sizi tüketir. Eğer siz bunu tıpkı beni haşladığınız gibi yaparsanız olur, biliyorsunuz, ciddi değildi – söylenenlerden hiçbirisi ciddi değildi tabii ki. (onu haşlayanlardan biri olan Tad’e bakarken mimik yapar) Eğer siz onlara gülebiliyorsanız, varlığınıza gülebilirsiniz, başka şeylere gülebilirsiniz ama o sorunları üstlenmek sizin işiniz değil. Sizde olağanüstü bir şey var... (Adamus içini çeker) Bu, sizin enerjinizi alıp götürecek bir şey değil. Bu, sizin bu yaşam sürecinde kendinize olan bağlılığınızı daha da ileri götürecek bir şey.

Ve işte o yıl, bu yıl. Linda’nın da işaret ettiği gibi bu bir rastlantı değil, 2020 mükemmel vizyondur. (berrak vizyon standardı olarak kullanılan bir Amerikan terimi olan 20/20 olgusuna atıfta bulunur) Berraklık. Ejderha geldiğinde gelir.

Cauldre’nin işaret ettiği gibi 2020, grafikte gördüğünüz gibi dört sayısıdır ve evet grafiği ben yarattım. Susuzluğu ve suyu ve her şeyi ben yarattım. (Santa Fe etkinliğindeki haşlama bölümüne işaret edince gülüşmeler olur)

Ben çok memnunum! (Adamus kıkırdar) O pastayı bile ben kendim yaptım. (kahkahalar artar) Ve işte şu anda insanlığı, toplumu temsil eden o metale damgalanmış, mühürlenmiş o eski arka plan, eski yazım karakteri, zırh var. Onlar eski şekilde devam ediyorlar. Ama biz onu yarıp geçeceğiz - ve onun metal mi taş mı yoksa başka bir şey mi olduğu benim umurumda değil – çünkü tutku her şeyi iptal edip her şeyin yerine geçer. Tutku - “trump” sözcüğünü kullanacaktım ama Cauldre bu grupta bunu söylemememi söyledi. (bazı kıkırdamalar) Tutku her şeyin üzerine çıkar ve her şeyin ötesine geçer ve siz bu yüzden buradasınız.

Tutku

Biliyorsunuz uzun bir zaman oldu, sizin tutkuyu gerçekten hissetmenizin üzerinden uzun, uzun bir zaman geçti. Siz günler geçirdiniz. Siz hayatta kalmak için gereken şeyleri yaptınız. Siz gerçekten muazzam miktarlarda İzin verdiniz – İzin Vermek – çok İzin Verdiniz. Ve bunların hepsi o gerçek tutku olmadan oldu. Uyanıştan sonra kaybedilen ilk şeylerden birisi tutkudur ve siz sonra üstatlığa geçmek için o seçimi yaparsınız. Tutku tam anlamıyla gider ve siz onu yeniden alevlendirmeye çalışırsınız ama bu işe yaramaz. Siz onu daha da alevlendirmeye çalışırsınız. Siz bazı yeni tutkular oluşturmaya çalışırsınız ve siz yeni tutkular oluşturmak konusunda tutkulu olursunuz ama bu bile gider ve aniden hiçbir şey kalmaz. Bu boşluktur ve bu deneyimlediğiniz gibi en kötü zamandır. En kötü zaman sizin o boşluğun içinde olduğunuzu hissettiğiniz zamandır.

Ve o boşluktaki zaman İzin Vermenin, gerçek dönüşümü yapmanın çok önemli olduğu bir zamandır. Siz kozadasınızdır. Siz tırtıl olmaktan çıkmışsınızdır ve siz o kozanın içinde kelebek olma yolundasınızdır – İzin Veriş – çünkü sizin yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Siz artık kendi içinizde kavga edemezsiniz. Siz artık onu çözemezsiniz. İnsan deneseydi bunu yapamazdı ve denememeli de. Ve siz sadece o kozanın boşluğunda uzanırsınız ve izin vermekten başka bir şey yapamazsınız. Sadece izin vermek. Sizin yaptığınız şey bu oldu ve biz bu nedenle buradayız ve biz bu nedenle sıradaki dizinin Tutku 2020 olduğunu ilan edebiliyoruz.

Onun 2020 yılına denk gelmesi ilginç. Sanırım kısmen rastlantısal, kısmen değil ama bu tutkunun ortaya çıkış zamanı. Tutku sizin her biriniz için kişisel bir şeydir ama o sizin eski tutkularınız gibi olmayacaktır. O, bir hobi olmayacaktır. O, politikayı veya çevreyi veya buna benzer bir şeyi üstüne almaya çalışmayacaktır. Bunlar size ileride can sıkıcı şakalar gibi gelecek. İnsanların hepsi bazen her konuda telaşlanıyor. Her şeye sarılıyorlar ve her şeye genel bir bakışla bakmıyorlar.

İşte biz tutkumuza, sizin tutkunuza giriyoruz. Tutku bu gezegende olmaktı.

Bunu bir anlığına yeniden hissedin, siz geçen yaşamınızda, son yaşamınızda, hatta belki ondan önceki yaşamınızda aydınlanmanızı gerçekleştirebilecekken şöyle dediniz, “Ben bekleyeceğim.” çünkü siz bir şeyin yaklaştığını biliyordunuz. “Ben bekleyeceğim.” ve siz beklediniz ve işte biz buradayız.

Siz Tam farkındalığınıza tarihsel olarak pek fazla şeyin meydana gelmediği 1800’lerin ortasında sahip olabilirdiniz. O zamanlar çok önemli, çok büyük değişimler yoktu. Ama siz, “Ben 2020’ye kadar bekleyeceğim.” dediniz. Bu benim hakkında çok konuştuğum Makineler Zamanıdır, bunun anlamı teknolojidir, işlemlerin bilgisayar tarafından kontrol edilmesidir. Bu, gezegende çok fazla değişimin meydana geldiği bir zaman. Bu, olağanüstü. Yeni bir insan türü doğmak üzere ve o tipik biyolojik bir tür olmayacak.

Bu, muazzam bir “kontrolün” olacağı bir zaman, ah, “kontrol” belki doğru sözcük olmayabilir, biz teknoloji ile düzene sokmak diyelim. Benim geçenlerde yaptığım ProGnost 2019 Güncelleme’de anlattığım gibi sihir yasadışı olacak. Bu mutlka, “Sihir artık yasal değil” şeklinde o kitaplarda yasaklanacak diye bir şey yok ama yasaklar kurallara uymayanlara, belli bir şekilde düşünmeyen ve hareket etmey-... sizin yaptığınız her şey, tüm insanların yaptığı her şey gözlenecek. Ve siz, “Hayır, gerçekte bana asla böyle bir şey olmayacak” veya “Bu çok uzak bir gelecekte olacak bir şey.” diyebilirsiniz. Hayır. Bu, onların Şeylerin İnterneti diye adlandırdıkları şey. O, merkezi otoritedir (Big Brother), o, göz küresidir, o, sizi gittiğiniz her yerde izler.

Onun bazı büyük avantajları, bazı harika avantajları var – kayıp çocukların bulunması, mağaza kameralarında güvenlik kayıtlarından suç işleyenlerin bulunması. Bunlar büyük avantajlar. Ben bunun kötü bir şey olduğunu söylemiyorum.

Ancak bir kişi psikolojik olarak çizgiyi geçtiğinde devreye girecekler ve ben bu konuda ProGnost Güncelleme’de bile konuşmadım ama bu günlerde psikolojik profil çıkarmaya karşı çok büyük ilgi var – bilirsiniz işte, gezegende bu sefer hangi saldırgan ateş açacak, kim başkalarına kötü şeyler yapacak – yani profil çıkarmak çok kabul edilebilir bir şey haline gelecek. Onlar asla öyle adlandırmayacaklar ama bunun adı gözlemektir. Kurallara uymayanlar, fazla gülenler (birisi dudak büker) – hayır, ben ciddiyim, gülenler için bir algoritma olacak, bilirsiniz işte çünkü düşünec-... yapay zeka işi çözecek, “İşte burada delirmek üzere olanlarla ilgili dinamikler var” – gözlerini çok fazla kırpıştırmak veya çok fazla gülmek veya anti sosyal davranışlar sergilemek – her şey gözlemlenecek ve sonra o kişinin yeniden kurallara uyması sağlanacak. Ah, bunu öldüresiye döverek yapmayacaklar. Hayır. Onlara pasta vererek (bazı kıkırdamalar) ve biraz eğlenceli küçük haplardan vererek yapacaklar. Toplum o yöne doğru gidiyor.

Ve ben bunun iyi ya da kötü olduğunu söylemiyorum. Bu, toplumun bir deneyimi. Ama sizin içinizde çok iyi hatırladığınız o Atlantis olayı var, orada olanlar var – iyi bir şey olarak düşünülen şeyin insanları zihinlerine tutsak etmesi – ve siz bir taahhütte bulundunuz, sizin bir tutkunuz var, “Ben bu zamanda geri geleceğim ve ben sihir olacağım, Ben Sihirim.”

Ve ben hemen şimdi sizin bilgisayar algoritma şekillendirmesi konusunda kaygılanmanıza gerek olmadığını söyleyeceğim çünkü sizin enerji üzerinde çok büyük hakimiyetiniz olacak, zorla girmeyen, manipülatif olmayan bir enerji hakimiyeti, onlar basitçe sizi göremeyecekler ve siz gerçekten bu gezegenin standartları olacaksınız. Bu muazzam bir sorumluluk ama bu aynı zamanda sizin tutkunuz. Bu, sizin buraya geri gelme nedeniniz. Bu, sizin şimdiye kadar her şeye katlanmış olmanızın nedeni. Bu, ani bir Tam Farkındalığa sahip olamamanın nedeni. Bu, sizin lanet olası çok yalnız ve başarısız hissettiğiniz zamanlar geçirmenizin nedeni çünkü şu ana kadar sadece beklenilecekti. Biz Ortaya Çıkış dizisini yaptık ve siz ortaya çıktınız. Şimdi kelebeğin kanatlarını ilk kez açtığı o zaman, bu biraz tuhaf geliyor. O, uçmaya çalışıyor ama o hala yeşil olduğunu ve 18 ayaklı olduğunu hatırlıyor ve biraz acemilik var ve bizim bu dizide yapacağımız şey o acemiliği atmak olacak. Ama benim size şunu hatırlatmam gerek, siz tam farkındasınız. Sizin şimdi sadece bunun farkında olmanız gerekiyor. (Adamus kıkırdar)

O halde hadi hemen şimdi derin bir nefes alalım. Tutku 2020, tutku burada olmak, gezegende sihir olmak.

Sihri nasıl tanımlarsınız? Çeşitli tanımlar var ancak sihir, siz enerjinin size hizmet etmesine izin verdiğiniz zaman olur. Gerçekte bu sihirli bir şey değildir, doğaldır. Ama insanların çoğuna sihir gibi gelecek.

Sihir bilimle, bilgisayarla veya normal insan mantığı ile tanımlanamayan şeylerdir. Bizim yapacağımız şeyler bilim kitaplarında yok. Onlar sizin beyninizi parça parça kesip bunların hepsini nasıl yaptığınızı anlamaya çalışsalar da onu yine bulamayacaklar. Hayır, özür dilerim, siz bunu Atlantis'te yaptınız. Hayır, onlar şimdi böyle yapmayacaklar (bazı kıkırdamalar) Onlar şimdi böyle yapmayacaklar.

Sihir tanımlanamayan bir şeydir. O, mevcut fiziğe uygun değildir ama bu sorun değil çünkü mevcut fizik çok hızlı değişecek. Ve yineliyorum, bunların hiçbirisi uzak bir gelecekte olmayacak. Bunların hiçbirisi sadece benim baktığım açının bir projeksiyonu değil. Biz Kırmızı Konsey'de birlikte çalıştığım kişilerle meydana gelen şeylere bakıyoruz.

Birçok teknoloji olayı gazetelerinizin birinci veya ikinci sayfasında yer almıyor - ah artık gazeteler yok; internet yayınları, benim buna alışmam gerek – çünkü bu pek heyecan verici bir şey değil. Demek istediğim, kim teknoloji hakkında okumak ister ki? Ben bunu yapan mühendisler olduğunu biliyorum ama bu çoğu insana heyecan verici gelmiyor. Onlar en son işlenen kitle cinayetini okumak istiyorlar. Onlar son hava afetini okumak istiyorlar, bilirsiniz işte, dram senaryolarını, politikayı tabii, yani teknoloji haber olarak baş sayfada yer almıyor. Ama bu sinsi bir sendrom – ürpertici de – ama bu sinsi bir sendrom. O, herkesin yaşamına sızıyor. Hiç kimse de durup, “Hey Herkes bir saniye dursun. Beş ya da on yıl sonra nasıl olacak?” demiyor. Ve bunu yapsalar bile şöyle oluyor, “Eh, sen bir beyin implantının, bir çip implatının yararlarına bak.”

Siz şeyi biliyorsunuz... ah, daha ileri gitmeme izin vermeyin çünkü biz ProGnost’u daha yeni yaptık ve ben burada ProGnost bölüm ikiyi yapmak istemiyorum ama... (bazı kıkırdamalar) Ve ben birisini kıracak olursam özür dilerim... hayır, ben birini kırdığımda asla üzülmem. (kıkırdamalar artar) Sadece şaka yapıyorum.

Gezegende belli hükümetler var, ben bunları isimleriyle anmayacağım – biz bunu yapmayacağız, biz buna hiç girmeyeceğiz ve buna kalkışmayacağız – bu hükümetlerin kitlesel çip implantları konusunda çok büyük hareketleri var – teknolojik, finansal ve her konuda. Bu, yasal olarak zorunlu bir şey olacak. Sizde onlardan bir tane olması gerekecek. Ve ben burada hiç isim vermeyeceğim ama – ejderha – böyle bir şey olacak. Bu, sosyal reformun bir parçası olacak. Bu, Avrupa’da veya Amerika Birleşik Devletleri’nde olmayacak, o nedenle bunun için fazla kaygılanmayın ama bu bir gereklilik olacak. Ve ben bunu hissetmenizi söyleyeceğim ve biz yaklaşık yedi yıl içinde bunu yaşayacağız. Bu, çok uzak bir tarih değil. Eh, siz bunu zaten köpeklere yapıyorsunuz ama onlar beyni etkilemiyor. Ama hayır, yeni olay implantlar olacak.

Ama ben konuyu dağıttım çünkü ben şimdi sizin gezegende olmanızın nedeni hakkında konuşmak istiyorum. Siz bir açıdan boktan bir zamanı seçtiniz. (Adamus kıkırdar ve bazı seyirciler gülerler)

LİNDA: Teşekkürler!

ADAMUS: Şey, hayır, ben Sart’a kanallık yapıyordum. (kıkırdamalar artar)

LİNDA: (güler) Teşekkür ederim!

ADAMUS: (kıkırdar) Evet, Atlantis’ten gelen tek tuvalet kapaklı kafa bandı!

Tutku, burada standart olmak için bulunmak, enerjinize mükemmel uyumlu bir şekilde hakim olmak. Bu kadar. Siz sokak köşelerinde durup İncil’i öğretmeyeceksiniz. Çoğunuz büyük gruplara ya da ona benzer şeylere ders vermeyecek. Siz proaktif olarak (ç.N: gelecekte olacak şeylere önceden hazırlanarak) dışarı çıkıp her şeyi değiştirmeye çalışmayacaksınız. Böyle olmayacak. Siz bunu çok sessizce yapacaksınız ama yine de bunu yapmanın en gürültülü yolu budur. Bunu yapmanın en etkili ve gerçekte en dikkate değer yolu budur - sessizce kendi hayatınızda. Kendi hayatınızda.

İşte biz Tutku 2020 zamanına geldik. Ben bunu uzun bir zaman bekledim ve işte biz bu nedenle buradayız, tutku. Sizin içinizde yeniden bir tutku ateşi yanacak. Siz, “Ben bunun için buradayım! Bunu yapacağım!” diyeceksiniz. Ve tutkunun bir sorun olmadığını hatırlayın. “Ben buraya ben olduğum her şey için geldim, Merlin olmak için geldim, gezegene sihri geri getirmek için geldim. Nokta.” Bu kadar. Bu böyle bir tutku, burada olmak için gerçek bir neden, ışığınızı saçmak için gerçek bir neden.

Bu yıl çoğunuzun, “Benim ne yapmam gerek? Ben neden buradayım?” – bu sizde oldukça çok olan bir şey - gibi şeyleri yok olacak. Siz neden burada olduğunuzu çok net bir şekilde, 20/20 netlikte bileceksiniz. Ve biliyorsunuz, bu, gerçekte büyük bir misyon değil. Bu, çıkıp yerlileri ve Muggleları (ç.n: Harry Potter serisinde büyü-sihir yapma yeteneği olmayan sıradan insanlar, magıl diye okunur) değiştirmekle ilgili bir şey değil. Bu sadece olmakla ilgili bir şey. Siz bundan zevk alacaksınız – ve Cauldre buna inanmıyor – siz sadece bir yerlere gideceksiniz, siz bir havalimanında ya da bir mağazada olacaksınız ve orada sadece duracaksınız ve sadece Öz’ünüzde, enerjinizde olacaksınız ve çevrenizde yaşanan bir sürü küçük, komik olayı izleyeceksiniz. Ve bilirsiniz işte, bazıları ilginç olacak. Varlığınızda bulunan biri aniden ağlamaya başlayacak çünkü sizin ışığınızda olmak onlara büyük umut veriyor ve onlar bunu kafalarında çözemiyorlar. Onlar bunu yapanın siz olduğunuzu bilmiyorlar, Joanne, onlar sadece ağlıyorlar. Sart, onlar her zaman ağlayacaklar... (kahkahalar)

SART: Ben o nedenle buradayım!

ADAMUS: … çünkü o çok sevinç getiriyor.

Hayır, siz aslında keyif alacaksınız – Cauldre buna gerçekten inanmıyor – ama siz dışarı açıldığınızda, siz diğerlerinin arasında olduğunuzda – kısa süreliğine - keyif alacaksınız çünkü siz bunun etksini direkt olarak göreceksiniz. Ve siz herhangi birine bir şey vermeye kalkmayacaksınız. Siz onların hayatını değiştirmeye çalışmayacaksınız. Ama hayal edebiliyor musunuz, siz dışarıdasınız – nasıl adlandırıyorsunuz – diyelim büyük bir mağazadasınız. Siz bir mağazadasınız. Orası çok kalabalık, tezgahtarlar huysuz, müşteriler saldırgan ve iğrenç. Siz enerjileri, sizin midenizi bulandıran ve sizi güçsüz düşüren enerjileri hissedebiliyorsunuz ama siz oraya birdenbire gittiniz. Siz sadece orada duruyorsunuz. Siz hiçbir şey satın almıyorsunuz. Sizin bir şey satın almaya gereksiniminiz yok. Siz sadece orada duruyorsunuz ve kaosun adeta kendini yeniden düzenlemeye başladığını izliyorsunuz. Kaosu meydana getiren siz olduğunuz için değil ama siz orada olduğunuz için kaos oluyor.

Bunlar olacaklara dair gerçek örneklerdir.

Kaos ve kasvet ortamında, etrafınızdaki sıkıntı ve grilikte aniden tüm enerjiler fırıl fırıl dönmeye başlar - ışıklar söner, bir şeyler düşmeye ve kırılmaya başlar, insanlar birbirleriyle çarpışmaya başlar - ve siz her şeyin döne döne yeniden ahenkli bir hale geleceğini bilerek orada yüzünde büyük bir gülümsemeyle durursunuz çünkü siz oradasınızdır. Sizin getirdiğiniz enerjiler o kadar saf ve berraktır ki tüm sıkışmış enerjilerin patlak vermesine ve doğal hallerine geri dönmesine neden olur.

Bunlar olacak. Bunlar sizin hayatınızda her şeyde olacak – evinizde, dışarıda insanlarla, otomobilinizde, bilgisayarlarınızda, her şeyde – ve enerjiler düzelmeden önce parçalanabilirler ve sonra yepyeni bir düzeye gelirler. Bunda bir sorun yoktur. Bu, sizin için sorun olmayacak çünkü siz anlayacaksınız – sizin bazılarınız her şeyden önce başka bir yaşam sürecinde cadı olduğunu ve yaptığı bazı alçakça işleri ve ortaya çıkan enerji karışıklığını hatırlayacak ve siz bir anlığına düşüneceksiniz, “Ah, hayır. İşte yine cadılık vakti.” Ve siz bunun bu kez böyle olmadığını fark edeceksiniz çünkü siz bunu bir gündeminiz olmadan yapıyorsunuzdur. Siz sadece varsınız. Siz enerjilerin nasıl kaosa ve kargaşaya neden olabileceklerini izlediniz ama sonra bir ahenk meydana geldi bunun nedeni sadece sizin orada bulunmanızdır. Sonra sizin yüzünüzde büyük bir gülümseme oluşur ve siz o tutkuyu hissedersiniz ve kendi kendinize şöyle dersiniz, “Ah, buraya gelmek için yaşadıklarım hiçbir şey değildi. Kolaydı.” (bazı kıkırdamalar)

Ama ben sizi video kaseti gibi bir şeye çektim (Adamus kıkırdar) ve ben sizin ağladığınız ve şikayet ettiğiniz ve yaptığınız her şeyi içeren o kasetleri size göstereceğim. Siz videonun sonundaki o gruba benziyorsunuz. (kahkahalar, kanallıktan önce izlenen videoya işaret eder) Komik değildi.

 

Soru ve Yanıtlar – 1

Peki. Hadi buna başlayalım. Günün ilk sorusu ve sorular ve yanıtlar bölümü sırasında ben sahne desteği isteyeceğim. İşte ben Prenses Henriette’ten buraya gelmesini isteyeceğim. Ve eğer devamlı şu şekilde (Adamus nasıl olacağını gösterir) burada durabilirsen. Evet. Ve sonra insanlar... (Henriette ona bir bardak şarap ikram eder) Ah, benim için mi?

HENRİETTE: Châteauneuf-du-Pape.

ADAMUS: Ah, ha! En iyisi.

HENRIETTE: À votre santé. (Fransızca sağlığına)

ADAMUS: Şerefe. (Adamus bir yudum alır) Hım.

HENRIETTE: Sağlığına.

ADAMUS: Hım. Değerli. Değerli. Lütfen. Ve evet, kadehini tutabilir misin, oraya da koyabilirsin... ah ne güzel. Hoppalaa! Belki de biz Şaudu şimdi sonladırmalıyız. (kadın poz verir) Evet, teşekkürler. (bazı kıkırdamalar)

Evet. Sahne hazır. Olağanüstü. Linda lütfen mikrofonla seyircilere git. Evet, ışıklar artırılsın. Soru.

LİNDA: Sorudan önce mi birini bulmamı istiyorsun?

ADAMUS: Kesinlikle. Soru şöyle, biz bunu Yükselmiş Üstatlar ile aramızda konuştuk (Linda mikrofonu birine verince bazı kıkırdamalar olur) – siz soruyu bekliyorsunuz – biz bunu daha önce tartıştık. Bu aslen Kuzey Avrupa’dan bir grup Şambra tarafından gündeme getirildi. Kent adı vermeyeceğim. Üç ya da dört Şambra bir araya gelip şöyle dediler, “Bizim gerçekten bir kitap yazmaya başlamamız gerek, bizim öğrendiklerimizin ve yaptıklarımızın Standartları ve değerleri ile ilgili bir kitap.”

Ve onlar bize psişik olarak gelip, “Peki, bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye sordular. Ve biz bunu tartıştık ve ben de, “Bunu Şambra'ya götüreceğim” dedim. Biz çok şey öğreniyoruz. Biliyorsunuz, 20 yıllık muazzam bir bilgi repertuarı var. Bunun neresinden başlarsınız? Nereden başlarsınız?

Bir saniye dur lütfen. Bir fotoğraf çekeceğiz. (Adamus Henriette ile poz verir; kahkahalar)

Bizim oluşturmuş olduğumuz bu ilginç bilgi kütüphanesi var, o nedenle onlardan bazıları şöyle diyorlar, “Biz belki de bazı standartları ve değerleri yazmaya başlamalıyız ve onları gerçekten basitleştirmeliyiz, ‘enerji senin arkadaşındır’ gibi şeyleri.” Kısa söylemler gibi sanırım. Çünkü Jean'in da bildiği gibi, şu anda materyalleri incelemeye kalkan biri nereden başlayacağını nasıl bilsin? Ne yapsın?

İşte benim bugün hepinize sorum, biz Standartlar ve Değerler dediğimiz şeyleri yazmaya başlıyor muyuz? Bu çok ilginç bir soru. Ve ah, biz buradan başlayacağız ve sonra Vince’e gideceğiz. Evet, Thomas?  

THOMAS: Vince ile başlamak ister misin?

ADAMUS: Hayır, hayır! (kıkırdarlar) Vince seninle başlanmasını istiyor. Evet.

THOMAS: Şey, ben ilk kez geldim.

ADAMUS: Mm hımm. Hoş geldin.

THOMAS: O nedenle ben henüz gelmiş birinin bakış açısından konuşabilirim. Bu bir yandan biraz aşırı geliyor. Ben nereden başlayacağımı bilmiyorum.

ADAMUS: Evet. Sen nereden başladın?

THOMAS: YouTube.

ADAMUS: YouTube. Peki.

THOMAS: Ben sadece nereye çekilirsem oraya gidiyorum, ben gerçekten de ne yaptığımı bilmiyorum.

ADAMUS: Evet, en çok sevdiğin şey nedir? Tobias deme. (Thomas güler) Ben ne diyeceğini biliyordum, “Ah, o çok hoş.” (yüksek sesle) Evet. Ne... devam et.

THOMAS: Merlin. Merlin.

ADAMUS: Merlin.

THOMAS: Merlin bilgisi, evet.

ADAMUS: Peki Güzel. O zaman evet mi hayır mı? Biz bunu...

THOMAS: Ah, işte ben aslında – ben müzik öğretmekle ilgili başka bir sistem öğreniyorum ki o da çok açık olan ve hiçbir şeyin tanımlanmadığı benzer bir fikir. Ama öğrenirken bir şeylerin yazılmış olmasını diliyorsunuz veya birinin, “Eh, bana tutunacak bir şey ver.” demesini.

ADAMUS: Evet.

THOMAS: Öyleyse belki ortası bulunabilir, belki orada küçük işaretçiler vardır, bir kılavuz gibi istikrarlı gitmemeli veya...

ADAMUS: Kesin.

THOMAS: … “Zorunlusun...” gibi. sadece şunu söyle, “Ah, sen belki de bu taraftan başlamak istiyorsun.”

ADAMUS: Bilirsin işte ekmek kırıntıları kitabı gibi.

THOMAS: Bazı ekmek kırıntıları, evet.

ADAMUS: Evet, evet. Güzel.

THOMAS: Onun gibi bir şey.

ADAMUS: Peki.

LINDA: Vince mi demiştin?

ADAMUS: Ah, Vince, evet. (şarabından bir yudum daha alırken duraklama) Bu, sona ermeden ben Cauldre’yi sarhoş edeceğim. Evet, efendim.

VINCE: : Bence onların deneyimlerini yazmaları doğru olur ama - biz bunu sadece dört ay önce yaşadık – bu onların kendi deneyimleri olmalı ve başkaları için yazılan bir reçete olmamalı.

ADAMUS: Peki.

VINCE: Aksi halde bir ilmihal, bir Disiplin Metot Kitabı çıkarılmış olur.

ADAMUS: Evet.

VINCE: Ya da sizin zehrinizi alır.

ADAMUS: Güzel. Güzel. Mormon Kilisesi D&O (Doktrin & Düzen) ve bunun gibi şeyler. Evet. Peki. Ve bu her şekilde de tartışılabilir veya her şekilde konuşulabilir. Birkaç kişi daha. Standartları ve Değerleri yazmaya başlamalı mıyız yoksa bilirsiniz işte bir Üstat için 100 değerli nokta mı yazmalıyız? Ve şu anda bunu okumaktan hoşlanacak birileri var.

JAN: Başlangıç olarak şunu söyleyeyim, ben kısa süre önce yeniden Şaudlara başladım ve benim Tobias'ın ilk dizisine geçme şansım olmadı ve ben Tobias'ın bahsettiği pek çok şeyi görünce çok şaşırdım, o zamanlar bile, bilirsin işte, bizim konuştuğumuz özellikle İzin Vermekten bahsetmiş. Onun o zamanlar izin vermekle ilgili gördüğüm birçok şeyi beni çok şaşırttı ve…

ADAMUS: Neden kimsenin bunu dinlemediğine şaşırmadın?

JAN: (kıkırdar) Ben hazır olduğumuzu sanmıyorum. Ben bizim İzin Vermenin ne olduğunu ve neden önemli olduğunu ve neye ihtiyacımız olduğunu gerçekten anlayabildiğimizi sanmıyorum – onu hayatımıza nasıl sokacağımızı ve bunun gibi şeyler. Demek istediğim, bilirsin işte, bizim toptan ve tamamıyla izin vermemiz gerekiyor. Ve o zaman, “Elbette, doğru” gibi şeyler söyleniyordu.

ADAMUS: Doğru.

JAN: Fakat onunla bir bağlantıları yoktu. Böyle ve ben insanlar bu Şaudları ve her şeyi okumaya devam ettikçe, kendi bağlantılarını kuruyorlar ve bence, bilirsin işte, bu onların kendi değerlerinin ne olduğuna karar vermelerine yardımcı oluyor ve... (birinin telefonu çalar)

ADAMUS: Bu arada ben bazı şeylerin biraz mantıksız olacağını bildirdim. Evet, evet.

JAN: Evet.

ADAMUS: Peki.

JAN: Ama bence, onlar için herhangi bir standart veya başka bir şeyin olması gerekmiyor çünkü – benim yaptığım şeyi çoğu insanın yapmak istemediğini veya yapmaya ilgi duymadığını hissediyorum. Ama bu benim için devam etmek veya nereden geldiğim ve nereye gittiğim ile ilgili olarak daha iyi bir temele sahip olmak için kendim için yapmam gereken bir şey, ben bu yüzden Değerler ve Standartlar için gerçek bir ihtiyaç görmüyorum.

ADAMUS: Peki.

JAN: Bence kişisel bir şey.

ADAMUS: Güzel. Birkaç kişi daha ve bu tuzak bir soru değil. Bu, hilesiz bir soru. Bizim önümüzdeki beş yıl buna bakmamız gerekecek. Ve, eh, devam et. Ben bunları birazdan özetleyeceğim.

JOEP: İyi soru.

ADAMUS: Teşekkür ederim benim sorum değildi ama...

JOEP: Komik. Aslında ben yıllar önce bir kitaba başladım – Yeni Enerji Araçları – sadece Şaudlardan bilgiler kullandım ve bir noktadan sonra bıraktım ama kısa duvarın arkasında durmak gibi, Zarafet Ocağı gibi pratik şeyler vardı. Ama ben Standartları yapmazdım ve – diğeri neydi?

ADAMUS: Değerler.

JOEP: Değerler. Bence Jean bunları son makalelerinden birinde oldukça iyi özetledi. Bizim öykülerimizi anlatmamız gerek. Bizim yazmamız gereken kitap bu, ‘çünkü bu insanların bağlantı kurabileceği bir şey ve bu onların içindeki bir şeyi alevlendirecek bir şey, sadece bizim yaşadığımız kasvetli şeyleri değil.

ADAMUS: Evet. Güzel. Teşekkür ederim. İki kişi daha. İki kişi daha. Biz bunları çok tanımlı bir hale getirip belgelemeye başlamalı mıyız?

TAD: Ben şunu isterdim (Adamus kadının kafa bandına güler) – ben sadece şunu söyleyecektim – “Lanet olası Kırmızı Çember nedir? Demek istediğim – bilirsin işte, biz konuştuk ve ben insanlar sorduğunda açıklamaya çalışıyorum. Bilirsin işte, ben şimdiye kadar hiç podyuma falan çıkmadım ama şöyle diyorum, “Şey, bu bilinç ve...”

ADAMUS: Ama bu arada sen Santa Fe’de vardın...

TAD: Evet!

ADAMUS: … ki orayı her zaman hatırlayacaksın..

TAD: Ben daima hatırlayacağım.

ADAMUS: Daima hatırla.

TAD: Benim yapmaya çalıştığım şey... (Adamus kıkırdar) Daima hatırlayım mı?

ADAMUS: Evet.

TAD: Peki. Evet. Demek istediğim, dönüştürme değil, “Eh, bu bilinç ama bir tarikat değil ama konu Gerçekleştirim” ve insanlar... (kadın kafası karışıkmış gibi bir mimik yapar)

ADAMUS: Hı?

TAD: “Hı?! Gerçekten mi?!”

ADAMUS: Evet, evet.

TAD: Yani benim arzum bu olurdu, talebim, bilirsin işte, 25 kelime ya da hatta daha azı.

ADAMUS: Doğru, doğru.

TAD: Peki bu nedir?

ADAMUS: Belki de Kırmızı Çember’in – onlar oldukça iyi videolar hazırladılar – biraz Kırmızı Çember’in ne olduğu konusunda videolar hazırlaması gerekir.

TAD: Mükemmel. (kadın, Adamus Jean’a mimik yapınca kıkırdar)

ADAMUS: Bunlar beş yıldır kitaplarda var. Sadece videoları yapılmadı.

TAD: Yakaladım!

ADAMUS: Evet. Zaten zamanından önce yapmak uygun olmazdı. Tamam, bir kişi daha.

LİNDA: Radarıma biri takılmıştı. Lanet olsun! Peki, Mary Sue. Sen biliyordun.

ADAMUS: Evet.

MARY SUE: Hayır, sanmıyorum.

ADAMUS: Peki.

MARY SUE: Çünkü o zaman tanımlanmış olurdu ve ben tanımlanmasını istemezdim.

ADAMUS: Peki.

MARY SUE: Eğer ben bir şey önerecek olsam, bu, sorular ve yanıtlar olurdu.

ADAMUS: Doğru.

MARY SUE: Veya Kırmızı Çember materyalleri kütüphanesinin farklı bölümlerini gösteren bir yol haritası.

ADAMUS: Tamam. İyi. Çok fazla bilgi var. Herkese teşekkür ederim ve teşekkür ederim, sevgili Henriette, Versay Prensesi. Teşekkür ederim. Güzel kıyafet. Gitmek ister misi… Crash burada sana yardımcı olacaktır. (kadının büyük kostümüyle sahneden inmesi gerekiyordu)

HENRİETTE: Teşekkürler.

ADAMUS: Evet. O zaman sorun buydu. Ah, onun giyinmesi çok uzun sürdü ve sonra hareket edemedi ve bu tıpkı... (bazı kıkırdamalar)

 

Adamus’ın Perspektifi

Peki, işte ben soruyu sordum ve bu çok mantıklı bir soruydu ve hiç kimse yanıtlayamadı ama bu Avrupa’daki Şambra grubu tarafından bize çağrı yapıldığı için ben kendi perspektifimden birkaç şey söylemek istiyorum.

Tobias’ın yıllar önce söylediklerini sanki önce sen (Jan) söylemiştin. O sadece hoş bir şekilde söyledi. Siz gerçekten işitin diye benim bunu söylemek için kendimi size getirmem gerekti. Hayır, o, geçmişte İzin Vermekten bahsetti ama biz ısınıyorduk, hazırlanıyorduk ve siz, onu yeniden bütünleştirmeye başlayabilmek ve sonra onu hayatınıza yavaşça getirmek için ve bir noktada bazı temel kavramları – yaratımı, İzin Vermeyi - gerçekten anlamak için ilginç şekillerde olgunlaşıyordunuz. Ben bunun hemen olmasa da bir noktada birçok farklı şekilde gerçekten açılacağını öyleyeceğim.

Bilirsiniz işte, birileri gezegende Mecusi gibi yürüyen insanların olduğunu anlayacak. Ve onlar bunu takip edecekler ve izleyecekler ve Kırmızı Çember’e giden yolu bulacaklar ve şöyle diyecekler, “Bilirsin işte, aralarından sadece bir kişi öyle değil ve sadece onların personeli ya da lideri öyle değil, onların hepsi öyle. Neler oluyor?” Bu, büyük bir teşhir. Bu, büyük bir ifşa. Ve insanlar… (bazı ses bozulmaları olur) kes şunu Kuthumi! (bazı kahkahalar) Onlar bu grupta bir şeyler olduğunu anlamaya başlayacaklar ve sonra bilmek isteyecekler – onlar mutlaka saldıracak değiller ama bilmek isteyecekler - “Orada neler oluyor? Sizin dayanağınız nedir? ”Ve onlar bunu bugün size soracak olsalar sizin diliniz sürçerdi ve beceremezdiniz ve siz onlara ne olmadığınızı söylerdiniz ama siz onlara ne olduğunuzu söyleyemezdiniz.

İşte benim şu anda yaptığım şey, bir video veya bir kitap olsun ya da olmasın – siz onu ne diye adlandırıyorsunuz Youtube mu ya da her neyse fark etmez - sizi hazırlamak. Ama “Bütün bunların temel dayanağı nedir?” diye sorulan bir zaman gelecek. Ve ben bunun o kitapta ilk sırada olan Tobias’ın yıllar önce söylediği ”Sen de Tanrısın.” olduğunu söyleyeceğim. Siz bunu kabul edemiyorsanız listedeki diğer şeyleri okumayın. Ama bunlar anahtarlar gibidir. Sen de Tanrı'sın. Sen ayrı değilsin. Ayrı olma yok.

Ben, şu anda 27 ya da 28 farklı ilke ya da anahtar yön noktası düşünebilirim, yol boyunca izlenecek 27 ekmek kırıntısı. Ama bilirsiniz işte, sizin her birinizin karşı olduğu şey bunların sanki bir İncilmiş gibi yazılması ve sonra insanlar tarafından bozulması – çünkü siz oradaydınız ve bunu yaptınız – sizin en nefret ettiğiniz şey birilerinin bunları alıp, “Eh, buradaki çizgi, tuhaf bir iç çamaşırı giymeniz gerekiyor ve kafein içemezsiniz anlamına geliyor.”gibi şeyler diyerek ortaya çıkması. Sanki, “Öyle bir şey demedi ki!” der gibi. İnsan böyle yorumluyor veya her neyse işte. Onlar onu yanlış anlayacaklar ve bu da bir anahtar işte.

Ben bunu bugün gündeme getiriyorum ve biz birkaç yıl sonra yine buna döneceğiz ama ben sizin bunu hissetmeye başlamanızı istedim. Sizin nelerin farkındasınız? Ben, “öğrenmek” sözcüğünü kullanmak istemiyorum ama siz nelerin farkına vardınız? Yoldaki anahtarlar, insanın tuzağa düşmesini engellyen noktalar neler, bu, sınırlandırmaların olmaması, onlar genişlemeleri demek. “Sen de Tanrısın.” kesinlikle bir sınırlandırma değildir. Bir genişlemedir.

Bu noktalar neler? Ve siz bunları bugün yazmaya başlamayın çünkü ben sizin bunları bir süre hissetmenizi istiyorum. Ama sonra siz hazır olduğunuzda veya belki biz çağırabildiğimizde, bu kelimeleri Şambra'ya söyleriz ve biz hepsini bir araya getirmenin bir yolunu buluruz. Ancak, insanları şu anda içinde bulundukları enerji köleliğinden kurtarmaya gerçekten yardımcı olabilecek çok önemli anahtar noktalar var. Eğer siz bizim yaptığımız her şeyi özetlemek istiyorsanız, biz, enerji köleliğinden, “Ben de Tanrıyım” olmaya ve Özgür Enerji varlığı olmaya geçiyoruz.

Hadi hemen şimdi güzel, derin bir nefes alalım.

Burada olmamızın nedeni ve bu kadar güzellik bir tutku – benim bunu size hatırlatmam gerekiyor çünkü bazen çok inatçı olabiliyorsunuz – bu pek bir çalışma gerektiren bir şey değil. Pek enerji istemez. Pek bir çalışma gerektirmez. Geçmişte olsa bile şimdi bunun için çabalamanız gerekmez. En çok meydan okuyan şey bu olacak. Siz o konuda çabalamak isteyeceksiniz. Siz onun üzerinde çalışmak isteyeceksiniz ve sizin bunu yapmanız gerekmez. O, tek kelimeyle orada olacak.

 

Soru ve Yanıtlar – 2

İşte bu beni ikinci noktaya, belki ikinci soruya götürüyor. Tam farkındalık burada. O, burada. Ben sizin hepinizin Gerçekleştiriminizi yaşayacağınız tarihi çok iyi biliyorum. İyi ödeme yaparsanız belki size söyleyebilirim. (kahkahalar) İyice yalvarın, iyice ayaklarıma kapanın. Eh, hayır. Ben söylemeyeceğim. O, gerçekten burada ve yineliyorum havuç yok. Ve eğer siz kendinizin ya da Kırmızı Çember’in sizin önünüze bir havuç tuttuğuna inanıyorsanız o zaman o lanet olası havucu yiyin. Hayır, gerçekten. Onu yiyin! Kimse size onun peşine düşmenizi söylemedi. Lanet olası havucu yiyin ve onunla işinizi bitirin.

Gerçekleştirim burada ama o hala sizden kaçıyor. Bu kulağa, bilirsiniz işte, söylenenler çelişiyormuş gibi geliyor ama Gerçekleştirim burada ama o hala sizden kaçıyor.

Neden? Neden? Yanıt basit ve bazılarınız bana kızacak ama benim kıçıma tekme yediğim yer burası. Ben, tıpkı Tobias’ın eskiden bir şeyler söylediği gibi daha önce söyledim ama ben onu bu kez gerçekten eve getireceğim; Çünkü siz oyundaki bir şeyden zevk alıyorsunuz. Nokta. Ama, fakat, eğer yok – çünkü siz zevk alıyorsunuz. Bunda bir sorun yok ama sizin bunu kabul etmeniz ve sizin bunu kabul etmeye istekli olmanız gerekiyor, “Hey bu benim keyif aldığım bir şey. Ben bu yüzden kısa kısa Gerçekleştirim sahneleri yaşıyorum. Ben bu nedenle gecenin ortasında kalkıp, ‘Lütfen, Benim Gerçekleştirimim nerede? Ben çok sabrettim ve onu şimdi istiyorum.’ diyorum. Ben oturuyorum ve “Eh, lanet... kesin, tamam, o zaman yap.” diyorum.

Ehh ama o burada değil ve benim beklemem gerek.” Hayır, gerek değil ve ben şimdi bunu sana iade ettim. Sizin Tam Farkındalığınızı fark etmemek konusunda halen zevk aldığınız bir şey var. O nedir? Bu çok açık olmayabilir. Bu çok açık olmayabilir ama sizin onda hala sevdiğiniz bir şey var.

Ben buna mikrofonla başlamak istiyorum lütfen. Siz bundan lanet olası ne zevk alıyorsunuz? Ve siz biraz daha mücadele etmekten zevk aldığınızı kabul ettiğiniz sürece benim için sorun yok. Siz şunu demekten zevk aldığınız sürece sorun yok, “Bilirsin işte, ben bu insan şeyini uzatabildiğim kadar uzatacağım.” veya “Ben Gerçekleştirim yolunda çok eğleniyorum, ben durmak istemiyorum. Ben işimin bitmesini istemiyorum. Ben tüm Şambralar ile birlikte bu harika, büyülü -sihirli, gizemli tren yolculuğunu yapıyorum. Ben bunun sona ermesini istemiyorum!” Ve siz bunu içinizde kabul ettiğiniz sürece sorun yok, bu, sizin ile Tam Farkındalığınızı fark etmeniz arasında bulunan tek şey. Ben size bakıyorum ve “Yaa! Evet, siz tam farkındasınız. Ah, siz bunun farkında değilsiniz.” diyorum. Neden peki?

Biliyorsunuz, artık öğrenecek hiçbir şey kalmadı. Öğrenecek hiçbir şey kalmadı ve bazılarınız araştırma yapmaya bağımlı oldu. Öğrenecek bir şey kalmadı. Biz burada çemberler halinde gidiyoruz. Bilirsiniz işte, ben belki ayrılırsam başka bir varlık gelir ve size benim söylediklerimi ve daha önce Tobias’ın söylediklerini anlatır. Öğrenecek hiçbir şey yok gerçekten yani bu araştırmakla ilgili değil bir konu değil.

Bu, değerli olmakla ilgili bir şey değil. Değer geçerli değil, demek istediğim, bir sözcük veya bir kavram olarak geçerli. Geçerli değil. O, insanın çarpıttığı bir sözdür. Ama bazılarınızda o değer sorunu var.

O nedenle ben size şimdi soracağım, bu nedir? Sizin halen zevk aldığınız şey nedir? Ve lütfen, kötü yanıt diye bir şey yok. Eh, tamam. (kahkahalar) Tamam, birkaç kişi var ama sorun yok. Tamam, ben kötü yanıt vereni söyleyeceğim. (kıkırdamalar artar) Ama eğer siz bunun ne olduğunu anlamanız için kendinize izin verirseniz ve kendinize karşı dürüst olursanız, örneğin, “Ah, evet ben hala öyle yapıyorum. Ben hala şundan zevk alıyorum.” diyorsanız, tamam. Siz kendinize sıcak metal çubuklar saplayıp yine de, “Evet ama bu yine de benim hoşuma gidiyor Adamus. Yani, bu bana acı veren bir heyecan yaşatıyor.” diyorsanız, tamam. Siz bunu kabul edin ve sonra Tam Farkındalığınızı neden fark etmediğinize şaşırmayın.

O halde, Linda, mikrofona. Bu nedir?

CAROL: Şey, ben sorun çözmekten hoşlanıyorum.

ADAMUS: Tamam. Bu, çok geçerli. Bu, bilmiyorum ama muhtemelen listede bir ya da iki numara. Sen hala sorunları çözmekten hoşlanıyorsun. Sizler dedektifsiniz. Sizler hafiyesiniz. Sizler sanki ava çıkmış gibisiniz. Sizin çözmeniz gerekiyor. Sen sorunu çözebileceğini düşünüyor musun?

CAROL: (kıkırdar) Hayır!

ADAMUS: Çünkü sorun sensin. (kahkahalar) Hayır, öyle, sensin! Üzgünüm ama sensin. Hayır, sorun sensin. (kadım mikrofonu Linda’ya geri vermeye çalışır)

LİNDA: Seninle işi bitmedi.

CAROL: Ah hayır! (kahkahalar artar)

ADAMUS: Carol şimdi senin sorunun!

Hayır, bu çok, çok yaygın bir şey, “Ben her şeyi çözmek istiyorum.” Siz bunu asla yapamayacaksınız. Bu, öyle tasarlanmadı – Dünya çözülmek için tasarlanmadı. Dünya asla sizin sonsuza kadar yaşayacağınız son hedef olarak tasarlanmadı. Bunu asla yapamazsınız. Siz onu asla çözmeyeceksiniz ve onlar çözmek için bilgisayarlara ‘onu’ çözme görevi verecekler ve bilgisayarlar bunu yapamadan yanacaklar. Öyle yapacaklar. Benim kitabımın sonunda yer aldığı gibi dünyayı tamamen bilgisayarlar yönetecek ama onlar sizin ruhunuzu (soul) isteyecekler. Sizin ruhunuzu. Onlar çözmeye çalışacaklar, “Onun ruhu nerede?”

Onlar içeri girip her şeyi anlamaya çalışacaklar ve onlar ruhun nerede ve ne olduğunu anlayabilmek için dünyada var olan tüm bilgi işlem gücünü kullanacaklar. Ve onlar ruhu ve bilinci taklit etmeye çalışacaklar ve bu yüzden kendilerini havaya uçuracaklar. Ve sonra siz benimle Yükselmiş Üstatlar Kulübü'nde otururken onlara, “Ben sana böyle olacağını söyledim.” diyeceksiniz.

Ah, biz bunu hep yapıyoruz. (bazı kıkırdamalar) İlk sırada yer alan en ünlü şey bu, “Ben sana böyle olacağını söyledim.” ve sonra hepimiz güleriz. Ama doğru. Siz onu asla çözemeyeceksiniz. Çözecek ne var ki?

CAROL: Şey, nasıl izin verilir?

ADAMUS: Nasıl izin verilir? Peki.

CAROL: Demek istediğim, benim yaptığım... (kadın komik bir ifade takınır ve dilini çıkarır)

ADAMUS: (kıkırdar) Bekle! Bunu kameralar için yeniden yapmalıyız. (kahkahalar) Benim bunu akşam kulüpte göstermem gerek. Peki. Bunu tekrarlar mısın? Sadece numara yap, zamanda geriye git. Örneğin ne?

CAROL: Nasıl izin verilir?!

ADAMUS: Hayır, sen bunu derken bile “Iyyy!” der gibi bir ifade takınmıştın.

CAROL: Peki!

ADAMUS: Yani sen bunu yaparken yüzünde öyle bir gülüş olmamalı.

CAROL: Ah.

ADAMUS: Biraz rol yap. (kadın komik bir yüz ifadesi takınır) “Ben nasıl izin veririm?” Peki.

Ben nasıl izin veririm?” Nasıl izin verilir? Bilen var mı? Var mı? (birisi, “İzin vermeye çalışmayı bırak.” der) İzin vermeye çalışmayı bırak! Sadece, ah, “Ben İzin veriyorum” de – baam! – bu kadar. Üzerinde düşünme. Üzerinde düşündüğün an izin vermiyorsun demektir. Sen bunu çözmeyeceksin ve böyle olması da düşünülmedi zaten. Bu bir deneyim. Evet ve eğer sen onu çözmek istiyorsan, eğer senin bazı anahtar sözlere gereksinimin varsa – bilirsin işte, “Ben sorunu nasıl çözerim?” diye sorduğunda – “Ben Buradayım.” de. Bu kadar. Bu kadar. Demek istediğim, bu hem felsefi hem de ruhsal bir şey. Ben Buradayım.

CAROL: “Ben Buradayım” diyorum ve başka bir şey mi düşünüyorum?

ADAMUS: Hadi yapma! Sen her şeyi çözmeye çalışıyorsun, her şeyi. (kadın güler) Sen bu yaşamında öğretmen miydin?

CAROL: Hayır.

ADAMUS: Hayır. Mesleğin neydi?

CAROL: Ben uzun süre ofis işi yaptım ve sonra başkalarına yardımcı olabileceğim başka bir sağlık işine girdim.

ADAMUS: Peki. Anlamaya çalışmayı bırak – anlamayacaksın – ve izin ver. (Adamus kıkırdar) “Ben nasıl izin veririm?” Nasıl izin verileceği ile ilgili bir kitap yazalım.

CAROL: Peki.

ADAMUS: Bir sözcük, “İzin Vermek”. (bazı kıkırdamalar) Başka bir şey yok. Demek istediğim bilirsin işte, evet, bu oldukça kolay. Hepsi bu. Hepsi bu. Peki. Ama sen hala o oyunu oynamaktan zevk alıyorsun ve sorun değil. Güzel. Hadi birkaç kişi daha alalım.

Sizin Tam Farkındalığınız, siz tam farkındaysanız neden sizden kaçıyor?

SART: Sanırım biz kenefte çok uzun bir süre kaldığımız için orası bize gerçekten çok rahat geliyor. (bazı kıkırdamalar)

ADAMUS: Evet, evet. (Sart kıkırdar) Tanıdık bir yer.

SART: Çok tanıdık. (kıkırdamalar artar)

ADAMUS: Evet. Hayır ve gerçekten de sanki oradan çıktığını hayal bile edemezsin gibi oluyor.

SART: Evet.

ADAMUS: Siz o zaman kenefe çeki düzen vermeye çalışıyorsunuz (bazı kahkahalar) ve birkaç rulo tuvalet kağıdı daha koyuyorsunuz.

SART: (kıkırdar) Tepesinde kristallerle.

ADAMUS: Ve en sonunda ona bir pencere açıyorsunuz.

SART: Tuvalet kağıdı düzenbazlığı bu ya da her neyse.

ADAMUS: Ve bu çok yaygın. Siz, “Ben buraya çok alıştım, hiçbir şey asla değişmeyecek, o yüzden ben sadece bu kenefi biraz düzelteceğim.” diyorsunuz.

SART: Evet.

ADAMUS: Peki o zaman ne yapıyorsunuz? Gidip yeniden sıçıyorsunuz ve sanki tüm döngüye yeniden başlıyorsunuz.

SART: (kıkırdar) Onu daha iyi hale getiriyoruz!

ADAMUS: Ve tamamen baştan başlıyorsunuz. Peki kıçınızı silmeyi bırakıyor musunuz? (kahkahalar) Güzel. Yani bundan zevk alıyor musunuz?

SART: Hayır.

ADAMUS: Evet, alıyorsun.

SART: Lanet olsun! Ben bunu halen yapıyorum.

ADAMUS: Kesinlikle yapıyorsun.

SART: Hala yapıyorum.

ADAMUS: Ve siz onunla birlikte gelen şikayet etme halinin tadını çıkarıyorsunuz ve siz tüm gizemin tadını çıkarıyorsunuz. Siz dedektif olmaktan zevk alıyorsunuz. Siz keneften nefret etmekten zevk alıyorsunuz ama yine de oradasınız. Aksi takdirde orada olmazdınız!

SART: Doğru.

ADAMUS: Bu kadar basit. İşte, bu kadar basit. Ben bunlardan hiçbirinin kötü olduğunu söylemiyorum. Ben hiç kimseyi küçümsemiyorum (Sart kıkırdar) ama benim yaptığım tek şey size Gerçekleştirimden kaçmak için kullandığınız gerçek şeyleri kabul etmenizi söylemek. Siz orada olmayacak kadar neden zevk alıyorsunuz? Siz bunu bir kez bulduğunuzda o zaman o oyunu oynamaya bir son verebilirsiniz ve aynı zamanda “Ben Tam Farkındayım”ı bilirsiniz. Güzel. Birkaç kişi daha.

SART: Teşekkür ederim.

ADAMUS: Birkaç kişi daha. Sen onunla ilgili neden zevk alıyorsunuz? Ve bana zevk almadığını söyleme. Eğer birisi, “Hayır. Bu benim suçum değil, ailemin suçu” ya da böyle şeyler söylerse kimi suçlarsın?

LULU: Şey, ben aslında geçen hafta kendime güldüm çünkü bunu anladım.

ADAMUS: Evet.

LULU: Bu çok basit. Ben kimseyi düzeltmiyorum. Ben sadece izin veriyorum. Ben kimseyle çarpışmıyorum.

ADAMUS: Doğru.

LULU: Ve bu çok kolay!

ADAMUS: Evet, evet. Öyle.

LULU: Ve ben oyunu gördüğüm zaman eğer ona katılmak istiyorsam ona atlıyorum ve sonra ondan çıkıp ona gülüyorum.

ADAMUS: Evet. Evet. Peki seni geri tutan şey ne?

LULU: Dediğim gibi oyuna katılmak.

ADAMUS: Peki. Yani sen arada bir oyuna girmeyi ve çıkmayı seviyorsun.

LULU: Doğru.

ADAMUS: Güzel. Güzel.

LULU: Eğleniyormuş gibi hissediyorum.

ADAMUS: Eminim. Ve burada kalmaya devam edenleriniz arasında bu çok yaygın bir şey. Siz arada bir girip oynamak istiyorsunuz ve sonra cehennem olup çıkmak istiyorsunuz.

LULU: Doğru. Ben bir hafta kadar önce bir cenazeye gittim ve herkes etrafımda daire olmuştu ve biz sadece gülüyorduk.

ADAMUS: Doğru, doğru.

LULU: Katıla katıla gülüyorduk.

ADAMUS: Gülmeniz gerek!

LULU: Ve herkes benim çevremdeydi ve bu aynı...

ADAMUS: Evet. Güzel.

LULU: Onlar beni bir daha asla davet etmeyecekler. (kadın güler)

ADAMUS: Ben cenazelerin, giden insanın haşlanmasına dönüşmesini öneriyorum.

LULU: Doğru. Evet.

ADAMUS: Biliyorsun, evet. Kesinlikle. Güzel.

LULU: Yani bana göre ben bunu anladım.

ADAMUS: Güzel. İki kişi daha. Bizim ilerlememiz gerek. Kapatmamız gereken bir sürü şey var. O halde, aydınlanmamış veya tam farkında değilmiş numarası yapmanın nesinden zevk alıyorsun?

JANİS: Ben Aydınlandım.  

ADAMUS: Tamam.

JANİS: Ve benim bu konuda yaşadığım zorluk –ben yalnız yaşıyorum ve ben ücra bir yerde yaşıyorum, benim orada yapmam gereken şeyler oluyor yani benim o zaman yeniden insan olmam ve insan ihtiyaçlarını gidermem gerekiyor.

ADAMUS: Tamam, yani sadece gündelik yaşam.

JANİS: Evet!

ADAMUS: Peki. Sen ormanda yalnızken tam farkında olduğunu biliyor musun, fark ediyor musun?

JANIS: Evet.

ADAMUS: Peki.

JANIS: Evet, fark ediyorum.

ADAMUS: Tamam. Yani bu sadece topluma girdiğinde oluyor. Bu, değişecek çünkü o zaman hepiniz, her biriniz şehre gitmenin kısa bir süre için eğlenceli olduğunu fark edeceksiniz çünkü siz içeri giriyorsunuz – ben bunun sadistçe bir şey olduğunu söylemiyorum - ama siz sadece enerjiyi enerji fırıl fırıl döndürmek için içeri giriyorsunuz. Siz - hayır, bunu yapacaksınız – siz, “Ah, ben şunu yapacağım…” diyeceksiniz. En çok sevdiğin mağaza hangisi?

JANİS: Şey, Estes Park’ta pek bir şey yok. Bakayım, ben Whole Foods’u seviyorum.

ADAMUS: Whole Foods. Peki.

JANİS: Evet, orayı seviyorum.

ADAMUS: “Ben Whole Foods’a gideceğim ve ben meyve bölümünde duracağım ve her yerin nasıl cehenneme döndüğünü izleyeceğim. (bazı kıkırdamalar) Ve bu gerçekten eğlenceli çünkü siz bunun aslında böyle olmadığını fark edeceksiniz. Bu, enerjileri yeniden düzenleyerek onların yeniden ahenkli olmasını, doğal senfonisine dönmesini sağlıyor çünkü orada tam farkında bir Üstat vardır. Şimdi, bazı insanlar aniden (Adamus kıkırdar) – ben ciddiyim, Cauldre. Birisi elinde alışveriş kartıyla yürürken aniden yere – böghhhh! [kusar] Ve, “Neler oluyor?!” gibi şeyler söyler. Ve sonra herkesin ayağı kayar ve bu sanki... (izleyenler, “Ahh” derler)

JANİS: (kıkırdar) Kusmuk!

ADAMUS: Benim bir şekilde sizin dikkatinizi çekmem gerekiyor. (Adamus kıkırdar) Birdenbire etrafta bir kaos oluşur ve mağazada bile rüzgar çıkar ve sanki şimşek çakar ve ışıklar gider ve siz orada sadece yüzünüzde büyük bir gülümsemeyle durursunuz ve “Ben Buradayım.” dersiniz.

JANIS: Evet.

ADAMUS: Ve sonra siz tüm enerjilerin değiştiğini ve gerçek ahengine kavuştuğunu fark edersiniz ve siz o zaman sanki göksel bir müziğin çaldığını duyarsınız.

JANIS: Her zaman! Her zaman.

ADAMUS: Ve sonra birdenbire herkes güler ve herkes huzurlu ve mutludur ve birbirlerine sarılırlar. Ve şöyle şeyler olur, “Sherry, merhaba. Ben Adamus. Seni tanımak çok güzel.” İnsanlar markette böyle şeyler yapmazlar ama siz oradayken tuhaf şeyler yaparlar.

JANİS: Ben insanlardan farklı tepkiler alıyorum bazılarının dikkatini çekiyor, bazılarının da, bilirsin işte, onlar kendilerini ...

ADAMUS: Doğru, doğru.

JANIS: … enerjiye kapatıyorlar. Evet.

ADAMUS: Evet, benim en çok sevdiğim şeylerden birisi giyinip insan toplumuna girmek. Şimdi, ben et ve kemiğe bürünmüyorum ama o görünüme, o illüzyona sahip oluyorum. Ben bazen fakir, yalvaran bir hanım olmayı, bazen çocuk olmayı, bazen köpek olmayı seviyorum ve orada olmayı ve insanların nasıl tepki verdiklerini izlemeyi seviyorum. Ve bazı insanlar gerçekten kızıyorlar, bazıları çok korkuyorlar ve ben tek kelime etmiyorum. Ben sadece orada bulunuyorum. Bazıları o kadar şefkatle doluyorlar ki kelimenin tam anlamıyla ağlıyorlar. Bazıları bana para vermeye başlıyorlar. (bazı kıkırdamalar) Bununla ne yapacağımı bilemiyorum. Ve bu gerçekten ilginç ve eğer seçiyorsan senin yapacağın şey de bu. Veya sen sadece ormanda kalabilirsin. Güzel. Sana dron ile yemek getirirler. (bazı kıkırdamalar)

JANİS: Ben bunu düşünmüştüm aslında. (kadın kıkırdar)

ADAMUS: Evet, evet. Kötü fikir değil.

JANİS: Evet, biliyorum. Evet.

ADAMUS: Güzel.

JANİS: Tahtamı alır kar kürerim. (kıkırdar)

ADAMUS: İnsanlar senin kapına gelip, “Neden bilmiyorum ama ben sadece bu tahtayı sana getirmem gerekiyormuş gibi hissettim.” diyebilirler. Şimdi, onlar zihinlerinde, “Orada, ormanda yaşayan o deli, yaşlı kadın var.” diye düşünebilirler. (bazı kıkırdamalar) ama senin böyle şeyler nedeniyle kaygılanman gerekmez. Bu, sana ait değil.

JANİS: Evet sanki her şey kolaylaşıyor ve daha basit oluyor ve benim tek tutkum İzin Vermek. Ben buna bayılıyorum.

ADAMUS: Güzel. Teşekkürler. İki tane daha.

JANİS: Teşekkürler.

LİNDA: Tam arkanda.

ADAMUS: Evet, efendim.

ŞAMBRA 1 (erkek): Merhaba.

ADAMUS: Merlin, efendim.

ŞAMBRA 1: Benim için...

ADAMUS: Mikrofon lütfen.

ŞAMBRA 1: Burası nasıl? Burası iyi mi?

ADAMUS: Orası iyi.

ŞAMBRA 1: Tamam. Benim için bu sanki oyunun bir parçası. Bizim bu dünyada olduğumuzu, oyuncu olduğumuzu ve bu oyunun bu rol için olduğunu düşün. Ben sadece oyunu oynuyorum ve mümkün olduğu kadar deneyim yaşıyorum.

ADAMUS: Evet. Ne kadar deneyim istiyorsun? Daha üç ya da dört yaşam süreci boyunca mı?

ŞAMBRA 1: Belki de.

ADAMUS: Belki mi?

ŞAMBRA 1: Zamanı geldiğinde. Ben bir gün uyanıp, “Ben başka bir şey yapmak istiyorum.” diyebilirim.

ADAMUS: Evet.

ŞAMBRA 1: Biliyorsun işte.

ADAMUS: Evet.

ŞAMBRA 1: Yani benim için bu Matriks filmi gibi bir şey, izlemişsinizdir, bilirsin işte yapay zeka dünyası gibi bir şey. Ama bu dünya – herkesin oynayacağı şeyi seçtiği onun gibi bir şey olabilir veya bir oyun olabilir.

ADAMUS: Doğru.

ŞAMBRA 1: Farklı bir rol.

ADAMUS: Yani sen esasen, “Oyun açık” diyorsun.

ŞAMBRA 1: Oyun açık. Evet. Evet. Evet.

ADAMUS: “Oyun açık. Hadi oyun oynayalım. Hadi oyunu gerçekten iyi oynayalım.”

ŞAMBRA 1: Evet.

ADAMUS: Ama bunu aslında asla yapamazsın. Öyleymiş numarası yapabilirsin...

ŞAMBRA 1: Asıl nokta bu işte.

ADAMUS: Sen daha çok ve daha çok öğreniyormuş numarası yapabilirsin ama oyunun bir sonu yoktur.

ŞAMBRA 1: Sanırım bizim burada olmamızın nedenlerinden birisi bu. Hiçbir şey mükemmel değildir.

ADAMUS: Doğru. Mükemmel olması için tasarlanmamıştır.

ŞAMBRA 1: Evet. Evet.

ADAMUS: Dünya öyle olmak için tasarlanmamıştır. O, sonsuz ülke olarak tasarlanmamıştır. O, sizin gelip deneyim yaşayıp, izin verip sonra ayrılmanız için tasarlanmıştır. O, son topluluk olarak tasarlanmadı, öyle de olmayacak. İnsanların Mars’a ya da her nereyeyse şimdi oraya gitmeye bakmaları beni güldürüyor, bilirsiniz işte, bunun nedeni onların sonsuza kadar oralarda olacak olmaları. Lanet olası hayır. Bununla ilgili bir şey değil. Dünya’nın var olmasının nedeni bu değil. Evet.

ŞAMBRA 1: Ve belki de deneyimlemek...

ADAMUS: Sen şimdi oyunda ne yapıyorsun peki? Sen, birden ona kadar olan bir ölçeğin neresindesin? Altıncı düzeyde mi? Yedinci düzeyde mi?

ŞAMBRA 1: Hayır, ben dört diyeceğim.

ADAMUS: Dördüncü düzey.

ŞAMBRA 1: Çünkü ben henüz gencim ve benim bir sürü şey deneyimlemem gerekiyor.

ADAMUS: Peki. Benim önerim şimdi oyundan çıkman. (bazı kıkırdamalar) Hayır, demek istediğim, sen sekize kadar çıkabilirsin ama asla ona ulaşamazsın.

ŞAMBRA 1: Hayır.

ADAMUS: On bariyeri senin için yükselmeye devam eder. O nedenle şimdi oyundan çık. Şöyle de, “Benim oyuna gereksinimim yok. Ben bu gezegende hayatımı bir Merlin olarak, gerçek bir Üstat olarak yaşayacağım.” Ve bu bir oyun değildir. Teşekkür ederim.

ŞAMBRA 1: Teşekkür ederim.

ADAMUS: Ve burada olduğun için teşekkürler.

LİNDA: Teşekkürler.

ADAMUS: Bir kişi daha. Bir kişi daha. Ve benim işaret ettiğim nokta Tam Farkındalığın var olması. Onu fark etmeyecek kadar neden zevk alıyorsun?

DR. BORNT (kadın): Ben çoğu zaman o Tam Farkındalığın göreceli olarak var olduğunu ve meydana geldiğini fark ediyorum.

ADAMUS: Doğru. Ama onun tam olarak olmasını engelleyen şey ne... çünkü hala, sen hala...

DR. BORNT: Hala birazı yok.

ADAMUS: … özlüyorsun ve çabalıyorsun ve “Tamam, benim başka ne yapmam gerek? O şimşek ne zaman çakacak?” diyorsun.

DR. BORNT: (duraklar) Bunu oldukça sık düşünüyorum. (kıkırdarlar)

ADAMUS: Peki.

DR. BORNT: Çünkü ben yolumdayım.

ADAMUS: Sen yolundasın, peki. Bu konuda konuşabilir miyiz biraz?

DR. BORNT: Kesinlikle.

ADAMUS: Peki. Bunu konuşmamızda bir sakınca yok değil mi?

DR. BORNT: Ah, hayır. Çok hoşuma gider.

ADAMUS: Peki. Güzel, Güzel. O zaman ben sana ve bizi izleyen bir sürü kişiye söylüyorum, bunların çoğu temizlik yapmak, toparlamak, eski karmayı bitirmek, üzerinde çalışmak istediğiniz eski şeyleri bitirmek ama her şeyi biraz toparlamaktır. Yani, sizler bu ucu açık şeyleri temizleyene kadar o Tam farkındalığa pek izin veremezsiniz.

DR. BORNT: Olabilir.

ADAMUS: Ve birçoğunuz için en önemli şey bu ucu açık şeyleri temizlemeniz. Bunu asla yapamayacaksınız! (Adamus kıkırdar) Siz onların hepsini asla temizleyemeyeceksiniz ve bunu yapmanın zaten hiçbir anlamı yok. Her şey kendi kendine temizlenir. Öyle olur. Bu konuda konuşabilir miyiz biraz?

DR. BORNT: Tabii.

ADAMUS: Peki, harika. Teşekkür ederim.

O halde hadi hemen şimdi güzel, derin bir nefes alın. Ben buna zaman zaman değineceğim.

Siz, “Ah, ben nasıl olur da farkında olmam?” diye merak ediyorsunuz ve bilirsiniz işte, “Benim önüme tutulan bir havuç mu var?” diyorsunuz. Hayır! Yok ve eğer varsa bile siz o havucu yiyin.

Ben sizden şimdi yaptığınız şeye, ondan şikayet etseniz bile halen zevk aldığınız şeye bir bakmanızı istiyorum. Zevk almak demek gülümsemek ve mutlu olmak demek değildir; siz ondan bir şey elde ediyorsunuz demektir. Sizin araya koyduğunuz şey nedir ve sizin Tam Farkında olduğunuzun farkına varmanız için kendinize gerçekten izin vermemenizin nedeni nedir? Bunu hissedin. Geçekten derine inin ve sadece zihninize pat diye gelen ilk yanıtla tatmin olmayın çünkü o makyo olacaktır. Bu, nedir? Ve evet, bu, acı olabilir. Bu, sizin daha çok acı çekme isteğiniz olabilir. Bu, sizin ucu açık şeyleri temizliyor olmanız olabilir. Bu, sizin belki ölmekten korkmanız olabilir. Siz belki de sadece gezegeni terk etmekten korkuyor olabilirsiniz ama bu o kadar kolay değil.

O halde hemen şimdi derin bir nefes alalım ve bu gerçekten şu andan itibaren bizim önümüzdeki toplantımıza kadar bir anahtar olsun. Sizin oyunda halen hoşunuza giden şey nedir? Ve bu sizin doğru ya da yanlış yaptığınız göstermez. Bu, “Ah, evet. Ben hayatımdaki zorluklardan, sorunları çözmekten hala zevk aldığımı fark ediyorum. Ben hala Tam Farkında olmak yerine Tam farkındalık yolunda olmaktan zevk alıyorum.” demektir. Siz bunu bir kere kabul ettiğinizde o zaman onunla eğlenebilirsiniz. Peki, derin nefes.

Uygulamalı Sihir

Sıradaki şey. Ben bizim bazı Şaudlarımızda birlikte yapacağımız yeni bir şeyi, yeni bir bölümü tanıtacağım. Ben onu, “Modern Merlin için Uygulamalı Sihir” diye adlandıracağım. (izleyenler onaylar) Evet.

Biz çok konuşuyoruz. Ben çok konuşuyorum. Biz buna başlayacağız, aslında bunu yapacağız. Bizim davul müziğimiz yok. Hadi o zaman... (izleyenler ellerini bacaklarına vurarak davul sesi çıkarırlar) Ah, işte başlıyoruz – brrdruummmm! Belki önümüzdeki bölümde önce küçük bir video gösterebiliriz – ah, Cauldre bana iki ayımız olduğunu söylüyor - Modern Merlin için Uygulamalı Sihir. (Adamus bir sihirbaz değneği çıkarır ve izleyenler buna, “Ah!” ve “Ooh! diye karşılık verirler) Evet.

Öyle. Bu arada bu bir değnek, sihirli bir değnek ve siz bunu gece yarısından önce $595 alabilirsiniz (kahkahalar) bedava kargo ve o sihirli ve o tamamen bir dikkat dağıtıcı. Bu benim için hoş bir sahne malzemesi ve çok güzel görünüyor. (Adamus poz verir) Sen şimdi fotoğraf çekebilirsin Crash. (bazı kıkırdamalar)

LİNDA: Kapa çeneni.

EDİTH: Sana doğum günün kutlu olsun diye şarkı söylüyor mu o?

ADAMUS: (Dave “Crash” fotoğraf çeker) Evet, böyle.

Tamamıyla bir dikkat dağıtıcı. Bu sadece ağaçtan yapılmış bir şey. Çok güzel, çok hoş ama bu sopa sizin oraya bakmanız ve şeylerin içeri gelmesine izin vermeniz için bir dikkat dağıtıcı. Siz oraya bakıyorsunuz. Aslında bundan hepinizde olmalı. (Adamus kıkırdar) ama bunun tamamen bir dikkat dağıtıcı olduğunu kabul edin.

Enerjinin sizin için çalışmasına gerçekten izin vermenin zamanı geldi ve bunu yapabilmek için insan için, sizin için bir tetikleyici olmasının önemli olduğunu hissediyorum. Siz bazen onun üzerinde düşünüyorsunuz – siz benim “Enerji size hizmet ediyor” sözünü ettiğimi duydunuz – siz bunu üzerinde düşünüyorsunuz ama ben sizden şimdi onu önce bir tetikleyici ile birlikte yapmaya başlamanızı istiyorum.

Tetikleyici bir beden hareketi gibi bir şeydir - (şak!) – eşşiz bir şeydir ama yine de herkesin yaptığı bir şey değildir. Bu gerçekten sizin yapabileceğiniz bir şeydir - (kulaklarını çeker) siz bunu etrafta dolaşarak yaparsanız insanlar, sizin tuhaf olduğunuzu düşünürler (bazı kıkırdamalar) – o, size özgü, sizin için anlamlı olan bir şeydir. Sizin bunu bilinçli bir şekilde yapmanız gerekir. Sizin bir an için gerçekten durmanız ve onu yapmanız gerekir. Ve yineliyorum, siz her zaman sihirli değneklerinizi buraya getirebilirsiniz ama onlar sadece güzel tahta parçalarından ibarettirler.

Enerji siz, “Enerji, ben sana bana hizmet etmen için emir veriyorum. Ben sana bana hizmet etmen için emir veriyorum.” dediğinizde tetiklenir. Bu kadar ve eğer siz “emir” sözcüğünden hoşlanmıyorsanız, “Enerji bana hizmet et.” deyin. Hepsi bu kadar.

Enerji daima buradadır ve daima size hizmet eder. Bu, bir gerçektir. Onun burada olmaması diye bir şey yoktur ama tipik olan şey şu ki gergin bir durumda insanın enerji merkezi, onun enerji büzgen kası gerilir. (bazı kıkırdamalar ve birisi, “Buna şaşmamalı.” der)

Siz zor bir durumdasınızdır ve ne olur? Siz kendinizi sıkıştırırsınız. Siz enerjiye kendinizi açmanız gerekirken enerji akışını kesersiniz. Siz – bu iyi bir örnek – yürüyorsunuzdur. Siz çoğu zaman olduğu gibi bedeninizin dışındasınızdır, siz kayıp düşersiniz. Ve siz sanki ağır çekimde düşer gibi – bazılarınız bu ağır çekim olayını yaşadılar - düşerken, “Ahhh, kahretsin.” dersiniz. (kıkırdamalar artar) Ve sizin enerji büzgen kasınız sıkılaşır ve... ben bunların hepsini bugün senden aldım Sart. (kahkahalar) Siz o tuvalet kafa bandını getirirsiniz. O, tıpkı bir musluk gibidir. Siz birdenbire o musluğu neredeyse kapatırsınız. Siz tam açmanız gereken zamanda enerji akışını sınırlandırırsınız. Merlin'in yolu şudur. Merlin, hangi durumla yüz yüze kalırsa kalsın fark etmez, Merlin bir anlığına durur, ne olursa olsun tetikleyiciyi (şak!) diye yapar – bu, bir söz olabilir, bu, bedensel bir hareket olabilir – hatta tam bir tehlike anında veya çok stresli bir anda olsun veya başa çıkamayacağını hissettiği bir tehlike anında olsun, o, (şak!) diye tetikleme yapar ve kendisini enerjiye kapatmak yerine kendisini enerjiye açar.

Bunun anlaşılması çok, çok önemlidir: bununla ilgili bir gündem yoktur. Tetiklemek, şöyle söylemek demek değildir, “İşte benim istediğim sonuç.” Her ne olursa olsun sonuç mükemmel olacaktır ve daima öyle olmuştur. Ancak siz akışı enerjinin neredeyse damla, damla aktığı bir şekilde sınırladığınızda sihirden, deneyimden ve onunla birlikte gelen açılımdan tam anlamıyla bir fayda sağlayamazsınız.

Siz hayatınızda önceden yaşadığınız fiziksel, finansal veya duygusal sorunları düşünün. Siz öyle durumlarda genelde enerjinizi içeri getirip kapatıyorsunuz veya kendinizi o enerjiye kapatıyorsunuz ve bu gerçekten sorun oluyor. Siz öyle bir durumun içindeyken sihirli şeyler olur. Siz kaza yaptıktan, siz birine çarptıktan bir saniye sonra, “kahretsin” diye kendinizi kapatırsınız. Asıl o zaman kendini açma zamanıdır ve o zaman sihir gerçekleşir çünkü enerji o zaman size hizmet edebilir.

Sizin temelde yaptığınız şey enerjiye, “Daha fazlasını istemiyorum! Enerji istemiyorum.” demek oluyor. Veya sizin zihniniz, “İşte benim istediğim sonuç,” diyor ve enerji o yöne gitmiyor. Bu durumda kendini açmalı ve o anda hizmet etmesi için enerjiye izin vermelidir.

Bunun sadece yaklaşmakta olan bir felaket veya çatışma veya buna benzer zamanlarda olması gerekmiyor. Aslına bakarsanız, sizin bunu iyice alışana kadar bilinçli olarak günde 10, 20 kez yapmanız gerekir. Bu, İzin vermek gibi bir şeydir. Kendini açarsın.

Sizle gerçek sihir arasında olan tek şey enerjinin sınırlandırılması ya da kesilmesidir. Bu kadar. Yanlış bir şey yaptığınızdan ya da layık olmadığınızdan ya da sihirli olmadığınız değil. Bu, sadece bir çubuk ama bu harika bir dikkat dağıtıcı. Bunlar sebep değildir. Bunun nedeni sizin zor durumlarda enerjiyi kısıtlamanız ve kendi enerjinizde olmaktansa onu şuraya getirmeniz. (birinin başına işaret eder) Siz kendi kendinizi durduruyorsunuz.

Tetikleyiciler...

EDİTH: Senin, ‘Buraya kadar’ dediğin yer neresi?

ADAMUS: Ben’im’e kadar. Hepsi bu. Sizin onun üzerinde düşünmeniz bile gerekmez onu sadece düşünmek yerine, sadece kapanmak yerine, sadece “Ben, Ben’im.”

Yani bir tetikleyici sizin parmaklarınızı şıklattığınız gibi fiziksel bir hareket olabilir ama özgün bir şey olmalı. Bu – yaratıcı olmak olabilir. Bu, herkesin arasında pek yaygın olmayan bir şey olabilir. Ya da bir sözcük. Şu anda kullanımda olan bir sözcük değil. Bir sözcük uydurun. Ben bunu hep yapıyorum. Ben bunu seviyorum. Biliyorsunuz ben her şekilde sözcük uyduruyorum, neden olmasın? Çünkü eğer bir sözcük şu anda kullanılıyorsa, o, bir enerjiyle ilişkilendirilmiş demektir ve bu durum onun tam olarak ifade edilmesini engeller. Bir sözcük bulun ve o sözcük, “shazam” olmasın çünkü herkes shazamı kullanıyor. Sözlerimi yineliyorum – ve buna zorunlu değilsiniz – sadece hissettiğiniz bir sözcük bulun. Bir sözcük veya dizinize vurmak gibi bir tetikleme mekanizması veya buna benzer bir şey bulun. Bu, Sihir 101’dir.

Bunu asla, asla, asla, asla; asla, asla başka birinin üzerinde kullanmayın. Bu sizsiniz ve bu sizin enerjiniz. Sizin asla bir gündeminiz olmasın veya sonuç nasıl olmalı diye düşünmeyin. Biz bunu yalnızca ileri düzeyde yapacağız.

Şu an için bu kadar basit: Kendinizi kapatmak yerine açıyorsunuz. Kısıtlamak yerine izin veriyorsunuz.

Her zaman enerjinin sizin arkadaşınız olduğunu hatırlayın. O, size hizmet etmek için var ve o sizin enerjiniz. Siz bunun tam zıttı oyunlar oynayarak çok uzun bir zaman harcadınız ama doğal olanı enerjinin sizin olması ve onun sizin arkadaşınız olması. O, asla size zarar vermek istemedi veya asla sizi incitmek istemedi, asla ayrı görünmek istemedi. Ama bu sizin oynadığınız bir oyundu ve bu sürdü. Siz şimdi kendinizi enerjiye açın.

Bir sözcük bulup gelin. Bedensel bir hareket bulup gelin, size ait olan bir tetikleyici ama asla onu başka bir insanın üzerinde kullanmayın.

Benim sizin peşinizden geleceğimden değil ama siz o aynı enerjiyi ister sevgiyle, ister şefkatle, ister bir başkasına karşı nefret ve öfkeyle kullanırsınız, işte burası sizin başınızı belaya sokmaya başladığınız yerdir. Sizin geçmişte başınızı derde soktuğunuz yer burasıdır. Sizin kendinizi kapatmış ve geri tutmuş olmanızın nedeni budur. Ben bu nedenle sizin gezegeni kurtarmaya çalışmayı bırakmanızı söylüyorum çünkü bu şefkat dışı bir şeydir ve o zaman gezegen de sizinle uğraşır.

Siz onu arzu ettiğiniz bir sonuca ulaşmaya bile çalışmadan kendi enerjiniz olarak kullanın ve sihrin nasıl gerçekleştiğini izleyin. Siz bir sonuç arzu ettiğiniz anda, siz bir gündem belirlediğiniz anda enerjinin gerçek doğasını sınırlandırmış olursunuz. Ve sonra zihinselleşirsiniz. Siz onun olmasına basitçe izin verdiğinizde ve siz enerjinizle birlikte gelen her şeye izin verdiğinizde – o Tanrı’nın enerjisi değil, o, gezegenin enerjisi değil, o, hiç kimsenin enerjisi değildir. Siz enerjinizin mevcut olmasına izin verdiğiniz anda gerçek sihrin ne olduğunu gerçekten keşfedeceksiniz. Siz bir kaosun ortasında olup onun sizi basitçe etkilememesinin ne olduğunu o zaman keşfedeceksiniz.

Bizi internetten izleyenlerden bir kaç kişi, “Bunu başkalarıyla paylaşmalı mıyız?” diye sordu. Ben olsam paylaşmazdım. Neden? Siz birbirinizi mi tetiklemeye çalışıyorsunuz? “Benim sözüm, benim bedensel hareketim seninkinden daha iyi.” Büyük bir sır olduğundan değil ama o size aittir. Siz o oyunu oynamayı bırakın. Sosyal medyaya çıkıp – ve bazılarınız bunu şimdiden yapıyorlar – “Ah, işte benim ortaya çıkardığım şey.” veya “Ben bunu beş yıl önce biliyordum.” deme gereksiniminize bir son verin. Ve hayır, sen bilmiyordun. Hayır, sen bilmiyordun. Tanrım!

Yani o sizin kendi tetikleyiciniz. O, size ait. O, kişisel. Bir beden hareketi, bir sözcük, herhangi bir şey ve siz böyle bir şeyi kullanmaya başlayın. İster zor bir durumun içinde olun, ister sadece yolda otomobil kullanıyor olun, o sözcük, o eylem, o tetikleyicinin bilinçli bir etkisi olacaktır. Siz hatırlamaya başlayacaksınız, “Bu, doğru. Ben kendimi enerjiye açıyorum. Ben kendimi ona karşı kapatmıyorum.”

Siz kötü bir durumdasınız, siz markete gittiniz ve siz kasada birdenbire şunu fark ettiniz, “Ah, ne salağım, ben bugün cüzdanımı almayı unutmuşum.” İşte o zaman – (şak!) - tetikleme zamanıdır. Şimdi, eğer siz cüzdanınızın ortaya çıkmasını bekliyorsanız yanlış yapıyorsunuz demektir. Ama siz o andan itibaren meydana gelen sihri izleyin. Eğer sizin, “Ah, benim “shazam” yapmam gerek (Çn: Bir  DC Comics  süper kahramanı. “shazam” dediği vakit mitolojik altı karakterin gücüne sahip olan bu süper kahraman. Aynı zamanda captain marvel olarak da bilinir. Uludağ sözlükten alıntıdır.) çünkü ben cüzdanımı unuttum ve o sonra aniden burada olacak.” şeklinde bir beklentiniz varsa siz az önce başarısız olmuşsunuz demektir çünkü siz enerjilere size hizmet etmesi için izin vermiyorsunuzdur. Sizin çoğunlukla insan gündemiyle sınırlı arzu ettiğiniz bir sonuç vardır ve o, sihri bloke eder. Siz sadece tetiklemeyi yaptığınız zaman neler olduğunu izleyin – utanç verici bir durumda olduğunuzu bilerek, arkanızda sırada sizi bıkkınlıkla seyreden 20 kişi varken ve siz beceriksizce cüzdanınızı bulmaya çalışıyorken – ve bırakın, bu, meydana gelecek gerçek sihrin giriş noktası olsun.

Siz aniden hastalanırsınız. Siz aniden ağır bir grip olursunuz. Siz tetikleyicinize geri dönün ve kendinizi sağlıklı yapmaya çalışmayın. Siz, “Benim bu gribi atlatmam gerek çünkü benim yarın önemli bir toplantım var.” demeye çalışmayın. Hiç demeyin. Siz enerjileri sınırlamak yerine enerjilere kendinizi açın ve meydana gelen sihri izleyin.

Bu kadar basit, bu kadar güzel. Bu, Sihir 101. Bu, ilginç ve bu (sihirli değnek) sadece bir sahne malzemesi. Sadece bir dikkat dağıtıcı yani eğer bazılarınız gidip bundan alacaksa – hatta ben Cauldre’den bunu nereden aldığını internette paylaşmasını isteyeceğim - bu sadece dikkat dağıtma içindir. İnsanlar bazen bunu görmeye gereksinim duyuyorlar. Onlar, sizin kendiliğinizden birer sihir üstadı olabileceğinizi hayal bile edemezler ama sizin elinize bir parça tahta verilince siz aniden Tanrı olduğunuzu sanıyorsunuz. (bazı kıkırdamalar)

Yani bunu ister şimdi yapın ister sonra, siz tetikleyin. Ve siz kendinizi ne kadar çok kapattığınızı, açık olmanız gerektiği zamanlarda kendinizi nasıl kısıtladığınızı anlayacaksınız.

Devletten size vergilerinizi denetleyeceklerine dair bir not geldiğinde siz – pattt! – kendinizi kapatıyorsunuz. Siz görünmek istemiyorsunuz, siz onlarla uğraşmak istemiyorsunuz. Siz, “Tanrım, benim paraya ihtiyacım var. Benim bir şeye ihtiyacım var. Yardım et.” deseniz bile sizin dünyada istediğiniz son şey daha fazla enerji. Tetikleyicinizi kullanın, “Ben kendimi enerjime açıyorum.” diyen tetikleyicinizi. Hükümetin enerjisine açmak değil, ‘yetkililer gelip seni götürecekler’ enerjisine açmak değil veya buna benzer şeylere değil ama kendi enerjinize. Gerçek sihir burada başlar.

Ve yineliyorum, siz bunu asla ve asla başka bir insanın üzerinde kullanmayın, asla. Siz geçmişte başınızı bu yüzden derde soktunuz, bu size yolda çok fazla kalp kırıklığına neden oldu. Bu sadece sizin için, bir gündem yok. Bu mantıklı mı? Siz onu dünyayı kurtarmak için kullanmıyorsunuz çünkü ne oluyor, siz kendinizi daha çok enerjiye açıyorsunuz ve aniden şefkat dışına çıkıyorsunuz. Aman Tanrım siz onun etkilerini hissedeceksiniz. Bu sadece sizin için. Peki, sanırım bu konuda oldukça netiz.

Hadi güzel, derin bir nefes alalım. Hemen şimdi güzel, derin bir nefes.

Bir tetikleyici, bir sözcük, özgün bir sözcük bulup gelin – size özgün gelen bir sözcük, özgün bir sözcük – bedensel bir hareket, sizin hatırlamanızı sağlayacak herhangi bir şey, “Ben kendimi enerjime açıyorum.” ve sonra bırakın sihir başlasın. Gündem yok. Çözmeye çalışmak yok. Sadece açılın. Bu kadar. Kapakçığı kapatacağınıza açın.

Peki. Bu konuda sorular olacağını biliyorum ama siz şimdilik kendi tetikleyicinizi şekillendirin ve onu kullanmaya başlayın. Onu günde 10, 20 kere hissetmeye başlayın.

 

Bir Öz Saygı Standardı

Peki, derin nefes. Bugün çok eğlence var. Ah, zaman uçup gidiyor. Bizim yapacak birkaç şeyimiz daha var. Dr. Bornt ile daha önce konuştuk. Sen bulup gelecek misin?

DR. BORNT: Evet.

ADAMUS: Evet, lütfen.

DR. BORNT: Ah, teşekkür ederim.

ADAMUS: Evet. Güzel. Ve oturmak ister misin ya da yaslanmak...

DR. BORNT:  Sanırım yaslanacağım.

ADAMUS: Yaslanacaksın, peki. Ben bu sevgili Şambra’dan ön tarafa gelmesini istedim. Senin anlatacağın ilginç bir öykü var. Sen mi anlatmak istersin yoksa benim mi anlatmamı istersin?

DR. BORNT: Şey, bizim önce bunun sadece bir öykü olduğunu bilmemiz gerek.

ADAMUS: Bu sadece bir öykü.

DR. BORNT: Bu sadece bir öykü. Bir yıl önce bana kanser teşhisi kondu, bağırsaklarımda tümör vardı çıkarıldı ve ben geçen yılı holistik şifa metotları konusunda çok araştırma yaparak geçirdim. Ben bütün bir yıl iyileşmek için her şeyi yaptım çünkü ben burada kalmayı planlıyordum. Ben bir ya da iki hafta kadar önce yine hastanedeydim ve onlar bana kanserin yayıldığını söylediler ve benim bir seçeneğim vardı. Ben ya bir ya da iki ay yaşayacaktım ya da bir yıl kemoterapi alacak ve hep doktora gidecektim. Ve ben, “Şey, bu benim için bir seçenek değil.” dedim. Bunu bana ilk söylediklerinde biraz kızmıştım çünkü ben...

ADAMUS: Biraz.

DR. BORNT: Biraz.

ADAMUS: Evet, evet.

DR. BORNT: Ben kan testleri yaptırdım ve kan testlerine göre kanser gerçekten çok iyi bir durumdaydı ve doktorlar bana kan testlerinin her zaman işe yaramadığını söylemediler. Yani onlar bir kez, “Senin bir ya da iki ay ömrün kaldı.” dediler ve ben şartlara baktım ve bir yılı doktora giderek ve hasta bir şekilde geçirmeyeceğimi fark ettim.

ADAMUS: Kızgın mısın?

DR. BORNT: Bir süre kızdım.

ADAMUS: Evet. Bir süre ne kadar?

DR. BORNT: Birkaç saat.

ADAMUS: Bu pek uzun bir süre değil. Korkuyor musun?

DR. BORNT: Hayır.

ADAMUS: Hayır.

DR. BORNT: Hiç korkmuyorum. Ben fiziksel olarak iyi bir durumda değilim (kadın kıkırdar) ama mental olarak, ruhsal olarak barış içindeyim. Ben yükselişimi ve aydınlanmamı tamamıyla tamamlamaya ve ilerlemeye bakıyorum.

ADAMUS: Evet. Öyle ve bazı insanlar buraya çıkmandan rahatsız olabilirler ama sen konuşmayı kabul ettin.

DR. BORNT: Bunun için çok mutluyum.

ADAMUS: Ve biz başka düzeylerde kişisel olarak konuşmadık. Ve buradaki bazı insanlar bu konudan rahatsızlar çünkü sen temelde – doktorlar senin birkaç haftan kaldığını söylediler, doğru mu?

DR. BORNT: Evet.

ADAMUS: Ama ben herkesten, eğer senin için sorun değilse, senin enerjini kontrol etmesini istiyorum. Senin enerjinin berraklığını, güzelliğini. Korku yok, varsa da sadece küçük, zayıf korku kırıntıları ve kulağa ne kadar garip gelse de neredeyse tutku var.

DR. BORNT: Evet.

ADAMUS: Evet. Ve sen geçiş yapmanın çok kolay olduğunu tabii ki biliyorsun.

DR. BORNT: Kolay olacak. Harika olacak. (kadın kıkırdar)

ADAMUS: Ben orada olacağım. Kuthumi de orada olacağına söz verdi.

DR. BORNT: Ah, onu seviyorum. Teşekkür ederim. (kadın güler)

ADAMUS: Peki ya ben? (kahkahalar)

DR. BORNT: Sen de! Sen de! (kadın kıkırdar)

ADAMUS: Ve ben sana şu anda geçiş yapmanın insanların çoğunun sandığı gibi bir şey olmadığını söyleyebilirim. Her şeyden önce, siz bunu fiziksel beden gitmeden aslında günler önce, bazen bir hafta ya da iki hafta önce yapıyorsunuz. Yani bu (pat!) diye bir anda giderek olmuyor. Ve çok özgürleştirici, çok kurtarıcı bir şey ve birçoğunuz zaten yolda.

DR. BORNT: Evet.

ADAMUS: Ben parti verildiğini söylemek istemiyorum ama parti veriliyor.

DR. BORNT: Evet. (kadın kıkırdar)

ADAMUS: Ve orada kutlama var. Bilirsin işte, oradaki en güzel şey acının olmaması ve senin, aslında çoğu Şambra için şeyden geçerken – tam olarak öyle değil ama ben onu tünel diye adlandıracağım – korku yok. Ve sanırım insanlar geçiş yaptıkları zaman korkmaktan korkuyorlar.

Ama benim sana bir soru sormam gerek, bir soru çünkü bu konu birçok Şambra’nın zihninde var. İşte sen ayrılıyor ve eve dönüyorsun, ben öyle diyeceğim.

DR. BORNT: Evet.

ADAMUS: Sen yapacağın işin çoğunu zaten ortaya koydun. Sen zaten diğer alemlerde FM, John Kuderka ile çalışıyorsun ama neden kalmadın?

DR. BORNT: Ben kalacağımı sanıyordum, en azından geçen yıl tümörü bulduklarında bunun bilinçli olarak farkındaydım çünkü ben holistik şifa ile bir yıl geçirdim. Ben kalmayı planlamıştım.

ADAMUS: Evet. Neden kalmak isteyesin ki?

DR. BORNT: Çünkü çok fazla şey oluyor ve ben Merlin olmaya hazırım ve ben gezegendeki enerjiye yardım etmeye hazırım. Ben bana düşen neyse gezegenin ilerlemesi için yapmaya hazırım.

ADAMUS: Evet. Ve bu bir ikilem değil ama birçok Şambra’nın yüz yüze kaldığı bir durum ve henüz bu tarafa gelen birkaç Şambra var. Birisi için kalmak gerçekten, gerçekten çok zor ve ikinci olarak bu aslında hiçbir zaman senin arzun olmadı. Demek istediğim, belki senin insanın kalmak istediğini düşünmüştür. Senin amacın bu yaşamda buraya gelmek ve Tam farkındalığına izin vermek ve sonra ayrılmaktı. Sen her zaman öte tarafta burada yapabileceğinden daha fazlasını yapabileceğini söyledin. Ama kalmak aslında hiçbir zaman senin kendi planında, senin kendi yaşam planında yer almadı.

Şimdi, bunu şu anda değiştiremezsin anlamına gelmez. Bu, biraz sihir kullanarak bunu tersine çeviremezsin anlamına gelmez. Ama soru şu, sen bunu yapar mısın?

DR. BORNT: Sanmıyorum.

ADAMUS: Sanmıyorsun.

DR. BORNT: Ben kendimi gitmeye ayarladım.

ADAMUS: Evet. Sen öyle huzurlusun belli.

DR. BORNT: Benim için gitmek iyi.

ADAMUS: Bu, çok açık. Ben herkesin bunu hissetmesini istiyorum çünkü Dr. Bornt bugün burada kendinden başka birçok kişiyi temsil ediyor. O, aranızdan bu yaşamda birçok şeye katlanan, mutlaka kalacağım demeyen birçok kişiyi temsil ediyor ama bu sizin fikrinizi değiştiremeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Öyle ya da böyle umurumda değil. Öte tarafta sizden ne kadar çok olursa orası o kadar şen olur. Biz büyük bir parti vereceğiz. FM orada seni karşılayacak. Bu konuda heyecanlı çünkü biliyorsun, Şambra’ya yardım etmesi için ona yardım edecek bazı şeyler olmuş olacak.

DR. BORNT: Güzel.

ADAMUS: Yani ilginç. Öyle bir seçim yapsan, geri dönmek için hazırsın.

DR. BORNT: Geri dönmek mi?

ADAMUS: Benim tarafıma demek istiyorum.

DR. BORNT: Evet.

ADAMUS: Evet, evet, evet. (kahkahalar) Özür dilerim.

DR. BORNT: Evet.

ADAMUS: Ben nerede olduğumu unuttum! Evet, evet.

DR. BORNT: (kıkırdar) Ben de, “Hayır, ben buraya gelmek için hazır değilim!” diyecektim.

ADAMUS: Ben senin buraya çıkmanı birçok farklı nedenden dolayı istedim ama bu çok, çok önemli bir şey ve bu her yerdeki Şambra için çok iyi bir hatırlatıcı, ben sizden onun sadece gerçek Merlin olmasına değil ve şimdi kendini enerjiye gerçekten açmasına değil ama bu harika meleğin enerjisindeki öz saygıya bir bakmanızı istiyorum.

DR. BORNT: Teşekkür ederim.

ADAMUS: Kesinlikle öz saygı. Ben geçen toplantılarımızın birinde öz saygı hakkında konuştum ve artık öz saygıya dönme zamanı olduğunu söyledim ve eğer Şambra’nın geçmişinde bir Standart olduysa ve o Şambra’nın geleceğine uzanıyorsa,eğer kendi öz saygısını sorgulayan biri varsa, ben onlardan buradaki bu meleğe bakmalarını istiyorum. (izleyenler alkışlar)

DR. BORNT: Teşekkür ederim.

ADAMUS: Böyle. Paylaşmak istediğin herhangi bir şey var mı?

DR. BORNT: Evet, ben sadece sizlere teşekkür etmek için bir dakika istiyorum. Verdiği her şey için Adamus’a, Kırmızı Çember’de yaptıkları her şey için Geoffrey ve Linda’ya, buradaki ve dışarıdaki herkese teşekkür ederim. Kırmızı Çember son on yıldır benim hayatımın en harika kısmı oldu ve ben her birinizi takdir ediyor ve seviyorum. Teşekkür ederim.

ADAMUS: Teşekkür ederim. Müthiş. (onlar sarılırlar ve izleyenler ona teşekkür etmek için ayağa kalınca alkışlar artar)

LINDA: Teşekkürler.

ADAMUS: Siz benim neyi sevdiğimi biliyor musunuz, ah, ben sevgiyi seviyorum. Ve burada keder hisleri ya da ona benzer şeyler hisseden hiç kimse yok. Biz eve dönmekle ilgili korkunun bile ötesine geçtik, siz ona ölüm diyorsunuz ve bu gerçekten heyecan verici bir şey.

Bu tür atılımlar ve enerji ve böyle bir Standart, işte bu sizsiniz.

DR. BORNT: Çok teşekkür ederim

ADAMUS: Evet. Hım. Oof! peki. Bu bile... böyle bir öz saygı ve onur. Sadece müthiş bir şeydir. Peki, ben zar zor ilerleyebiliyorum.

 

Merabh

Hadi derin bir nefes alalım ve bunların hepsini arka planda bir müzik eşliğinde güzel bir merabhda birleştirelim. Ve ben hepinizin tacolarınızı (ç.n: Meksika dürümü) beklediğinizi biliyorum ama (Adamus kıkırdar) öncelikler var sanırım.

Ama hadi bu güzel günde, biz ilk Tutku 2020 Şaudumuzda güzel, derin bir nefes alalım.

(müzik başlar)

Siz tarih yazıyorsunuz ve benim sorduğum ilk soru, “Biz bunu bir araya getirmeli miyiz?” idi. Tıpkı Üstadın 99 deyişi gibi. Henüz değil. Biz oraya doğru gidiyoruz. Biz bunu doğru zamanda yapacağız. Biz bunu öyle bir yapacağız ki asla başkaları tarafından çarpıtılamayacak veya bozulamayacak. Ama şu anda yapacağımız şey onu kendi saflığına getirmek. Biliyorsunuz bizim birleştirdiğimiz her şey sonuçta fazla zihinsel olmayacak. Hadi onu yeniden saf haline getirelim.

Sizler başkaları için Standart olacaksınız ve öte taraftan bir sürü destek alacaksınız. Bir sürü destek. Sizinle çalışan varlıklar gibi onlar da daha önce insan formunda bulundular.

O halde hadi bununla, sizin gerçek tutkunuzla birlikte güzel, derin bir nefes alalım. Ben bu zamanda sizinle bu Dizide olmaktan çok mutluyum. Bu, sizin gerçek tutkunuz.

Şimdi, son zamanlarda bazılarınız şunu çok sordu, “Nasıl oluyor da ben Tam Farkında olmuyorum? Bu ne zaman olacak?”

Bugün konuştuğumuz gibi, sizin için şimdi Tam farkındalığınızın farkında olmamanızın nesinden hala zevk aldığınıza bakma zamanı. Siz hala neden zevk alıyorsunuz?

Ve zevk almak her zaman keyif anlamına gelmez ama siz ondan hala bir şey elde ediyorsunuz. Siz ondan ne elde ediyorsunuz?

Dünyada her şey sırasıyla, “Eh, ben bunu hemen şimdi yapamam çünkü benim çocuklarım üniversiteyi bitirmedi”den, “ben ucu açık şeyleri temizlemeyi seviyorum”a, “Ben henüz pek değerli hissetmiyorum. Benim biraz daha içsel çalışma yapmam gerek.”e doğru değişiyor.

Bazılarınız önce yanındakinin yapmasını bekliyor. “Ben onlardan sonra yapacağım.” Bir sürü gerekçe ve bu sorun değil.

Ve ben daha önce söyledim, bu bir koşu değil. Ben aslında sizin bunu dibine kadar deneyimlemenizi istiyorum. Demek istediğim, bu sizin yaşamınızda bir kere, sadece tek bir kere olacak bir şey.

Ama bunun ne olduğunu ayırt edin ve sonra onunla kavga etmek yerine onunla eğlenin.

Belki siz hep kaygılanmaktan zevk alıyorsunuzdur ve heh, belki siz diğer Şambralarla birlikte bu yolda olmaktan zevk alıyorsunuzdur. Her neyse sadece ayırt edin. O kadar.

(duraklama)

Biz bugün o enerji tetiklemesi hakkında konuştuk, Sihir 101 – açılın, kapanmayın. Bu kadar basit. Ama işte o eğilim var, eh, yaşamlar boyunca yapılan o egzersiz, “Her şey zorlaşınca, kendini kapat.”

Ufukta bir fırtına yükseliyor, aklı başında kim enerjiye açılır? Hayır, siz koşup saklanıyorsunuz ve ben bunu metaforik olarak kullanıyorum. Hayatınıza bir şey geliyor, koş ve saklan, kapan, kapan. Görülme. Vah, vah.

Bakın ben ona – Tobias’ın Ayrılık Noktası’ndan bahsettiğini hatırlayın - ben ona Sihir Noktası diyeceğim. Fırtına gibi gözüken şey hiç de fırtına değildir, o nedenle siz kapanmak yerine açılacaksınız.

Diyelim siz şimdi partnerinizle birlikte zor bir yolda gidiyorsunuz, ne yaparsınız? Siz kendinizi engelliyorsunuz. Siz kapanıyorsunuz, siz enerji tıkacını takıyorsunuz, musluğu kapatıyorsunuz. Sonra susadım diye ağlıyorsunuz. Açılın. Bu ilk önce gerçekten mantıksız gelecek. Enerji, şey, sertken siz kendinizi neden daha çok enerjiye açasınız ki? Çünkü burası Sihir Noktası, tam burası. Gündem yok. Enerjiye ne yapması gerektiğini söylemeyin çünkü o düşüncelere değil bilince karşılık verir.

O, size ait olsa da, enerjiye ne yapması gerektiğini söylemeyin çünkü o sizin düşüncelerinizden çok daha genişleyici olan ve sizin zihninizin sahip olabileceği herhangi bir düşünceden çok daha doğru olan bilince karşılık verir. O nedenle, enerjiye ne yapması gerektiğini söylemeyin, sadece onu içeri getirin.

Ve onu asla, asla ve kat’a başka birisi için kullanmayın. Kendi çocuklarınız için bile, onlara üniversiteden iyi notlarla mezun olmaları için küçük sihirli enerjiler göndermeyin. Siz her ne kadar sevgi dolu bir ebeveyn olsanız da bunu yapmayın. Bu sadece sizin için çünkü sizin onların yaşamlarına getirdiğiniz sihir onların ışığına ışıyan bir ışık olacaktır.

Sizin onlara herhangi bir sihiri ya da enerjiyi yönlendirmenize gereksiniminiz yok. Siz Merlin olduğunuz sürece onların yaşamlarında değişiklik yapmanıza gereksiniminiz yok. Sizin ışığınız onların sihrini aydınlatacaktır. O kadar.

Siz bir tetikleyici, size enerjinizi açma vakti olduğunu hatırlatacak bir şey bulup gelin.

(duraklama)

Zorlu bir şey olduğunda, sizin hayatınızda hoşlanmadığınız bir şey olduğunda – siz aniden yabancı bir kentte kaybolduğunuzda, çevrede dolandığınızda, GPS’inizi unuttuğunuzda veya buna benzer bir şey olduğunda – siz gerilmek yerine açılın. Ama bir gündem olmasın. Şöyle demeyin, “Şey, benim yolu bulmam gerek.” Hayır. Öncelikle sizin kaybolmanıza neden olan sihirli bir şey oluyor ve siz kendinizi kapatmak yerine açıyorsunuz.

Bir sözcükle çıkıp gelin, uyduruk bir sözcükle, zaten var olan bir şeyle değil; uydurulmuş bir sözcük veya bedensel bir hareket veya herhangi bir şey ve ona çok alışın. Bu, insana sürekli olarak şunu hatırlatır, “Enerji benim arkadaşım. Ben ona izin veriyorum.”

Sizin o sözcüğü veya o tetikleyiciyi kullanmayacağınız bir nokta gelecek. Siz sadece kendinizi enerjiye, kendi enerjinize açacaksınız ve o zaman tam kendinizi açmanız gereken zamanlarda kendinizi geri tutmaya nasıl alıştığınıza güleceksiniz.

Siz onu işinizi veya sağlığınızı iyileştirmek için kullanmayın. İnsan buna yönelecektir ve bu sihri durdurur.

(duraklama)

Derin bir nefes alın. Siz Merlinsiniz.

(uzun duraklama)

Biz şimdi tutku zamanımızdayız, gezegenin onu her zamankinden daha fazla kullanabileceği bir zamanda. Buradaki zamanlama ilginç, çok ilginç.

(duraklama)

Hadi tutkuyla, Tam Farkındalıkla, kendi farkındalığınızla güzel, derin bir nefes alın benim sevgili arkadaşlarım. Güzel, derin bir nefes.

Görünüşe göre biz – ekip – önümüzdeki ay izinli olacağız ama ben çevrede olacağım. Biz belki Şaud yapmayacağız ama ben ve siz bunu birlikte yapmaya devam edeceğiz. Biz bu sahneye 2 ay sonra geri döneceğiz ve bu arada Merlin olacağız.

Bununla birlikte, benim sevgili dostlarım, tüm yaratımda her şey yolunda. Teşekkürler. (izleyenler alkışlarlar)



İngilizceden çeviren: Meltem Taban